Yeni Üyelik
11.
Bölüm

K.B 11 Karanlık Ceza

@azamet_29_2

" AF!
YOK! "
Silahı yeniden Emel'e doğru çevirdi.

" Ela.
Kurtarmasanda olur bence.
Ama kurtarmak istiyorsan son saniyelerin."

Kafamdaki sese uyarak hızla kalkıp,

"Yapma! " Diyerek Ateş'in elindeki silahın üzerine atladım.
Ama Ateş'in öfkesi duracağa benzemiyordu.

Ateş:
" Sana karışma dedim çekil!"

Derken elindeki silahı aşağı indirebilmiştim. Boğuşmaya başladık. O, silahı Emel'e çevirmeye bense uzaklaştırmaya çalışıyordum. O anda duyduğum silah sesiyle olduğum yerde kaldım.

Korkuyla kapattım gözlerimi. Korkuyla ve sımsıkı.
Saniyeler, zaman, durma noktasına gelmişti.
Kimdi?
Vurulan kimdi?
Benmi o mu?
Yoksa başka birimi.

Vucudumu dinledim.
Hiç birşey hissetmiyordum.
Gözlerimi araladım en yavaş şekilde.
Elimin üzerine damlayan kanı gördüm.
Dolan hatta taşan gözlerimi yukarı kaldırdım.
Ateş'ti.
Kurşun ona gelmişti. Göğsünün üstündeki yaradan sızan kanı beyaz gömleğine dalga dalga yayılırken bakışları bana döndü.

Gözleri donuklaştı. Sonra geriye kaydı. Sırt üstü yere düşerken başını mermer sehbaya çarpınca yığılıp kaldı.
Elimde kalan silahla öylece baktım.

Ben değilim!
Ben basmamıştım tetiğe. Benim gücüm yetmezdi bile.
Ateş'in elindeki silah ateş almış kurşun yine onu tutan kişinin etine saplanmıştı.
Sonra Emel'in çığlığı çınladı kulaklarımda ve kapıdan giren korumalar.

Emel'in,

"Yardım edin."

Diye feryat figan bağırışı.

" Bana saldırdı. Ateş'i vurdu yardım edin." Diyişi.

Oysa ben ona yardım etmiyormuydum. Onu ölmekten kurtarmaya çalışmıyormuydum.

" Ne?" Dedim.
" Ben...
Ben yapmadım."

Dedim yüksek sesle.
" Ben birşey yapmadım." Dedim ağlayarak.
"Yalan söylüyor.
Yemin ederim dokunmadım tetiğe."

Ama kimse dinlemedi beni. Ateş yerde yatarken Emel iftira atarken kim dinlerdi beni.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan korumalardan biri silahı alıp kırmak istercesine kollarımdan tutarak arkama çevirdi ellerimi.

"Seni adi sürtük."
Diyen adam bana öldürecek gibi bakıyordu.

Yerde yatan Ateş'e baktım. Gözleri kapalı hareket etmiyordu. Başını çarpmış olması kötü olmuştu. Uyanık olsa o söylerdi.
Hemen yanındaki Faruk ellerini yaranın üzerine koyup diğer adama bağırdı.

" Arabayı getirin laan!"
Sonra ayağa kalktı.
Yakamdan tutarak,

" Alın bunu aşağıya kapatın.
Hesabını sonra göreceğiz.

Dua et bişey olmasın yoksa ellerimle parçalarım seni."

Dedi son bakışıyla.
Sonrada Ateş'i 3 kişi kaldırıp evden çıkarırken Emel arkalarından gitti.
Giderken son kez bana döndü

"Seni nankör sürtük.
Nasıl yaparsın.
Nasıl vurursun Ateş'i?

Ateş seni korurken sen ona ve bana nasıl düşmanlık edersin.
Ama kimin adamı olduğunu nasılsa öğrenir Ateş.
Sen artık bir ölüsün."

"Ne?
Ne dedi o?
Nasıl bir oyun bu.
Emel namnunun ucunda ölümü beklerken bir anda beni namnunun önüne koyacak kadar zeki ve kalleş biriydi.

Oda çıktıktan sonra arkamdaki adamlar beni kollarımdan sürükleyerek götürmeye başladılar.

" Nereye götürüyorsunuz.
Ben birşey yapmadım yemin ederim bişey yapmadım.
Yalan söylüyor.
Yemin ederim yalan söylüyor.
Tek suçum Ateş onu vuracakken engel olmak. Onu vurmasını istemedim o kadar, dokunmadım o silaha.

Korkuyla ağlamaya başlamıştım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Bırakın.!
Bırakın beni ne olur.
O kadın yalan söylüyor. Ben onu korumaya çalıştım sadece."

Dedim sürekli.
Ama umursamadılar bile. Sürükleyerek merdivenin altına, ordanda bir kat daha aşağıya indirdiler.
Geçtiğimiz yerler git gide daha karanlık oluyordu.
Ben karanlıkta kalamam ne olur.
Ne olur oraya götürmeyin beni.
Ne olur yalvarırım bırakın.
Ne olur başka bir yere kapatın ama karanlık olmasın ne olur.
NE OLUR!
YALVARIYORUM NE OLUUR!

Dedim çığlık çığlığa.
Ayaklarımı yere bastırdım gitmemek için yürümemek için direndim.
Ama dinlemediler.
Duymadılar. Çığlıklarımdan zevk aldılar. Benim aklımı kaçıracak olan korkum onlara zevk veriyordu.

Sonunda o soğuk demir kapıyı açarak beni içeriye savurdular.

" Burdan ölün çıkar ancak." Dedi adam.
Ellerimin ve dizlerimin üzerine düşerken etlerimin sıyrıldığını hissettim ama o acı hiçbirşeydi. Duyduğum korkunun yanında hiç birşeydi..

Arkamdan kapanan demir kapının sesiyle ellerim kulaklarımda müthiş bir çığlık attım.
Aysel ve işkence dolu saatler aklıma geldikçe kalbimin çatlama derecesine geldiğini hissettim.
8 yaşımdan beri o karanlık odada geçen saatlerim travma olarak kalmış korkularım her cezada katlanarak artmıştı.

Bir çığlık daha attım. Bir tane ve bir tane daha. Boğazımın yırtılması umrumda olmadı.
Burdan çıkacaksam etimi bile kesebilirdim. Karanlıkta dizlerimin üzerinde sürünerek kapıya kadar geldim.
Yumruklamaya çığlık çığlığa bağırmaya devam ettim.
Dizlerimin üzerinde durarak demir kapıyı dakikalarca yumrukladım. Elimdeki kesik, sargı hiç birşey umrumda değildi.
Vurdum, vurdum ,vurdum.
Tek istedigim burdan bu karanlıktan çıkmaktı.
Gerekirse assınlar ama karanlık olmasın.
Bağırdım çığlık attım, yalvardım.
Nefesim kesilene kadar kalbim durma noktasına gelene kadar bağırdım.

Arkamı döndüm. Sırtımı soğuk demir kapıya yasladım.
Baktığım gördüğüm sonsuz bir karanlıktı. Nefes alamadım. Ciğerlerimin durduğunu hissediyordum adeta. Küçük ciğerlerim dahada küçülüyordu sanki. Ellerimi boğazıma götürdüm.
Nefes alabilmek için boğazımı, boynumu tırmalamaya başladım. Tırnaklarım derimi yırtıyordu. Ama olmuyordu nefes alamıyordum. Kafamın içindekilerin haddi hesabı yoktu.
Korkuyordum. Ölesiye korkuyordum.
Aysel'in sayesinde karanlıktan delirecek kadar korkuyordum.
Keşke kemiklerimi kırsaydıda bana bu işkenceleri yaşatmasaydı.
Keşke öldürseydi.

Yeniden kapıya döndüm. Bağıra çağıra yardım istedim.

" Yardım edin ne olur.
Çıkarın beni. Öldürün.
Ama çıkarın, imdaaattttt! "
Diye bağırdım.

Son kez bağırdım.
Kesildi.
Nefesim durdu.
Olduğum yere düştüm.
O kadar karanlıktıki gözlerim açıkmı kapalımı onu bile ayırt edemiyorum.
Son nefesimde ecel gibi çıktı ciğerlerimden.

Ağlayan gözlerim kapandı
Ben bişey yapmadım diyebildim fısıltıyla.

*****
3 kişi Ateş'i alarak hızlı adımlarla arabaya taşırken Emel'de arkalarından koştu.

" Ben de geleceğim.
Onu yalnız bırakmam."

Diyince Faruk itiraz edemedi.
Bir zaman abisinin kadınıydı Emel.

" Tamam." Dedi.
" Arkaya geç."
Emel arkaya geçip oturdu. Ateş'in başını dizlerinin üzerine aldı.
O sırada eline bulaşan kana baktı.
Başını mermer sehbaya çarpmıştı adam.
Yarası ağır olmasada kendinde olmayışı bundandı.

Ağlayarak,

"Faruk başı kanıyor." Dedi.

Faruk çıkardığı telefonla Deniz'i aradı hemen.

Deniz telefonu açar açmaz.
Faruk:

" Deniz.
Abi yaralı oraya geliyoruz.
Yakından tek kurşun omuza yakın yerden ve başını çarpmış, kanıyor."

Dedi ve kapattı.
Deniz gereken neyse hazır edecekti.
Yarım saate acilin girişinde Deniz ve ekibi sedye ile bekliyordu.
Araba durdu.
Ateş, Faruk ve adamlarla sedyeye alınırken Emel göz yaşlarıyla peşlerinden gitti.

Acil müdahale odasına alınan adama ilk müdahaleyi Deniz yaptı.
Gömleği keserek çıkatıp yaraya baktı.
Omuza yakın kurşun yarası kötü değildi.
Sonra yan çevirdi Ateş'i.
Başınının arkasındaki kanayan yere baktı.
Şişmiş ve kanıyordu. Kötü değildi ama MR çekecekti.

Ameliyata alıyoruz hadi, hadi.
Hızlı adımlarla sedye ameliyathaneye doğru götürüldü.
Deniz herşeyi ayarlamış cerrahlar onu bekliyordu.
Deniz Ateş'i ameliyat için arkadaşlarına teslim edip Faruk'un yanına döndü.

" Nasıl oldu.?"

Emel Faruk'tan önce davranarak.

"Ela denen o sürtük vurdu." Dedi göz yaşları içinde.
O adi önce bana saldırdı.
Vurmak istedi. Ateş engellemek için elindeki silahı almaya çalışınca acımadan vurdu onu.
Düşerken başını çarptı."

" Tamam üzülme durumu kötü değil .
Ela'ya ne oldu."

Faruk:

" Evde, başında adam var. Abi uyanınca keser cezasını."

" Bu iyi olmadı.
Nasıl böyle birşeye kalkıştı anlamadım. "

"Belkide başka birilerine çalışıyor." Dedi Emel dahada ağlayarak.

"Emel sen git bir elini yüzünü yıka kendine gel. "

Diyen Deniz'le Emel lavaboların yolunu tuttu.

" Faruk bu işte bir iş var.
Ela öyle birşey yapmaz."

" Ben bilmem, abi uyanınca kendi düşünür halleder.
Ameliyat ve uyanması ne kadar sürer?"

" Sabahı bulur.
Yaman beyin haberi varmı. "

" Yok.
Haber verirsek kızı öldürür.
Önce abi uyansın. O ne yapacağımızı söyler."

Deniz ve Faruk adamlarla ameliyatın bitmesini beklerken Emel lavaboya girerek elini yüzünü yıkadıktan sonra önce dudağındaki patlak yere sonra
kazağını yukarı sıyırıp karnındaki morluğa baktı.

" Elin ayağın kırılsın Ateş.
Umarım beyin kanamasından ölürsün. Sana aşık olan aklımı siksinler. Pislik herif."

Dedikten sonra arka cebinden çıkardığı telefonla bir arama yaptı.
Telefon bir kaç çalıştan sonra açıldı.

"Alo.
Emel.?
Sen bizi bilimiydin yaa!
Hangi delikte kaldında beni arama gereği duydun."

" Ateş'in yanındaydım.
İşler karıştı. Başım dertte.
Beni burdan çıkarman lazım."

" Neden böyle bir iyilik yapayım.
Ateş'in koynuna giren bir kadını neden Ateş'ten kurtarayım."

" Birincisi sana yaptığım iyilikleri karşılaşmak için.
İkincisi gemi değiştiriyorum."

" Yani benim gemime mi geçmek istiyorsun?
Bilemiyorum biraz düşünmeliyim. "

" Bence çok düşünme Kurt.
Yoksa bendeki bilgilerden istifade edemezsin.

Kurtlar kabul etmezse sırtlanlar ve çakallar var sırada. Unutma.!"

" Şimdi oldu işte.
Bana bunlarla gel. Eski kraliçe.
Nerdesin.
Nerden alsınlar seni."

" Hastanedeyim."

" Hastanedemi? Ne işin var orda. "

" Ne çok sordun Kurt.
Gelince anlatırım. Yakalanmadan aldır beni. "

"Tamam dışarı çık. Açık otoparktaki otomatik kapıya gel.
Çocuklar çıkıyor.
Dikkat et yakalanma. "

Tamam diyen Emel alel acele ellerini yıkayıp lavabodan çıktı.
Ama kapının önündeki gördüğü Ateş'in adamını hiç beklemiyordu.

Panikledi önce. Yakalandığını düşündü. Ne yapacağını bilemez sekilde kala kaldı.
Belliki yalnız bırakmamak için peşindeydi.
Baktıki adam konuşmalardan bir haber yavaş adımlarla dışarı çıkarken birden başı dönmüş numarasıyla duvardan tutundu.
Adam endişeyle koluna girerek.

" İyimisiniz? Doktor çağırayım."

" Hayır gerek yok.
Sadece küçük bir baş dönmesi.
Biraz dışarı çıkıp hava alırsam geçer.
Yardım et dışarı çıkayım."

" Tamam efendim."

Adam Emel'i kolundan tutarak dışarı kadar eşlik etti. Kapı önündeki banka bırakarak yanında beklemeye başladı.
Emel elini alnına bastırarak.
Derin bir nefes çekti.
Sanırım şekerim düştü.
Bana şekerli bir kahve getirir misiniz.?
Ben sizi burda bekliyorum."

" Tamam lütfen ben gelene kadar kalkmayın. Hemen gelirim."

Adam içeri girer girmez Emel yerinden kalkarak koşar adım otoparkın çıkışına ilerledi. Otomatik kapının yanına gelip bir süre bekledikten sonra yaklaşan siyah araçtan çıkan adam,

" Emel hanım."

"Benim."

"Kurt abi yolladı bizi. Binin."

Emel arkasındaki hastaneye son kez bakıp.

"Elveda Ateş Yıldırım."

Dedikten sonra aracın arka koltuğuna binerek araçla birlikte karanlıkta kaybolup gitti.

*****

Başımdaki korkunç ağrı ile yerine gelen bilincimle gözlerimi araladım.
Gördüğüm tek şey bulanık tavan görüntüsüydü.

"Abi.
Abi uyandın. Nasılsın.?"

" Faruk?
Ne oluyor lan!
Nerdeyim?"

" Abi hastanedeyiz."

" Ateş?
Nasıl hissediyorsun.?"

" Deniz?"
Dedim yanındaki Deniz'e bakarak.

Yerimde doğrulmaya çalışarak hareket edince. Sol omuzumdaki acıyla durdum.

" Neler olduğunu hatırlıyor musun.?" Diyen Deniz'le herşey kafamın içinde yeniden canlandı.

" Emel?
Ela?"

"Emel Hanım iyi abi. Sadece şuan bulamıyoruz."

" Emel'i hemen bulun getirin. Gebertecem onu."

" Ela'yı mı abi."

" Lan ne Ela'sı. Emel diyorum. "

Dedim yerimden kalkarak.

Deniz:

" Ateş dur ne yapıyorsun!
Yat yerine yaran açılacak."

" Abi seni vuran Emel mi?
Emel bize seni vuranın Ela olduğunu söyledi."

"Tek tek gelin lan.

Ne.? Dedi ne dedi.
Lan delirtmeyin beni.

Silah Emel'in yüzünden Ela ile boğuşurken kazara batladı.
Bendeydi silah.
Yoksa...

Ela'ya ne yaptınız lan!
Kıza zarar verdim dersen gebertirim lan hepinizi."

" Abi evdeki çocuklara kızı aşağı indirin dedim bizde seni alıp buraya geldik.
Emel bize Ela'nın kendine saldırdığını, seni bilerek vurduğunu söyledi. Yanımızda geldi hatta.
Sonrada ortadan kayboldu.
Ne oluyor? "

"Faruk Ela'nın yanında kim kaldı.?"

"Mihri ile Namık."

" Lan onların damarı yok kızı mahzene atmıştır onlar.
Ara hemen çıkarsınlar kızı."

Dedim yerimden kalkarken.

" Ela'nın karanlık ve kapalı alan korkusu var delirir."

Hızla dolaba yürütüp kıyafetlerimi alıp üzerimi giyerek omzumdaki yaraya aldırış etmeden çıktım.
Deniz'in Ateş yaran açılacak demesini umursamadım bile.

" Yürü Faruk. Hemen gidiyoruz.
Yolda ara. "

Hızla hastaneden çıkıp arabaya bindik.
Faruk gazı köklerken ben adamları aradım yeniden ama duyan yoktu.

"Sizin kulağınızı sikeyim ben.
Gelince ilk iş sizi oyacam lan.
Faruk bas şu gaza. "

" Tamam abi 20 dakkaya çıkarız eve."

O yirmi dakika geçmedi. O iki it telefona bakmadı.

" Hadi Faruk hadi."

Nihayet eve geldiğimizde koşarak indim arabadan. Eve girer girmez Zehra hanım geçti önüme.
İki gözü iki çeşme ağlıyordu.

"Ateş bey kurban olayım çıkarın kızı sabaha kadar çıldırdı.
En son iki saat önce bir çığlık koptu sonra sesi gitti."

"Allah kahretsin."
Dedim koşarak mahsene inerken.
İki salak ortada yoktu.

Hemen demir kapının önüne gelip sürgüyü açtım.
Kapıyı itekledim ama açılmadı.
Kapının arkasındaki ağırlık Ela olmalıydı.

" Ela." Dedim.

"Ela? Ela geldim.
Ela kenara çekil kapıyı açamıyorrum."

Ama hiç bir hareket yoktu.
Mecburen iyice itekleyerek açtığım aradan geçerek içeri girdim.
Hemen kapının arkasında yerde yatan kızı bulup kucağıma alıp çıktım mahzenden.
Işık olan koridora geldiğimizde gördüğüm şeyle donup kaldım.

Faruk'un ağzında ilk kez Hassiktir kelimesini duydum.

" Ela.
Elaa!!" Dedim kucağımdaki kızı sarsarak.

Ela'nın yüzü boynu elleri kan revan içindeydi.
Kriz geçirmiş kendine zarar vermişti.
Kızı haksız yere oraya kapatmışlardı.
Oda kriz geçirmişti.

" Faruk hastaneye gidiyoruz hemen."

"Tamam abi."

Kız kucağımda koşar adım üst kata çıkarak salona geldiğimde Zehra gördüğü şeyle tiz bir çığlık attı.
Evden çıkarken kapıda Mihri'yi gördüm.

" Abi sen... " Demiştiki kucağındaki Ela'ya aldırmadan suratına kafayı gömdüm.

" Geri gelince o telefonu sizin bir tarafınıza monte edecem lan.!"

Diyerek arabaya bindim.
Ela'yı kucağıma yatırdım.

"Bas Faruk çabuk. Deniz'i de ara bizi beklesin! "

Faruk gaza basarken kucağımdaki kıza baktım.
Elleri, tırnakları, yüzü, boynu,elindeki sargı heryeri kandı.

"Ne yaptın Ela?
Ne yaptın kendine.?
Seni aptal kız. "

Mırıltıyla ağlayışını duydum.
Gözünden akan yaşlar yüzündeki kanla karışıp aktı yanaklarından.

" Çıkarın ne olur.
Çıkarın beni.
Korkuyorum.!
Ben birşey yapmadım."

Derken iç çekti.

"Yemin ederim bir şey yapmadım.
Ne olur. Ne olur. Ne o..l"

" Allah'ın belası Emel.
Seni elime geçirirsem Ela'dan beter edecem seni. Etmezsem şerefsizim."

"Abi geldik."
Diyen Faruk önden inerken,

" Abi ben alayım yaran..."

"Siktirme yaramı Faruk çekil." Dedim kucağımdaki Ela ile acile geri girerken.
Deniz bizi bekliyordu.

Hemen acil müdahale odasına girerken Ela'ya bakınca,

"Allah kahretsin. Ne yaptınız lan kıza işkencemi."
Diye bağırdı Faruk'a.

" Biz değil kriz geçirip kendi yapmış."

Ela'yı yatağa bıraktığımda Deniz hemen yanına gelip önce kazağını çıkardı.

Yüzünde başlayan tırnak izleri göğüslerinin üzerinde bitiyordu.
Elindeki sargı tamamen kan içindeydi. Diğer eli mosmor olmuştu.

Gördüğüm görüntü içimi ezdi geçti.
Haklı yere yapılan birşey olsa zerre acımazdım. Ama tamamen benim hatamdı.
Haksız yere çekmişti bu acıyı. Emel'e acırken acınacak hale gelmişti.

"Özür dilerim Ela. Özür dilerim!"

Loading...
0%