@azamet_29_2
|
Adamlar Mahir'in cansız bedenini kaldırırken ayağa kalkıp Ela'yı da kaldırdım. " Benim yüzünden oldu." " Ne?" " Benim yüzünden oldu engelleyemedim. " Dedi ağlamaya başlayarak. " Seninle ilgisi yok." Demiştimki Düşecekken sarılıp tuttum. " Ateş ne oluyor? " Deniz. Dedim Ela'yı kucağıma alırken. " Yaralımı? " Dedi Ela'ya bakarak. " Hayır kısa bir şok geçirdi. " Tamam içeri al." Daha çıkamadan hastaneye geri girmiştik. Kucağımdaki Ela'yı müdahale odasına getirip yatağa bıraktım. Mahir Ela'nın yanında vurulmuş adamın kanı Ela'nın yüzüne sıçramıştı. "Faruk. " Diye bağırdım. Kapının önündeki adamım hemen içeri girdi. "Emret abi." "Zarar." " Sadece Mahir abi." Dedi sinirli şekilde. " Faruk. " Tamam abi. " " Hadi çık şimdi." Faruk giderken bende dedemi arayıp olanları anlatıp dikkatli olmasını söyledim. " Ateş." " Ne var Deniz.? " " Kız iyi sadece bayılmış." "Otur sana da bakayım. " " Banamı.?" " Ya, senin canındamı yanmıyor arkadaş. Dediğinde farkettim acıyı. " Önemsiz siktir et." " Enfeksiyon kaparsa önemli hale gelir. İnat etmede çıkar gömleğini yatağa otur." Gömleği çıkarıp yatağa otururken kıza baktım. " Deniz." "Ne?" "Yine yaptı. " " Ne, anlamadım. Dedi Deniz yaramı temizlerken. " Kız... " Ne ara uyduda gördü?" " Meselede o. " Mahir'in başında kurşun yarası var sandım." Dedi. " Korkutmayın lan beni. " " Deniz... Bu nasıl şey lan. Dünyadaki herşeye inanırım anlarım ama bu. Deniz: "Tamam bitti." Gözleri kapalıydı ama yaş akıyordu. " Ateş bence bu kızı bir psikiyatri doktoru görmeli." Deniz'e döndüm. " Lan kız ölecek adamı gördü diyorum, sen doktor diyorsun. " Ne diyeyim Ateş bey. " Şaman ne lan!" " Ya hani eskiden büyü müyü birşeylerle uğraşırlarmış." " Lan siktir git başımdan. Ben Deniz'e kızarken Ela'nın uyandığını gördüm. Deniz hemen yanına gelip, " Benim yüzünden oldu. Dedi dahada ağlayarak. " Kes saçmalamayı. " Pusuya düştük ve kurşun ona geldi hepsi bu. Hadi kalk. Diyerek kaldırıp yatağa oturttum. " Gitmeliyiz burası güvenli olmaktan çıktı. Ela yavaşça ayağa kalktı. Ama sendeledi. "Gidelim artık burdan." Dedim kapıya yönelirken. Deniz: " Ateş dikkatli olun. Bir Deniz'e bir kucağımda boş boş bakan Ela'ya baktım. Odadan çıktığımızda Selim ve Faruk hemen dışarda bizi bekliyordu. Faruk: "Abi görüntüleri aldım. " "Tamam önce eve gidelim sonra şirkete geçeriz. "Tamam abi." Birlikte hastaneden çıkıp gelen adamların arasından geçerek arabanın yanına geldik. Aşağı yukarı yarım saat sonra evdeydik. Araba durunca hızlıca indim. Diğer tarafa geçip Faruk'un açtığı kapının önüne gelerek Ela'ya baktım. " İn." " Ela. " Ela!" " Eve geldik. İn hadi. " Kolundan tutup arabadan indirdim. "Selim." " Buyur abi." Ben dönene kadar evden çıkmayacaksınız. İkimizde. "Emredersin abi." " Duydunmu Ela. " Ela başını ağır ağır salladıktan sonra merdivenlere yöneldi. ***** Ela'yı bırakıp dışarı çıktım. " Faruk şirkete çek." "Tamam abi." " Görüntüleri aldın mı?" " Aldım yanımda abi. " " Şirkette izleyelim. Şirkete geldiğimizde direk odama çıktık. Beni görür görmez yanıma gelerek elini omuzuma koydu. " İyimisin aslanım.?" " Değilim dede. Hiç iyi değilim." Dedim ellerim saçlarımda yerimde sinirle dönerek. "O orospu çocuğu üst üste hamleler yaparken ben daha kim olduğunu öğrenemedim. " Yaralandınmı." Dedi gömleğimdeki kana bakarak. "Faruk görüntüleri aç." " Görüntülerimi var." " Henüz bilmiyorum. Dede sen haklıydın." " Hangi konuda." " Kız konusunda. Mahir'in öleceğini bildi. Hemde rüya falan değil. Direk yüzüne baka baka söyledi. Kafasında kurşun yarası vardı dedi. Sorada üstümüze kurşun yağdırdılar. Mahir öldü. Oynuyor...Benimle oynuyor.. Dedim yumruğumu masaya geçirerek. " Kız nasıl bildi? " " Bilmiyorum dede. Belliki bir yeteneğe sahip ama altından kalkamıyor. Dedem elini çenesinde gezdirerek düşünmeye başladı. " Sadece küçük bir kız. Faruk: " Abi görüntüler hazır." Dediğinde, " Ela biraz bekleyecek önce bu iş." Diyerek bigisayar ekranının karşısına geçtim. " Bizim çıkışımızla başlat." " Tamam abi." Faruk görüntüleri hızlanırıp bizim hastaneden çıktığımız ana getirdi. Görüntülerde ben telefonla konuşurken hastane önünden geçen siyah lüks bir araçtan çıkan silahlar üzerimize ateş açıyor etraftaki insanlar korkuyla daha sola kaçırıyordu. " Faruk. " Tamam abi." Faruk tam bilgisayarı kapatacakken son saniyede bir şey dikkatini çekti. " Dur! " Dedim kolunu tutarak. Bir dakika kadar geri sardığımız görüntüde onu gördüm. Kurşun yağarken ve herkes sağa sola kaçırırken bir kişi bankta hiç kıpırdamadan bacak bacak üstünde oturuyordu. Duvar kadar sağır ve kör değilse bu o adamdı. " Oradaymış. Dedim hırlayarak. Daha dikkatli baktım. Siyah gocuğunun şapkası başını ve yüzünü kapattığı için kim olduğu anlaşılmıyordu. Ekin'e söyle bu itinde izini sürsün. " "Tamam abi. " Faruk görüntüleri bilgisayardan çıkarıp Ekin'e vermek üzere odadan çıktığında benim sinirim katlanarak artmıştı. " Oynuyor. " Seni tanıyamamış." Dedi dedem koltuğa oturarak. Tanımayan kalmayacak beni. Onu öyle bir hale getirecemki efsane gibi anlatacaklar. Aklı varsa benden önce ölür. ***** Dakikalar saatler geçiyor ama hâlâ Ekin'den bir haber alamıyordum. Sonunda telefona sarılıp Faruk'u aramıştım ki kapıdan Ekin ve Faruk girdi. " Nerdesiniz lan. "Abi didik didik takip ettik arabayı." " Sonuç?" " Araba çalıntı. Dahası." " Ne lan, dahası ne? " " Abi kendin gör." Dedi Faruk. Ekin'e işaret edince Ekin gelerek elindeki CD yi bilgisayara taktı. Araç burdan ayrıldıktan sonra trafiğe karışıp bir kaç bölge değiştiriyor. " Siktir! Lan. Laaaannnn! " Dedim yumruğumu ekrana geçirerek dağıtarak. Yakalayıp konuşturacağımdan korkan o şerefsiz puşt kendi adamlarını havaya uçurmuştu. Böylelikle yakalanmaktan kurtulacağını sanıyordu. " Faruk. " Tamam abi. Dedi ve Ekin'le birlikte çıktılar. " Burda yapacak birşey kalmadı. ********************************* Ateş beni ve Selim'i eve bırakıp, " Ben gelene kadar ikinizde evden çıkmayacaksınız." Diyerek hızla evden ayrılırken bende ağır ağır odama çıktım. Ölen adam bir türlü gözümün önünden gitmiyordu. Karanlık odama girdiğimde yorgun ruhuma kılıf olan yorgun bedenimi yatağa bırakarak bir süre gözlerim kapalı oturdum. Aklım deli gibi çalkalanıyor, duygularım, düşüncelerim, korkularım bir birinin arasında uçurumdan aşağı yuvarlanıyordu adeta. Arkasından yine öğürmeler geldi. Yerimden zar zor doğrularak üzerimdeki çamaşırlarla duşa kabininin içine attım bu kez de kendimi. Tek istediğim burnuma kazınmış kan kokusundan kurtulmaktı. Ne kadar kaldım orda bilmiyorum. Sonunda uyuşan bacaklarım yüzünden kalkıp suyu kapattıktan sonra saçlarımın suyunu sıkıp çıktım banyodan. Odama dönüp aynaya baktım. Gözümdeki lensler hâlâ duruyordu. İkisinide bir bir alıp yere fırlattıktan sonra üzerimdeki ıslak çamaşırlardan kurtulup uzun bir Tişört geçirdim üzerime ve kurulamadan yatağıma girerek yorganı kafama kadar çektim. ***** Ela. Elaa. Nerdeydim? Odadan çıkarak koridora sonrada aşağıya inmek için merdivenlere doğru yürüdüm. Su. Mutfağa girdiğimde tezgahın üzerindeki surahiden yanındaki bardağa şu koyarak içtim. O anda arkamda bir ses duydum. Korkarak dönüp baktım arkama. Peki ses... Salonun ortasında kahverengi bir köstebek görmeyi hiç beklemiyordum. Gümüş yılan. Ben kocaman gözlerle o na bakarken Karşımda durdu, baktı...Baktı... Sonra kafasını yaklaştırarak alnıma yasladı. " Neden soğuksun. Bende üşüdüm... ***** Şirketten dedem ve Faruk'la çıkarak adamlar eşliğinde eve gelmek için yola çıktık. 10 -15 dakika kalmıştı ki telefonum çaldı. Arayan Selim'di. Telefonu açıp hoparlöre verdim sesi. Selim kısık sesle, "Abi kusura bakma rahatsız..." " Kısa kes lan! " Abi bu kızın uykuda yürüme huyumu var? Dediğinde aynı anda, " Hassiktir çektik." Faruk' la. " Sakın dokunma. Dedim panikle. " Faruk bas." Dedim. Arabadan indigim gibi hızlı adımlarla kapıya gelerek yavaşça açıp içeri girdim. Salona inen merdivenlerde Ela'yı gördüm. " Selim, Faruk dışarı." Diye tısladım. Selim ve Faruk anında dışarı çıkarlarken, "Deniz'i çağır." Diye ekledim. Dedemde peşlerinden çıktığında Ela salona inmişti. " Su." Dedi. " Su istiyorum." " Çok sıcak." Diyerek devam etti. Mutfağa girdiğinde peşinden gittim. Tezgahın üzerindeki surahiden bardağa su koyarak içti. Bir anda arkasına dönerek yarı açık gözlerle etrafa baktı. Yavaş adımlarla salona doğru geldi. " Allah'ım beni sınıyorsan düşmanlarımla sına bu kızla sınama." Dedim bıkkın şekilde yüzümü sıvazlayarak. Yerinde doğrulup tekrar ayağa kalkarak kapıya doğru gitti. Kapıyı açıp dışarı çıktığında arkasından dışarı çıktım. Başını kaldıranı gebertirim. Dedim bahçedeki adamlara. Ela sanki gözleriyle birşey takip edercesine bakıyordu etrafına. O an dikkatimi çekti hâli. Evet ateşi vardı. " Neden soğuksun. " Bende üşüdüm... Dediğinde gayri ihtiyari sarıldım. " Sıcak..." Dedi yarı açık gözleri kapanırken.
|
0% |