Yeni Üyelik
18.
Bölüm

K.B 18 Ölmek nasıl

@azamet_29_2

Evet ateşi vardı.
Tam geri çekilecekken ellerini yüzümde hissettim.

" Neden soğuksun.
Sen sıcaktın oysa.
Üşüdünmü? " Dediğinde benimle konuştuğunu sandım.

" Bende üşüdüm...
Bana sarılırmısın..."

Dediğinde gayri ihtiyari sarıldım.
Sonrada kaldırıp kucağına aldım yavaşça.

" Sıcak..." Dedi yarı açık gözleri kapanırken.

Kucağımdaki kızı uyandırmamaya dikat ederek tekrar içeri girdim. Soğuğa rağmen çıplak bacakları bile sıcaktı.
Demekki ateşi çoktu.
Hemen üst kata çıkarak odasına girdim.
Yatağına bırakmak için eğildim ama boynuma daha bir sarılıp,

" Bırakma!
Sen bari kal. " Dediğinde kirpiklerinden sızan 1 damla yaşı gördüm.

" Gitme Gümüş." Dedi iç çekerek.

"Gümüş kim lan! "

Tekrar eğildim yatağa bırakmak için ama ahtopot gibi saran kollarını sımsıkı boynuma sarıp burnunu boynuma dayadı.
Sıcak nefesi tenimi yalayıp geçiyordu.

" Bırakma beni..! "

Diyerek alıp verdiği nefesi yüzünden bütün damarlarım geriliyor
kasıldığımı hissediyordum. Bir an bilerek yaptığını bile düşündüm.

Yüzüne baktım inceleyerek. Hayır derin uykudaydı.

Kollarını zorla çeksem, uyanacak kendini bu halde kucağımda görünce daha kötü olacaktı belkide.
Çaresiz kız kucağımda yatağa oturdum. Üzerindeki tişört dahada sıyrılmış beni sınıyordu sanki.

Hassiktir.
Senin şansını sikeyim Ateş.

" Başka bir kadın olsan görürdün sen...
Belasın Ela. Hemde püsküllü bela."

Diyerek sinirle yatağın üzerindeki pikeyi çekip beline kadar örttüm yavaşça.

Bir kaç dakika öylece kucağımda uyuduktan sonra nefesi hızlanmaya başladı. Ateşten olmalı diye düşünüp elimi alnına koydum yine uyandırmamaya dikkat ederek.

Ateşi gittikçe artıyordu muhtemelen.

Sikeyim böyle işi. Derken
Deniz'in kapıdan girmesiyle kısık sesle.

" Nerdesin lan!
Neden daha hızlı gelemiyorsun?"

"Yine ne oldu.?"

" Ateşi var.
Uykusunda yürüyordu.
Bahçeye kadar çıktı.
Sonra üşüyorum bana sarıl gibi bir şeyler dedi. Bende kucağıma alıp getirdim, şimdide bırakmıyor.

" Neden ateşlendiki."

Dedi çantasından hızla ilaç ve serum çıkararak.

" Saçı başı ıslak. Üstüde.
Duştan çıkıp bu aptal tişörtle öylece durmuş heralde."
Ben geldiğimde evin içinde yarı çıplak geziniyordu. "

"Demek uyuyarak geziyordu..."

" Evet.
Yine kimbilir ne görüyordu? "

" Farkettin mi Ateş.
Ağır bir şey yaşarsa uykusunda geziyor.
Geçen seferde öyle olmuştu."

" Köstebek..."

Duyduğum sesle kıpırdamadan Ela'ya çevirdim gözlerimi.

Köstebek derken nefesi tenime değiyordu yine.

" Neden bu evde köstebek geziyor."

Dedi uykusunda gülümseyerek.
Sonrada kolları yavaşça boynumdan düştü. Ateşi yüzünde iyice kendinden geçmiş nefes alışı hızlanmıştı.

" Köstebek var.
İçimizde köstebek var."

Duyduğumuz ses dedemindi.
Kapıda dikilmiş bize bakıyordu çatık kaşlarla.
Kızın söylediği şeyi duymuştu.

" Ateş.
Adamları kontrol et.
İçimizde bir köstebek var."

Dedi kısık sesle.
Ayağa kalkıp Ela'yı yatağa bıraktım. Üzerindeki pikeyi tamamen örtüp,

" Deniz topla şu kızı.

Dede salona geçelim."

Dedemle birlikte salona inince,

Dedem:

"Adamların arasında biri başkasına çalışıyor. " Dedi.

" Hassiktir.
Olabilir mi?
Kim? Kim lan!"

Diyerek sinirle kendi etrafımda dönerken.
Kız şuana kadar herşeyi bilmişti. Dışardayken de müştemilata bakıyordu sanki.

" Faruk." Diye bağırdım.

İçeri giren Faruk'a yaklaşıp.

" Faruk müştemilatta kaç kişi var. "

" 10 abi. "

" Her birini izlet."

"Anlamadım abi neden.?
Yoksa..."

" Adamların içinde köstebek olabilir."

" Nasıl olur, kim cesaret eder.?"

"Eden etmiş Faruk.
Sen dediğimi yap."

" Emredersin abi."

Faruk gidince cebimden paketimi çıkarıp sol elime ters çevirip vurdum.

Çıkan iki sigara ile paketi dedeme uzattım.
Aldığı sigarayı dudağını götürürken bir tanede ben alıp dudağıma bıraktım.
Çakmağımla önce dedemin siğarasını sonra kendi sigaramı yaktım.

Dedem düşünceli şekilde koltuğa otururken ben ayakta ileri geri yürüyerek düşünmeye başladım.

Doğru olabilirmiydi gerçekten.
Benim böyle bir ihanete nasıl acımasız bir ceza vereceğinmi bile bile buna cesaret edebilirlermiydi.

Gerçekten bu evde bir köstebek varsa onu hissettirmeden bulmalı kime çalıştığını öğrenmeliydim.
Sonrada derisini yüze yüze öldürecektim.

" Ne yapmayı düşünüyorsun? "

Diye soran dedemle düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim.

" Önce kız uyansın.
Ne gördüyse anlatsın.
Belkide sadece rüya, diyeceğim ama...

Kızın gördüklerine sadece rüya diyemiyorum artık. "

Sigaram bittiğinde kalan izmariti küllüğe basıp hızlı adımlarla yukarıya Ela'nın yanına çıktım.
Deniz işi bitmiş malzemlerini topluyordu.
Beni görünce sormamı beklemeden,

" Ateşi 39.8 'di.
Serumla ilaç verdim.
Üzerini örtmeki ateşi hızlı düşsün.
Uyanacak diye bekleme sabaha kadar uyur."
Dedi hızlıca.

Derin bir nefes aldım.

" Nasılsa uyanacak.
Ben burda kalacağım sende yan odada kal."

Dediğimde Deniz sessizce çıktı odadan.

Kızı izleyerek koltuğa bıraktım kendimi. Alnımı ovuşturarak yeniden düşünmeye başladım.

Ela'yı bu eve getirdiğimden beri sürekli bir olay oluyordu.
Yada kız olayların içinde buluyordu kendini. Herşey birbirinin içine girmiş kafam karma karışık olmuş, düşüncelerimi toparlayamıyordum.

Peşimdeki soysuz beni öldürmek için arka arkaya hamleler yapmış ama Ela beni iki kere kurtarmış ve bunu o rüyaları sayesinde yapmıştı.
Nasıl yapıyordu nasıl anlıyordu. Bununla ilgili hiç birşey anlatmıyordu.

Bir yandan peşimdeki piçi ararken bir yandanda Ela ile konuşacak ne olursa olsun kafasının içindekileri öğrenecektim.
İlerleye bilmem için önce Ela'yı çözmeliydim.
Tabi önce uyanması için yarını bekleyecektim. En sevmedigim şeydi beklemek.

Ela uyurken bende biraz uyumak için koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım. Kaç gündür uykusuz ve yorgundum ve doğru düşünemiyordum artık.

*****

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Hemen yerimde doğrulup tutulan boynuma aldırmadan ayağa kalktım.

Ela' da uyanmış öylece tavanı izliyordu. Ellerimi ceplerine sokarak yanına kadar geldim.

" Uyanmışsın."
Dediğimde göz ucuyla bana baktıktan sonra cevap vermeden gözlerini tekrar tavana dikti.

" Yine nasıl bu hâle getirdin kendini."

Yine cevap yok.
Anlaşılan konuşmayacaktı. Keçi gibi inadı vardı.

Yatağın kenarına oturup yüzüne baktım. Bu arada Deniz girdi içeri.
Yanımıza gelerek eliyle Ela'nın alnına dokunarak ateşini kontrol etti.

" Ateşin düşmüş.
Nasıl hissediyorsun.?"

Dedi serumu ve kelebeği çıkararak.
Yine cevap vermedi Ela.

" Gece ateşin çıkmıştı.
Ama şimdi iyisin.
Dikkat et tekrar üşütme kendini."

Dedikten sonra,

" Zehra hanıma söyleyeyim sana sıcak bir çorba yapsın, midenide yormaz hem. " Diyerek kapıya yöneldi Deniz.

" Dilini kedi yemiş.
Konuşmak istemiyor. "

Diyerek ayağa kalktım.
Yatağın diğer tarafına geçerken yüzünü izledim. Hâlâ sessizce tavanı izliyordu.

Yanına gelip kulağına yaklaşarak,

" Çabuk kalkmaya bak.
Konuşmamız gereken şeyler var." Dedim fısıltıyla.

" Susarak kurtulamazsın. Konuşacağız ve bu işi çözeceğim."
Dedikten sonra yerimde doğrulup bir kaç saniye daha yüzüne baktıktan sonra odadan çıktım.

*****

Gözlerimi kolumda hissettiğim tanıdık sızıyla açtığımda önce etrafıma bakımdım. Odamdaydım.
Ama bir an kendimi hastanede sanmıştım. Başımı yana çevirdiğimde Ateş'i gördüm.
Koltukta öylece uyuyordu.
En son beni eve bırakıp evden çıkmayacaksınız dediğinde görmüştüm onu.
Sonra...
Sonraaa... Sonra ne olmuştu. Hatırlamıyorum. Neden hatırlamıyorum...

Hatırlamak için kennimi zorlayarak yerimden kalmaya çalıştığımda kemiklerimin ağrıdığını hissettim. Bütün vücuduma iğneler batıyordu sanki.
Sonundada pes ederek kendimi geriye bıraktım. Tavanı izleyerek aklıma gelen görüntüleri geriye doğru sarmaya başladım.

Bu sırada Ateş'in uyandığını gördüm.
Ayağa kalkıp yanıma geldi.

" Uyanmışsın."
Dediğimde göz ucuyla şöyle bir bakıp tekrar tavana döndüm.

" Yine nasıl bu hâle getirdin kendini?"

Cevap vermedim artık yorulmuş hissediyordum. Ne bedenim ne ruhum yaşamak istiyordu.

Ateş yatağın kenarına oturup beni izlemeye başladı. Bu sırada yine o doktor girdi içeri.
Yanımıza gelerek eliyle alnıma dokundu.

" Ateşin düşmüş.
Nasıl hissediyorsun.?"

Dedi.
Ateşim mi çıkmıştı.
Sonrada kolumdan kelebeği ve bağlı olduğu serumu çıkararak,

" Gece ateşin çıkmıştı.
Ama şimdi iyisin.
Dikkat et tekrar üşütme kendini.
Zehra hanıma söyleyeyim sana sıcak bir çorba yapsın, midenide yormaz hem. " Diyerek çıkıp gitti.

O sırada Ateş,

" Dilini kedi yemiş.
Konuşmak istemiyor. "

Diyerek ayağa kalktı.
Yatağın diğer tarafına geçerek kulağıma yaklaştı.

" Çabuk kalkmaya bak.
Konuşmamız gereken şeyler var." Dedi fısıltıyla.

" Susarak kurtulamazsın. Konuşacağız ve bu işi çözeceğim."
Diye ekledi.

Sonra oda odadan çıkıp gitti.

*****

Onunda gidişiyle gözlerimin dolduğunu hissettim.
Artık ne konuşacak ne düşünecek nede yaşayacak gücü kendimde bulamıyordum.

Yaşadıklarım gitdikçe ağılaşıyordu.
Önce rüyalar başlamıştı. Sonra halusünasyonlar sonra daha beteri. İnsanların yüzünde ölümü görmek. Artık kaldıramıyordum.
Hem ruhum hem bedenim çöküyor benliğim altında kalmış ölüyordu.

Gözlerimdeki yaşlar dahada arttığında ellerimi yüzüme kapatarak ağladım sessizce.
O an gözümün önüne Mahir gelince korkuyla çektim ellerimi yüzünden.

" Özür dilerim.
Özür dilerim,engel olamadım." Dedim.

"*Ela ağlama.
Kendini toparla. *"

" Nefret ediyorum.
Senden de ,bu yetenektende, rüyalarımdan da nefret ediyorum.

Defolun.
Rahat bırakın artık beni.
Ben eski Ela olmak istiyorum.
Babamı istiyorum.
O olsaydı, yaşasaydı bu halde olmazdım."

Dedim histerik bir gülümseme ile.

" Neden." Dedim ağlamaya devam ederek.

"Neden öldün baba?
Sen öldün kurtuldun kızın arkanda delirmenin eşiğinde oturmuş dünyaya bakıyor.
Düşmekle ayakta durmanın arasında dengede kalmaya çalışıyor.

Ölmekle yaşamanın arasındaki sallanan o ince köprünün ortasında bir işaret bekliyor nereye gideceğini bilmeden.
Ya sen dönsen.
Ya ben gelsem.

Gelsem...
Gelsem...
Evet gelsem. Dedim aklıma gelen şeyle.
Gelebilirdim bu hakkım vardı. Bir dilek hakkım vardı.
Belkide olmayacak bir şeydi, çılgınca birşey ama isteyecektim bunu ondan şansımı deneyecektim.

Yerimden yavaşça kalkarak dolaba yürüdüm. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp bir eşofman takımı giyerek odadan çıktım.
Koridoru hızlıca yürüyerek merdivenlere geldim. Salona baktığımda Deniz ve Ateş salonda oturuyordu. Ateş yine sigara içiyordu bacak bacak üstünde.

Aklımdaki şeyden vazgeçmeden önce hemen yanlarına inerek bütün cesaretimi toplayıp tam karşılarına geçerek oturdum.

İkiside bana bakıyordu.

" İnmeye karar vermişsin nihayet."

*****

" O gün...
Bana bir dilek hakkı vermiştin."

Dedi kız.
Kararlıydı bakışları.

Ateş'in beklediği cümle bu değildi.
Kaşlarını çatarak baktı kızın yüzüne düşünceli şekilde.

" Evet, verdim."

Dedi cümleye odaklanarak.

" Ne istersem yapacağını söyledin. "

" Evet söyledim. "

" Yemin et. "

Adam kızın yüzüne sessizce bakmaya devam ederek sigarasından derin bir nefes daha çekti.

" Ben bir söz verdiysem kesinlikle tutarım."
Dedi. Kaşları dahada çatıldı.

" İnanayım mı?"

" Evet."

Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra..

" O zaman vur beni!"

Dedi kız başını dikleştirip çenesini kaldırarak.

" Dileğim beni vurman!"

Deniz şaşkınlıkla ayağa fırladı.

" Ela aklını mı kaçırdın ?
Bu manyak adamdan istediğin dilek bumu.
Delirdinmi sen!
Şaka yapılacak adam değil Ateş Yıldırım.
Kabul ederse geri döne...."

" Öyle bir niyetim yok!"

Dedi kız sinirle ayağa kalkarak.

" Can benim dilek benim seni ilgilendirmez.
Yaşamayada ölmeyede kendim karar veririm siz değil.

Manyak olmasına gelince."

Dedi Ateşin gözlerine diktiği bakışlarla.

"Şuan şükrettiğim tek şey manyak oluşu.
Sözünü tutacağının tek garantisi bu çünkü."

Dediğinde Ateş kıza dikti ölüm karası gözlerini.
Kız memnun oldu o ölüm kuyusu gözleri görünce.

İstediği buydu çünkü.
Acıyla kıvranan ruhunu o gözlerdeki ölüm kuyusuna bırakmak, azad etmekti.

" Zaten delirmeme ramak kaldı...
Bırakında rahata ereyim."

Dedi bir çırpıda.
Adam sessiz şekilde ikisinin konuşmalarını izliyordu.

" Ela.
Aptal olma ölünce ne geçecek eline. "

" Sizi ilgilendirmez. "

" Seni vurursam rahata erecekmisin gerçekten ?"

Dedi Ateş başını yana devirip kızı yukardan aşağı süzerken.

" Evet. "

" Tamam, o halde bir anlaşma yapacağız.

Sen bu rüya işini ve o küçük kafanda yaşadığın herşeyi başından sonuna kadar, hiç birşey atlamadan bana anlatacaksın.

Cümlen bittiğinde bende hiç ikiletmeden dileğini yerine getireceğim anlaştık mı? "

Dedi Ateş çenesini dikleştirerek.

Kız düşündü.
Yapmalımıydı.

" Ne olacak söylesem. Zaten yolun sonuna geldim."

"*Aptal olma Ela.
Yapamayacaksın.*"

" Sen kapa çeneni."

Dedi kız dişlerini sıkarak.

Bu hâli Ateş'in dikkatini çeksede bir şey söylemedi.

" Tamam." Dedi kız.

"Kabul ediyorum.

Ben herşeyi anlatacağım sende sözünü tutacaksın. "

Deniz elleri saçlarında,

" Ya siz kafayı mı yediniz.?
Bu nasıl anlaşma.

Ben gidip Yaman beye haber verceğim."

Deniz ayağa kalkıp iki adım atmıştıki,

" Deniz!! "

Dedi Ateş silahını çekip Deniz'in kafasına nişan alarak.

" Karışırsan önce senin kafana sıkarım. Kes sesini otur yerine."

Deniz Ateş'in gözlerindeki öfkeyi gördüğünde yerine geçerek oturdu.

" Seni tanıdığım güne la*et olsun Ateş Yıldırım."

Ateş sakin şekilde koltuğa oturdu. Silahını dizine koyarak,

" Başla.. " Dedi.

" Sor." Dedi kız arkasındaki koltuğa oturarak.

"Ne zaman başladı."

" Karda beni baygın bulduğunda."

" İlk rüyan gece kulübümü? "

" Evet."

" Sonra."

"Sonraki gece rüyamda kocaman bir yılan ve kurt gördüm.

Rüyamdaki yılan bu evde ve beni takip ediyordu. Ama zarar vermiyordu. Korkuyla kapıdan bahçeye çıktığımı ve bahçede ağzı kanla kaplı bir kurtun bana saldırdığını gördüm.

Ama o yılan araya girerek kurdu öldürdü.
Sonra seninle konuşmaya gelen adamın adının Kurt olduğunu duyduğumda rüyamın çıktığı gördüm ama tesadüf gibi geldi."

" Devam et."

Dedi Ateş. İlgisini çekmişti bu rüyalar.

" Sonraki rüyamı Emel burdayken gördüm.
Düşmeden önce.
Karanlıkta kalmış ağlıyordum.
Uyandığımda banyodaki aynada gözlerimin ikisininde kırmızı olduğunu gördüm anlık. Ama hayalmiş.
Adamlarının sayesinde mahzende çıktı bu rüyamda.

Sonra..."
Dediğinde Ateş işaret parmağını kaldırarak kızı susturdu.

" Nasıl düştün."

Ateş Emel'in ilgisi varmı merak ediyordu hâlâ.
Kız kucağındaki ellerini izleyerek bekledi.

" Emel mi yaptı.?"

Ela başını salladı.

" Beni aşağı itti." Dedi.

" Neden.?" Dedi Ateş dişlerini sıkıp yerinde doğrularak.

" Bilmiyorum.

O gece yine kabus gördüm.

Yine o kurt ve yılan vardı. Daha büyüklerdi.
Ama bir farkla kurdun yanında birde kadın vardı. Yüzü görünmüyordu.
Yine bana saldıracakken o yılan geldi ve yine onlarla arama girerek beni korudu.

O Gece anladım aslında o yılan rüyalarımdaki koruyucuydu.
Sonraki rüyalarımada girdi.

Sabah uyanıp aynaya baktığımda yine iki gözümünde kırmızı olduğunu gördüm.

Dahası..."

" Dahası ne? "

" Birinin Merhaba Ela. Dediğini duydum."

"Sonrada kriz geçirip balkona fırladın."

" Evet."

Sonraki günlerde mahzende geçirdiğim krizden sonra yani, duyduğum o ses..."

Dedi ve durdu kız.
Acaba söylesem mi diye düşündü bir an.
Sonrada nasılsa bitecek herşey dedi.

" Ses? " Dedi Ateş.

" O ses benimle konuştu."

" Seninle konuştu.
Öylemi.? "

" Evet." Dedi kız.

" O zaman az önce de konuştu.
Kapa çeneni dediğin..."

" Evet oydu.
Bana altıncı hissim olduğunu söyledi.
Bazı insanlarda bu duygu çok gelişmiş olur hatta bir gözünün rengini bile değiştirir hatta dile gelir dedi."

" Az önce ne dedi."

" Aptal olma dedi anlatma mı istemiyordu."

Ateş duyduklarıyla hayret üstüne hayret yaşıyordu.

"Ya son olan şeyler."

" Mezarlıktan gelirken arabada gördüğüm rüyada senin zehirlenerek öldüğünü gördüm.
Şirketteydik.
Sekreterin sana kahve getirdi. Kupanın üzerinde kuş figürü dikkatimi çekti. Sen kahveyi içince kan kusmaya başladın.

Ama rüyam o gün değil oteldeyken gerçekleşti. "

" Nasıl anladın?" Dedi Ateş.

Artık fazlasıyla ilgisini çekmişti bu kız.

" Garson kız.
Kolunda rüyamdaki kuş figürünü gördüm ama dövme şeklinde.

Kafamda duyduğum ses rüyamdaki işaretleri öğrenmelisin diyip duruyor.
Sonra Selim.
Oda ölecek biliyorum.
Boğazını kesecek biri. "

" Ya Mahir. "
Dediğinde kızın gözleri dolarken yere düştü bakışları.

" Yüzüne bakarken kırmızı gözüme bir ağrı saplandı. Seninle konuşurken yüzüne baktığımda da başında yara ve kan gördüm.

Sonrada bahçede...

Öldü. Engel olamadım.
O ses olayları olmadan önce engelleyemezsin diyor.
Olurken engelleyebilirsin. Ama ben hâlâ anlayamıyorum rüyalarımı.

" Peki dün gece."

" Dün gecemi ?

" Dün gece ne oldu."

Kız biraz düşündü.

"Sen gittikten sonra odaya çıktım. Üzerimde Mahir'in kanını görünce midem bulandı. Koşarak banyoya giderek...

"Sonrada üzerimdekileri çıkarttığım gibi kendimi soğuk suya attım."

" Seni aptal.
Bu havada soğuk suya girersen tabi ateşin çıkar."

" Sonra yatıp uyudum.
Bu kez bir köstebek gördüm. Evde bir köstebek vardı.
Yakalmak istedim ama kapıdan bahçeye kaçtı.
Peşinden çıktım bende. Yandaki eve doğru giderek açık olan pencereden içeri atlayacakken gümüş geldi."

" Gümüş? "

" Gümüş işte. O yılan. Tıpkı senin yüzüğüne benziyor. "

Dediğinde Ateş parmağındaki yüzüğe baktı.

" Gümüş köstebeği yakalayıp tek lokmada yuttu.
Sonra yanıma geldi.
Başını alnıma yasladı bu kez soğuktu.
Sıcak olurdu oysa.
Üşüyordum bana sarılmasını istedim sarıldı oda.
Sonra uyuyup kalmışım.

....Hepsi bu işte.
Siz olsanız aklınız yerinde kalırmı? "

Adam duyduğu şeylere inanamaz şekilde baktı.
Bu kadarınıda beklemiyordu.
Nasıl bir şeydi bu kızın beyni...

" Tamam. " Dedi.

" Sen anlaşmaya uydun sıra bende.

Dileğini yerine getireceğim.
Ama şunu bilki son saniyede vazgeçtim diyemezsin. Vazgeçtim desende dönmem sözümden.

O yüzden bir iyilik yaparak son kez soracağım.
Seni vurursam rahata erecekmisin.
Dileğini yerine getirmemi istediğinden eminmisin?

Ayağa kalkan kız yutkunarak Ateş'in gözlerine baktı bir süre.
Gözlerindeki kararlı bakış istediği şeydi aslında.
Geri adım atmayacaktı.
Sonra yaşadıklarını düşündü ve yaşayacaklarını.

" Eminim..! "

Dediği anda Ateş hızla ayağa kalktı, yine hızla çektiği silahını kıza çevirip hiç düşünmeden tetiğe bastı.

Deniz şok olmuş şekilde bir yerdeki kıza bir Ateş'e baka kaldı.

" Allah belanı versin Ateş Yıldırım.
Ne yaptın?"

Dedi hızla kızın yanına gelip sehpadaki örtüyü alıp kızın yarasına bastırarak.

" Sözümü tuttum.

Çık Faruk'u çağır arabayı getirsin. "

Dediğinde Deniz koşarak dışarı çıktı.
Ateş yerde baygın yatan kızın yarasına baktı önce. Sonra silahını belinin arkasına takıp kızı kucağına alarak kapıya yöneldi.
Aptal olmak her zaman kötü olmuyor anlaşılan. Dedi.

Dışarı çıkıp hazır bekleyen arabanın arka koltuğuna geçip otururken elindeki örtüyü yaraya bastırmaya devam etti.

" Faruk bas gaza bas." Dedi Deniz.

" Abi ne oluyor yine. "

Ateş sessiz kızı izlerken Deniz,

" Manyak abin kıza verdiği sözünü tuttu.
Kız istedi diye gözünü kırpmadan onu vurdu manyak herif."

" Deniz susmazsan senide vuracam."

" Delisin.
Makyaksın.
Psikopatsın sen."

" Deniz kess. Yoksa sikecem o çeneni."

Hızla geldikleri hastane acilinde duran arabayla önden Deniz inerek koşarak içeri girdi.
Hemen ameliyat olması gerek bir hasta olduğunu söyleyerek arkadan gelen Ateş'i ve Ela'yı bekledi.

Ateş kızı getirip sedyeye bıraktığında hiç bekletmeden ameliyat için alıp götürdüler Ela'yı.

Ateş kızın arkasından bir bakış attıktan sonra kenardaki koltuğa oturup bir sigara çıkararak dudaklarına koyup yaktı.

Deniz ve Faruk oturmuş gamsız sigara içen adamı izlediler bir süre.
Ateş hem sigarasını içiyor hem kızın anlattıklarını akıl terazisinde tartıp mantık çerçevesine oturmaya çalışıyordu.
Ama olacak gibi durmuyordu.

*****

Sabaha kadar uyumamış ameliyattan sonra odaya alınan Ela'yı izleyerek söylediği şeyleri tekrar tekrar düşünerek bir şeyler bulmaya çalışmıştım.

Sonunda kıpırdanmaya başlayan Ela'yı görünce yanına gelip gözlerini açmasını bekledim.
Bir süre ayılmaya çalışarak gözlerini açıp kapattıktan sonra tamamen uyandığında önce etrafına sonra bana baktı.

" Günaydın.
Ölmek nasıldı? "

" Yalancı." Dedi kız

"Bana yalan söyledin.
Sözünü tutmadın."

" Yanlış aptal kız.
Ben verdiğim sözü tuttum.
Sen yanlış dilek diledin.
Beni vur dedin.
Bende vurdum.
Öldür demen gerekiyordu.

Tıpkı o gün yanlış yöne giderek bayılana kadar yürüdüğün gibi dünde yanlış dilek diledin ve şuan aptallığın sayesinde hâlâ yaşıyorsun.

Dahası başka dilek hakkın kalmadı."

 

Loading...
0%