@azamet_29_2
|
" Günaydın. " Yalancı." Dedi. "Bana yalan söyledin. " Yanlış aptal kız. Tıpkı o gün yanlış yöne giderek bayılana kadar yürüdüğün gibi, dünde yanlış dilek diledin ve şuan aptallığın sayesinde hâlâ yaşıyorsun. Dahası başka dilek hakkın kalmadı." ***** Ne düşüneceğimi ne yapacağımı şaşırmış, sadece nefretle yüzüne bakıyor ağlamak istiyordum. Vurulmuş ama ölmemiştim. " Dua et sol omuzundan vurdum. Yoksa okulda zorlanırdın." Dedi ellerini cebine sokarak. Birde benimle alay ediyordu. Bu da yetmez gibi halime bakıp, " Ağlayacakmısın.? " Dedi dahada ileri gidip alay ederek. "*Aptalsın Ela. Kafamdaki sese hak vermemek elimde değildi. " Allah'ın belası adam. " Dedim sol elimdeki serumu çıkarıp örtüyü hızla üzerimden atarak yerimden kalkarken. Ateş'e vurmak için tam elimi kaldırmıştımki Ateş sol eliyle sağ bileğimi kavrarken aynı anda başımın döndüğünü hissettim. " Şşşiiitt. Dedi dişlerinin arasından. "Şansını zorlama Ela Dinçer. Dedi yine tıslayarak. Ama o kadar sinirliydimki rahat durmak falan istemiyordum. Gözlerimi açar açmaz bacağına en sertinden bir tekme geçirdim. Ama çatık kaşlarla bakan öfkeli yüzünde mimik oynamadı. " Senden nefret ediyorum.! " Dedim ağlayarak kafamı göğsüne yaslarken. Çünkü hem yanan canım hemde yaşadıklarım yüzünden sinirlerim bozulmuş gözlerim dolup dolup boşalıyordu. "Zalimsin! Ateş Yıldırım. " Dedim. Gözleri gözlerim de gezerken ben çocuk gibi burnumu çekerek ağlıyordum hâlâ. " Bunu bilipte yaşayan nadir insanlardansın Ela Dinçer, keyfini çıkar. Diyerek beni kucağına aldı. Tam yatağa bırakacakken kapı açılıp Deniz girdi içeri. "Ateş? " Ölmediğini anlayınca çok bozuldu küçük hanım." Dedi Ateş beni yatağa bırakırken. Aynı anda acıyan omuzumla dişlerimi sıkarak uzun hava şeklinde bir, " AAHH!! " Çıktı dudaklarımın arasından. Deniz hemen yanına gelerek, " Allah'ım ya. Neden hemen kalktın yaranı açacaksın? Diyerek kıyafetin omuz kısmını açarak baktı. " Şu yaptığına bak Ela, kanatmışsın." Diyerek bandajı açarken acıyan canımın dahada acıdığını hissettim. " Tamaaam biraz dayan. Bandajı kaldırırken gergin şekilde gözlerine baktım Deniz'in. " Neyseki açılmamış." Dedikten sonra pansuman yapıp yeniden bandaj yaparken Ateş'te az ötede eller cepte bizi izliyordu. " Ölmediğin için sevineceğin yerde birde kızıyormusun? Dedi Deniz serumu yeniden takarken. " Çok kötüsünüz." Acıyan canımla dahada ağlamaya başladım. " İkinizde çok kötüsünüz." " Bundan sonra sana asla güvenmeyeceğim. " Ben! Deniz araya girdi. " Ne yani açıkça beni öldür deseydi öldürecekmiydin.? " " Söz vermişsem öldürürdüm. " " Yok. " Evet psikopatım. Başımı Deniz' e çevirdiğimde bakışlarını gördüm. " Her neyse." Dedi Ateş kapıya yönelerek. " Şimdi dinlen. " Hâlâ ne istiyorsun benden. Dediğimde durdu önce. " Senden ne istiyorum öylemi? " " Senden istediğim şey... Sensin! " ***** " Ooo şimdiden başlamışsın içmeye. Sabah sabah ne bu efkar." " Seni ilgilendirmez." " İlgilendirir. " Benimle dalğamı geçiyorsun Kurt? " " Emeel. " Kes artık sesini Kurt." " Tamaaam kızma." " Korkut nerde, onunla konuşmam lazım. " "Korkut mu? Dedi Kurt kadının karşısındaki koltuğa oturup sigarasını dudaklarına götürerek. " Ne oldu? " Benim Amerika'ya gitmem gerek." " Neden.? " Siz aptalmısız yoksa aptal rolümü yapıyorsunuz? " Hımm! Yazık olmuş güvercine. Kadın dişlerini sıkarak önündeki sehbadaki paketten bir dal sigara alarak kırmızı dudaklarına bıraktı. Kurt uzattığı yanan çakmakla sigarasını yakarken kadın devam etti. " Benim dememe gerek yok. " Peki neden Amerika? " " Orda saklanabileceğim bir yerim var. Kimliğimi ve görünüşümü değiştirip şehir dışında yaşayıp kendimi unuttururum." " Öylemi? " Gelen ses Korkut'un du. " Demek gitmeye karar verdin." Emel ayağa kalmaya çalıştı ama aldığı alkol yüzünden dengesini kuramayıp tekrar oturdu. " İyi o halde hazır ol. " Hangi iş " Dedi Kurt. " Ateş'in işini bugün yarın bitirecem. Planım hazır." "Ne planı?" " Anlatacağım, seninde yardımın lazım. Biz Ateş'e sarınca Emel de yurt dışına kaçar. Kadının gözleri parladı. Ama hayır riske giremem dedi sonra içinden. Korkut ve Kurt'un ölme ihtilali ondan daha yüksekti. Korkut tekli koltuğa oturup elindeki puroyu dudağına bırakarak çakmağı ile yakıp derin bir nefes çekti. Ateş bizim bu pazara girmemizi engellediği yetmez gibi, diğerlerininde korkmasına sebep olarak bize, karşımızda durmadan da zarar veriyor. Ateş'i temizlemezsek hiç bir yerde iş yapamaz oluruz. O yüzden bu gece harekete geçeceğiz. Güvercinle başlayacağız." " Güvercin.?" " Evet Kurt, güvercin." " Emel Ateş güvercini vurmuş dedi." " Öyle ama ölmemiş. Emel: " Ne güvercini ben güvercin falan demedim." " Yanındaki kızdan bahsediyoruz." " O ucubemi güvercin. " "Ateş bir sebepten yanında tutuyor onu. " Kim? Dedi Emel dişlerini sıkarak. " Sanmıyorum. Kurt. ***** " Senden istediğim şey... Sensin! " " N-Neh!! " Dedim şaşkın. Ateş ellerini ceplerinden çıkarıp, kollarını göğsünde birleştirerek çatık kaşlarla bana bakarken, " Senden rüyalarını istiyorum." Dedi. " Sebebini anlamadığım bir şekilde benimle ilgili rüyalar görüyorsun. Bu yüzden bundan sonra gördüğün her rüyayı eksiksiz şekilde bana anlatacaksın." Dedi. Şaşkın şaşkın bakarken kapıdan giren Faruk'la kapıya baktık üçümüzde. Ateş: " Faruk? " " Abi köstebeği bulduk! " " Tamam. Faruk dışarı çıkarken Ateş bana döndü. " Gördün mü? Dediğinde Deniz'in telefonu çalınca Deniz'e baktık. Diyerek çıkan Deniz'in arkasından bakarken aklıma gelen şeyle. " Bir dakika, bir dakika. Ama sen bana sorana kadar ben sana köstebekle ilgili birşey anlatmamıştım. " Bunun cevabını beğenmeyeceksin ama yinede söyleyeceğim. Ela. Uykunda geziyorsun." " Ne? " Dedim şaşkın kafamı yastıktan kaldırarak. " Yok artık! " Ben yalan söylemem. Ateşlendiğin gece, geldiğimde evin içinde uyuyarak geziyordun. Dediğinde gözlerim hatlarını zorlayacak kadar kocaman olmuştu. " Evin içinde köstebek arıyordun." Dediğinde o geceyi hatırladım. " O. Olamaz sen b-beni gö- gördü..." " Sana bakmadım ufaklık." Dedi kapıya doğru yürüyerek. Yüzümdeki yanma hissi o kadar fazlaydıki derece konsa 50 yi gösterirdi. " Unutma." Dedi geriye bakarak. ***** Ela ile konuştuktan sonra odadan çıktığımda beni bekleyen Faruk yanıma geldi. " Anlat. " Melik." "Melik? " Emel'e." " Ne.?" Dedim yüzümü buruşturarak. "Emel'e mi?" " Evet abi Melik'in telefonunda Emel'in numarası mesajları ve aramaları var." " Peşimizdeki Emel mi.? Bir kaç saniye düşündüm. " Aldık abi ama telefon kapalı sinyali yakalayamıyoruz.? " " Nasılsa eninde sonunda açacak. Takibi bırakmayın." " Tamam abi." "Adam nerde? " " Çocuklar zor yakalamış. Selim'e döndüm " Selim. " " Buyur abi." " Bu kapıdan ayrılmayacaksın. " Tamam abi. Selim'i tembihleyip Faruk'la birlikte hastaneden çıkarak kapının önünde hazır bekleyen arabaya bindik. " Depoya çek Faruk." " Tamam abi." "Soralım bakalım bu şerefsiz gerçekten Emel'e mi yoksa başka birine mi çalışıyor." Yarım saat 40 dakika sonra geldiğimiz depoda bizi bekleyen adamlarımın arasından geçerek içeri girdik. Adamlarda peşimden girdiler. Melik deponun ortasında yüzü gözü kan içinde bir sandalyede bağlı bizi bekliyordu. Hızlı adımlarla yanına gelerek yüzünün ortasına yumruğumu geçirdim. Oturduğu sandalye ile birlikte yere devrilirken yanına çökerek yakasına yapışıp bir tane daha vurdum. " Ne cesaretle, ne cesaretle bana ihanet edersin lan. Gebertirim lan seni, gebertirim." Dedim yakasından tutarak. " İnlete inlete alırım canını. Kaldırın şunu." Dediğimde adamlar Melik'i sandalye ile birlikte kaldırıp düzelttiler. " Hemen konuş, konuş ki acısız geberteyim seni." Sadece yüzüme baktı, kanlı dişleri ile sırıtarak, " Kimseye çalışmıyorum Ateş Yıldırım. Ben sadece kendime çalışırım." " O halde kime haber götürüyordun lan. Koduğuma bak hâlâ yalan söylüyor." Diyerek bir yumruk daha geçirdim. Sonrada belimdeki silahımı çekerek diğer bacağından vurdum. " Kime çalışıyorsun? " " Kimseye." Dediğinde tetiğe bastım. Diğer koluna dayadım silahımı. " Son kez soracağım. Kime çalışıyorsun? Kimseye dediğinde bir kez daha bastım tetiğe. Acıyla tekrar bağırdığında, Emel'e olan sadakatini taktir ettim. " Biliyorum lan. " Abi affet. Hata yaptım bağışla. " Emel nerde.? " Abi affet..." Dediğinde daha fazla sabrım kalmamıştı. " Af yok ulan. AF YOK! Dedim son kez. " Ateş Yıldırım'a kimse ihanet edemez. " Faruk." " Buyur abi." " Dönüyoruz." Demiştimki telefonum çaldı. Çıkardığım telefonun ekranına baktım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı arayan. Kim olduğunu aşağı yukarı tahmin ederek telefonu açtım. " Merhaba Ateş Yıldırım. Tahminim doğru çıkmıştı. Arayan o şerefsiz orospu çocuğuydu. Yine sesi değiştirilmiş şekilde konuşuyordu. Ben telefondayken Faruk başka bir arama yaptı. " Lan şerefsiz puşt. Diye bağırdım. "Sakin ol Yıldırım. " Lan sikecem.." "Sana iyi haberlerim Ateş.." Dedi cümlemi keserek. " Bu gece bana geleceksin Ateş. " Söyle lan yerini. " Sabırlı ol Ateş. " Gece arayıp geleceğin yeri sana haber verecem.." Dedi ve kapattı. Anında Faruk'a baktım. Artık bir önemi yok. " Abi gerçekten gidecekmisin.?" " Meydan okundu. " Abi bu sefer..." Bu alemin kanunudur Faruk bilmiyor gibi davranma. Meydan okuyan ölümü göze alır. Faruk başı önde sessiz kaldı. " Hadi, geceye kadar şirkete geçmem lazım. Tamam abi. ***** Depodan şirkete geçmiş ilk iş ofisime çıkmıştım. Kendimi koltuğa bırakıp gözlerimi kapattım. Bu adam her kimse bu gece onun defterini kapatacaktım. Benim arkamdan dedem girdi odama. " Ateş sen ne yapıyorsun? "Önce bir sakin ol dede. Ters ters yüzme bakınca kahveyi iptal ettim. " Kız yanıma gelip daha önceden verdiğim dilek hakkını kullanmak istedigini söyledi. Ama o aptal kız isteye isteye kendisini vurma mı istedi. Gördüğü rüyalar yüzünden psikolojisi iyice bozulmuş kızın. Bu yüzden olsa gerek kurtulmak için beni vur dedi. " Yani öldür dese öldürecek miydin?" Dedemin bu sorusuna cevap vermedim. "Tamam bu soruyu sormadım sayıyorum." Dedi. " Dede kızdan daha önemli bir sorunumuz var. Dedem söylediğim şeylerle bir süre düşünceli şekilde beni izledi. " Neden bakıyorsun dede. " Bu acımasız kuralı koyanların arasında ben de vardım Ateş. Söylediği şeyi duymazlıktan gelerek, " Aslında geldiğin iyi oldu dede. Seninle konuşacaklarım vardı. Köstebeğin kim olduğunu bulduk. İşin garibi Emel'e bilgi sızdırmış olsa bile başımıza gelenler Emel'in yapabileceği şeyler değil. " O halde Emel de şu an başkasına çalışıyor demektir bu." Dedi tecrübeli Yaman Bey. " Adamın hesabını kapattım. Bunun dışında kızı vurduğum gün rüyalarını ve kafasında yaşadığı her şeyi bir bir anlattığında... Dede. Bu kızın beyni çok farklı, acayip bir beyin. Kız bizimle ilgili birçok şeyi görüyor son olarak da köstebek. Tam bir baş belası ama gördüğü rüyalar inkar edilemez. " O kadından hiç hoşlanmıyordum zaten. " Haklıydın dede." Dedim başımı önüme eğip. Dedem haklıydı ne diyebilirdim ki. " Her neyse Emel kolay. " Ne zaman gideceksin buluşmaya." " Bir şey söylemedi. " Ben gerekli tedbiri alacağım. ***** Ateş'in ve Deniz'in beni yalnız bırakıp gidişlerinin ardından ki aldığım ilaçlardan olduğunu düşünüyorum, bütün günü uyuyarak geçirmiştim. Gözlerimi açtığımda çoktan gece olmuştu. Nasıl bu kadar derin ve aralıksız uyuduğumu anlamakta güçlük çektim. Hem bedenen hem ruhen çok yorulmuş hissediyordum bunun da etkisiyle uyanamamıştım sanırım ve bu saate kadar aldığım serumlar yüzünden patlayacak gibi hissediyordum. Bu yüzden hemen lavaboya gitmeliydim. *" Ela. Hemen burdan çıkmalı ve kaçmalısın. *" Yine o sesti. "*Hadi oyalanma Ela, geç olmadan çık git çabuk.*" Kapının kolunu yavaşça açarak karanlık odadan karanlık koridora doğru korkak adımlarla yürüyerek çıktım. Korkuyordum hemde çok, çünkü rüyamda gördüğüm şeyi şu an yeniden görmeyi istemiyordum. Yinede Selim burdaysa onu uyarabilirdim bu yüzden hemen etrafa bakındım. Zifiri karanlığa alişan gözlerim görmeye başladığında artık geç kalmıştım. Yerde gördüğüm iki kişinin cesediyle, attığım çığlıkla ellerimi ağzıma kapattım. " Kaç! Zorlukla çıkan ses Selim'e aitti. Karşımda Selim ve arkasında elindeki bıçağı Selim'in boğazına dayamış bir adam vardı. Deli gibi ağlamaya başladım. Allah'ım lütfen. " Ela kaç dedim. " Diyen Selim'le her şeyin gerçek olduğunu anladım. " Seni aptal kaçsana ne bakıyorsun?" Dediğinde fark ettim, donup kaldığımı. " Se-seni bırakamam." " Beni iyiyim kaç hemen." Dediği anda Son ses çığlık attım. " Merhaba." Dediğinde donuk bakışlarımı Selim'den ayırıp karşımda bana bakan Kurt'a çevirdim. Sol elini yavaşça yüzüme koyarken
|
0% |