@azamet_29_2
|
" Merhaba." Dediğinde donuk bakışlarımı Selim'den ayırıp karşımda bana bakan Kurt'a çevirdim. Sol elini yavaşça yüzüme koyarken ***** " Abi." Dedi eli silahlı adam. O doktor buraya geliyor. Kurt kolunda yatan kızı hızla kucağına alarak acil çıkış merdivenlerinin olduğu kapıya yönelirken, " Kim var orda, kimsiniz? " Ela!" Kurt ve adamları yangın merdiveninden hızla inerek bahçede bekleyen siyah minibüse bindiler. Kurt Ela'yı boş koltuğa bırakıp kendide karşısındaki koltukta oturan adamının yanına geçtiğinde Kurt bir süre koltukta yatan baygın kıza baktı. " Fazla güç kullandım sanırım diyerek gülümsedi. Yada çok narinmiş bu güvercin... Ulan Ateş. Derken kızı ilk gördüğü o âna döndü. " Abi nereye gidiyoruz. " Dedi direksiyondaki iri yarı adam. " Eve çek." Dedi Kurt sırıtarak. Siyah minibüs karanlıkta yol alırken Kurt'un gözleri hâlâ uyuyan kızdaydı. Oturduğu koltuğa sinerek korku,panik ve dolan gözlerle etrafına bakındı. " İmdaaattt." Diyerek bağırdı. Kurt: " Gel buraya güvercin." Diyerek kızı hızla çektiği gibi, Ela kendini adamın dizlerinin üzerinde bulurken adamın nefesini kulağında hissetti. " Hiişşştt. Ela'nın hissettiği yabancı ten Ela'yı aklını alacak kadar korkuturken kocaman olan gözleriyle etrafına baktı. Tek düşündüğü burdan çıkmaktı. Birden elleriyle arkasındaki koca bedene vurmaya çalıştı omzundaki yaraya aldırmadan. Tekrar bütün gücüyle bağırarak yardım istedi adamın elinin altındaki ağzından çıkan mırıltılarla. Ama kimseye ulaşmadı o ses. " Ver!" Dedi Kurt, yanındaki adama. Yüzünde hissettiği bez ve duyduğu kokuyla sonuna kadar direndi nefesini tutarak. Sonunda mecbur kalıp çektiği nefesle gözlerinin kaydığını hissederken sıkı sıkı tutulduğu kolların arasına yığılıp kaldı. " Bu kız hem güzel, hem çetin cevizmiş ." Dedi Kurt, başı geriye düşen kıza bakarak gülerken. " O piç ağzının tadını iyi biliyormuş gerçekten." Diyerek kızı tekrar karşısındaki koltuğa yatırıp kapşonlu gocugunu üzerinden çıkararak kızın üzerine örttü. Ağlayan gözlerinden yanağına kayan gözyaşını sildi işaret parmağının tersiyle ve yerine geçip oturarak yol boyu uyuyan kızı izledi. Bir saat kadar sonra eve geldiklerinde büyük demir kapının ağır ve gürültülü şekilde açılmasıyla içeri giren minibüs bahçenin en karanlık köşesine park etti. Minibüsün açılan sürgülü kapısıyla, Kurt kızı üzerindeki gocukla birlikte kucağına alarak indi araçtan. " Bu gece ölmek istemeyen uyumasın. Adamların hepsini uyar. Adam: "Tamam abi." Dedi sıkıntıyla. " Emel nerde?" " Korkut abinin emriyle çocuklarla gizlice havaalanına gittiler. " Nihayet. Kurt içeri girerek odaya çıkarken, Adamı: " Abi, kızı aşağı kapatın dedi Korkut abi. " " Sen işine bak lan! " Peki abi." Kurt odasına çıkardığı kızı yavaşça yatağa bıraktı. " Aptal güvercin. Dedi kızın yüzüne bakarak. Sonrada yerinde doğrulup bir sigara çıkarttı cebinden aldığı paketten. Sigarayı dudaklarına bırakıp diğer cebinden çıkardığı çakmakla yaktı. Derin bir nefes çekti ve havaya doğru üfledi. Kızı zorla getirerek rehin almış ve Ateş'e karşı kullanacak olsalarda bu acı çekmesini gerektirmezdi. Sonunda kanayan yaraya bakmaya karar verip banyodan ilk yardım malzemelerini getirerek komodinin üzerine bıraktıktan sonra kızın yanına, yatağın kenarına oturdu. Elindeki sigarayı küllüğe bırakarak Karşısındaki hâlâ uyuyan kızın yüzünde gezdirdi gözlerini. Sonra kendine gelerek kanlı bandaja odaklandı. Omuzundaki yaradan sızan kan azar azar artıyordu. Ela gözlerini açtığında bir kaç saniye sadece baktı. O sırada Kurt'un gözleride kızın gözlerinde takıldı. " Mavi ve kırmızı." Dedi. Hastanede ve daha önce Ateş'in evinde farketmediği gözler bir girdap gibi kendine çekti Kurt'u. Ela'nın aklı başına gelipte karşısındaki Kurt'u algılayınca, Yatağın diğer tarafındaki farkedemediği boşlukla aşağı düşünce başındaki acıyla bir, " Ahh." Çıktı ağzından. Kurt hızla kızın yanına geçtiğinde Ela, " Yaklaşma uzak dur benden!" Dedi sağ eli havada onu engellemek istercesine ve ağlayarak. Kurt bir kıza birde kızın sol elini bastırdığı yaraya baktı. Ela Kurt'un baktığı yere, açık olan omuzuna ve yarasına bakıp hızla pijamanin iki yakasını elleriyle birleştirdi. " Uzak dur benden yaklaşma bana." Diyerek yatağa dayadı sırtını. Dizlerini göğsüne çekerek, " Dokunma bana ne olur." Dedi yalvarırcasına. " Lütfen...! Kurt: " Hişşştt. ***** Uyanıpta karşımda Kurt denen adamı görünce uyuşuk beynim yüzünden. " Mavi ve kırmızı." Dedi hâlâ dalgın bakarken. Aklım başıma gelipte Kurt'un beni zorla kaçırdığını hatırlayınca anında korkuyla yerimde doğrularak geri geri çektim bedenimi, ondan uzaklaşmak için. Ama yatağın diğer tarafında boşluk olacağı aklıma gelmeyince boşta kalan elimle kendimi yerde buldum. " Ahh." Derken gözlerimdeki yaşlar dahada arttı. Kurt hızla yanıma gelince, " Yaklaşma uzak dur benden." Dedim. Kurt önce yüzüme, sonrada sol elimi koyduğum yarama baktı. " Uzak dur benden yaklaşma bana." Diyerek gerileyip sırtımı yatağa dayadım. Dizlerimi göğsüme çekerek, " Dokunma bana ne olur." Dedim yalvarırcasına. " Lütfen...! Dedim yineleyerek. Kurt: " Hişşştt. Desede istemedim. " Katil. " Hem hıçkırarak ağlıyor hem konuşuyordum. " Senin yüzünden öldüler. Derin bir nefes aldı. " Bana bak güvercin. Dedi elini çekerek. " Sakin ol. " Senin gibi tatlı bir kıza her zaman açığım. Başımı salladım iki yana. Hayır dercesine. " Peki, sen bilirsin. " Diyerek hırsla ilk yardım kutusunu ve yatağın üzerinden gocugunu alarak önce banyo olarak tahmin ettiğim kapıyı kilitledi, sonrada odadan çıkarak oda kapısını kilitledi. "Allah'ım yardım et bana." Dedim ağlamalarıma hıçkırıklarım karışırken. Şimdi ne yapacağım ben. "*Ela sakin ol. Kendini toparla. *" " Demesi kolay. Diyerek yorgun dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Canım acıyordu, hem çok. Orada öylece ne kadar durdum bilmiyorum. Belki saat belki dakika. Bir süre sonra anahtar sesiyle yorgun gözlerimi kapıya çevirdim. Yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Yere bir dizinin üzerine çökerek gözlerime baktı. " İnat ederek sadece kendine acı veriyorsun güvercin. Dediğinde yüzüne yumruk atmak istedim. Ama kolumu kaldıracak kadar bile halim yoktu. "* Ela suyuna git sonra kaçmak için bir fırsat yakalayabilirsin. *" Mecburen başımı salladım yardımı kabul ederek. Yerimden kalkmaya çalışırken yardım edip kucağına alarak yatağa oturttu beni. " Neden vurdu seni. Seni ilgilendirmez diyemedim. Sadece sustum. Biraz sonra yeni bir bandaj ile yaramı kapattığında hızla yakamı örterek düğmelerimi ilikledim. Kurt sessizce bana bakarak yataktan kalkıp elindekileri kenara bırakırken kapı açıldı. Kurt hızla dışarı çıkarken, "*Ela bir şeyler ters, dinle.*" Hemen yerimden kalkarak kapıya yaklaştım. Dışardan Kurt'un sesi geliyordu. " Abi. Gelen abisiymiş. " İşler değişti. " Ne? " Bence bizim olduğumuzu biliyor." " Ama nasıl. " Planı değiştirdim. "Olmaz! " Bana karşımı çıkıyorsun lan. Abine..." " Hayır karşı çıkmıyorum abi. " Ne o lan! " La*et olsun. " Aptal olma kendine gel oğlum." " Tamam dedimya! " Dedikten sonra kapıya vurma sesisle geriledim. Kurt hırsla kapıyı açtığında beni odanın ortasında görünce çatık kaşlarla bana baktı. Öfkeli gözlerini gözlerime dikerken, " Küçük güvercin, kapımı dinliyor. Dedi hızla kolundan tutarak çekerken. Kolumdaki eli beni peşinden sürüklerken bir anda bütün ışıklar söndü. Aynı anda arka arkaya silah sesleri gelmeye başlayınca... Kurt beni odaya çekerek içeri ittiği gibi kapıyı çekip kilitledi. Ama bilmedi şey benim karanlık korkum vardı. " Aç şunu. " Aç kapıyı. İmdaat! Arkamı dönüp sırtımı kapıya yaslayarak yere çöktüm. Ellerim boynumda tırnaklarımı boğazıma geçirerek nefes almaya çalışıyordum. Aklım bana oyunlar oynuyordu. Aysel'in ve Yaşar'ın görüntüleri hemen yanımda beni izliyordu sanki. "Ateş. Dedim kesilen nefesimin son kırıntısıyla. ***** Dedem çıktıktan sonra ofiste oturmaya devam ettim. Hastaneden çıkalı kaç saat olmuş ama o siktiğim şerefsiz aramıyordu. Bende bu arada Korkut ve adamlarının peşine bir kaç adam takmış, şüphelerim doğrumu diye araştırmaya başlamıştım. Ayağa kalkarak elimde sigara ofiste bir kaç tur atmıştım ki kapıdan hızla giren Faruk, " Abi Emel yurt dışına kaçıyormuş. " Dedi. Elimdeki sigarayı yere fırlatıp, " Demek öyle. " O kadar kolay kurtulamaz elimden. " Tamam abi." Birlikte çıkarak koşar adım asansöre giderken, " Adamlara söyle uçağı kaldırmasınlar. " Tamam abi." Diyen Faruk telefonunu çıkarırken aynı anda bemim telefonum çaldı. " Deniz sırası değil acil işim var." " A-ateş." Dedi kötü ve zor çıkan sesiyle. " Deniz? Dediğimde olduğum yerde durdum. " Ateş. " Ne anlatıyorsun lan. Kim geldi." " Ela'yı aldılar." "Ela'yı mı aldılar. Lan adamlar ne bok yiyordu. Dediğimde ses gitti. " Alo! Sonra bir kadın sesi devam etti. " Ateş bey ben hemşire Leyla. Dediğinde, Hassiktir. Diyerek telefonu kapatıp dedemi aradım hemen. " Faruk. " Abi ne oluyor." " Ela'yı almışlar Deniz ve Selim yaralıymış ." Faruk: " Cengiz böcek takip." Diyerek kapattığında asansöre binip garaj tuşuna bastım. " Abi böcek nerde." " Ela'yı kim aldıysa onda." " Ne. Nasıl.?" "Ela'nın anlattıklarından sonra Selim'e bir böcek bıraktım. Cengiz aradığında kim olduğunu anlayacağız." Dedim asansörden inerken. " Adamları çağır. Motoru çalıştırıp gaza bastığımda Cengiz aradı. " Abi sinyal çalışıyor ve şehir dışında bir evden geliyor. " Faruk: " Cengiz konum at hemen." "Geliyor abi." Faruk telefonu kapattığı anda geldi konum. " Onlar abi." Dedi. " Siktim seni Kurt. Dedemide ara. Desteğe gelsinler. Dedim gaza dahada basarak. Yarım saate yakın yol aldıktan sonra şehir dışına yakın bir benzimlikte dedem ve adamlarla buluşup birlikte devam ettik. Cengiz'in attığı konuma geldiğimizde bütün adamları çağırıp tembihledim. Bu gece bizden başka kimse sağ kalmayacak, gördüğünüzü indirin. Dedim. Adamlar önden giderek villanın etrafını sararken bizde dedem ve bir kaç adamla girişdeki demir kapının önündeki adamları halledip içeri girdik. İkiside pencerenin altını sper almış kırık camdan dışarıya ateş ediyorlardı. Sessizce mutfak kapısının yanına saklanarak fırsat kollarken dışardaki kurşun sesleri kesilince Kurt, kırık camdan dışarı bağırarak, " Ateeeş! Dediğinde salona gelerek, " Kıpırdamayın.. Yanlış yere uluyorsun Kurt. Dediğimde, hızla bana dönen Kurt silahını bize çeviremeden tetiğe bastım.. Kafasına aldığı kurşunla olduğu yere cansız yığılan Kurt'a bakan Korkut, ayağa kalkarak. " Seni şerefsiz." " Nerde? " Ela." Ela'nın sesiydi. Faruk al bu iti diyerek koşar adım üst kata çıktım. " Ela.! Diye bağırırken kattaki bütün odaları kontrol ederken kilitli kapıda durdum. " Ela." Dedim. "Ela ordamısın? " Ateş..." Evet ordaydı. " Yardım et..." Duydugum sesi o kadar kısıktıki. " Ela. " Ateş? " Dedi gözlerini aralayarak. " Evet Ateş. Dediğimde ağlayarak kollarını boynuma dolarken, aniden dudakları dudaklarımı buldu.
O, geri çekilip sımsıkı sarılarak dahada ağlamaya başladı. " Korktum! İyiki geldin... İ-yi.. " Dedi. Sonra kolları boynumdan aşağı kaydı. Bedenini düşecekken tuttum. " Ela?"
|
0% |