@azamet_29_2
|
+18 dövüş, şiddet, kan⚠️ " Tak" Dedi Ateş. Faruk elindeki 2 metrelik zincirin kelepçesini Ateş'in sol bileğine geçirerek kilitledi. Sonrada Korkut'un yanına gelip uzattığı bileğine aynı şekilde geçirdi kelepçeyi ve kilitledi. Faruk alışmıştı bu görüntüye. " Kurallar! Yarım saatiniz var. Dedi ve geri çekildi. İki adam bir süre birlerini izleyerek rakibini tarttı. Korkut bunu bekler gibi Ateş'in çenesine sıkı bir yumruk attı. Ateş solundan aldığı darbeyle başı yana savrulurken bedeni geriye sendeledi, fakat düşmedi. Sağ eli çenesinde yerinde doğruldu. Gülümseyerek baktı Korku'a, " Bu kadar mı? " Korkut sinirle bir yumruk daha attı. Korkut bu kez arka arkaya sağlı sollu iki yumruk geçirdi Ateş'e. Korkut gördüğü manzaradan zevk alarak bir yumruk daha atarken arkasından hızlı bir hamleyle Ateş'i omuzlarından tutup dizinin karnına geçirdiğinde Ateş kendini yeniden yerde buldu. Sıkı bir tekme yemişti. Ellerini yere destek yaparak kalkarken, Korkut'un yüzüne atmaya çalıştığı tekmeyi sol koluyla engelleyerek Korkut'un karnına geçirdi yumruğunu. "Ne oldu Ateş Yıldırım, nerde kaldı havan?" Dediğinde Ateş yavaşça yerden doğrularak ayağa kalktı. Sol kolunu zincirle birlikte havaya kaldırarak bir kaç nefes aldıktan sonra, " Süre dolduruyorum Korkut." Dedikten sonra hızla bir yumruk geçirdi Korkut'un yüzüne. Her yumrukta Korkut bir adım geriye gitti. Arka arkaya gelen demir gibi yumruklarla aptala dönen Korkut sonunda kendini yerde buldu. Ateş yerdeki adamı yakasından kavrayarak yerinde doğrultup suratının ortasına kafa atarak takrar yere serdi. Korkut ağzından ve burnundan sızan kanlarla sırt üstü öylece yatarken Ateş bu kez gelip Korkut'u dizlerinin arasına alarak üzerine oturdu. Arka arkaya yumruklamaya başladığında kalabalıktan sesler yükseldi. Öldür! Ateş son olarak koludaki zinciri Korkut' un boğazına doladı ve sıkmaya başladı. Altındaki adam boğazına sarılı zincire yapışarak gevşetmeye çalışıyor ama olmuyordu. " Süre doldu!! " Diyen Faruk' la Ateş anında ellerini zincirden çekip havaya kaldırırken yavaşça ayağa kalktı sırıtarak. Korkut çektiği derin nefeslerle öksürerek boynundaki zincirden kurtularak kendine gelmeye çalıştı. Ateş 'te ayakta nefes nefeseydi. " Şanslı piç. Bir adım daha geri çekildi Ateş, kolundaki zinciri hırsla çekerek. Faruk elinde iki bıçakla gelerek Ateş'e uzatırken sadece Ateş'in duyacağı bir ses tonuyla, " Abi dikkatli ol." Dedi. Ateş iki biçağıda alarak birini yerde yatan Korkut'un önüne fırlatıp yere saplarken, " Ne oldu Korkut, nerde kaldı havan. " Dedi. Az önce Korkut'un kendisine söylediği gibi. Korkut yerde saplı bıçağı alarak yavaş hareketlerle yerden kalkarken, Ateş havadaki elinde, parmaklarının arasında ustalıkla gezdirdi bıçağı. Gözlerini Korkut'a dikti. " Geri sayım başladı Korkut. " Korkut ayağa kalkarak ağzında biriken kanı yere tükürdü. " Henüz değil Ateş! " Aynı anda elindeki bıçağı Ateş'e savurdu. İlk darbe göğsünün üzerini sıyırarak geçti. Akan biraz kan göğsünü boyarken umursamadı Ateş. Arkasından gelen hamleleri ustalıkla savuştururken Korkut bir türlü isabet ettiremediği ataklarla dahada sinirleniyor öfkesi dahada artıyordu. Sonunda havaya kaldırdığı bıçağı Ateş'e indirecekken Ateş kolundaki zinciri iki eliyle önce bileğine doladı, sonrada gererek gelen hamleyi havada engelledi. Korkut durmadı hızla diğer eline aldığı bıçağı Ateş'in kaburgasına saplayacakken Ateş'in yan dönmesiyle bıçak kaburgasını sırtına doğru yardı. Ateş hissettiği acıyla Korkut'u geriye iterek dizinin üzerine çökerken savurduğu bıçak, Korkut'un baldırını kesince Korkut'ta dişlerini sıkarak sağ dizinin üzerine çöktü. Ateş ayağa kalkıp sağ kaburgasından sırtına doğru olan kesiğe ve beline doğru akan kana baktı. Korkut hızla ayağa kalkarak, " Yeter artık! " Ateş: " Bencede bu kadar yeter. Son yapılan hamlesi ile bu kezde ilk yarayı Ateş aldı. Korkut dizlerinin üzerine çökerken ölümü adımlayan bakışları Ateş'i buldu. Elindeki bıçak yere düştü. " Buraya kadar Korkut." Dedi Ateş saçlarında kavrayarak başını geriye bükerken. Elindeki bıçağı parmaklarının arasında gezdirdikten sonra sıkıca kavrayarak etrafda korkuyla onları izleyen insanlara baktı. " Hiç kimse benim kurallarımı çiğneyip bana kafa tutamaz. Aklından geçiren varsa hemen, şimdi çıksın buraya ve meydan okusun! " Diye bağırdı. "Güzell..." Dedikten sonra elindeki keskin aleti hızlı bir hamleyle Korkut'un gırtlağına sürterek arkasına döndü. Adam cansız yere devrildiğinde, Faruk yanına gelerek kolundaki zinciri çözdü. Dede Yaman Bey yanına gelerek. " Gidelim." Dedi. +18 bitti. ***** Aniden yaptığımı farkedince ceketi hemen uzaklaştırdım kendimden. Odadaki koltuğa düzgünce koyarak kendimi yatağıma bıraktım. İnsanın kendi evi gibisi yok dedim. Orda ne kadar uyudum bilmiyorum. Uyandığında çoktan akşam olmuştu. Yavaşça yerimden kalktım. Zehra hanım bana, daha doğrusu yüzüme bakarak, " Ela kızım. Uyanmışsın. " İdare ediyorum . " Hastaneden gelmişsiniz görmedim, sonrada yemeğe..." Demiştiki. " Ya Zehra teyze özür dilerim bölüyorum ama. Dedim yine ağrıyla iki büklüm. " A-Anladım. Diyerek koşar adım mutfaktan çıktı. Bende kendimi mutfaktaki sandalyeye bırakıp dizlerime doğru eğildim. 2 dakika sonra gelen Zehra teyze, " Geldim. Al kızım." Dedi önüme bıraktığı kutuyla. " Ama önce bir çorba iç. Zehra teyzeye uyup masaya bıraktığı taze yapılmış mercimek çorbasını içip sonrada ilacı içtim. " Sağol Zehra teyze. İnşallah işe yarar." " Yarar merak etme. " E ona yararsa bana da yarar." Diyerek yerimden kalkarak salona geçtim. Bir an önce geçse bari. Dedim dişlerimi sıkarak. Yeniden doktorluk olmak istemiyorum. Doktor mu? " Baykuşlar gece işine çıkmışlar." Duyduğum sesle yine sıçradım yerimde. " Sana şunu yapma dedim ya! " " Sende alış artık. Ateş ne iş çeviriyorsa şuan Deniz'de orda." " Aman ya banane. Diyerek yastığı dahada bastırdım karnıma. " Oo. Ağlak Ela'dan espirili Ela'ya geçtik. Sende ilerleme var. Kesin ben yaradım. " " Hâlâ ağlağım. "Değilsin. " Hatırlatma." Dedim ağırlaşan gözlerimi kapatarak. ***** Gözlerimi açtığımda kocaman boş bir alanda buldum kendimi. Yada bahçeydi bilemiyorum. Yine rüya görüyorum dedim. En azından artık bunu fark edebiliyordum. Bu kurt önceki değildi. Hırlarken gördüğüm dişlerinde kan vardı. Burdaydı eminim. Siyah kurt aniden saldırınca birbirleriyle kıyasıya boğuşmaya başladılar. Kurtun Gümüş'e attığı pençeyle açılan yara ve kanı görünce ellerimi ağzıma kapatarak bağırdım. Ardından Gümüş saldırdı. Bana bakan Gümüş'ün gözlerindeki kan kırmızı bakışları gördüm. Şuan çok vahşi ve saldırgan görünüyordu. Korku ve kocaman açılmış gözlerle uyandım. Rüyanın etkisiyle Ateş bu gece bir yerlede o Kurt yada abisiyle dövüşecek ve onu... Sonra ayağa kalkarak elimi yüzümü yıkayıp tekrar salona geldim. Sanırım uyuyup kalınca Zehra teyze örtmüştü. Bir Ateş, birde Yaman dede yaşamasına rağmen bu ev neden bu kadar büyüktü. " Sıkılarak yatacağına kalk git ders yap bence, yoksa okulundan olacaksın." " Allah'ım doğru söylüyorsun." Dedim yerimden hızla doğrularak. " Derslerim, okulum. " Aptal gibi kendini vurdur sonra böyle ağlarsın Ela." Haklıydı işte yine. Aydınlıkla karanlık arası bir aydınlatma ile odama çıktım. Bir kaç günde konular sanki uzaydan gelmişcesine yabancı gelmişti bana. Şimdi hepsini en baştan tekrar okumam kafama yerleştirmem gerekiyordu. Bu arada benim telefonum nerde? Telefonum açıldıktan sonra üst üste yağan mesajlarla ağzım açık kaldım. Saate baktım geç olmuştu. Merve çok kızacaktı ama yapacak birşey yoktu. Yarın konuşur pazartesi de okulda gönlünü alırdım artık. Tabi o zamana kadar birşey daha olmazsa. Artık korkmaya başlamıştım. Dedim tüm kalbimle. Bir sayfa, iki sayfa derken baya baya okumaya devam etmiştim. Yerimden kalkıp kollarımı esnetirken omuzumdaki ağrıyı hissedince pansuman yapmadığımı hatırladım. " Uğraşmayıp makasla kes gitsin. " Aynen. " Gerek yok." " Bence var." "Yok." " Var. " " Ne halin varsa gör." " Anlaştık Nida." Diyerek Kutudan aldığım makasla sargıyı bir kaç yerinden kesip çıkardım. Sonrada pansumanımı yaparak yeniden bandaj yaptım. Ardındanda eşofmanımı geri giydim. Ellerimi yıkayıp çıkarken susadığımı farkedip yönümü mutfağa döndüm. Bir bardak su içtikten sonra bu kezde birşeyler atıştırma isteği ile buzdolabının yanında buldum kendimi. Buzdolabının kapıyı açıp içine göz gezdirdiğimde gördüğüm yaprak sarma ile gözlerim bayram etti. Aynı anda salonun bahçe kapısı açıldı. Bir anlık korkuyla kapının kenarına sinerek gelenlerin kim olduğuna baktım. Ateş, yarı çıplak şekilde Faruk ve Deniz'in kollarının arasında zorlukla ayakta duruyor Yaman beyde arkadan geliyordu. Deniz: " Hemen odaya çıkalım yarası yüzünden kan kaybediyor." Dedi. " Yaralıydı. " Önce bunu halledelim." Diyerek kenardaki çantasına uzanınca, yatakta yüz üstü yatan yarı çıplak bedeni gördüm. Faruk elinde bir bez ile kanayan yaraya bastırıyordu. Sırtı pantolona kadar kandı. Deniz çantasından çıkardığı serumu yatağın hemen yanında asılı olan tablonun çivisine takarak kelebeğide sağ elinin üzerine takıp serumu bağlayarak seruma ilaç enjekte etti. Seruma hızlı bir akış sağlayıp çantadan dolu bir enjektör çıkarıp, " Ateş. Deniz yaranın etrafında 3 yere ilaç enjekte ederken Ateş'ten ses çıkmadı. " Ateş kendindemisin?" Ateş, " Hımm." Dedi sadece. " Yaman bey! " Diyen adama döndüklerinde beni görünce. " Senin ne işin var burda." Dedi Faruk. " Sizi gördüm merak ettim. " Odana git." Ama... " Odana dön!" Dedi yüksek sesle yine kıpırdamadan. Yaman bey başıyla git işareti yapınca mecburen odama doğru yürüdüm. " Yaman Bey klüpte sıkıntı çıkmış. Yaman Bey: "Aşağıda bekle geliyorum. "Faruk sende git." "Abi ben kalsam. Sen..." " Git! Dedemi yalnız bırakma." Sonra Deniz'in sesi geldi. " Siz gidin ben hallederim." Ayak seslerinden herkesin gittiğini anlayınca yatağa doğru yürüdüm. Ateş'in odasına geldiğimizde, girer girmez, Deniz: " Ateş Ela burda." " Ne. Ne yapıyorsun.?" Dedim sinirle. " Kendindemi diye kontrol ediyorum. " Benmi. " Ne? Neden? " Sadece omuz silktim kıpkırmızı olduğuna emin olduğum yanan yüzümle. " A. Anladım. " Sorun onun görmesi sanki aptal doktor." " Hem utanmanın sırası değil yardımına ihtiyacım var. Dedi önüme koyduğu pamuk ve koca şişe baticonla. " Hadi oyalanma. " Diğer mi? " " Hadi Ela hadi! " " Ta-tamam ya." Hemen pamuğu alarak üzerine baticon döktüm bolca. Bir yaraya bir Ateş'in yüzüne baktım. Kendinde olmasada çatık kaşları canının yandığını söylüyordu. " Eminim canı çok yanmıştır." İşim bittiğinde. " Tamam." Dedim. " Şimdi yan çevirmeme yardım et." " Neden hastaneye götürmedin. " Hastane istemedi." " Kolunu tut." " Tamam." Dedim bileğinden tutarak. Deniz'in dikiş atacağı yerden uzaklaştırdığı kolu tutarken elinin üzerine kaydı gözlerim. " Hangisiyle dövüştü. Öldü değilmi? " Dedim başım önde. " Yaralarıda o yaptı. Değilmi." " Pes valla. " Hı hı." " Yandık. " Hiç iyi birşey değil aslında. Ya kafamda bir sesle konuşmak. O sese bir isim bulmak. " Tamaaam. " Yatıralım." Diyerek sırt üstü çevirdi Ateşi. Sonrada kolundaki ve göğsündeki yaraları pansuman ederek birer bandaj da onlara yapıştırdı ve tekrar soluna çevirdik. " Kaburgasındaki dikişler fazla. Sol yanının üzerinde yatmalı bir süre. Ela benim kolum ağrıdı. Dedi eli yaralı omuzunda. Deniz: " Temizlerken incele birazda." Dedi gülümseyerek. " Ne? " Yalancısın Ela." Diyen kafamdaki sesle kızardığımı hissettim. " Sen kes sesini bi.?" Sonra başka bir pamuğu oksijenli su ile ıslayıp yüzündeki kan lekelerini ve morlukları sildim. Sonrada ayağa kalkıp banyoya giderek küçük havlulardan 3 tane alıp sıcak suyla ıslatarak döndüm. " Onlar ne için. " " Şey sırtı. Deniz: Sen sil bende adamlara söyleyim antibiotik alsınlar. Diyerek odadan çıkarken bende Ateş'in üzerinden arkasına doğru eğilerek sırtından aşağı akan kan lekelerini sildim. İlk havlu tamamen kan olduğunda ikinciyle devam ettim. " Gamze!" Dedim hayran şekilde. " Sapık gibi bakıyorsun Ela." Dedi Nida. " Ne yapıyorsun!?" Duyduğum Ateş'in sesiyle panikle gerileyince, birde ayaklarım birbirine dolaşınca kendimi yerde bulurken kafamı çekmeceli dolaba vurdum. Elim kafamda bir ah! Çekerek, " Ş-Şey... " Sapık gibi benimi izliyordun." Dediğinde utancımdan yerin dibine girdim. " Ha-hayır." " Özür dilerim." Dedim ağlamaklı. Sonrada hızla kalkıp kapıya giderken, " Kal orda!" Diyen buz gibi sesle taş kesildim. " Buraya gel!" |
0% |