Yeni Üyelik
23.
Bölüm

K.B 23 Hayatının hatası

@azamet_29_2

" Buraya gel!"

Arkam Ateş'e dönük başımı salladım iki yana.

Hayır anlamında.

" Buraya gel...

Ela! "

Duyduğum yüksek sesle yerimde sıçradım.

Yavaşça arkamı dönerken gözlerim yerdeydi.

" Buraya gel."

Ağır adımlarla yaklaşıp yatakta aynı şekilde yatan Ateş'in yüzüne baktım kaçamak şekilde.

" Ben sana odana dön demedim mi?
Neden burdasın. "

" Şey...
De. Deniz...
E. Yardım..."

Kısık gözlerle bana baktı.

" Neden bakıyordun? "

Dediğinde kıpkırmızı olduğumu hissettim.

Bel gamzene takıldım, çünkü zaafım var diyemedim.

" Söyle.
Yoksa sende mi çıplak erkekleri izlemeyi seven o salak kızlardansın? "

" Ha?
Ne?
Ha.Hayır. " Dedim ellerimi önümde sallayarak.

" Be ben...
Sadece..."

" Utandın."

Dedi.
Dudağının ucu yukarı kıvrıldı belli belirsiz.

" Hayret.
Oysa öperken bu kadar kızarmamıştın. "

Kocaman gözlerle buz gibi bakan gözlere baktım.

" Neeee!?
Yalan!
B.Ben öyle bir şey yapmadım."

" Yaptın...
Hatırlamıyorsun? "

" Hatırlamam için öyle birşey yapmam lazım.

Yap-ma-dım! "

" Neden yalan söyleyeyim.
Ben yalan söylemem.
Ne dersem o.
Kurt'un evinden seni almaya geldiğimde odada kriz geçirmiştin."

" Evet."
Dedim başım önde.

" Ben geldiğimde kapıyı kırıp içeri girdim.
Bilincin gidip geliyordu.
Bana sarılıp beni öptün...

Neden? "

Kocaman gözlerle baktım yeniden.

" Hayır yapmadım.
Neden öyle bir şey yapayım?"

" Yani hatırlamıyormusun?"

" Yapmadım!! "

Dedim sinirle bağırarak.

Sonrada hızla kapıya döndüm.
Tam iki üç adım atmıştımki.

Yine sinirle arkamı dönerek

" Sakın bir. Da.."

Dediğim anda yüzümü çarptığım tenle gözlerim kapalı donup kaldım.

Gözlerimi açtığımda, yüzüm Ateş'in göğsünün önünde burnumla teninin arasında milim mesafe vardı.

Başımı yavaşça kaldırdığımda çatık kalın kaşlara eşlik eden zifiri zindan kuyu gibi bir çift göz bana bakıyordu.

Ne ara kalkıpta dibime gelmişti.
Nasıl bu kadar sessiz ve hızlıydı.
Başıdamı dönmüyordu.

" Sakın! " Dedi.

" Sakın. Bir daha bana sesini yükseltme küçük cadı!

Ben.
Yalan.
Söylemem.
Dün gece beni öptün ve bu hayatının hatası oldu.

Benim dokunduğum dudaklara başka hiç kimse dokunamaz.
Bundan sonra bana aitsin Ela Dinçer."

Söylediği şeylerle şok olmuş öylece baka kalmıştım.
Üzerime doğru geldiginde kendimi bir adım geriye çektim.

" Ne?
Ne saçmalıyorsun sen be?
Ben..."

Derken bir adım daha geldi.
Bir adım ve bir adım daha. Sonunda sırtımı açık kapıda hissettim.

Sol kolunu üzerimden aşırtıp kapıya yasladığında teninin parfüm ve kanla karışık kokusunu duydum.

" Uzak dur benden."

Dedim. Körük gibi inip kalkan göğüs kafesime eşlik eden titreyen sesimle.

" Kaderini kendin yazdın Ela Dinçer.
Hadi odana dön."

Diyerek geri çekildiğinde koşarak kendi odama girerek kapıyı arkadan kilitledim.

Nefes nefese sırtımı dayadığım kapıdan aşağı doğru kaydı bedenim.
Ellerim kalbimin üzerinde yere oturup bacaklarımı uzattım.

Bu manyak ne dediğinin farkında değil.
Ne demek beni öptün.
Ne demek artık bana aitsin. Kaderini kendin yazdın... Kafayı yemiş.

Beni aptal sanıyor heralde. Senin yalanlarına inanacak kadar salak değilim.
Ben öyle birşey yapmadım. Yapmadıııııımmm.!
Seni manyak adam!!

Diye bağırdım.

" Seni duyuyorum cadı! "

Dışardan gelen sesle anında ellerimi ağzıma kapattım.
İster istemez,

" Sakın bana sesini yükseltme." Diyişi gelmişti çünkü aklıma.

Ellerim ağzımda düşünmeye başladım. Dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Kriz geçirdiğimi nefessiz kaldığımı...
Sonra Ateş'in kapıyı kırarak girişini, beni kucağına alışını hatırladım.
Ama hepsi bu. Bu kadar.
Yalan söylüyordu işte.

Bana kızdığı için, beni korkutmak için yalan söylüyordu.
Evet, kesinlikle o yüzden öyle söyledi.

Kapıya doğru dönerek, yemezler Ateş efendi. Dedim.

Sonrada kalkıp banyoya giderek ellerimdeki kanı ve alkolu yıkadıktan sonra üzerindeki eşofmanları çıkardım.

Çünkü ellerimden kan ve alkol bulaşmıştı.
Giyinme odasına girerek üzerime askılı elbise tarzı geceliğimi giyerek geri gelip yatağımın içine girdim.

Sabah olmak üzereydi.
Bu saate kadar yanında beklemiş Deniz'e yardım etmiştim.
Ama nankör adam teşekkür edeceğine birde benimle dalga geçiyordu.
İnşallah yaraların sızım sızım sızlarda uyuyamazsın.
Dedim yorganı üzerime çekerek.

Başım yastıkta gözlerim kapalı uyumaya çalıştım. Ama o ana dönüp dönüp durdum.

Arkamı dönüşüm Ateş'in kara gözleri gözlerimde ,

" Dün gece beni öptün ve bu hayatının hatası oldu.

Benim dokunduğum dudaklara başka hiç kimse dokunamaz.
Bundan sonra bana aitsin Ela Dinçer."
Diyişi.
Söylediği şeyler beynimin içinde duvardan duvara çarparak yankılanıyordu.

" Kaderini kendin yazdın Ela Dinçer."

Hayır, hayır, hayır, uyduruyor.
Tamam son günlerde delirmenin kıyısında drift attığım oldu ama,
o kadarda kafayı yemedim.
Seni neden öpeyim.
Ben hayatında kimseyi öpmemişken seni hiç öpmem.

Tamaam.Dedim kendi kendime.
Sakin Elaa.
O yalancıyamı inanacaksın.
Uyu dinlenmene bak.
Unut o saçmalıkları. Okuluna ve derslerine odaklan. Böyle giderse bitmeyecek bu yıl.

Diyerek gözlerimi kapattım.

*****

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm Ela oldu.
Ben ona odasına gitmesini söylemiştim ama burdaydı.
Dahası üzerime eğilmiş sırtıma bakıyordu.

" Ne yapıyorsun!?"
Dediğimde Ela panikle gerilerken, yere düşüp başını dolaba çarptı.

Sakar şey, eli başında ah! Diyerek kekeleyerek konuşmaya başladığında,

" Ş-Şey...
Hiç, hiç birşey.
Sa-sadece kanları siliyordum. "

" Sapık gibi benimi izliyordun."

" Ha-hayır.
Özür dilerim." Dedi.

Sonrada hızla kalkıp kapıdan çıkacakken,

" Kal orda!
Buraya gel!"

Dediğimde arkası dönük başını iki yana salladı.
Korkmuş ve utanmıştı o yüzdende gelmek istemiyordu.

" Buraya gel...

Ela! "

Gözleri yerde yavaşça döndü.

Ağır adımlarla gelip kaçamak bakışlarla bana baktı.

" Ben sana odana dön demedim mi?
Neden burdasın? "

" Şey...
De. Deniz...
E. Yardım..."

" Neden bakıyordun? "

Dediğimde yanakları kızardı.

" Söyle.
Yoksa sende mi çıplak erkekleri izlemeyi seven o salak kızlardansın? "

" Ha?
Ne?
Ha.Hayır. " Dedim ellerimi önümde sallayarak.

" Be ben...
Sadece..."

" Utandın." Dedim aklıma gelen şeyle.

" Hayret.
Oysa öperken bu kadar kızarmamıştın. "

Beni öpmesindeki sebebi bilmek istiyordum.
Kocaman gözlerle baktı.

" Neeee!?
Yalan!
B.Ben öyle bir şey yapmadım."

Şaşırdım.
Ne yani hatırlamıyormuydu?

" Yaptın...
Hatırlamıyorsun? "

" Hatırlamam için öyle birşey yapmam lazım.

Yap-ma-dım! "

" Neden yalan söyleyeyim.
Ben yalan söylemem.
Ne dersem o.
Kurt'un evinden seni almaya geldiğimde odada kriz geçirmiştin."

" Evet."

" Ben geldiğimde kapıyı kırıp içeri girdim.
Bilincin gidip geliyordu.
Bana sarılıp beni öptün...

Neden? "

Neden...
Asıl merak ettiğim buydu.
Neden beni öpmüştü. Farkında olarakmı yoksa bilinçsizmiydi...

" Hayır yapmadım.
Neden öyle bir şey yapayım?"

" Yani hatırlamıyormusun?"

" Yapmadım!! "

Diye bağırarak kapıya döndü.
Hızla yerimden kalkarak serumu çıkarıp arkasına geçerek durdum.

Henüz bir kaç adım atmıştımki.
Hırsla arkasını bana döndüğünde tam önündeydim.

" Sakın bir. Da.."

Dedi, ama devamı gelmedi.
Bir süre öylece kaldı.

Başını yavaşça kaldırıp bana baktığında bende sinirle ona baktım.
Hem korkup hem sivri dilini hâlâ tutmamasına şaşırmadan edemiyordum.

" Sakın! " Dedim.

" Sakın. Bir daha bana sesini yükseltme küçük cadı!

Ben.
Yalan.
Söylemem.
Dün gece beni öptün ve bu hayatının hatası oldu.

Benim dokunduğum dudaklara başka hiç kimse dokunamaz.
Bundan sonra bana aitsin Ela Dinçer."

Dedim.

Çünkü öyleydi.
İsteyerek dokunduğumu sahiplenme huyum vardı.

Evet ben Ela'yı değil Ela beni öpmüştü.
Ama bende geri çekilmemiş izin vermiştim. Ve hoşuma gitmişti.
El değmemiş güzel bir kızın masum dudaklarından gelen bir öpüşe hayır diyememiştim.
Buda onu benim kılmıştı bana göre.

Söylediğim şeylere şok şekilde baka kalırken tepkisini ölçmek için üzerine yürüdüm.

" Ne?
Ne saçmalıyorsun sen be?
Ben..."

Dediğinde biraz daha ilerledim.
Sonunda kapıya kadar gerileyip kapıya dayadı sırtını.
Şuan yüzündeki ifadeyi izlemek içten içe haz veriyordu bana.

Sol kolunu üzerinden aşırtıp kapıya yasladım.

" Uzak dur benden."

Dedi titreyen sesiyle.
Hala korkuyordu benden.
O kadarki göğsü bir körük gibi inip kalkarken küçük bir serçeye benziyordu.

" Kaderini kendin yazdın Ela Dinçer.
Hadi odana dön."

Dedim. Yoksa düşüp bayılacak gibi bakıyordu.

Koşarak odasına girip kapıyıda arkadan kilitledi.
Sanki istesem giremezdim.
Saftirik kız. Dedim kendi kendime.

Kapının arkasından hâlâ sesi geliyordu.

" Bu manyak ne dediğinin farkında değil.
Ne demek beni öptün.
Ne demek artık bana aitsin. Kaderini kendin yazdın... Kafayı yemiş.

Beni aptal sanıyor heralde. Senin yalanlarına inanacak kadar salak değilim.
Ben öyle birşey yapmadım. Yapmadıııııımmm.!
Seni manyak adam!!

Diye bağırınca bir uyarı daha verdim.

" Seni duyuyorum cadı! "

Ses anında kesilmişti.
Kendimi gülmemek için tuttum.

Bu sırada elinde kahve ve ilaçla gelen Deniz'i gördüm.

" Ateş?

Neden kalktın?
Serumu neden çıkardın yat yerine dikişlerini açacaksın."

Dediğinde yan tarafıma baktım.

" İyiyim. "

" Şimdilik iyisin, ilacın etkisi geçerse zıplarsın.
Yat yerine seruma antibiotik ekleyeceğim. "

Yatağa dönmeden önce giyinme odasına girerek üzerimdeki kanlı pantolondan kurtulup rahat bir eşofman giydim. Sonrada dönerek tekrar uzandım.
Deniz elindeki kahveyi komodinin üzerine bırakıp serumu elimdeki kelebeğe takarak ilacıda seruma ekledi.

" Neden kalktın.? " Dedi kahveyi alıp içerken.

" Ela nerde?
Kızı yinemi kovaladın? "

" Bu kez kendi kaçtı." Dedim sakin şekilde.

" Niye kaçtı?
Ne dedin Allah bilir."

" Artık bana aitsin. Dedim."

Deniz duyduğu şeyle ağzındaki kahveyi yere püskürttü.

" Ne? Ne dedin sen?
Nerden çıktı?
Neden söyledin böyle bir şeyi.

Ela'ya böyle bir şeyi nasıl söylersin."

" Oda beni öpmeseydi.
Benim dokunduğum kadın bana aittir artık. "

Deniz. Kocaman gözlerle put gibi bana bakıyordu.

" Ee. Ela mı seni öptü...

Ne kaçırdım lan ben.

Vurulunca kaç gün uyudum."

" Kurt'un yanından Ela'yı almaya gittiğimde çatışma sırasında sigortaları kapattı bizimkiler.

Karanlıkta odada kalan Ela kriz geçirmiş. Sesini duyunca üst kata çıktım.
Kapıyı üstüne kilitlemiş o piç. Ela'da sinir krizi geçirmiş yine.

Girmek için kapıyı kırmam gerekti.
İçeri girip yanına eğildim. Cok korkmuştu.
O sırada bana sarılıp öptü.
İyiki geldin dedi sonrada yığılıp kaldı.

" Böylece hayatının hatasını yaptı.
Benim dokunduğum benimdir."

" Asıl şimdi yandı kız. "

Deniz salak salak bakarken bende gözlerimi kapatıp uykuya geçtim.

*****

Gözlerimi açtığımda ilk olarak karşımdaki koltukta oturan Deniz'i gördüm.

" Sen neden ayaktasın lan.
Git yat."

" Göz zevkinizi bozdum Ateş bey.
Ateşin çıkınca uyuyamadım haliyle.
Meydan okumaları zevkle kabul ediyor, iyide dövüşüyorsun ama arkanı toplarken olan bana oluyor.
Seni toplamak için sabahlamam gerekiyor. "

" Sana bunun için para veriyorum."

" Ha güvendiğin için değil yani."

" Ammada ağladın.
İyiyim git yat işte."

*****

Nerdeyim ben! Başımı gökyüzüne kaldırdım, temiz berrak bulutsuz bir gündü. Hava çok güzeldi. Güneş insanın hem içini hem dışını ısıtıyordu.

Sonra etrafıma bakındım...

Burayı hatırladım.
Bu aynı rüyaydı.
Ateş'in evine geldiğim günlerde gördüğüm rüya.

Çok yüksek bir yerdeydim.
Bütün şehir burdan rahatlıkla görünüyordu.
Önüme eğdim başımı.

Ham beton bir zeminde duruyordum.
Kenara kadar yürüyüp aşağı baktım.
Bulunduğum yer bir inşaattı ve ben en üst kattaydım. Yüksek bir bina inşaatı.

Aynı şeyi tekrar şekilde yaşıyordum.

Bulunduğum yere bir göz gezdirerek çıkış için merdiven aradım.
Gördüğüm merdivene doğru ilerleyip aşağı inmeye başladım.
Daire şeklindeki merdiven sanki indikçe dahada uzuyordu.

Sonra aniden bir silah sesi duydum.
Ellerimi kulaklarıma kapatarak korkuyla etrafima bakındım.

Bir adam gördüm.
Uzun boylu gri takım elbiseli biriydi. Elinde bir silah, önünde yerde yatan bir adam vardı. Adam hâlâ nefes alıyordu.

Zar zor,
"Yapma" Dedi. Hâlâ yaşıyordu.

O ise adama bakarak,

"Ortaklığımız bitti."

Dedi ve bir kez daha ateş etti.

Korkuyla çığlık attım.
Yerde yatan adamın başı yana düştü.
Aynı anda ateş eden adam beni gördü.

Gözleri gözlerimde bir süre bana baktı. Korkuyla taş kesindim.
Silahını bana çevirerek üzerime yürümeye başladı.

" Sen kimsin?"
Elinin üzerinde bir dövme gördüm.

Ama ne olduğunu anlayamadım. Seçemiyordum şeklini.

Ellerimi yarım şekilde havaya kaldırdım.

" Onu öldürdün."

Diyebildim kekeleyerek. Öyle korkmuştum ki .
Kalbim göğüs kafesimi zorluyordu.
Geri geri yürüyerek kenara kadar geldim. Bir adama bir akamdaki boşluğa baktım.
En az on kat vardı aşağıda.
Gözlerim yine doldu, korktum. Ağlayarak etrafıma baktım. Gözlerim Gümüş'ü aradı ama yoktu.

Adam bir adım daha geldiğinde ve beni hızla geriye ittiğinde kendimi boşlukta buldum. Aşağı doğru düşerken çığlık çığlığa bağırdım.

Sonra korkuyla açtım gözlerimi.

Düşmüştüm ama bir şey olmamıştı.
Sonra ayağa kalkarak yine etrafıma bakındım. Karanlıktı.
Bir anda gündüz gece olmuştu.
O an onu gördüm.

Babamı...
Babamı ilk kez rüyamda görmüştüm.

" Baba?" Dedim.
" Babacım..."

Ama beni duymadı. Görmedi bile.
Yanımdan geçip gitti.
Elindeki feneri önüne tutarak inşaata girdi. Koşarak peşinden gittim.
Ama yetişemiyordum.

Sonra durdu, bende durdum.

Babam elinde fener bana döndü.
Baktı, gördü beni.

" Baba Dedim. Seni..."

Demiştim ki gözümün önünden geçen bedenle kala kaldım.
Az önce yukarıda öldürüldüğüne sahit olduğum adam tam önüme düşmüş yüzü kan içinde açık gözlerle bana bakıyordu.
Ellerimi ağzıma bastırırken korkudan sesimin içime kaçtığını hissettim.

Babam bana ben babama baktım.
Sonra babam arkasını döndü koşarak kaçmaya başladı.

" Baba dur.
Gitme dur ne olur. "

O gitti bense arkasından baktım sadece.
Ağlayarak uyandım.

Yani öyle sandım.
Aslında hâlâ rüyada olduğumu evin bahçesinde olduğumu ve kapının önünde duran Gümüş'ü görünce anladım.

Etrafa bakıp tekrar Gümüş yılana döndüm.
Kimse yoktu.
Kimsem yoktu. Başımı yere eğdim. Kollarımı titreyen vücuduma sardım.
Üşüdüğümü hissettim. Soğuktan ziyade yalnızlıktan üşüyordum.

Yalın ayaklarıma bakarak ağlamaya başladım.
Ellerimi yumruk yapıp tersini gözlerime kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Küçük bir kız çocuğu gibi çaresiz hissediyordum.

" Yok.
Kimsem yok. Ne annem ne babam...
Senden başka kimsem yok."

Dedim ağır adımlarla Gümüş'ün yanına gelerek. Öylece bana bakıyordu. Bende bir süre ağlayarak baktım gözlerine.

" Üşüdüm." Dedim.

Yavaşça yanına uzandım.
Kollarımı önümde birleştirip iyice sığındım sıcak olan vucuduna.
Keşke hep burda kalsam olmazmı.?

*****

" Sana bunun için para veriyorum."

" Ha güvendiğin için değil yani."

" Ammada ağladın.
İyiyim git yat işte."

Dediğimde kapıda Ela'yı görünce şaşırarak baktım sol dirseğimin üzerine kalkarak.

Üzerinde incecik askılı gecelikle yarı çıplak dikilmiş elleri gözlerinde ağlıyordu.

" Ya sabır! Ne bu kılık, yine ne oldu.?" Demiştim ki.

Deniz sus işareti yaptı.

" Uyuyor." Dedi kısık sesle.

" Yinemi lan!
Yine neden uyur gezeri tuttu bunun?" Dedim aynı şekilde.

Ela:

" Yok." Dedi.

" Kimsem yok.
Ne annem ne babam...
Senden başka kimsem yok."

Dediğinde Deniz'le birbirimize baktık.
Bu neydi şimdi. İtiraf mı?

Ela ağır adımlarla yanıma gelerek durdu. Yarı açık gözlerle öylece bana bakıyordu.
Hâlâ ağlıyordu üstelik. Bir Ela'ya bir Deniz'e baktım.

" Üşüdüm." Dedi.

Yavaşça yanıma uzandı.
Kollarını önüne birleştirip iyice sokuldu bana.

Gerçekten titriyordu.
Keşke hep burda kalsam olmazmı.?

Dediğinde bir kez daha şaşırdım.

" Deniz resmini çek şunun."

" Ne? "

" Delil olarak çek.
Öptüğünü inkar ettiği gibi bu kezde bana, beni sen getirdin demesin."

Deniz telefonu çıkarıp Ela'nın resmini çektiğinde

" Uyandığında bu sefer ne diyeceksin bakalım küçük cadı. "

Dedim kolumun altına alıp sarılarak. Kesin çığlık atacaktı.
O uyurken bende yüzüne bakarak kapattım gözlerimi.

Ne kadar uyudum öyle bilmiyorum ama kulağımın dibinde çığlık atan Ela' nın tiz sesiyle uyandım.

Gözlerimi açtığımda yatağın yanında yerde oturmuş bana bakıyordu.

Loading...
0%