Yeni Üyelik
24.
Bölüm

K.B 24 Sevdim

@azamet_29_2

" Uyandığında bu sefer ne diyeceksin bakalım küçük cadı. "

Dedim kolumun altına alıp sarılarak.

Kesin çığlık atacaktı.

O uyurken bende yüzüne bakarak kapattım gözlerimi.

Ne kadar uyudum öyle bilmiyorum. Ama kulağımın dibinde çığlık atan Ela' nın tiz sesiyle uyandım.

Gözlerimi açtığımda yatağın yanında yerde oturmuş bana bakıyordu.

*****

Uzun zamandır böyle güzel uyumamıştım.
Sıcaktı huzurluydu.
Kendimi pamuklara sarılmış kedi yavrusu gibi hissediyordum.
Gayri ihtiyari, kapalı gözlerle gülümseyerek gerinirken buldum kendimi.

Bu sırada burnuma gelen tanıdık koku dikkatimi çekti.
Derin bir nefes çektim burnumla, kokuyu daha iyi alabilmek için.

Sonra burnumun ve elimin değdiği tenle gözlerim fal taşı gibi açılırken korku ve şaşkınlıkla irkildim.

Burnumun tam ucundaki beden Ateş'indi ve ben göğsüne sinmiş uyuyordum.
Gelen koku ise Ateş'in parfümüydü.

" Kabus mu gerçekmi."

Diyerek anında yerimde doğrulup ellerimle gözlerimi oğuşturarak tekrar baktım.

Evet, gerçekten oydu. Hızlı bakışlarla bir ona bir olduğum odaya bakındım.
Ne kabus ne rüya.
Ateş Yıldırım'ın odasında onunla aynı yatakta uyanmıştım.

Anında çığlık atarak geriye giderken hissettiğim boşlukla kendimi yerde buldum.
Sol elim kalçamda ve hâlâ şaşkın,

" Bağırmasana." Diyen Ateş'e baktım.

Ben durumu çözmeye çalışırken,
Ateş eli saçında çatık kaşlarla sol dirseğinin üzerine kalkmış bana bakıyordu.

" İndir o dizlerini!"

Dediğinde farkettim, geceliğim dizlerimin üstüne kadar açılmış çıplak bacaklarım görünüyordu. Anında dizlerimi yere yapıştırıp geceliğimin uçlarını aşağı çektim.

" Ne halt etmeye giydin o aptal şeyi."

" B-ben neden burdayım?
Nasıl geldim buraya."

Dedim. Hâlâ etrafa bakıp kabus olmasını umarak.

O an aklıma gelen şeyle,

" Yoksa...
Yoksa sen mi getirdin? " diyiverdim.

" YAA SABIR!! "

Demiştiki kapıdan Deniz girdi.
Bir bana bir Ateş'e baktı.

" Ne oluyor?
Ela neden yerdesin? Neden çığlık attın? "

Yerden doğrularak ayağa kalktım. Öfke ile baktım Deniz'e.

" Ben neden burdayım?
Hanginiz getirdi beni buraya. "

Deniz önce bana sonra Ateş'e baktı.
Ateş:

" Göster."

Dediğinde Deniz elini cebine atarak telefonunu çıkarıp biraz karıştırdıktan bana çevirdi. Gördüğüm resimlerle olduğum yerde donup kaldım.
Resimlerde ben vardım.
Kendim gelip Ateş'in yanına yatmışım gibi görünüyordu.
Hemde gözlerim kapalı.
Ben, ben gerçekten uyur gezermiydim.

Hızla elinden kaptım telefonu. Görüntüyü büyütüp tekrar, tekrar baktıktan sonra Ateş'e döndüm.
Sol kolunu başının altına koymuş yattığı yerden beni izliyordu.

Hatta gülümsediğine yemin edebilirim. Ama ispatlayamam.

Deniz'e döndüm yeniden.
Sinirle baktım yüzüne.

" Benim resimlerimi mi çektin."

" Ben istedim." Dedi Ateş.

" Sen mi, neden?"

" Belli değil mi.
Uyur gezersin Ela.
Öptüğünü hatırlamadığın gibi bunuda hatırlamıyorsun.
Resimler delil.
Dün gece çocuk gibi ağlayarak gelip yanıma yattın.
Ne ben ne Deniz. Kimse getirmedi seni. Ayağınla kendin geldin."

" Ne? Yani ben, kendim geldim sizde çektiniz öylemi?

Yalan! İnanmıyorum! "

" Ne.!? "

" Yalan. İnanmıyorum. Dedim.
Resimler sizin işiniz değilmi?
Öpme hikayesine inanayım diye yaptınız değilmi?
Ama yemezler. "

" Ne? " Dedi Ateş yine sinirle.

" Yalanlarınıza karnım tok.
Bundan sonra kapımı kilitleyip arkasınada dolabı çekecem. "

Ateş hırsla,

" Seni varya..!"

Diye bağırarak yerinden kalkarken, korkuyla çığlık atarak kapıya koştum.

Tam çıkacakken Faruk'u görmemle çarpmam bir olunca,

" Aahh!! " Diyerek kendimi sırt üstü yerde buldum yine.

Deniz gülmeye başlarken Faruk anında arkasını döndü. Nedeni geceliğimin etekleri yine sınırların üstündeydi çünkü.

Arkasından Ateş'in kükremesini duydum.

" Ela!
Git değiştir şu siktiğim kıyafeti.!"

Yerimden hızla kalkıp odadan çıkarken bağırmaya devam etti.

" Bir daha görmeyecem lan onu üstünde! "

Bu sefer bende bağırdım sinirle.

" Sanane!
İstediğimi giyerim.
Bakmayın sizde. "

Diye bağırdım odaya girerken. Şuan gerçekten delirmiştim sanırım.

Ateş'e karşı kullandığım cümlenin tercümesi gel beni öldürdü çünkü.

Ateş:

" Elaaaa! " Diye bağırırken,

Faruk'un,

" Abi dur ne yapıyorsun dikişler açılacak..."

Deniz'in ise,

" Ateş dur, sakin ol. Delirme hemen."

Dediğini duyunca anında kapıyı kilitledim korkuyla. Sonrada şifonyeri kapının arkasına çektim. Çünkü her an kapıdan içeri dalabilirdi o manyak.

Adamın tepesi atınca kibrit gibi alev alıyordu zira.
Gerileyip bir süre korkarak bekledim. Gelen giden olmayınca rahat bir nefes aldım.

" Oh be!
Yok ben öpmüşümde, yok ben kendim gelmişimde.

Yok deve. O kadarda değil."

Diyerek giyinme odasına girip kendime siyah eşofman altı ve gri penye bluz çıkarıp giydim.

Sonrada banyoya girip işlerimi hallederek elimi yüzümü yıkayıp çıktım.

Yatağımı düzelterek üzerine oturup notlarımı ve kitaplarımı çıkararak yeniden okumaya başladım.
Valla bitmeyecek bu yıl.

Notlarımın arasındaki gezerken çizimleri görünce birden aklıma dün geceki rüyam geldi.

Sabah sabah Ateş'in koynunda uyanınca rüyam aklımdan çıkmıştı.

O an Ateş'in dibinde uyuduğum aklıma gelince.
Yanaklarımın yandığını hissettim.
Allah'ım çilem ne zaman bitecek.

Ama bu manyağın yanında uyumak hoşuma gitmişti.
De. Neden...

Çok ilginç rüyamda Gümüş'ün yanına yattığımda burda Ateş'in yanında bulmuştum kendimi. Nasıl fark etmeden sabaha kadar orda uyumuşumtum ben.
Resmen rezillikti.

Başımı iki yana sallayarak olanları unutmaya çalışıp rüyama döndüm.

Rüyamda gördüğüm o adam, elindeki anlayamadığım dövme, öldürdüğü o adam ve babam geçti gözlerimin önünden.
Babamı uzun zamandır ilk kez görmüştüm rüyamda.
Neden girmişti rüyama.
Neden o inşaatı ve o adamları görmüştüm.

*" Belkide baban senden yardım istiyordur."*

" Sana şunu yapma dedim.!
Yapma! Yapma!

Neden cart diye ortaya çıkıp her seferinde korkutuyorsun."

*" Baban diyorum Ela.
Adam suçsuz yere girdi hapse sonrada öldü. Belkide yardım istiyor senden."*

Olabilirmi?
Gerçekten babam benden yardım mı umuyor.
Ama ben.
Ben nasıl yardım edeceğim.

1.si bu evden istediğim zaman çıkamıyorum.
Daha okula bile doğru düzgün gidemiyorum.

2.si o adamları hiç görmedim, nasıl bulacağım. Rüyamdaki yüzleride hatırlamıyorum.
Tamam duruşmalara katılmıştım ama o adamlar hiç gelmemiştiki.
Yalakaları ve avukatları vardı sadece.

*" O zaman bu evden gideceksin.
Zaten süre doldu. Merve'nin yanına gidebilirsin. Okulada gidersin, araştırmada yaparsın."*

" Haklısın.
Babamın çalıştığı yerden başlayarak bilgi toplayabilirdim.
Babam ölsede yeniden dava açabilirdim. Gerekirse avukatta tutardım. Ama bunları yapabilmem içinde rahatça her yere gidebilmem lazım."

Dalmış düşünürken kapı tıklayınca birden korkuyla sıçradım yine.
Parmağımı damağına bastırdım.
Sonunda kalpten gideceğim babam gibi.

" Ela kızım, kahvaltı hazır."

Sesin sahibi Zehra teyzeydi.

" Tamam.
Geliyorum."

Bir süre daha öylece düşündüm, tarttım.
Evet bu rüya normal değildi. Diğerleri gibi bu da işaretti. Sıra babamdaydı belkide. Şimdi ona yardım etmeliydim.

Zavallı babam. Haksız yere hapis yatarken kansere yakalandı. Kanserden ölecek diye korkarken birden kalp kriziyle öldü.

Talihsiz babacım benim.
Sana söz veriyorum. Yaşamasanda suçsuzluğunu kanıtlayacağım.

Karar vermişken Ateş'e buradan gitmek istediğimi söylemem gerekiyordu.
Ömür boyu burada kalacak halim yoktu sonuçta.
Zaten bana burada bir süre kalacağımı söylemişti.
Bence o süre doldu da taştı bile.

Yerimden kalkarak kapının yanına gidip şifonyeri tekrar yerine çektim.
Kilidi açarak odadan çıktım.

Ateş nerede olabilir diye düşündüm önce. Aşağıda mıydı, odasında mıydı? Odasında olma ihtimali daha yüksekti. Bu yüzden önce Ateş'in olduğu odaya yürüdüm.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde, anında arkamı döndüm.
Ateş üzerinde sadece düşük bel eşofman sırtı bana dönük duruyor o gamzeler yine bana bakıyordu.

Deniz ise dikişli yarayı pansuman ediyordu.

" Kapı tıklama huyun yokmu cadı? "

" Pardon.
A-Afedersin."

" Ne oldu?
Neden geldin?
Sabahki konuyu açarsan bu kez kaçamazsın ona göre. "

Ne diyecektim şimdi.
En iyi yaptığı şey bağırmak. Yine bağıracaktı.
Ama öyle veya böyle söylemek zorundayım.
Şimdi söyle kurtul.

Dedim kendi kendime.
Derin bir nefes aldım önce, sonrada

" Ben bu evden gitmek istiyorum."

Dedim tek nefeste gözlerimi sımsıkı kapatarak.

Bir süre sessizlik oldu. Yavaşça ve sırayla açtım gözlerimi.
Rüzgâr esmedi, fırtına çıkmadı. Yaprak bile kıpırdamadı.

Ne oluyor anlamadım. Şuan evin sallanması falan gerekiyordu oysa.
O an kulağımın dibindeki,

"Nereye?"

Diye tıslayan sesle küçük bir çığlık atarak arkama döndüm.
Ateş yine dibimdeydi. Nasıl bu kadar sessiz yürüyordu bu adam.

Nefes nefese yüzüne baktım. Korkmuştum.

Kaşları yine çatık gözleri yine kuyudibi, tekrar etti.

" Nereye!? "

" Ben. Gitmek istiyorum."

" Nereye!?"

Dedi sesi bir doz daha yükseldi.

" Artık bu evde kalmak istemiyorum.

Bana bir süre burada kalacaksın demiştin. O süre doldu."

" NEREYE! " Dedi bu kez bağırarak.

Korkuyla yerimde sıçradım.
Anında gözlerim doldu. Neden bu kadar bağırıyor beni korkutuyordu.

" Arkadaşım var Merve.
Onlarda kalabilir, okuluma oradan gidip gelebilirim. "

Dedim bende sesimi yükselterek.

" Bir iş bulup çalışırım.
Hem çalışıp hem okurum eskisi gibi.
Yani demek istediğim...
Buradan.
Gitmek.
İstiyorum artık."

Ateş gözlerini gözlerime dikerek öfke yüklü bakışlarla baktı.

"Hayır.!"

" Ne? "

" Rahatlık batmasın.
Otur yerinde."

"Rahatlık mı? "
Dedim hem şaşkın hem sinir yüklü sesimle.

" Rahatlık mı?
Ne rahatlığı, hangi rahatlık?

Buraya geldiğimden beri başıma gelmeyen kalmadı.
Günlerimin çoğunu hastanede geçirdim.

Ne bu evden istediğimde çıkabiliyorum, ne doğru düzgün okula gidebiliyorum. Derslerin ne olduğunu bile unuttum be.
İnsan yüzü görmeyi özledim ya. Burda tek gördüğüm, acı, kabus ve cesetler.
Yeter artık!
Buraya kadar.
Ben artık normal bir hayat istiyorum."

Derken gözümden damlalar akmaya başlamıştı. Babam için birşeyler yapma planı yaparken bir anda içimde biriken herşeyi patlayarak söylemiştim.

" Borçsa borcunuda ödedin, bana yardım ettin ödeştik. Artık herkes kendi yoluna gitsin."

Dedim nefes nefese.
Ben konuştum o dinledi.
Konuşmam bittiginde öfkeli bakışları yerinde dururken çenesi titriyordu sinirden.

" Hayır!
Ben izin verene kadar bu evden gidemezsin!

Ve! Seni son kez uyarıyorum Ela.
Bana.
Sesini yükseltme!"

" Ne zaman izin vereceksiniz haşmet mahap. "

Dedim daha baskın şekilde bağırarak.

*" Ela kaşınıyorsun.
Sakinleş. Ağırdan al. Ters tepecek."* Diyen o sesi dinlemedim.
Yetmişti artık.

" Keyfim ne zaman isterse o zaman. "

" Senin keyfinin, keyfini bekleyemem ben.
Bugün okuldan sonra Merve'ye gideceğim ve bundan sonra orda kalacağım. "

Dediğimde ölüm kuyularını gördüm yeniden.

" Demek öyle. "

" Öyle."

Dediğimde anında sımsıkı tuttu kollarımdan. Kesin mor parmak izleri çıkacaktı kollarıma.

Deniz:
" Ateş ne yapıyorsun! Delirdinmi? "

" Sen karışma."

Ateş beni çekiştirerek odama kadar getirip bıraktı. Sonrada kapıyı hızla kapatıp kilitledi.

" Bundan sonra okul falan yok.
Keyfimin, keyfi olana kadar burda kalacaksın."

" Ne." Dedim bağırarak.

" Bunu yapamazsın. Okuluma engel olamazsın."

Dedim. Çocuk gibi ağlıyordum.

Yanıma doğru ağır ağır adımladı.
O bana doğru yürüdü, ben geriye doğru.

" Seni benden kaçıracaksa engel olurum.
Sana söyledim Ela." Dedi.

Sesi dumanlı ve tıslarcasına çıkıyordu.

" Bundan sonra bana aitsin.
Benim dokunduğum kadın benden uzakta olamaz.
Ben izin versem bile düşmanlarım izin vermez..."

Ellerini saçlarına daldırdı sinirle.

" Kaç gündür burdasın Ela.? "

" Ne?
Ne alakası var?
Kaç günse kaç gün. Gidecek kadar oldu işte."

" Ateş Yıldırım'ın yanında bir kadın varsa ve 2 aydır hâlâ yanındaysa, bu âlemdeki herkes o kadını Ateş' in kadını olarak ezberler."

Hem dostları, hem düşmanları...

Burdan gidemezsin Ela.
Benim gölgemden çıkamazsın. "

Sırtımı duvarda hissettiğimde Ateş tam önümde durmuş bana bakıyordu.

Birde beni öpmüşken ve yanımda uyumuşken...
Dudaklarını, tenini ve kokunu hissetmişken, gitmene izin vermemi bekleme.

Bundan sonra izin vermemi bekleme Ela."

" Ne. Ne saçmalıyorsun.
Hâlâ yalan söylüyorsun.

Ben seni öp.p."

Demiştim ki Ateş'in kollarını belimde dudaklarını dudaklarımda hissettim.

Kocaman ve yaş dolu gözlerle kala kaldım.
Ateş beni öpüyordu.
Hemde öyle bir öpüyorduki canımı yakıyordu dudakları.
Bir anda gözümün önünde beliren sahneyle dahada şoka girdim.

Ateş' in bulunduğum odaya kapıyı kırarak girişi. Ona sarılışım.
Öpüşüm. İyiki geldin diyişim.

Olamaz doğruymuş.
Yapmışım...
Yapmışım ve unutmuşum.
Ben onu öp.p...

Na-Nasıl yaparım.

Ateş geri çekilip gözlerime baktığında
kolları hâlâ belime sarılıydı.

" Benden gidemezsin artık. "

Dediğinde gözlerim dahada doldu.

Ellerimi yumruk yaptım.

" İstemiyorum." Dedim Çıplak göğsüne vurarak.

" Burda kalmak istemiyorum.
Seni görmek istemiyorum. Yanında kalmak istemiyorum. "

Dedim hem bütün gücümle vuruyor hem bağırıyordum.
Elleriyle bileklerinden kavradı.
Ağlamalarıma hıçkırıklarımda karışınca sinirlerim boşaldı. Bağıra bağıra ağlarken dizlerimdeki dermanda kaybolunca kendimi olduğum yere bıraktığımda yine Ateş tuttu.

" Bırak.
Bırak beni. Uzak dur.
Nerden girdin hayatıma. Nerden çıktınız karşıma. Hepinizden nefret ediyorum. Hepinizden. "

Beni yavaşça kucağıma alıp yatağa götürüp yatırdı.
Hâlâ hıçkırarak ağlıyordum.

" Bırak beni artık.
Gitmek istiyorum.
Gitmek istiyorum. Sadece gitmek. "

Ateş yorganın bir ucunu üzerime örterek uzaklaştığında tamamen altına girdim.
O an gözden kaybolmak yok olmak istedim. Böylece hiç bir sıkıntı, üzüntü kalmazdı ne bedenimde ne ruhumda. Sonra duyulan kapı sesiyle gittiğini anladım.

*****

Ela sabah odamdan kaçarak gittikten bir süre sonra tekrar yanıma gelerek burdan gitmek istediğini söylediğinde duyduğum şeyle bütün sinirlerimin kabardığını hissettim.

Aradan geçen kısacık sürede aklına ne gelmiştide birden burdan gitmek istiyordu. Bu bir yana, benim ona söylediklerinden sonra yinede gitmeyi düşünmesi dahada sinir bozucuydu.

Anlaşılan söylediğim hiç bir şeye inanmıyordu.
Oysa ona açık açık bana aitsin. Demiştim.

Gitmek istedigini söyleyince,

" Nereye." Diye sordum.

" Arkadaşım Merve'de kalırım okuluma oradan giderim.
Bir iş bulup çalışırım.
Hem çalışıp hem okurum.
Gibi şeyler söyledi.

Tek istedigi evden gitmekti.

Ama "Hayır.!" Dedim.

" Rahatlık batmasın.
Otur yerinde." Dedim

Tabi bu cümleyle cadının çenesi düştü. İçindeki her şeyi dökmeye başladı.

" Rahatlık mı?
Ne rahatlığı, hangi rahatlık? Dedi.

Buraya geldiğimden beri başıma gelmeyen kalmadı.
Günlerimin çoğunu hastanede geçirdim. Dedi.

Ne bu evden istediğimde çıkabiliyorum, ne doğru düzgün okula gidebiliyorum. Derslerin ne olduğunu bile unuttum be.
İnsan yüzü görmeyi özledim ya. Burda tek gördüğüm, acı, kabus ve cesetler.
Yeter artık!
Buraya kadar.
Ben artık normal bir hayat istiyorum."

Dedi ağlayarak. Kendince haklıydıda.
Benim hayatım ona göre değildi.

" Borçsa borcunuda ödedin, bana yardım ettin ödeştik. Artık herkes kendi yoluna gitsin."

Dedi.

" Hayır!" Dedim yine.
Ben izin verene kadar bu evden gidemezsin! Dedim.
O sivri dili durmadı yine.

" Ne zaman izin vereceksiniz haşmet mahap. "

Dedi bağırarak.

" Keyfim ne zaman isterse o zaman. " Dedim sinirle.

" Senin keyfinin, keyfini bekleyemem ben.
Bugün okuldan sonra Merve'ye gideceğim ve bundan sonra orda kalacağım. "
Dediğinde kan beynime sıçradı.

" Demek öyle. "

" Öyle."

Ela'yı kolundan tuttuğum gibi odasına götürüp kapıyı içerden kilitledim.

" Bundan sonra okul falan yok.
Keyfimin, keyfi olana kadar burda kalacaksın."

" Bunu yapamazsın. Okuluma engel olamazsın."

Dedi yine ağlamaya başlayarak.

Üzerine doğru yürürken

" Seni benden kaçıracaksa engel olurum.
Sana söyledim Ela. Bundan sonra bana aitsin.
Benim dokunduğum kadın benden uzakta olamaz.
Ben izin versem bile düşmanlarım izin vermez..."

Ellerimi saçlarıma geçirdim sinirle.
Vermezlerdi.
Ela benden uzaklaşırsa herkesin hedefinde olurdu.

" Kaç gündür burdasın Ela.?

Ateş Yıldırım'ın yanında bir kadın varsa ve 2 aydır hâlâ yanındaysa, bu âlemdeki herkes o kadını Ateş' in kadını olarak ezberler.

Hem dostları, hem düşmanları...

Burdan gidemezsin Ela.
Benim gölgemden çıkamazsın."

Ela duvara dayalı bana bakıyordu.
Sonunda gururumun üstüne basıp devam ettim.

Birde beni öpmüşken ve yanımda uyumuşken...
Dudaklarını, tenini ve kokunu hissetmişken, gitmene izin vermemi bekleme.
Bundan sonra izin vermemi bekleme Ela. "
Dedim.

Dün gece ağlayarak yanıma gelmiş göğsüme sinerek hep burda kalsam olmazmı demişti.

Çok kadın görmüştüm, tanımıştım.
Ama yanımda yatan bu el değmemiş saf kız kadar beni heyecanlandıran hiç olmamıştı. O farkında değildi ama
teninin,saçlarının kokusu, masumiyeti, güzelliği beni kendine çekmişti. İlk kez yanımda uyuyan bir kızı sabaha kadar izlemiştim.

" Ne. Ne saçmalıyorsun.
Hâlâ yalan söylüyorsun.

Dediğinde sabrım tükenmişti.
Kollarımı beline sarıp dudaklarına kapandım. Günlerce çölde kalmış sonunda su bulmuş gibi içtim o dudaklardaki tadı.
Sonunda zorlukla çektim kendimi.

" Benden gidemezsin artık. "

İnatla
" İstemiyorum.
Burda kalmak istemiyorum.
Seni görmek istemiyorum. Yanında kalmak istemiyorum. "

Diyerek vurmaya başladı.
Ağlamaya devam etti sinir krizi geçiriyordu.
Bağıra bağıra ağlarken olduğu yere bıraktı kendini.

" Bırak.
Bırak beni. Uzak dur.
Nerden girdin hayatıma. Nerden çıktınız karşıma. Hepinizden nefret ediyorum. Hepinizden. "

Derken kucağıma alıp yatağa götürüp yatırdım.
Hâlâ ağlıyordu.

" Bırak beni artık ne olur. Yoruldum.
Gitmek istiyorum.
Gitmek istiyorum. Sadece gitmek istiyorum. "

Dediğinde yorganın ucunu üzerine örttüm. Biraz sakinleşmesi için yalnız kalmalıydı.
Sakinleşmesi ve kabul etmesi gerekiyordu. Maalesef kaderi buydu.

Ela'nın yanından çıkarak kendimi odama atarak derin bir nefes aldım.

Deniz:

" Ateş ne oluyor.
Yine ne yaptın kıza da ağlama sesleri geliyordu. "

" Kes sesini Deniz.
Zaten sinirim tepemde senden alırım hırsımı."

" Ne oldu anlatsana. "

" Ela'ya burdan gidemeyeceğini ve sebebini açık açık söyledim. Ama kabul edemiyor. Hâlâ gidecemde gidecem diyor. "

" Zorla tutamazsın kızı Ateş. "

" Tutarım.
Tutmak zorundayım.
Tutmazsan düşmanlarımın hedefi olur Deniz.
Ela 2 aydır yanımda. Herkes Ateş Yıldırım'ın kadını diyecek.
Hususî peşine düşerler. Bana karşı kullanmak için, peşine düşerler. "

" Bu kadar mı."

" Ne?"

" Sebep bumu sadece? "

Deniz'in söylediği şeyle durdum. Düşündüm.

" Değil." Dedim.

"Hay böyle işi sikeyim. Değil."

Deniz bana baktı alaycı şekilde.
Tam gözlerime baktı..

" Geçmiş olsun Ateş Yıldırım.
Aşk hastalığına tutulmuşsun sen. Sevmişsin bu kızı."

" Korktuğuma uğradım Deniz.
Sevdim..."

Loading...
0%