Yeni Üyelik
25.
Bölüm

K.B 25 Asla

@azamet_29_2

" Zorla tutamazsın kızı Ateş. "

" Tutarım.
Tutmak zorundayım.
Tutmazsam düşmanlarımın hedefi olur Deniz.
Ela 2 aydır yanımda. Herkes Ateş Yıldırım'ın kadını diyecek.
Hususî peşine düşerler. Bana karşı kullanmak için, peşine düşerler. "

" Bu kadar mı?"

" Ne?"

" Sebep bu mu sadece? "

Deniz'in söylediği şeyle durdum. Düşündüm.

" Değil." Dedim.

"Hay böyle işi sikeyim. Değil."

Deniz bana baktı alaycı şekilde.
Tam gözlerime baktı..

" Geçmiş olsun Ateş Yıldırım.
Aşk hastalığına tutulmuşsun sen. Sevmişsin bu kızı."

" Korktuğuma uğradım Deniz.
Sevdim..."

Dedim...de. Kendim bile zor duydum çıkan sesimi.

Dişlerimi sıktım.
Nasıl? Nasıl...?
Yanlıştı.

Komodinin üzerinden aldığım sigara paketimin içinden bir dal alıp dudağıma bıraktım.
Yakarak derin bir nefes çektim.

Şu an iki ateş arasında kalmış gibi hissediyordum.
Benim hayatım bir kadına...Hayır. Ela'ya uygun değildi.
Benim kanla karışık düzenim ona uymazdı.
Alışamazdı. Bana karşı birseyler hissetmesini yada beni sevmesini zaten beklemiyordum.

Ama onu kendimden uzağada yollayamazdım.
Ayağımın takılmasını bekleyen o kadar adama fırsat yaratamazdım.

Yerimde ileri geri yürüdüm durdum. Sonra öfkeyle bağırdım.

" Sikeyim böyle işi.
Bu yüzden dedim işte.
Bu yüzden olmaz dedim dedeme.

Bu kız burada kalamaz dedim. Gitsin dedim. Karı kız işi bizi bozar dedim. Bizim alemde karıya kıza yer yok dedim. Keyfimden mi söyledin lan ben bu kadar lafı.

Ama otorite Yaman bey beni kandırmayı başardı.
Hay böyle işin... Aa..

" Ela...
Şuan ne yapıyor. "

" Ne yapacak?
Yatağın içinde ağlama krizi geçiriyor.
Gitmek istiyor."

" Kız haklı Ateş.
20 yaşında genç bir kız.
Yaşıtları ile daha farklı bir yaşantısı olması gerekirken manyak bir mafya babasının evinde hapis kalıyor."

" Manyaklığımı yakından görmek istemiyorsan o dilini tut Deniz."

" Yalan mı?
Evin dört bir yanı eli silahlı adamlarla dolu. Normal bir tane insan yok.
Kızın kendisi zaten sıkıntı.
Hem rüyalarında hem gerçekte ölü görmekten aklını kaçıracak diye korkuyorum.
Onun yerine koy kendini. Sen ne isterdin. "

Deniz'e baktım.
Haklıydı. Ama bende haklıydım.

Yinede,

"Dünyanın öbür ucuna gitmek isterdim. " Diye itiraf ettim.

" Ama etrafımdaki çakallar onu orda bile bulur.
Başka şansı yok Deniz!
Bana ve buraya alışacak! "

" En azından üzerindeki baskıyı azaltamazmısın?

Ateş bak.
Ela şuan çelikten farksız.
Hem ruhen hem bedenen. Onu bükmeye çakışırken kırılıp elinde kalır. Aklı dersen pamuk ipliğine bağlı duruyor. "

Yüzüne baktım. Yatağa oturup elimdeki biten sigarayı kullüğe basıp bir tane daha alıp yaktım.

" Söylediklerimi iyi düşün.
Şu sigarayıda bırak.
Ciğerlerine yazık.
Böyle giderse biri seni kafandan vurmadan, kanserden öleceksin . "

" Kes sesinide işine bak."

" İşime bakıyorum zaten. İşime baktığım için kendi yarama bile değil senin yarana bakıyorum."

Hızla ayağa kalktım.

"Git bak lan o zaman yarana! "

Sinirle ileri geri bir kaç tur daha atarak sigaramdan bir kaç nefes daha çektim. Sonunda elimdeki yarım sigarayı tekrar küllüğü basarak odadan çıkarken,
Deniz:

" Nereye?"

" İçim rahat değil Ela'ya bakacağım. "

Diyerek Ela'nın odasına giderek kapıyı yavaşça açtım.
Ela hâlâ yatakta yorganın altındaydı.
Sesi çıkmıyordu. Suskundu.
Yavaş adımlarla yanına giderek yatağın kenarına oturdum.
Bir kaç saniye bekledim.

" Ela."

Dedim. Ama ses vermedi.
Söze nasıl başlasam diye düşündüm.

" Bana hâlâ kızgınsın.
Dinle beni Ela. "

Ellerimi saçlarıma geçirerek devam ettim.

" Bak.
Ben kimsenin ayağına kadar gelipte açıklama yapacak biri değilim. Yinede gelip seninle doğruca konuşmak istedim. Her ne kadar haklı olsanda ve bana kızgın olsanda, banada hak ver. Niyetim sana kötülük yapmak yada keyfii zorlamak değil.

Hislerim dahil her şeyi anlattım sana.

Ela...
Az çok bir şeyler gördün burda. Etrafımdaki insanlar nasıl insanlar gördün. Sana zarar gelsin istemiyorum. Bana dokunamayan o itler sana zarar verir diye korkuyorum. Seni bana karşı kullanırlar diye korkuyorum. Canını yakarlar diye korkuyorum.
Sana değer verdiğim için zarar görmeni istemiyorum.

Bak.
Beni anla.
Seni başka bir yere yollayamam.
Lütfen sende beni zorlama."

Dedim elimi yorganın üzerinden omuzuna koyarak.
Ama hâlâ ses yoktu.

" Ela çocukluk yapma. Çık şu yorganın altından konuşalım."

" Defol git!
Uzak dur benden.
Seni görmek istemiyorum.
Kimseyi görmek, kimseyle konuşmak istemiyorum.
Cehenneme kadar yolunuz var. "

Dediğinde hızla ayağa kalktım.
Gerçekten sinir bozan biriydi bu cadı.

" Yeter ama."

Diyerek üzerindeki yorganı çekip aldım.

" Kalk ve düzgünce konuş benimle."

Yerinde doğrulurken elleriyle gözlerini silerek birden yatağın üzerinde ayağa kalkıp bağırmaya başladı.

" Nefret ediyorum!
Sendende... Ondanda..."

Dedi kapıdaki Deniz'e bakarak. Deniz'de gelmişti bağırma seslerine.

Sonra devam etti.

" Hepinizden, burdanda, bu dünyadanda, hatta sayende babamdan bile nefret etmeye başladım beni sana mahkum ettiği için. "

Dedi bas bas bağırarak.
Söyledikleriyle artık sinir damarıma basmaya başlamıştı.

" Ela.
İn ordan.
Sakince konuşalım. "

" Seninle mi? Sakincemi.?
Normal insanlarla sakince konuşulur.
Seninle değil.
Sen konuşmayı biliyormusun ki.
Sen büyük mafya babası, meşhur Ateş Yıldırım' sın. Konuşmazsın sen, emredersin.
Herkesde emrine uyar. Uymayanın sonu ölüm olur.
Asarsın, kesersin, bağırır çağırırsın.
Ama sadece senin dediğin olur. "

" Ela bana bağırmayı kes hemen! "

" Gördünmü?
Ama yeter burama kadar geldi."

Dedi elini alnına dayayarak.

" Bağırmayı falan kesmeyecem işte kesmeyecem.
Kesmeyeceeeeeeeeeeemm!!

Ne yapacaksın?
Vuracakmısın benide? Vur yaa!
Allah aşkına vur yaa!
Vur! Ama bu kez öldürmek üzere tam kafama sık tamam mı? Sıkta bitsin bu Ceza."

Dedi nefes nefese.
Hem ağlıyor, hem öfkeyle yüzüme bakıyordu.

" Ne bu sesler! "

Duyduğum sesle kapıya döndüm.
Ela bana, ben dedeme bakıyordum.
Dedemdi gelen. Anlaşılan cadının sesi aşağı kadar inmişti.

" Size söylüyorum.
Ne oluyor! "

Ela yine bağırarak,

" Konuşmaya çalışıyoruz torununuzla."

Derken hâlâ gözlerime bakıyordu öfkeyle.

" Çünkü o da sizin gibi..."

Dedi dedeme dönerek.
Sonra birden öylece kaldı.
Resmen donmuş şekilde dedeme bakıyordu.
Dedem bize, ben bir Ela'ya bir dedeme bakıyordum.

Ela birden boynunu büktü yana. Gözleri hızla dolarken. Aciz ses tonunu duydum.

" Hayır yaa... " Dedi.

" Hayır. Hayır. Hayır."

Hızla ellerini yüzüne kapatarak başını öne eğerek geri geri gitmeye başladı.

" Hayır. Allah'ım lütfen yeter. Yeter.!"

" Ne yapıyorsun dur. Dikkat et. " Demeye kalmadan yatağın diğer tarafına boşa basınca,

"Ahh." Diyerek gerisin geri boşluğa düştü.

" Ela! " Dedim korkuyla.

Başını arkasındaki dolaba çarpınca olduğu yere yığılıp kaldı.
Yatağın üzerinden hızla atlayıp diğer tarafa geçtim. Olduğu yerde öylece yatıyordu.

" Hassiktir. Ela.! "

Deniz hemen yanımıza gelirken benim gözüm dedemdeydi.

Ela düşmeden önce kocaman ve korkan gözlerle dedeme bakıyordu.

Aklıma Mahir'e nasıl baktığı ve Mahir'in nasıl öldüğü geldi.
Ela'nın kollarından tuttum.
Sarsarak,

" Hayır!
Hayır Ela sakın..." Dedim korkuyla.

Dedeminde ölmüş olduğunu görme. Sakın!!

Ela. Ela uyan! "

" Ateş dur ne yapıyorsun.
Sarsma! "
Hızla ellerimi geri çekerken
Deniz eliyle Ela'nın başının arkasını kontrol etti.

" Kanıyor." Dedi eğilip bakarak.

" Çokmu kötü."

" Açılmış. Köşeye vurmuş olmalı, dikiş gerekli. "

" At o zaman."

" Yanımda malzemem yok. Hastaneye gitmeli."

"Koduğumun şansı.
Valla kız haklı. Hastaneden çıkamıyor."

Hızla yerimden kalkıp odama geçerek üzerime bir penye geçirip geri geldim.

" Dede!
Emrimdir! Ateş öldü deseler bile evden çıkmayacaksın anladın mı?"

" Ne!?

Emrini geri al evlat. "

" Dede zorlama lütfen."
Diyerek , Ela'yı kaldırıp kucağıma aldım.

" Yürü Deniz."

Deniz' le birlikte odadan çıkarak aşağı indik. Evden çıkarken,

" Faruk. " Diye bağırdım.
Faruk koşarak gelirken,

" Yine mi abi.
Abi ben dedim belayı bulduk. Diye."

Dedi bezgin.
" Konuşma, arabaya geç."

Faruk önden arabaya binip çalıştırırken bende Ela ile arkaya geçtim. Deniz'de öne binince hızla hareket ettik.

Elim başının arkasında baskı uygularken yüzüne baktım.
Gözümün önüne dedeme nasıl baktığı geldi.

" Ela sakın!
Sakın Ela! "

Deniz arkasını dönerek bana baktı.

" Ne düşünüyorsun Ateş...
Ne görmüş olabilir? "

Ne gördüğünü bilmiyorum. Ama iyi birşey değildi Deniz.

Hastaneye geldiğimizde Deniz önden inip koşarak girerken bende hemen arkasından inerek hızlı adımlarla yürüdüm.
Hemen acil müdahale odasına girip Ela'yı yatağa bıraktım.

Deniz çoktan malzemeleri hazırlamış bizi bekliyordu. Hemen Ela'nın yanına gelerek yan çevirdi kızı. Başının arkasındaki kanayan yerdeki bir tutam saçı kesip yarayı temizleyerek dikişe geçti. O dikiş atarken ben odada ileri geri deli gibi dönüyordum.

Ela böyle bir tepki verdiğine göre yine bir boklar dönüyordu. Ama ne.

Faruk içeri girdi.

" Abi ne oluyor. "

Ellerimi ceplerime attım. Telefonum yoktu.

" Faruk evdeki adamların sayısını arttır."

" Ne oluyor abi?"

" Dedigimi yap. Ne olduğunu Ela uyanınca öğreneceğiz. "

" Tamam." Dedi dışarı çıkarak.
Ela'nın yanına geri döndüm.

" Deniz..?"

" Bitti. 4 Dikiş attım."

Ela'ya baktım.

" Aptal kız.
Bokmu vardıda yatak tepelerinde bağırıyorsun."

Deniz:
" Uyanana kadar burda kalsın.
Baş dönmesi kusma falan olacağını sanmıyorum. "

Elim çenemde sıkıntıyla ufaladım.

" Ne olacaktı? Ne? Ne? "

*****

Gözlerimi açtığımda kendimi bir mezarlıkta buldum.
Önce yattığım yerden doğrularak başımı etrafa çevirip bakındım. Ağaçların yemyeşil olduğu o sessiz mezarlıktaydım.
Acaba öldümde mi burdayım diye düşündüm bir an.

Elimi başıma götürüp acıyan yere dokundum.
Belkide Ateş kafamdan vurup beni kurtarmıştı.
Yattığım yere baktım sonra. Mermerle çevrilmiş bir mezarın üzerindeydim.
Nedense korkmadım.
Kimin olduğunu anlamak için baş ucundaki taşa baktım sadece.

Okuduğum yazıyla anında gözlerim doldu, yanaklarımdan aktı yaşlar. Ziya Dinçer yazıyordu.

Babam...
Babamın mezarının üzerinde yatıyordum. Bu yüzden korkmamıştım. Babalardan korkulmazdı ki.
İyide nasıl burdaydım.

Tabi ya rüya.
Yine rüya görüyorum.
Yine bir yerlerde uyuya kalmışımdır.
Diyerek tekrar yattım kalktığım toprağa.
Sağ elimle toprağını okşadım.

" Özledim baba.
Mezarını bile özledim...

Yalan söyledim, senden nefret etmiyorum. Sadece neden bu kadar erken gittin. Neden beni bu zalimlere bırakıp gittin. Kırgınım sana. Küskünüm. Umutsuzum baba.

Rüyalarımda gördüğüm bir yılana sığınacak kadar umutsuzum.
İstemiyorum.
Uyanmak istemiyorum.
İzin ver burada kalayım.
Seninle uyuyayım.

*****

Bir süre ileri geri yürüdüm durdum.
Oda içinde, oda dışında gittim geldim. Hâlâ uyanmıyordu.

" Uyan be kızım uyan artık."
Dedim sinirle.
Hâlâ ne gördüğünü öğrenememek beni deli ediyordu.

Deniz'in bir Ela ya bir bana bakıp durduğunu görünce,

" Ne var! " Dedim sinirle.

" Düşünüyorum."

" Neyi lan, neyi düşünüyorsun? "

" Ateş...
Ben bu kızdan küçücük bir şey öğrendiysem oda... "

Demiştiki Ela'nın yerinden kalktığını gördüm.
Hemen yanına gelerek,

" Ela." Dedim.

Ama gördüğüm şeyle kafama sıkasım geldi. Ela yatakta oturuyor ama uyuyordu.
Deniz bana baktı. Kısık sesle.

" Gördüm mü.
Ne zaman atlatamayacağı bir şey yaşarsa bu oluyor.

Uyur gezeri tutuyor. Bunu öğrendim."

" Lan!
Burda mı?
Sırasımı? "

" Şşitt sakin ol.
Bekle ne yapıyor bakalım. "

" Kalkıp giderse ne olacak."

" Onu o zaman düşünürüz.
Şimdilik bekle."

Ellerimle yüzümü sıvazladım. Delirmeme ramak kalmıştı gerçekten.

Hepimiz öylece Ela' ya bakıyorduk.

Yarı açık gözlerle etrafa baktı 1 dakika kadar. Sonra önüne düştü bakışları. Elini dikiş olan yere dokunduktan sonra yine önüne bakındı. Sonra yaşlar akmaya başladı gözünden ve yeniden yattı.

Eliyle yatağa dokunarak konuşmaya başladı.

" Bu kız keçileri kaçırdı bence." Diyen Faruk'a baktım sinirle.

" Özledim baba. Mezarını bile özledim. " Dedi.

Deniz:
" Babasının mezarını görüyor."

" Yalan söyledim senden nefret etmiyorum.
Sadece neden bu kadar erken gittin.
Neden beni bu zalimlere bırakıp gittin. Kırgınım sana.
Küskünüm. Umutsuzum baba.
Rüyalarımda gördüğüm bir yılana sığınacak kadar umutsuzum. İstemiyorum.
Uyanmak istemiyorum.
İzin ver burada kalayım.
Seninle uyuyayım.

Derken gözleri kapandı ve yeniden uykuya geçti.

" En azından kalkıp gitmedi. "

Dedim sinirle dışarı çıkarak. Peşimden Deniz ve Faruk'da geldi.

" Faruk ne yaptın."

" Dediğin gibi adamların sayısını arttırdım abi.

Abi anlat ne oluyor? "

" Ela yine bir şeyler gördü.
Dedeme bakarken gördüğü neyse hoşuma gitmedi.

Mahir'e de böyle bakmıştı. Adam gözümüzün önünde kafasına kurşun yedi. "

*****

Başımın arkasındaki acıyla açtım gözlerimi.
Nerde olduğuma baktım önce.

" Hastane mi.
Yine mi?
Gömün beni yaa, gömün artık.
Yine neden burdayım."

Ve birden zihnime hucüm eden görüntülerle hızla doğruldum yerimde.
Sonra korkuyla fırladım yataktan. Dengemi kaybederek yere düşünce acıyan dizlerimle bir
" Aah." Çektim.

Olduğum yerde ellerimi yere dayayarak bekledim bir süre. Düşündüm.

Ateş'i, konuştuklarımızı, tartışmamızı, geçirdiğim sinir krizini ve...

Ve o. O görüntü.
Yaman beyin o görüntüsünü hatırladım.

Başından aşağı akan kanı ve yüzünün çoğu kanlı şekilde bana bakışını hatırladım.
Sonra Mahir.
Mahir'i hatırladım. Nasıl göründüğünü ve nasıl öldüğünü.

Yataktan tutunarak tekrar kalkarken,

" Sıra Yaman beyde.
Ben. Ben artık kimsenin öldüğünü görmek istemiyorum.
Tek istediğim burdan gitmek."

Dedim etrafıma bakınarak.
Yanımda kimse yoktu. Ne Deniz ne Ateş.

" İşte fırsat Ela.
Kaç ve kurtul bu kabustan. "

Dedim kendi kendime.
Yavaşça kapıya yönelip dışarıya baktım.
Ateş, Faruk ve Deniz az ilerde konuşuyorlardı.
Kaçmak için tek fırsattı bence.
Hemen odadan çıkarak hızlı adımlarla yürüyerek çıkışa doğru yöneldim.

Tam o sırada arkamdan bağıran Ateş'i duydum.

" Ela! " Dedi bağırarak.

" Seni aptal kız.
Kal orda.! "

Hızla arkamı döndüm. Bana doğru koşarak gelen Ateş'i görmek korkularıma korku ekleyince bende koşmaya başladım.

" Yeter ya.
Bırakın artık peşimi."

Diyerek ağlayarak koşmaya devam ettim.

Ama uzun bacaklarıyla çabucak yetişip kolumdan yakaladı.

" Dur!
Nereye cadı ? "

" Bırak. Bırak ne olur.
Bırak beni.
Bırak gitmek istiyorum.
Bıraaak! "

Dedim yüzüne karşı bağırarak.
İki kolumdan kavrayarak kendine çekti beni.

" Yok öyle yağma.
Sana söyledim.
Hiç bir yere gidemezsin.
Asla. Seni asla bırakmam. "

" Ateş bırak...
Ne olur bırak.
Ben artık ölen insanlar görmeye dayanamıyorum.
Delirmeden önce bırak beni gideyim."

Ateş avuçlarının arasına aldı yüzümü.

" Öyle bir şey olmayacak.
İzin vermem. Ela.
Şimdi söyle. Ne gördün Ela.
Dedeme bakarken ne gördün.
Söyle lütfen."

Ağlamaya başladım aynı görüntüyü hatırlayarak

" Kan. Başından aşağı kan.
Yüzünün çoğu kan. Sadece kan." Dedim daha da ağlayarak.

" Sıra onda." Dedim dizlerimin üzerine çökerek.

Loading...
0%