Yeni Üyelik
27.
Bölüm

K.B 27 İpucu

@azamet_29_2

Mutfaktan çıkarak gözleri hâlâ yerde yanımıza doğru geldi.

Tam önümde durdu.
Sessizce gözlerini gözlerime dikti. Sadece gözlerime bakıyordu.
Bense yüzüne, gözlerine baktım.

Uykusuz yorgun bir hali vardı. Gözlerinin altı kararmıştı. Beklediğim gibi uykusundamı yürüyor diye düşündüm.

Bir dedeme bir Ela'ya baktım. Dedemde öylece bize bakıyordu.
Elimdeki sigarayı koltuktaki küllüğe bırakırken,

" Bana yardım et." Dediğinde şaşkın donup kaldım.

" Lütfen.
Bana yardım et."

Dönüp yüzüne baktım. Gözlerinden bir damla yaş aktı ve yanağından aşağı kaydı.

" Babama iftira atanları bulmama, cezalarını çektirmeme yardım et.

Madem beni bırakmayacaksın bana yardım et. "

Dişlerini sıkmış yalvarır şekilde bakıyordu gözlerime.
Gözlerinin rengi solmuş, beyazları kızarmış gözlerinin altları kararmıştı.
Dolu gözleri gözlerimde bana bakmaya devam etti.

Ayağa kalkarak yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

" Ne bu halin?
Neden bu haldesin? "

Duymazdan geldi.

" Zaman dolmadan onları bulmam lazım."

" Ela önce cevap ver. Kötü görünüyorsun ne bu halin...?

Ne zamandan beri uyumuyorsun sen?"

Gözlerinini zorlukla kaldırıp bana baktı.

" 2 Dedi."

" 2 gündür hiç uyumadın mı? "

Dedim kaşlarım çatık.
Başını iki yana salladı.

" Şu haline bak ayakta zor duruyorsun. Şimdi git odana uyu. Uyanınca konuşuruz herşeyi. "

Ama ruh gibi geri geri yürüyüp koltuğa bıraktı kendini.

" İstemiyorum. "

Bıkkın şekilde geri oturdum yerime.

" Saçmalama, şu haline bak. Git yat. "

" Gözümü kapatınca hep aynı kabusu görüyorum.

Bir inşaatın içindeyim.
Bir adam var diğerini öldürüyor. Yukarıdan aşağı atıyor. Ölü adamın gözleri bana bakıyor.
Babam var... "

Dedi Ela. Yorgunluktan gözleri kapanıyordu.
Birden irkilerek kendine gelip gözlerini irice açtı.

" Babam bana bakıyor...
Sonra kaçıyor. Sonra hastanedeyim. Bir adam var, elinde bir dövme var. Baykuş dövmesi. İnşaattaki adamla aynı kişi.
Dövme elinin tamamını kapatmış.
Sanki gerçek gibiydi.
Elinde silah var. Silah.ı.."

Derken gözleri yine kaymaya başladı.
Yine irkilerek kendine geldi.

Ayağa kalkarak yanına geldim. Kollarından tutup kaldırırken,

" Ela iyi değilsin. Uykusuzluk ve yorgunluktan bayılmak üzeresin.
Odana dön ve uyu biraz. "

" Hayır." Dedi ağlamaklı.
Kalkmamak için geriye çekti kendini.

" Uyumak istemiyorum.
Ben...
Ben ölenleri görmek istemiyorum.

Kan...
Kann...
Görmek istemiyorum artık."

Gerçekten iyi görünmüyordu.

" Sen şimdi benden babanın suçsuz olduğunu ispatlamamı mı istiyorsun."

Bakışlarını aşağı çevirip başını aşağı yukarı salladı sessiz.

Kaşlarımı çattım.

" O zaman önce benim dediklerimi yapacaksın. Odana dönecek uyuyup dinleneceksin.
Uyanıp aklın başına geldiğinde yeniden konuşacağız. "

" Odama döneceğim." Dedi mekanik bir sesle.
Yerinden kalktı. Ağır ve dengesiz adımlarla merdivenlere doğru yürürken sendeleyince hızla yanına gidip tek harekette kucağıma aldım.

" Neden bu kadar zorsun.
Neden normal bir kız değilsin. Neden..? "

Ela kucağımda başı öne düşerken başını sabit tutmaya çalışıyordu.
Üst kata çıkarak odasına geldim.
Ela'yı yavaşça yatağa bıraktım.

" Kapat gözlerini ve uyu.

Uyuduğunu göreceğim."

Diyerek yanına oturdum.
Gözleri doldu. Sadece tavana bakıyordu.

" Ela kapat gözlerini, kapat ve uyu. "

Başını ağır ağır iki yana salladı.

" İstemiyorum."

" Saçmalama Ela.
Dayanamazsın, eninde sonunda sızar kalırsın.
Zorlamayı bırak kapat gözlerini. Uyumaya ve dinlenmeye ihtiyacın var."

" Hayır.
Uyumayacağım. İstemiyorum. "

" Ela benimle inatlaşma. Bir keresinde 3 gün uyutmuştum seni hatırlıyor musun?"

" Hayır!
Hayır lütfen yapma!"

Diyerek panikle doğrulup koluma yapıştı.
Başını iki yana hızlı hızlı sallayarak yalvarmaya başladı.

" Hayır!
Hayır lütfen!
Lütfen Ateş! Öldür daha iyi."

" Şşitt.
Tamam sakin ol.
Sadece söyledim. Yapmayacağım."

Omuzlarından tutarak yerine yatırdım.

" Ama sende inat etme artık. Hasta olacaksın."

"Ateş...
Korkuyorum. Uyumaya, rüya görmeye, insanların yüzüne bakmaya korkuyorum artık.
Lütfen..."

Diyerek titreyen ellerini yüzüne kapatarak ağlamaya başladı. Bir süre sonra ağlamasına hıçkırıklar karışmaya başladı.
Hâli acınasıydı.
Yavaşça yanına uzanıp kendime çevirdim.
Anında elleriyle gömleğimin yakasından tutarak yüzünü göğsüme kapadığında bir kolumu başının altından geçirip sarıldım.

Ağlamaya devam ederken,

" Korkma uyu, ben burdayım." Dedim.

Bir süre sonra sesi azalmaya başladı. Hıçkırıkları iç çekişlere dönüştü. Sonrada sızmaya başladı.

" Ateş. " Dedi çok kısık sesiyle.

" Söyle."

" Sı-sıra...Sı..r." Dedi ama devamı gelmedi. Uyuya kalmıştı. Daha doğrusu resmen baygın şekilde uymuştu. Bu kız nasıl 2 gün uyanık kalabilmişti.
O küçük kafasında ne yaşıyordu bilmiyorum. Ama Deniz'in de dediği gibi artık sınırlarındaydı.

Başımı öne eğip göğsüme yaslı kıza baktım. Düzenli nefesi açık yakamdan tenime değiyordu.
Nefesi değdikçe kasıldığımı hissedince,
" Ateş kalk kızın yanından yeter bu kadar eziyet. "
Dedim kendi kendime.

Önce Ela'yı sırt üstü çevirip kolumu kurtarmak istedim ama iki elide gömleğimden öyle sıkı tutuyorduki bırakmaya niyeti yoktu.
Hayretle baktım kıza. Derin uykudaydı ama parmakları gevşemiyordu. Normalde yapacağı bir şey değildi, ne kadar çok korktuğunu şimdi daha iyi anlamıştım.

Balkonda kriz geçirdiği zaman geldi aklıma. Deniz'i elinde şırınga ile gördüğünde uyumak istemiyorum diye korkudan nasıl tepindiğini hatırlayıp pes ettim.

" Kendin istedin."

Diyerek sıkıca sarıldım.
O an burnuma gelen kokusunu özlediğimi farkettim. Derin bir nefes çektim.

" Yaktın beni Ela.
O kadar düşmanım varken ölümüm senin yüzünden olacak deli kız."

Diyerek gözlerimi kapattım.
Orda ne kadar uyudum bilmiyorum.

Gözlerimi açtığımda kendimi başka bir yerde buldum. Etraf karanlık, büyük bir bahçeye benziyordu yada öyle birşey. Nerdeyim.
Neden böyle bir yerdeyim diye düşünürken arkamdan gelen seslerle arkama döndüm.

10-15 metre karşımda bir adam vardı. Yüzünü seçemiyordum.
Karşısında ise silah doğrulttuğu Ela vardı.

Ela? Diye bağırdım ama beni duymadı. Yanına gitmek istedim, o adamdan korumak istedim ama hareket edemiyor, kıpırdamıyordum.

Sonra birden duyduğum silah sesiyle gözlerimi açtım.

" Rüya...
Rüyaymış." Dedim derin bir nefes alarak.

O an koltukta oturan Deniz'i gördüm.
Sinirle baktım yüzüne.

" Lan sapık gibi bizimi izliyorsun? "

" Ne izleyecem sizi ya. Yarım saat önce geldim dikişlerin için.
Yaman bey kız yine garip davranıyor diyince bi bakayım dedim.

Kapıyı tıkladım, duyan olmayınca girdim.

Baktımki Ela seni rehin almış. Uyandırmadan bekleyim dedim. "

Deniz bunu söylerken pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Önce Ela'nın yakamdaki ellerine baktım sonra,

" Çık lan odadan geliyorum."

Diye tısladım.
Deniz homurdanarak odadan çıkarken bende yavaşça Ela'nın ellerini yakamdan ayırabildim. Nihayet gevşemişti parmakları.

Sessizce yanından kalkarak kızı sırt üstü çevirerek düzelttim.
Yatak örtüsünü üzerine çekerek örttükten sonra yatağın kenarına oturup yüzünü izledim. Hâlâ üzgün ve yorgun görünüyordu.

Kendimi tutamadım. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Eğilip dudaklarına bastırdım dudaklarımı.

O gün onu zorla öptüğümde dudaklarındaki tadı almıştım bir kere. Korkarım bundan sonra bu tatdan vazgeçemeyecektim.
Geri çekilip yüzüne baktım tekrar.

" Aklımı alıyorsun deli kız. Ölümüm senin yüzünden olacak. " Dedim ve kalkıp odadan çıktım.
Hızlı adımlarla kendi odama girdim.

" Geciktin."

" Sanane işine bak sen."

" O zaman çıkar gömleğinide bakayım işime.
Dikişler ne durumda görelim."

Ben gömleğimi çıkarırken, Deniz:

" Anlat ne oluyor."

" Rahat bırak kızı kendi anlatsın dedin diye kendi haline bıraktım.
2 saat önce aşağı inip yanıma geldi. Gözleri kızarmış altları çökmüş.

Babama iftira atanları bulmama yardım et dedi.
Ne bu halin diye sordum.
48 saaten fazladır uyumamış.
Uyu dinlen diye zorladım.
Ama uyumaktan, rüya görmekten korkuyorum diye ağlamaya başladı.
Rüya görmemek için 2 gündür uyumuyormuş aptal.

Aşağıdaki halini bir görseydin. Nerdeyse bayılacak hale gelmiş. Yürüyecek hali kalmamıştı. Odasına kucağımda getirdim. Korkmadan uyuyabilsin diye yanına yattım. Bu kezde yakama yapıştı bırakmadı. "

" Sende fırsatı değerlendirdin."

Dedi dikişlere bakarak.

" Deniz, hemen önümde duruyorsun bak. Seni şuracıkta boğarım kaşınma."

" Sen demedinmi sevdim diye."

" Tamam, uzatma."

Diyerek gömleğimi geri giydim.

" Dikişler iyi ama dikkat et yinede.
Benimle bir işin kalmamış.
Ela'ya da bakıp çıkarım. "

" Tamam. "

Birlikte odadan çıkıp Ela'nın olduğu odaya geldik.
Ama gördüğüm şeyle anında panik ve şok oldum. Ela yoktu.

" Nerde lan!
Ela nerde.!"

Dedim panikle kendi etrafimda dönerek.
Kendi odamdan gelene kadar kız odadan kaybolmustu. Ben hızla banyoya bakarken Deniz balkona baktı.

" Yok! " Dedi.
Yoktu. Ama nasıl...
Hızla odadan çıkıp aşağı inen merdivenlere gelip salona baktım bu kez. Görünürde yoktu. Koşarak aşağı indik.
Salona ve alt kata, mutfağa, alt kattaki koridora, banyoya her yere baktık.
Yok. Yok. Yok.

" Zehra!"

"Buyrun Ateş bey. "

" Ela'yı gördünmü?"

"Sabahtan Bu yana görmedim efendim."

" Yer yarılıp içinemi girdi lan bu kız."

Deniz:

" Bahçeye çıkmıştır belki."

Söylediği şeyle hızlı adımlarla kapıdan bahçeye çıktım. Bir kaç adım atarak etrafa bakımdım. Görünürde adamlardan başka kimse yoktu.
Faruk kapıdan 5-6 metra ötede sigara içiyordu.

" Faruk!"

Faruk beni görünce elindekini atarak yanıma geldi.

" Buyur abi."

" Ela yok!
Hiç bir yerde yok! "

" Abi sabahtan beri burdayız.
Büyük beyden başka kimse çıkmadı evden."

" Peki nerde lan!
Nerde bu kız.! Diyerek ellerim saçlarımda sinirle kendi etrafında dönerken.

" Hassiktir." Diyen Faruk'a döndüm.

Bir eli benim gibi saçında yukarı bakıyordu.

Panikle başımı o yöne çevirdim.

Ela.
Ela 3.katta terasın balkon duvarının üzerindeydi.

*****

Yanımda hissettiğim kıpırtıyla açtım gözlerimi.

Gümüş...
Gümüş yanımdaydı. Ben, yeşil bir bahçede Gümüş'ün yanında uyumuştum. Ellerimi gözlerime götürerek ovalarken Gümüş yanımdan uzaklaşmaya başladı.
Yerimde doğrularak etrafa bakındım.
Nerdeydim ben.

Evde değildim, başka bir yerdi. Ayağa kalkarak Gümüş'e baktım. Şuan karşımda yeni fark ettiğim yarım kalan inşaata doğru gidiyordu.
Peşine takılıp bende yürümeye başladım. Yaklaştıkça farkettimki bu bina rüyamda gördüğüm bina idi.

Gümüş inşaatın içine doğru ilerlemeye devam ederken ben durdum. Girmek istemedim.

Başımı iki yana sallayarak,

" Ben gelmek istemiyorum."

Dedim ayaklarım geri geri giderken.
Gümüş durdu.
Bana döndü, öylece gözlerime bakıyordu.

" Gelemem!" Dedim.

" Korkuyorum. O... Onu görmek istemiyorum."

Diyerek hızla arkamı dönüp koşmaya başladım.
Ama Gümüş bir anda hızla önüme geçti. Yanından geçmek için 2 adım sağa kaçtım. Yine önüme geçti.
Bu kez 2 adım sola kaçtım, yine engel oldu.

" Gelmek istemiyorum gelmeyecem!" Dedim ağlayarak.

O benim, ben onun gözlerine baktık.
Gözlerindeki bakış değişikti.
Yavaşça yaklaştı.
Kocaman kafasını göğsüme dayayarak geriye doğru itti.

" Tamam."
Dedim güvenerek.

Geri dönerek inşaatın içine girdik. Merdivenlere doğru yürürken yine gördüm onu.
Yerdeki ölü beden hâlâ ordaydı. Anında yönümü diğer tarafa çevirip kollarımı kendine sardım. Ürpermiştim. Merdivenlere geldiğimizde Gümüş yukarıya doğru çıkmaya başladı.

1. Kata çıktığında dönüp bana baktı.
Benimde gelmemi istiyordu.
Ağır adımlarla çıkmaya başladım beton merdivenleri.
Kata geldiğimde devam etti. 1kat daha çıktık. Sonra 1 kat ve 1 kat daha ama hâlâ devam ediyorduk.
7. kata gelmiştik sanırım.

Nefes nefese kalmıştım. Ellerimi dizlerime dayayıp nefes almaya çalışırken gözüme yerdeki kan birikintisi ilişti.
Burası o adamın öldüğü ve aşağı atıldığı kattı.

Gördüğüm kanla irkilerek geri geri yürüyüp durdum.

Gümüş'e döndüm.

" Neden buraya getirdin beni? "

İlerledi kırmızı tuğlaların yığılı olduğu iç duvarın önüne geldi durdu.

Yürüyerek yanına gittim. Etrafa bakınarak,

" Ne?" Dedim.

" Ne var burda? "

Etrafa bakındım durdum.
Anlamıyordum. Bir şey vardı ama ben anlamıyordum.

" Burda birşey yok. "

Diyerek aşağı inecekken gözüme ilişen parıltıyla tuğlaların arkasına baktım. Küçük kum birikintisinin içine saplanmış köstekli saati gördüm. Dizlerimin üzerine çökerek kolumu tuğlaların arasına sokup zar zor uzanıp zincirine ulaşıp parmağımı zincire geçirmeyi başardım. Çekerek elime alıp çıkardım ordan. Oturduğum yerde elimdeki saati inceledim. 1e 10 kala durmuştu. Ayağa kalkarken önünü arkasını çevirip baktım belki isim vardır diye düşünerek. Ama elime bulaşan kandan ve baykuş kapatmasından başka bir şey yoktu saatte.
Bu yüzden Gümüş beni buraya çekmişti. Biliyordu...
Kendi kendime gülmeye başladım.
Uyanıkken ölüler , uyurken deliller görmek. Akıl terazimin yayı atmak üzereydi.

" Sen biliyordun." Diyerek, hızla arkamda olduğunu sandığım Gümüş'e döndüm. Ama yoktu.
Etrafa bakarak,

" Nereye gittin." Dedim.

Belkide aşağı indi diye düşünerek kenara doğru yürüdüm. O sırada,

" Ver onu! "

Bir anda duyduğum sesle, korkuyla yutkundum. Bir süre yerimden kıpırdayamadan kaldım.
Sonra yavaşça arkamı döndüğümde yine onu gördüm.

O katil olan adamı.
Sağ elindeki silahı bana doğrultmuş, sol elini bana uzatmıştı.

" Ver onu! "

Korkum katlanarak artmaya başlarken hızlı hızlı nefesler almaya çalışıyordum.

Elimde tuttuğum saati iki elimle arkama sakladım. Başımı iki yana sallayarak,

" Hayır." Dedim.
Anlamıştım. Bu saat katile aitti.
Bir ip ucuydu.
Adam bir adım daha yaklaştı.

" Ver... Onu."

2 adım geriledim sadece.

O an tetiğe bastı.
Kulağımın yanından geçen kurşunla çığlık atarak ellerimi kulaklarıma kapattım.

" Elaa! Ela uyan."

*****

" Hassiktir." Diyen Faruk'a döndüm.

Bir eli benim gibi saçında, yukarı bakıyordu.

Panikle başımı o yöne çevirdim.
Ben daha büyük bir hassiktir çektim.

Ela...Ela 3.katta terasın balkon duvarının üzerindeydi.

" Allah'ın cezası ne işin var orda." Diye bağırırken Deniz elini ağzıma kapattı.

O an dank etti. Uykusunda yürüyordu yine ve ölümüne.
Hızla koşarak içeri girdim. Arkamdanda Deniz ve Faruk geliyordu.

Üst kata çıkıp koridorun sonuna koştum. 3. Kata çıkan merdivenlerin kapısı açıktı.
Küfürler ederek basamakları tırmanarak terasa fırladım.
Gördüğüm şeyle ne yapacağımı bilemedim.

Ela, 1 merelik balkon duvarındaki bir karışlık yerde ayakta duruyordu.
Gözleri yarı açıktı bir boşluğa bakar gibi bakıyordu.
Uykusunda yürüyordu yine. Deniz arkamdan yetişip kolumdan tutarak,

" Dikkatli ol. Orda uyanmamalı. "

" Böyle işi sikeyim.
Orda uyanmasın derken aşağı düşecek."

Ne yapacağımı düşündüm.
Mecbur yavaşça yaklaşarak yakalayıp indirecektim. Uyanırsada uyansın.

" Deli Ela, ölü Ela'dan iyidir. "

Dediğimde Deniz bana bakarken,
Ela bir anda elleri kulaklarımda çığlık atınca,

" Ela! " Dedim yüksek sesle.

Sessizce yaklaşmak an itibariyle iptal olmuştu çünkü gözlerini açmıştı.

İlk olarak alık alık etrafına baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sonra bana döndü. Bulunduğu yeri ve bizi görünce şaşaladı. Gözlerini ovuşturdu.

" Ateş... "

" Ela... " Dedim ellerim yarı havada.

" Sakın!
Kıpırdama!
Sakınnn...! "

" Ne?
Neden? " Dedi başını öne eğerek kendine bakarken.

" Ela bakma! "

Demeye kalmadı, dengesini kaybedince attığı çığlıkla birlikte geriye düştü.

" ELAAA!!"

 

Loading...
0%