@azamet_29_2
|
" Ne olur! Ne olur izin verme Ateş... O sırada Ela'nın telefonu çaldı. Ela gözlerini tek eliyle silerken " O saati bana getir kızıl göz. " Ayazz...! " ***** Ayaz'dı arayan ve konuşan. " Benden haber bekle kızıl." Diyerek telefonu kapattığında Ela'nın gözleri yeniden doldu. Ateş telefonu eline aldığı gibi geri arama yaptı. Ama numara kullanım dışıydı. Evet Ela'nın korktuğu şey gerçekleşecekti yine ve yine. Vucudu taş kesildi kızın. " Ölecek. Benim yüzümden... Ela transa geçmiş gibi arka arkaya aynı şeyleri söyleyip duruyordu. Ateş ellerini kızın yanaklarına koydu. " Ela? Desede kız duymuyor, tepki vermiyor sadece, " Benim yüzümden." Diyordu. " Ela! " Diye bağırdı Ateş kızın yüzünü sarsarak. Ela'nın gözleri hareket ederek Ateş'in gözlerini buldu. " Ateş, ölmesin! Ne olur benim yüzümden ölmesin! " Dedi dahada ağlayarak. Ateş iki gözü iki çeşme ağlayan Ela'yı çekip göğsüne bastırdı. " Şşşittt tamam." Dedi sıkıca sarılarak. Kızın kolları bedenine dolandı, yüzünü göğsüne bastırdı. Boğuk sesiyle, " Benim yüzümden biri daha ölmesin ne olur. " Diyerek ağlamaya devam etti. " Bana bak Ela, gözlerime bak. " Dedi. Kız gözlerini kara kuyulara çevirdi. " Bana güven Ela. " Ateş saati istiyor. " Ölmeyecek. O Özcan'ın hesabını ben göreceğim. Ela boş boş Ateş'in gözlerine bakarken Ateş tekrar etti. " Ela anladın mı beni? Kız başını salladı sadece. " Güzel. " Ya Cem'e birşey yaparlarsa. " " Yapamazlar onu sana karşı koz kullanacaklar. Adamlarım her dakika o piçin peşinde aldığı nefesten bile haberim var. Tıpkı senden olduğu gibi." " Benden mi? " " O dandik kolyeyi sana boş yere vermedim. O kolyenin içinde hem dinleme hem takip cihazı var. Seni sürekli takip ediyor ve dinliyoruz. Senin için nasıl korktum bilemezsin." Kız boynundaki kolyeyi avucuna alıp baktı. Ateş: " Bu kolyeyi kıyafetinin içinden ve boynundan sakın çıkarma Ela. Sakın.!" Diyerek kıyafetinin içine aldı Ateş. " Ta-tamam. " Konuşma boyunca odada onları dinleyen Deniz'e döndü. " Gidebilirmi? " " Evet. Ateş... Ateş Deniz'e baktı bir kaç saniye sonra ayağa kalkarak, " Hadi Ela." Dedi kızın yataktan inmesine yardım ederken. Faruk'un açtığı kapıyla arka koltuğa oturan Ateş ve Ela sessiz beklerken Faruk direksiyona geçerek gaza basarak evin yolunu tuttu. Yol boyunca kimse konuşmadı. İkiside olanları ve olacakları düşünüyordu. Ateş kafasında ayrıntılı bir plan kurarken Ela'nın aklında sadece Cem, kendisini vurarak öldürecek olan Özcan ve gördüğü rüya vardı. Ve eğer engel olamazsan sıra sende diyen o ses. Başına giren ağrıyla öne eğerek ellerinin arasına aldı başını. Ateş kızın halini görünce kızı kolunun altına çekerek, " İyimisin? " Evet. " Eve kadar gözlerini kapatarak başını Ateş'in göğsüne dayayarak ağrısının geçmesini bekledi kız. Eve geldiklerinde aklı hala Cem'deydi ve aklına geldikçe gözleri doluyordu. Ateş'le birlikte içeri girerken yine sessizdi. Ateş'te kızın haline bakıp sessiz kaldı. Bu işi bir an önce kökünden halletmeliydi. Ama ne Ela ne Cem ne başka birine zarar gelmeden. Kusursuz olmalıydı planı. Ela ağır adımlarla üst kata çıkarken, Ateş salonda oturmuş bekleyen Yaman Beyi gördü. Adam koltukta elinde sigarası ve kahvesiyle Ateş'i bekliyordu. Ateş önce Ela'nın arkasından baktı. Sonra Yaman beyin yanına gelerek koltuğa bıraktı kendini. " Geciktin evlat. " " Kusura bakma dede. Hesapta olmayan şeyler çıktı." " Kızmı? " Dede, gördükleri boyunu aşmaya başladı. " Çıldıracak diye korkuyorsun. Ateş..." Dedi Yaman Bey. Sesi durgundu. " Sen bu kıza karşı birşeyler hissediyorsun değilmi.? " Ateş'in önündeki başı aşağı yukarı hareket etti. " Sana söylemiştim dede. Taa o gün söylemiştim. Şimdi herkesin hedefinde olacak. Zaafım, zayıf yanım olacak." " Sen bir yol bulursun." Diyen Yaman Bey ile sinirle gülümsedi Ateş. " Ben bir yol bulurum ha! " " Bu arada istediklerini yaptım. İstediğin zaman harekete geçebiliriz. Bir işaretine bakar. " " Tamam dede sağol. " Derken bir an üst kattan sesler duydu gibi geldi. Ela'nın sağı solu belli olmaz diye düşünerek yerinden kalkarak üst kata yöneldi. ***** Eve geldikten sonra içeri girdiğimde salonda oturan Yaman beyi gördüm. Ama görmezden gelerek yorgun ruhumuda alarak odama çıkmaya devam ettim. Kapımı açıp içeri girdim. Tekrar kapatıp sırtımı kapı arkasına yasladım. " Artık kaldıramıyorum anne. Dedim yere çöküp ağlayarak. Ellerimi yüzüme kapattığımda hıçkırıklar karıştı ağlayışıma. Nefret ediyorum. Bir anda gördüğüm şeyle korkuyla irkildim. İki gözümde kırmızıydı, tamamen kırmızı. " Merhaba Ela." Oydu. " Rüya değil Ela. Benimle konuşuyorsun." Dedi aynadaki silüetim benden bağımsız hareket ederken. " Tıpkı Gümüş'ü gördüğün gibi benide görüyorsun. " Anında ellerimi kulaklarıma kapatırken gözlerimi sıkıca yumdum. Aynadaki hayali görmek istemiyordum. " Bu şekilde benden kurtulamazsın Ela." " La*et olsun! " Bitmeyecek Ela. Aynadaki Ela kahkaha ile gülmeye başladı. Ben korkudan tekrar ağlayacak haldeyken o keyifle gülüyordu. Kahkaha ile devam etti. " Tıpkı... Dediğinde benimle alay ediyordu. O an ondan nefret ettim. " Kapa çeneni! " Diyerek yumruğumu aynaya geçirdim. Kırılan aynanın parçaları masaya düştü. Aynadaki 40 parçaya ayrılmış slüetime baktım. Aynanın önündeki her şeyi ellerimle yerlere savururken yeter artık diye bağırdım. " Yeter artık. Yetsin artık. Bir bedene bir ruha bu kadar yük çok fazlaydı. Annemi o an daha iyi anladım. Kadın ölerek kurtulacağına inanmış olmalıydı. Kararsızlığımı bastırmaya çalışarak titreyen elimi masanın üzerindeki ayna parçasına uzattım. Yavaşça alarak sıkıca kavradım. Tam o anda açılan kapıyla Ateş'i gördüm. Aynı anda hızla indirdim elimdeki parça camı bileğime doğru. Ama olmadı Ela diye bağırarak kolumu tutan Ateş'in yüzünden bu hamlem boşa gitmişti. Ateş arkamdan sarılarak beni sol kolumla birlikte tutarken sağ eli sağ bileğimde sıkıca tuttuğum camı bırakmam için bileğimi sıkarken, " Ela. Seni manyak. " Bırak Ateş. Derken dahada sıktı bileğimi. Güçlü eli bileğimi öyle sıkıyordu ki sonunda güçsüz kalan parmaklarından boşluğa düştü cam parçası. "Beni hızla kendine çevirerek, " Ne yapıyorsun Ela. " Ben bile bilmiyorum artık ne yaptığımı." Dedim yine ağlayarak. " Annem gibi bende ölüp kurtulmak istiyorum. Ateş ellerini yüzüme koydu. Alnını alnıma dayayarak, " Sakın. Sakın birdaha böyle birşey yapma." Dedikten sonra hızla elime çevirdi bakışlarını. " Şu haline bak. Diyerek hızla banyoya girip çıktı. " Bir daha sakın böyle bir şey yapma. Dediğinde sinirle güldüm. O andan sonra Ateş akşama kadar, akşam yemeğinde, yemekten sonra sürekli benimleydi. Gece olup yatma saati geldiğinde odaya girip yatağa yürürken arkamdaydı yine. " Uyurkende mi tek kalmayacağım." " Hayır. " Ne? " " Ne zaman bir olay olsa uykunda yürüyüp daha beter belaya sokuyorsun başını. O yüzden benimle uyuyacaksın. " " Saçmalama. " Dediğimde hızlı adımlarla odadan çıkıp gitti. Bense arkasından baka kaldım. Ne oldu şimdi. Bu adam gerçekten dengesizdi. O gittikten sonra giyinme odasına geçip elime dikkat ederek pijamalarımı giyindim. Geri döndüğümde yatakta elleri başının altında sırt üstü yatan bir Ateş gördüm. Yanına yaklaşarak. " Sen ciddi misin.?" Dedim. " Evet. Dediğinde yine aklıma Cem ve o kabusum geldi. Gözlerime yeniden hucum eden göz yaşlarımla, Şuan Cem'in ne halde olduğunu düşündüm. Bir blöf yüzünden işler daha karışık hale gelmişti. " Ela yat." Ateş'in emir verircesine söylediği şeyle yatağın diğer tarafına geçerek yatağa uzandım. Örtüyü göğüs üzerime kadar çekerek sıkıca kavradım. " Ela. Dedi buz gibi sesiyle. Sonunda uyuya kalarak kurtuldum elinden. ***** Sabah uyandığımda yalnızdım yatakta. Ateş benden önce kalkarak gitmişti. Gece konuştuğumuz şeyleri hatırlayarak yerimden kalkıp banyoya girdim. İşlerimi hallederek hızla giyinme odasına geçtim. Hadi Ela oyalanma diyerek giyinme odasından çıkıp çantamı alarak odadan çıktım. Arabaya bindiğimde ellerimin titrediğini farkettim. Davut aynadan bana bakarak, " İyimisiniz? " Dedi motoru çalıştırırken. " İyiyim, gidelim lütfen." Hareket ettikten bir süre sonra Davut'a baktım aynadan. " Davut." " Buyrun." " Teşekkür ederim." Diyince aynadan bana baktı. Neden dercesine. " Beni alıp hastaneye..." " Görevim efendim." Diyerek kesti sözümü. " Yinede sağol." Okula geldiğimizde arabadan inerken dünü hatırladım yine. Kesin Cem'i soracaktı, emindim bundan. " Ela... Ne diyecektim şimdi. " Şey. Enson dün gördüm." Diyebildim ağlamamak için kendimi sıkarken. " Gelir heralde birazdan. Dünde geç kalmıştı." " Neyde. Açar heralde telefonunu. O zaman sorarım merak ettirmesinin hesabını. " Görüşürüz." Dedim Sonrada hızlı adımlarla binaya girdim. 1. Ders. 2. Ders derken 3.Ders saati gelmişti. Ama hala ses yoktu. Bugün aramayacak diye düşünürken birden çalan telefonumla yerimde sıçradım. Yabancı bir numara arıyordu. " Gözlerin sürekli beni aradı kızıl göz." Anında etrafımı kolaçan ettim. " Beni arama. Göremezsin kızıl." " Cem. Cem nerde? " Cem... " Nerdesin? " Şimdi beni iyi dinle. Kapıdaki o yarmayı atlatacaksın. Sevgiline birşey söylemeyeceksin. " " Sevgilim mi, Ateş mi.? " " Eğer ona birşey söyleyecek olursan arkadaşının küllerini kavanoza koyar sana yollarım. " " Hayır! Tamam kimseye bir şey söylemeyeceğim." " Şimdi önce o siktigim kolyeyi çıkar." " Ne? Ne kolyesi? " " Hadi ama bir akıllı siz misiniz? Elim kolyede kala kaldım bir süre. " Vaktin azalıyor kızıl göz. Dolan gözlerle elime aldığım kolyeyi hızla çekerek koparıp yere attım. Sonrada ayağımın tabanıyla ezerek kırdım. " Güzel... Şimdi okulun arkasına geçip duvardan atlayarak okuldan çık. Sana bir adres atıyorum. Bir taksiye bin ve adrese gel. Eğer peşinden gelen birini görürsem önce arkadaşını benzine bular yakarım. Sonra da seni ve peşinde gelen kimse öldürürüm. Anladın mı? " " Anladım." Diyebildim titreyen sesimle. Dediğini yapacaktım. " Allah'ım ne olur yardım et. Telefona gelen mesajdan sonra mesajı okuyup telefonu cebine koyarak okulun arka kapısının duvarına tırmandım. Karşıda gördüğüm gelen taksiye elimi kaldırarak durmasını sağladım. İşte yolun sonu görünüyordu. Yarım saatin sonunda söylenen adrese gelmiş ve taksiden inmiştim. Etrafa şöyle bir baktığımda büyük bir depo inşaatı olduğunu gördüm. Telefonum tekrar çaldığında korkuyla sıçradım yine. Yine yabancı ama başka bir numara arıyordu. Yürü diye emir veren ses bu kez Özcan'ın sesiydi. O an daha net fark ettim. Henüz olmayan bir kaç pencere boşluğundan içeri giren ışık sayesinde gri bir görüntü vardı sanki. Yürüyerek ilerlerken onu gördüm. Koşarak Cem'in yanına gitmek istedim. Ama ayağımın dibine sıkılan kurşunla olduğum yerde kala kaldım. Korkum bedenimde depremler yaratıyordu adeta. " Dön, kızıl göz. " Yavaşça arkamı döndüğümde tam olarak rüyamdaki şekildeydik. Baykuş dövmeli bir el. İşte yolun sonu Ela.
|
0% |