@azamet_29_2
|
" Bir an Deniz hiç gitmeyecek sandım." Ben kocaman gözlerle kala kalmışken uzaklaşarak uykulu gözleri gözlerimi buldu. " Sen iyimisin.? Hâlâ kocaman olan gözlerim kısılırken, yine gözyaşıyla doldu. Olanlar yüzünden öleceğini düşündükten sonra onu tekrar kendinde görmek, konuştuğunu duymak... Şuan gerçekten iyiydim. Benim yüzümden yaralı olmasına rağmen hâlâ beni düşünüyordu. Sessizce başımı öne eğdim, yavaş hareketlerle aşağı yukarı salladım. " Hıhı. O an aklıma gelen şeyle kolumu hemen arkama sakladım. Konuşmaya devam ettim. " Neden yaptın? Bir süre cevap vermeyince geri uyudu sandım. Başımı kaldırıp çevirdim yüzümü. Kapalı gözlerle cevap verdi. " Seni vurmasına izin mi verseydim? Ben hayatımda kendi dediğimin dışında kimsenin istediği bir şeyi yapmadım... Sen hariç. " Söylediği şeyler hoşuma gitsede benim yüzümden bu halde olması beni yinede üzüyordu. " Keşke izin verseydin. " Ama ölmedim." " Ama ölebilirdinde." " Uzatma Ela." Dedi uykulu şekilde. " Yorgunum..." " Tamam..." Bir kaç saniye sonra yanından kalkarken, " Sen dinlen." Dedim ama sıkı sıkı tutan kolu kalkmama izin vermedi. " Rahat dur, uyuyamıyorum." " Bende rahat uyu diye gidiyorum işte." " Gitme..." Dediğinde sesi dahada uykuluydu. Kolumu tekrar arkama saklayarak gerisin geri yanına uzandım. Bir süre sonra çatık kaşları normale dönerken nefesi düzene girdi. ***** Ne kadar uyudum bilmiyorum. Panikle Ateş'e baktım. Odadan parmak uçlarımda yavaş adımlarla çıktığımda Faruk ve Davut hâlâ kapının önündeydi. Bu adamlar taştanmı yontulmuş. Nasıl bu kadar süre ayakta ve uykusuz duruyorlarsa. Yanlarından geçip, Faruk'un sinirli bakışları eşliğinde odama dönerken Deniz'i gördüm. " Ateş uyandı ama geri uyudu." Dedim. " Haberim var." Dedikten sonra bileğimdeki sargıya baktı. Kanı görünce, " Sana zorlama demiştim." " Şey uyuya kalmışım. Uykumda oldu sanırım." " Hadi gel pansumanını yapalım." Elini sırtıma koydu. Birlikte odama döndük. Yatağıma gelip oturarak Deniz'in malzemelerle yanıma gelişini izledim. " Atel? " " Bileğini sabit tutarak zorlamaman için." Pansuman bittikten sonra yeniden sardı. O sırada hemşirenin getirdiği Atelide bileğime geçirerek bağladı. " Rahat duramayacaksın belli. " Teşekkür ederim." Dedim birazda sitemli. Deniz'in gidişinin ardından akşam yemeği geldi. İsteksiz yediğim yemeğin ardından kendimi yatakta uyuklarken buldum. ***** Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı. Hemen saate baktım. 07:30 u gösteriyordu. Şaşırmış şekilde sebebini düşünürken tıklayan kapıya döndüm. Kahvaltı gelmişti. Ama ben önce Ateş'i görmek istiyordum. Daha iyi olduğunu görmeliydim. Adam tepsiyi bırakıp giderken bende arkasından çıkmak istedim ama bir anda önüme çıkan iri bedenle geriledim. " Çekilirmisin çıkacağım." Dedim sinirle. " Faruk abinin emri yenge. " Yenge? " Yine yenge demişti. Yengeler götüresice. " Önce Ateş'i göreceğim." " Önce kahvaltı yenge, lütfen! " " Hayır... " Önce kahvaltı. Sonunda sinirle, " Seni Ateş'e şikayet edeceğim." " Nasıl istersen yenge. Sinirle yatağa kadar gidip oturup masayı önüme çektim. Tekrar kapıya geldiğimde kenara çekildi. " Duvar, ne olacak." Dedim hızlı hızlı yürürken. Ateş'in olduğu odaya geldiğimde içerde Faruk ve Yaman Beyi görünce geri adımlayarak bekledim. " Sen dinlen." Diyerek ikiside dışarı çıktılar. Yaman Bey elini koluma koyarak gülümsedi. Sonrada asansöre doğru yürüyerek uzaklaştı. O giderken Faruk'da kapının kenarına geçince bende yavaş adımlarla ve sol elim arkamda içeri girdi. Ateş uyanıktı. Yatağın baş kısmını kaldırmışlar yarı oturur şekilde yatıyordu. Dinç görünmeye çalışsada bakışları yorgundu. " Nasılsın? " Dedim gözlerim yine dolarken. " İyiyim." Dedi sol kolunu kaldırıp benim için yer açarken. Ama yaklaşmadım. Çünkü bileğimi görmesini istemiyordum. " Böyle iyi rahatsız etmeyim." Dedim. " Dün yanımda uyudun. " Şey. O. Ondan... Ben iki cümleyi bir araya getirene kadar kendimi Ateş'in yanında yatarken bulmuştum. İlk işim kolumu arkama saklamak oldu. " Sen neden gitmedin? Sessiz kaldım. Faruk Ateş'e henüz birşey söylememişti sanırım. " Kalmak istedim." Dedim onun yerine. " Bu ne? Panikle kolumu elinden kurtarıp sağ elimle yataktan destek alarak yerimden kalktım. " Hiç, hiç birşey... Dedim korkuyla. " Ne demek önemsiz?! Yoksa..." Şuan aklından geçen şey evde engel olduğu şeydi. Bundan emindim. Dediğinde ben çoktan yataktan atlayarak inmiştim. " Önemsiz birşey dedimya. Derken kapıya yöneldim. " Elaa!! " Sonra konuşalım." Diyerek hızlı adımlarla kapının önüne gelmiştim ki kapı aniden açıldı. Ateş'in bağırma sesine Faruk tepkisiz kalamazdı. Gelen Faruk'tu tabiki. " Yok öyle kaçmak gel buraya... Abi. Dediğinde Ateş: " Ne oluyor ne gizliyorsunuz lan!Anlatın. Faruk eli hâlâ kıyafetimin yakasında bana bakarak, " Sen mi anlatırsın benmi anlatayım Deli! " Dedi bu kez Şuan Faruk'un elinde ensesinden tutulmuş bir kedi gibi hissediyordum kendimi. Gözlerimi Ateş'e çevirdiğimde iki ölüm kuyusu yine bana bakıyordu. Faruk'a gün doğmuştu. " Abi bu yarım akıllı aptal sen ameliyattayken kendi bileğini kesti. " " Ne yaptı!? " Öfkeyle yerinde doğrularak bana bakan Ateş'ten beklenen cümle geldi. " Seni ahmak! " Dediğinde aynı şeyi Faruk'tan da duyduğumu hatırlarken, sanki ne düşündüğümü biliyor gibi bana baktı Faruk. " Sırasını geri alıyormuş güya manyak. " " Ne? Diyen Ateş'le Faruk beni yatağın yanına kadar çekiştirip bıraktı. " Anlat! " Dedikten sonra arkasının dönerek, " Deniz haber ver demişti. Ben Deniz'i çağırıp geliyorum." Başımı önümden kaldırıp Ateş'e baktım. Hâlâ öfkeyle bakıyordu yüzüme. Yutkundum. " Bilmiyorsun! Senin için yaptım. Sen... Gözleri hâlâ üzerimdeydi. " Yanıma gel. " Dedi elini uzatarak. Yüzüne baktım, dili gel derken çatık kaşları kaç diyordu. Başımı hızla iki yana salladım. " Gel, ısırmayacam." Dedi haince bakarak. Temkinli adımlarla yanına yaklaşırken kolumu tutarak dahada yaklaştırdı. " Gel. " Dedi yine. " Şimdilik. " Dedi. Sonra kulağıma doğru eğdi başını. " Zamanı gelince ısıracam. " Dediğinde kıpkırmızı ve alev alev olmuştum. Sonra serum takılı eliyle sol kolumu tutarak kaldırdı. " Anlat." Dedi. Bu azar işinden kendimi kurtarmak adına anlatmaya başladım. " Hani o gün... Allah'ım lafları toparlayamıyorum. " Evet. " O gün düşünce hastaneye gitmiştikya. O gün bir rüya daha görmüştüm. " Ne? Sadece omuz silktim. " Özcan'ın beni öldürdüğünü görmüştüm. Sonra Cem. Onun yandığını gördüm ama Faruk yüzünden onunda sırası değişti Ayaz'a geçti. Sıra değişti Dedi. Seni hastaneye getirdiğimizde ve odaya aldıklarında o 'nu gördüm. Ya-yani beni. " Nasıl? Yani...? " Rüyamdakileri artık gerçek hayatta da görmeye başladım. Tıpkı Mahir'in alnındaki yara gibi. Ogün okul bahçesinde Gümüş'ü ve o baykuşu gördüm önce. Depoda Gümüş'ü 2. kere gördüm. Seni beklerken koridorda da kendimi gördüm. Uzun beyaz bir elbise giymiş iki gözüde kırmızıydı. Kendimi ilk kez görmüştüm. Baygınken yine rüya gördüm. Senin öleceğini söyledi. Bana onun için ölürmüsün dedi. Ateş'e baktım, çatık kaşlarla dinliyordu beni. Devam ettim. " Hadi kalk o zaman. Dedi. Zincirleri kırdığında birden uyandım. Ama kollarımdan yatağa bağlı buldum kendimi. " Seni manyak. Benim için... Kendi canını niye yakıyorsun.? " " Sende yaptın ama. Derken bir anda gözlerimden yaşlar boşaldı. Boğazıma bir yumru oturdu. Yutkundum geçmedi. Ateş aniden sarılarak beni kendine çevirdi. Sonra bir anda yine hissettim yanan dudaklarını dudaklarımda. Arzuyla öpüyordu. Gözlerimi kapatıp izin verdim. O anda alt dudağımda bir acı hissettim. "Aahh." Dedim. Boğuk çıkan sesim dudaklarının arasında kaydoldu. Sonra geri çekildi. " Bu cezandı. Senin canın sadece ben öperken bu şekilde yansın." Somurtarak başımı sallarken elim dudağıma gitti. " Yahh! Kanatmışsın." Dedim silerken. Tekrar elimi dokunacakken birden elimi tuttu. Dudağımdaki kanayan yere kaydı gözleri. Yaklaştı, yaklaştı, ben yine hipnoz olmuş gibi bakarken dudağını kanayan yerde hissetim. Önce bir bugse bıraktı sonra dudakları dudaklarıma kapandı. " Acıttığım yeri yine ben iyileştireyim." Dedi. Öperek konuşuyordu. Delirmiş olmalıydı bu adam. O an aklıma Deniz'in kurduğu cümle geldi. " Delinin delisi." Bu yüzden öyle söylemişti. Deli Ateş'in deli Ela'sı. O anda kapı çat diye açılıp odaya giren Faruk ve Deniz'le anında geri çekilirken oracıkta yerin dibine girmek istedim. Deniz: " Oppss pardon! " Derken Faruk anında yan tarafa döndü. Ateş: " Sizin zamanlamanızı sikeyim." Derken ben saniyesinde yataktan kalkıp odadan kaçar gibi çıktım. " Yatağa kız atacak kadar iyiysen beni niye çağırdınız? " " Deniz, burdan kalkınca ilk iş seni boğacam." " Tabi tabi." Duyduklarımla dahada kızarınca Aynadaki halime baktığımda kendimi değil kocaman bir turp gördüm sanki. Ellerimi yanaklarıma koyduğumda alev alev olduğunu hissettim. Adam kulağıma bir şeyler fısıldayınca resmen hipnoz oluyordum. Sanırım eve gidene kadar burda kalacaktım. Yarım saaten fazla olmuştu ve ben hâlâ kabindeydim. En sonunda kapıdan bağıran Faruk'un sesiyle yerimde sıçradım. " Biraz daha orda kalırsan kapıyı kırmam gerekecek. " Beklemeyin o zaman. " O sırada önce ayak sesleri sonra Ateş'in sesini duydum. Tam kabinin arkasından geliyordu. Çık ordan gidiyoruz. " Ne?" Dedim anında kalkıp kabini açarken. Ateş eşofman takımını giymiş tam karşımda ve ayaktaydı. " Neden kalktın. Daha iyileşmedin. " Hastaneleri sevmem. Dedi kolumu tutarak. Birlikte çıktığımızda kapının dışında kadınlar bize bakıyordu. Kadınlar tuvaletinde iki erkek bir kadın, rezillik dizi geçmiş bele çıkmıştı, ama adamın umru değil. Faruk: " Adına harf ekleyince seni tanımlıyor." Dedi. Ben ne demek istiyor diye düşünürken, kocaman harflerle söyledi kelimeyi. " BELA. " Bir Faruk'a bir Ateş'e baktım. Arabanın direksiyonuna yine Faruk geçti. Yanına Deniz arkayada biz. Önde ve arkada 1er araç daha. Yol boyu benim gözlerim dışardayken Ateş başını geriye yaslayarak gözlerini kapatmıştı. Uyuyormuydu, yoksa gözlerinimi dinlendiriyordu. Nihayet eve geldiğimizde araçtan inerek eve girdik. İnsanın yaşadığı ev gibisi yoktu. Aslında bu sözün aslı, " İnsanın evi gibisi yok. " Ama bu ev benim olmadığı için değiştirmemde sakıncada yoktu. Ateş yavaş adımlarla ve Faruk refakatinde çıktı merdivenleri. Merdivenler bittiğinde Faruk geri dönerken Ateş kendi odasına yöneldi. Sessizdi. Yanında yürüdüm. Odasına girdiğinde, " Yardım istermisin." Dedim birazda sıkıntıyla. " Evet." Dedi yatağına uzanırken. Yanına gelerek, " Ne lazım?" Dedim. Kapalı gözlerini açarak bana baktı. " Kokun lazım. " Dedi. " Yok artık." Dalga geçiyordu benimle. " Bir şeye ihtiyacın yokmuş." Dedim sonrada odama doğru yürüdüm. Sonra gözlerimi kapattım. Okul bahçesinde başlayan olaylar hastane tuvaletinde bitmişti. Bunu yeniden idrak edince üzerimden dünya ağırlık kalkmış gibi hissettim. Ellerimi hava kaldırım avuçlarımı açarak, " Allah'ım ne olur bundan sonra daha huzurlu bir hayatım olsun. Ne kabuslar ne ölüler, hepsinde uzak huzurlu bir hayat başka bir şey istemiyorum." Derken kapı açılıp Ateş girdi içeri. Sarılıp kendine bastırarak burnunu boynuma dayadı. " Kokun lazım diyorum." Dediği şey ve sıkıca sarılması yüzünden kıpırdanarak kalkmak istedim ama kolları izin vermiyordu. Sonra yine aynı şeyi yaptı. " Kıpırdanıp durma uyuyamıyorum." Dediğinde yine kıpırdayamaz oldum. Bu adam beni resmen hipnoz ediyordu.
|
0% |