@azamet_29_2
|
Gözlerimi açtığımda kendi yatağımdaydım. " Ateş... " Odasındamı? Dedim bu kez yataktan inerken. Ama Deniz kolumu tuttu. Kalkışımı engelleyerek geriye çekip oturmamı sağladı. Suskun şekilde baktım yüzüne. " Dünden beri haber yok. Hâlâ arıyorlarmış." " Dün? " " Fenalaştın, dünden beri uyuyorsun." Saate baktım. " Ne olmuş, nasıl olmuş? " Deniz konuşmasına devam etti. " Dün Ateş'in çıkacağı yat havaya uçmuş. Yanarak batmış. Göğsümün üzerine kocaman bir kaya bıraktı sözleri. O kaya o kadar ağır geldiki sanki kalbim durdu, nefes alamadım. Yerimden yavaşça kalkarak odadan çıktım. " Nereye? " Diyen Deniz'de ayağa kalkmış peşimden geliyordu. Boş yatağına baktım bir süre. Örtüyü kaldırıp içine girerek başımı yastığa bırakırken en son kullandığı yastığı kollarımın arasına alıp sarıldım. Kapıdaki Deniz bana baktı, baktı sonrada hiç bir şey söylemeden çıkıp gitti. Gözlerim kapalı yastığa gömdüm yüzümü. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. " Nerdesin Ateş? Dediğimde artık gözlerim akmaya başlamıştı. Aylar önce ölmesini istediğim adam kayıptı ve ben onun için ağlıyordum. Önceleri ondan korkuyor ve nefret ediyorken şimdi sadece uyumak ve o döndüğünde uyanmak istiyordum. Duyduğum kendi telefonumun sesiyle " Alo ATEŞ! " " Alo Ela. Azıcık umudumda duman olup gitmişti. " Bir kaç gün gelemeyeceğim." " Neden? " Evet grip olmuşum sanırım." Dedim yalan söyleyerek. " Canım ya çok geçmiş olsun. " Ben gelemeyeceğim Merve, siz eğlenmenize bakın. " " Canım, tekrar geçmiş olsun. " Yok sağol görüşürüz." Dedim kısa keserek. Şuan uzun bir konuşmayı kaldıracak halde değildim hiç. Yavaş adımlarla odadan çıkıp aşağı inen merdivenlere gelerek salona baktım. Kimse yoktu. Ayaklarımı sürüye sürüye inerek mutfağa yürüdüm. Tekrar salona gelerek boş evde kendi etrafımda bir tur döndüm. Gözlerimi kapatarak başımı havaya kaldırdım. Derin bir nefes çekmek istedim ama, sanki kocaman bir el boğazımı sıkıyor, ciğerlerime izin vermiyordu. Hızlı adımlarla çıkış kapısına gelip kapıyı açtım. Bir an önce bahçeye çıkmalıydım yoksa boğulacak gibi hissediyordum. Az ilerde de Davut elinde sigara volta atıyordu. " Bir emrin mi var yenge. " Dedi biri. O anda Davut bana döndü. Elindeki sigarayı atarak anında yanıma gelerek, o da aynı şeyi tekrar etti. " Bir emrin mi var yenge.? " Gözümle bahçede bir tur attım. Bahçenin içinde ve kapı önünde olağan üstü bir güvenlik vardı. " Çekilin kenara biraz hava alacağım." Dedim. Davut: " Olmaz yenge. " Çekilin ya! " Dedim. " Yenge kurban olayım bizi zorlama. Abi yokken, Yaman Bey yokken bütün çakallar, itler dışarda gezmeye başladı." Anlamamıştım. Ne demekti bu şimdi. " Ela! " Duyduğum Deniz'in sesiydi. " Deniz ne oluyor? " " Gel Ela salona geçelim." Deniz'in kolunda içeri çekilirken bir Davut'a bir Deniz'e bakıyordum. " Adamlara hak ver Ela. Seni korumaya çalışıyorlar. " " Neden beni koruyorlar? " Arıyorlar Ela. Ateş öldüyse krallık değişecek diyorlarmış. Ateş'in ölmesini isteyenler gün yüzüne çıkacak. O zaman senin hayatında tehlikede demektir. "Ne demek önceden olduğu gibi.? " " Yaman beyin soyu kurusun diye kızını ve damadını öldürenler senide öldürmek isteyecekler. " Ne? Ateş bana dokunmadı bile." " Bunu biz biliyoruz Ela, onlar değil. Sen onlara göre Ateş'in kadınısın. Duyduklarımla şok olmuştum. " Unutma bu adamların dünyasında Ateş liderse düzen devam eder. Kaşlarımı çatarak baktım Deniz'e. " Sen. " Ateş'in yanında dura dura öğrendim. Ela... Hadi kalk ve mutfağa gel. Karnını doyur. Ateş geri döndüğünde bana kızmasın Ela'ya neden bakmadın diye." Deniz ayağa kalkıp mutfağa doğru yürürken başımı öne eğerek düşündüm. Ateş'i istiyordum. " Ateş. Nerdesin? " Dedim ağlamaklı. Başım önde ayağa kalkarak yönümü mutfağa döndüm. O anda aynı şey oldu yine. " Ela.!" Diye seslenen Deniz'le bir anda kaydoldu gördüklerim. " Ela ne oldu? " Deniz yine oldu. Yine gördüm. " Ne diyebilirimki ben anlamam. Mutfağa geçip masaya oturdum. Zehra teyze servisi yaptı. Önümdeki tabağa bakarak düşünüyordum. " İpucu falanmı gördün." " Sadece sahil, deniz ve dalga sesi. Üzerin de yağmurluk parmağımda onun yüzüğü. ***** Bütün gün gördüğüm şeyi ve olanları düşünüp durdum. Yaşadığım herşey kafamın içinde dönüp dönüp duruyordu. Ölecek birinin bütün hayatı gözünün önünden geçermiş ya aynı öyle birşeydi yaşadığım. Ateş'i vaktinde uyaramadığım için vijdan azabı çekerken Deniz'in ona bir şey olmaz cümlesi tek umudumdu. ***** Artık akşam olmuş ve bozulmayan bu sessizlikten nefret etmiştim. " Deniz. Gelip karşımdaki koktuga oturdu. " Uyuyabilseydim belki. Ama uyuyabileceğimi sanmıyorum." Dedim yorgun ve bıkkın. Sessiz bir akşamı sessiz bir sabaha bağlayna kadar oturdum. Ne uyku ne açlık ne susuzluk. Sabahın ilk ışıkları geçmiş, güneş doğmuştu. Ama hâlâ ses seda yoktu. Deniz bir koltukta ben diğer koltukta öylece oturuyorduk. Artık dayanamıyordum bu sessizliğe. Ateş gerçekten ölmüş olabilirmiydi? Ateş'in ölüm haberini duyacağıma, bu sessiz zamanda hapis bir ömür boyu beklemeye razı olurdum. " Deniz..." " Efendim." " Benim umudum tükenmeye başladı. Bir anda duyduğumuz silah sesleriyle Deniz hızla ayağa kalkarak beni yere iterek üzerime kapandı. Deniz: " Sakın yerden kalkma! " Dediğinde camdan daha büyük bir kırılma sesi geldi. Belinden çıkardığı silahıyla camı kırarak ateş ederken ben şaşkın izliyordum sadece. Dışardan otomatik silah seslerini duyunca korkum dahada arttı. Ya. Yani Ateş ölmüştü ve taht boşalmıştı öylemi. Bu yüzden mi dışarda kıyamet kopuyordu. Hayır bu doğru olamazdı. Gözlerimdeki yaşlar yağmur gibi akmaya başlamıştı artık. Korku bir yandan Ateş'in öldüğünü düşünmek bir yandan duramıyordum. O an birden kapıdan giren adamla çığlık attım. Deniz anında silahını kapıya çevirdi. Eğilerek hızla yanıma geldi. " Yenge iyimisin.? " Sadece ellerimin arasındaki başımı salladım ağlayarak. " Sakın kalkma yenge. " Davut diğer camın yanına geçerken, Deniz Davut'a döndü. " Ne oluyor? " " Eve saldırdıklarına göre, Ateş Yıldırım artık yok diyorlar." Duyduklarımla donup kaldım. Onlar sürekli ateş ederken ben artık bir ölüyü bekliyor gibi hissediyordum. " Ela. " Deniz A. Ateş... " Bilmiyorum." Diyebildi başı önde. Aynı anda kapıdan paldır küldür birileri daha girince anında kapıya döndüm. Nefes nefese gelen Yaman Bey ve Faruk'tu. Faruk'u görünce umutla ayağa fırlayıp yanına koştum . " Ateş... Dedim umutla. Ama hem o hem Yaman bey başı önde bekledi sadece. " O öldüyse sen neden yaşıyorsun?! " Diye bağırdım. " Sen onun sağ kolu değilmiydin? Dizlerimin üstüne çöktüm. Ellerimi yüzüme kapatarak ağlamaya başladım. " Deniz... Diyebildim sadece ağlamaya devam ederek. Deniz beni kucağına alarak Ateş'in odasına çıkardı. Yatağa bıraktı. Üzerimi örterek hiç birşey söylemeden çıkıp gitti. Durmayan gözyaşlarım yatakta devam etti. Ağladım ağladım. ***** 2. Gün bitti. Kapı tıkladı ve Deniz girdi. " Ne yapıyorsun burda?" " Sıramı bekliyorum." " Yine yememişsin yemeğini." Önüme baktım. " Canım yemek falan istemiyor." " Böyle yapma Ela." " Deniz, rüya görmüyorum. " Bu yüzden sürekli yatıyorsun değilmi? " " Bir şeyler görmek bir ipucu bulmak istiyorum. Ama olmuyor. O aptal rüyalar benden başka herkese yarıyor. Bir bana yaramıyor neden? Nasıl oldu. " Faruk'tan öğrendiğim kadarıyla yata bomba koyanda, Ateş'in yattaki adamla ortak iş yapmasını istemeyen Baykan adında bir adammış. Faruk tedbirimizi almıştık yatı kontrol etmiştik diyor. Ama Baykan tedbirlerine karşı bir tedbir alarak bombayı yatın altına suyun içinde kalan yere koydurtmuş. Sonunda da patlayan bomba ile 5 ölü bir yaralı bir kayıp. Ama işin başında başka biri var diyor Yaman Bey. ***** 4.Gece Gözlerimi açtığımda kendimi karanlık büyük bir depoda buldum. Evet şuan kaçtığım kabuslardan birindeydim ama bu sefer görmeyi bekliyor, istiyordum. Etrafima bakarak önce nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Ama büyük spot bir lambanın altındaki büyük siyah bir masadan başka hiç bir şey yoktu. Ağır adımlarla yürüyerek masaya doğru ilerledim. Etrafa bakarak bir şeyler anlamaya çalışıyordum. Ama boş bir masada bir adet kurşundan başka bir şey yoktu. Kurşuna doğru elimi uzatmıştım ki yine arkamda bir hareketlilik hissettim. Bütün tüylerim diken diken olmuştu. Arkama bakmaya korkuyordum ama görmekte istiyordum. Bu güne kadar gördüğüm şeyler doğru çıkmıştı. Ellerimi yumruk yaparak yavaşça arkamı dönmeye başladım. SİYAH PUMA. Dedim. Puma? Bir adım geriye giderken aniden üzerinme atlayınca korkuyla başımı ellerimin arasına alarak yere çöktüm. Hayvan üzerimden geçerek masaya çıktı. Ateş'in sözleri geldi aklıma. " Bu âlemde yılan simgesi sadece bana ait benden başka kimse kullanamaz." Demişti. " O zaman." Dedim karşımdaki pumaya bakarak. " Siyah pumanında bir sahibi olmalı. Siyah puma kimin simgesi? Kimin ise bu işte onun parmağı var." Ben masada yatan hayvana bakarken aniden kalkarak resmen hırlamaya başladı. Sonra birden masadan üzerime atladı. Çığlık atarak kollarımı yüzüme çakraz kapatırken geriye doğru düştüm. ***** Faruk ile salonda oturmuş düşünüyorduk. " Deniz. " Dedi Faruk kısık sesle karşı koltukta sızarak uyuyan Ela bakarak. " Hmm." Dedim aynı şekilde. " Nasıl? " " Dayanıyor. " Bu deli kız küçücük canıyla iyi bile dayandı. Başka biri olsa çoktan bakırköye yatardı. " Ela'ya baktım. Faruk haklıydı. İyi bile dayanmıştı. " Sabaha çok var kahve içer misin? " " Olur." Ayağa kalkıp belimdeki silahı sehbaya bırakarak mutfağa doğru döndüm. Tam o sırada Ela yerinden kalktı. Yüzüne baktım uyuyordu. Ela da buraya kadardı işte. Sonunda yine uyur gezeri tutmuştu. Ela'nın halini farkeden Faruk'ta hemen ayaklandı. İkimizde gözümüzü Ela'ya dikmiş kızı izliyorduk. Yavaş adımlarla salonun ortasına doğru yürüdü, sonra durdu. Elini bir sey uzatır gibi uzattı. Sonra yine durdu. Şuan başka bir âlemde başka bir şey yaşadığı her halinden belliydi. " SİYAH PUMA. " Dediğinde Farukla birbirinize baktık. Ela'nın korkuyla gerilediğini görünce Faruk yanına gitmek istedi ama kolundan turarak izin vermedim. Başını ellerinin arasına alarak korkuyla olduğu yere çökerken her halini dikkatle izliyorduk. Birden ayağa kalkarak yine arkasını döndü. Gerilerken, " Bu âlemde yılan simgesi sadece bana ait benden başka kimse kullanamaz." Dediğinde Faruk yine bana baktı. " O zaman. Siyah pumanında bir sahibi olmalı. Dedikten bir kaç saniye sonra Ela sendeleyerek kendini geriye bırakınca hızla yakaladım. Faruk bir anda sağ yumruğunu sol avucuna geçirdi. " KARA ALİ. Diyerek cebinden çıkardığı telefonla bir arama yaptı telefon çalarken hızlı adımlarla evden çıkıp gitti. ***** Uykuyla uyanıklık arası burnuma gelen özlediğim kokuyu duyuyordum. Rüyamıydı gerçekmi bilemiyorumdum. " Seni çok özledim. Gel, ne olur gel..." Dedim iç çekerek. " Geldim... Duyduğum sesle hızla açtım gözlerimi. " Ateş!! Geldinmi?! " " GELDİM..."
|
0% |