39. Bölüm

K.B 39 4 gün önce

azimet azimet
azamet_29_2

 

 

" Seni çok özledim. Gel, ne olur gel..."

 

Dedim iç çekerek.

 

" Geldim...!
Kokusuna meftun olduğum.
Gözlerine vurulduğum.
4 gün hasret kaldığım. Canımı borçlu olduğum, geldim! "

 

Duyduğum sesle hızla açtım gözlerimi.

 

" Ateş!!

 

Geldinmi?! "

 

" GELDİM..."

 

Duyduğum o kelimeyle hızla yerimde doğruldum. Dizlerimin üzerinde oturup karşımda bana sevgiyle, aşkla bakan gözlere baka kaldım.
Sonra odanın içinde bir tur dolaştırdım gözlerimi. Şu ânım hayalmiydi, gerçekmiydi, yoksa rüyamıydı.

 

Şaşkın gözlerle Ateş'e bakarken işaret parmağımla göğsüne dokunarak,

 

" Ateş..." Dedim

 

" Gerçekten se-senmisin? "

 

Elini yatağa dayayarak destek alıp doğruldu. Sonrada sol kolunu hızla belime dolayarak beni yatağa yatırıp üzerime çıktığında küçük bir çığlık attım.
Gözlerindeki adı gibi bakışlar retinalarımı yakarken,

 

" Sence." Dedi dudaklarıma kapanarak...
Özlem vardı, aşk vardı, arzu vardı.
Hem can yakıyor hem haz veriyordu dudakları.

 

Geri çekilip yanıma uzanarak beni kendine bastırarak devam etti.

 

" Rüya gibimi görünüyorum?

 

Benim."

 

Dediğinde sıkıca sarıldım.
Yüzümü göğsüne bastırarak ağlamaya başlarken daha çok, daha çok sarıldım.
Oda bana sarılarak saçlarımdan öptü.

 

" Öldün sandım.
Beni bıraktın sandım.
Çok korktum.
Yetişemedim uyaramadım diye kendimden nefret ettim."

 

Dedim.
Bir yandan ağlıyor bir yandan yüzümü sinesine gömüyordum hâlâ.

 

Elini saçımda gezdirerek çocuk gibi severken,

 

" Yetiştin, bizi sen kurtardın."

 

Dediğinde başımı göğsünden kaldırıp ıslanmaktan bulanık gören gözlerle yüzüne baktım. Doğrumuydu.

 

Yüzümü avuçlarının arasına aldı.
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Aşkla öptü yeniden.

 

" Bizi aradığında yata yanaşıyorduk. Patlama olduğunda içinde olmaktan son anda arayarak bizi sen kurtardın. Patlamadan etkilendik ama ölmedik."

 

" Nasıl kurtuldun?
Nasıl çıktın sudan? 4 gündür nerdeydin?
Ne yapıyordun neden gelmedin? Neden aramadın neden bir haber vermedin?"

 

" Nasıl mı kurtuldum.? "

*****

 

Yüzmek için ne kadar uğraşsamda patlamanın sersemliği ve yaralı olan sol kolum yüzünde zorlanıyordum.

 

Tekrar denizin dibine doğru çekilirken gördüğüm son görüntü gökyüzüne doğru yükselen siyah dumanlardı.
Sonra gözlerim Ela'nın hayaliyle kapanırken karanlık denizin dibine doğru çekildiğimi hissettim.

 

İnsan ölürken aklına en çok sevdiği gelirmiş.

*****

 

Patlamayı gören, duyan tekneler, yatlar bir ihtimal birini kurtarabiliriz belki umuduyla alev alev yanan yata doğru gelmeye başladılar.

 

Ne olduğunu kimse anlamamış sadece yanmakta olan yata ulaşmaya çalışıyorlardı.

 

Aynı anda bir kaç teknenin yata yanaşmaya çalışmasıyla oluşan dalgalar Ateş'in ölümden dönmesini sağladı.
Ateş bilinçsizce dibe doğru çekilirken aniden dipten gelen dalgalarla açığa sürüklenerek su yüzüne çıkmış sonra tekrar suya batarak dahada açığa sürüklemişti.

 

Patlama ile aynı anda Dursun kaptan ve yiğeni tersaneden tekne ile dönmüş marinaya doğru yaklaşıyorlardı. Bir anda duydukları patlama sesiyle alev alan yatı gördüler.

 

Dursun şaşkın,

 

" Uyy anasını satayum.
Ula ne oldi.? "

 

Dedi kara kara dumanları izleyerek.

 

" Amca yat havaya uçtu."

 

" Ula göriurum.
Niye uçtu, diyirum da..
Kiırak dumeni bakalım bizluk bir şey varmidur? "

 

" Amca boş ver şahit mahit yazarlar, uğraşmayak."

 

"Doğri diyusun. Uzaktan bakak. "

 

Dursun tekneyi alev alev yanan yata yaklaştırarak biraz uzağında durdurdu motoru.

 

Amca yiğen herkes gibi uzaktan olanları izlemeye başladılar.

 

" Ula yazuktur. Giddu caanum yat. İnşallah ölen falan yoktiur."

 

Dursun dümeni bırakıp teknenin güvertesine inerek yan tarafa geçip izlemeye devam etti.

 

Bir süre sonra yanan yatın sürüklenen parçalarını gördü suda. Sonra arasında sürüklenen bedeni farketti.

 

Önce yanlış gördüğünü düşündü adam. Gözlerini kısarak daha dikkatle baktığında tanıdığı yüzü görünce afalladı.
Panikle,

 

" Ateş Yildırim mu o.?

 

Ula Ziya. Gel bura."

 

" Buyur amca. " Dedi yiğeni yanına gelerek.

 

" Çabuk bağa yardum et.
Çıkarak şu adami sudan."

 

Dedi Dursun Ateş'i göstererek.

 

" Amca? Yattan mı kurtulmuş.? "

 

" Ula konişmada el at. Da.
Kimse görmeden alak tekneya."

 

" Niye ki."

 

" Dedigimu yap ula bu adam siradan biri değildur. "

 

" Amca başımıza bela almayalım sonra."

 

" Sus ula! Sus."

 

İki adam kimselere çaktırmadan Ateş'i sudan çekerek çıkarıp tekneye aldı. Biri kollarından diğeri bacaklarından tuttu hâlâ kendinde olmayan adamı.
İçeriye getirip yatırdılar.

 

" Ziya çabuk iki battaniye getur."

 

Adam hızla bir kaç battaniye kapıp geldi.

 

" Yardum et.
Donmadan çikarak şunlari."

 

Dursun önce vücuduna yapışan ıslak ceketi sonra gömleği çıkarırken Ziya kemerini açarak pantolonu üzerinden çıkarıp aldı.

 

Dursun Ateş'i üst üste battaniyeye sararken kolundaki kesiyi gördü. Kolunu tutarak yakından baktıktan sonra,

 

" Kötü deyul kulübede bakaruz." Dedi.

 

Ateş'i sarıp sarmaladıktan sonra
işleri bitince Dursun hızla dümene geçerek motoru çalıştırıp geldiği yere dönmek üzere dümeni kırdı

 

Bir yarım saat kırk dakika sonra sahilde kulübeye yakın yere demirlediler.

 

Dursun, Ziya ile Ateş'i sarılı olduğu battaniyeyle birlikte tutarak tekneden indirip görünmemeye dikkat ederek kulübeye aldılar.
Alırkende etrafı tekrar, tekrar kolaçan ettiler. Ateş'i kulübedeki eski koltuğa yatırıp küçük sobayı yaktı Dursun. Vucut ısısı yerine gelmeliydi acilen.

 

Bir süre sonra üzerinde sıcak çorba kaynayan küçük soba kulübeyi sıcacık etmişti.
Adam sobanın yanındaki odunları eline alıp bir, bir içine atarak koltukta kendinden bir haber yatan adamın yanına geldi.
Elini Ateş'in alnına ve boynuna koyarak vücut ısısına baktı. Gülümsedi.

 

" İyisun uşak." Dedi.

*****

 

Ateş aniden uyanıp Dursun'u gördüğünde artık sabah olmuş, Ateş geceyi baygın şekilde Dursun'un kulübesinde geçirmişti.

 

Adam kaşları çatık önce etrafına sonra Dursun'a baktı.

 

" Dursun kaptan? "

 

Dedi.
Pişirdiği balıkları severek yediği adam hemen yanında ona bakıyordu.

 

" Dursun ya."

 

Ateş hızla yerinden doğrularak etrafa bakındı tekrar.

 

" Nerdeyim?
Nasıl geldim buraya? "

 

" Sakin ol uşak. Benim kulubedesun. Dün seni hamsi gibi denuzdan çikarduk.
Öliyurdun az daha. "

 

Ateş başını ellerinin arasına alarak düşündü bir süre.
Olanları hatırlayınca, dizine geçirdiği yumrukla bir,

 

" Hassiktir." Çekti.

 

Battaniyeyi kaldırıp üzerine baktı. Üzerinde olmasını beklediği kıyafetleri sobanın arkasındaki demirde takılıydı.

 

Dursun kıyafetlerini alıp Ateş'e verdi. Ateş oturduğu yerde önce pantolonunu giyerek ayağa kalktı. Gömleğini giyerken kolunda gördüğü sargıya kaydı gözleri.

 

Suya düştüğünde kolunda ve başında acı hissetmişti. Eli başının arkasına gitti gayri ihtiyari.

 

Şişlik ve acı yerinde duruyordu.
Gömleğinin düğmelerini ilikleyip
giyindikten sonra koltuğa bıraktı kendini.

 

Dirseklerini dizlerine koyarken başını ellerinin arasına alıp düşünmeye başladı. Birileri tuzak kurmuştu. Biliyorlardı. Buluşma gününü, saatini, herşeyi.
Peki kimdi. O an aklına gelen şeyle ayağa fırladı.

 

Faruk... Oda onunla birlikte teknedeydi.
Nasıldı?
Hâlâ yaşıyormuydu? Ellerini saçlarına geçirdi. Kapıdan giren Ziya ile, hızla yerinden kalkarken,

 

Dursun:

 

" Bu benim yiğendur. Ziya."

 

" Dursun kaptan telefonun varmı? "

 

" Benim var abi. "

 

Dedi Ziya.
Cebinden çıkarıp Ateş'e uzattı telefonu.

 

Ateş aldığı telefonla hemen dedesinin numarasını tuşladı.
Yaman Bey telefonunu cebinden alıp ekrana baktı. Numara yabancıydı yinede hemen açtı.

 

" Alo dede!"

 

" Ateş!
İyimisin?
Neredesin nasılsın? "

 

" Şşiitt.
Dede sakin ol.
İyiyim.
Yanında olan hiç kimseye benimle konuştuğunu belli etme."

 

Dede Yaman önce etrafina bakındı sonra hızlı adımlarla uzaklaştı.
Sakin ve kısık sesle konuşmasına devam etti.

 

" Neler oluyor evlat.
Nerdesin?
Gerçekten iyimisin? "

 

" İyiyim dede.
Beni merak etme. Sen nerdesin? Faruk sağmı, yaşıyormu? "

 

" Faruk iyi.
Yanımda adamların başında. Marinadayım her yerde seni aratıyordum. O patlamada kaybolunca öldüğünü düşündük."

 

" Güzell.
Bırak öyle kalsın dede. Herkes cesedimi arasın."

 

" Ne? "

 

" Bırak öyle kalsın işte dede...

 

Dede, beni dinle.
Biri bize tuzak kurdu, ben onları bulup hesabını sorana kadar beni aramaya devam et."

 

" Anladım evlât.
Peki şimdi neredesin? "

 

" Bulunamayacak bir yerde.
Dede bana Faruk'u ver. "

 

" Tamam evlât, kendini koru."

 

Yaman Bey Faruk'u yanına çağırarak eline telefonu verip adamların olduğu yere yürürken,

 

" Kim olduğunu belli etme." Dedi kısık sesle.
Faruk şüpheli şekilde telefonu kulağına götürdü.

 

" Alo. "

 

" Alo Faruk."

 

" Alo abi!
Abim iyimisin? Nerdesin!
Yerini söyle hemen gelip alayım."

 

" Sakin ol, bağırıp durma.
Ben iyiyim.
Şimdi beni iyi dinle.?

 

" Sana adresi atacağım, bana bir silah ve telefon getirip gel.
Konuşmamız lazım. "

 

" Hemen abi.
Hemen geliyorum." Diyerek kapattı.

 

Bir dakika sonra telefona adres geldi.
Faruk adresi ezberine alıp Yaman beyin yanına gelip telefonu uzattığında, Yaman Bey:

 

" Faruk sen şirkete geç, biz aramaya devam edeceğiz."

 

Dedi canı sıkkın numarasıyla.
Ateş'in Faruk'u çağırdığını biliyordu.

 

" Tamam beyim."

 

Faruk hızlı adımlarla arabasına giderek binip gazı kökledi.
Bir saat sonra yanında bir silah bir telefon sahil kulübesinin olduğu yere gelmişti.
Arabadan inip etrafı denetleyerek kulübeye kadar geldi.

 

Eski kulübenin kapısını yumrukladığında kapıyı Ziya açtı.

 

Ziya Faruk'a Faruk Ziya'ya bakarken Ateş arkadan seslendi.

 

" Faruk gel. "

 

Faruk abisinin sesini duyar duymaz içeri girdi. Hemen Ateş'in yanına gelerek sıkıca sarıldı.

 

" Abim...Ateş abim.
Korkuttun bizi. Öldün sandık.
İyisin değilmi.? "

 

" İyiyim, Dursun kaptan ve yiğeni olmasa ölmüş olabilirdim."

 

" Dursun kaptan çıkarmış beni sudan.
Kim olduğumu bildiği için gizlice buraya getirmiş."

 

" Sağolsunlar. "

 

" Gel otur konuşmalıyız."

 

Faruk koltuğa otururken Dursun ve Ziya dışarı çıktılar.

 

" Teknede seni arayan kimdi? "

 

" Ela'ydı."

 

" Ela'mı?
Neden orda söylemedin? "

 

" Abi, kız aradı diye yavaşlamıştık. Rahat konuşabilmek için. Sesi zor duyuluyordu.
Geri dönün, kıyıya dönün derken yat patladı. 2 dakika sonra arasaydı ölmüşdük. Hayatımızı ona borçluyuz."

 

Ateş elini alnına bastırarak sinirle soludu.

 

" Yattakilere ne oldu? "

 

" Maalesef abi.
Öldüler!"

 

" Sen yatı kontrol ettik demedin mi lan!? "

 

" Ettik abi.
Yatta bomba yoktu. Alt gövdede suyun içindeki kısımdaymış.

 

Kimin yaptığı belli Baykan iti. Ama seni aradığımız için büyük bey onların hesabı bekleyecek dedi.

 

Şükür sen iyisin abi. Hesaplarını keseriz. Ama Büyük bey Baykan'ın harcı değil diyor. İşin altından başka biri çıkacak diyor."

 

" Baykan ha! Orospu çocuğu."

 

Dedi Ateş dişlerinin arasından.

 

" Faruk.
Kulağını aç ve iyi dinle.
Bu işten haberdar olan ve olabilecek herkesin peşine adam sal.
Adım adım izlesinler."

 

" Tamam abi."

 

" Benim burda ve sağ olduğumu kimse bilmeyecek. Sadece sen ve dedem. Adamlara bile söyleme. "

 

" Tamam abi."

 

" Telefonu ver. "

 

Telefonu alırken,

 

" Ela..
Ela nasıl?
Kızla konuşurken oldu patlama.
Yüreğine inmiştir. "

 

Dedi Ateş canı sıkkın.

 

Faruk başı önde,

 

" Kayıp olduğunu duyunca fenalaşmış.
Deniz evdeymiş o ilgilenmiş. "

 

Ateş dişlerini sıkarak, bir süre bekledi.

 

" Tamam sen git.
Sigara paketini bana bırak. An be an rapor istiyorum."

 

Faruk, " Tamam." Diyerek paketini çıkartıp Ateş'e verdi.

 

Faruk çıkarken Ateş'te kulübeninin içindeki sarı yağmurluk ve botları giyerek peşinden çıktı. Amacı tanınmamaktı.

 

Kapının önünde ayrıldılar. Faruk arabaya giderken Ateş sahile doğru yürüdü bir kaç adım. Elindeki paketten aldığı sigarasını dudağına bırakarak yakarken, elindeki yılan yüzüğe baktı.

 

Sonrada Deniz'i aradı.
Deniz çalan telefonunu anında açtı.

 

" Alo Deniz."

 

" Ateş?
Ateş nerdesin, nasılsın?
Yaralımısın.? "

 

" Ben iyiyim.
Yaralı falan değilim.

 

Ela nasıl? "

 

" Nasıl olacak?
Senin kayıp olduğunu duyunca yığıldı kaldı kız. Yaşadığını duyunca havalara uçacak. "

 

" Ona henüz söylemeyeceksin."

 

" Ne, neden söylemiyoruz.
Kız ölecek merektan. Yukarda yatıyor hâlâ."

 

" Deniz işler karıştı. Bir süre kimse bilmemeli.
Dışardaki adamlardan bir kaçı hariç sadakatlerinden bile şüpheliyim.

 

Ela'nın yanında kal.
Ela'yı biliyorsun uyur gezeri tutarsa sıkıntı olur.
Kesinlikle dışarı çıkmayacak. Beni öldü sananlar onuda öldürmek isteyecekler.
Davut ve iki adam hemen kapı önünde olacak.
Onlardan başkasına güvenme.
Ela'ya göz kulak ol. Konsol çekmecesinde silah var.
Onu al yanından ayırma."

 

" Ne.?
Ne silahı ben birilerini öldürmek istemiyorum.
Ben doktorum, ben hayat kurtarırım."

 

" Tamam işte.
Ela'nın hayatını kurtarman gerekirse kurtaracaksın.
Sana boşunamı öğrettik lan silah kullanmayı! "

 

" Ateş hayatımı siktin varya.
Birde adam öldüreyim tam olsun."

 

" Deniz..."

 

Dedi Ateş, bir kaç saniye durdu.

 

" Ela sana emanet.
Ben bu piçlerin kökünü kazıyana kadar onu yalnız bırakma. "

 

" Tamam ya tamam! "

 

Ateş telefonu kapatarak bir süre daha kulubenin önünde bekleyip bir kaç sigara daha içti.

 

Yanına gelen Dursun,

 

" Aç karnuna sigara içilmez.
Gel bir çorba iç da. "

 

Ateş'in canı hiç birşey istemesede Dursun'un zoruyla bir tabak içti çorbadan.
Sonrada kendini yine dışarı attı. Yine yağmurluk ve botlarla dolandı durdu.
Haber bekliyordu.
Faruk'tan ve dedesinden haber gelsin diye bekliyordu.

 

Herkes onun cesedini ararken o da bu arada peşindeki düşmanlarını kıskıvrak yakalayacak bir planla tamamen kurtulacaktı onlardan.

 

Kurtulmak zorundaydı.
Çünkü bir kere yapan her zaman yapardı. Şimdiye kadarki düşmanları bizzat meydan okurken bu her kimse namertçe saldırmıştı.

 

" Seni bir bulayım alnının ortasına bir göz daha açmayanı sikiyim. "

 

Baykan'ın arkasındaki adam her kimse Ateş'i istiyordu.
Da, kimdi?
Ateş düşünüyor ama bulamıyordu. Herkes olabilirdi ama bu herkimse özellikle uğraşıyordu Ateş'le.

 

" Seni bulduğumda acımadan delecem o beynini. Nasıl öldüğünü duymayan kalmayacak şerefsiz piç."

 

Derken bir sigara daha yaktı.

 

İçindeki Ateş gidip her yeri yakıp yıkmak isterken sakin kalmaya çalışıyordu.

 

Geceyi kulübede ve deniz kenarında volta atarak geçirdi.
Sonunda kulubeye dönüp eski koltuğa uzanıp biraz dinlenmek işin gözlerini kapattı. Sabaha kadar kabus üstüne kabus gördü. Kapıdan giren Dursun'la gözlerini açtığında gün doğuyordu.

 

Dursun:

 

" Günaydun uşak."

 

" Günaydın Dursun kaptan."

 

" Ben cideyrum.
Ekmek teknesi bizu bekler.
Sen istedigun kadar kalabilursun."

 

" Sağol kaptan.
Çok durmaya niyetim yok.

 

Şu başımdaki belâyı gömdükten sonra yanına gelip balık isteyeceğim senden."

 

" Olur uşak.
Beklerum. Gelurken gelin kizimuda getiresun.
Tanişiruk. "

 

Ateş şaşırdı adamın söylediğini duyunca. Anlamıştı, da nasıl?

 

" Değişmişsun uşağum.
Bakışin, duruşun degişmuş.

 

Kadinlar deniz kizi gibudur. Erkeklerun aklini başindan alur.

 

Hadi bağa raskele."

 

Diyerek çıktı yılların deneyim kattığı adam. Dursun kaptanın ardından bakan Ateş telefona sarılıp Faruk'u aradı.
Rapor vermesini isteyecekti.

 

Telefon çalıyor ama açılmıyordu.
Kapatıp yeniden aradı Ateş.
Yine çaldı yine açılmadı.

 

Durumdan huylanan Ateş son kez aradı. Yine açılmazsa doğruca yanında alacaktı soluğu.
Ama bu kez açıldı.

 

" Niye açmıyorsunuz lan!? "

 

" Abi Büyük beyle eve geliyorduk.
Eve saldırmışlar."

 

" Ne demek lan!
Ne demek eve saldırmışlar.!
Ela?
Ela nasıl? "

 

" Kimsede birşey yok abi.
Bizimkiler geri püskürmüş."

 

Derken eve girdi Faruk ve Yaman. Telefon hâlâ açıktı.
Faruk içeri girer girmez önce Ela'yı gördü. Davut ve Deniz'de salondaydı.

 

Ela Faruk'u o günden sonra ilk kez görüyordu.

 

Hemen ayağa fırlayıp yanına geldi.

 

" Ateş...
Ateş nerde?
İyi değilmi?
Yaşıyor değilmi? "

 

Dedi kız.
Ama Yaman Bey ve Faruk Ateş'in verdiği emir üzere birşey diyemediler.

Ela:

 

" O öldüyse sen neden yaşıyorsun?! "

 

Diye bağırdığında Ateş telefonun diğer ucundan duydu, Ela'nın hesap soran sesini.

 

" Sen onun sağ kolu değilmiydin?
Her yere birlikte gitmiyormuydun?
O öldüyse sen neden burdasın,
niye!!? Sende ölseydin!"

 

Diye bağırdığında Ateş'in adı kendi kalbine düştü. Sevdiğinin canı yokluğunda bu kadar mı yanmıştı.

 

Kızın ağlama sesi kulaklarına geldiğinde nefesi cigerinde düğüm oldu. Dişlerini birbirine geçirdi.

 

" Deniz..." Dedi.

 

" Ateş'i özledim." Dedi.

 

Ateş bu cümle ile canının dahada yandığını hissetti.

 

Deniz Ela'yı kucağına alıp yukarı çıkarken Faruk telefonu kulağına götürdü.

 

" Alo abi. "

 

" Nasıl.? "

 

" Duydun abi iyi.
Resmen bir kızdan azar işittim."

 

Ateş gülümsedi.

 

" Alışın oğlum.
Yengeniz olacak...

 

Şimdi! " Dedi sesi en ciddî tona büründü.

 

Bu kadar beklemek yeter.
Adamları al tam takım buraya gelin. Şu itlerin ifadesini tek tek alalım.

 

Önce o bombacıdan başlayacaz.
Kim olduğunu buldunuz mu? "

 

" Bulduk abi."

 

" Pis işler müdürü Mithat'ın adamı. Kaçak girmiş ülkeye.
Avrupa'ya geçmek için.
Sonrada burda kalmaya karar vermiş. Şimdide siparişle her türlü bombayı yapıyormuş. "

 

" 1 saate burda olun."

Bölüm : 19.09.2024 20:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...