Yeni Üyelik
40.
Bölüm

K.B 40 Hesap

@azamet_29_2

+18 🔞 kısımlar olacak.

" Bulduk abi."

" Pis işler müdürü Mithat'ın adamı. Kaçak girmiş ülkeye.
Avrupa'ya geçmek için.
Sonrada burda kalmaya karar vermiş. Şimdide siparişle her türlü bombayı yapıyormuş. "

" 1 saate burda olun."

" Tamam abi. "

Faruk telefonu kapatıp yeniden bir arama yaptı.
Adamları ve silahları ayarladıktan bir saat sonra Faruk ve 10 adamı sahildeydi.

Ateş belinde silahı adamların karşısına çıktığında adamları hem şaşırdı hem sevindi.
Öldü sanılan Ateş Yıldırım sapa sağlam karşılarındaydı.

" Gidiyoruz!"

Dediğinde adamları aldıkları emirle arabalara bindiler.
İlk durak Ateş'i hedef alarak, yatı havaya uçuran bombayı yapıp, yatın altına koyan adamdı.

İki adam aracın arka koltuğunda otururken direksiyondaki adam Ateş'e hitaben,

" Abi.
Adam yattaki patlamadan sonra Mithat'la birlikte arazi olmuş. 24 saattir arıyor çocuklar. "

" Sadede gel lan! "

" Bulmuşlar.
Rıhtımda küçük kullanılmayan bir depodalar. "

" Rıhtıma çek o zaman. " Dedi Ateş.

Bir süre sonra Ateş ve adamları rıhtımda ve bahsedilen deponun önündeydiler.

Ateş yavaşça arabadan indi.

" Çantayıda alın." Dedi.

Ağır adımlarla depoya yürürken Faruk ve adamlarıda arkasından geldiler.

Adamların bir kısmı deponun arkasına dolanırken bir kısmı Ateş'in yanında kaldı.
Ön taraftaki kapının kilitli olduğu anlayan Ateş etrafa bakındı.

Depo kapısının üzerindek küçük boşluğu görünce adamlara el işaretiyle içeriye girip açmalarını istedi.

Adamların içinde en zayıf olan diğerinin birbirne bağladığı ellerine basıp boşluğa tırmanarak sesizce içeri girdi.

Kapının kilidi açıldığında Ateş ve adamlar sessizce içeri süzüldüler.

🔞+18 şiddet, kan, ölüm.🔞
Rahatsız olacaklar okumasın lütfen.

Ateş içeri girer girmez gördüğü ilk şey lamba altında masa üzerinde patlayıcılar, kablolar, yanıcı maddelerle yapboz yaparcasına uğraşan adam oldu.

Hemen arkasındaki koltuktada bira içen Mithat ve bir adam daha.
Adamlar Ateş'i gördüğünde korkuyla birlikte afallayarak ayağa fırladılar.

" A. Ateş...
Ateş Yıldırım. Na. Nasıl...
Lan*t ols*n. Hayalet misin nesin lan!"

Dedi.
Silahını belinden çekecekken Ateş önce davranarak elinden vurdu Mithat'ı..

Mithat'ın yanındaki adamı göstererek,

" Alın bunu." Dedi Ateş.

İki adamı gösterdiği Mithat'ın adamını alıp kenarda yere dizlerinin üzerine çöktürdüler.

Ateş adama baktı.

" Burda gördüklerini izleyecek ve herkese anlatacaksın. Anlatmazsan seni bulur dilini keserim."
Dedi dişlerini sıkarak.

Adam korkuyla başını salladı.

Diğer adam masada kıpırdamadan kala kalmış korkudan gözleri kocaman olmuştu.

Hemen önünde duran silahına baktı.
Almak için hamle yapsa gözü üzerin de olan Faruk anında vuracaktı.

" Ateş Yıldırım."

Dedi abuk türkçesiyle.

" Adımı anma lan o sikik ağzınla."

Dedi Ateş dişlerinin arasından.

Mithat sağ eli diğer elinin içinde koltukta başına gelecek şeyi bilmenin verdiği ölümcül korkuyla beklerken elleri titremeye başladı.

Ateş'in acıması yoktu.
Affı yoktu.
Ölüm listesine aldığı adamın dönüşü yoktu.
Ölmek bir yana acı çekerek ölecek olmak, ölmekten beter korkutuyordu.

O kadarki, adam korkudan altına yapmıştı.

Ateş karşısındaki adama iğrenerek baktıktan sonra diğerine döndü.

Elleri ceplerinde masanın önüne kadar geldi ağır adımlarla.

" Kimin için yaptın bombayı. "

" Be. Ben bilmiyorr.
Ben sadece para aldı.
Ben kimseyi tanımıyor.
Para aldı. Bomba verdi.
Sadece teslim etmek. "

" Abi bu puşt daha doğru düzgün türkçe bilmiyor."

Ateş öfkeyle adama baktıktan sonra birden masanın üzerinden uzanarak yakalarından tuttuğu adamı öyle bir çektiki, adam masanın üzerinden uçarcasına geçip Ateş'in ayaklarının önüne düştü.

" Bilmiyorsun ha! "

Hızla eğilip adamı yüzünü yumruklamaya başladı.

" Demek bilmiyorsun ha!
Kimsiniz lan!
Siz kimsiniz de beni öldüreceksiniz lan!."

Adamı hiç acımadan üst üste öldüresiye yumrukluyor ne bağırmasını ne yalvarmasını nede ağzından burnundan akan kanı dinliyordu.

Ateş adamı acımadan döverken Faruk'un diz çöktürdügü Mithat korkuyla izliyordu adama yapılanı.

Ateş yerdeki adamın üzerinden kalktığında adamın yüzü tanınmaz haldeydi.
Burnu ve dişleri kırılmış yüzü gözü morarmış dudakları patlamıştı.
İki gözü iki çeşme ağlıyor,

" Af. Af diyordu."

Ateş hızlı nefesini düzene koyarken pis bir gülümseme ile baktı.

Yumrukları kana boyanmış, adamın pis kanı Ateş'in yüzüne sıçramış yüzünde damla damla kanlar oluşmuştu.

" Af!
YOK! "

Hemen masanın yanındaki sütunu göstererek,

" Bağlayın." Dedi.

" Santim kıpırdayamayacak şekilde bağlayın."

Adamları yerde yatan adamı sürükleyerek sütunun yanına getirip yanlarında getirdikleri çantadan aldıkları kalın iple adamı koza gibi sutuna sardılar.

" Siktiğim kafasınıda sabitleyin."

Dedi Ateş.

Sonra ağır ağır Mithat'a doğru dönüp yürüdü.

Mithat, bir yüzü tanınmaz hale gelen adama, birde karşısında ellerine ve yüzüne kan bulaşmış ölüm yüklü kızıl bakışlarla bakan Ateş'e baktı.

İzlediklerinden sonra anında Ateş'in ayağına kapandı.

" Abim..
Ateş abim.!
Kurbanın olayım affet!
Ben ettim sen etme. Affet abim, affet! Yalvarırım affet! "

Ateş hızla çektiği ayağıyla en sertinden bir tekme geçirdi adamın suratının ortasına.

Adam ağzından püsküren kanla kendini yerde bulduğunda, yere çökerek yakasından tuttu.

" Beni öldürmeye çalışırken çok cesurdunuz. O cesaretin şimdi nerde lan! "

" Abim."

Dedi adam yine Ateş'in ellerinden tutarak öperken.

" Elini ayağını öpeyim affet! "

Ateş ellerini çekerek hışımla ayağa kalktı. Ellerini pantolonununa sildi iğrenerek. Yerde yatan adamın kafasından başladı tekmelemeye.

Adam elleriyle başını korumaya çalışırken Ateş hiç acımadan arka arkaya yüzüne gömdü deri ayakkabının burnunu.
Kırılan burnumdan ve parmaklarından kemik sesleri duyuldu.

Ateş'in adamları gözlerini kırpmadan Ateş'i izliyorlardı.

Hırsını alamayan Ateş vücuduna geçerek rastgele geçirdi sert tekmeleri.
Bir yandan öfkeyle bağırıyordu.

" Af yok ulan!
Bana yanlış yapana.
Karşıma geçene af yok!

Yok!
Yok!
Yok! "

Ateş hem vuruyor hem bağırıyordu.

" Sikerim sizin belanızı.
Sikerim sizin cesaretinizi."

Sonunda adam yerde yarı baygın,

" Affet abi." Diye diye inlerken bıraktı adamı.

" Alın bunuda diğerinin arkasına bağlayın.
Ama ayakta ve elleri sutunun arkasında."

Adamlar Mithat'ı alıp sütunun diğer tarafına bağladılar.

" Faruk sigara."

Faruk anında cebindeki paketten bir dal sigara alıp yakarak Ateş'in adamlara bakarak uzattığı kanlı eline verdi.

Ateş sigaradan derin bir nefes çekerek havaya doğru üfledi.

Sonra sigarayı dudaklarına sabitleyerek bıraktı. Yerdeki çantadan bir el bombası, 2 kelebek bıçak bant ve misina çıkarttı.

Önce yerde bağlı olarak oturan bombacının yanına geldi.
Yere bir dizinin üzerine çöktü.
Adamı çenesinden kavrayarak ağzını açtırararak elindeki bombayı kırık dişlerinin arasından bombacının ağzını sokarak funyesi dışarda kalacak şekilde bantladı ağzına.

Adam olacağı anlamış dahada ağlıyordu.

Sonra misinayı sütunun üstündeki demirden geçirerek bir ucunu Mithat'ın boynuna bağlarken, diğer ucunuda gererek el bombasının pimine bağladı.

Ayağa kalktı.
Sigarasından bir nefes daha çekip Mithat'ın yanına gelip önünde durdu.

Ağzındaki dumanı adamın yüzüne üfledi önce.
Sonra elindeki kelebeği açarak adamın boğazında gezdirdi bir süre.

" Bu piçi sen getirdin sen götüreceksin..."

Dediğinde adamın dizleri tir tir titremeye başladı.

Sonra Faruk'a baktı. " Çıkın. " Dedi.

Adamlar hızla depodan çıktılar. Mithat'ın diğer adamıda tabi.

Ateş elindeki kelebeği bir anda Mithat'ın böğrüne sapladı, iyice bastırarak çevirdi ve saplı sekilde bıraktı.

Adam acıyla inlerken diğer kelebek bıçağı açarak,

" Hiç kimse Ateş Yıldırım'ın karşısına geçemez."

Derken tam boynuna sapladı kelebeği.
Sonrada arkasına bakmadan depodan çıkarak arabaya doğru yürüdü.

Aradan 1 dakika falan geçmiştiki depodan büyük bir patlama sesi geldi.

Yaralı Mithat yere düşerken el bombasının piminide çekmişti.

+18 Bitti.

Ateş depodan ayrılırken Mithat'ın adamı can havliyle kaçtı yanlarından.
Ateş yanındaki adamların karşısına geçti.

" Baykan'ın mekanına gidiyoruz."

" Emredersin abi dediler hep bir ağızdan."

İçerde izlediklerinden sonra aksi mümkün değildi zaten.
Ateş'ten korkuları bir kat daha artmıştı

Herkes arabalara bindi. 40 dakikanın sonunda Baykan'ın mekanına gelindi.
Hızla inildi araçlardan.

Gece kulübünün arka kapısından baskın şekilde girdi Ateş ve adamları.
Yine hızlı adımlarla geçtiler koridordan. Baykan'ın odasının önünde durdular.

Kapı önündeki korumalar Ateş'in eli yüzü kan içindeki halini gördüklerinde ölümü görmüş gibi koşarak kaçtılar. Ateş hiç iyi niyetle gelmemişti, biliyorlardı.

Ateş yavaşça içeri girdiğinde koltuğunda oturan Baykan'ı kucağındaki kadının dudaklarında gezerken buldu.

Ateş'i ilk gören kadın oldu. Korkuyla indi adamın kucağından. Gördüğü kanlı yüzden sonra çığlık atarak kaçarcasına çıktı odadan.

Baykan karşısında Ateş'i elleri yüzü kan içinde gördüğünde, adamı patlamadan sonra hayalet olup gelmiş sandı anlık.
Başka bir açıklama bulamadı kafasında.
Korkuyla ayağa kalkarak geriledi.

" Ateş Yıldırım.
Sen nasıl.
Na- na asıl ölmedin? "

" Arkanda kim var lan! "

Hızla adamın yanında aldı soluğu Ateş.

🔞+18 şiddet kan ölüm 🔞

" Senin haddin değil piç.
Kim için çalışıyorsun? "

Dedi adamı saçlarından tutup kafasını duvara vurarak.

Tekrar etti Ateş.
Hem adamın kafasını duvara vuruyor hem,

" Kimin için.!
Kimin için.! " Diyordu.

Adam can havliyle Ateş'in kollarından tuttu.
Acıyla inleyerek,

" Yapma Yıldırım.
Bağışla. Şeytana uydum. "

Ateş dinlemedi.
Adamın kafasını bir kez daha duvara geçirdi. Tekrar ve tekrar.

Adam elleri kafasında yalvarırken arkasındaki duvar kana boyandı.

Ateş ellerini adamın boğazına geçirdi.

" Kime çalışıyorsun it.
Uyduğun şeytan kim?"

" Ta tanımıyorum.
Aracı yollamış. "

Tanımadığın adam içinmi Yaman Yıldırım' a göz dağı vermeye kalktınız lan.! "

" Valla tanımıyom abi.
Eski düşman dedi o kadar.
Büyük paralar döndü senin ölümün için."

Ateş duyduğu şeyle iyice delirdi.

Adama attığı kafayla adam geriye duvarın dibine düştü.
Baykan elleri kafasının arkasında acıyla inlerken Ateş belindeki silahı çekip yerde oturan adamın dizine dayadı ve tetiğe bastı.

Adam acıyla bağırırken diğer dizine dayadı silahı.

Baykan ellerini havaya kaldırdı. Yalvararak,

" Abi.
Abi ne olur bağışlaa.!" Diye haykırdı.

Ateş duymadı bile. Yeniden bastı tetiğe. Sonra kasığına çevirdi silahı bir daha bastı.
Adam titreyerek baktı kan çanağı gözlerle bakan Ateş'e.
Silah tutan eline yapıştı.

" ABİİİ! " Dedi.

Son kelimeside bu oldu.

Ateş silahın namnusunu adamın ağzının içine kadar sokarak boğazına dayadı ve tetiğe bastı.

Arkasındaki duvar kana boyandığında yerden doğruldu. Odadan çıkarak koridora döndü.

Önüne çıkan bütün adamları tek tek vurdu. Mekandan çıktığında geride kan gölü bırakmıştı.
Dışarda durup mekana baktı.

" Yakın!."

+18 şiddet bitti

Bu gece Ateş'i konuşacaktı herkes.
Korkularını ve cesaretlerini yeniden düşünecekti herkes.

Adamlar ve Ateş arabalara binerek uzaklaştılar.

" Faruk. "

" Emret abi. "

" Eve dön.
Ela'nın yanında kalın.
Ben otelde olacağım. Bu işi bitmeden dönemem."

" Tamam abi. "

Ateş otelde indi adamların bir kısmıyla.

Saat 22:00 olmuş,

Faruk'ta diğer adamlarla eve gelmişti.

İçeri girdiğinde Deniz koltukta oturuyor kız diğer koltukta cenin pozisyonunda uyuyordu.
Yavaş adımlarla Deniz'in yanına geldi Faruk.

Koltuğa bıraktı kendini. Bugün olanları düşünüyordu.
Bu işin içinden kim çıkacak onu düşünüyordu.

" Deniz. "

Dedi kısık sesle karşı koltukta sızmış uyuyan Ela'ya bakarak.

" Hmm."

" Nasıl? "

" Dayanıyor.
Suçu kendine buluyor.
Yetişemedim diyor.
Doğru düzgün birşey yemiyor içmiyor.
Sadece uyumak istiyor bir şeyler görürüm umuduyla."

" Bu deli kız küçücük canıyla iyi bile dayandı. Başka biri olsa çoktan bakırköye yatardı. "

" Sabaha çok var kahve içer misin? "

" Olur."

Deniz ayağa kalkıp belindeki silahı sehbaya bırakıp mutfağa doğru döndüğünde Ela yerinden kalktı.

Ela'nın uyuyan halini farkeden Faruk'ta hemen ayaklandı. Yine uyur gezeri tutmuştu.
Deniz'le birlikte kıza dikti gözlerini.
Her hareketini takip ettiler.

Şuan başka bir âlemde başka bir şey yaşadığı her halinden belliydi.

Kız,
" SİYAH PUMA. " Dediğinde Deniz'e baktı.

Sonra,
" Bu âlemde yılan simgesi sadece bana ait benden başka kimse kullanamaz." Dedi.

Bu söz tanıdık geldi Faruk'a.

Ateş'in öncedende kullandığı bir cümleydi.
Demekki Ela ya da söylemiş diye geçirdi aklından.

Sonrasında,

" O zaman.
Siyah pumanında bir sahibi olmalı.
Siyah puma kimin simgesi.? "

Dediğinde Faruk bir anda sağ yumruğunu sol avucuna geçirdi.

" KARA ALİ.
Tabi ya.
Evet Kara Ali! "

Diyerek cebinden çıkardığı telefonun tuşlarına bastı telaşla. Telefon çalarken hızlı adımlarla çıktı evden.

Çalan telefon açıldığında tek cümle konuştu.

" Toplanın gidiyoruz." Dedi ve kapattı.

Faruk kapının önündeki Davut'un yanına gelerek yakasından tuttu.

" Gözünüzü açın, bir dakika bile boş bırakmayın burayı. "

" Tamam abi."

Faruk Davut'u bıraktıktan sonra bahçenin önünde sıralanan 5 araçtan en öndekine yürüyerek bindi.

" Şamil otele. Hızlı sür."

" Tamam abi.

Abi ne oluyor?
Kötü birşey mi var? "

" Sen işine bak şamil.
Gidince anlarsın."

Faruk en hızlı şekilde otele gitmeye çalışırken Ateş'te otel odasında elindeki ve yüzündeki kanlardan kurtulmak için nerdeyse bir saattir kuvetteydi.
Sonunda küvetten çıkıp duşun altına girip durulanarak çıktı.
Bornozunu giyip odaya geçerken Faruk'ta otele gelmişti.

Ateş elinde sigara otelin son katındaki penceresinden İstanbul'u seyrederken odasının kapısı tıkladı.

Geri dönüp kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında Faruk hızlı hızlı nefesler almaya çalışır şekilde kendisine bakıyordu.

Ateş'in aklına Ela ile ilgili kötü şeyler geldiğinden yakasından tutup içeri çekti adamı.

" Faruk söyle ne oldu? "

Ateş Faruk'un yakasını bıraktığında Faruk konuşmaya başladı.

" Abi evdeydim.
Senin deli kızın uyur gezeri tuttu yine."

" Deniz nerde? "

Dedi Ateş yine yakasından tutarak.

" Deniz yanında abi."

" Boş bırakmayın orayı demedimmi ben size. "

" Adamlar kapıda abi.

Benim diyeceğim başka bir şey.
Ela uyuyarak gezerken kendi kendine konuşuyordu.

Abi kıza, yılan simgesi sadece bana aittir mi dedin."

" Evet.
Öyle çünkü.
Neden...?"

" Abi kız siyah puma simgesi. Dedi uykusunda."

" Ne ? "

" Abi önceki rüyalarını düşünürsek kız...
Abi Kara Ali! "

" Kara Ali mi? "

" Abi siyah puma Ali Kara'nındı biliyorsun.

" Evet puma onundu.
Ama o öldü.
Yaman Yıldırım'la karşı karşıya kalınca dedem onu gemisiyle beraber havaya uçurmadımı lan! "

" Ben bilmem abi.
Ela siyah puma simgesi dedi."

Ateş masadaki telefonu alıp hemen dedesini aradı. Bir yandan giyiniyor bir yandan dedesiyle konuşuyordu.

Dedesi de aynı şekilde 4 yıl evvel Kara Ali'nin öldüğünü söyledi.

" Dede bu adam ölmemiş olabilirmi.?"
Dedi Ateş.

" O geminin içinden kesinlikle sağ çıkamaz. Ama kızın gördükleri de boş çıkmadı hiç.
Bu işte bir iş var evlat.

Kara Ali'nin herşeyi yağma oldu.
Yaşasada kalacağı, saklanacağı hiçbir yer yok.
Sadecee..."

" Sadece ne dede. "

" Gülizar'ın evi."

" Gülizar kim."

" Ali'nin metresiydi. Ali'nin mal varlığının çoğunu onun üzerine yaptı deniyordu. Doğruysa onunladır.
Boğazda bir yalısı vardı kadının.

Yeter artık. Şirkette buluşalım Ateş. Bende geliyorum."

Ateş gülümsedi. Yaman Yıldırım bu hali hoşuna gitmişti.
Arada bir birden gençleşiyordu bu Yaman Yıldırım.

1 saat sonunda Ateş ve adamları Yaman ve adamlarıyla şirketin önünde buluştular.

Yaman Yıldırım'ın aracının arkasında ilk sırada Ateş'in aracı olmak üzere 7 araç vardı.

Bir süre yol aldıktan sonra yalının olduğu adrese gelerek durdular. Önden Yaman Yıldırım arkasından Ateş ve Faruk ve adamlar indiler.

Gecenin 1 i ve sessiz bir yalı.
Ateş karşısındaki yalıyı süzdü.

" Dede bu kadar sessizlik normal değil."

" Bencede. Senin bugün yaptıklarından sonra burda kimsenin olmaması normal değil."

" Ya Kara Ali gerçekten öldü.

Ya biri onun yerine geçti.

Yada burda değil başka bir delikte."

Ateş sinirle döndü yerinde.

" Kim lan kim.
Kim bu siktigimin piçi."

O sırada yalıdan yaşlı bir adam çıktı. Ateş'in yanına kadar geldi.
Ateş, Yaman ve Faruk hepsi yaşlı adama bakıyorlardı.

" Ateş Yıldırım senmisin? "

Ateş adamı yukardan aşağı süzdü.

" Sen kimsin? Dedi kaşları çatık.

" Sana bir not bıraktılar. "

" Kim?
Ne notu? "

Yaşlı adam Ateş'e bir kağıt uzattı ve arkasını dönerek ağır adımlarla yalıya doğru yürüdü.

Ateş elindeki kağıdı hızla açarak okudu.

Ateş Yıldırım.
Sana meydan okuyorum.
1 saat sonra ölümüne.

Kara Ali

 

Loading...
0%