@azamet_29_2
|
Yakalanmanın şaşkınlığıyla tekrar arkamı dönüp Ateş'i ve tetiğe basışını ve o adamın alnında patlayan silahı görmem bir oldu. O adamıda acımadan vurmuştu. Midemdeki müthiş bulanma ile Gözlerim bulanıklaşırken yanıma gelen Ateş'in küfürler eşliğinde bana bakan gözleri son görüntüm oldu. ***** Önümdeki adi herifi sorguya çektikten sonra sıra cezasını kesmeye gelmişti. "Af yok. Dedim. Dedikten sonra silahımı alnına dayadım. Tetiğe basmamla arkamdaki hareketliliği farketmem bir oldu. İçeride yatarken bıraktığım o aptal kız arkamdaydı. Evden kaçarak buraya kadar gelmeyi başarmıştı. Yetmiyor gibi adamı ve nasıl öldüğünü görmüştü. Hay böyle şansımıda borcumuda sikeyim ben. Vermeseydiniz lan o kanı,vermeseydiniz. Yanındaki adamın yakasına yapışarak dişlerimin arasından tısladım. "Bu kız buraya kadar nasıl geldi lan. "Öğrenirim abi." "Öğren bul getir o iti." Titremeye başlayan kızı yerden kaldırarak kucağıma aldım. " Abi adamı ne yapalım. " Arkamı dönüp adama baktım. " Kollarını kestikten sonra herkesin görebileceği bir yere atın. "Tamam abi." Adamları arkamda bırakıp kucağımda titreyen kızla tekrar eve döndüm. İçeri girince, "Zehra!" Diye bağırdım. Korkuyla gelen kadın, "Buyrun efendim." "Deniz nerde.?" "Misafir odasında. "Dinlendirecem ben onu... "Özür dilerim efendim. "Bir daha olursa karışmam, sürerim hepinizi." " Bir daha olmaz efendim." Salondan üst kata çıkıp misafir odasına girdim. Deniz efendi yatakta sızmış uyuyordu. Yataktan aşağı sarkan bacağına tekmeyi geçirince afallayarak uyandı. "Ne. Ne oluyor?" "Seni uyu diyemi getirdik lan. "Na-Nasıl kaçmış." " Ne oldu niye bu kadar titriyor." "Şok geçiriyor." "Ne.?" "Sayende az önce ölen birini izledi." "Kahretsin!" Diyerek yerinden fırladı. "Benim sayemde mi senin sayendemi? Diğer odaya geçip kızı yatağa bıraktım. Bir süre sonra kızın titremeleri azalıp durdu ve derin uykuya geçti. " Bu iyi olmadı. Delirmese bari." "Lan geri zekâlı. Başında dursaydın bu duruma gelmezdi." "O kadar şey söyledikten sonra yinede kaçmaya kalkacağını tahmin edemedim." "Bi daha et. ***** Ateş Yıldırım'ın karanlıkta o zavallı adamı kafasından nasıl vurduğu tekrar tekrar gördükten sonra gözlerimi midemdeki bulantı ile açtım. Kâbus görmüştüm yine. Son gördüğüm şey bir kez daha aklıma geldiğinde midem daha fazla dayanamadı. Birden öğürünce elimi dudaklarına bastırarak yataktan kalktığım gibi aksayarak odadaki banyoya attım kendimi. Klozetin önüne, dizlerimin üzerine çökerek midemdeki bütün safrayı çıkardım. Boş midemdeki bütün safra bittiğinde midemdeki kasılmalar, titreyen ve kıpırdayacak hali olmayan bir vücutla orda öylece kaldım. Yaş dolu gözlerimi kapatıp nefes almaya çalışırken, el yordamı ile duvardaki havluyu alarak dudaklarımı sildim. Klozetin kapağını kapatıp destek alarak kalkmaya çalıştım ama titrek taylara benziyordum. Gücüm kalmamıştı. Kendimi olduğum yere geri bıraktım. "Rahatladın mı?" Duyduğum sesle anında arkama dönmeye çalışırken korsenin altındaki kaburga yine kendini belli edince elim böğrümde kasılıp kaldım. Dişlerimi sıkarken omuzumda hissettiğim ceket ve beni tutan ellerle taş kesildim. Ses ve kollar Ateş Yıldırım'a ait olduğu için nefesim dururken vücudum dahada titremeye başladı. Kulağıma dokunan nefese eşlik eden ses, "Titriyorsun." Dedi beni yerden kaldırırken. " Sakin ol. Sana zarar vermeyeceğim. Dediğinde vücudum korkuyla itaat etti. Beni yerden kucağına kaldırdığında başım önde ellerime bakıyordum sadece. "Nefes al!" Dedi yine emredercesine. Ağır adımlarla beni tekrar odaya getirip yatağa oturttu. Omuzumdan ceketini alırken anında geriye giderek başlığa yaslanıp dizlerimi kendime, örtüyüde üzerime çekip sımsıkı sarıldım. Sadece yatağa bakarak beklemeye başladım. Kulağıma gelen ayak sesleri odada yürüyerek tur attığını söylüyordu. Kaçıncı olduğunu bilmediğim turdan sonra yatağın ayak ucunun çöküşüyle oturduğunu anladım. "Yüzünü kaldır. Başımı iki yana salladım hızla. "Bana bak. Dedim." Desede başımı salladım yine. "O kadar çok mu korkuyorsun!" "Seni gör-düm. Dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Korkuyorsun ama sivri dilin yinede söyleyeceğini söylüyor. "O... O zavallı adamı nasıl öldürdün. Dememle oturduğu yerden kalkıp, yanıma oturup çenemden tutuşu ve yüzümü yüzüne çevirmesi bir iki saniye sürmüştür. Dişleriyle beraber çenemide sıkıyordu. Gözlerimin dolmasına engel olamadan baktım. Gözlerinin karası kapkara girdaplara dönüşürken o girdaların merkezinde şimşekler çakıyordu.. "O zavallı sandığın adam ölmeyi çoktan haketti. Yüksek sesi ve tonu beni sarsmaya yetmişti. Sıktığı çenemi biraz daha kaldırarak, gözlerine bakmaya zorladı gözlerimi. "Kaçırdığı küçük çocukların kollarını yada bacaklarını kesip sokaklara salarak dilendirdigini öğrendim. Dedi dişlerini sıkıp hırlayarak. "Onlara ne yaptığınıda duymak istermisin, yada izlemek. Dediğinde alnının ortasında beliren damar öfkesine imza atarken benim midem yeniden bulanmaya başlamıştı. Yüzü yüzümün tam önünde nefesi tenime değerek tekrar konuştu. " O orospu çocuğunu geberttimki ibret-i alem olsun diye. Dedikleriyle nefes nefese kalmıştı. Burun delikleri genişliyor arka arkaya nefesler alıyordu. Adı gibi ateş saçan gözleriyle bakarken işaret parmağını bana uzatarak, ağzını açtı. Onun yerine ellerini saçına geçirip. Neden hala burdaydı neden gitmiyordu. "Kulağını aç..." Dediğinde cümlesini yarıda kestim. "Neden beni burda zorla tutuyorsun. Ne zaman bırakacaksın beni." Dedim ağlamaklı. "Buraya gelme sebebimde bunu anlatmaktı. Sayende konu başka yerlere gitti. Kulağını aç beni iyi dinle ve ezberle. Bir kaç saniye bekletip devam etti. 3 yıl önce bir sebebten ölümle burun buruna geldim. O gece aynı hataneye gelen biri bana kan verip, borç olarak verdiğini zamanı gelince karşılığını isteyeceğini yazan bir not bırakıp gitmiş. 3 yıldır ha geldi ha gelir diye bekledim. Ama hiç ses çıkmamıştı taki 3 gün önce biri gelip bana kanını veren o adamdan mesaj getirene kadar. Borcunun karşılığını istediğini söylemiş. Kanıma karşılık..." " Banane bunlardan. Neden anlatıyorsun bunu. Benimle ne alakası var. Derin bir nefes alıp kaşlarını çattı Ateş. Cümlesini başa sararak tekrar etmeye başladı. "3 gün önce biri gelip..." Dedi bastıra bastıra. "Bana kanını veren o adamdan mesaj getirdi. Borcunun karşılığını istediğini söylemiş. Kanıma karşılık canımı koru, kızımı kurtar. Demiş. Bir anlık kafam karıştı. "Aysel ve Yaşar piçi seni o Canay ibnesine satmış. Seni o ibne ve adamlarından kurtardım, buraya getirdim. Çünkü sen benim borcumsun. "Nasıl yani." Dedim ayağa kalkarak. Babam 3 yıl önce sana bir iyilik yapmış, sende borcuna karşılık beni kurtarmışsın sağol. "Hayır.! Bir süre burda kalacaksın. Hiç bir yere gitmeyeceksin." "Neden ya neden? " Artık kendi hayatın falan yok. Ve artık babanda yok." Dedi hırsla kalkarak. O an donup kaldım. "Baban bir hafta kadar önce kalp krizi sonucu ölmüş. Yaşar bunu biliyor olmalıki seni Canay'a, o Canay ibneside seni peşin peşin Mısır'lı bir zengine metres olarak ayarlamış. "Yalan." Dedim "Babam ölmüş olamaz. Yalandır. " Yalan falan değil. " Dedi kollarını göğsünde birleştirerek. "Öleceğini anlayınca bana biriyle bu mesajı yollamış. Seni Yaşar ve Aysel'den kurtarmamı istemiş. Yoksa neden hiç görmediğim tanımadığım senin peşine düşeyim. O yüzden bir süre burda kalmaktan başka şansın yok." "Hayır. " Ya Sabır! " İnanmıyorum sana. Dedim bir nefeste. Şuan aklım başımda değildi bence. Yada yürek falan yemiştim. Kaşları çatıldı gözlerinin akı karası birbirine girdi. " Madem öyle istediğin an gidebilirsin. Hemen şimdi gitmek istiyorsan git. "Senden öyle birşey istemem zaten." Dedim. Deniz: "Anlaşılan ikna olmamış." Diyordu arkamdaki Ateş'e. Beni ikna etmeye çalışıyordu demekki. Dahada hızlanarak kapıyı açıp çıktığım da önüme burnu kırılmış, bandajlı bir adam çıktı. Önce şaşırsamda devam ettim. Yanından geçecekken önüme geçti. "Çekil. "Bırak." Diyen tok sesle adam kenara çekilince yürümeye devam ettim. Bir an önce burdan gitmek istiyordum. Kara soğuğa aldırmadım. Önce etrafa baktım. İki yönde boştu. Yinede durmaya niyetim yoktu. Şimdi gidemezsem ömür boyu burda kalacakmış gibi hissediyordum. Hızlı ama aksak adımlarla yürümeye devam ettim. Ana yola ulaşırsam bir şekilde polise gidecektim. Baya bir yürüdüm ama her yer aynıydı sanki. Ne yol bitiyordu ne manzara değişiyordu. Sanki aynı yerde dönüp duruyordum. Bir kaç saniye soğuk havayı derin ve hızlı şekilde içime çektim. Hızlı yürümekten göğüs kafasim körük misali inip kalkıyordu. Gözlerimi açtığımda gök yüzünden lapa lapa yağan kara baktım. Baba... Öyle ne kadar kaldım bilmiyorum belki saniyeler belki dakika. Son duyduğum ve gördüğüm şey, "Aklın başına gelmiştir artık." "Senden nefret ediyorum." Diyebildim sadece. Sonrası karanlık.
|
0% |