@azamet_29_2
|
"Kırmızı gözler, bizim görmediğimizı görür. Kırmızı gözler karanlığı ve daha fazlasını görür." Karanlığa tekrar çekilmeden önce gözlerimi araladığımda arabada ve Ateş'in kucağında bir battaniye altındaydım. Son duyduğum ve gördüğüm şey, "Aklın başına gelmiştir artık." "Senden nefret ediyorum." Diyebildim sadece. ***** Tam arkamda duran, yine siyah deri ile kaplı kapıyı görünce hemen o yöne giderek kapının kolunu açtım. Nerde olduğumu anlamaya çalışarak etrafa baktım. Buranın bir eğlence mekanı olduğunu anladım. "Nerdeyim ben? Dişlerimi sıkıp kollarımı kendime sararak, "Allah belanı versin Ateş Yıldırım." Dedim ağlayarak. Allah'ım ben sana ne yaptım. Dedim Siyah demir korkuluklu, kırmızı basamaklı merdivenleri dönerek çıkmaya başladım. Çıktım,çıktım, çıktım ama merdiven bitmiyordu bir türlü. En son kalan bir kaç basamaktan sonra nihayet son basamağa gelip durdum. Nefes nefeseydim ve kalbim sıkışıyordu. Kanter içinde kalmıştım. Başımı kaldırıp çıkışı gördüğümde o kadar mutlu oldum ki. Karanlıktı. O halde saat gece 1'di Ateş'in beni nereye bıraktığını anlamak için geriye dönüp arkama baktım. Kapının üzerinde 15 Jan yazıyordu. Oyalanma Ela diyen iç sesimle kendime gelerek yürümek istedim. Hemen burdan uzaklaşmalı polise falan gitmeliydim. Tam ilk adımı atacakken biri kolumdan yakaladı. Elini ateşe sokmuşcasına geri çekerken diğer elindeki,yarısına kadar dolu olan şişe parmaklarının arasından kayarak yere düştü. "Kırmızı göz!" Dedi. " Ne? " Işıltılı mekanların olduğu kaldırımda yürüyerek mırıldanmaya başladı. "Kırmızı gözler, bizim görmediğimizi görür. Kırmızı gözler karanlığı ve daha fazlasını görür." Ne saçmalıyordu bu sarhoş. Oyalanma Ela hadi. Ne oluyor demeye kalmadan duyduğum araba ve silah sesleriyle olduğum yere çöktüm. Çığlık çığlığa bağırırken sesler dahada arttı. Kurşun yağıyordu sanki üzerime. Yerdeki adamlardan biri Ateş Yıldırım'dı. Korkuyla ağlamaya başlayarak geri geri yürümeye başladım. Adam tek eliyle bile nefesimi kesebilen biriydi. "Bırak. Bırak beni. Aniden elini boğazımdan çekerek bileklerimi tuttu. "Kimsin.? Kapanan gözlerimi tekrar açtığımda bembeyaz tavana bakarken buldum kendimi. Etrafımda hiç bir şey kalmamış sadece tavan vardı sanki. Öylece bakıyordum. Kulağıma gelen uğultulu seslere gözümün önünden geçen el eşlik edince başımı yana çevirdim. Ateş Yıldırım'ı tepemde bana bakarken buldum. "Hey. Manyak." Gördüğüm rüyanında etkisiyle, ***** " Ya Sabır!" Dedim. Anlamıyormusun? " İnanmıyorum sana. Bu kız beni sınıyordu resmen. Hızla ayağa kalktım. Dedim "Senden öyle birşey istemem zaten." Yine aksayarak merdivenlere geldiğinde inip çıkışa yürüdü. Salondaki dedemle bir an göz göze gelince dedem ayağa kalkarak kıza bakarken kız dahada hızlanıp kapıyı açıp çıktı. Dün akşam kapıda olmadığı için burnunu kırdığım adamın önüne çıkmasıyla, "Çekil. "Bırak." Dedim adama. Bakalım inadı onu nereye kadar götürecekti bunu görmek istiyordum. Kollarımı göğsümde birleştirdim, çatık kaşlarla izliyordum ne yapacağını. Büyük bahçeyi hızlı hızlı yürüyerek geçtikten sonra kapıdan çıkmayı başardı. Olduğu yerde durup etrafa baktı bir kaç saniye. Buraya kadar kızım. Ama durmadı. Önce iki yana baktı, sonrada sol tarafa doğru hızlı ama aksak adımlarla yürümeye devam etti. Bu kızda gerçekten cahil cesareti vardı. Biraz akıllı olsa gerçekten kurtulacaktı aslında. Tek hatası ana yola değil sonu uçurum olan tarafa dönmesi oldu. O soğukta o ayakla inatla yürümeye devam etmesini taktir etmedim desem yalan olur. "Abi ne yapacağız. "Biraz bekleyelim. "Duracağa benzemiyor." "Biraz üşüsünde aklı başına gelsin. Arkasından biraz daha izledim. Hâlâ yürüyordu. Gözden kaybolacak kadar uzaklaşınca , "Faruk arabayı getir." Dedim. "Çok yaklaşma uzakta kal." "Tamam abi." Bir süre sonra kız artık soğuktan titremeye başlayarak kollarını kendine sardı. "Abi bu kız baya inatçı çıktı." Gözlerim kızda sessizce izlemeye devam ettim. "Buraya kadar, gazla." Dedim gülümseyerek. Biz yaklaşırken kızda kendini sırt üstü kara bıraktı. " Faruk bagajdan battaniyeyi ver." "Tamam abi." Dahada yaklaştığımda kendi kendine nefes nefese söylediği şeyi duydum. Sonra gözleri kapandı. "Seni aptal. Faruk elindeki battaniyeyi kızın üzerine örttükten sonra arabanın arka koltuğuna geçerek kızı kucağıma yatırdım. O ara gözleri açıldı. "Aklın başına gelmiştir artık." Bunun bi önemi yoktu. Çünkü benden nefret edenlerin sayısı azınsanamayacak kadardı. Sonra kayan gözlerleriyle kendinden geçti kız. "Faruk eve dönelim." "Tamam abi." Bir süre gittikten sonra, kız battaniyenin altında kollarını kendine sarıp dişlerini sıkarken, "Allah belanı versin Ateş Yıldırım." Dedi ağlayarak. Duyduğum şeyle kaşlarımı çatarak yüzüne bakarken kızı duyan Faruk saniyelik bana baktı aynadan. Şuan kendindemiydi, değilmiydi bilmiyordum. "Dua et bayğınsın. Bahçeye geldiğimizde arabadan inerek eve doğru yürürken Deniz de kapıda belirdi. O an kızın hızlı hızlı nefes alışı dikkatimi çekti. Yürümeye devam ettim. "Jan." Dedi Biz içeri girerken Deniz: "Bu kızla işimiz var. " Dedi. Sinirle baktım yüzüne. "Tamam tamam bişey demedim." Odaya çıkınca kızı yine yatağa bıraktım. Üzerindeki battaniyeyi büyük olanla değiştirdim. Çıplak ayaklarını battaniyenin altına gelecek şekilde örttükten sonra kollarını battaniyenin içine alacakken birden çığlık atıp elleriyle kulaklarını kapatıp hızlı nefesler almaya başladı. Deniz'e bir bakış attım ne oluyor dercesine. "Kâbus görüyor olmalı." Aynı anda kız ellerini havada savurarak, "Bırak. Bırak beni. Kız hiç kıpırdamadan tepki vermeden gözleri tavanda öylece bakıyordu. "Kız kayışı kopardıysa senin suçun." "Deniz, gebertecem bak senide onuda. Belâmızsınız lan.!" Kıza dönerek elimi gözünün önünde sallayarak, "Hey. Manyak. " Dedim. Gözlerini bana çeviren kız.. "Öleceksin! Bende senden ve o yaşlı adamdan kurtulacağım." Dedi. Sonra gözleri tekrar kapandı. "Ne dedi o!" "Kâbus görüyor aldırma." "Kâbus gördüğü içinmi yoksa bildiği bir şeymi var. Dedemden neden bahsetti." "O kadar yorma kafanı." Kıza baktım. O andan sonra kızın hali şüpheli gelmeye başladı. An itibariyle Ziya Dinçer'den başlayarak herkes ve herşey kafamda şüpheli hale geldi. Uyuyan kıza baktım. O masum görünen yüzünün altından başka biri çıkabilirdi pekala. Bu kız ya birilerinin kuklasıysa ve bu kan meselesi yüzünden yanıma yerleştiriliyorsa. O zaman bu kızı da arkasındakileride hiç acımadan lime lime doğrarım. ***** Deniz 2. serumuda taktıktan sonra artık akşam olmuştu ve kızın hâlâ uyuyor olması sinirlerimi daha da bozuyordu. "Deniz ne zaman uyanacak bu kız?" "Bilmiyorum." "Bir an önce uyansa iyi olur. Söylediği şeyleri bana açıklayacak." Deniz oturduğu koltukta telefonunu kurcalarken, ben hâlâ o odanın içinde ileri geri turluyordum. Belki gerekli belki gereksiz ama kafamın içindeki sorular artıyordu. "Nihayet uyanabildin hanımefendi." ***** Hızla yerimde doğrulup geriye yaslandım. Ateş hızla gelip sol elini yatak başlığına dayayıp sağ eli ile yakamdan tuttu. "Konuş!" Dedi. "Kimsin, kimin adamısın. Diye gürleyince bir an yerimde sıçradım. Aklımı toplamaya ve ne dediğini anlamaya çalışırken birden yine bağırdı. "Konuş! "Ne?" Ateş'in yakamdaki eli yumruk olup havaya kalktı. Ateş' in yumruğu öfke dolu bağırma sesiyle birlikte yüzümün yanından geçip yatak başlığında patladı. Başlıkla beraber bütün yatağın salladığını hissederken korkuyla nefesimi tutup öylece kaldım. Yaşlı adam, Deniz hızla Ateş'in yanına gelip koluna girerek. "Ateş sakin ol. " Bırak lan.! " Dedi Ateş kolunu hırsla çekerek. "Ateş ne oluyor." Dedim diyen yaşlı adama aldırmayan Ateş. "Konuş... Deniz istemesede onu oturduğu koltukta bırakıp yanıma gelip yatağın kenarına oturdu. "Ela." "Ben bişey yapmadım. Dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken. "Ben sana inanıyorum. Daha doğrusu inanmak istiyorum. "Öleceksin! Bende senden ve o yaşlı adamdan kurtulacağım." Dedin. "Ne demek istedin. Deniz' in söylediği ama bana yabancı olan cümlelerden sonra. Tekrar baktım Ateş'e ve o adama. O an anladım Ateş'in ölüm kuyusu gözlerinin kimden geçtiğini. "Hatırlamıyorum." Dedim. Hatırlamıyordum. "Ben, ben rüya gördüm sadece." Dedim karşımdaki Zebellah ve yavrusu gibi duran ikiliye bakarken. Öldüğünüzü gördüm. " "Ne?" Dedi yaşlı adam. Hepimiz yüzüne baktık. "Anlat!" "Be..Ben karda bayılınca gözlerimi açtığımda bir odadaydım siyah deri koltuklar vardı. Kırmızı loş ışıklı bir oda. Yine ordan uzaklamak istedim ama bir adam arkamdan beni yakaladı. Korktum. Bırak beni katil diye bağırdım. Bana Kimsin diye sordu. "Yüzü." Dedi Ateş. "Görmedim. Yüzü karanlıktı yada yoktu. Ama kaşında parlayan bir demir vardı. Piercing gibi. Hepsi bu." Dedim "Ben kimseye çalışmıyorum yemin ederim. Adam sinirle odadan çıkarken Ateş'te arkasından gitti. ***** Dede Yaman Yıldırım ve Ateş Yıldırım davet için hazırlandılar. Kapının üzerinde yanıp sönen JanJan ( Yanar döner ) yazısına baktılar. Girişin 10 adım sonrasında aşağıya inen merdivenlerin önünde Sencer ve adamı Tarık elleri önlerinde gelen ağır misafirleri bekliyordu. "Abi hoş geldiniz. Şeref verdiniz." Ne Ateş ne Yaman Bey cevap vermediler. Başlarıyla onaylayıp buyur edildikleri mekana doğru aşağı inerken merdivenleri inceledi Ateş. Siyah demir korkuluklu kırmızı döner basamaklı uzun bir merdivendi. Ateş' in yüzü değişti dedesine bakarken. Arkasında kendine eşlik eden Faruk'a baktı. Faruk yapacağı şeyi anladı. Sencer iki ağır misafirine mekanın en lüks ve ayrıcalıklı köşesini göstererek buyur etti. Güzel kızların getirdiği içkiler ve mezeler ikram edildi. Nihayet Ateş ve Yaman Bey ayağa kalkarak. Sencer ile vedalaşıp mekandan çıkmak için üst kata yürüdüler. Yaman Bey, Ateş ve Faruk. Üçü ve dışarda diğer adamlar mekandan çıkmak için dönen kapıya geldiler. "Çıkıyoruz." dedi. Ateş ve yanındakiler 3. ü adımı atmışlardıki birden bir araç ve silah sesleri duyuldu. Ateş'in adamları aracın peşine takılmıştı. "Abi.! "İyiyiz Faruk." Ateş eli göğsünde ayağa kalkarak kendine baktı. Akşam kızın odasından çıktıktan sonra dedesi ile salonda yaptığı konuşmayı hatırladı. Dedesi elleri saçlarında, "Ölmemiş olabilirmi?" Demişti. "Dede ne oluyor. " Piçin piçi Azmi." "O kim. Ne oluyor. Kız bir rüya anlattı deliye döndün." "Kızın gördükleri uydurma değil." "Sen yukardayken telefon geldi. Sencer mekanı gece açıyormuş." "Hani yarındı. "Onu geç. Ateş biri bize pusu kuracak. Ve o kişi Azmi olabilir." "Azmi'nin kaşında o takılan boklardan vardı." "Dede sana inanamıyorum. Dede Yaman, Ateş'e baktı. "O kızla kan bağınız var. Bu kan bağı yüzünden senin başına gelecek birşeyi görmüş." "Oldu olacak geleceği görüyor de de tam olsun." " Bu gece anlarız. Adamları ayarla. Çelik yelek giyeceğiz." "Ne?! Yok artık. Dedem sinirli şekilde, "Giyeceksin!" Dedi. Dedemin ve Ela'nın sayesinde ölümdenmi döndük şimdi. Dedim sinirle gülerek. Hızlıca toparlanıp arabalara bindik. Eve gelirken yelekleri çıkardık. Eve geri gelince içeri girer girmez kızın olduğu odaya çıktım. Kapıyı açıp yavaşça içeri girdim. Deniz bir serum daha takmıştı. Kendide koltukta uyuya kalmıştı. "Hassiktir beh! Koduğumun şansı." Dedim aklıma gelen şeye gülerek.
|
0% |