Yeni Üyelik
9.
Bölüm

K.B 9 Gümüş Yılan

@azamet_29_2

Yatağımdan kalkıp dolabın üzerindeki boy aynasına bakmak için dolabın karşısına geçtim.

Karşımdaki kıza bakarken donup kaldım yine.
Gözlerim...
İkiside kırmızıydı.

Dikkatle kendime bakarken,
Duyduğum sesle korkuyla gerilerken son ses çığlık attım.

" Merhaba Ela."

*****

" Yine söylüyorum Deniz.
Bu kızı uyurken bağlamak lazım."

" Buna gerek olduğunu sanmıyorum. Her düştüğünde uyur gezer muamelesi mi yapacaksın kıza.
Belliki merdivenden düşmüş."

Deniz konuşurken karşımda sessizce oturan Emel'e baktım.
Ona olan sinirim hâlâ geçmemişti.
Onun yüzünden dedem sabahın körü evden çıkıp gitmişti.

Bunun yanı sıra fazla sessizdi.

" Ne oldu.
Ne bu halin?"

Sesimi duyunca daldığı düşüncelerden irkilerek çıktı.

" Bir şey yok.
Pek uyuyamadım da."

" Neden?
Yoksa...
Olanlarla bir ilginmi var.? "

" Ha-hayır." Dedi ellerini havada sallayarak.

"Ben bişey duymadım."

Emel stresli ve kekeliyordu.
Sinirle ayağa kalkıp yanına geldim. Kollarından tutup ayağa kaldırarak.

" Emel!
Bu işte parmağın çıkarsa keserim o parmağını.
Biliyorsunki dediğimi yaparım."

" Yemin ederim alakam yok.
Ben.
Sabah sizden duydum olanları. Gece odamdan hiç çıkmadım ben. "

" Umarım yalan söylemiyorsundur." Dedim dişlerimin arasından.

" Söylemiyorum.
Hem...
Hem siz dediniz uyur gezer diye.
Gezerken düşmüş işte.
Ne yaptığını ne söylediğini bilmez böyleleri."

"O zaman neden..."

Demiştimki üst kattan müthiş bir çığlık geldi.

" Ela.!"

Emel'i koltuğa savurup koşarak çıktım merdivenleri.
Deniz'de peşimden geliyordu. Üst kata gelince kapıyı omuzlayıp içeri girdim.

"Ela.!" Dedim.

Ama yatak boştu. Yoktu.
Gözlerimle odayı taradım.
Odada değildi. Hızlı adımlarla giyinme odasına ve banyoya baktım ama ordada değildi.

" Nerde lan bu kız."
Arkamdaki Deniz balkon dediğinde hemen balkona yöneldim.

Perdeyi çekip kapıyı açtığımda Ela'yı balkonda köşeye sinmiş yerde gördüm.
Ayakları yalın karlara bassada aldırmıyor korkmuş ve nefes nefeseydi.
Ne olmuştu da kendini bu soğukta balkona atmıştı.

Sağ eli korkuluklara yapışmış sol eliyle kalbini tutuyordu. Sargılı eline uyguladığı güç yüzünden yarası açılmış kan sargıdan bile görünüyordu. Gözleri korkuyla bize baktı. O an dikkatimi çekti gözü.
Gözünün irisi değil tamamı kırmızıydı artık. Kan oturmuştu gözüne.

" Ela?"

" Uzak dur!
Yaklaşma bana."

"Tamam!"
Dedim ellerimi yarım kaldırarak.

" Sakin ol.
Sana zarar vermeyeceğim."

"Gelme! Yaklaşma.!"

"Ela bana bak." Dedim daha sakin sesle.
Yine kabus gördün heralde.
Korkmuşsun. Korkma hadi gel.
Soğukta hasta olma birde."

"Hayır gelmem.
O, oraya gelmem.
O- o orda.. "

"Kim.?
Kim orda." Dedim arkamı dönerek.

Duyduğu sesle odaya gelen Faruk' a odayı ara işareti yaptım.

" Ela ağlamaya başlayınca. Sakin ol kimse yok orda."
Dedim bir adım daha yaklaşarak.
Fakat hareketimle hızla kalkıp korkuluğa geriledi.

" Ela dur..!
Aşağı düşeceksin saçmalama buraya gel."

"Hayır.
Gidin burdan. "

"Ela..!" Dedim dişlerimin arasından. Her geçen gün daha fazla sınıyordu bu kız beni.
Deniz yanıma yaklaşarak araya girdi.

" Ela bana bak.!
Beni dinle lütfen! Belliki kafan karışmış.
Ne oldu birinimi gördün?
Yoksa kabus mu?
Buraya gel ve anlat, sorun neyse yardım edelim. Şuan yaptığın çok tehlikeli.
Ordan düşersen iyi olmaz. Lütfen... Hadi.."

" Hepsi sizin suçunuz."

Dedi Ela kendini yere bırakırken. Sonra ellerini saçlarına geçirip çekiştirerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı .

"Sizin yüzünüzden.
Hepsi sizin yüzünüzden.
Sizin...
Neden?
Neden? "

Dediğinde artık durmayacak şekilde ağlıyordu.

Deniz:

" Sinir krizi geçiriyor."

Diyerek hızlı adımlarla içeriye gitti.

" Ela.
Ela!"
Ela tepki vermiyordu.
Çömeldiği yerde ağlaması dahada şiddetlenip titremeye başladı.

Yavaş adımlarla yaklaşmaya çalıştım. İçerde her ne olduysa onu kötü etkimemişti.
Yavaşça yere bir dizimin üzerine çökerek hizasına gelip kollarından kavrayarak ayağa kaldırırken o hâlâ ağlıyordu.

"Yeter.
Ne olur yeter artık.
Yoruldum, bıktım. "

Dedi güçsüz elleriyle göğsüme vurarak.

"Bırak bırak artık."

Sonrada ellerini belime dolayıp yüzünü göğsüme bastırdı.
Önce şaşkın baktım haline. Sonra ellerimi omuzlarının arkasına koydum.

Yaptığı harekete şaşırsamda sebebini çabuk anladım.
Aniden belimdeki silahı çekip iki adım gerileyerek yüzüme çevirdi namnuyu.

Az önceki şaşkınlığım şuankinin yanında hiç kalmıştı.

Bunu beklemiyordum.
Resmen boş anımı kollayıp silahımı alan ilk kişiydi.
Sinirim tavan yapmış şekilde yüzüne baktım. O ise hâlâ ağlayarak silahı bana doğru tutuyordu.

" Tebrikler küçük kız.
Silahımı alan ilk kişi oldun."

Dedim alaycı şekilde.

"Ne yapacaksın beni vuracakmısın...
İstersen önce aşağı bak."

Ela göz ucuyla balkondan aşağı baktı.
3 adamım elindeki silahı Ela'ya çevirmiş bekliyordu.

" Uzak dur lütfen.
Kimseye zarar vermek istemiyorum.
Tek istediğim bu kabustan uyanmak."

Yavaşça elindeki silahı kendi kafasına dayadığında dahada şaşırdım.
Bu kadarına da cesaret edemezdi.
Aklını kaçırmış olmalıydı.

"Ela! O küçük kafanın içinde ne yaşıyorsun bilmiyorum. Ama yeterince saçmaladın.
Bırak o silahı. Zaten boş. Beni uğraştırma."

Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

Sonrada sol elimi cebime sokarak cebimdeki mermileri çıkarıp Ela'ya doğru gösterdim.
Dolu silahla senin yanında gezeceğimimi sandın.
Şarjör boş, bak istersen." Dedim.

Evet silahın şarjörü boştu ama ağızda bir kurşun vardı.
Bu aptalı ikna edemezsem kendi beynini patlayacaktı.

Gözleri bir bana bir şakağındaki silaha kayıyordu.

Ne zaman geldiğini anlamadığım Deniz, yine araya girdi.

"Ela Ateş'i dinle.
Yapma.
Sorun neyse söyle halledelim.
Yardım edelim."

"Halledemezsiniz." .
Dedi bıkkın.

" Ben...
Ben deliriyorum."

Dedi elindeki silahı kafasına biraz daha bastırarak.

" Sayenizde aklımı kaçırıyorum."

" Ela.
Zor zamanlar geçiriyorsun. Bu yüzden psikolojin bozuk ama seni temin ederim aklını kaçırdığın falan yok. İzin ver yardım edeyim."

" Anlamıyorsunuz! " Dedi bağırarak.

" Beni anlamıyorsunuz. Ne yaşadığımı anlamıyorsunuz.
Zaten kötü bir hayatım varken herşey daha kötü oldu.
Dayanamıyorum ben artık."

Elindeki silahı boşluğa bıraktı.

Sonrada geri geri yürüdü balkonda.
Kenara kadar gidip korkuluğa oturup aşağıya baktı.

"Ordan atlasanda ölemezsin ufaklık. Sadece sürünürsün."

Dedim alaycı şekilde bakarak.
Yüzüme baktı.
Burnunu çekti.
Dudağındaki gülümseme kırıntısını görünce ikna olmadığını anladım.

Sonrada kendini geriye bıraktı.
Hızla öne atılıp yakasından tutarak çektim..

"Gel buraya seni manyak.."

" Bırak beni bırak.
Bıraaakkk!
Yeter artık.
Yeter,yeter,yeter.
İmdaattt.
Bırak. Bırak. "

Bir yandan son ses bağırıyor bir yandan deli gibi tepiniyor kolları ayrı bacakları ayrı oynuyordu.

" Seni adi orosss...."
Dediğinde bende sınıra gelmiştim artık.
Belindeki elimin birini ağzına kapatıp sesini kestim.

Kulağına,

" Sakın!!" Dedim.

" Sakın o lafı tekrar etme.
Bu son uyarışım." Dedim bu kez hırlayarak.

Ben kızı tutarken Deniz getirdiği ilâcı enjektöre çekti. Ela Deniz'i görünce elimin altında korkuyla başını iki yana sallamaya başladı.

Elimin içindeki dudaklarından çıkan boğuk sesiyle,

" Lütfen! " Dedi.
Lütfen uyumak istemiyorum.
Lütfeen."

Diyerek ayaklarıyla yerden destek alıp geriliyordu.
O kadarki onunla birlikte geriye gitmemek için direniyordum. Deli kuvvetimi var nedir.

Şuan aklı çıkacak kadar korkmasının sebebi neydi anlayamadım.

"Deniz oyalanmasana lan! "

Deniz:

"Tamam ." Diyerek kızın koluna bastı iğneyi.
Ela iğne ile bir çığlık daha attı yine elimin altında.

Bir iki dakika kollarımın arasındaki Ela ile öylece bekledim. Gücünün son damlasına kadar direndi. Sonunda hareketleri yavaşlayınca kucağıma alıp odaya döndüm.
Yavaşça yatağa bırakıp,

" Tam bir belasın." Dedim.

Yarı açık gözlerle bana bakarak ağlamaya devam etti.

Arkamı dönecekken elini hissettim bileğimde. Önce eline sonra yüzüne baktım.
Gömleğimin düğme boşluğuna parmağını geçirmiş yüzüme bakıyordu.

" Korkuyorum...Dedi iç çekerek. Delirmekten...
Kabus...
O...
Yılan...
Kurt... Kan. K..annn."

Dedikten sonra gözleri kayarken parmağı gömleğimin kol düğmesinde takılı kaldı.
Kolumu yavaşça yukarı kaldırdım ama nasıl taktıysa parmağını, hâlâ ordaydı işaret parmağı.

Parmağını çıkarıp yanına bıraktım elini.
Söylediği kelimeler aklıma takıldı.
Yılan. Kurt. Kan.
Özellikle Kurt.
Kurt...
Ne anlama geliyordu bütün bunlar.
Acaba...
Dedemin söyledikleri...
Hayır. Sadece tesadüf. Fazlası değil.

Arkamdaki Deniz'e,

" Gözüne bak." Dedim.

Deniz sol gözünü muayene ederken balkonu kapatıp kilitledikten sonra anahtarı çıkarıp cebime aldım.
Aynı şeyin yaşanmasını istemiyordum.

Kendimi koltuğa bıraktığımda,

" Bu kızdan kurtul Ateş."

Kapının eşiğinde kenara yaslanmış bize bakan Emel'i gördüm.

"O kadar işimizin içinde bu kızın delirmesiylemi uğraşacağız. "

" Ne zamandan beri senden akıl alıyorum ben Emel.
Sen kendi işine bak.
Sana toparlan demiştim. "

"Tamam. Özür dilerim. "

"Gözüne kan yürümüş. " Diyen Deniz'e döndüm..

" Başını çarpmasından dolayı olabilir. Damar çatlamasınada benziyor ama bi göz doktoru görse daha iyi olur.
Uyanınca götürmelisin."

" Uyanınca rahat dururmu dersin.
Uyurken daha rahat olur.
Faruk!"

"Buyur abi."

" Arabayı öne çek."

" Hemen." Diyerek gitti Faruk.

Elimi alnıma bastırarak,

" Düşmanla uğraşmak daha kolay anasını satayım. Bu ne lan. "

Yerimden kalkarak dolaptan ince bir battaniye alıp üzerine örttükten sonra kızı kucağıma aldığımda Emel koluma yapıştı.

" Senmi götüreceksin ? "

Emel'e baktım.

" Çek!
Elini. "

" Neden sen uğraşıyorsun?
Bırak Deniz götürsün!

Ateş...
Nedir bu kıza bu kadar ilgi göstermenin sebebi.
Sakın babasının kanı deme bana. İnanmam."

" Çek..
Elini.
Sana hesapmı verecem!"

Diyerek kızla birlikte çıktım odadan.
Merdivenleri indim, salona geçip sonrada evden çıkıp arabaya geçtik.

Deniz 'de öne binince hareket ettik.
Deniz telefonunu çıkararak bir arama yaptı.

" Sinem yarım saate acil'e inermisin.
Bir hastamız var. Tamam görüşürüz."
Diyerek kapattı.

" Dönem arkadaşım.
Bizi acilde bekleyecek. " Diye açıkladı.

" İyi "
Yarım saat sonra hastanedeydik.
Acilden girişte Deniz'in arkadaşı bizi bekliyordu.
Bizi görünce yanımıza geldi.

" Deniz hayırdır."

Dedi kucağımdaki Ela'ya bakarak.

" Bir ara anlatırım Sinem.
Şimdi kızın gözüne bir bak."

" Tamam. Yatağa bırakın. "

Sinem Ela' nın gözünü muayene ederken bende yanında durup izledim.

" Biryerden mi düştü. "

" Evet merdivenden."

"Anladım. Başınıda çarpmış.

Gözünde görme ile ilgili sıkıntı olduğunu sanmıyorum. Çarpma yüzünde göz damarında çatlak oluşmuş gibi görünüyor.
Damla ile düzelecek bir şey. 2 güne toparlar.
Ya eli.
Eline ne oldu.?"

" Düşerken elinde bardak varmış. Kırılan cam batmış."

"Gelmişken bir pansuman yapsınlar."

" İyi olur."

Sinem Ela'nın gözüne bir damla damlatırken gelen hemşirede elini yeniden pansuman yapıp sardı.

Deniz:
" Şimdi ne yapacaksın. "

" Bilmiyorum. Bu kız kafa beyin koymadı bende.

Ne elde tutuluyor ne evde tutuluyor.
Aklının yerinde olduğundan bile emin değilim artık."

" Kızı odaya alalım.
Biraz uyusun sende biraz kafanı toparla. "

"Deniz gördün değilmi."

"Neyi ? "

" Korkudan nasıl tepindigini.
Uyumak istemiyorum diye nasıl yalvardığını.
Korkuyor...

Uyumaktan korkuyor.
Rüyalarından korkuyor.
Kaç gündür yanımda ama ilk kez benden yardım dileyen gözlerle baktı.
Korktuğunu söyledi.

Ya doğruysa.
Ya rüyaları birşeylerin işaretiyse."

Yılan ve Kurt'tan bahsetti kandan bahsetti."

Hiç anlamam Ateş Yıldırım.
Ben bilime inanırım. Benim alanım değil. Sen düşün dur. Bende Ela' yı yukarı çıkartayım.

*****

Gözlerimi açtığımda bahçedeydim.
Ateş Yıldırım'ın büyük lüks evinin büyük bahçesinde.
Yine rüya görüyordum anlaşılan.
Yada kabusmu demeliyim.
Neden rüyalarım hep karanlık soğuk ve korkunç oluyordu.
Neden farkında olsamda istediğimde uyanamıyordum.
Etrafıma baktım göz ucuyla. Yine her yer karanlıktı.
Ne yapacak, nereye gidecektim.

Ne yöne gitsem çıkmaz sokak. Ne yöne baksam karanlık. Ne yöne dönsem umut yok. Karanlık bir kapan içinde azab çekmeye mahkum olan ben.

Olduğum yere dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Yoruldum.
Ne ruhumu ne bedenimi korumıyordum artık. Sessizce ölümü bekleyen bir ruh gibi hissediyordum.

" Ela..."
Duyduğum sesle ayağa kalktım. Sesin geldiği eve döndüm yönümü. Kimdi adımı söyleyen.

Bir iki adım atmıştım ki yine aynı şey... Yine arkamda bir hareketlilik hissettim.
Soğuk bir nefes sesi tam arkamdaydı.
Korkuyla dondum yerimde.
Gözlerim doldu. Titeryişim korkuyla başlayıp soğuk eşliğinde arttığında arkamdaki hırlama sesiyle dahada şiddet kazandı.

Kaçmak istedim ama yapamadım.
Biliyordum oydu. Aynı kurt. Yine gelmişti. Beni yine bulmuştu.

Ama o kocaman yılan yoktu bu kez.
Arkamı döndüm korkuyla.

Dahada heybetliydi ağzından akan kanlarıyla bana bakan kurdun bedeni.

O koca kurt adım adım üstüne gelirken hemen arkasında bir insan silueti belirdi. Zayıf uzun boylu olduğu karanlığa rağmen anlaşılıyordu. Siyah saçları vardı. Onlarda uzundu. Bu bir kadındı sanırım. Ama yüzü yoktu. Neden göremiyordum yüzünü. Ikiside üzerine yürürken ben geri geri gitmeye başlamıştım.

Kaçabilsemde kurtulamayacaktım biliyordum.
Ama durupta beklemeyecektimde.
Ben adım adım geriledim.
O adım adım ilerledi.

Sonunda çarptığım şeyle durdum.
Bu kez arkama baktığımda yine onu gördüm. Yine o gümüş yılan. Önümdeki kurt nasıl daha heybetliyse yılanda en az o kadar daha heybet kazanmıştı.

Hızla önümden geçerek bedeniyle beni daire içine aldı. Sonra önüme geçerek kurda ve yanındakine karşı kocaman bir ağızla tısladı.
Bu kez geri çekilen kurt ve kadın gözden kaybolurken yılan bana döndü yüzünü. Kocaman açtığı ağzıyla yüzünü yüzüme yaklaştırmaya başlayınca korkuyla kapattım gözlerimi.
Beni kendine istiyor, beni o öldürecek diye düşünüp acısız bir ölüm arzusuyla bekledim.

Ama olmadı. Hiç birşey olmadı. Gözlerimi yavaşça açtığında yüzüme bakan yılanla burun burunaydım.
Öylece bana bakıyordu.
Beni korumak için kabuslarımda dolaşan bir yılan vardı. Tam sıyırmalık olmuştum anlaşılan.
Teorim doğrumuydu anlamak için
korkarakta olsa elimi yavaşça yukarı kaldırdım.
Ama dokunmaya cesaret edemedim.
Buz gibi bir yılana dokunmak nasıl birşey hissettirir diye düşünürken.

Yılan elime dokunduğunda kocaman gözlerle baktım. Soğuk değildi. Aksine sıcaktı.
Yılanlar soğuk kanlı hayvanlar değilmiydi.

" Sen nasıl sıcaksın."

Dedim. Sonra gülmeye başladım. Şuan kabus görüyordum ama evcil bir yılanım varmış gibi hissediyordum.
Anlamıştım sonunda.
Bu rüyalar boş değildi.
Yılana baktım.

"Tıpkı o yüzük gibisin. Sen Ateş'sin değilmi. O kurt da o adam.
Ya o kadın o kim?"

Beni koruyabilecek tek kişi Ateş'ti hem insanlardan hem kabuslardan. Bunu anlamalıydım bu rüyalardan.
Dedim tekrar kahkaha atarak.
Baya baya kahkaha atarak gülmeye başladıktan sonra, şimdide ağlamaya başlamıştım.

"Ela.
Ela. Kendine gel. "

*****

Ela'yı kata çıkarıp özel odaya yatırdıktan sonra koltuğa oturup ellerimi birbirine geçirip dirseklerimi dizlerime koydum. Geldiğimizden beri düşünüyordum.

Herşey birbirine girmişti.
Bir an önce bir düzen sağlamazsan canım daha fazla sıkılacağa benziyordu.

Ben düşünürken odanın kapısı açıldı.
Gelen Deniz'di.
Elinde iki tane kahve ile yanıma gelip birini bana uzattı.
Ateş Yıldırım'ı böyle düşünceli görmek garip doğrusu..

Seni hiç böyle görmemiştim.

Görmezsin tabi. Başımda bu kızmı vardı. Dünyadaki eli silahlı herkesle baş edebilirim ama bu kız ağzıma sıçtı 10 günde. Neresinden tutsam elimde kalıyor.
Demiştimki kız kahkaha ile gülmeye başladı.

"Al işte." Dedim sinirle.
Kıza sakinleştirici versekte kahkaha atıyordu.
Sonrada ağlamaya başlayınca,

" Kodugumun şansı. Akıllısı beni bulmazki." Dedim sinirle ayağa kalkarak.

Sonrada kızın yanına giderek omuzundan tutarak sarstım.

"Ela.
Ela!
Kendine gel.
Hey manyak. " Dediğimde gözlerini açtı. "

Bir süre alık alık bana baktı.
" Gümüş Yılan "

Loading...
0%