Yeni Üyelik
42.
Bölüm

K.B Final 1 Korkum

@azamet_29_2

Elaa..." Dedim.

" Hmm..." Dedi titreyen mırıltılı sesiyle.

" Elaa..." Dedim tekrar.

" A..Ateş..."

Sesi her an bayılacakmış gibi çıktı.

" Ateş. Ya- yapma.h.."

Bu hâlinden haince zevk alsamda, daha fazla kıyamadım.
Sonunda arzumu söyledim.

" Ela...
Benim ol.
Kadınım ol.
Kraliçem ol."

Dedim.

O an bir sessizlik olurken duyduğum nefeside gitti. Doğrulup yüzüne baktım.
Kocaman gözlerle nefes almadan bana bakıyordu.

Elimi yüzüne koyarak,

" Ela!
Nefes al, deli kız."

Dedim gülümseyerek.
Söylediğim şeyle derin bir nefes çekti ciğerlerine sonrada,

" Neeeeeeh!? " Derken geri bıraktı nefesini.

Aynı anda beni ittirince üzerinden yanına geçiş yaptım.
Yerinde doğrularak yatağa oturdu.

" N-nee. dedin?
Be-Ben. Ya-ya ni..."

Biraz doğrulup Ela'yı yeniden çekip yanıma yatırdım tekrar.
Sıkıca sararak kendime çekip gözlerimi gözlerinde, dudaklarında beyaz teninde gezdirdim.

" Ela...

Evlen benimle deli kız.?
Krallığımın kraliçesi ol. "

" Be-ben ne diyeceğimi şa-şırdım."

Ela'ya doğru eğilip kulağına doğru kavis aldım.
Fısıldayarak konuştum yine.

" Evet. Diyeceksin küçük deli."

Dedim yüzümü boynuna gömerek. Öldüğüm kokusundan derin bir nefes çektim.

" Seni seviyorum Ela. "

Dedim dudaklarım teninde konuşarak.

" Kokunu seviyorum. Seni istiyorum.
Evlen benimle.
Benim ol, kadınım ol."

Derken yüzümü boynundan kaldırıp gözlerine bakarak, kırmızı gözüne bakarak, " Cevabın..." Dedim.

Bana bakan gözleri doldu.
Gülümsedi. Gözlerini kaçırarak sessizce başını aşağı yukarı salladı.

" Bunu evet kabul ediyorum." Diyerek dudaklarına kapandım yeniden.
Arzuyla, hırsla öptüm.
Sonunda kendimi zorlukla geri çekip,

" Ela kalk yanımdan.
Yoksa bu yataktan sağ çıkamayacaksın."

Dediğinde yanımdan öyle bir kalktı ki gülmemek için zor tuttum kendimi.
Odadan çıkarken,

" Deniz'i buraya gönder."

Dedim arkasından.
Ela'nın gidişiyle yerimden kalkarak bacağımda hissettiğim ıslaklığa bakmak için eşofmanımın paçasını yukarı sıyırdım.
O piçin açtığı yaraya baktım, dikişler duruyor ama kanıyordu.

Az sonra Deniz kapıdan girerken bende kendimi yatağa bıraktım.
Yanıma gelerek bir yaraya bir bana baktı.

" Biraz rahat duramadın yani."

" Kes sesini de bak şuna.
Nikahtan önce iyileşsin.."

" Ne? " Dedi Deniz hayretle.

" Ne dedin?
Nikah mı?
Ne nikâhı. "

" Ela'ya evlenme teklif ettim."

Dedim aldırmaz şekilde.
Kocaman gözlerle bana baktı bir süre.

" Sen...
Sen ve evlenmek mi? "

Dedi etrafa bakarak. Sonra,

" Kamera nerde?
Nereye el sallıyoruz. "

" Deniz tam dibimdesin bak tekmeyi yersin."

Deniz çantadan malzemeleri çıkarırken,

" Bu kızın akıllı olmadığını biliyordum. Ama seninle evlenmeyi kabul edecek kadar deli olduğunu bilmiyordum."

" Demekki deliymiş. "

Dedim keyifle.

*****

Ateş'in sözleriyle yataktan kaçarcasına çıkıp kendimi koridora atmıştım.
Az önce odada yaşadıklarımla hâlâ kıpkırmızıydım eminim.

Önce dudaklarımdan uzun uzun öpmüş ordan ayrılıp boynuma bir öpücük bırakıp kulağına doğru fısıldayarak,

" Elaa..." Demişti. O böyle söylediğinde saçlarımdan ayak parmaklarıma kadar ürpermiştim.

Sadece, " Hmm..."
Diyebilmiştim titreyen sesimle.

" Elaa..."

Diye adımı tekrarlandığında bu kez öyle bir söylemiştiki adımı, o hipnoz eden sesi bütün sinir uçlarımı harekete geçirmiş ruhumu bedenimden dışarı ittiriyirdu sanki.

" A..Ateş..." Dedim alt üst olmuş halde.
" Ateş. Ya- yapma.h.."

Sonunda,

" Ela...
Benim ol. "

Dediğinde nefesim birden içime kaçmış orda kalmıştı. O şaşkınlıkla kala kalmış nefes almayı bile unutmuştum.

" Kadınım ol.
Kraliçem ol."

Diye devam edince ben artık orda koptum. Alık alık bakıyordum sadece. Aklım beynimden firar etmişti sanırım. Tamamen dumur olmuş,
kocaman gözlerle nefessiz Ateş'e bakarken, elini yüzüme koydu.

" Ela!
Nefes al, deli kız! "

Dedi. Gülümsüyordu.
Sanki onun söylemesini bekler gibi
derin bir nefes çekip,

" Neeeeeeh!? " Dedim.

Aynı anda üzerimden ittim. O yanıma
yatarken ben doğrularak yatağa oturup.

" N-nee? " Dedim.

Be-Ben. Ya-ya ni..." Resmen kekelek olmuş Ateş'in bana evlenme teklif edip etmediğini anlamaya çalışıyordum.

Beni aniden yine çekip yanına yatırdı.
Sıkıca sararak kendine çekip,

" Ela...
Evlen benimle deli kız.?
Krallığımın kraliçesi ol. "

Yine kekeledim

" Be-ben ne diyeceğimi şa-şırdım."

Kulağıma doğru eğilip, fısıldayarak konuştu.

" Evet. Diyeceksin küçük deli."

Diyerek yüzünü boynuma gömerek, derin bir nefes çekti.

" Seni seviyorum Ela.
Kokun beni deli ediyor küçük delim. Seni istiyorum.
Evlen benimle.
Benim ol, kadınım ol."

Dedikten sonra yüzünü boynumdan kaldırıp gözlerime bakarak,

" Cevabın..." Dedi.

O anki utancım yerle gök arasıydı.
Gözlerimi kaçırarak sessizce başımı aşağı yukarı salladım.

" Bunu evet kabul ediyorum."

Diyerek dudaklarıma yapıştı yeniden.
Arzuyla öperken canımı yakıyordu yine. Ama verdiği haz inkar edilemezdi. Bu yüzden itiraz edemiyordum öpüşüne.

Biraz sonra geri çekildi. Gözlerini kapatarak kaşlarını çattı. Kendini zorluyordu sanki.

" Ela kalk yanımdan.
Yoksa bu yataktan sağ çıkamayacaksın."

Dediğinde aklıma gelenlerle öyle bir kalktımki, soluğu kapının yanında aldım.
Ben odadan çıkarken, Ateş:

" Deniz'i buraya gönder."

Diyince hızlı adımlarla salona indiğimde Yaman bey ve Deniz'i salonda oturur halde buldum.

Yanlarına gelip Deniz'e bakmamaya çalışarak,

" Deniz...
Ateş senin, yanına gitmeni istedi." Dedim.
Deniz ayağa kalktı.
Koltuğun yanındaki çantasınıda alarak yanımdan geçerken bana baktı. Eminim kızarmış halim dikkatini çekmişti. Sonrada merdivenlere doğru yürüdü.

Arkasından da Yaman Bey ayaklandı. Önce elleri ceplerinde bir süre yüzüme baktı. O bakarken ben renkten renge girmiştim sanırım. Sonra gülümseyerek yanımdan geçerek,

" Zehra!."

Diye bağırınca yerimde sıçradım.

" Dışarıya kahve getirin." Dedi ve salondan çıktı Yaman Bey.

Allah'ım bugün rezil olma günümdü kesin. Derin bir nefes alıp verirken, kendimi koltuğa bırakıp dizlerimi kendime çekerek ellerimi yüzüme kapattım.
Allah'ım bu evdeki her günüm olay.

O an kafama dank eden şeyle aklım başıma yeni geldi.
Ben az önce yukarda Ateş'in ettiği teklifi kabul etmiştim. Ama...
Ama daha okulum bitmemiştiki.
Hâlâ vermem gereken sınavlarım vardı. Zaten derslerimi zar zor götürürken şimdi birde düğün falan.

" Aferiiin Ela. "

Uzun zamandır duymadığım o sesi yine kafamın içinde duyunca ellerimi yüzümden korkuyla çekerek yerimde sıçradım.

" Sana, şunu yapma diyorum ya! Yapmasana! "

" Seni dalgın yakalayıp korkutmak çok eğlendiriyor. "

" Çok güzel, eğlenmene sevindim.
Çünkü ben hiç eğlenmiyorum."

" Düğün var demek."

"Hıı. Gelcenmi?

Rahat bırak beni ya!
Zaten kafam allak bullak.
Dün Ateş'i bulamadığımız için ağlarken bugün okul ve düğün hesabı yapıyorum. Bu nasıl bir ironi.

Bir gecede herşey nasıl tersine döndü anlamadım."

" Dur sana biraz akıl vereyim.
Önce kalan 15 gün okuluna devam ediyor, sınavlara giriyorsun.

Çaktığın sınavlardan aldığın aptal notları yanına alarak o dersleri seneye alttan alıyorsun. Okul bitincede düğün."

" Çok sağol ya! " Dedim alayla.

" Ben bunu nasıl düşünemedim."

Derin bir nefes aldıktan sonra ellerimle yüzümü sıvazlayarak saçlarımı geriye çekerek gözlerimi açtığımda yine görmeye başladım.

Yine ayakta uyuyor gibi hissettim kendimi. Salonun ortasında uçan beyaz güvercinler görüyordum. Balıkları gördüğüm gibiydi ama güvercinler vardı. 3-5 tanede değil bir çok güvercin vardı evin içinde.

Ayağa kalkıp başımı havaya kaldırarak uçan güvercinleri takip etmeye başladım. Onlar uçtukça ben onları takip ederek kendi etrafımda dönüyordum.

Kar gibi bembeyaz ve çok güzel görünüyorlardı. Gülüşlerime engel olamadım. Çünkü bu güne kadar gördüğüm rüyalar, görüntüler arasındaki en güzelleri bunlardı. Böyle güzel şeyler varken ben hep kanlı kabuslarla uyanmıştım.

O kadar güzel görünmüşlerdiki gözüme dokunmak istedim.
Tam elimi uzatmıştım ki adımı duymamla gördüklerim anında kaydoldu.

Başımı önüme çevirdiğimde ben hâlâ gülerken Ateş ve Deniz şaşkın bana bakıyorlardı.
İkisini öyle görünce kendimi toparlayıp sustum.

" Ela, iyimisin? "

Dedi Ateş tuhaf bakışlarla.

" Senn...
Az önce."

" Şey... Iıımm.
Uyumuyorum. Yani uykumda gezmiyorum.

Şey...Tabi. Sen henüz bilmiyorsun."

Dedim sağ elimin parmaklarıyla saç diplerimi kaşırken.
Bir yandanda Ateş'e bakıyordum.

Ateş aksayarak yanıma doğru yürüyünce, yeni fark ettiğim şeyle, güvercinleri anında unutup,

" Ateş! " Dedim gözlerim bacağında.

" Neden aksayarak yürüyorsun.

Yaralımısın?
Neden söylemedin? "

Ama beni duymadı bile. Bana baka baka önümdeki koltuğa kadar gelip yavaşça oturdu.

" Neyi bilmiyorum? "

Dedi kaşları çatık gözleri kısık.

" Bacağına ne oldu? "

Dedim hâlâ ayakta.

" Neyi bilmiyorum? "

Dedi yine ama bu kez kollarını göğsünde birleştirdi. Bu hareket cevap ver yoksa ölürsün hareketiydi.

Neden aksayarak yürüyor söylemeyişine sinir olmuştum.
Tam yine bacağına demiştim ki,

Ateş sinirle " Ela! "

Derken Deniz araya girdi aniden.

" Aahh.
Yeter!

Ateş'in bacağına bıçak saplamışlar.

Ela da artık uyumadan bile birşeyler görüyor. "

Dedi sırayla ikimize bakarak.
Bizim ise aynı anda birbirimize bakarak,

" Ne!? " Dememiz ayrı garipti.

Deniz aramızdan geçerek diğer koltuğa oturarak bacak bacak üstüne attı. Sonra devam etti.

" Ateş Yıldırım...
Bu deli kız sen yokken gariplikte level atladı. Uyanık halde evde balıklar, hatta batan yattaki köpek balığını bile gördü. Senide bu yüzden aradı. Bu sayede yırttınız ölümden.

Hatta dahada ileri giderek sana ne olduğunu öğrenmek için az kalsın adamlarından birini çenesine dayadığı silahla vuruyordu."

Dediğinde ikimizde Deniz'e baktık. Bunu demesine gerek yoktu. Ateş'in bakışları üzerimde kendimi koltuğa bıraktım.
Gözlerim bacağında,

" Çok acıyormu.? "

Dediğimde, Ateş kahkaha ile gülmeye başladı.
O gülerken yüzüne çevirdim bakışlarımı. Alık alık bakıyordum.
O ise gülmeye devam ederek.

" Demek birini vuracaktın? "

Dedi ayağa kalkarak yanıma gelirken.
Beni kollarımdan tutarak kaldırdı.

Ben bağırmasını beklerken o sarılarak göğsüne bastırdı.

" Aferin benim delime."

Dediğinde şaşkınlığım dahada arttı.
Başımı kaldırıp bakarken
" Kızmadınmı? "

" Hayır." Dedi burnumun ucundan öperken.

Deniz yine araya girdi.

" Delinin delisi işte.
Ne beklenir.

Siz iki deli aranızda konuyu halledersiniz. Ben evime gidiyorum."

Dedi kapıya yürürken.
Biz arkasından bakarken bir anda geri döndü.

" Ah. Bu arada.
Ateş Yıldırım... Sözünü tutma zamanı geldi."

" Ne sözü lan! "

" Sayende kovuldum hastaneden.
Bundan sonra beni işe alman gerekiyor."

" Ciddi misin lan!
Kovuldun mu gerçekten? "

" Çalışma saatleri içinde görevi başında olmayan doktoru hangi hastane tutar. "

Ateş, " Madem öyle tamam lan. Özel doktorum olarak yarın gel başla."

Diyince Deniz homurdanarak çıktı evden.

Deniz'in gidişiyle Ateş beni kendine çekerek,

" Nerde kalmıştık."
Derken Zehra teyze yetişti imdada.

" Ateş bey kahvaltı hazır. "

Ateş kaşları çatık dişlerini sıkarken,

" Çok acıktım ben hadi gidelim."

Dediğimde yüzü gevşedi.
Elimden tutarak mutfağa yöneldi.

Yine aksayarak yürüyordu.
Birlikte mutfağa girerek masaya geçtiğimizde beni sandalyeme yönlendirip omuzlarıma bastırarak oturttuktan sonra kendide karşıya değil, hemen yanımdaki sandalyeye geçerek oturdu.

Zehra teyze servisi yaptıktan sonra kendi işine dönerken bizde kahvaltıya başladık.

Ateş elindeki çatalı tabağa uzattığında,

" Söylemeyecekmisin? " Dedim.

" Neyi." Dedi yemeye devam ederken.

" Bacağına ne oldu?
Acaba diyorum.
Siyah puma mı.? "

Elindeki çatalı sıkarak başı önde bir süre beklerken, etrafina dalga dalga yayılan soğukluğu oturduğum yerden hissedebiliyordum.
Bir süre o masaya ben ona baktık.

" Evet.
Oydu.
Sende görmüşsün zaten.
Kara Ali'ydi.
Yılan benim olduğu gibi Siyah Puma'da onun simgesiydi. Faruk senden onun simgesi olan Siyah Puma'yı duyunca hemen beni aradı.
Anında harekete geçip yerini bulduk. Ama yoktu. Bana bir not bırakıp gitmişti. "

" Not mu?
Ne notu.? "

" Bana meydan okudu...
Ölümüne..."

Duyduklarımla ağzımdaki lokma boğazıma oturdu, yutamadım.

" Sana döndüm. Kokuna döndüm."

Demişti. Ama dönerken birini daha öldürmüştü.

Başımı öne eğdim.
Ateş Yıldırım böyle biriydi.
Meydan okunduğunda geri adım atmayan her seferinde kazanan, bu şekilde düşmanlarının korku ve saygısını kazanan biri.

Başımı kaldırarak gözlerini gözlerime dikti. Ölüm kuyusu gözleri yeniden ortaya çıkmıştı.

" Evleneceğin adamı iyi tanı.
Ben Ateş Yıldırım'ım. Hayatım hep bu şekilde oldu ve bu şekilde devam edecek. Eğer bu yüzden..."

Demiştiki, derin bir nefes alarak gülümsemeye çalıştım.

" Nikâhı okul bitince yapsak olurmu.
Hâlâ sınavlarımı veremedim. Korkarım bir kaç dersi alttan almam gerekecek."

Yüzü değişti. Gevşedi.

" Sen ne istersen, nasıl istersen öyle olacak herşey, iste yeter.

Okul bittiği günün ertesi olacak nikâhımız. İstediğin herkesi çağır.

Şehrin en güzel en lüks otelinin balo salonunda olacak nikâhımız."

Geriye doğru yaslandım.

" Dur tahmin edeyim. Bu otel senin değilmi."

Ateş gülümseyerek arkasına yaslanarak cevap verdi.

" Tabiki benim.
Yani bundan sonra bizim. Ama balayı için Paris'e gideceğiz. "

" Paris?
Derken. Hani şu Eyfel kulesi olan Paris mi? "

" Bildiğim kadarıyla başka Paris yok.

Ağzını kapat Ela."

Dediğinde fark ettim. Bir karış açık ağzımı.
Ağzı açık ayran budalası gibi bakıyordum aynen.

*****

Okulların kapanmasına çok az bir zaman kalmış olduğu için Ateş'in döndüğü günün ertesi itibariyle okula döndüm.
Yanımda yine Davut ile tabi.

Okulun önünde durduğumuzda Merve ve Cem koşa koşa arabanın yanına geldiler.
Bu ikisi yine birlikte takılıyordu.
Ben haklıydım. Aralarında birşey vardı. Arabadan indiğimde sırıtarak baktım yüzlerine.

" Günaydın."

" Günaydın Ela.
Nasıl oldun? "

" İyiyim Cem teşekkür ederim. Havalar çarptı sanırım. "

Merve:

" Partiye gelememene çok üzüldün. Çok güzel geçti. Eminim evde sıkılarak oturmak senide üzmüştür."

Kafamın içinde bir kahkaha koptu.

*" Gerçekten sıkıldın mı Ela."*

" Elimi alnıma bastırarak keşke sıkılsaydım Merve."

Dedim dişlerinin arasından.
Araya giren Cem.

" Hadi kızlar ders başlayacak."

Diyerek ikimizinde koluna girerek çekiştirirken, bombayı patlattım.

" Çocuklar.
Okulun son gününün ertesi günü nikahıma davetlisiniz. "

Aniden durduk. Cem ve Merve kocaman gözlerle bana bakarak,

" NEE.? " Dediler.

Cem kolumu sıkarak şaşkın şekilde,

" Ne yani.
O mafya ile mi evleneceksin.
Delirdin mi Ela."

Cem'e baktım.

" Kolum acıyor. " Dedim.
Hızla elini çekerek.

" Özür dilerim." Dedikten sonra,

" Ela adam mafya babası! "

" Biliyorum."

" Yarına çıkıp çıkmayacağı bile belli olmayan biri."

" Biliyorum."

" Hiç acımadan adam öldürebilen biri."

" Biliyorum."

" Biliyorsun ve onunla evlenmeyi kabulmu ettin? "

" Biliyorum... Ve Evet. Kabul ettim...

Çünkü benim için canını ortaya koyabilecek kadar beni seviyor.

Bende...
Bende onu seviyorum. Bu yüzden kabul ettim işte."

Dediğimde okul bahçesinde onlarca güvercin gördüm yine.
Hepside beyazdı yine.

Gülümseyerek.

" Artık kendi istediğim gibi yaşamak mutlu olmak istiyorum.
Lütfen sizde benim yanımda olun. Çünkü sizden başka kimsem yok."

Gözlerim ikisi arasında gidip gelirken Merve boynuma atladı.

" Her zaman yanındayım canım arkadaşım. İnşallah bundan sonra hep mutlu olursun."

Cem'e baktım.

Kolumdan tutup beni kendine çekerek,

" Gel buraya seni çılgın kız.."

Dedi sıkıca sarılarak.

" Tabiki bende her zaman yanındayım. Bende mutlu olmanı istiyorum. Ama bu mutlu olma kısmı Ateş Yıldırım' la nasıl olacak bilmiyorum. "

" Olacak Cem...
Ben kendimi başka yerde başka biriyle düşünemiyorum.
Kendimi sadece Ateş'in yanında iyi hissediyorsam olacak. Eminim bundan."

Kollarının arasından çıkıp.

" Hadi artık gidelim.
Nikahımdan önce şu sınavları vermem lazım.
Yoksa Ateş benimle alay eder. "

" Hele bir üzsün seni karışmam valla."

Merve:

" Ne yapacaksın Cem, Ateş'i Yıldırım'ı dövecekmisin. "

" Tabiki hayır.
Az alay et diyeceğim."

Dediğinde hepimiz kahkaha ile gülmeye başlayarak girdik okula.

*****

Aradan zaman geçmiş bütün sınavlara girmiştik.
Bugünde son sınavın sonuçlarını öğrenecektik. Ama iyi bir sonuç beklemiyordum.
Öceki sınavlarda kıl payı geçmiştim ama bu sonuncu sınav kötü geçmişti. Çalışamadan girilen sınavdan iyi sonuç beklemek hayaldi zaten.

Sonunda hoca elinde kağıtlarla girdi içeri.
Cem ve ben gözümüz hocada bekliyorduk. Ama sonuç hüsran oldu.
Kalmıştım. Bu dersi seneye alttan almam gerekecekti. Kafam ve omuzlarım yorgun düştü önüme.
Moralim bozuk şekilde çıktım sınıftan. Benim tersime Cem sınavı geçmişti.

" Senin adına sevindim Cem."

" Üzülme Ela seneye halledersin."

Okul binasından çıktığımızda Merve bahçede bizi bekliyordu.

Hemen yanımıza geldi.
Yüzüme bakınca anladı tabi, sormadı.

" Üzülme.
İyi tarafından bak sadece bir ders. "

" Doğru." Dedim.

" Ne yapalım."

Diyerek bahçe kapısına geldiğimizde Davut'u aradı gözlerim, sağa sola baktım ama yoktu.

" Ee nerde bu tank." Dedi Merve.

Bilmem demiştim ki az ilerde bekleyen siyah araçtan önce Faruk sonrada Ateş indi.

Anlaşılan Davut'u o yollamıştı.
Elleri ceplerinde yanıma gelirken etraftaki öğrencilerin gözleri Ateş'in üzerindeydi.
Hiç birine aldırış etmeden yanıma gelerek beni kolunun altına aldı.

" Neden yüzün asık. "

" Son sınavdan kaldım." Dedim üzgün.

Kulağıma eğilip,

" Üzülme güzel delim.
Seneye sana özel hoca tutarız."

Dedi gülerek.

" Al işte. Başladı alaylar."

Dediğimde Cem ve Merve tebessüm ile bana bakıyorlardı.

" Her neyse. Hadi gel gidiyoruz.
Sende geliyorsun Merve."

Merve ve Cem bir Ateş'e bir bana baktılar.

" Benmi.
Nereye.? "

" Ela'ya yardım edeceksin."

" Ela' ya mı?
Ne için? "

" Gelinlik seçmek için.
2 gün sonra nikâhı var."

Dedi.
Bu kez gözleri gözlerimde aşkla bakıyordu ve ben resmen dometes gibi olmuştum ve yanaklarım alev alev yanıyordu.

Cem:

" O zaman bana musade kızlar."

Diyerek arkadaşlarının yanına giderken, bizde Ateş ile birlikte arabaya bindik.

*****

Akşam olmuş kızların peşinde resmen telef olmuştuk.
Meydan okumalar bile beni bu kadar yormamıştı heralde.
Herşey ayarlanmıştı. Herkes yarınki nikâhı duymuş ve geleceklerdi. Yarın öğleden sonra otelin balo salonunda bütün davetlilerin önünde nikâhımız kıyılacaktı.

Nikahtan 1-2 saat önce Ela'nın gelinliği ve yardımcı olacak kızlar otele gelecek ve hazırlanmasına yardım edeceklerdi.
Tabi Merve'de yanında olacaktı.

Akşam yemeğinden sonra üst kata çıktık. Ela dinlenmek için odasına girdiğinde,

" Nereye güzel delim."

Dedim arkasından beline sarılarak.

" Ateş yorgunum uyumak istiyorum."

" Uyu güzelim.
Uyuma diyenmi var.
Ama benim odamda, benim kollarımda. " Dedim kucağıma alarak.

Yorgun çıkan sesiyle,

" Şuan yerde bile uyurum Ateş.
Ölüyorum yorgunluktan."

Kucağımda odaya götürürken kulağına doğru fısıldadım.

" Bu gece iyi uyu küçüğüm. Önümüzdeki 1 hafta sana uyku yok çünkü. "

Dedim yatağa bırakırken.
Sonrada yanına yatarak kollarımın arasına alarak ayakta uyuyan sevdiğime sarılıp, kokusuyla kapattım gözlerimi.

Orda öyle ne kadar uyudum bilmiyorum. Ama çok susadığımı hissederek açtım gözlerimi. Saate baktığımda gece yarısı olmuştu. Gözlerimi yanımdaki güzelliğe çevirip bir süre uyuyuşunu izledim.

Sonrada yavaşça kalkıp sessiz adımlarla odadan çıkarak merdivenlere yöneldim. Salonun ana ışıkları kapalı, köşelerdeki loş ışıklar açıktı.

Hâlâ uykulu hissettiğim için elimle gözlerimi ovuşturarak merdivenleri inerken salonda birini farkettim.

Hayalmi gerçekmi anlayamadığım bir şekilde dikkatle baktığımda gördüğüm kadın... Emel!

Emel'di.
Üzerinde uzun kırmızı saten geceligiyle koltukta bacak bacak üstüne atmış oturuyordu.

Onu bu evde bu şekilde görünce, üstelik burdayken yaptıklarını ve Ela'ya olanları hatırlayınca deliye döndüm.
Hızla merdivenleri inerken Emel yerinden kalkarak hızlı adımlarla mutfağa doğru yürüdü. Hırsla arkasından mutfa girdim.
Mutfak ışığını açarak içeriye baktım ama kimse yoktu.

Nasıl olmuştu. Nasıl aniden kaybolmuştu anlamaya çalışarak hızla salona girerek kapıdan dışarı çıktım. Dışardaki Faruk hemen yanıma geldi.

" Abi. Bir emrin mi var. "

" Faruk evin içini dışını sessizce didik didik arayın. "

Neden abi.

" Az önce sanki biri...
Dediğimi yap işte. "

Diyerek tekrar hızlı adımlarla içeri girip hemen Ela'nın yanına çıktım. Odada uyumaya devam ediyordu.

Komodinin çekmecesinden silahımı alarak yanına uzandım tekrar.

Ela:

" Ateş. Ne oluyor." Dedi uykulu.

" Bir şey olmuyor güzelim uyu sen. "

Ela tekrar uyurken beni uyku tutmadı. Gördüğüm neydi anlam veremedim.
Hayal, rüya, halüsinasyon...

Emel'in burda olmasına imkan yoktu. Sanırım aklımın bir oyunuydu.
O kadını elimden kaçırmamın öfkesi hâlâ duruyordu.
Sabah Faruk yanıma gelip gece her yeri aradıklarını ama şüpheli hiç bir şey bulamadıklarını söylediğinde,

" Aklımın oyunu.."

Dedim içimden.
Başka birşey düşünmek moralimi bozmak istemedim.
Bugün sevdiğim kızla evleniyordum.

*****

Öğlen olmuş otelin balo salonu hazırlanmış, davetliler gelmiş herşey hazırdı. Gelin ve damat hariç.

Ela'yı Merve ile otele bırakmış kapısınada Davut ve Selimi dikmiş,
bende 1 saatliğine şirkete geçmiştim.

Nikahtan sonra Paris'e uçacaktık, bu yüzden dedemle birlikte bir kaç işi hallediyordum. Benim yokluğumda dedem kalacaktı işlerin başında çünkü.

Nihayet 1 saatin sonunda dedem arkadan geleceğini söyleyince bende hazırlanmak üzere şirketten ayrılmıştım.

Yanımda Faruk arkada korumaların aracı otele doğru yola çıktık.

" Abi.
Yorgun görünüyorsun.
Otele kadar gözlerini dinlendir istersen."

Haklıydı yorgun hissediyordum.
Hiç birşey söylemeden gözlerimi kapattım.

Bir süre sonra Faruk'un sesiyle uyandım. Gelmiştik. Otele garajdaki asansörden girerek hazırlık odasına çıktığımda hemen karşıdaki odanın kapısındaki Davut ve Selim'i gördüm.
Ela hâlâ hazırlanıyordu sanırım.

Üzerindeki gelinlikle nasıl göründüğünü merak ediyordum doğrusu.

Odama girdiğimde Deniz ve iki kişi beni bekliyordu.

" Oo nihayet." Dedi Deniz.

" Hiç çekemeyecem seni Deniz."

Diyerek hazırlanmaya başladım. 40 dakika sonra hazırdım.

Deniz ve Faruk ile birlikte odadan çıkarak gelin odasının önünde durduk.
Kapı tıkladığımda kapı yavaşça açıldı.
Gördüğüm kıza baka kalmıştım.
Böyle bir güzellik dünyada yoktu. Üzerindeki beyaz gelinliği yapılı saçları makyajı ile harkulade görünüyordu.

Ben odaya girerken herkes çıktı

Ben odaya girerken herkes çıktı.

" Ela. "

" Efendim." Dedi utanan bakışlarla.

" Ela'mm...
Beni öldürecek kadar güzel olmuşsun meleğim. "

Yanına yaklaşıp belinden sarılarak kendime çekerken yüzümü boynuna gömdüm.

" Kokusuna öldüğüm kadın. "

Dedim derin bir nefes çekerek.

Geri çekilerek yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

" Gidelim mi? "

Dedim kolumu uzatarak.
Yavaşça koluma girdi.

" Gidelim." Dedi.

Birlikte odadan çıkarak Deniz, Merve ve adamlarla birlikte asansöre binerek aşağı indik.

Balo salonuna girerken alkışlarla karşılandık.
Birlikte nikah masasına ilerleyerek bir süre ayakta bekledik.
Basın bursaydı ve resim almak istiyorlardı. İzin vermemek olmazdı. Bu yüzden 5 dakika izin vermiştim.

Basından gelenler en önde arka arkaya resim alırlarken yine onu gördüm. Basın mensuplarının arasında kırmızı mini bir elbise giymiş bize bakıyordu.

Emel bu kadar adamın arasından içerimi sızmıştı.
Anında Faruk'a baktım. Tam Emel burda diyecektim ki salonda müthiş bir silah sesi duyuldu.

Anında Emel'e döndüm. Elinde silah bana bakıyordu.
Dudaklarındaki adi gülümseme ile kulağıma gelen ses ve söylenen adım...

" A.Ateşş..."

Korkuyla yanımda duran sevdiğime çevirdim bakışlarımı.
Korkulu gözlerle baktım gördüğüm görüntüye. Ela gelinliği kan içinde göğsünde kurşun yarası dudağından sızan kanla kolarımın arasına yığıldı.

" Ela! Elaaaaa!
Ela uyan.
Uyan ne olur.

Hayııırr! "

 

Loading...
0%