@azamet_29_2
|
Eve geri gelince içeri girer girmez kızın olduğu odaya çıktım. Kapıyı açıp yavaşça içeri girdim. Deniz bir serum daha takmıştı. Kendide koltukta uyuya kalmıştı. "Hassiktir beh! Koduğumun şansı." Dedim aklıma gelen şeye gülerek. "Hay böyle şansın gelmişini geçmişini sikeyim ben." "Deniz kalk lan!" " Hı. Ne? "Aşağı gel dedemi kontrol et." "Niye ne oldu?" Tabi burdan çıktıktan sonra evden gidişimizi görmemişti. Dedem salondaki koltukta eli sol kaburgasında dişlerini sıkarak oturuyordu. Dedem,"Önemli değil." Desede ben düzelttim. " Giydiği çelik yeleğe iki kurşun geldi. Dedim koltuğa otururken. "Önemli birşey yok. "Kızın rüyasından sonra dedemle bir şeyi kontrol ettik. Dedim alaycı şekilde elimi alnıma bastırarak. "Neyi.?" Dedi Deniz şüpheyle. Dedeme baktım. Dedem Deniz'e dönerek, "Kız bu gece olacakların hepsini rüyasında gördü." Dedi. " Anlamadım. " Diyen Deniz bön bön bakarak, "O yüzdenmi paldır küldür gittiniz?" Dedem: " Kız nasıl olduysa olacak herşeyi rüyasında gördü. Yediğimiz kurşunlara kadar çıktı rüyası. Mekanı sanki daha öncede gitmiş gibi biliyordu. Nasıl oldu bu." " Tesadüf dede. "Bak evlat ben böyle tesadüflere inanmam." Yerimde geriye yaslandım. "Kimse kıza bu konu ile ilgili birşey söylemeyecek. Dedim elimi burun kemerine bastırıp gözlerimi kapatarak. Yorgundum. " Deniz. "Hayır ama sürekli ağlayarak gitmek istediğini söyledi." "Bu kızda amma ağlakmış. Nasıl bu kadar ağlayabiliyor." Dedim bıkkın şekilde. " Babama gitmek istiyorum, babamı görmek istiyorum. "Birde ne?" "O Cellad yalan söylüyor. Dedi." Elim burnumun üzerinde sinirle baktım. Deniz devam etti. " Bir kaç gün uyut o zaman. Raprahat durur. Sana hastanede de dedim rahat duracak birine benzemiyor bu kız diye. Bebek bakıcısı gibi her gün peşindemi gezecem lan ben bu kızın. Birileri duysa görse götüyle güler. Bana bak Deniz! "Sürekli uyutamayız Ateş. "Deniz beni delirtme. "Bence uyurkende rahat durmaz o kız abi." "Ne? Faruk ellerini ceplerine soktu. "Kız diyorum abi. " Faruk. Faruk çenesiyle merdivenleri işaret edince hepimiz arkaya döndük. Bizim deli merdivenlerin başında ve gözleri kapalıydı. "Abi uyur gezer bu kız!" Konuşurken tıpkı az önce benim yaptığım gibi sağ eli sinirle burun kemerini sıkıyordu. "Belayı bulduk." Söylediği şeyle ayağa fırlayarak, bir Faruk'a bir Deniz'e birde kıza baktım. "Düşecek Allah'ın cezası aptal." Deniz anında yerinden kalkıp kolumu tuttu. Hepimiz ayakta durmuş uyuyarak yürüyen kıza bakıyorduk. Merdiven korkuluklardan tutarak dönen merdivenleri inerken sol eliyle sol gözünü oğuşturdu. Saçı başı dağılmış uzun paçalarına basa basa iniyordu basamakları. Korku filmlerindeki karakterlere benziyordu hali. "Deniz ayağına bak." Dedim. Sanki hiç bir şey yok, hiç bir şey olmamış gibi yürüyordu. " Şuan rüya görüyor. Rüyasında ayağının acısını hissetmiyor demekki o yüzden rahat basıyor. Ama sabah fazlaca hissedecek. " Bu kızı bağlamak lazım abi." Dedi Faruk arkamdan "Bağlarız o zaman." Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek Deniz'e bakarken. " Saçmalamayın bi. Sessiz şekilde konuşsakta hepimizin gözü kızdaydı. Kız salonun ortasına kadar gelince sağa sola döndü önce. Sonra orta bir ses tonuyla, " Baba. Dedi iki elini yumup tersini gözlerine kapatarak. " Rüyasında babasını arıyor." Çocuk gibi hıçkırarak ağlarken biz öylece ağlayışına izliyorduk. "Baba gitme. "Yaşar beni dövüyor." Dediğinde sinirden damarlarımın kesildiğini hissettim. Ölmüş olsada o Yaşar denen şerefsizi yeniden öldürme isteği duydum.. "Beni o odaya kilitliyorlar. Şuanki haline acımıştım doğrusu. Sürekli dayak yemiş, odaya mı kilitlenmişti. Kapıyı açtığında dışardaki adamımla burun buruna geldi. "Baba." Dedi yine. " Baba gitme. Kız tam karşımda burnumun ucundaydı. Dalgın gözlerini arada bir aralasada beyni hâlâ uyku modunda olduğu için kimseyi görmüyordu muhtemelen. Ayakta bir süre dedeme doğru bakar şekilde durarak burnunu çekti. Dedem sessiz bir kıza bir bana bakıyordu. Kız koltuğa, dedemin hemen yanına oturdu. Sonrada sola doğru bıraktı kendini. "Nihayet durdu." Dedim. Bir kaç saniye sonra Deniz kızın yanına giderek kontrol ettikten sonra kucağına aldı. Odaya çıkarmak için merdivenlere giderken önüne geçtim. "3 gün görmeyecem onu. Uyut." "Sen delisin!" "Biliyorum." ***** Gözlerimi açtığımda yüz yıldır uyuyormuş gibi hissediyordum. Beynim ve bütün vücudum uyuşmuş, kanım bedenimde zoraki dolaşıyordu sanki. Nerdeyim? Bu ne? Kapı koluna bastırıp açınca bir koridorda buldum kendimi. "Ne yapacağız." "Bekleyeceğiz. Zaman bol bizim için. Bu adamlar kimdi? Geri dönmek istedim. Tam arkamı dönüp odaya gidecekken birden duyduğum sesle olduğum yere çiviledim. Kalbim duracak kadar dengesizleşirken korkudan ölmek üzereydim. O kadar ki çığlık attım geriye kaçarken dudaklarıma bastırdığım ellerimin altından. Bu arada yılan geriye çekildi. "İmdat." Dedim çıkmayan sesimle. "Allah'ım yardım et. Neler oluyor. Aklımı kaçırmak üzere gibi hissediyordum. Yılanla burda kalmak yada aşağıya inerek yakalanmak. Hangisi daha kötüydü. Arkamdaki yılanda aynı hızla peşimden gelmeye başladı. Her adımımda yılanda geliyor, her duruşumda oda duruyor, bunun dışında yaklaşmıyordu. "İmdaaatt." Diye bağırdım sesimin çıktığı kadar güçle. Tekrar arkama döndüm. Aynı yılan arkamda bana bakıyordu. O çatal dili sürekli ağzına girip çıkıyordu. "Defol git! Diye bağırırken arkamda bir hareketlilik hissettim. Hızla arkama döndüm. Allah'ım neden. Yılanın pullarının parladığı gibi parlıyordu o demir ay ışığında. Kurt keskin dişleri ve kanlı ağzından akan salyalarıyla hırlayarak üzerime yürümeye başlayınca göz yaşlarımın eşliğinde geri geri gitmeye başladım. Ve sonunda hızla üzerime atladığında son ses çığlık attım yere düşerken. Ama hiç bir şey olmadı. Başımı yerden kaldırıp baktığımda yılanın kurdun bütün vücuduna sarıldığını dişlerini kurda geçirdiğini gördüm. ***** Sarsılırken gözlerimi açtığımda nefes nefeseydim. "İyimisin? O an fark ettim. "Canını mı yaktım. Kız konuşuyor bense alık alık bakıyordum. "Hey! İyimisin? " Başımı salladım evet anlamında. "Adım Emel. "Emel! Duyduğum kükreme ile yerimde sıçradım. "Sana bu odaya girme iznini kim verdi. Odaya giren Ateş'e baktım. Emel pis pis gülerek bana bakarken, " Bu omu. Emel cümlesini bitiremeden Ateş kızı kolundan tutup dışarı çıkardı. Ateş'in kükreme sesi geliyordu. "Senin ne işin var burda! "Olanları duyunca duramadım. "Hangi sikik beyin söyledi lan sana.!" "Ne önemi var. Seni görmek için geldim. Pişmanda değilim. "Emel kes sesini, kaşınmada yürü aşağı." Ne olduğunu anlamadan bir süre baktım. O ara kolumda hissettiğim sızıyla koluma çevirdim gözlerimi. Hafızamda kalan kan görüntüsüyle midemde oluşan bulanmaya baş dönmeside eklenince, gözlerimi sımsıkı kapatıp bir süre bekledim. Biraz sonra daha iyi hissettiğimde gözlerimi açıp kolumdaki biten serumu kelebekle birlikte çıkartıp dirseğimi kırarak büktüm. İşimi bitirip elimi yüzümü yıkamak için lavaboya geçtim. Ama aynada bana bakan Ela'yı görünce şok oldum. Gördüğüm görüntüyle gözlerimin dolmasına engel olamadım. " İğrencim." Dedim ağlamaklı. " Doğru dursaydın bu halde olmazdın." Duyduğum sesle korku ve panikle arkama bakarken yalın ayakla bastığım su yüzünden ayağım kaydı. "Ve sakarsın." Hızla kollarımı çekmek istedim ama o kadar sıkıyorduki parmak izleri çıkmıştı kesin. "B-bırak. Ellerini yavaşça gevşettiginde bir adım gerileyip kollarımı kendine sardım. "Düşüp bir yerini daha kırma. Temizlen ve aşağı in. Derken ağzındaki sigara dalı o konuştukça dudakları ile birlikte hareket ederken elleri ceplerinde kısık gözleriyle gözlerime daha doğrusu sol gözüme bakıyordu. "Ezberleyeceklerinin arasına yaz. Dedikten sonra arkasını dönüp odaya, ardından da odadan koridora çıkıp gözden kayboldu. Onun çıkışının ardından titreyen dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Lavabodan tutunup kalkarak küvetin yanına geldim. Küvet dolunca üzerimdeki aptal pijamayı çıkarttığım an korsenin olmadığını farkettim. Aynada birazcıkta olsa bişeye benzeyen aksime baktım. Dolaba geçip kapakları açtım. Benim olmayan ama bana uygun bedende olan çeşit çeşit kıyafetlerin içinden yeni iç çamaşırlar, siyah bir pantolon ve kırmızı bir kazak seçip giydim. Çorap ve alt kapaktaki beyaz spor ayakkabılarıda giyip havlu ile kuruttuğum saçlarımı taradım. Büyük koridordan aşağı inen merdivenlere gelerek salona baktım. İstemeye istemeye salona inip ayakta beklerken Ateş'in sesini duydum. "Orda ne kadar beklemeyi düşünüyorsun." Şaşırdım. " Ne o bizimi dinliyordun küçük ucube." UCUBE? Yine duymuştum işte. " Emel.!" "Haksızmıyım Ateş. Sessizce inmiş orda bizi dinliyor." " Laflarına dikkat et." Diyen Ateş yerinden kalkıp sigarayı sehbadaki küllüğe basıp yanıma geldi. "Birazda olsa bişeye benzemişsin." Dedikten sonra, "Hadi." Diyerek kolumu tutup mutfağa çekiştirmeye başladı. Ben lüksüm diye bağıran mutfaktaki masaya getirip omuzlarıma bastırıp sandalyeye oturttu. " Düzgünce yemeğini ye. "Neden acaba." Dedim ağzımın içinde. Masaya oturan Ateş, "Ezberlerinin arasına yaz! " Dediğinde yüzüne baktım. " Bana birşey diyeceksen o küçük ağzının içinde yuvarlama. Erkekçe söyle. Arkamdan konuşulmasını sevmem. " Emel gelip masaya otururken yüzündeki alaycı gülümsemeyi görmek zoruma gitti. Yediğim azar Emel'in hoşuna gitmişti. " Yemeğini ye." Sessiz geçen 15 dakikanın ardından elimdeki çatal kaşığı tabağın kenarına bırakıp ellerimi kucağıma koydum. Ateş göz ucuyla bakıp. " Bitir." Dedi. " Daha fazla yiyemem. Elindeki kaşığı masaya bırakarak geriye yaslanıp cebinden sigarasını çıkardı. " Emel !" Göz ucuyla ona bakarken, "Bana bak." Diyen Ateş"e döndüm yönümü. " Seninle son kez konuşuyorum bu konuyu. Sonun sonu. Üç gün önce iyilikle konuştum ama anlamadın. " 3 gün.? " 3 gündür uyuyorsun Ela." "Ne? Ne demek 3 gündür uyuyorsun." " Baktım adam gibi duracağın yok Deniz'e seni uyutmasını söyledim. Uygun dozda verilen sakinleştiricilerle 3 gün uyutuldun." " Ne?!" "Sizi pislikler!" O an Ateş'in yumruğu masada patladı. Diye kükremesiyle nefesim kesilirken yerimde sıçradım. "OTUR! " Dedi tekrar bağırarak. Sinirle kalktığım sandalyeye korkuyla geri oturdum. "O sivri diline ayar çek karışmam. Dediğinde korkudan kalbim teklerken gözlerim doldu. " Kulağını aç iyi dinle. Kimseyle muhatap olmak, konuşmak, görüşmek, arkadaş olmak, erkek arkadaş özellikle yok. Ne dersem yapacak, emrimin dışına çıkmayacaksın. Kocaman, şaşkın ve sulu gözlerle yüzüne baka kaldım. "Duydumki babanın öldüğüne inanmıyormuşsun. Yarın ceza evine, hastaneye ve mezarlığa götüreceğim seni. Afallamış şekilde karşımdaki adama bakarken arkamdaki adamın sesiyle kendime geldim. "Abi kusura bakma böldüm. " "Ela odana çık! Söyle Faruk." "Abi Kurt geldi. Duyduğum kurt kelimesiyle anında yerimden kalkıp arkamdaki adama baktım. |
0% |