@azamet_29_2
|
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım ♥️ *****
" Şimdi aç kulağunu iyi dinla."
Demir'i göstererek,
" Bu adam kendina gelena kadar buradasun.. "
İlyas konuşuyordu ama, Ada'nın aklı da gözleride odadan karga tulumba çıkarılan adamdaydı.
" Sana diyırum! "
Diyen İlyas'ın eli kızın kolunda sarsınca kendine geldi Ada.
" Katiller " Dedi şuursuzca.
Gözlerinden boşaldı dakikalardır tuttuğu gözyaşları.
" Hepiniz katilsiniz!!"
Demir'e çevrildi gözleri. Sonra kanlı ellerine kanlı kıyafetine baktı.
" Ben bir katili kurtardım."
İlyas aniden kızı kolundan tutup kendine çevirdi. Göz göze geldiler.
" Bak hemsure kiz.
Dedi dış kapıya uzattığı parmağı ile ölen adamı işaret ederek.
" Vurdu bu adami."
Parmağı şimdi Demir'i gösteriyordu.
" Benda oni vurdum bitti.
Ama eğer ölurse senda ölürsun.
İlyas'ın Ada'yı öldürmek gibi bir niyeti yoktu. Amacı korkuyla da olsa Demir'le ilgilenmesini sağlamaktı.
" Sadece bir kaç gun. Bu adam iyi olsun gözlerinu açsun sonra hiç bır zarar gormeden alındiğun yere birakacaum senu."
" Size inanmıyorum."
Dedi kız yaş dolu gözleriyle kolunu çekerek.
" Bu kadar şeyden sonra beni de öldüreceksiniz biliyorum."
Adam ellerini ceplerine soktu.
" Seni oldurmek için sebebim yok. Yüzunu görmedun. "
Dedi çenesiyle yatan yeğenini işaret ederek.
" Ama sizlerinkini gördüm."
Gözlerini devirdi adam.
" Sen biraz aptalmisun ne!?"
Düpedüz beni öldürmeniz lazım der gibiydi bu safın sözleri. Sertleşti.
" O zaman dilinu tut kizum. Tut ki uzun yaşa, da!"
Kızın gözlerindeki bir kaç saniyelik bakışla ikna olduğuna inanıp,
" Şimdi git hastanla ilgilen. "
Dedi. Kız arkasını dönüp Demir'e doğru bir adım atmıştı ki kapıdan Ziya ve Metin girdi.
" Abi tamam."
Dedi metin. Kurtulmuşlardı diğerinden. Kız bir anda durdu şuan fark ettiği tanıdık sesle. Dinlemeye devam etti.
" Ziya dışarida nöbet tutun."
" Tamam abi."
" Metin."
" Senda yiyecak içecak bir şeylar ayarla."
Metin mi? Dedi kız içinden.
" Sen.." dedi kız gayri ihtiyari.
Gerçekten de hastanede hemen her gün karşılaştığı temizlik görevlisi Metin'di bu adam. Kaçırılırken o korkuyla fark edememişti sadece.
" Sensin! "
Metin kızın tepkisini umursamadan pis bir gülümseme ile bir bakış atıp odadan çıktı.
" Allah belanı versin." Dedi kısık sesiyle.
Bu sırada İlyas'ın gözleri Demir'e kaydı. Panikle,
" Uşak! " Dedi.
Kız İlyas'ın hareketini görünce anında arkasına döndü. Titriyordu adam. Ateşi çıkmış olmalıydı. Elindeki eldivenleri çıkarıp hemen yanına gelip üzerini açarak adamın tenine koydu elini. Sıcaktı. Evet gerçekten ateşi çıkmıştı. Hemen malzeme çantasına yürüdü. İçini karıştırarak derece bulmaya çalıştı, ama yoktu.
" Derece yok! "
Dedi sinirle.
" Her şey var! Ama, derece yok!"
Aklına gelen şeyle dereceyi boş verip ilaçların arasından serum torbasını ve damar yolu kelebeğini alıp hemen adamın yanına geldi. Başını önüne eğerek,
" Aç yüzünü nefes alsın! "
Dedi yine İlyas'a.
" İstesende bakmam artık yüzüne öleceğimi bile bile."
İlyas kızın korkusuna güvenip Demir'in yüzündeki örtüyü alırken Ada, Demir'in elini eline alarak üzerinde rahatlıkla görünen damarına iğne ile girip kelebeği yerleştirdi ve bantladı.
Ardından odanın içinde serum torbasını takabilecegi birşey aradı gözleri. Köşedeki ayaklı askı işini görürdü. Hızlı adımlarla sobanın yanından geçip askıyı alıp geldi. Dediği gibi adama bakmamak için sadece önüne bakıyordu. Askıyı koltuğun baş ucuna bırakıp serumu üzerine taktı. Serum hortumununun ucunu da kelebeğe sabitledi. Ardından temiz bir enjektör çıkardı paketinden. Ateş düşürücü ilacı enjektöre çekip serumun içine ekledi. Sonra da açıp damara yol verdi.
Bununla kalmadı kız. İlaç etkisini gösterene kadar adamı rahatlaması gerekiyordu. Çanta içinden küçük makası alıp adamın yanına geçti. Önce üzerindeki gömleği inceledi sonra da kollarından başlayarak gömleği kesmeye başladı. Yerinden oynatamayacağı adamın gömleğini başka türlü çıkaramazdı. İşi bitince İlyas'a döndü.
" Adamına söyle soğuk su ve bir kaç bez getirsin. "
Kızın her hareketini izleyen adam,
" Metin! " diye bağırdı.
" Heman soguk su ve bir kaç bez getur."
Kız adamın üzerindeki battaniyi tamamen alıp kenara bıraktı.
" Sende yardım et! "
Derken önce ayağındaki ayakkabıları ve çorapları çıkardı. Sonrada adamın pantolonuna girişti. İnce parmakları fermuarı indirirken,
" Yardım et de çıkaralım şunu. " Dedi.
" Ateşi çok. "
İlyas kızın yanına geldi hemen.
" Ben pantolonunu indirirken tutarak sabitle.
İlyas kızın dediğini yaparken Ada hiç çekinmeden pantolonu Demir'in belinden aşağı kalçalarına, sonra dizlerine oradanda ayaklarına indirip çıkardı. Bunu yaparken kaslı baldırlara takılan gözlerini resmen eliyle çekerek uzaklaştırdı. Bu sırada Metin elinde su ve bezlerle geldi. Kız elindekileri alırken yine öfkeyle baktı adama. Sonrada,
" Çarşaf." Dedi.
" Çarşaf getir. "
Adam gerisin geri giderken Ada elindekilerle döndü. Su kabını ortadaki sehba üzerine bırakıp içindeki bezlerden birini iyice ıslatıp hafif sulu şekilde sıkarak İlyas'a uzattı.
" Alnına koy."
İlyas kızın dediğini yaparken üzerinde sadece boxer olan adamın yanına dizlerinin üzerine çöktü Ada. Sol eliyle koltuktan destek alırken gözlerini sımsıkı kapatarak elindeki bezi adamın göğsü üzerine bıraktı. Yüzünü kazara bile görme ihtimalini ortadan kaldırarak elindeki bezi adamın göğsü üzerinde gezdirmeye başladı. Elinin altındaki boğum boğum kaslı bedeni hissettikçe içinde bir utanç, yanaklarında bir ısı belirsede ateşi var, ateşi var bu yüzden diyerek devam etti işine.
Ölürse sende ölürsün Ada. Bunu unutma.
Diyerek aklını başında tutmaya devam etti.
Elindeki bezin ısındığını fark edince arkasını dönüp gözlerini açtı. Bezi yeniden ıslarken Metin elinde çarşafla gelerek Demir'in belden altını kapatacak şekilde üzerini örttü.
Kız elindeki bezi sulu şekilde sıkıp yeniden kapattı gözlerini. Yine el yordamı ile sildi adamın ateşi yüzünden yanan bedenini kollarını koltuk altlarını. &
Bir süre bu şekilde devam etti. Sabaha karşı Demir'in ateşi düşerken kızın gözleri kapanıyordu artık. Bütün günü hastanede, geceyi de bu adamlarla korku ve telaş ile geçirmiş, gücü tükenmişti.
Sonunda oturduğu yerde sırtını Demir'in yattığı koltuğa yaslayarak ve dizlerini kendine çekmiş şekilde uyuklarken dakikalar sonra İlyas'ın sesini duydu.
" Hemsure kiz."
Ada korkuyla sıçradı yerinde.
" Korkma. Da!"
Elinde tabak yanı başına bir dizi üzerine çökmüş adama baktı.
" Al bunu iç. Çorba. Sonra uyu."
" Aç değilim!"
Kız yerinden kalkıp yönünü Demir'e dönmeden elini uzattı. Önce saçlarına sonra alnına dokundu. Ateşi düşmüştü.
İlyas elindeki tabağı sehba üzerine bırakırken
" Yemek istersen burada."
Diyip karşıdaki koltuğa geçip oturdu.
" Abi Yalçın oteldekileri aramış. Demir Bey'in oraya gelip gelmediğini sormuş. Adamımız burada demiş ama ben huylandım abi. Olanlardan sonra otele bile gidebilir."
" Yalçın'ıara konuş.
" Tamam abi." Diyen Ziya odadan çıkarken kız Demir'in üzerindeki çarşafı battaniye ile değiştirdi. Sonra da kalktığı yere oturdu tekrar. Yine dizlerini kendine çekip sarılarak başını üzerine yasladı. Önündeki sobanın kapağındaki delikten görünen alevleri izliyordu sessiz.
Ağırlaşan gözlerini açık tutmaya çalışırken İlyas'ı duydu.
" Adun ne?"
Kız sinirinden sessiz gülerken zorlandı. Gücü azalmıştı çünkü.
" Ne farkeder sizin için. "
" Minnet borcum olan kizin adını bilmak isterum."
" Ada."
Dedi kız yorgun kapanan gözlerini açık tutmaya çalışarak.
" Biraz uyu dinlan."
Cevap vermedi kız. Daha fazla konuşmak istemedi. İstesede uyuyamazdı ki. Olduğu yerde ateşi izlemeye devam ederek geçirdi zamanını. *****
Her ne kadar yağmur yüklü bulutlar ve sık ağaçlar yüzünden akşamdan farkı olmasa da ertesi sabah olmuş Ada hâlâ baygın yatan adamın yüzünü görmemek için azami gayret göstererek yönünü yaraya dönmüş şekilde yarayı pansuman ediyor, bir yandanda karşı koltukta saatlerdir kıpırdamadan kızı izleyen İlyas'a kısa bakışlar atıyordu.
Adamın yanındaki küllüğe kaydı bir ara gözleri. Tamamen dolmuştu ama adam hâlâ sigara içiyordu.
Bandajı bantladıktan sonra dayanamayan kız serumu kelebekten çıkarırken konuştu.
" Böyle içmeye devam ederseniz çok yaşayamazsın. "
" Biliyorum."
Dedi İlyas gamsız şekilde. Öyle bir niyetim yok zaten.
Yerinde doğruldu Ada. Sırtını döndü Demir'e yine. Kazara bile görmek istemiyordu ölümünü onaylayacak yüzü.
Bu sırada Demir'in bilinci de yerine gelmeye başlamıştı. Araladığı gözleri önce bulanık gördü bir süre sonra geri kapandı. Yorgun gözleri açılmasa da sesleri duyabiliyordu hâlâ.
" Yedek kıyafeti var mı?
Duyduğu kadın sesiyle şaşırdı Demir. Ne oluyordu? Neredeydi? Bu kadın kimdi?
Yerinden kalktı İlyas.
" Ziya! " diye bağırdı.
Duyduğu sesle biraz olsun rahatladı Demir. Dayısı ve adamı buradaydı. Bu iyiydi. Anında kapıdan girdi adamı Ziya.
" Bizim uşağa kıyafet getur."
Her ihtimale karşı odadan çıkmak istemeyen İlyas Ziya'dan istemişti kıyafeti.
Yaralandığını ânı hatırladı Demir bu kez. Sol elini yavaşça karnına doğru çekti. Bandajı hissetti. Hastanede miydi? Gözlerini yeniden araladı.
Hayır hayır! Hastane değildi. Burası ara sıra kullandığı diğer eviydi.
Gözleri tekrar kapandı. Zihnini toparlamak için uğraşıyordu. Bu sırada ağır bir kaç adımda kızın yanından geçip yeğeninin yanına geldi İlyas. Elini alnına ve boynuna dayayıp baktı. Ateşi yoktu gerçekten.
" İşinun hakkini iyi verisun.
Dedi kıza inadına yapar gibi. Kuruyan ağzı ve boğazı konuşmasına engel olsada konuşulanların hepsini duyuyordu Demir.
Cevap vermedi kız. Beklerken Ziya girdi kapıdan elinde eşofman takımı ile. Kızın yanından geçip Demir'in yanına geldi. İlyas ile birlikte dikkatli şekilde giydirdiler eşofman altını.
" Üst kısmı açık kalsın ev sıcak."
Zira dün geceden beri durmaksızın yanıyordu soba. İlyas,
" Ziya deduklerum.."
Demişti ki bir anda dışardan silah sesi duyuldu. Ada gözleri kocaman korkuyla sıçrayarak ellerini kulaklarına kapatırken duyduğu yüksek sesle Demir'in gözleri bir anda kocaman açılmıştı.
Panikle etrafına bakındı önce. İlyas ve Ziya'yı çıkarken gördü. Dayısı kıza,
" Sakın bu odadan çıkma! "
Diyip kapıyı çektiğinde Ada korkudan kollarını kendine sarmış kaskatı şekilde kapıyı izliyordu.
Ne oluyordu? Kimdi ateş eden? Yine mi birileri ölecekti? Nasıl bir işe bulaşmıştı.
Allah'ım yardım et ne olur yardım et.
Diye dua ederken evin arka kısmından sesler duymaya başladı.
Korkudan kıpırdayamazken gözleri doldu. Şuan dışarda ne oluyor bilmiyordu ama birileri evin arka tarafından dolaşmış içeriye girmeye çalışıyordu belliki.
Duyduğu korku dahada artarken kalbî patlatacak gibi atıyor nefesi hızlanmıştı. Yutkundu. Birini görme korkusu geriye dönüp pencereye bakmasına engel oluyordu.
Yinede bir cesaret bakmaya, birini görürse de hiç düşünmeden kaçmaya karar verip yavaşça arkasına dönecekken aynı anda tam arkasında hissettiği bedenle bir el ağzını kapattı. Güçlü kollar kızı geriye duvar dibine doğru çekerken kız çığlıklar atıyordu dudaklarına kapalı elin altında.
Geç kaldığını, yakalandığını, öleceğini düşünürken kulağının dibindeki fısıltılı sesi duydu...
" Şşiittt!
Demir kızın arkasında bir elini kızın dudaklarına kapatmış bir eli yarasını tutarken gözleri evin içini ve dışını geziyordu. Ada'nın ise yeşil gözleri irice açılmış iki eli birden dudaklarının üzerindeki büyük eli tutuyordu.
Korkuyla odada dolaşan gözleri koltuğa kaydı. Boştu. Dün geceden beri başını beklediği adam yerinde değildi. Ne yani şuan arkasındaki iri bedenin sahibi o muydu?
Nasıl olmuştu? Nasıl kalkmıştı yerinden? Yaralıydı.
" Sakın ses çıkarma." Diyen adamı yeniden duyunca çaresiz başını salladı.
Bu sırada pencere önünde beliren gölgeyi gördüler. Doğruydu. Birileri evin arkasına dolaşmış içeriye girmeye çalışıyordu. Demir sağ eli hâlâ kızın dudaklarında sol elini yarasından kaldırıp yanı başındaki konsolun çekmecesine uzanıp açtı. İçinden çıkardığı silahı kızın gözleri önünde pencereye çevirdi. Arkasında ki bedenin yüzünü görmesede uzanan eli ve silahı görüyordu kız. Demir tek el ateş ettiğinde korkuyla sıçradı kız bir kez daha. Pencerenin dışında düşen adamı kocaman gözlerle izledi. Katillerin arasında kaldığını düşündü. Ne olursa olsun sonunda kendininde öleceğini düşündü. Kalbi sıkıştı. Zihni bulandı, bedeni titremeye başladı. Gözlerinden yaşlar boşalırken kapıdan paldır küldür girdiler İlyas, Ziya ve Metin. İlyas gördüğü adamla hem sevindi hem şaşırdı. Hızlı adımlarla Demir'in yanına gelirken,
" Şukurler olsun iyisun."
Dedi keyifli. Demir elini kızın dudaklarından çekip yarasına bastırdı. Zorlamıştı. Dayı yeğen hemen arkalarında konuşurken kız kıpırdayamaz hâlde hâlâ gördüğü görüntülerin şokunu yaşıyor, elleri ve dizleri titremeye başlamıştı.
Sonunda daha fazla dayanamadı, dizlerinin bağı çözüldü önce. Sonra da olduğu yere yığıldı kaldı. Karanlığa doğru kayarken duyduğu son şey.
" Bu kız kim dayı? "
Diyen Demir'in sesiydi. *****
Aradan ne kadar geçmişti bilemeyen kız sarsılan bedeniyle ayıldı. Şuan içinde bulunduğu minibüsun koltuğunda yatıyordu. Son hatırladığı o evdeki son saldırı ve ölen adam, ardından da geçirdiği şok ve yorgunluğu yüzünden bayılışıydı.
Düşünceler sayesinde zihni iyice ayılırken gözlerini açamasada etrafındaki sesleri duyuyordu.
" Dikkatli sür Şamil. Sarsma arabayı."
İlk tanıdık ses İlyas denen adamdı.
" Abi bu haldeyken yola çıkmak doğrumu dayı."
Dedi diğeri.
" Ben iyiyim."
Bu da hayatını kurtardığı adamdı.
" Mecburduk zaten.
Bir sonraki Yalçın olacaktı yoksa. Peşimizden adam yolluyorsa şüphe duyuyor olmalı. Sikeyim. Nasıl bu kadar karıştı işler birden.
Adamları dönmeyince iyice artacak şüphesi. Otele bile gitmiş olabilir. Bu yüzden bir an önce otele geçmeliyiz. "
İyice kendine gelen kız umutsuzca açtı gözlerini. Yerinde doğrulurken aklına gelen şeyle hemen bir elini gözlerinin üzerine kapattı.
Şimdi dayı yeğen ile karşı karşıya oturuyordu ama görmüyordu.
" İyimisun? " Dedi İlyas.
" Değilim!"
Dedi kız ağlamaklı.
" Neden hâlâ buradayım.
Ben üzerime düşeni yaptım!
Demir bir kıza bir dayısına baktı. Kız kendinde değilken olan biten herşeyi dayısından öğrenmişti. Bu yüzden gözlerini kapatışını bile sorgulamıyordu.
" Ada..."
Kız duyduğu sese doğru döndü.
" Adın Ada değil mi?"
" E-evet. "
" Şimdi beni iyi dinle.
" Teşekküre falan gerek yok, bırakın gideyim yeter.
Dayısına baktı Demir.
" Zamanı gelince bırakacağım ama şimdilik bizimle gelmen gerekiyor. "
Kız sinirle,
" Söz verdiniz! "
Diye bağırdı ayağa kalkarken. Aynı anda sarsılan araba yüzünden yere savrulurken kolundan tutan Demir olsada koltuğun önüne düştü. Kız başını çarparken Demir'in yarası acıdı. Hırsla çekti kolunu kız. Gözleri hâlâ kapalı ağlayarak bağırmaya başladı.
" Söz verdiniz!
Dedi elini ezbere Demir'e doğru çevirdi.
" Kurtarırsam uyandığında beni geri götüreceğinizi söylediniz!
Sinirleri bozulan kız hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
" Yeter artık.
" Ada. "
Dedi Demir elini kızın omuzuna koyarken.
Ada hızla geriye çekilirken,
" Dokunma bana! " diye bağırdı bu kez.
" Dokunma bana! "
Minibüsteki herkes kıza ve Demir'e bakıyordu.
" Seni bırakacağız ama güvende olacağın şekilde. "
" Ne? " Dedi kız. Hiçbir şey anlamıyordu.
" Biraz daha sabret.
Güven bana! "
Ağlayan kız aniden durdu. Ardından birden gülmeye başladı.
" Yüzünü görürsem öleceğim adama güvenmek...
Sonra sustu. Oturduğu yerde dizlerini kendine çekip kollarını üzerine dayadı. Yüzünü kollarına kapayarak ağlamaya devam etti. Kimse ne karıştı ne umursadı. Demir hariç...
Kız bir yandan ağlarken bir yandan düşündü. Ne yapacaktı. Nasıl kurtulacaktı. Düşündü... Düşündü... İlk fırsatta kaçmaya karar verdi sonunda. *****
Uzun zaman sonra durdu araç.
İçinden ya şimdi ya hiç Ada. Bu tek şansın olabilir. Dedi.
Hırsla çekti kolunu Ziya'nın elinden. Hızla koşmaya başladı çıkışa doğru. Kaçmak için tek şansıydı bu ve kullanacaktı.
" Dur." Dedi Metin arkasından bağırarak.
" Hayır." Dedi kız. Durmayacaktı. Arkasına bile bakmadı. Koşmaya devam etti. Tam çıkışa gelmişti ki bir anda silah sesi yankılandı garajın içinde.
**************************
Eveet canlarım ♥️ bölüm sonu.
|
0% |