Yeni Üyelik
4.
Bölüm

🌊K.3 Anlaşma.

@azamet_29_2

İçinden ya şimdi ya hiç Ada. Bu tek şansın olabilir. Dedi.

Hırsla çekti kolunu Ziya'nın elinden. Hızla koşmaya başladı çıkışa doğru. Kaçmak için tek şansıydı bu ve kullanacaktı.

" Dur." Dedi Metin arkasından bağırarak.

" Hayır." Dedi kız. Durmayacaktı. Arkasına bile bakmadı. Koşmaya devam etti. Tam çıkışa gelmişti ki bir anda silah sesi yankılandı garajın içinde.

Elleri kulaklarında korkuyla taş kesildi kız. Sıkılan kurşun kendisine mi gelmişti yoksa boşa mı sıkılmıştı. Acaba vurulmuş muydu? Olabilirdi. Kurşun yarasının ilk anda hissedilmediğini duymuştu. Gerçekten de öyle miydi?

Bir anda kolundan tutulunca çıktı dağınık düşüncelerinin arasından. Hızla çekildiği bedene çarpınca geldi kendine. Başını yukarı kaldırdığında sinirle bakan Ziya ile göz göze geldi. Kafasında hissettiği soğuk demirle korkuyla büyüdü gözleri. Yine ıslandı.

" Bunu bir daha yaparsan sonraki kurşunu kafana sıkarım."

" Ziya! "

Uyaran sesin sahibi Demir'di. Anında indi silah, geri adım attı Ziya. Sakinleşmeye çalışıp beceremediği siniriyle solurken kızı Demir'in yanına doğru yönlendirdi çekiştirerek.

Ada çaresiz aracın yanına geri dönerken ağlayan gözlerle başını önüne eğerek yürüdü. Kaçarak kurtulamayacağını anlamıştı artık.
Demir'in yanına gelip durduğunda başı hâlâ önünde ağlamaya devam ediyordu.

" Ada. "

İlyas'ı duysada başını kaldırmadığı gibi cevapta vermedi.

" Anlaştığumuzu sanmuştum."

" Öyle birşey demedim."

Dedi kız bu kez burnunu çekerek. Devamını getirmedi İlyas. Onun yerine bıkkın bir nefes verip,

" Çıkalum." Dedi Demir'in kolunun altına girerek asansöre yürürken.

Ziya kızın kolundan tutup asansöre yönlendirdi bu kez. "Yürü!"
Elini kızın kolundan çekmedi ki bir daha kaçamasın diye. Bu arada İlyas'ın gözleri Metin'e döndü.

" Metin heman git garaj göruntülerunu temuzle."

" Tamam abi."

Diyen Metin, yanına aldığı malzemelerin olduğu çantayı Şamil'e verip garajdaki diğer asansöre koşarken Ada yanındakilerle birlikte kendileri için olan asansöre girdi. Başı hâlâ önünde Demir'in yüzünü görmemek için kaldırmıyordu. Ellerinin tersiyle gözlerini silerken Demir'in inleme sesini, ardından İlyas'ı duydu.

" İyimisun uşak."

Demir,

" İyiyim."

Desede sesinden belliydi yarası yüzünde canının yandığı.

Kız belli etmemeye çalışarak gözlerini adamın yarasına doğru kaldırdı. Gömleğinin üzerinden bastırdığı elinin altında kan lekeleri vardı.

Yarası açılmış, belkide dikişleri patlamıştır. Şuan ayakta olması bile şaşılacak şey zaten.

Diye düşünürken sessizce önüne döndü.

" Yaran kanıyor. "

Derken yine burnunu çekti ve gözlerini sildi.

Demir bir yarasına bir kıza bakarken duran asansörle önce Ziya ve Şamil indi kabinden. Koridoru kontrol ettiler. Kimseler yoktu odanın önünde duran genç bir kızdan başka.

" Temiz." diyen Ziya hızlı adımlarla kızın yanına yürürken kız da bir kaç adımla Ziya'ya doğru yaklaştı. Etrafını kontrol ederek kısık sesiyle,

" Kartınız Ziya abi."

Diyerek uzattı.

" Bütün işlemler halloldu. Bir kaç saattir burada görünüyorsunuz."

" Sağol Tuğçe. Sen gidebilirsin."

Kız hızlı adımlarla uzaklaşırken Demir yanında İlyas, Şamil yanında kız ile birlikte Ziya'nın açtığı odaya yürüdüler. Kapıdan önce Demir ve dayısı, ardından diğerleri girdiler.

Ada ilk olarak odanın içinde gezdirdi gözlerini. Bir oturma odası , oturma odasının solunda paravan duvarla ayrılmış bir yatak odası, sağ tarafta ise banyo olan bölüm vardı. Oldukça lükstü oda herşeyiyle.

İlyas iyice gücü kesilen Demir'i yatak odası olan bölüme getirip yatağına oturttu.

" İyimisun uşak."

Başını sallamakla yetindi yeğeni. Kaybettiği kan yüzünden sessiz kalacak derecede yorgundu ve halsiz... Bu yüzdende zor ve yorgun nefesler alıyordu.

" Az daha dayan.
Birazdan daha iyi hissedecesun."

Dedi İlyas, ardından yavaşça yatırdı Demir'i.

Diğer odada olan kız baktı olacak gibi değil, bir kaç adımda odaya girip yatağın yanına gelince yana kaydı İlyas. Ada gözleri yaranın üzerinde tutarken,

" Yüzünü örtün! " Dedi İlyas'a hitaben.

İlyas hareket etmeden,

" Gerek yok. "

Dedi Demir kapalı gözlerle. Kızın bakmak istemediğini biliyordu zaten.

Duyduğu cevapla karşısındaki Şamil'e bakıp çantayı istedi Ada.. Kaçamadığı ve kurtulamadığı için hâlâ kendine ve bu adamlara kızgın olsada nefret etsede şuan yardımına ihtiyaç vardı.

Şamil çantayı yatağın üzerine bırakıp açtı. Ada çantayı karıştırarak içinden aldığı eldivenleri elllerine geçirip parmak uçları ile Demir'in elini bileğinden tuttu.

Bakayım.

Diyerek yarasından çekti. Demir'in yüzüne bakmamaya özen göstererek gömleğini üzerindeki pantolondan çıkarıp yukarıya sıyırdı. Bandaj tamamen kan olmuştu.

Yavaşça bantları açıp bandajı kaldırırken Demir kapalı gözlerle kesik kesik nefes almaya devam ediyordu. Yaraya doğru eğilip kontrol etti kız.

" Dikişler iyi.
Zorladığın için kanamış.
Pansuman ve yeni bir bandaj yapacağım. Bir süre kıpırdamasan iyi olur. "

Elinden kaçmaya çalıştığı adama şuan iyileşmesi için akıl vermesine ayrıca bozuluyordu ama mecburdu. Çünkü bu adam ayağa kalkmadıkça gidemeyecekti buradan.

Odadaki herkes sessiz şekilde kızı izlerken Ada çantanın içinden malzemeleri çıkarıp yarayı hızlı şekilde pansuman etmeye başladı. Bu arada adamın aldığı nefesler daha da çekti dikkatini. Normalden hızlı ama kesik kesik nefes alıp veriyordu. Kolundaki saate baktı.

Ateş düşürücünün etkisi geçtiği için ateşi çıkmış olmalı.

Dedi içinden. Öyleyse ilacın yenilenmesi gerekiyordu. Pansumanı bitirip yeniden bandaj yaptıktan sonra gözlerini sıkıca kapatıp yatan adama dönerek elini alnına koydu. Doğruydu. Ateşi vardı.

Hissettiği elle gözlerini açtı Demir. Karşısındaki kapalı gözleri ve yüzü izledi.

" Ateşin çıkıyor."

Diyip yine diğer yöne dönerek gözlerini açtı kız. Çantanın içinden yeni bir enjektör ve ateş düşürücü ilaç çıkarıp enjektöre çekti.

Serum yok.

Dedikten sonra acıyıp acımayacağına aldırmadan pantolon üzerinden ve aniden bacağına sapladı iğneyi.

Duyduğu inlemeye aldırmadı. Mümkünse çok acısındı zaten. Çünkü bu hâlde olmasının ve evine dönememesinin sebebi bu adam ve diğerleriydi. İlacı adamın kasları arasına basıp iğneyi hızla çekti.

" Kızgınlığını belli etmekten çekinmiyorsun."

Cevap vermedi kız. Elindeki şırıngayı çantanın içine, eldivenleri çıkarıp yatağın üzerine atarak, üzerindeki gözlere aldırmadan başı yine önünde odadan çıkıp oturma bölümündeki ikili koltuğa yürüdü.

Oturarak dizlerini kendine çekti. Kollarıyla sarılırken yüzünü dizilerine kapattı. Yapması gerekeni yapmıştı. Fazlası onu ilgilendirmezdi.

Kızın hâlini izleyen Demir hiç bir şey söylemedi.

" Ziya!" diyen İlyas'ın sesini duyuldu.

" Sen aşağu in.
Valuzleri getur.
Gözunü de aç. Gelen gidan olursa haber ver biza. "

" Tamam." Diyen Ziya,

" Şamil gidelim."

Diyerek odadan çıkarken, İlyas odadaki telefonu kullanarak odaya üç kişilik yemek istedi.

&

Uzun olmayan bir sürenin sonunda önce Ziya ve Şamil geldiler valizlerle. Yatak odasına geçip Demir'in üzerini değişmesine yardım ettiler. Onlar çıkarkende oda servisi ve yemekler geldi. Yemekler masaya yerleştirilirken İlyas'ın gözü pozisyonunu bozmayan kızdaydı.

Servisi yapan gençler çıkarken İlyas kızın yanına geldi.

" Gel yemeğunu ye! "

" Aç değilim."

Dedi Ada, hâlâ aynı şekilde otururken.

" Sen adamına ver yemeği.
Bir an önce düzelsinde bende evime döneyim artık."

" O uyuya kaldu.
Uyanınca yer.

Sen da dediğumu yap. Yoksa hasta olursun."

Kız histerik şekilde güldü. Ardından yorgun ve moralsiz sesiyle,

" İlginiz gözlerimi yaşarttı."

İlyas gözlerini devirdikten sonra cebindeki sigara paketini çıkarıp içinden bir dal alarak dudaklarına bırakıp yaktı. Derin bir nefes çekip bıraktıktan sonra yemek masasının yanındaki sandalyeyi kıza doğru çevirip bacak bacak üstüne atarak oturdu.

" Bak kizum...

Gel senunla bir anlaşma yapalum.
Sen iki gun boyunca bizum uşağa bak. İyileşmesi için ne gereküyorsa ve ne dersam yap. Ben da iki gun sonra seni sağ saglim evune birakayum. "

" İki gün mü! "

Dedi kız başını kaldırarak.

" Evet iki gun.
Ne fazla ne eksuk.
Sadeca iki gun."

" O halde önce telefonumu verin."

İlyas kızın gözlerine dikti gözlerini.

" Olmaz!
Telefonunu ancak giderkan alabilursun."

" Ya! Ama beni arayanlar olmuştur! Ulaşamayınca polise haber verirler. O zaman sizde bulunursunuz."

" Sen orasunu kafaya takma."

Kızın omuzları düştü. Bu adam çok uyanık biriydi.

" Ne diyirsun.
Anlaştuk mu? "

Başka seçeneği yoktu ki.

" Sadece iki gün!
Yemin et! "

Dedi ciddi bir duruşla.

" Yemina gerek yok.
Ben birşey söylemuşsem yaparum. Şimdi! Yemeğunu ye ki ayakta durabil."

Bir kaç saniye adamla göz göze kaldı kız. Ardından derin bir nefes alıp verdi. Yerinden kalkıp masaya yürüdü. Sandalyeye geçip oturdu. Önündeki yemeklerden azar azar aldı tabağına. İştahı olmasa da güçlü kalabilmek için yemeye başladı.

" Bak böyle daha iyi oldu değul mu?"

" Siz mafya falan mısınız? "

Dedi kız önündeki gözleri ile tabağında ki yemeğini yerken. İlyas duyduğu cümle ile gülümsedi.

" Hayur."

" Peki nasıl hiç acımadan adam öldürüyorsunuz? "

İlyas sigarasından bir nefes daha çekti.

" Acımasuz düşmanlar sadece mafya babalarunda yok.

Bizim da kendimuze gore düşmanumuz var. Hem içarda hem dişarda! "

Sigarayı söndürüp önüne döndü İlyas. Yemeğini yemeye başladığında kapı açıldı. Giren kişi Metin'di. Ada'nın gözleri bir kez daha nefretle doldu. Hastane gördüğü tanıdığı bu adam kötü adamlardan biriydi.

" Abi. "

" Ne oldu soyle."

Metin gözleri ile Demir'e kısa bir bakış attı.

" Diğeri burada. Lobide bekliyor. Geçiyordum uğradım diyor.
Çağır da bir kahve içelim diyip beni buraya yolladı.
Şimdi Ziya'yı sorguya çekiyordur."

" Ziya ne diyeceğunu bilur, bizum yanumuzda. Ama buraya çikarsa sorun olur.
Sen in bende geliurum şimdu. "

O sırada Metin'in telefonuna bir mesaj geldi. Hemen çıkarıp okuyunca panikle,

" Ziya!
Tutamadım yukarı çıkıyor. Diyor."

İlyas panikle ayaklandı. Geriye dönüp bir kıza bir odadaki Demir'e baktı.

" Buraya girerda bizim uşagun yarali olduğunu görürse hepimuz biteruz."

Kız duyduğu cümleyle ve yaşadığı olaylardan sonra aklında tek şey belirdi. Şuan buraya gelen her kimse odaya girip herkesi öldürecek.

Yeniden bir korku çöktü içine. Ağzındaki lokmayı zorlukla yuttu. Kendi kendine mırıldanırken ağlamaklı çıktı sesi.

Allah'ım neden benim başıma geliyor bütün bunlar? Ben sana ne yaptım? Sapık bir hayrandan kurtulayım diye geldiğim yerde katillerin arasında buldum kendimi.

" Çıkalum.
Sen dişarda beklerkan ben uzaklaşacağum.
İçeri girmek istersa odada özel misafiri olduğunu söyle. Sen oyalarken ben tesadüf gibi gelup engel olacağum."

Kıza döndü.

" Senda odadaki dolaba saklan hemen."

" Ne?"

" Evine gitmak istiusan dediğumu yap be kizum! "

İlyas'ın sinirle söylediği cümleden sonra kız hızlı hızlı salladı başını. Bir an önce evine gitmek istiyordu çünkü.

Hemen yatak odası bölümüne koşup dolaba açarak içine girip kapağı içten kapatırken bu sırada İlyas ve Metin'de odadan çıktılar.

Karanlık dolabın içindeki Ada dışarda ne olup bittiğini bilmiyor sadece korkuyla bekliyordu.

Şuan hiç bir ses olmayışı iyiymiydi kötü mü? Saniyeler yıl gibi gelmeye başlamıştı. Her an biri içeriye dalacak filmlerdeki gibi kim var kim yok demeden herkesi vuracak gibi düşünüyor kendi kendini daha da korkutuyordu.

Allah'ım ne olur yardım et.

&

Bir süre sonra sessizliğe daha fazla dayanamayıp kapağı yavaşça açarak kafasını dışarıya uzattığında diğer taraftan gelen sesleri duydu. Biri Metin'in diğeri yabancı iki ses vardı.

" Çekil Metin!"

" Beyim dedim ya abinin özel misafiri var. "

" Ne misafiri lan! "

" Beyim abinin kız arkadaşı geldi. Kimse rahatsız etmesin dedi. "

" Kimi kandırıyorsunuz lan!
Bana bak Metin!
İki gündür başımda bi bela dolaşıp duruyor. Bu belanın kim olduğunu ne olduğunu ararken bütün şüpheler beni içerdeki adama getiriyor.

Eğer şüphelerim doğru çıkarsa yemin ederim hepinizi öldürürüm. "

Ada'nın gözleri kocaman oldu.

" Ne oluyor burada. "

Diyen İlyas'ın sesiyle gözleri kapıya dikildi. Adam az önce planladığı gibi hiç birşey olmamış numarası yapıyordu.

" Hayurola uşak. Artuk oda mi basiyorsun!?"

" Sen karışmasan iyi edersin İlyas efendi."

" İlyas efendu mu?
Bak hele uşağa.
İlyas efendu olacak ne yapmişum. "

" Siz daha iyi bilirsiniz! "

" Neyu iyi biliorum uşak!? "

" Eeh! Yeter beh!
Beni burada oyalama emri mi aldınız lan çekilin! "

" Ayuptur uşak...
Genç adamun odasına oyle destursuz dalunur mu? "

" Ya siz kimi kandırıyorsunuz?
İki gündür neler dönüyor bilmiyor muyum?"

Ada'nın gözleri kapı ile yerdeki halı arasında gidip geldi. Panik olmuştu.

Kesin içeri girecek bu adam. Ne yapabilirim!

Diye düşünürken aklına gelen şeyle önce kendine inanamadı. Ardından bir anda üzerindeki kazağı ve ayakkabıları sonra da pantolonu hızla çıkarıp yere attı. Gözlerini kapatıp yatağa yöneldi. Demir'in yanına örtünün altına girip el yordamı ile kolunu yana doğru açarak başını göğsü ile omuzu arasına koydu.

Sol eliyle saçlarını yüzüne çekerek yüzünü gizlerken kolunu Demir'in çıplak göğsü üzerine sonra da çıplak bacağını örtünün dışında kalacak şekilde adamın bacağının üzerine bıraktı. Aynı anda uyanan Demir uyku sersemi ne olduğunu anlamaya çalışırken kızı ve yanında yattığını görünce afalladı.

" Ne yapıyorsun sen?
Delirdin mi? "

Kız yaptığı şeye kendi bile inanamazken ıslak kirpikleri ve kapalı gözlerini adamın yüzüne kaldırdı.

" Sus! Birileri içeri girmek istiyor. "

Aynı anda oda kapısı açıldı. Kız anında yüzünü adamın göğsüne kapatırken Demir'in gözleri kapıya çevrildi.

Gelen kişiyi görünce şaşırmadı. Anında uyum sağladı oyuna.

" Ne oluyor burada! "

Dedi kaşları çatık. İki gündür peşinde olan adam şuan karşısındaydı. Abisi Yalçın.

Metin hiç beklemediği manzara ile şaşırarak anında arkasını dönerken Yalçın hiç çekinmeden Demir'i ve yanında yatan yüzünü görmediği sarı saçlı kızı izliyordu.

" Ne oluyor burada dedim? "

Ada yüzü ve kolu Demir'in sıcak teninde korkuyla sık nefesler alırken iyice sindi adama. Şuan içeriye giren adam kimdi, neciydi, derdi neydi biliyordu ama inanması ve geri dönmesi için içten içe Allah'a yalvarıyordu.

" Abi kusura bakma."

Dedi Metin hâlâ arkası dönük.

" Söyledim ama Beyim inanmadı."

Diyince, Demir gözlerini abisinin gözlerine dikti.

" Neye inanmadın? "

Yalçın gördüğü manzara karşısında istemedende olsa geri adım attı.

" Bi özur dilemen gerekmezmu uşak?"

Diyen İlyas Yalçın'ın sinirinin üzerine resmen benzin döküyordu. Yalçın, karşısındaki Demir'e ve arkasında konuşan İlyas'a olan sinirini bastırarak ve zoraki çıkan sesiyle,

" Kusura bakma. "

Diyebildi.

" İki gündür kafam iyice karışık. Herkes herşey bana şüpheli geliyor.

Hazırlan aşağıya in.
Lobi de bekliyorum. Konuşmamız lazım. "

Yalçın sinirli adımlarla kapıdan çıkarken Metin de hızla çıktı. Zira ortam onun kalacağı bir ortam değildi. Demir'in gözü kolları arasındaki kızda takılı kalırken,

İlyas kendisinden hiç beklediği bu hareket yüzünden kıza çevirdi gözlerini. Az önce ikinci kere yardım etmişti Demir'e.

Ada duyduğu kapı sesiyle anında Demir'den uzaklaşırken hızla bacaklarını, kollarını ve bedenini örttükten sonra örtüyü tepesine kadar çekerek altına saklandı.

Bir yandan kendine kızarken bir yandan utançtan alev alev olmuş bedenine iğneler batıyordu. Hiç düşünmeden nasıl yapmıştı böyle bir şeyi.

Demir zorlukla kalktı yerinden. Örtü altında durmaya devam eden kıza çevirdi gözlerini.

" Teşekkür ederim."

" Defol git başımdan! "

Cümlesinden sonra bir hıçkırık duyuldu örtü altındaki kızdan. Ağlıyordu. Hemde hıçkıra hıçkıra.

Demir kızın bozulan psikolojisini anlayabiliyordu. Bu yüzden bir şey söylemeden yataktan uzaklaştı. Dolabından doğru düzgün bir pantolon ve siyah bir gömlek alıp giyindi. Yeni çoraplar ve ayakkabı ile tamamladı kıyafetlerini. İlyas valiz içindeki bastonunu alıp Demir'e uzattı. Demir sol elini yarası üzerine koyup derin bir nefes alıp verdi.

" Gidelim! "

Dediğinde iki adam odadan çıkarken son bir bakış attı örtü altında ağlamaya devam eden kıza. Sonra da odadan çıktı.

" Metin!"

" Emret abi."

" Kimse girmeyecek, kimse çıkmayacak! "

" Emredersin abi."

Dayı yeğen asansöre binip lobiye indiklerinde Yalçın oturduğu koltuktan elinde telefon hararetli şekilde bir konuşma yapıyordu.

" Kalubumu basarum Alpay Denizer şerefsuzu ila konuşuyor."

" Bu daha başlangıç."

Dedi Demir.

" Hazır ol dayı.
Planın ikinci bölümüne geçeceğiz. "

***************************

Bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere. ♥️♥️

 

Loading...
0%