Yeni Üyelik
5.
Bölüm

💥K.3 Açılış gecesi

@azamet_29_2

Çatı katından aşağı indi hızlı adımlarla.

YARIM SAAT ÖNCE

Otelin lobisinde oturan Kılıç bir elinde viski bardağı diğerindeki otelin açılış belgelerini inceliyordu. Az sonra yanına Levent geldi.

" Abi Şahan burda."

Kılıç başını kağıttan kaldırmadan,

" Bu saatte ne bokuma gelmiş yine."

" Geçerken uğramış abi.
Müsaitse açılmadan önce otelede bir bakarım dedim. Hem üzerimizdeki gözlerde memnun olsun diyor."

Kılıç başını kaldırıp ters ters Levent'e bakarken dişlerini sıktı. Sonra dayısının sözleri geldi aklına. Belliki Şahan büyüklere oynuyordu. Çünkü büyüklerin ve dayısının gözü üzerlerindeydi.
İstemeye istemeye oyuna uyum sağlamak zorundaydı.

" Gelsin bakalım yüzsüz it."

Levent yanından ayrılıp 2-3 dakika sonra Şahan'la birlikte geri döndü. İçeri giren Şahan önce etrafta göz gezdirdi. Uzun bir ıslık çalıp yürümeye devam ederek lobiye kadar geldi.

Kılıç yanına doğru yürüyen Şahan'ı geriye yaslanıp bacak bacak üstüne atarak izlerken parmaklarını birbirine geçirerek kucağına koydu. Şahan için ayağa kalkmaya değmezdi.
Adam yürüdü, yürüdü Kılıç'ın karşısındaki koltuğa geçip oturdu.

" Dışarısı bu saatte bile sıcak. Levent içecek bir şeyler getir."

Dediğinde, sinirle baktı Levent. Sonrada abi dediği adama çevirdi gözlerini.

Kılıç çatık kaşlarla izliyordu Şahan'ı. Hafif şekilde çevirdiği başıyla getir işareti yaptı Levent'e.

" Neden burdasın? "

" Geçerken uğradım. Ne zamandır görmek istiyordum burayı. Ne yalan söyleyim diğerinden daha güzel olmuş."

Yalandı. Şahan Kılıç'ın hiç bir işiyle ilgilenmez işinde bir santim bile yükselse rahatsız olurdu.

Kılıç inanmayan bakışlarını Şahan'a diktiğinde,

" Tamaaam...
Doğruyu söyleyeceğim. Dayımın adamları beni izliyorlar."

" Eee! "

" Ee si. Senide izliyorlar."

Kılıç kollarını kaldırıp göğsünde birleştirdi.

" Bende aramızın iyi olduğunu gösteriyorum onlara."

Bu da bir bahaneydi. Buraya sadece Ejder'in yapacağı şeyi en ön saflarda izlemeye gelmişti.
Başını kaldırıp gözlerini lobide gezdirdi bir süre.

" Tamamlanması geciksede buna değmiş."

Kılıç sinirle baktı adama.

" Dalgamı geçiyorsun lan benimle! Buraya beni delirtmeyemi geldin sen? Mobilyaların olduğu depoyu yakıp açılışın gecikmesine sebep olan sen değil gibi bide gelmiş konuşuyorsun. Pislik herif! "

Şahan gayet rahat,

" Sakin ol kardeş. Hâlâ bana inanmıyorsun.
Benim o işle alakam yok dedim sana."

Yerinde doğruldu Kılıç.

" Hımm bende inandım! "

Yaz aklının köşesine Şahan. Birgün inceldiği yerden kopacak."

Yerinden kalktı Kılıç. Çıkışa doğru adımladı.

" Ziyaretin kısa olanı makbulmuş." Dedi hırlayarak.

Bu tavrı kibarca siktir git mekanımdan demekti. Kılıç'ı gözleriyle izleyen Şahan bunu biliyordu. Önce kolundaki altın saate baktı. Saat 21:23 ü gösteriyordu. Zaman gelmişti işte. Ölümüne merak ediyordu Şahan. Acaba Ejder buradamıydı.

Gülümseyerek, yerinden kalktı.
Ellerini ceplerine sokup Kılıç'ın peşinden yürüyerek otel'in dışına kadar çıktı. Kılıç hâlâ kaşları çatık adama bakarak,

" Güle güle."

Dedi tek cümle. Etraftaki gözler olmasa çoktan yüzünü gözünü dağıtırdı ama şimdilik sadece sabır ediyordu.

Şahan elini uzattı Kılıç'ın gözlerine bakarak. Kılıç sinirle sıktı dişlerini. Ya Sabır!! Çekti Şahan'ın inadına yaptığı çok belli olan hareketi karşısında. Yinede uzattı elini.

Saniyeler geçti geçmedi bir anda vızıltı şeklinde bir ses duyuldu. Aynı anda kolunda keskin bir acı hissetederken geriye sendeledi.

" Abi!" diye bağıran Levent ile etrafını çevreledi korumalar.
Levent ve diğer adamlar anında silahlarını çekip pozisyon alırken Şahan da aynısını yaptı. Şuan şaşkın ve endişeli görünse de keyfine diyecek yoktu. Kılıç eliyle kolundaki yaraya bastırarak başını kaldırıp etrafındaki binaların üzerinde gezdirdi gözlerini.

" Keskin nişancı var. "

" Abi hemen içeri girelim."

" Levent haklı.
İçeri girelim."

Dedi Şahan yalandan bir panikle.
Apar topar otelin kapısına yürüyerek içeriye girdiler. Bilmedikleri şey hâlâ yaşamasının tek sebebi kızın sadece yaralama emri almış olmasıydı. Levent Ali'ye döndü.

" Adam çağır. Etrafa dağılın. Şüpheli gördüğünüz bütün adamları çekin."

" Tamam." Diyen Ali yanındaki bir kaç adamı da alıp otelden ayrılırken Levent Kılıç'ın yanına geldi koşar adım. Hızla kolundan tutarak yaraya baktıktan sonra parmaklarını yırtılmış olan yere takıp iyice yırtarak kontrol etti yarayı.

" Önemsiz." Dedi Kılıç.

"Abi şanslısın.
Sadece sıyırmış."

" Şans değildi Levent, açık hedeftim istese öldürürdü. Sadece göz dağı verdi. Birileri peşime kiralık bir adam takmış."

" Kiralık adam mı?
Kim yapar bunu. "

Konuşan Şahandı. Şüphe çekmemek için rol yapıyordu. Oysa içten içe keyfi fazlasıyla yerindeydi. Levent girdi araya.

" Abi gömleğini çıkart koluna bakalım. Pansuman gerekli."

" Gerek yok koçum."

" Böyle olmaz abi.
Ben İlk yardım çantasını alıp geliyorum."

Az sonra Levent Kılıç'ın kolundaki yarayı temizlemiş sararken Kılıç düşünüyordu.

Kimdi? Kim peşine adam takmıştı. Bunu düşünüyordu, o kişinin hemen karşısında oturduğunu bilmeden. Levent'in işi bittiğinde Şahanda ayaklandı.

" İyi olduğuna göre ben artık gideyim. Sende dikkat et kendine."

Diyerek ellerini ceplerine sokup çıkışın yolunu tuttu. Arkasından bakan Kılıç adamına döndü.

" Levent!
Şunun kuyruğuna birini tak. Bi boklar yiyor bu."

" Emredersin abi."

Levent cebinde çıkardığı telefonuyla bir arama yaparken, Kılıç pansuman yüzünden çıkardığı gömleğini giyerek bara doğru yürüdü. Arkaya geçip kendine bir kadeh doldurdu. Aklı hâlâ olan şeyde, peşindeki adamın kim olduğunu, onu kimin tuttuğunu ve fırsat varken neden sadece bir sıyrık attığını düşünüyordu.

Gözleri boşlukta elindeki kadehi tepesine dikip aldığın yudumu ağzının içinde gezdirerek dilinde biriktirdiği tatla birlikte yutkundu. Bardağı yerine bırakarak düğmeleri iliklerken Levent'e baktı ne yaptın dercesine. Adam bara gelerek,

" Bizim Tilki Tefik'e verdim işi abi."

" Tamam.
Bizde çıkalım artık."

İki adam otel binasından temkinli şekilde çıkarak diğer otele doğru yol aldılar. Bu sırada Şahan çoktan kendi mekânına geçmişti. İzlediği sahneden memnun keyfine diyecek yokken yüzü gülüyordu.. Masasının arkasına geçip kendi koltuğuna oturarak, cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir dal alıp dudağına bıraktığında adamı Remzi çakmağıyla yaktı. Derin bir nefes çekip havaya üfledi Şahan.

" Bu adam işinin ehli. Sevdim!"

" Abi işini yaptı.
Birazdan arayıp parasını isterse verecekmisin gerçekten."

Şahan gözlerini kısarak bir süre düşündükten sonra, geriye yaslanarak bacak bacak üstüne attı.

" Evet.
Söylediğimi harfiyen yerine getirdiğine göre hakettiği parayı alacak."

" Peki Kılıç'ın işini ne zaman bitirecek."

Şahan oturduğu sandalyesini bir kaç kez sağa sola doğru çevirdi. Sonra aniden durarak ayaklarını sırayla masaya kaldırıp üst üste koydu.

" Açılış gecesi..
O gece olmalı. Herkesin gözü önünde ve hiç kimse benden şüphe etmemeli."

İki adam konuşurken Telefonunun sesiyle adam cebindeki telefonunu çıkarıp ekrana baktı. Özel numara yazıyordu. Yaslandığı yerden doğrularak ayaklarını aşağı indirdi. Telefonu açıp kulağına götürdü. Kim olduğunu tahmin ediyordu, yinede,

" Alo." Dedi.

" Bay Ş."

Değiştirilmiş ses tahmin ettiği kişiye aitti.

" Ejder." Dedi Şahan.

" Ben üzerime düşeni yaptım. Dediğin saatte, dediğin şekilde hedefi yaraladım. Şimdi sıra sende paramı yolla."

" Tamam.
Anlaştığımız gibi 10 milyonu hemen vereceğim."

" Sana yollayacağım hesaba havale edeceksin."

" Anlaştık.
Paranı hesabına yoklamadan önce Kılıç'ı öldüreceğin zamanı söylüyorum."

" Dinliyorum."

" 3 gün sonra cumartesi gecesi oteli'nin açılışı var. O otelden sağ çıkmamalı."

" Nasıl yani?
İçerde mi öldüreceğim."

" Evet.
İçerde ölmeli..."

Kısa süre bir sessizlik oldu.

" Ne oldu, yoksa yapamazmısın?"

Güldüğü belli olan ses,

" Beni gaza getirmeye çalışıyor olamazsınız değilmi? "

Adam kahkahayla gülmeye başladı.

" Kesinlikle hayır."

Yeniden kısa bir sessizlikten oldu.

" Tamam." Cevabının ardından,

" Paramı yolla."
Cümlesiyle kapandı telefon.

*****

Kız elinde kahve kupası evinin terasından İstanbul manzarasını izleyerek konuştuğu telefonunu kapatıp, terasdaki masanın üzerindeki bilgisayarının başına geçip oturdu.

Klavye üzerinde gezdi yeniden parmakları. Bay Ş olarak bildiği adama hesap numarasını yolladı. Tabiiki yurt dışında olan bir bankaya aitti numara.

Arkasına yaslanıp gelecek parayı beklerken kahvesinden biraz daha alıp aroma tadını emerek yuttu yudumu. Ardından kupayı masaya bırakıp gözlerini kapattı. İki elini saçlarına geçirerek geriye alırken bir nefes daha çekti sıcak İstanbul gecesinin nemli havasından. O anda kendini o çatıda elinde tüfek karşısındaki adama bakarken buldu birden.

Anlaşmaya uymuş ve sadece yaralamıştı adamı. Ama garip hissediyordu. Neden? Dahası 3 gün sonra öldürmesi gerekiyordu bu adamı. Bay Ş' nin şartı otelde ve içerde ölmesi gerektiğiydi. Parasını peşin peşin alacaktı. Dediğini yapmak zorundaydı.

Yani açılış gecesi bir şekilde otele girmesi gerekiyordu. Ama nasıl? Bunu düşünürken bilgisayarından bildirim sesi geldi. Beklediği para hesabına yatmıştı. Yüzü gülerken bilgisayarı kapatıp eline alarak içeriye girdi. Şuana kadar her şey yolunda gitmişti. Bundan sonra ne olacağı ise belirsizdi.

Teras kapısını kapatarak önce mutfağa ardından odasına doğru ilerledi. Üzerindeki kıyafetleri çıkarıp pijamalarını giydi. Yatağa girmeden önce dolabının üzerindeki boy aynasının önüne geçti. Karşısında gördüğü kıza bakarak konuştu.

Tek isteğim yeni bir hayat.

Dedikten sonra yatağına doğru döndü. İki adım sonra yatağın içine girip ince örtüyü üzerine çekip gözlerini kapattı.

*****

AÇILIŞ

Eveet! Dedi kız E- postasını kontrol ettikten sonra.

Başarmıştı işte. Son iki gündür otel açılışına katılmak için türlü yollar ararken açılışa gelecek kişilerin E-posta ile birer davetiye alacağını öğrenmiş uzun uğraşlar sonucunda karşı tarafın IP adresini ele geçirerek kendi E-postasına bir davetiye gelmesini sağlamıştı. Artık hiç kimse otele nasıl girdiğini sorgulayamayacaktı. Kurnaz bir gülümseme ile ekrana bakarken

" Kimse Ejder ile baş edemez! "

Dedi. E-postadaki davetiyeye göre bu akşamki açılış saat 9'daydı. Kolundaki saate baktı. 6'ya geliyordu. Dokuza kadar hazırlanması için tam 3 saati vardı. Tam 3 saat sonra otelde olacaktı.

Hızlı şekilde bilgisayarının başından kalkıp banyoya ilerledi.
Önce güzel bir duş almalıydı. Üzerindeki kıyafetleri hızlı hızlı çıkarıp sepete fırlattı. Ardından kabinin içine girip suyu ılık ayara getirerek kendini suyun altına bıraktı. Önce saçlarını yıkadı güzelce. Sonra parfüm kokulu duş Jeli ile bütün bedeni yıkadı. Hızlıca durulandıktan sonra çıkıp bornozunu giyip küçük havlu ile saçlarını kurulayarak banyodan çıkıp odasına geçti.

Giysi dolabının önüne gelip durdu. Üzerindeki bornozun kuşağını açtı. Omuzlarından sıyırıp üzerinden ayaklarının dibine düşmesini sağladı.

Aynadaki bedenine baktı yeniden. Hiç geçmeyeceğini artık kabul ettiği bıçak izlerine ve Ejderha dövmesine. Sol elini yavaşca kaldırıp sağ yanındaki dövmede gezdirirken,

" Yeniden doğup yeni bir hayata başladığımda seni anka kuşu ile değiştireceğim." Dedi.

Ardından dolabının sadece özel günlerde açılan kapaklarını açtı. Bu gözde sadece gece elbiseleri, abiyeler ve özel kıyafetleri vardı.

Bu gece açılışta bunlardan birini giyecek ve bir şekilde Kılıç'ın dikkatini çekecekti.

Şu kırmızı işimi görür bence diyerek askıdaki elbiseyi indirip yatağının üzerine bıraktı.

Dolabın altından ayakkabısını ve el çantasını da aldıktan sonra iç çekmecede özel yapım yüzüğünü çıkarıp parmağına takıp, ince siyah şalını alarak kapağı kapattı

Dolabın altından ayakkabısını ve el çantasını da aldıktan sonra iç çekmecede özel yapım yüzüğünü çıkarıp parmağına takıp, ince siyah şalını alarak kapağı kapattı. 1saatin sonunda kıyafetleri makyajı ve eşsiz parfüm kokusuyla hazırdı kız. Sadece son bir şey vardı. Tuvalet aynasının çekmecesinden bacağına takacağı küçük bıçağı ve bandı alıp eteğini yukarıya sıyırıp yırtmaçsız tarafındaki bacağına geçirip kaldırına kadar çekerek eteği üzerine bıraktı ve aynanın önüne geçip kendine baktı. Hazırdı.

Önce telefonla bir taksi çağırdı bina önüne. Sonrada evden çıkarak asansöre yöneldi. Aşağı indi ve binadan çıktı. İki dakika geçti geçmedi beklediği taksi geldi. Oyalanmadan binerek gideceği adresi söyledi kız. Karanlıkta hareket etti araç. İlerlerken gözleri camdan dışarıya kaydı. Işıklı caddeleri izlerken bu iş bittiğinde buraları birdaha görmek istemiyorum dedi. Bir kaç gün içinde kendine yer ayırtıp uçakla Maldivlere gidecek birdaha da dönmeyecekti bu ülkeye. Bu düşünceler eşliğinde geçti yol. Şoförün uyarısı ile geldi kendine.

" Hanımefendi geldik."

Kız kendine gelirken adam aynadan ters birşey mi var bakışı atıyordu. Aldırmadı kız. Adamın ücretini bahşişi ile birlikte verip taksiden indi.

Otelin önü ana baba günüydü. Lüks araçlarla gelenler sırayla inip içeriye girerken basın mensupların akbaba gibi etrafta dolaşıyor Kılıç'ın gelmesini bekliyorlardı.

Kız derin bir nefes alıp verdikten sonra içeriye doğru adımladı.
Kapının önüne geldiğinde güvenlik için bekleyen adamlar herkesi kontrol ediyor davetiyesi olmayanların girişine izin vermiyorlardı. Kız kendinden emin adımlarla içeriye doğru ilerledi. Kapının girişinde iki kişi karşıladı kızı diğer herkesi olduğu gibi.

" İyi akşamlar. Davetiyenizi görebilirmiyim? "

Kız çantasının içinden telefonunu çıkarıp gelen e-postayı adama gösterdi. Adam bir mesaja birde kıza baktı yukardan aşağı.

" Buyrun hoşgeldiniz."

Diyerek eliyle içeriye buyur etti.
Kız küçük bir gülümseme bırakıp kendinden emin adımlarla ve kırıtarak içeriye doğru adımladı.
Bugüne kadar aldığı işleri hep uzaktan tüfekle halletmişken ilkkez yakından yapması gereken bir iş almıştı. İstese reddederdi, çünkü riskliydi. Ama bu ülkeden gitmek için o paraya ihtiyacı vardı. Derin bir nefes alıp büyük lobiye doğru ilerledi. Her adımda artan kalabalığa baktı. Bu gece Kılıç'ı öldürüp bu kadar insanın içinden kolayca çıkması gerekiyordu. Çok dikkatli olmalıydı.

Lobideki masaların arasında ilerleyerek gözden uzak olan masalardan birine doğru ilerlerken arada elinde içeceklerle dolu tepsi ile dolaşan çocukta bir şampanya alarak devam etti yürümeye.

Sonunda boş olan masanın yanında durarak bulunduğu yerden etrafı izlemeye başladı. İşi bittikten sonra en kolay nerden ve nasıl kaçabileceğinin hesabını yapıyorken Kılıç ve adamları göründü.

Kız bulunduğu yerden gelen adama çevirdi gözlerini. Uzun boyu yakışıklı yüzü ve son derece şık duran siyah takım elbisesi içinde bütün kadınların gözü üzerindeydi. Dışardan geliyordu. Anlaşılan dışardaki basın mensuplarına kısa bir konuşma yapıp içeriye kaçmış. Diye düşündü kız.

" Çok konuşmayı sevmeyenlerden biri."

Dedi ardından kısık sesiyle. Sonra da ilk hamlesini yaptı. Yeni oteli için tebrik etmek isteyenler yanına doğru giderken kızda harekete geçti. Elindeki kadehinden bir yudum alarak masaya bırakıp kalabalığa doğru yöneldi.

Adım adım ilerlerken ilk tepki gözlerinden geldi Kılıç'ın. Kızı gördüğüne şaşırmıştı. Bu kızın burada ne işi vardıki.

Gelen tebrikleri baştan savma kabul ettikten sonra o ve adamları gözlerini kıza diktiler.
İkinci hamlesini yaptı kız.

" Kılıç Seymenoğlu."

Dedi elini uzatarak.

" Zehra Dubois."

Tabii ki isim sahte ve yalan söylüyordu. Adam kızı yukarıdan aşağıya süzerken kız gülümseyerek,

" Babam bir fransız annem ise türk."

Diyerek yalanına devam ederken Levent girdi araya.

" Sizin ne işiniz var burada.
Nasıl girdiniz içeri."

Loading...
0%