Yeni Üyelik
7.
Bölüm

💥K.5 Bu işi bırakıyorum

@azamet_29_2

ERTESİ GÜN

Şahan elindeki tabletini kurcalarken bir yandan karşısındaki televizyonun sesi sonuna kadar açık aynı zamanda gözü masasındaki telefonundaydı.

Haber bekliyordu. Öğlen olmuş ama beklediği haber bir türlü gelmiyordu.

Kılıç Seymenoğlu dün gece açılışını yaptığı otelinin odasında ölü olarak bulundu.

Cümlesini duymak istiyordu artık. Şu an bu cümleyi duyabilmek için her şeyi yapardı.

Hırsla ayağa kalkarak masanın önünde bir kaç tur attı. Sonra yanında dikilerek elleri önünde bekleyen Remzi'nin yakasına yapışarak kendine çekti.

" Ne oluyor lan?
Neden ortalık bu kadar sessiz. Neden Kılıç seymenoğlu geberdi demiyor hiç kimse."

" Bilmiyorum abi. Parasını peşin peşin alan Ejder dün gece bu işi bitirecekti. Şu ana kadar çoktan haberlere çıkması gerekiyordu. Bir şeyler ters gidiyor abi."

" Gerçekten mi?"

Deli Şahan alayvari bir ses tonuyla.

" Nasıl anladın bir şeylerin ters gittiğini? Ben hiç fark etmedim. Bak iyi ki söyledin...

Siktir git lan karşımdan!
Git ne olduğunu öğren de gel!"

Diyerek yakasından tuttuğu Remzi'yi geriye doğru savurdu.

" Emredersin abi." diyen Remzi yakasını paçasını düzelterek kapıya yönelmişti ki birden telefonu çaldı.

" Dur!" Dedi Şahan.
Remzi anında durduktan sonra geriye döndü. Şahan masada çalmakta olan telefonun ekranına baktı. Özel numara arıyordu. Kim olduğunu biliyordu artık. Hızla açtığı telefonu eline alarak kulağına dayadı. Aynı değiştirilmiş ses,

" Alo! "

" Alo Bay Ş.
Benim Ejder."

" Neden hâlâ beklediğim haberi alamadığımı hemen söylemeni bekliyorum."

" Beklediğiniz haberi alamayacaksınız Bay Ş."

" Ne?
Ne demek lan beklediğim haberi alamayacağım!
O 10 milyonu boşuna mı takır takır saydım sana lan!"

" Verdiğiniz 10 milyonu size geri vereceğim Bay Ş."

Dediği anda adam saniyelik şekilde öfkeyle ekrana bakıp telefonu tekrar kulağına dayadı.

" Bu ne demek şimdi?"

" Bu şu demek! Şu andan itibaren bu işi bırakıyorum."

Kız uyandığı andan beri bunu düşünerek bu karara varmıştı. Kılıç'a kimliğini açık ettikten sonra devam edemezdi. Devam etti.

" Dolayısıyla da aldığım işten vazgeçiyor ve paranızı iade ediyorum. O adamı illede öldürmek istiyorsanız başka biriyle anlaşın."

" Gebertirim lan seni."

Dedi Şahan bütün öfkesi ile.

" Sana güvenip zaten kısıtlı zamanımı seninle harcadım. Bu saatten sonra daha fazla kaybedecek zamanım yok benim! Seninle bir anlaşma yaptık ve uyacaksın. Anladın mı beni? İşi bitir sonra ne bok yersen ye! "

Karşıdan gelen ses bir kahkaha attı. Ardından,

" Benim adım Ejder. Ben istemediğim hiç bir işi yapmam."

Şahan'ın öfkeden kaşları daha da çatıldı. Zaten zamanı kısıtlıydı ve boşa gitmiş hissediyordu. Bu yüzden tehdidinin dozunu dahada arttırdı.

" Aldığın işi bugün tamamlamazsan önce o ihtiyarı ardından da seni öldürürüm. Saat bir. Sana iki saat süre veriyorum iki saatin sonunda Kılıç Seymenoğlu öldü haberini duyacağım."

Dedi ve kapattı. Ardından Remzi'ye döndü,

" Hemen Beşiktaş'a gidip o ihtiyar'ı gebertin."

Remzi hızla odadan ayrılırken Şahan koltuğuna oturarak masasını yumrukladı.

*****

Kapanan telefonla gözleri bilgisayarının ekranında takılı kalan kız elindeki kahvesinden bir yudum daha alarak görmediği patronun söylediği sözleri düşündü.

Tabii ki tehdit etti diye koşa koşa gidip de birini vuracak değildi. Bay Ş ne kadar ararsa arasın kendisini bulamazdı. O kadar basit değildi bu. Öyle olsaydı şimdiye kadar çoktan hapisi boylamış olurdu.

Ama. Ya o ihtiyarı öldürürüm deyişi. Önce umursamasada bu cümle aklına takıldı. Saniyeler geçtikçe de dert gibi çöktü içine. Ejder yüzünden masum bir adamı öldürebilirler miydi?

Evet öldürebilirlerdi. Küfürler eşliğinde telefonunu, cüzdanını ve anahtarlarını cebine alıp hızla evden çıktı. Bir an önce o ihtiyar adamı uyarmalıydı. Asansöre binip aşağı indikten sonra koşarak çıktı binadan. Caddeye inip taksi beklemeye başladı. Yoldan geçen ilk taksiyi durdurarak bindi.

" Beşiktaş meydanına." Dedi şoföre.

" Lütfen hızlı sürün, acelem var."

Olabildiğince hızlı süren şoför çok geçmeden İstanbul trafiğine yakalanınca zaman uzadıkça uzadı. Korna sesleri beyninde çınlarken sinirden damarları gerildi. Nihayet bir süre sonra meydanın yakınlarında durdu araç. Kız adamın ücretini ödedikten sonra hızla inerek koşar adım meydana doğru yürürken bir yandan da gözleriyle etrafta o adamı ve kendisine ulaşmak için o ihtiyarı kullanan adamların suretini aradı. Nihayet yaşlı adamı başka bir noktada buldu ama geç kalmıştı.

Kız meydana gelene kadar Şahan'ın adamı Remzi ve adamları gelip gitmişler, arkalarında bıraktıkları cesedin etrafında polisler ve insanlar vardı.

Kahretsin. Dedi kendi kendine. Geç kaldım. Benim yüzümden bir masum öldü.

Yerde cansız yatan adamın olduğu yere koştu. Başında toplanmış olan insanların ardından itiş kakış geçerek adamın yanına geldiğinde polis memuru daha fazla ilerlemesine izin vermedi.

" Memur bey lütfen görmeme izin verin."

" Yakınımısın? "

" Hayır sadece her gün burada gördüğüm biriydi. "

Adam gönülsüz de olsa izin verdi. Kız sendeleyerek yavaş iki adımda yerde yatan bedenin yanına geldi.

Bir dizi üzerine çöktü. Yavaşça yüzüne örtülü kendi eski ceketini kaldırdı. Gözleri doldu.

" Özür dilerim benim yüzümden oldu. Affet! "

Dedi en kısık sesiyle.

Yerinden kalktı sonra. Sıktığı yumruklarıyla hırlayarak konuştu. Son işim sensin Bay Ş.

Yerde yatan adama bakmaya devam ederken, sana bunu yapanları bir bir bulacağım. Dedi. Ardında kalabalığın içinde geri geri yürüdü. Bir an önce dönüp Bay Ş dediği adamın peşine düşmek istiyordu. Tam o sırada çarptığı bedenle arkasına döndü. Gözleri kocaman kaldı yerinde.

" O kadar da kusursuz değilmişsin."

Duyduğu cümle ve gördüğü adamla nutku tutuldu. Dün gece öldüremediği adam ve adamları bugün ve şuan tam karşısında gözlerine bakıyordu.

" Sana söylemiştim. Beni öldürmediğine pişman olacaksın diye."

Dedikten sonra kulağına doğru eğilerek,

" Ejder! "

Dedi. Kızın gözleri dahada büyürken bir anda ensesinde hissettiği el ile film koptu...

Kızın olduğu yere düşen bedenini Kılıç kollarının arasında tutarak tek hamle ile kucağına kaldırdı. Etrafındaki meraklı bakışları görünce başladı rolüne.

" Güzelim iyimisin. Çok üzüldü, tansiyonu düştü. Hemen hastaneye gidelim."

Rol yapmada en az kız kadar iyiydi. Etraftakiler iki sevgili görüyordu şuan. Kılıç kucağında kızla birlikte arabaya doğru ilerleyerek uzaklaştı.

*****

Gözlerinini açtığıda boş bir odada yerde ve bir yanı üzerinde yatıyordu kız. Ensesindeki sızı şeklindeki acıyı yeniden hissedince elini ensesine bastırarak gözlerini yeniden kapattı. Diğer eliyle yerden destek alarak kalkmak isterken neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Hatırladıda. Önce haksız yere öldürülen o adamı, ardından öldürmekten vazgeçtiği adamın yüzünü hatırladı.

Sonra ensesindeki sinir noktasındaki acıyı. Kesin arkamda ki adamı yaptı dedi hırlayarak. An itibariyle Kılıç Seymenoğlu'nun eline düştüğü gerçeğiyle yüz yüze gelince derin bir nefes alıp verdikten sonra yerinde doğrulup oturarak bir süre sessizce etrafına bakındı kız.
Boş bir oda, bir koltuk ve üzerinde küçük plastik şişe içinde su, başka da hiç bir şey yoktu. Kaçmak zor olacak diye düşündü. Yerinden kalkıp ayağa dikildiğinde belini, sırtını ve boynunu kıtlattı. Ardından kapıya çevirdi gözlerini. Üst kısmında demir parmaklıklı pencere boşluğu olan demir bir kapı vardı. Filmlerde görmüş olduğu hapishanelerdeki kapıları hatırladı.

Hapse girmeden önce talim yaptıracaklar galiba diye düşündü. Tabii sağ kalırsa. Birkaç adımda kapının önüne gelerek parmaklıkların arasından dışarıya baktı. Bir koridor ve deri koltukta oturan yüzünü ilk kez gördüğü bir adam, elinde telefonuyla oynuyordu. Hemen yanındaki silah çekti dikkatini. Yerinde dikleştikten sonra ellerini başının arkasına yaslandı. Başını yeniden iki yana esneyerek kıtlattığında nihayet adamın dikkatini çekti.

Adam elindeki telefondan başını kaldırıp kıza kısa bir bakış attıktan sonra tekrar önüne dönerek oynadığı oyuna döndü.

" Neredeyim ben?
Nereye getirdiniz beni? "

Adam sessiz gözleri telefonda oturmaya devam ediyordu.

" Hey sana diyorum? "

Yine cevap alamadı.

" Hey!
Koca kafalı mal.
Sağır mısın nesin? "

Adam yine sessiz umursamadı.
Tembihlendiği her halinden belliydi.

" Tamam.
Sen istedin!"

Dedi kız dişlerinin arasından.

" Sahibin nerde yavru köpek."

Adam kaşları çatık kıza çevirdi bu kez gözlerini.

" Kaşınma.
Abi gelene kadar uslu, uslu dur canın yanmasın."

Kız başını geriye bırakırken bir kahkaha attı.

" Hadi ya!
Sen mi yakacaksın canımı? Denemek istermisin? "

Derken hâlâ gülüyordu.
Adam umursamaz şekilde tekrar önüne döndüğünde kızda sustu.

Sakince arkasını dönerek boş odanın içinde dolaştı gözleri. Bu kapıdan başka hiç bir imkan yoktu çıkış için. Düşündü bir süre. Kapının açılmasını sadece dışarıdaki adam sağlayabilirdi. Ama adam fazla sakin ve tedbirliydi. Bir şekilde bu adama kapıyı açtırması gerektiğini biliyordu ama nasıl?

Odanın içinde ileri geri yürüyerek düşünmeye başladı. Bir şekilde bu kapı açılmalı ve burdan kaçmalıyım dedi. Aşağı yukarı yarım saate yakın düşündü. Aklına gelen bir kaç fikri tekrar tekrar zihninden geçirirken elediklerinden sonra küçük bir plan kurdu kafasının içinde.

Tekrar kapıya geldi.

" Hey aptal! "

" Ne var yine? "

" Sahibini ara buraya gelsin konuşacağım."

" Hımm.
Kılıç abide senin emrine amade ya! Hemen gelir. "

" Sana çağır gelsin dedim! "

" Gelemez."

Dedi adam fazlaca sakin.

" Dayı Bey çağırdı.
Kuzu kuzu dönüşünü bekleyeceksin. "

" Hemen geldi, geldi! Gelmezse ancak ölümü bulur."

Adam gözlerini elindeki telefondan kaldırıp kapı parmaklıklarının arasından kendine bakan kıza çevirdi. Başını yana devirerek güldü.

" Kendini öldürebileceğin hiçbir şey yok o odada. Ne yapacaksın ölmek için nefesini mi tutacaksın? "

" Benim adım Ejder. Ben istemedikçe hiç kimse beni elinde sağ tutamaz."

Adam umursamaz şekilde baktıktan sonra tekrar önüne dönerken alaycı ses tonuyla,

" Kendini öldürme yolunda iyi şanslar o zaman."

Gerçekten kızın sinirini bozuyordu bu hareketleri. Kızın gerilemisinin ardından sessizlik olurken adam kızın söylediklerini düşünerek gülümsedi.

Kimse sağ tutamazmışmış. Demiştiki odadan belli belirsiz bir ses geldi. Adam durup dinledi. Ne olabileceğini düşündü. Düşme sesine benzetti. Ardından hızla kalkarak kapının pencere kısmından içeriye baktı. Kız kapının diğer tarafında yerde hareketsiz yatarken dudaklarından kan sızıyordu. Adam panik içinde ne yapacağını düşündü. İçeriye girip girmeme konusunda tereddüt etti. Kıza güvenme, içeriye girme. Uyarısı almıştı çünkü. Ama az önceki söylediklerini hatırlayınca ve Kılıç'a ne cevap vereceğini düşününce önce silahını eline aldı. Sonrada kapıyı açarak içeriye daldı. Temkinli şekilde yaklaştı yerde hareketsiz şekilde yatan kıza. Elindeki silahı iki eliyle kavrayarak kıza doğrulttu. Ardından ayağıyla kızın bedenini dürttü.

" Hey, uyan!
Numara yaptığını biliyorum!

Sana diyorum uyan!"

Kız hâlâ hareketsiz, dudaklarının arasından sızan kan akmaya devam ediyordu. Adam dikkatli şekilde bir dizinin üzerine çökerken silahı kızın kafasına dayayarak kulağını sol göğsü üzerine koydu. Bir anda korkudan kocaman olmuş gözlerle doğruldu yerinden.

" Kahretsin kalbi atmıyor ölmüş."

Panikle ayağa kalkarak telefonuna sarıldı adam. Ardından hemen Levent'i aradı. İkinci çalışta açıldı telefon.

" Alo." Dedi Levent.

" 10 dakikaya orda oluruz.
Ne oldu?"

" Abi!
Abi kız..."

" Ne oldu lan kıza?! "

" Abi kız..."

" Konuşsana lan!"

" Abi kız ölmüş! "

" Ne?
Ne demek lan kız ölmüş."

Kılıç duyduğu sözlerle levent'in yüzüne baktı kaşları çatık. Ne demekti kız ölmüş!

" Ya içtin, ya kafayı yedin, nasıl ölür lan? "

" Abi valla içmedim.
Kılıç abinin emrettiği üzere kızın söylediği hiçbir şeye inanmadım.
Kapıyı açmadım. Yanına girmedim.

15-20 dakika önce bana abini ara gelsin dedi. Ben de şuan müsait değil dedim. Kendini öldüreceğini ima ederek, şimdi gelmezse sonra ölümü bulur dedi. Şimdi de boylu boyunca yerde yatıyor. Ağzında kan var. Kalbini dinledim atmıyor. Abi ölmüş bu kız."

" Kahretsin.
Sikeyim böyle işi. Az sonra ordayız. "

" Tamam a.." Demiştiki bir anda yerden kalkan kızla hortlak görmüşe dönen adamın sesi kesilirken kızın attığı kafa adamın burnunun üstünde patladı.

Neye uğradığını şaşırdı adamla yere düşen telefonun hattı kesilince Levent'in son duyduğu şey boğuşma sesleri oldu.

Kız attığı kafadan sonra birde tekme geçirdi adamın kasığına. İki büklüm olurken elindeki silaha sarıldı. Ama sıkı sıkı tuttuğu silahı verme niyetinde değildi adam. Biliyordu ki kız kaçarsa Kılıç onuda gebertirdi. İki kişi arasında gidip gelirken bir anda ateş alan silah ardından kızın eline geçerek anında karşısındaki adama doğruldu.

İkiside nefes nefes kalırken kız hiç acımadan bastı tetiğe. Adam göğsüne aldığı kurşunla yere yığılırken kızın eli sol kaburgasına gitti. Kurşun sıyırmış gömleğinde kan izi vardı.

Kahretsin. Piçin dölü.

Diye hırladı. Sol eli yarasında hızlı adımlarla çıktı odadan. Koridorun iki yanına baktı önce. Kimse yoktu. Belliki odada kilitli oluşundan dolayı başka adam bırakmamışlardı. Neredeydi bilmiyordu. Bir merdiven aradı gözleri. Büyük ihtimalle alt katta bir yerdeyim. O halde üst kata çıkmalıyım.

Diyerek koridorun sonuna doğru koşarak ilerledi. Tahmin ettiği gibi üst kata çıkan bir merdiven vardı. Peki nereye çıkıyordu bu merdivenler. Hiç bir fikri yoktu.

Silah havada parmağı tetikte çıkmaya başladı basamakları. Her an karşısına biri daha çıkabilirdi. Bu yüzden temkinli ve tetikteydi.

Nihayet merdivenleri çıkmayı bitirdiğinde bir kapıyla karşılaştı. Kanlı elini kapı koluna yerleştirdi. Hızla açarak elindeki silahı havada gezdirdi. Ama kimse yoktu. Dahası şuan bir evin içindeydi. Bir gerisinde kalan merdivenlere bir de karşısındaki görüntüye baktı. Silahı ve dikkati elinden bırakmadan etrafta gezdirdi gözlerini. Neredeydi?

Etrafı incelediğinde iki katlı bir evin alt katında olduğunu anladı. Arkasında bıraktığı kapıya döndü sonra. Büyük bir tablo şeklinde olduğunu gördü. Yani bu kapı az önce kaçtığı odaya inen merdivenlere açılan gizli bir kapıydı. Daha fazla incelemeyi bırakıp önüne dönerek dış kapıya doğru yöneldi. Bir an önce buradan çıkmalıyım. Diyerek temkinli adımlarla kapıya ilerlerken,

Burası onun eviyse muhakkak adamları vardır dışarda. Hazırlıklı olmalıyım diye düşündü.

Bir eli hâlâ acıyan yarasındaydı. Göz ucuyla yarasına baktı. Elindeki kanın miktarı dahada artmıştı. Kurşun sıyırmış olsa da kanamaya devam ediyordu.

La*et herif. Derken bir anda salonun dışa açılan kapısının sesiyle kapıya çevirdi namnuyu.
Kapıdan giren Kılıç kızı gördüğü anda belindeki silahı hızla çekip kıza çevirsede onu burada görmenin şaşkınlığını yaşıyordu.
Kilitli odadan kaçmıştı.

Şimdi hem adam hemde kız ellerinde silah birbirlerine bakıyorlardı.

Loading...
0%