@azamet_29_2
|
Yeşim. Dedi adam etrafa bakınarak. Yeşim sesin geldiği yere uzanınca Toprak kolunu uzattı tutabilmesi için. Aynı anda Yeşim Toprak'ın silüetini gördü yeniden. İki elini iki omuza dayadı, yaklaştı. " Teşekkür ederim." Toprak elinde kıza aldığı dondurma, kızın yaptığı şeyle öylece kaldı. Yeşim geri çekilirken, " Şey afedersin. Diyerek ellerini çekip arkasında birleştirirken sırıttı yine. " Dondurmamı aldın mı? " " Aldım burda." Dedi Toprak kıza uzatarak. " Afiyet olsun." Dedi. " Imm. " Gel. " Dedi Toprak. Yeşim'i kolundan tutarak 3-5 metre ötedeki denize bakan banka oturttu. " Sen neden almadın?" " Ben dondurma sevmiyorum." Dedi Toprak. " Ağzının tadını bilmiyorsun bence. Toprak umursamadan bir nefes daha çekti. " Toprak... " Deniz mi? " " Evet deniz. " Toprak denize baktı boydan boya. " Normal." Kız ağzındaki dondurma yüzünden dudaklarını birbirine bastırarak güldü. " Sana göre normal. Bana göre nasıl görünüyor.? " Toprak önce Yeşim'e sonra karşısındaki denize baktı. " Üzerindeki köprü, gemileri, kızkulesi ile mavi durgun bir deniz. Bir kabın içindeki su kadar durgun. " " Üzerinden esen rüzgarı ve martıların sesini unuttun. Birde kokusu, o büyülü koku." Derken koca bir kaşık dondurmayı daha ağzına bıraktı. Elindeki dondurma bittiğinde kabı yanındaki boşluğa bırakarak, " Dondurma ve bu gün için teşekkür ederim. Üzgünüm çöpü bulamayacağım için tabağı senin atman gerekiyor. Toprak yanındaki kıza baktı. Dudağının hemen yanındaki dondurma ile gülümseyen bakışları ne kadar keyif aldığını gösteriyordu. Cebinden çıkardığı paketten bir kağıt mendil alarak kızın dudağına uzandı. " Çocuk gibi yüzüne bulaştırmışsın." Dedi. " Öylemi? Desene pasaklı şajiye gibi görünecektim. Diyerek mendili Toprak'ın elinden alarak dudaklarının kenarlarını sildi yine gülümseyerek. " Yeşim." " Efendim." " Nasıl hep neşeli olabiliyorsun. Yada sakin." Bunu gerçekten merak ediyordu Toprak. Kız kahkaha attı. " Tüh ya. Toprak kıza bakıyordu hâlâ. " Neyi farkettim? " " Akli dengesi bozuk biri olduğumu. " Toprak başını denize çevirip derin bir nefes daha çekti dudağındaki sigaradan. " Öyle biri olsan anlardım." Dedi umursamaz şekilde. " Anlamadığına göre iyi rol yapmışım ama bu kezde ağzımla itiraf etmiş oldum." Dedi yine gülerek. Sonra birden duruldu. Gözleri denize bakıyor gibiydi. " Nasıl Toprak Karakoç'tan iki tane varsa Yeşim'dende iki tane var. Sürekli neşeli ve sakin kalmak için ne kadar çabaladığımı tahmin bile edemezsin. Her şeyin iyi tarafını görmek için bir basamak olsun diye düşündü sanırım." Gülümsedi kız. " Keşke o kadar kolay olsaydı. Okuldaki arkadaşlarımın hepsi doğuştan görme özgülüydü. Ben ise dünyayı gördükten sonra kör olmuştum. Zor geldi... Çok zor geldi. Annem tarafından babama terkedilmek, babam tarafından istenmemek, sonrasında babamın yeniden evlenmesi, bir kardeşimin olması ama ondan uzak tutulmam... Zordu. Her neyse işte. Simsiyah bir kağıdın ortasında beyaz bir çizgi. Elimden geldiğince o çizgide yürümeye çalışıyorum. Çünkü o çizginin iki yanındaki boşluklar benim için tehlikeli. Bende poli yolu dediğim o ince çizgide kalmaya devam etmek için uğraşıyorum. Dedi kız yine gülümseyerek. " 1 yıl sonra Cüneyt'in yanına gittiğimde hem ruhum hem bedenim özgür olacak. " Duyduğu kelimeyle Toprak'ın kaşları havaya kalktı aniden. " Cüneyt? " Dedi. Kaşları çatıldı bu kez. " Cüneyt kim.? " " Amerika' daki arkadaşım. Toprak o an kendinin bile beklemediği şekilde, " Cüneyt mi? Yani Erkek arkadaşın mı? " Dedi. Yeşim Toprak'ın sesindeki öfke yükünü anında farketti. Sonra sese çevirdi bedenini. " Evet. Dediğinde Toprak bir anda oturduğu yerden kalkarak, " Erkek arkadaşın vardı madem... Dedi ve sustu adam. " Neden seninle evlendim, diyemi soracaktın. Dediğinde Toprak yumruğunu sıkarak dişlerini birbirine geçirdi. " Hadi kalk. " Ah evet senin akşam için Cansu ile randevun vardı. Toprak kıza sinirli bir bakış attıktan sonra, elindeki sigaranın izmaritini yere fırlattı. Kız elleri önünde parmakları birbirine geçmiş, hâlâ bankın yanında bekliyordu. Az önce sinirle kızın yanından ayrılırken bir an kızın göremediğini unutmuştu. Onu orda bırakıp motora dönmüştü. " Kafanı sikeyim Toprak." Diyerek tekrar indi motordan. " Afedersin." Dedi. " Sorun değil." Kızla birlikte tekrar motorun yanına geldiğinde tam kızı motora bindirecekken arkasından duyduğu motor sesleriyle durdu. " Ooo. Toprak duyduğu sesle dişlerini sıkarak arkasına dönüp baktığında hiç haz etmediği adamı, Murat'ı ve serseri arkadaşlarını görünce Yeşim'i kendi arkasına çekerek gözlerden uzaklaştırdı. Kız göremesede bir terslik olduğunu anlamıştı. " Toprak Karakoç. " Murat defol git. " Duydumki motor yarışlarından emekli olup babanın emrine girmişsin. Sonrada evlenerek iyi aile çocuğu olmuşsun." Dedi Murat göz ucuyla Toprak'ın arkasındaki kıza bakmaya çalışarak. " Kızı arkana kıstırdığına göre yenge olmalı. " " Murat! " Sakin ol Toprak. Bu seferlik yengenin hatrına gidiyorum. Kısasa kısas Karakoç. " Toprak ne zaman istersen bakışı atarken Murat motorunun yönünü ters yöne çevirip, " Gidiyoruz çocuklar. " Diyerek uzaklaşırken arkadaşlarıda peşinden gitti. Toprak hızla geri dönerek kızı tuttuğu gibi kaldırıp arkaya oturttuktan sonra kendide binerek, " Sıkı tutun! " Kaşları çatılırken, olabildiğince hızlı şekilde eve doğru ilerledi motor. Yeşim Toprak'ın arkasında bıraktığı karanlık boşluğa baktı gülümseyerek. Toprak'ın gidişiyle gördüğü renkler ve çizgilerde gitmiş, geriye yine karanlık kalmıştı. Başını gökyüzüne kaldırdı. " Bu nasıl oluyor? Olmaz... Sonra arkasına dönerek iki basamaklık verandayı çıkıp eve yürüdü. Kapıyı Suna hanım açtı. " Hoşgeldin kızım." " Hoşbuldum Suna teyze." İçeri giren kıza baktı Suna hanım. " Açmısın kızım? Sabah alel acele gityiniz. " " Değilim Suna teyze. " Peki kızım." Diyen Suna hanım mutfağa doğru yürürken Yeşim yönünü merdivenlere çevirdi. Merdivene bir kaç adım kala salondan gelen sesle durdu. " Eğlendinizmi bari! " Koltukta kahve keyfi yapan Cansu dayanamamıştı yine. Yeşim sese dönüp şöyle bir baktıktan sonra gülümseyerek tekrar merdivenlere döndü ve yürümeye devam etti. Cansu: " Seninle işim bittiğinde yine koşarak gideceksin burdan. " Yeşim arkasını dönerek merdivenlerden aşağıya doğru konuştu. " Tabi Cansu tabi. Umarım anlamışsındır. " Merdivenler bittiğinde yorgun yürüdü kız odasına doğru. Cansu ise aşağıda sinirinden delirecek gibi hissediyordu. Tek derdi Yeşim olmuş Toprak'ın bu kızdan ayrılmasını istiyordu. Kızın arkasından nefretle baktı. " Kolay pes etmeyeceğim." Dedi Yeşim odasına girdikten sonra ilk işi banyoya girmek oldu. Ilıktan biraz sıcak olan su iyi gelmişti. Bir süre öylece içinde kalarak bugün yaşadığı şeyleri düşündü. Uzun zamandır hiç bu kadar iyi hissetmemişti kendini. Sonra Toprak'a söylediği yalanı hatırladı. Ne demişti Toprak. Ya bırakmak istemezsem. Toprak'ın farkında olmadan kendisine birşeyler hissetmesini istemiyordu. Söylediği şeye Toprak fazla tepki vermişti. Sonra çekip gidecekti kız. Amerika'ya gidecek orda kendine bir hayat kuracaktı. Okuyabilirse orda okuyacaktı. Avukat olduğunda da tekrar dönecekti ülkesine. Kız bir süre orda öylece düşündü. Herşeyi tekrar tekrar geçirdi aklından. Sonra küvetten kalkıp duşun altına geçerek saçlarını yıkayarak, durulanıp çıktı. Askıdaki bornozu üzerine geçirip kuşağı bağladı. Saçlarınıda küçük havluya sardı. Yerinden kalkıp giyinme odasına geçti. Üzerine önce çamaşırlarını sonra rahat ve geniş eşofmanlarını giyerek tekrar döndü odaya. Kendini yatağa bırakarak yorgun gözlerini kapatırken, " Bir karanlıktan başka bir karanlığa." Dedi. Bu kez nedense başka bir hüzünlendi. ***** Toprak kızı eve bırakıp tekrar çıkmıştı bahçeden. Yalnız kalmak kendini sorgulamak istiyordu. Ummadığı şekilde kızın sözlerine takılıp sinirlenmişti. " Kendine gel Toprak. Zamanı gelince çekip gidecek. " Motoru garaja götür." Dedi. İçeri girdiğinde babası ve ablası yeni gelmiş salonda Cansu ile birlikte oturmuş akşam yemeğini beklerken, enişte Burhan yine yoktu. İyi akşamlar bile demeden merdivenlere yöneldiğinde ablası, " Bir teşekkür etmen gerekmezmi? " Dediğinde geriye dönüp kendisine bakan babasına baktı. Ablasının ne demek istediğini biliyordu. Bilerek yapıyordu. Babasıyla karşı karşıya kalmaları her zaman işine gelecekti. " Teşekkür ederim." Dedi yarım ağızda olsa. Sezai Beyde onun gibi yarım ağız, Cansu araya girerek, " Yemekten sonra hemen çıkalım. Herkes seni bekliyor." Toprak cevap vermeden odaya çıktığında Yeşim'de balkona çıkmış kitap okuyarak akşam serinliğinin tadını çıkarıyordu. Odanın kapısının sesiyle içeri girenin kim olduğunu tahmin etti kız. " Toprak gelmiş." Dedi içinden. Bu sırada odayı boş bulan Toprak önce banyoya sonra giyinme odasına bakındı. Kızı bulamayınca direk balkona yöneldi. Kız hala balkonda oturuyordu. " Akşam yemeği hazır. " Dışarımı? Bendemi? " Doğum günü partisine. " Benim." " Senin mi? Dedi kız ayağa kalkarak. " En azından bir hediye alırdım." " Hediyeye gerek yok. Hadi inelim." Az sonra bütün aile masada sessizce yemekleri yerken Cansu' nun gözü Toprak'taydı. " Allah'ım resmen azap." Diye tısladı dişlerinin arasından. Nazlı: " Yengecim bu gece dışarı çıkıyormuşsunuz. İzin verirsen hazırlanana yardım edebilirmiyim." " Olur." Dedi kız. " Nazlı lütfen sade abartısız birsey olsun." " İşte bu en güzeli yengecim sana çok yakışacak." Yeşim elbiseyi giydikten sonra makyaja geldi sıra Yeşim elbiseyi giydikten sonra makyaja geldi sıra. Yeşim yine kibarca uyardı. Makyajda hafif olsun diye. Nazlı' da yengesinin dediğine uyarak hafif bir makyaj yaptı. Cansu, " Ammada oyalandı." Derken Yeşim merdivenlerde göründü. Cansu kollarını göğsünde bağlayarak bakarken Toprak merdivenlerden inen kıza şaşkın bakıyordu. " Evet geldik abicim. Toprak sadece yakışmış diyebildi. Yeşim, " Teşekkür ederim." Diyerek salona indiğinde Cansu önden hadi artık geç kalıyoruz dedi çıkarken evden. Toprak'ta Yeşim'in koluna girdi. Birlikte evden çıkıp arabaya bindiler. Birlikte mekana geldiklerinde kapının önünde Ersin ve Betül karşıladı arkadaşlarını. " Nerdesiniz yahu. " Geldik işte. " Betül bir Toprak'a bir Yeşim'e baktı. " İkinizde harika görünüyorsunuz. İçeri girdiklerinde canlı müzik karşıladı onları. Ersin locaya doğru ilerlerken peşinden gittiler. Yalçın yine önden başlamıştı eğlenceye. Yalçın, " Hoşgeldin parti çocuğu nerde kaldınız ya. " Geldik işte lan. " Aslında Cansu'nun fikriydi." Diyen Yalçın'la Cansu'nun kaşları çatıldı. Sonrada Cansu'ya bakan Toprak'ın. " Pardon ya. Söylemeyecektim değilmi. Ersin: " Neyse ne hadi eğlencemize bakalım." Diyerek garsona işaret ederek pastayı istedi. Toprak eğilip üflemeden önce başını yana çevirerek Yeşim'e baktı. Sonrada mumu üfledi. Alkışlar eşliğinde pastadan bir dilim keserek tabağa bıraktı. " Nice güzel yılların ve dileğin kabul olsun." Dedi yine gülümseyerek. " Teşekkür ederim." " Hadi artık yiyelim yahu. " Diyen Yalçın'la Toprak bir dilim pasta olan tabağı Yeşim'in önüne aldıktan sonra koca pastayı Yalçın'ın önüne uzattı. " Al lan ye! Bir yerin şişecek, uğraşacaz." Bir anda herkes gülmeye başlayınca partide başladı. Cansu: " Daha çocuk bu ya." Dedi Betül'ün kulağına eğilerek. Murat ve yanında 5 serserisi. Hallerine bakılırsa buraya gelmeden bir kaç yer dolaşmışlardı. Localara doğru yürüdükçe Toprak'la göz göze geldiler. Toprak geriye yaslanarak gözlerine baktı Murat"ın. " Ersin yolla şunları. Ersin ayağa kalmıştıki Murat ipini çeken şeyi söyledi. " Toprak Karakoç. Yaralı yüzünü görmeyecek bir kız." O anda koptu kıyamet. Toprak yerinden kalktığı gibi Murat'ın üzerine uçtu resmen. Toprak delirmiş, hem en ağır küfürleri ediyor hemde hiç acımadan öldüresiye vuruyordu Murat'a. Betül ve Cansu kenara çekilerek elleri ağzında olanları izlerken, Yeşim o an gelen görüntülerle Toprak'ı gördü yine ilk haliyle. Toprak'ı görüyordu evet. " Toprak dur! Ama Toprak'ın gözü dönmüştü birkere. Durmuyordu. " Çekil karışma sen! " Diyerek kızı elinin tersiyle geriye savurdu. " Yeşim!" Diye bağırdı. Durdurulamaz olan Toprak saniyesinde durdu duyduğu sesle. Anında arkasına döndü korkuyla. Yeşim yerde kıpırdamadan yüzüstü öylece yatıyordu. " Yeşim. *******************************
|
0% |