Yeni Üyelik
12.
Bölüm

K.k 12 Özür Dilerim.

@azamet_29_2

" Toprak dur!
Dur öldüreceksin!
Bırak! Bırak lütfen! "

Ama Toprak'ın gözü dönmüştü birkere. Durmuyordu.

" Çekil karışma sen! "

Diyerek kızı elinin tersiyle geriye savurdu.
Betül'ün sesi duyuldu o an.

" Yeşim!" Diye bağırdı.

Durdurulamaz olan Toprak saniyesinde durdu duyduğu sesle.

Anında arkasına döndü korkuyla. Yeşim yerde kıpırdamadan yüzüstü öylece yatıyordu.
Toprak Murat'ı bırakıp kızın yanına geldi hemen.

" Yeşim.
Yeşim!!"

Betül ve Cansu gelmiş kızın durumuna bakarken, Toprak Yeşim'i dizinin üzerine çevirip yüzüne baktı. O an kendinden nefret etti. Ersin yanlarına geldiğinde,
"Hassiktir."
Çekti dislerinin arasından.

Kız geriye savrulurken başını yan masaya çarpmış yığılıp kalmıştı. Kızın alnındaki kana bakarak kendi kendine küfrü bastı.

" Elini sikeyim Toprak."
Sol avcunu kızın yanağına koyarak sarstı.

" Yeşim!
Yeşim uyan.
Yeşim.! "

Kavga bitmiş herkes Toprak'la Yeşim'e bakıyordu. Ama kız uyanmadı. Arkadaşlarının bakışları arasında Toprak hızla kucağına aldı kızı. Yine hızla çıktı mekandan.

" Doğu." Diye bağırdı.

Dışarda sigara içerek bekleyen adam Toprak'ı ve Yeşim'i o halde görünce koşarak geldi.

" Abi? "

" Arabaya Çabuk.! "

Birlikte hızlı adımlarla mekânın önündeki arabaya geldiler. Doğu'nun açtığı kapıyla Toprak kızla birlikte arka koltuğa geçerken, Doğu direksiyona geçip motoru çalıştırıp gaza bastı.

İlerlerken aynadan arkaya bakarak,

" Abi ne oluyor? " Dedi merakla.

" Sonra Doğu, bas şu gaza."

Doğu gazı köklerken kız kıpırdanmaya başladı. Gözlerini aralayıp, geri kapatırken eli alnına gitti.

" Yeşim...
Dokunma kanıyor.
İyimisin? Canın çok yanıyormu?
Özür dilerim."

" Toprak? "

" Benim.
Korkma yanındayım.
Barış'ın yanına gidiyoruz."

" Elinde amma ağırmış Toprak.
Bir anda geriye uçtum."

Doğu aynadan baktı tekrar.

" Abi sen mi? "

Toprak Doğu'ya öfkeli bir bakış atınca Doğu sessizce önüne dönerek sürmeye devam etti.

" Özür dilerim Yeşim.
O an Murat'ın yüzünden kendimi kaybettim. Arkamdakinin sen olduğunu anlamadım bile.

Hem sen neden karışıyorsun.
Bir daha sakın böyle bir şeyde karışma yaklaşma bile. Araya girme. Sakın! "

" O an diğer Toprak'ı gördüm. Bu yüzden karıştım. Ya ölüp elinde kalsaydı. O adamın yüzünden hapse girebilirdin.

Ama bir daha tövbe.
Dersimi aldım. Sadece uzaktan bağıracağım dur diye. "

Dedi kız gözlerini açarken.
Sonra yerinde doğrulmak istedi.

" Kalkma."

" Neden? "

" Başını çarptın. Başın dönebilir."

" Abi geldik."

Diyerek indi Doğu. Kapıyı açtığında Toprak kız kucağında çıktı arabadan.

" Barış burdadır umarım."

Dedi binadan girerken.
Barış bu hastanede acil bölüm doktoruydu. Direk Barış'ın olacağı odaya gelerek kapıyı tıklamadan daldı içeri. Barış bir an afallayarak yerinden kalkarken,

" Toprak.? " Dedi şaşkın.

Toprak kızı yatağa yatırarak,

" Yeşim başını çarptı."

Barış hemen kızın yanına geldi.

" Nasıl oldu? "

Dedi beyaz eldivenleri eline takarken.

" Ayağım takılınca düştüm. Malûm körlük. "

Dedi Yeşim Toprak'tan önce gülümseyerek. Toprak'ın mahçup olacağını düşündü anlık. Barış Toprak'a baktığında, Toprak başını iki yana salladı.
Barış tekrar kıza döndü.

" Anladım."

Yatan kızın alnındaki yaraya dokunarak baktı önce. Küçük bir şişlik ve kan vardı.

" Başın dönüyor yada miden bulanıyormu? "

" Hayır."

" Kötü görünmüyor.
Temizleyip bir bant yapıştıracağım. Ama mide bulantısı baş dönmesi kusma v.s olursa tekrar gelin. "

" Tamam." Dedi Toprak.

Barış kızın alnındaki yeri baticonlu pamukla temizleyip küçük bir bandaj yaptı. Kız yerinde doğrulurken Toprak kollarından tutarak yardım etti oturmasına.

Barış, " Gel seninde eline bakalım. Anlaşılan sende düşmüşsün. "

Barış imalı şekilde Toprak'ın gözlerine bakarken Toprak ellerinin üstüne baktı. Sıyrılmış ve kızarmıştı.

Yeşim Toprak'ı beklerken koridorda duyduğu tanıdık gelen sesle aniden kocaman açtığı gözlerle dikkat kesildi.

Başını yana çevirerek yavaşça yerinden kalktı. Ellerini öne uzatarak elinden geldiğince hızlı yürürken çarptığı kapıyla Toprak'ın dikkati çekilirken panikle seslendi.

" Yeşim!? "

Kız aldırış etmeden hızla kapıyı açıp koridora çıktığında Toprak ve Barış'ta peşinden çıktılar.

Boşluğa doğru bağırdı kız.

" Kerime Gençer."

Az önce yıllardır duymadığı, görmediği kadının sesini duymuştu. Demek ki bir sebepten burdaydı kadın.
Toprak hemen yanında durarak,

" Yeşim...
Ne oluyor? "

Kız duymadı Toprak'ı.

" Kerime Gençer."

Dedi tekrar titreyen kalbi ve sesiyle. Gençer demişti çünkü annesi babasından boşanmıştı yıllar evvel. Toprak'ın bakışları ve Yeşim'in dinleyişleri arasında topuk sesleri geldi koridordan. Kadın arkasına dönüp bir kaç adım attı ve durdu.

Toprak kendilerine doğru bakan kadına doğru çevirdi gözlerini. Kadın ağır adımlarla geldi, geldi... Yeşim'in tam karşısında durdu.

" Kimsiniz? "

Sesi ölü bir beden kadar soğuktu.

" Anne... " Dedi kız geçmişinden bugününe uzanan hasret ve özlemle.

Sesini hiç unutmamıştı annesinin. Nerdeyse her gece rüyalarında annesinin kendisine seslendiğini duyardı küçükken.

Toprak bir Yeşim'e bir kadına baktı.

Kadında önce Yeşim'e sonra Toprak'a ve yüzündeki yaraya baktı bir süre.

Bu sırada Toprak kaşlarını çattı. Gözleri kadının Yeşim'e benzeyen ama bir ton koyu olan gözlerine takıldı. Arkadan bir ses daha duyuldu o an.

" Annecim ne oluyor.
Kim bu kız. Neden sana anne dedi."

Toprak arkadan gelen 13 -14 yaşlarındaki kolu alçılı kıza baktı. Benzemesede belliki kadının kızıydı.

Yeşim'in boşluğa bakan gözleri doldu. Kadın sessiz ve soğuk bakışlarla bakmaya devam etti Yeşim'in gözlerine.

" Bilmem.
Galiba birine benzetti."

" Sen...
Kerime Gençer değilmisin?
Benim...
Annem..."

Toprak kıza bakarken, kadın birden kibarca güldü.

" Üzgünüm birine benzettiniz sanırım." Dedi sadece.

Yeşim'in kırık kalbinde kendinden başka kimsenin duymadığı bir çatırtı daha koptu.

" Ben körüm." Dedi.

" Kimseye benzetemem. "

Kırık kalbini bir arada tutmaya çalışarak,

" Adını bildim, sesini tanıdım. Sen... "

Demiştiki bir ses daha duydu kulakları.

" Karıcım!
Bende sizi arıyordum. Korkudan kalbim duruyordu nerdeyse. "

" Küçük bir kaza babacım.
Korkuttuğum için özür dilerim."

Adam Yeşim'e baktı.

" Hayırdır bir şey mi oldu?
Kim bu hanım? "

" Bir şey olmadı canım."

Dedi kadın. Gözleri hâlâ Yeşim'deydi.

" Küçük hanım beni annesi zannetti.
Üzgünüm annen değilim.
Sanırım kafan karışmış.
Benim bir çocuğum var oda yanımdaki bu kız. "

Yüzünde hiç bir duygu belirtisi yoktu. Sonra devam etti.

" Sanırım annenizi arıyorsunuz. Umarım bulursunuz."

Diyerek arkasını döndü.

" Hadi gidelim canım. "

" Tamam...
Cemre, hadi kızım gidiyoruz."

Kadın kocası ve kızıyla uzaklaşırken Yeşim'in kırık kalbi bir kez daha kırılarak yerlere dağıldı. Gözünden akan bir damla yaşa engel olamadı.
Bu nasıl bir kaderdi.

Toprak Yeşim'in arkasından uzattığı koluyla kolundan tuttu.
Hiç birşey söyleyemedi. Sadece destek olmak istedi.

" Toprak.
Kadını gördünmü?
Yani yüzünü gördünmü? "

" Evet tam önümdeydi. "

" Dudağının sağ üstünde büyük bir beni varmıydı? "

Derken geçmişe döndü.
Annesinin koynunda yatarken annesiyle o bene dokunup kıkırdayarak oynandığı ana döndü. Bir hüzün çöktü içine.

Toprak kızın gözlerine baktı.
Kararsız kaldı.

" Varmıydı.? "

" Hayır." Dedi.

Yalan söyledi. Yeşim'in daha fazla üzülmesini istemedi.

Kız birden kahkaha atarak gülmeye başladı. Barış ve Toprak önce birbirlerine sonra kıza baktılar.

" Yalancı kütük." Dedi kız.

Sonra durgunlaştı...
Başını önüne eğdi.
Bir kaç saniye sonra gülümseyerek,

" Bir kez daha terkedildim."

Dediğinde tırnakları avuç içini deliyordu. Sonra ellerini arkasına götürerek Toprak'a döndü.

" Gidelim mi? " Dedi.

Alt dudağı dişlerinin arasında kesilirken gözleri yaşla doldu.
Ama hâlâ gülümsemeye çalışıyordu.

Toprak kızın yüzüne gözlerine baktı. Sağ elini yavaşça uzatıp kızın yanağına koydu.
Baş parmağını kızın dudağına dokunarak yavaşça dişlerinin arasından kurtarırken,

" Yapma...
Kaynattın." Dedi.

Kız başını adamın büyük avucuna doğru yatırarak gözlerini kapatırken, gözleri, dolu bulutların bir anda sağnak sağnak bıraktığı yağmurlar gibi boşalttı taşıyamadıkları yüklerini.

Kızın başı öne düştü. Omuzları titremeye başladığında Toprak eli kızın başının arkasında göğsüne çekti kızı. Diğer elini arkasından sırtına dolayarak çenesini kızın başının üzerine koyarken, kızın kolları Toprak'ın beline sarıldı.

Sıkı sıkı sarıldı Toprak.
Kızın ağlamaları sessiz ama daha fazlaydı artık.

" Suçum ne? "

Dedi kız boğuk çıkan sesiyle.

Dahada sindi Toprak'ın sıcak, güven veren göğsüne.

Ağlama krizine girmiş 16 yıldır damla damla yüreğine akıtarak, herkesten gizleyerek biriktirdiği, ama artık yer kalmadığı için taşan gözyaşlarını salıverdi yanaklarından aşağı.

Toprak kızın kollarını belinden ayırıp yavaşça kucağına alırken,

" Gel buraya." Dedi.

Hemen yanındaki koltuğa kucağında kızla oturdu. Kaşlarını çattı.

" Ağlama.
Öyleleri için ağlanmaz.
Yok say. Öldü say. Gözyaşına değmez öyleleri."

Acımasızca çıkmıştı dudağından kelimeler. Kendi annesini hatırlayarak söylemişti bu sözleri.

Öldü dediği annesinin başka bir adamla gününü gün edişini hatırlamıştı. Küçük yaşta evlenmek zorunda kaldığı ama sevmediği kocasından ayrılırken çocuklarınıda terkedip bir daha aramamış sormamıştı annesi.

Toprak'ta bu yüzden annesini öldü kabul etmişti.

Bir süre o şekilde oturdular.
Sonunda kız,

" Özür dilerim.
İndirebilirsin artık beni.
Bacakların ağrımıştır. "

" Senmi ağrıtacaksın.
Çocuk gibisin."

Derken kızı kucağından indirdi.
Kıza baktı sonra.

" Daha iyimisin? "

" İyiyim. Teşekkür ederim.
Gidelim. Mi? "

Toprak odaya girip Barış' a,

" Biz gidiyoruz."

Dedikten sonra kızı kolundan tutup yönlendirerek çıktılar binadan.
Arabaya bindiklerinde ne kız ne adam konuşmadı.
Eve geldiklerinde yine sessiz şekilde çıktılar odalarına.

Kız banyoya girerken adam balkona çıktı. Bir sigara yakarak koltuğa oturdu. Derin bir nefes çekip bıraktı sigarasından.
O sırada olanları hatırlayınca kendi kendine küfürler etti yeniden.
Resmen kıza vurmuştu. Sinirle alnını ovuştururken aklına Murat geldi.

Hemen ayağa kalkarak telefonunu çıkarıp Ersin'i aradı.
Telefon ilk çalışta açıldı.

" Alo Toprak.
Nerdesiniz?
Yeşim nasıl? Kötü bir şey yoktur umarım."

" İyi. Evdeyiz.
Murat ne oldu.? "

" O karışıklıkta kaçmışlar. Sizden sonra bir baktım yoklar.
Yalçın birinin burnunu kırmış."

" O piçi nasılsa bulurum."

" Cansu hâlâ burda."

" İyi, banane. "

Dedi ve kapattı Toprak.

Elindeki sigaradan bir nefes daha çekerek biten sigarayı yere attı. Ayakkabısının burnuyla ezerek içeriye girdi.
Yataktaki Yeşim'e baktı.
Üzerindeki elbiseden kurtulup duş almış, pijamalarını giymiş, yatağın kendi tarafına yatmış ve gözleri kapalıydı.
Uyuyor gibi görünüyordu. Alnındaki banda kaydı gözü ıslandığı için açılmış nerdeyse düşmek üzereydi.

Banyoya girerek dolaptaki ilk yardım kutusunu alarak geri döndü. Sifonyerin üzerine bırakıp açarak içinde bir bant alıp kızın yanına geldi.
Alnındaki bandı yavaşça alarak yerine elindeki bandı yapıştırdı yavaşça. Sonrada sessizce giyinme odasına yürüdü.

Üzerindeki kıyafetlerden kurtulup Temmuz sıcağına uygun sadece eşofman altını giyip üst kısmına bir şey giymeden çıkıp odaya döndü.

Ayakta durup bir süre cenin pozisyonunda yatan kızı izledi.
Annesinin yüzünden nasıl üzüldüğünü hatırladı. Kızın kalbide en az kendi kadar yaralıydı.

Derin bir nefes alıp verdikren sonra yedek yastıkları yatağın ortasına dizerek yatağın kendi tarafına yatarak bir kolunu başının altına koydu. Bugün yaşadığı şeyler bir bir aklından geçerken gözleri kapandı.

*****

Bir süre uyuduktan sonra gördüğü kabusla uyandı Toprak.
Ter içinde doğruldu yerinden.
Annesinin onları bırakıp gittiği geceyi görmüştü rüyasında. Babasıyla olan şiddetli kavgası, kapıyı çekip çıkması ve birdaha dönmeyişi.

Akşam yaşadıklarından etkilendiğini düşünürken gözü yanında yatan kıza kaydı. Ama kız yoktu.

Bir anda ayağa fırladı. Nerde diye düşünürken balkon kapısı çekti dikkatini açıktı. Yalın ayaklarıyla sessizce yürüyerek balkona yöneldi.

Çıktığında kızı salıncak koltukta dizlerini kendine çekerek oturmuş boş boş karşıya bakarken buldu.

Yeşim uyanmış bir dahada uyuyamamıştı. Toprak'ın uyuduğunu anlayınca yerinden kalkıp parmak uçlarında balkona çıkmış, düşünceleri yüzünden sıkışan kalbini rahatlatmaya çalışıyordu.

Toprak sessizce diğer koltuğa geçerek oturdu. Kız boşluğu, Toprak kızı izliyordu.
2 saat oturdu kız sessizce ve kıpırdamadan.
Kız oturdukça Toprak'ta oturdu. Sessizce sadece izledi. Yolda ona çarptığı andan itibaren olanları düşündü. Ve sahilde konuşulanları.

" Bir erkek arkadaşı var. "

Dedi içinden. Kaşları çakılırken kız koltuğa uzanarak sessizce ağlamaya başladı tekrar.

Toprak kızın hâline üzülsede karışmadı.
Ağlasında rahatlasın. Dedi yine içinden düşünerek.
Bir süre daha öylece kızı izledi. Sonunda kız uyuya kaldığında yerinden sessizce kalkarak kızın yanına geldi.

Bir kolunu omuzlarının altından, bir kolunu dizlerinin altından geçirerek yavaşça kucağına aldı.

İçeriye girerek yavaşça yatağına bıraktı. Kız hareketsiz uyumaya devam ederken ince örtüyü yavaşça kızın üzerine çekti.

Sonra şifonyerin üzerinden aldığı paketiyle tekrar balkona çıktı.

Bir sigara daha yakarak kızı kaldırdığı salıncağa oturdu.
Sigarasını içtikten sonra kalkarak tekrar odaya döndüğünde yatakta gördüğü şeyle gülümsemeden edemedi.

Kızın bacakları yastıkların üzerinden yatacağı yere taşmış kolları iki tarafta saçları yatağın yan tarafindan aşağı sarkmıştı.
Bu kız nasıl böyle yatıyor diye düşünürken eli saçlarına giderek karıştırdı.
Sonra kızın yanına gelip yavaşça kollarını bacaklarını bir araya getirerek başını yastığa bıraktı.

Daha sonra kendi yerine geçip yatarak gözlerini kapattı.

*****

İlk uyanan Yeşim oldu.

Kollarını bacaklarını iki yana gererek esnedikten sonra gözlerini açarak etrafına bakınırken gördüğü şeyle afallayarak kalktı dizlerinin üzerine.

Sonra arkasındaki adama çevirdi gözlerini, sonrada bedenini.

" Evet." Diye bağırarak dizlerinin üzerinde zıplayınca dengesini kaybederek gerisin geri yataktan aşağı düştü.

Çıkan gürültüyle Toprak yerinden sıçradı. Ne oluyor diye bakarken kız yatağın yanından eli kafasının arkasında doğruldu.
Toprak hızla kalkarak kızın yanına geldi. Kollarının altından tutarak kaldırırken.

" İyimisin." Dedi kızı yatağa oturturken.

" İyiyim, hemde çok iyi." Dedi kız gülerek.

" Görüşüm düzeldi."

" Ne? Yani..."

" Hayır tamamen görmüyorum. Sadece ilk günkü şekilde görüyorum. Kazadan önceki gibi."

Toprak'ın yüzü güldü.

" Sevindim. Dünden sonra yüzün biraz olsun güldü. "

" Toprak."

" Hımm."

" Dün hastanede bana destek oldun...
Teşekkür ederim . "

" Hastaneye gitmene sebep bendim.
O yüzden teşekkür etme bence."

"O bir kazaydı."

Derken yerinden kalkarak giyinme odasına yöneldi kız.
Artık daha rahat hareket ediyordu.

O giyinme odasına girerken Toprak banyoya girdi.
Hızlı bir duş alarak çıktığında kız da üzerini giyinmiş saçlarını yarıyordu.
O an aklıma kızın artık daha rahat gördüğü gelince giyimine dikkat etmesi gerektiğini hatırlattı kendine.

Hızlıca giyinme odasına girerek kapıyı ördükten sonra şirkete gitmeye uygun olan siyah bir pantolan beyaz bir gömlek ve rugan ayakkabılarını giydi.
Saçlarını geriye ve yana doğru tarayarak parfümünü çıkıp odadan çıktı.

Birlikte aşağı indiklerinde Sezai bey salonda kollarını göğsünde birleştirmiş oturarak bekliyordu.

Yüzü asık kaşları çatıktı. Hemen yanında Cansu vardı.

" Anlaşılan babam her şeyi duymuş. " Dedi kendi kendine.

Cansu her şeyi anlatmış kendince bir şeyler de eklemişti.

Sezai bey:

" Siz yemek odasına gidin.
Bizim biraz konuşmamız lazım."

Diyerek Toprak'a baktı.

Toprak:

" Yeşim sen yemek odasına git gelirim şimdi. "

Yeşim yavaş adımlarla odaya giderken Toprak babasının karşısındaki koltuğa geçerek oturdu.

Yeşim odaya girdiğinde masada oturanlar dikkatini çekti.

Sırma, Burhan ve Nazlı masada bekliyorlardı. Kendide yavaş adımlarla sandalyesine geçerken,

Cansu:

" Hepsi senin suçun.
Senin yüzünden ona kızacak şimdi."

O anda Sezai beyin sesi duyuldu salondan.

" Sakın!
Bir daha tekrarlama.
Bundan sonra hareketlerine dikkat edeceksin. Serserilik günlerin bitti. Kendine gel. "

Sonra Toprak'ın sesi duyuldu.

" Neden tekrar etmeyecekmişim Sezai bey! Yine olsa yine yaparım. İğneyi birazda kendine batır.
Senin yüzünden bu haldeyim. Yüzümü bu hale sen getirdin.
Beni başkalarının alay konusu eden sensin.
Birde karşıma geçip bana ahkam kesme hakkın yok.! "

" O kadar rahatsız oluyorsan gidip ameliyat ol."

" Olmayacağım.
Çünkü bunu benim için değil kendin için söylüyorsun.

Bu yüzün sebebi sensin.
O ameliyatı bana her baktığında o geceyi hatırlamak için istiyorsun.

Ama olmayacağım.

Ölene kadar göreceksin beni ve yüzümü Sezai Karakoç.

Ve!

Her kim benim karıma bir tek laf ederse bu sefer yediği dayakla kurtulamaz.
Kim olursa olsun elimde ölür. Hepiniz bunu kafanıza sokun. "

Toprak hırsla kalktı yerinden. Sonrada yemek odasına girerek masaya oturdu.

Cansu' ya, ablasına ve eniştesine bakarak,

" Sizin söylemek istediginiz bir şey varsa şimdi söyleyin? " Dedi yüksek sesle.

Kimseden ses çıkmadı.

" Cansu!
Seni bir daha bu evde görmeyeceğim. Nereye gidiyorsan git. İster evine ister arkadaşına.
Ama burda kalmayacaksın. "

Sırma araya girdi.

" Buna sen karışamazsın. O benim misafirim."

Toprak sıktığı dişlerinin arasından konuştu.

" Akşam geldiğim de burda olursa o zaman anlarsın karışıyormuyum karışmıyormuyum."

Sonrada ayağa kalkarak Yeşim'i kolundan tuttu.

" Kalk gidiyoruz. "

*******************************

Evet bölüm sonu canlarım. Beğeni ve yorumlarınız itina ile alınır.
Hepinizi seviyorum canlarım.

Loading...
0%