Yeni Üyelik
14.
Bölüm

K.k 13 Yalan

@azamet_29_2

" Akşam geldiğim de burda olursa o zaman anlarsın karışıyormuyum karışmıyormuyum."

Sonrada ayağa kalkarak Yeşim'i kolundan tuttu.

" Kalk gidiyoruz. "

Kız birden Toprak'ın elinde çekiştirilirken buldu kendini.

Toprak tuttuğu kolunu o kadar sıkıyorduki kan geçmiyordu. Ama sinirinden farkında değildi.

Yeşim dişini sıksada birşey söyleyemedi.
Şuanki hali dün akşamki halini hatırlattı ona. Bir anda gözünün önüne diğer Toprak geldi.
Sessizce yanında çıktı kapıdan.

" Doğu! " Diye kükrediğinde yerinde sıçradı.

Doğu koşar adım arabaya giderken
Toprak ve Yeşim'de arabaya yürüdü. Açılan kapıyla Toprak Yeşim'i önden bindirdi arka koltuğa. Yeşim yana kayınca kendide hemen yanına oturdu.
Hâlâ burnundan soluyordu.

Doğu direksiyona geçtiğinde hareket etti araç. Bahçeden çıkıldı caddeye inildi. Arabada kimse konuşmuyordu.
Bir süre sonunda sessizliği Toprak bozdu.

" Yeşim. "

Kız başını yanındaki Toprak'a çevirdi.
Toprak kendine dönen yeşillere bakarak,

" Bugün geveze arkadaşına gitmek istermisin? "

Kız duyduğu şeyden memmun,

" Lütfen, çok isterim."

Dediğinde yüzü çok mutlu görünüyordu.

Toprak'ın asık suratı kızı görünce birden yumuşadı.

Gözlerinin içi gülüyordu kızın.
Küçük şeylerle bile mutlu oluyordu.
Ne demişti kız.
Poli yolu. Kendince bir oyun kurmuştu ve bundan güç almaya çalışıyordu.

" Doğu.
Geveze avukatın evine çek."

" Tamam abi."

Bir süre daha sessizce yol aldıktan sonra Şeyma'nın dairesinin olduğu 5 katlı binanın önünde durdular.
Toprak önden, Yeşim arkadan indi.
Birlikte binanın önüne gelerek 7 nolu dairenin ziline bastılar.

Şeyma diyafondan " Kim o." Dediğinde Yeşim benim diyince Şeyma, " Yeşim." Diye cırladı sevinçle.

Kapı anında açıldı. İçeri girerek asansöre bindiler. Kata geldiklerinde açık kapıda Şeyma karşıladı ikisini.
Sevinçle sarıldı arkadaşına.

" Canım benim hoşgeldin. Valla özlemiştim ben gelecektim. Hadi girin."

Toprak soğuk şekilde,

" Akşam seni alırım."

Diyerek arkasını döndüğünde,

" Bir çayımızı içseydiniz Toprak bey."

Toprak arkasını dönüp kıza baktı.

" Akşam görüşürüz Yeşim."

Dedi ve asansöre bindi.

Şeyma arkasından,

" Soğuk nevale."

Derken Yeşim kahkaha ile güldü.
Kız Yeşim'in kolundan tutup içeri çekiştirirken,

" Yeşim başına ne oldu?
Neden bantlı? "

" Dün akşam düşerek masaya çarptım."

Dedi kız ayrıntıya girmeden.

" Canım ya. Geçmiş olsun.

Yabancı bir evdesin tabi.
Alışana kadar dikkatli ol lütfen.

Bu arada tam zamanında geldin.
Bende kahvaltı yapacaktım.
Tek başına yenmiyor valla."

" Niye Selma teyze yokmu? "

" Selma teyzen sabah kahvaltısında arkadaşlarıyla olmak ve dahi altın toplamak için onlarla buluşmaya gitti canım."

" Artık altın gününü kahvaltı ile mi yapıyorlar."

" Bizimkiler öyle.

İki kız konuşa konuşa mutfağa girdi. Yeşim köşe takımına otururken Şeyma çaycıya su koydu ve açtı. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarırken,

" Şanslısın kız.
Sigara böreği kızartacaktım.

Gerçi zengin evinde çeşit boldur. Aramazsın benim böreklerimi."

Dedi kız gülerek.

" Şeyma."

" Hmm."

Kız kafasını soktuğu dolabın içinden konuşuyordu.

" Dün annemle karşılaştım."

Şeyma duyduğu şeyle aniden doğrulurken bir anda kafasını dolabın üst kısmına çarparak dişlerini sıktı.

"Ahh! Annen mi? "

Dedi bir yandan ovalayarak, eli kafasında bastırırken.

Yeşim'e baktı. Kızın gözleri dolu dolu olmuştu. İçi sızladı arkadaşının hâlini görünce.
Üzüldü, hemde çok. Yeşim'in annesizliği nasıl yaşadığını yakından görmüştü. Elindekileri masaya bırakarak yanına geçti, oturdu.

Şeyma gözleri masaya sabitlenmiş kıza baktı bir süre. Sonra,

"Nerde nasıl karşılaştın." Diye sordu.

" Dün gece acilde."

" Acil? "

" Evet.
Başımı çarpınca Toprak hastaneye götürdü. Orda karşılaştık.
Hemen tanıdım sesinden. Seslendim yanıma geldi."

" Sormaya korkuyorum ama, ne tepki verdi? "

" Beni tanımazlıktan geldi."

Dedi kız gözünden bir damla akarken.
Benim bir çocuğun var dedi...
Kızı yanındaydı. Kocasıda. "

" Ne desem bilemedim canım.
Üzülme diyeceğim ama imkanı yok.
Seni anlıyorum. Ne kadar zor gelir tahmin ediyorum. "

Yeşim Şeyma'ya, Şeyma Yeşim'e sarıldı sımsıkı. Birlikte ağladılar.

" Sabret canım. Onun gibi biri için ağlama. Ben varım, annem var.

Biz seni seviyoruz.
Üzülme lütfen.

A. Birde o soğuk nevale var."

Dedi Şeyma önemli bir şey hatırlar gibi yaparak.

Yeşim gözlerini silip derin bir nefes aldı gülümseyerek.

" Soğuk nevale? "

" Aynen ya, soğuk nevale.
Adamın yüzü hiç gülmüyor, sürekli asık."

" Ama içi çok sıcak.
Kalbi yumuşak."

" Kimin?
Bununmu?
Ciddi olamazsın. " Dedi Şeyma eliyle kapı yönünü işaret ederek.

" Evet...
Dün annem beni yine bırakıp gittikten sonra bana sarılarak teselli etmeye bile çalıştı."

" Bu kütük mü?
Yeşim, aynı kişiyimi konuşuyoruz? "

Yeşim güldü.

" Biliyormusun dün hayatımda ilk kez motora binip gezdim Toprak sayesinde. "

" Motorla mı gezdiniz? "

" Hıhı."

" Yeşim? "

"Hmm."

" Sana nasıl davranıyor gerçekten?
Ya- yani soğuk mu, iyi mi, kötümü, sinirlimi? "

" Aslında sizden sonra hayatımda bana bu kadar iyi davranan tek insan.
Görünüşünün aksine iyi biri.
Yada bana iyi davranıyor. "

" Bak seeennn demek öyle.
Ne iş? "

" Saçmalama Şeyma.

Aklına gelen şey değil aramızdaki durum. Biz sadece kağıt üzerinde evliyiz.
Belki 3 ay belki 1 yıl birbirimize katlanacağız sonra herkes yoluna.

Başka türlü bir şeye izin veremem."

"Yeşim sana birşey soracam.
Bu soğuk nevale ya sana yol vermezse ne olacak."

" Verecek.
Vermek zorunda.
Kör bir kıza kimse ömür boyu katlanmaz.

Bende o zamana kadar daha güçlü olmaya çalışacağım.
1 yıl. 1 yılın sonunda da Amerika'ya gidecek orda kendime yeni bir hayat kuracağım."

Şeyma yerinden kalkarak tezgaha geldi. Ocağa koyduğu tavanın altını yakarak yağı kızdırmaya başlarken,

" Önce kahvaltı yapalım sonra devam edelim konuşmaya. Açlıktan öldüm."

Diyerek çayı demledi.
Gözü kızın üzerindeydi Şeyma'nın. Birazdan söyleyecekleri hoşuna girmeyecekti. Bu yüzden önce kahvaltı yapalım diyordu, çünkü iştahı kalmayacaktı.

" Şu börekleri kızartayım sonra başlayalım."

" Tamam." Dedi Yeşim.

Şeyma börekleri hızlı hızlı kızarttıktan sonra servis tabağına alarak masaya bıraktı.
Sonrada hem kendi, hem Yeşim'in tabağına her şeyden biraz koyarak çayıda bardakla önüne bıraktı.

" Hadi başla. "

Sohbet ederek yaptıkları kahvaltının ardından masayı birlikte topladılar.

Sonrada yapılan sıcak kahveleri alıp balkona çıkarak birlikte içerken, Şeyma artık anlatmak lazım düşüncesiyle konuşmaya başladı.

" Yeşim. "

" Efendim."

" Şey. Sana birşey anlatacağım.
Ama nasıl anlatsam bilmiyorum. "

Dedi tuttuğu fincanı tabağında gezdirerek.

" Ne oldu kız.
Yoksa aşık mı oldun?

Yoksa...
Doğu'ya mı? " Dedi hevesle.

Şeyma duyduğu şeyle boğazında kalan kahve yüzünden bir anda öksürmeye başlayınca ağzındaki kahveyi dışarı püskürterek çıkardı.

Yeşim'den bir kahkaha koptu.

" Bildim değilmi?
Çünkü Toprak'ın evinde Doğu için Toprak'tan aşağı kalmaz demiştin."

" Yok be kızım ne alaka."

Dedi Şeyma fincanı bırakıp önündeki suyu içerken.

" Şey 3 gün önce AVM de Cüneyt'i gördüm."

" Cüneyt mi?
Burda mı? Türkiye'ye mi gelmiş? "

Dedi Yeşim sevinerek.
Kaç gündür onu aramayı unutuyordu.

" Haberim yok.
Aramadı, söylemedi. Bende onu arayıp olanları anlatacaktım.

3 ay sonra benim için ev ve iş ayarlayacaktı. Ama işler değişti. Geldiği iyi olmuş buluşup konuşuruz."

Dedi ellerini çırparak.

Şeyma:

" Şimdi dahada zorlanacağım."

Dedi ağzının içinde.

" Yeşim."

" Hmm."

" Cüneyt hiç Amerika'ya gitmemiş."

" Ne? Ne demek gitmemiş?

Şaşırdı kız duyduğu şeye.

" Ama bizden önce mezun olunca Amerika'ya gideceğini söylemişti. Arkadaşının yanına yerleşeceğini işe başlayacağını söylemişti.

Hatta 3 ay sonra aradı. Washington'dayım dedi.

İyiyim yerleştim dedi.
Hatta benim içinde iş ayarladığını söyledi. Okul bitince oraya geleceğim birlikte döneriz dedi. Demedi mi.? "

Dedi Yeşim sesi üzgün ve sinirliydi.

" Canım sakin ol.
Evet. Dedi.
Ama hepsi yalanmış işte. " Dedi kız üzgün.
Üzüntüsü Yeşim içindi.

Yanındaki serseri arkadaşlarıyla AVM de geziyordu.
Görünce bende senin gibi sevindim.
Amerika'dan ne zaman geldin neden haber vermedin falan diyince, yanındaki kız alay ederek ne dese beğenirsin.

" Bu sazanlarıdamı kandırdın? "

" Cüneyt' te zaten kafa iyi her şeyi döküldü."

" Kafa iyi? "

" Cüneyt galiba bağımlı olmuş. Gözler kızarık, altları kararmış. Dili falan dolanıyordu konuşurken. Pis işlerin içinde bence."

Yeşim'in omuzları düştü. Gözleri doldu.

" Yâni ona boş yere güvenip boş hayaller kurdum.
Öyle mi?
O yalancının yüzünden Toprak'la bir anlaşma bile yaptım.
Hemde 1 yıl.
Ne yapacağım şimdi ben. 1 yılın sonunda ne yapacağım? "

Diyerek ağlamaya başlayınca Şeyma kalkıp arkadaşına sarıldı.

" Seni üzdüysem özür dilerim.
Ama bilmen gerekiyordu.

Hem Cüneyt yada Amerika tek seçeneğin değilki.
Her zaman başka bir seçenek vardır.

1 yıl dolduğunda hiç bir şey yapmana gerek yok. Direk benim yanıma geleceksin Yeşim. Bizimle yaşayacaksın. Sakin ol ve ağlama ne olur. Daha fazla üzme beni. "

Daha az önce daha güçlü olacağım diyen kıza bir darbede arkadaşı sandığı kişiden gelmişti.

" Neden böyle oluyor Şeyma?
Neden her şey iyiye giderken birden şansım tersine dönüyor anlamıyorum. Bir adım ileri giderken iki adım geri itiliyorum. "

Yeşim'in üzgün halini gören Şeyma,

" Yeşim yapma böyle arkadaşım.
Sen çok güçlü ve akıllı bir kızsın. Hemen kendini bırakma. Ben hep senin yanında olacağım.
Hadi artık ağlamayı bırak.
Gel seninle biraz dışarı çıkalım.
Dolaşır hava alırız.
Ördekli parka gidelim mesela!
Yeni yavrular çıkmış. Sevmemize izin veriyorlar. "

Yeşim başı önde gözlerini silerek isteksizde olsa,

" Olur." Dedi yorgun çıkan sesiyle.

Kalbi sıkışmaya başlamış akşama kadar evde duracak hali kalmamıştı.

" Hadi gel çıkalım. "

İki kız birlikte evden çıkıp asansörle aşağı indiler. Binadan çıkınca Şeyma Yeşim'in koluna girdi.

" Yürürken dondurma alalım mı? "

" Sağol.
Gerek yok. Yeni kahve içtik."

" Peki. "

Bir süre yürüdükten sonra nihayet parka gelerek içeri girdiler.

Yeşim:

" Önceden yavrular yoktu. "

" Evet şimdi ziyaretçiler daha fazla gelsin diye bunu bulmuşlar. İyi de olmuş. Eğleniriz biraz. Moralin düzelir."

Kız gülümsemeye çalışarak,

" Sağol." Dedi. Sonra,

" Şeyma...
Ne olur bir gün sende gitme."

Şeyma arkadaşına baktı önce. Sonra kollarının arasına alarak sıkıca sarıldı.

" Yaşlandığımızda bile arkadaş olacağız, sana söz veriyorum.
Hem bakarsın Doğu'yu kandırabilirim.
Böylelikle daha fazla bir arada oluruz."

Dedi Şeyma Yeşim'in aklını birazcıkta olsa dağıtabilmek için.

Yeşim kocaman açtığı gözlerle,

" Biliyordum!
Sen Doğu'ya aşık oldun değilmi? "

Diye cırladı.

" Şey, aşk demeyelim ama, ne yalan söyleyim. O günden beri aklıma geliyor sürekli. "

" Eh hadi hayırlısı o zaman Şeyma'cım. "

" Şu an beni görmediğin için gerçekten rahatım. Çünkü pancara döndüm senin yüzünden."

Diyen Şeyma kızı kolundan çekiştire çekiştir kümeslerin olduğu yere götürdü.

" İşte geldik! "

Yeşim duyduğu yavru ördek sesleriyle mutlu olurken,

Şeyma:

" Şimdi yavaşça yere otur diyerek kızı yere oturttu.
Onları görebiliyormusun?"

" Net değil ama evet."

" Şimdi avucunu aç."

Kız iki avucunu birleştirerek açtı.
Şeyma kızın avuçlarına aldığı yemi doldurdu."

" Elini öne doğru uzatki gelsinler. "

Yeşim ellerini yavaşça öne ve aşağı doğru uzatınca bir anda yavrular yeme hücum ettiler.

Gıdıklanan avuç içiyle gülmeye başladı kız. Çok hoşuna gitmişti. Şeyma biten yemin yerini yeniden ve yeniden doldurdukça kızın gülüşleri kesilmedi. Sonunda şeyma yavrulardan birini alarak Yeşim'in eline verdi. Yeşim yumuşak tüy topunu eline alınca geçicide olsa unuttu her şeyi.
Bir sonraki hatırlayışa kadar tabi.

Yeşim elindeki yumuşak tüy yumağını yanağına koyarak yüzüyle bir süre sevdikten sonra hayvanı öperek yerine bıraktı
Yeşim elindeki yumuşak tüy yumağını yanağına koyarak yüzüyle bir süre sevdikten sonra hayvanı öperek yerine bıraktı.

Şeyma:

" Neden bıraktın biraz daha sevebilirdin. "

" Annesinden ayrı kalmasın."

Dedi yine dolan gözleriyle.
Ama bu kez ağlamamak için tuttu kendini. Ördeklerin yanından ayrılarak bir süre dolaştılar parkta.

Sonra parkın tam ortasındaki büyük çınar ağacının gölgesine kurulu masalardan birine oturarak soğuk birer içecek içtiler.

" Şeyma."

" Efendim."

" Bugün için teşekkür ederim. "

" Ne demek.
Hatta sık sık tekrarlayalım."

" Artık gidelim mi? "

" Olur.
Hem seninki gelip bizi evde bulamazsa yine olmayacak bir şey yapıp surat asar."

Dedi gülerek.

İki kız birlikte aynı yoldan eve kadar yürüdüler. Tam binaya girecekken korna sesiyle arkasına döndü Şeyma.

" Hah! Seninkide geldiii."

Yeşim kısık sesle,

" Seninki de yanında olsa gerek."

Diyince Şeyma dirseğiyle dürterek,

" Şşiittt. Duyacaklar."

Diyince sustu kız.
Hemen yanlarında duran araçla Toprak indi.

Elleri ceplerinde yanlarına geldi.

" Neden dışardasınız? "

" Parka gittik.
Ördek yavrularını sevmeye."

" Bir daha bensiz bir yere gitme lütfen. Baban ve o herifle ilgili anlattıklarımı unutma. "

Yeşim'in yüzü düşünce,

Şeyma:

" Yanında ben vardım." Dedi asık yüzle.

" Seni tınlarmı o piçler.
Çemkirerekmi korkutacaksın. Yoksa ben avukat olacağım mı diyeceksin."

Şeyma'nın yüzü iyice asıldı.

" Gidelim mi? "

Gidelim diyen Yeşim Şeyma'ya sarılarak,

" Tekrar teşekkür ederim canım.
Kendine iyi bak."

Şeyma:

" Sende." Dedikten sonra Toprak'a çevirdi yüzünü.

Gözlerinin içine baktı.

" Sende ona iyi bak!"

Dedi kollarını göğsünde birleştirerek bakarken.

Toprak Yeşim'i kolundan tutarak arabaya yönlendirdi.
Önden Yeşim arkasından Toprak oturdu arka koltuğa. Hareket ettikten sonra Toprak:

" Eğlendinizmi bari."

" Evet.

Ördekler çok tatlıydı.
Bir gün bahçeli bir evim olursa bir sürü ördek alacağım."

Dedi kız.
Başkada birşey konuşmadı. Yüzü duruldu. Sesi kesildi. Aklı
Şeyma'nın Cüneyt'le ilgili söylediği şeylere takılmıştı.

Kendi isteği artık olmayacaktı. Anlaşmanın onun için bir önemi kalmamıştı. Ama Toprak'ı ilgilendiren kısmı için 1 yıl dayanmak zorundaydı.
Yeşim bunları düşünürken, Toprak kızı izledi bir süre.

" Bir şeymi oldu."

" Hayır." Dedi kız.

" Sıcak yordu sanırım." Ve sessizlik...

Akşama doğru eve geldiklerinde
Yeşim ve Toprak direk odalarına çıktı.

Yeşim giyinme odasına girerken Toprak arkasından izledi kızı.
Sanki canı sıkkındı.
Ama eğlendim demişti.

Kız içerde üzerini değişirken Toprak balkona çıkarak bir sigara yaktı. Sigarası bittiğinde Yeşim odaya döndüğü için kendisi giyinme odasına girerek üzerini değişti.
Odaya döndüğünde kızı yatakta gözleri kapalı görünce şaşırarak baktı.
Yavaşça yaklaşarak yüzünü izledi.

Uyuyuyup uyumadığını kontrol etti.
Uyuya kalmıştı kız.

Örtünün ucunu kaldırıp kızın üzerine örttü. Yemek saatine uyanır diye düşünerek odadan çıkıp aşağı indi.

*****

Bir kaç gün bu şekilde geçti.
Yeşim günün çoğunu odasında ya uyuyarak yada kitap okuyarak geçirmeye başladı.

Eskisi kadar neşesi yoktu. Yemek saatleri dışında aşağı bile inmez olmuştu.
Yemek yerken kuş kadar yiyip kalkıyordu. Bu hâli Toprak'ı endişelendirsede, Sırma karı kocanın arası bozuk hayalleriyle mutluydu.

Arada Nazlı Yeşim'i zar zor odasından çıkarıp bahçeye indiriyor kamelyada oturuyorladı.
Toprak bir kaç kere neden durgun olduğunu sordu. Ama kız yanlış anladığını sadece kitaplara yoğunlaştığını sınavlara sıkı hazırlandığını söyledi durdu.

Toprak sonunda erkek arkadaşını özlüyor diye düşünmeye başladı.

*****

Yine akşam olmuş yemekten sonra herkes odasına çıkmıştı.

Yeşim üzerini değişmek için giyinme odasına girmişti.

Bu sırada Toprak'ta balkona çıktı yine.
Yaktığı sigarasından derin bir nefes alarak gökyüzüne doğru üfledi.

Yeşim'in hali canını sıkmaya başlamıştı.
Düşündü, düşündü.
Sonunda,

" Ne olduysa o geveze arkadaşına gittiği gün oldu." Dedi.

O sırada balkonda unutulan telefon çalmaya başladı. Yeşim'in telefonu çalıyordu ve arayanda Şeyma'ydı.

Toprak telefonu açtı.

" Ne var geveze? "

" Yeşim nerde onunla konuşacağım."

" Müsait değil."

" Tamam sonra ararım."

" Dur! "

" Ne var? "

" Yeşim senin yanından geldiğinden beri bir tuhaf.
Doğru düzgün yemek bile yemiyor.
Ne olduda benden gizliyorsunuz. Neden bu kadar üzgün."

" İnanmıyorum...
Hâlâ mı üzgün. "

" Neden üzgün? "

" Cüneyt yüzünden. "

Toprak'ın kaşları çatıldı.

" Neden? Cüneyt ne yaptı? "

Dedi dişlerini sıkarak.

" Aptal bize yalan söylemiş.
Amerika'da falan değilmiş. Yeşim'in bütün hayallerinin içine etti."

" Tabi Yeşim'de erkek arkadaşının yalan söylediğini öğrenince..."

" Erkek arkadaş?
Kim?
Cüneyt mi?
Yok deve. Yok öyle birşey.
Kala kala o bağımlıyamı kalmış benim arkadaşım. "

" Ne? Nasıl? Yani yalan mı söyledi? "

" Ne yani sana Cüneyt erkek arkadaşım mı dedi.
Sıçtın Şeyma." Dedi kız arkadan.

O sırada gelen Yeşim.

" Benim telefonum muydu çalan? "

Dediğinde Toprak kıza gülümseyerek baktı.

Telefondaki Şeyma:

" Toprak söylediklerim aramızda kalsın lütfen bana çok kızar yoksa. "

Toprak sadece,

" Tamam."
Dedikten sonra telefonu Yeşim'e uzattı,
" Geveze avukatın arıyor." Diyerek.

Yeşim telefonu alırken Toprak'ın gözleri hâlâ Yeşim'deydi.

" Demek bana yalan söyledi. Ama neden? "

Diye mırıldandı.

Yeşim konuşması bitip içeri girdiğinde
tam karşısında durdu.

" Neden bana yalan söyleme gereği duydun? "

*******************************

Evet bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumları bekliyorum.

Loading...
0%