Yeni Üyelik
15.
Bölüm

K.k 14 Sevdigim

@azamet_29_2

" Erkek arkadaş?
Kim?
Cüneyt mi?
Yok deve. Yok öyle birşey.
Kala kala o bağımlıyamı kalmış benim arkadaşım. "

" Ne? Nasıl? Yani yalan mı söyledi? "

" Ne yani sana Cüneyt erkek arkadaşım mı dedi.
Sıçtın Şeyma." Dedi kız arkadan.

O sırada gelen Yeşim.

" Benim telefonum muydu çalan? "

Dediğinde Toprak kıza gülümseyerek baktı.

Telefondaki Şeyma:

" Toprak söylediklerim aramızda kalsın lütfen bana çok kızar yoksa. "

Toprak sadece,

" Tamam."
Dedikten sonra telefonu Yeşim'e uzattı,
" Geveze avukatın arıyor." Diyerek.

Yeşim telefonu alırken Toprak'ın gözleri hâlâ Yeşim'deydi.

" Demek bana yalan söyledi. Ama neden? "

Diye mırıldandı.

Yeşim konuşması bitip içeri girdiğinde
tam karşısında durdu.

" Neden bana yalan söyleme gereği duydun? "

" Yalan mı?
Ne yalanı? "

Toprak kızın gözlerine baktı.
Şeyma'nın söylediklerini hatırladı.
Ve aramızda kalsın diyişini.

" Başka bir şey var ama bana söylemiyorsun."

Kız gülümseyerek ellerini arkasında birleştirdi. Bu hareketi sık yapıyordu.

" Yoo.
Gerçekten birşey gizlemiyorum.
Sana öyle gelmiş. Hem ne gizleyebilirim ki? "

Toprak kıza doğru bir adım atarak tam önünde durdu. İki parmağını kızın küçük çenesine koyarak yukarı kaldırdı. Şimdi cam yeşiller kendine doğru bakıyordu.

" Yalan söylüyorsun.
Bir sıkıntın var ama benden gizliyorsun.
Yeşim...
Benden birşey gizleme.
Seni üzen bir şey varsa bana anlat. Anlatki çare bulayım."

Kızın yalan söylediğini biliyordu. Amerika'ya giderek orda bir hayat kurma hayali vardı ve suya düşmüştü.

Artık aralarındaki anlaşmanın kız için bir önemi kalmamıştı yani.
İstese Toprak'a anlaşmayı bozalım diyebilir Cüneyt meselesini anlatabilirdi. Ama yapmıyordu.
Hâlâ neden burdaydı?

Kız sol elini çenesindeki büyük elin üzerine koydu.
Toprak elindeki yüzüğe baktı önce. Sonrada kızın elimdeki yüzüğe. O günden beri hiç çıkarmamıştı o yüzüğü.

" Teşekkür ederim bir sıkıntım yok."
Dedi kız Toprak'ın elini indirirken.

" Burda sıkıntıdan çatlayacak kadar rahatım sağol."

Toprak ellerini ceblerine sokarak,

" Peki.
Anlatmak istediğinde ben burda olacağım. Hadi yat uyu. "

" Sen..? " Dedi kız yatağa yürürken.

" Benim biraz çalışmam gerek.
İşler birikti. "

" Tamam o zaman kolay gelsin sana."

Dedi kız yatağa uzanıp üzerini örterken.

Toprak ışığı kapatarak odadan çıktı. Sonrada aşağıya çalışma odasına indi.
Açtığı bilgisayara gelen işlerin başına oturdu.

*****

Günaydın diyerek açtı kız gözlerini Bir süre bekledi ama karşılık alamadı.
Yerinde doğrulup etrafına bakındı. Karanlığındaki çizgilerde sadece oda vardı. Toprak odada değildi.
Kalkmış olmalı.
Gece sıcak olduğu için terlemiş yapış yapış hissediyordu.
Bu yüzden önce bir duş almak istiyordu.
Banyo kapısına gelerek önce tıkladı. Ses gelmeyince içeri girdi.
İşlerini hallederek ılık bir duş aldı.
Banyodan sonra giyinme odasına girerek üzerine beyaz salaş bir tişört ve siyah bir tayt giyerek çıktı.

Toprak hala yoktu. Merak etti, hâlâ çalışma odasındamıydı acaba.
Odadan çıkarak merdivenler yöneldi.
O sırada aşağıda Sırma ve Toprak'ın konuşma seslerini duydu.

" Hayırdır Toprak, geceyi çalışma odasındamı geçirdin?

Ne oldu, yoksa karınla küsmüsünüz?
Bu yüzden mi çalışma odasında uyudun. "

Toprak yürüyerek koltuğa geçip oturdu.
Belliki odadan çıkarken Sırma görmüştü.

" Seni ilgilendirmez Sırma."

Dedi Toprak cebindeki paketini çıkarıp bir sigara yakarak. Sonrada paketi orta sehpaya attı.

" İşim vardı, çalıştım.

Ayrıca karımla aramdaki durumlar seni ilgilendirmez. İster küserim ister küsmem.
Sen beni bırakta ayyaş kocana sahip çık. Gece yarıları gelen adamı odana nasıl alabiliyorsun onu düşün. "

" Sözlerine dikkat et Toprak! "

" Etmiyorum.
Ne yapacaksın..
Kocana mı şikayet edeceksin. "

Sırma bütün siniriyle gelip koltuğa bıraktı kendini.

Ortadaki sehbahadan sigara paketini alıp bir dal sigara çıkararak kırmızı rujlu dudaklarına bıraktı. Sehbadaki çakmakla sigarasını yakarak geriye yaslandı.

Derin bir nefes çekti. Üflerken konuşmasına devam etti.
Toprak'ın Burhan'la ilgili cümlesine karşılık,

" Neden o kızla evlendin biliyorum.
Babamın şartı yüzünden değilmi.
Yoksa sen evlenecek biri değildin."

" İşine gelmedi değilmi?
O şirketi benden alamayacaksınız! "

Sırma öfkeli bir bakış attıktan sonra sakince devam etti.

" Hayır çok merak ediyorum!
Birbirinizi nasıl buldunuz? "

" Sırma beni zorlama! "

Toprak'ın bu sorulardan hoşlanmadığını bilen Sırma inadına devam etti sorularına.

" Yoldamı tanıştınız?
İlk görüşte mi aşık oldun?
Yoksa bu yüze kimse bakmaz diye kör birini araya, araya mı buldun?
Onun seni bulma ihtimali pek yokta."

" Sırma kes sesini, elimden bir kaza çıkacak yoksa! "

Ama kadın durmadı. Hazır evde kimse yokken ve ikisi yalnızken merakını gidermek istiyordu. Nerdeyse 1 ay olmuş, çok bile durmuştu.

" Yoksa hamilemi bıraktın kızı.
Bu yüzden mecbur mu kaldı."

Duyduğu son cümle bardağı taşırmıştı.

Toprak hızla yerinden kalkarak Sırma'nın yanına geldi.
Kollarından tutarak ayağa kaldırdı.

" Benim sabrımı sınama Sırma!
Sana dünyayı dar ederim. "

" Sende anlat o zaman!"

Diye bağırdı kız.

" O kız hiç tanımadığı ve görmediği hâttâ hâlâ göremediği seninle neden bir günde evlendi anlat!

Yada oyun olduğunu itiraf et."

Sessiz geçen bir kaç saniyeden sonra,

" Benim hayatım beni ilgilendirir!

Sen benim evliliğimi sorgulayacağına kendininkini sorgula."

Dedi Toprak ablasını koltuğa gerisin geri iterek.

Yerine geçti.
Bacak bacak üstüne attı.
Kollarını göğsünde birleştirerek,

" Hiç olmazsa benim karım benim yanımda uyuyor, senin kocan kimin koynundan çıkıp geliyor sen onu araştır. "

" Ne diyorsun sen be!
Lafını bil Toprak. "

" Her konuda uyanık olan Sırma Karakoç. Ayakta uyutulduğunun farkında değilsin.

Yazık! "

Sırma:

" Neden bahsediyorsun hemen açıkla."

Yeşim aşağıda geçen konuşmaları duyduktan sonra aşağı inmekten vazgeçti.

İşittiği hakaret bir yana şuan oraya inip durumun daha kötü olmasına sebep olmak istemiyordu.
Tekrar odaya dönerek kapıyı kapatarak balkona çıktı.

Kendini salıncak koltuğa bırakarak oturdu.

Sırma'nın sözleriyle anladıki, hareketlerinden Toprak'la arasının bozuk olduğunu düşünüyordu.

Bir kaç gündür canı sıkkın olduğu için bu hareketlerinede yansımıştı.
Üstüne üstlük bu durumu kullanarak şüphesini çekinmeden belli etmişti.

Sırma bu evlilikten şüpheleniyordu.

Kız ellerini saçlarına geçirerek sinirle karıştırdı.
Kendi yüzünden Toprak zor durumda kalıyordu.
Hızla yerinde doğruldu.

Yumruklarını sıkarak yarım şekilde kaldırdı.

" Kendine gel Yeşim.
Cüneyt'in canı cehenneme.

Şeyma'nın da dediği gibi Amerika tek seçenek değil. Burda da yeni bir hayat kurabilirsin.
Tamam, senin bu anlaşmalı evlilik için bir sebebin kalmadı ama, Toprak'a iyilik borcun var.
Onun için sabret.." Dedikten sonra,

" Eveeet şimdi gidip şu Sırma'ya ağzının payını verelim."

Dedi pis pis sırıtarak.
Balkondan içeri girerek odanın kapısına yöneldi.
Aynı anda Toprak'ın sesini duydu dışarda. Kendi kendine sövüp sayıyordu. Tam elini kapıya uzatmıştıki hızla açılan kapı ile alnında hissetti acıyla,

" Aahh! " Diyerek geriye doğru düştü.

Kapı aniden hızla açılınca kızın kafasına çarpmıştı. Toprak duyduğu Yeşim'in sesiyle hemen kapının arkasına baktığında, Yeşim yerde eli alnında yatıyordu.

" Elini sikeyim Toprak...

Yeşim!
Yeşim iyimisin.? "

Toprak hemen kızın yanına çökerken,
Yeşim:

" İyiyim demek isterdim ama acıyor."

Dedi gülerek.
Sonrada eliyle ufalayarak,

" Uuffff." Ladı.
Toprak kızı kucaklayarak kaldırıp yatağın üzerine oturttu.

" Kıpırdama."

Dedikten sonra odadan çıkarak merdivenlerin başından aşağı seslendi.

" Fadime hemen buz getir."

Tekrar odaya girerek kızın yanına geldi. Kızın eli hâlâ alnındaydı.

Elini yavaşça kaldırıp baktı. Küçük bir şişlik ve morluk vardı. O sırada kapı tıkladı ve Fadime elinde buzla geldi.

Toprak buzu alıp,

" Sen gidebilirsin. "

Dedikten sonra banyoya girerek buzları küçük bir havluya sarıp kızın yanına döndü.
Yatağa oturup havluyu kızın alnına koyarken diğer elini başının arkasına koyarak destek oldu.

Yeşim bir an irkilsede kısa bir süre sonra alıştı. Soğuk buz iyi gelmişti acıya.

" Özür dilerim.
Dikkat etmedim. Sinirle dalınca..."

" Üzülme sadece bir kazaydı.

Ablan seni çok kızdırdı değilmi? "

Dedi yine gülümseyerek.

" Bizi duydun mu? "

" Hıhı.
Her bir kelimesini duydum hemde. "

Toprak.
Sinirli şekilde derin bir nefes alıp verdi.

" Onun adına özür..."

" Özür dileme. "

" Aslında benim suçum.
Benim hareketlerim yüzünden şüpheleri arttı.
Asıl ben özür dilerim. "

Kız başını öne eğdi.

" Hâlâ söylemeyecekmisin? "

Dedi Toprak.

" Neyi? "

" Anladım söylemeyeceksin."

Yeşim Toprak'ın elini tutarak alnından uzaklaştırdı.

" Geçti.
Teşekkür ederim."

" Eminmisin.? "

" Gerçekten geçti.
Benim yüzümden geçikme.

Sırma Karakoç'a fırsat verme.
Şirkete git, gecikme."

Toprak yerinden kalkarak kızın yüzünü ve cam yeşilleri izledi bir kaç saniye.

Duş alıp çıkacağım.
Sırma görürse senide sorguya çekmeye kalkar.

Fadime'ye söyleyim kahvaltıyı buraya getirsin.
Aşağı inme balkonda rahat rahat yap."

" Nazlı'yı da çağırsam sakıncası olurmu? "

" Olmazdı ama evde değil.
Bu sabah babamla gidecekti."

" Anladım, o zaman yalnız kahvaltı yaparım bugünde. "

" Yalnız olma, geveze avukatını çağır istersen.
Hatta Doğu' ya söylerim alır gelir. "

" Gercekten mi?
Olur. Çok Teşekkür ederim."

Kız hemen komodinin üzerindeki telefonu kaparak arkadaşını ararken Toprak'ta Doğu'yu arayıp,

" Avukatı alıp buraya getir." Dedi.

Kız yüzü gülerek elinde telefon balkona çıkarken Toprak banyoya girdi. Hızlı bir duştan sonra giyinme odasına girerek üzerine siyah bir takım elbise ve rugan ayakkabılarını giydi. Saçlarını yapıp parfümünü sıkarak odadan çıktığında Yeşim odada değildi.

Balkona çıkıp baktığında kız hâlâ balkondaydı ve salıncak koltukta keyifle sallanarak oturuyordu.

" Benim çıkmam lazım. Size iyi eğlenceler. "

" Teşekkürler. Sanada iyi çalışmalar."

" Sağol. "

Dedi adam gülümseyerek.
Toprak odadan çıkarak aşağı indiğinde Sırma hâlâ salonda oturuyordu.

Önce ablasının yanına geldi. Tam karşısında durdu.

" Yeşim'in canını sıkacak tek bir kelime etmeyeceksin, karışmam. "

Dedikten sonra mutfağa doğru seslendi.

" Fadime.
Yeşim hanımın misafiri gelecek. Geldiginde kahvaltıyı odaya çıkar."

Dedikten sonra hızlı adımlarla evden çıkıp gitti.

Sırma canı sıkkın şekilde sessiz oturmaya devam etti.

Aklı şuan Yeşim'den ziyade Burhan'daydı.

Az önce Toprak Burhan'ın gece klüplerinde yanında başka bir kızla görüldüğünü söylemişti.

Sırma önce inanmamıştı ama söyleyen Toprak'ın arkadaşı Ersin'di.

" İstersen git Ersin'e sor yada gidip kulüpte gözlerinle gör demişti. "

Sırma Burhan'la babasının şirketinde çalışırken tanışmış severek evlenmişti.
Burhan sonradan değişmeye ve içmeye başlamıştı. Yada zaten içiyordu ama gizliyordu.

Sırma ile evlendikten sonra daha üst bir göreve getirilmişti.
Burhan'da daha çok havalanmış patron gibi davranmaya başlamıştı.

Sırma'nın uyarılarıyla bir ara toparlamıştı ama son günlerde yine iyice kaçmıştı ayarı.

Eski arkadaşlarıyla buluşup kafa dağıtmaya diye çıkıp geç saatlere kadar gelmiyordu.

Sırma ise bütün gün şirkette çalışıyor yorgun geliyor olduğundan oturup bu konu hakkında düşünmemişti bile.

Yinede Toprak'ın sözlerine inanmıyordu. Kendisini kızdırmak için söylediğini düşünüyordu.

Yada kendini bu şekilde avutuyordu. Toprak'ın dedikleri doğru çıkarsa kaldıramazdı.

Sırma yerinden kalkıp odasına çıkarken akli hâlâ Toprak'ın sözlerindeydi.

Sonunda dayanamadı. Odaya çıkmak yerine Ersin'in yanina gitmeye karar vererek hızla evden çıkarak arabasına binip bahçe çıkışına yöneldi.

O çıkarken bahçeye Doğu giriyordu.
Yeşim'in tek arkadaşı Şeyma gelmişti.

Kız araba durur durmaz kendini dışarı atarak gördüğü manzaraya bakarken,

" Allah'ım bizede nasip et.
Bu ne zenginliktir yahu."

Diyerek gezdirdi gözlerini koca bahçede ve evde.

Duyduğu sözlerle Doğu gülmemek için kendini zor tutarken kız, tam bir görgüsüz gibi kurduğu cümleyle kızardı.

Boğazını temizleyerek girişe yönelirken Doğu'da arkasından yürüdü. Kapıya gelindiğinde Doğu öne geçerek kapıyı açıp yönlendirdi kızı.

İçeri girdiğinde mutfaktaki Fadime'ye seslendi.

" Fadime.
Şeyma hanıma Yeşim hanımın odasına kadar eşlik et diyerek çıktı."

Şeyma, Fadime yanında üst kata çıkarken evin içinde gezdi yine gözleri.

" Zenginlik böyle bir şey işte. Onlar yaşar biz izleriz. " Diye geçirdi içinden.

O sırada geldikleri kapının önünde durdular. Fadime kapıyı tıkladığında anında açıldı.

Şeyma:

" Yeşim." Diyerek sarılırken Fadime geriye dönüp mutfağın yolunu tuttu.

" Hoş geldin canım."

" Hoooooşş buldum valla.
Kızım ev mi malikanemi burası. Gözlerim kocaman oldu. Bu ne zenginlik. "

Yeşim gülerek çekti kızı balkona doğru.

" Gel balkona geçelim.
Kahvaltıyı birazdan getirirler."

" Ooo. Odalara servis.
Burda yatakta kahvaltıda veriyorlarmı? "

Dedi kız balkondaki masaya otururlarken.

" Kusura bakma Şeyma.
Seni yatak odasının balkonunda ağırlıyorum ama bugün büyük görümce solundan kalkmış. Kavga edecek adam arıyor. "

" Boş ver bura daha iyi manzarada süper valla.

Yeşim...

Alnına ne oldu? Yinemi düştün? "

" Yok." Dedi kız elini alnında gezdirirken.

" Bu kez kapıya çarptım."

" Kızım sakat kalacan. Daha dikkatli olsana. "

Yeşim gülerek,

" Yada vura vura görmeye başlayacam. "

Diyince Şeyma'da başladı gülmeye.

Bu arada tıklayan kapı ile Fadime geldi.

Elinde büyük bir tepsi ile kahvaltıyı getirmişti.
Tepsidekileri masaya yerleştirdikten sonra çaylarıda doldurup çıktı odadan.

İki kız birlikte uzun bir kahvaltı ve sohbet ettiler.

Yeşim'in Amerika hayalinin yerine neler koyabileceklerini düşündüler.
Konuştular.

Şeyma Toprak'tan duyduğu Cüneyt'in erkek arkadaş olma hikayesini Yeşim'e soramadı.

Çünkü bunu Toprak'tan duymuştu.

Neden Toprak'a Cüneyt erkek arkadaşım dedin. Diye sorsa dünki telefon konusması ortaya çıkacaktı.

Dolayısıyla Yeşim'in Toprak'a söylemediği şeyi, aslında Toprak'ın Şeyma yüzünden öğrendiği de ortaya çıkacaktı.

Sıkıntıyla bir nefes aldıktan sonra devam etti sohbete.

Kahvaltı bittiğinde

" Gel beraber bahçeye inelim."

Dedi Yeşim.

Şeyma,

" Olur valla.
Arka bahçede ön bahçe gibiyse gözlerim yeşile doysun bari. "

" Arka taraf önden daha iyi diyorlar. "

Dedi Yeşim gülümseyerek.
İki kız birlikte önce aşağı inerek mutfağa yöneldi.

Yeşim:

" Suna teyze kamelyaya geçiyoruz. Bize birer kahve getirir misin lütfen."

" Tamam kızım siz geçin ben getiririm. "

Yeşim Seyma ile birlikte Kamelyaya geldiğinde Şeyma etrafa bakarak uzun bir ıslık çaldı.

" Burası harika bir bahçe. Ağaçlar, çiçekler, yüzme havuzu, kamelya..

Yeşim bu günden sonra bize gelme kardeşim. Çağır ben geleyim."

Yeşim'den bir kahkaha koptu.

" Olur. Hem küçük görümcemlede tanışırsın.
Çok tatlı bir kız."

" Hem görümce, hem tatlı...
Görümcelerin tatlı cinside mi varmış. Yeni duydum valla."

Dediğinde ikiside gülmeye başladı.
Arkalarından kahveler geldi.
Birlikte kahve keyfî yaparak oturmaya devam ettiler.

Yeşim Nazlı'dan ve bu evdeyken ona nasıl destek olduğundan, nasıl komik biri olduğundan bahsetti. "

Şeyma duyduklarından sonra,

"Gerçekten merak ettim şu görümceyi." Dedi.

Yeşim, Şeyma ile sohbet ederken sıkıntılarından uzaklaştığını hissetti. En iyi ve tek arkadaşı ona iyi geliyordu.

Sonunda güneş batıya kavis almış akşam ben geliyorum demeye başladığında,
Şeyma ayağa kalkarak,

" Yeşim ben artık kalkayım."

" Tamam canım.
Seni kapıya kadar yol edeyim. "

" Keyifli bir gündü teşekkür ederim."

" Asıl ben teşekkür ederim.
İlaç gibi geldin."

Şeyma kapının önüne geldiğinde Doğu hazır bekliyordu.
Son kez Yeşim'e sarılan Şeyma açılan kapı ile arka koltuğa oturdu.
Doğu'da binince araba hareket ederek bahçe çıkışına doğru ilerledi.

Yeşim arkasından karanlığında görebildiği kadarıyla bakındı.
Çizgiler silikleşip kaybolduğunda Yeşim tekrar eve girmek için dönmüştü ki kulağına yeniden araba motor sesi geldi. Şeyma bir şey unuttu galiba diye düşünerek o yöne çevirdi yüzünü.

Sonra gelen aracın görüntüsü çizgilere dönüşünce yabancı bir araç olduğunu anladı.

Olduğu yerde bekledi. Gelenin kim olduğunu merak etti çünkü. Araç geldi, geldi ortadaki havuzun etrafını dönerek girişte durdu.
Arabanın kapısı açıldı. Biri indi. Önce olduğu yerden bir süre kıza baktı.

Yeşim gelen kişiyi anında tanıdı.
Oydu.
O gece hastanede gördüğü kadın.

Yeşim'i 9 ay karnında taşıyan 5 yaşına kadar bakan ama sonunda babasına terkedip kendisini tanımazdan gelen kadın.

" An-
Ne"

Kadın duyduğu şeye şaşırsada belli etmedi. Arabanın önünden geçerek kıza yaklaşırken Yeşim kadına doğru bir adım attı. Gözlerinden akan yaşlar özledim seni diyordu.
Sonra bir adım daha atarken, kadın bir adım geriledi.

" Buraya seninle konuşmaya geldim.
Çok durmayacağım...

Uzun zaman oldu."

" Çok uzun." Dedi kız.

" Çok, çok uzun.

O gün kızının ve kocanın yüzünden beni tanımazdan geldin değil mi?
Benden haberleri yok.
Değilmi?
Ama. Ama şimdi onlardan gizli...
Beni görmek..."

" Hayır!
Seni görmek yada hasret gidermek için falan gelmedim.

Babanın yanından kaçtığını ve o yüzü yaralı adamla evlendiğini yeni öğrendim.
Görünüşe bakılırsa halin vaktinde yerinde. İyi yere atmışsın postu. Rahat edersin.
Sana şunu söylemeye geldim.

Kendin rahat yaşarken benim rahatımı bozma. İstanbul sanıldığı kadar büyük değil. Yeni bir düzen kurmak için çok uğraştım. O yüzden bir yerlerde tekrar karşılaşırsak beni tanıma.

Kadın konuşurken kız akan göz yaşlarıyla dinledi kadını.
Bir adım daha attı kadına doğru.

Buz yüklü bakışlarla bakan kadına yağmur gibi akan gözyaşlarıyla karşılık verirken,

" Tamam...
Nasıl istersen öyle olsun."

Dedi kız, kalbine bir çatlak daha eklendi.

" Ama senden son kez bir şey isteyebilirmiyim?

Sonra bir daha hiç görüşmeyelim, konuşmayalım, karşılaşmayalım."

" Ne istiyorsun? "

Dedi kadın söylediği vaatlere karşılık.

" Sana sarılabilirmiyim?
Kokunu...
Kokunu çok özledim... "

Kadın kıza baktı.
Gözlerinden durmadan akan yaşlara baktı. Sonra arkasını dönerek,

" Beni tanıma."

Dedi ve arabaya bindi.
Gaza basarken arkasında bıraktığı harabeyi umursamadı.

Araba uzaklaşırken kızın canı bedeninden çıkmış gibi hissediyordu.
Dizlerindeki derman yok olmuş, ölü gibi hissettiği bedeni yere çökmüştü.
Elleri yanına düştü kızın. Gözleri doldu, doldu taştı.

Ağladı, sadece ağladı.
Hıçkıra hıçkıra ağladı. Elinden gelse çığlık çığlık ağlar isyanını göklere haykırırdı. Yapamadı... Ona bile gücü kalmadı.
Sonra bir araba sesi daha duydu
hıçkırıkları arasında.
Açılıp kapanan kapı ve Toprak'ın sesi.

" Yeşim?
Yeşim Neden burdasın?
Ne oldu? Niye ağlıyorsun? "

Ama kız konuşmak bir yana dahada ağlamaya başladı.

Sezai bey ve Nazlı onları izliyor ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Toprak kızın yüzünü avuçlarının arasına aldı.

" Yeşim sakin ol.
Ne oldu anlat. " Derken baş parmaklarıyla kızın gözünden akan yaşları sildi.

Sonrada eğildi iki gözünü sırayla öptü.
Ağlama cam gözlerini sevdiğim.

*******************************

Evet hadi oylar ve yorumlar.


Loading...
0%