Yeni Üyelik
17.
Bölüm

K.k 16 Sen Delisin!

@azamet_29_2

Kızlar bu bölümde Toprak'a aşık olacaksınız.

Hatalarım varsa affola.

*******************************

" Bundan sonra zor be Yeşim.
Alışmışken zor.
Değişmişken zor.

Sevmişken...Çok zor. "

Yeşim uykuya daldığında beri nerdeyse bir saat olmuştu.
Ama hâlâ Toprak'ın kucağındaydı.

Toprak kızı kucağından bırakmamış, nerdeyse bir saattir uyumakta olan kızın yüzünü izliyordu.

Arada bir kirpiklerinin arasından kaçarak, çıkan mırıltılı sesine eşlik eden gözyaşlarını siliyordu.

Yatağa bıraktığında gözyaşlarının artacağından endişe etmişti.
Bu yüzden iyice dalmasını bekliyordu.
Sonunda kızın ağırlaşan bedeni ve düzene giren nefesiyle daldığına ikna oldu.
Ayağa kalkarak yatağa döndü.
Kızı yavaşça yatağa bırakırken yeniden iç çekişini duydu. Kıpırdamadan eli sırtında kaldı bir süre. Sonra yavaşça yatırdı.

İki gözünden sırayla öptü yine.

" Arkasından son kez bile bakılmayacak insanlar için ağlama cam yeşili gözlüm."

Dedikten sonra üzerine örtüyü çekerken kapı tıkladı.
Nazlı girdi içeri.

"Abi girebilirmiyim? "

" Gel güzelim."

" Abi yengem uyanmadımı? "

" Uyandı ama geri uyudu.
Biraz daha dinlenmeye ihtiyacı var."

" Hmm. Tamam.

Kahvaltıya inecekmisin babam bekliyor."

" Sen in bende birazdan iniyorum.
Birde Suna teyzeyi yolla bana."

" Tamam abi."

Nazlı odadan çıktıktan sonra Toprak giyinme odasına girerek üzerini değişerek ev kıyafetlerini giyip odaya döndü.

Kapı tıklayarak açıldı.
Suna kadın kapının önünde durdu.

" Toprak oğlum gelin kızım nasıl? "

" İyi Suna teyze. "

" Beni çağırmışsın."

Evet Suna teyze sabah banyodaki camları kırdım. Oraları toparlarmısım? Birde birini çağır kabinin camını ve aynayı değiştirsinler.

" Tamam oğlum ben hallederim şimdi."

Kadın banyoya girerek oraları toplarken Toprak odadan çıkıp mutfağa indi.

Babası ve Nazlı masada kahvaltıya başlamışlardı.
Sessizce yanlarına gelip sandalyeye oturdu.

Fadime çayı doldurup uzaklaşırken
Sezai bey sessiz duran Toprak'ı izliyordu.

" Yeşim nasıl oldu? "
Dedi önüne dönerek.

" Uyuyor." Dedi Toprak tek kelime.

" Barış sinir krizi dedi."

" Evet. "

Dedi Toprak yumruğunu sıkarken.

" Kendini anne sananların yüzünden olan geride bıraktıkları çocuklara oluyor her zaman."

Sinirle söylediği sözden bir anda pişman oldu.
Çünkü Nazlı tam karşısında başı önündeki tabağa bakıyordu hareketsiz.
Nazlı'da en ihtiyaç duyduğu zamanlarda annesiz kalmıştı.

Derin bir nefes alarak,

" Özür dilerim Nazlı." Diyebildi.

Nazlı gülümsedi.

"Ama ben yalnız kalmadım. Abim vardı. Şimdi birde kanka yengem var."

Toprak Nazlı'ya gülümseyerek baktı.
Sonra babasına döndü.

" 1 hafta balayı hakkımı şimdi kullanmak istiyorum."

Sezai bey başını kaldırıp bir süre oğlunun gözlerine baktı soğuk soğuk.

Yeni evlilerin kalabalık evde rahat edemediğini düşünerek bir süre baş başa kalmalılar düşüncesiyle,

" Nasıl istersen."

Dedi sadece önüne dönerek.
Sonrada yerinden kalkıp,

" Ben çıkıyorum.
Nazlı gelecekmisin? "

" Evet. Beni kütüphaneye bırakırsınız."

Toprak kıza bakarak,

" Kızım hâlâ mı kitap."

" Evet." Dedi kız.

" Farklı kitaplar arıyorum okumak için. Ama bulanıyorum. "

" Bence sen artık okuma.
Sen artık yazmaya başla.
Aradığını bulamıyorsan sen oluştur."

" Kız bir an düşündü.
Olabilirmiydi?

" Abi.
Gerçekten böylemi düşünüyorsun? "

" Evet. Neden olmasın? "

" Sana son model bir laptop alırım. Otur başla. "

" Ya...Olmazsa. Yazamazsam.? "

" Sen önce başla.
Sonra karar verirsin oluyormu, olmuyormu? Kaybedeceğin bir şey yok. Ama ya kazanırsan. "

Dedi göz kırparak.

Kız avuç içlerini birbirine vurdu.
Işıltı gözlerle havaya bakarak konuştu.

" O halde bugün kütüphaneden yazarlarla ilgili kitaplar bulup fikirler edineceğim.

Hadi baba gidelim."

Dedi kız babasının kolunu çekiştirerek mutfaktan çıkarırken.

Toprak Nazlı'nın sevincine bakarak mutlu oldu.
Onlar çıkarken önündeki çayından bir yudum daha almıştıki Nazlı koşarak mutfağa geri döndü.

Oturan abisinin yanağından öptü. Boynuna sarılarak, duygulu bir sesle,

" Teşekkür ederim abicim."

Dedikten sonra koşarak gitti.
Nazlı çıkarken Suna kadın geldi.

Toprak oğlum
Kabin için geldiler.

Toprak hızla kalktı.
Adama baktı.

" 5 dakika sonra yukarı yolla Suna teyze. "

Diyerek merdivenlere yöneldi.
Üst kata odasına çıkarak hâlâ uyuyan Yeşim'in yanına geldi.

Önce yüzüne baktı.
Gülümsedi...

Sonra eğildi,

" Gel bakalım uyuyan güzel."

Diyerek kızı kucağına aldı yavaşça.

Odadan çıkararak misafir odasına doğru yürüdü. İçeri girerek Yeşim'i yatağa bıraktı yine yavaşça.

İnce örtüyü üzerine çekip örttü.

" Bir süre burda uyuman gerekiyor. Sonra geri götüreceğim, tamam mı?"

Dedi sanki kız onu duyuyor gibi.

Odadan çıkıp kapıyı örttü.

Odasına geldiğinde usta banyoya girişmiş Suna kadında hemen yanında onu denetliyordu.

Usta:

" Bu cam nasıl böyle dağılmış hayret."

Dediğinde. Suna kadın:

" Sanane be adam.
Sen işini yap o kadar."

Toprak baktıki iş emin ellerde sigara paketinide alıp misafir odasına geri dönerek balkonuna çıktı.

Bu evde her odanın kendine özel balkonu vardı. Misafir odasınında tabiki. Toprak balkondaki sandalyeye oturup bir sigara yaktı.

Derin bir nefes çekerek kafasının içinde tatil planı yapmaya başladı.
Babasına balayı hakkımı, demişti.

Babası genç evlilerin kalabalık bir evde rahat edemediğini sanıp bir süre baş başa kalmalılar düşüncesiyle nasıl istersen demişti.
İki gün içinde güzel bir planla Yeşim'le baş başa zaman geçirmek için güzel bir yer bulacaktı. Tabi Yeşim'in de fikrini alarak.

İkinci sigarada bitince Suna kadın geldi.

" Toprak oğlum.
Banyo yapıldı. "

Diyerek odadan ayrıldı.

Toprak odaya girerek kızın yanına geldi tekrar.
Kızı yeniden kucaklarken,

" Hadi bakalım kendi odana."

Diyerek misafir odasından çıkıp kendi odalarına götürerek yatağına yatırdı kızı.
Yanına oturdu. Bir süre izledikten sonra kulağına doğru eğildi.

Burnuna gelen tatlı parfüm kokusunu içine çekerken gözlerini kapattı.
Yanağını kızın beyaz pürüzsüz yanağına dayadığında kalbi titredi.

Mırıltıyla,

" Artık uyansan olmaz mı?
Cam yeşillerini özledim. "

*****

Yeşim gözlerini açtığında ilk olarak yatağın kendi tarafında yatan Toprak'ı gördü.
Sonra etrafta gezdirdi gözlerini.
Geçirdiği sinir krizinden sonra kaybolan çizgileri geri gelmişti anlaşılan.

Başını tekrar yana çevirip yanında uyuyan adama baktı. Kollarını göğsünde birleştirmiş, bir ayağını diğerinin üzerine atmış uyuyordu.

Bir süre öylece yatarak kendini dinledi. Daha iyi, daha dinç hissediyordu kendini.

Gözlerini kapattı.
Düşündü.

Dün ve sabah olanlar bir bir zihninden geçerken kalbi sızladı. Sonra Toprak'ın banyoda söylediği şeyleri hatırladı.

" Benim için, bizim için yaşa olmaz mı?"

Demişti.
Dalgalı bir şekilde gülümsedi.
O anlık bir duyguyla saçmaladığını düşündü kız.

Yavaşça yerinden kalkarken bir anda kasığına giren ağrıyla kaşları çatık yerinde kala kaldı.

Aklına gelen şeyle panikledi.
Düşündü bu eve geleli bir ay olmuştu.

" Olamaz.
Unuttum zamanımıydı şimdi." Dedi içinden.

" Ne yapacağım şimdi ben."
Derken bir ağrı daha girdi.

" Yeşim.?"

Duyduğu sesle panikle yerinde doğruldu. Toprak yerinden kalkıp kızın yanına gelip oturdu.

" Nasılsın?
Daha iyimisin? "

" İyiyim." Dedi kız.

" Barış'ın yaptığı iğneyle kafayı bulup iyice uyumuşum. Senide zor durumda bıraktım kusura bakma."

Dedi kız ağrısını gizlemeye çalışarak gülümserken."

" İyi olmana sevindim.

Yeşim...

Biliyorum senin için zor bir durum.
Ama o kadını ve yaptıklarını unut. Kendi hayatını yaşa.

Bazı kadınlar anneliği beceremiyor.
Senin annen gibi...
Benim annem gibi."

"Senin mi? " Dedi kız. Şaşırdı.

" Şey senin...
Annen..."

" Benim annem sana söylediğim gibi ölmedi. Babamı, bizi bırakıp başka bir adama gitti. Benim içinde öldü."

" Üzüldüm." Dedi kız başını öne eğerek.
Bir yandan da kollarını karnına dolamış bastırıyordu hâlâ.

Toprak kızın hâlini farkedince,

" Acıkmışsındır. Hadi aşağı inelim.
Bir kaç kaşık birşey ye. Yoksa hasta olacaksın. "

Dedi kalkarak.

" Tamam, sen önden in bende bir duş alayım. "
Derken aklına kırdığı camlar geldi.

" A. Banyoyu sabah mahvetmiştim." Dedi üzgün.

" Özür dilerim."

" Önemli değil o an olan birşeydi. Canını sıkma. Yapıldı yani eski haline geldi. "

" Gerçekten üzgünüm.
Çok, çok özür dilerim. "

" Tamaam üzme kendini. Hadi duşunu al gel.
Barış da gelir birazdan. "

" Barış?
Ge-gerek yok iyiyim! Lütfen söyle gelmesin.! "

" Ama."

" Toprak lütfen!
Söyle gelmesin yeterince rezil oldum. İyiyim. Kötü hissedersem o zaman çağır."

Toprak kızın boşluğa bakan yeşillerine baktı. Uyurken söylediği şeyler geldi aklına.

Kulağına eğilip cam yeşillerini özledim demişti ve şuan o yeşiller kendine bakıyordu.

" Tamam, gerçekten iyiysen söylerim gelmez. "

" Teşekkür ederim." Dedi kız minnetle.

" İşini bitir sonra aşağı gel. Bekliyorum. "

" Tamam." Dedi kız ama dişlerini birbirine bastırmamak için zor dayanıyordu.

" Toprak...
Nazlı'ya yanıma gelmesini söyler misin? "

Toprak şöyle bir baktı kıza.

" Nazlı dışarda.
Kütüphaneye gidecekti.

Neden? Bir şey isteyeceksen..."

" A. Yok.
Yok, bir şey istemeyecektim. "

" Tamam o zaman."

Toprak odadan çıkar çıkmaz Yeşim elleri karnında banyoya girdi.

" Olamaz." Dedi.
Korktuğu başına gelmişti.

Suna teyzeden yardım isteyim bari diye düşünerek banyodan çıkarak odaya geçti. Ama ağrısı yürümesine bile izin vermiyordu.

Zar zor kendini yatağa atmayı başarınca derin bir nefes aldı.

" Her ay aynı ağrı."

Dedi dişlerini sıkarak.

Yemeği boş verdi. Yatağa uzanıp dizlerini kendine çekerek örtüyü üzerine örttü.
Ağlayacak haldeydi.

Bir süre sonra kapı tekrar açıldı.

Gelen Toprak'tı.

" Yeşim? " Dedi dizlerini kendine çekmiş yatan kıza bakarak.

" Neyin var, neden geri yattın? "

Kız diyecek birşey bulamadı.
Ne diyebilirdiki.

" Yoksa regl mi oldun? "

Yeşim duyduğu şeyi, yanlış duymuş olmayı diledi.

Kocaman gözlerle ve kıpkırmızı bir suratla lâl oldu kaldı.

" Yüzüne bakılırsa öyle.

Bu yüzdenmi Nazlı'yı çağırdın. Banada söyleyebilirdin. "

Kızın utancına utanç eklendi.
Dolan gözlerine engel olamadı. Örtüyü tepesine kadar çekerken yerin dibine girip yok olmak istedi.

Örtünün altında gözlerini silerken Toprak'ın sesini duydu.

" Neden bu yüzden utanıyorsun anlamadım. Normal birşey değilmi? "

" Toprak sus lütfen. "
Dedi kız ağlamaklı.

Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra Toprak'ın odadan gidişini duydu.
Bir iki dakika sonrada dönüşünü.

Toprak yatağın yanına kadar gelerek elindeki paketi yastığın yanına bıraktı.

" Buraya bırakıyorum."

Dedikten sonra yeniden odadan çıktı.
Kız kafasındaki örtüyü yavaşça açtığında yatağın yanında buldu ihtiyaç duyduğu şeyi.
Dahada utandı.

" Rezil oldum. " Diyerek hayıflandı.

Yerinden kalkarak elindeki paketle tekrar banyoya girdi. İşini halledip geri dönüp yatağa uzandı tekrar. Dizlerini karnına örtüyü yeniden üzerine çekti.

Yanakları hâlâ alev alev yanıyordu.
Bir süre sonra kapı sesiyle Toprak yediden odadaydı.

Kız anında örtüyü kafasına geçirip altına saklandı. Toprak'ın kendisini görmesini istemiyordu.

Toprak bir elinde tepside çorba, diğer elinde sıcak su torbası ile geri gelmişti.

Elindeki hepsiyi komidinin üzerine bırakarak,

" Yeşim çıkarmısın ordan."

" İstemiyorum."

" Sıcak su torbası ve sıcak çorba getirdim."

" Ne?

Toprak lütfen git. Beni daha fazla utandırma."

" Özür dilerim. Utandırmak için söyledim. Ama benden utanmana gerek yok. Bu evdeki tek kız sen değilsin. Bir abla ve bir kız kardeşle büyüdüm ben.

Dar kafalı erkeklerden değilim.
Neyin ne olduğunu bilirim.
Üstelik kız kardeşim ergenliğe girdiğinde taş kalpli ablasından değil benden yardım istemek zorunda kalmıştı.

Şimdi çık o örtünün altından."

Diyerek çekti örtüyü Toprak.

" Önce otur."

Yeşim dizlerini göğsüne çekerek sırtını başlığa dayayarak oturdu. Toprak sıcak su torbasını kızın eline vererek,

" Karnına koy." Dedi.
Kız dediğini yaparken hâlâ başı öne eğikti.

Sonra tepsiden sıcak çorba kasesini alarak Yeşim'e uzatarak,

" Al bakalım sıcak çorba iyi gelir.

Tepside çikolatalar var.
Sende tatlı yemek istersin belki diye getirdim. Kızlar tatlı krizine giriyorlar bu dönem. Yada Nazlı öyle.

A birde ağrı kesici.
Regl ağrısı kalp krizine eşitmiş diye okumuştum. İhtiyaç duyarsan içersin. Oda yaramazsa rezene çayı..." Demiştiki.

" Topraak.! " Dedi kız.

" Sen şakamısın.
Nasıl bu kadar rahat konuşuyorsun bilmem ama ben ağlamak üzereyim. Ne olur gidermisin.

Yoksa utancımdan havai fişek gibi patlayacam."

Toprak:

" Pardon." Dedi gülümseyerek.

" Kusura bakma.
Biraz fazla konuştum sanırım."

Diyerek kalkarken kıza baktı.

Yanakları al al olmuştu.
Ve şuan ki hâli çok tatlı görünüyordu.

" Benim bilgisayardan şirketle ilgili bakmam gerekenler vardı. Çıkıyorum sen rahatına bak. "

Dedikten sonra odadan çıkan Toprak'la kız rahat bir nefes aldı.

" Bu adam gerçekten şaka olmalı. Nasıl bu kadar rahat konuşuyor anlamıyorum."

Diyerek elindeki kaseyi tepsiye bırakırken eline değen çikolatalardan aldı bir tane.
Paketini açarak ağzına attı.
Tadı ben kaliteyim diye bağırıyordu.
Ağzındaki çikolatayı yerken tekrar yattı. Sıcak su torbasını karnına dayayarak uyumaya çalıştı.

*****

Toprak odadan işi bahane ederek çıksada yapacak bir işi yoktu. Salona inerek mutfakta gördüğü kadına seslendi.

" Suna teyze, bir kahve alabilirmiyim."

" Hemen oğlum. "

Toprak koltuğa geçerken kapı açıldı ve Sırma girdi içeri.

Ağlamaktan kızaran gözleri şişmişti.
Gelip salondaki koltuğa bıraktı kendini.
Dünden beri eve gelmemiş arkadaşında kalmıştı.

Başını kaldırıp karşısında oturan Toprak'a baktı.

Yüzünde hiç bir duygu ifadesi yoktu.
Toprak'ın gözlerine dikti gözlerini.

" Haklıymışsın."

Dedi sadece ağlamaya başlayarak.
Ben onun için neleri göze almışken onun gözü başka kadınlardaymış. "

Dedi ağlayışına hıçkırıkları eklenirken.
Sonra yerinden kalkarak odasına doğru gitti.

Aradan geçen bir kaç saatten sonra akşam olmuş, Sezai bey ve Nazlı eve gelmişti.
Suna kadının yarım saate yemek hazır demesiyle Toprak yerinden kalkıp odaya Yeşim'in yanına çıktı.

Kapıyı tıklayıp içeri girdi.

Yeşim hâlâ yatağında iki büklüm yatıyordu.
Yaklaştı...

Önce tepsiye baktı.
Çikolatalardan bir kaçı yenmiş ağrı kesici içilmiş ama kız hâlâ iki büklümdü.

" Hâlâ ağrınmı var."

Kız sadece başını salladı.
Toprak kızın yanı başına oturarak kızı sırt üstü çevirirken kız panikle,

" Ne yapıyorsun? Demiştiki adamın elini karnında hissetti.

Kıpkırmızı suratıyla dondu kaldı.
Toprak'ın büyük eli kızın karnında daireler çizerken iki elini yüzüne kapattı.

" Hep mi böylesin.? "

Kız utanarak başını salladı sadece.
Ağrıdan gözleri dolmuştu.

" Kaç gün sürüyor ağrın? "

Kız iki parmağını kaldırdı.

" Ağrı kesiciyi yenimi içtin. Yoksa şimdiye kadar geçerdi. "

Kız yine başını salladı.

Toprak eli kızın karnında daire çizmeye devam ederken konuştu.

Bir kaç gün sonra tatil yapmak için bir yerlere gidelim.
Mesela antalya. Ordaki otelimiz güzeldir.

Bir aydır evdesin.
Bir yere çıkamadın. Seni zorla evde hapsetmiş gibi hissediyorum."

Kız ellerini yüzünden çekerek,

" Buna gerek yok Toprak. "

" Neden?"

Ben bu güne kadar hiç tatile gitmedim. Yani aramıyorum.

Zaten ben öyle otellerde falan kalamam. Denize giremem. Mayo ile gezmeyide sevmem.
Ama sen istersen gidebilirsin. Arkadaşlarınla takıl. Benimle gitmek zorunda değilsin. "

Toprak bir süre sessiz kaldı.

Yeşim elini Toprak'ın elinin üzerine koyarak durdurdu.

" Geçti. Teşekkür ederim. "

Adam gülümsedi.
Hadi yemeğe inelim o zaman.
Çikolatayla yaşanmaz. .

Dediğinde kız bir kere daha kızardı.

" Yapma şunu Toprak. "

Dediğinde adam yine gülümsedi.
Birlikte odadan çıkarlarken
Aşağıdan gelen bağırma sesleriyle Toprak hızlanarak merdivenlere geldi.

Burhan eve gelmiş Sırma ve Sezai bey ile tartışıyor, Nazlı kenardan tedirgin şekilde izliyordu.

Hızla aşağı indi Toprak. Arkasından da Yeşim.

Sırma bağırarak konuştu.

" Bitti Burhan.
Bundan sonra seni hayatında istemiyorum. Defol hayatımdan da evindende."

Sezai bey devamını getirdi.

" Şirkete bir daha gelmeyeceksin.
Bütün hesapların donduruldu.

Bir kuruş alamayacaksın artık bizden."

Burhan hızla Sırma' nın koluna sarıldı.

" Bana bunu yapamazsın!
Sırma ne olur bana bunu yapma! "

Derken bile içkiliydi.
Toprak hızla ablasının yanına gelerek adamı ablasının kolundan ayırıp yakalarından tuttuğu gibi suratının ortasına kafasını gömdü.

" Sakın bir daha ona dokunma.
Kimin koynundan çıktıysan oraya dön lan! " Diye bağırdı.

Adam yerden burnundan akan kanı silerek kalkarken,

Sinirle baktı Toprak'a.

" Bunu sana ödetirim Toprak. "

Toprak Burhan'ın üzerine yürüyerek bir tane daha yumruk geçirdi.
İkinciyi atacakken Sezai bey tuttu kolundan.
Adam kaçar gibi çıktı evden. Toprak arkasından çıkarak dışarda bekleyen Doğu'ya bağırdı.

" Doğu bu şerefsiz bir daha bu evin civarına bile yaklaşamayacak.

Dört bi tarafa adam dikin.
Kalıcı olacak duracaklar bundan sonra. "

" Tamam abi."

Burhan evden kaçarken, Sırma salonda sinirinden salya sümük ağlıyordu.

Toprak ablasının yanına oturdu.
Sarıldı.

" Kurtulduğun için şükretmelisin. Zaten sana göre biri değildi."

Ablası ilk kez Toprak'a sarıldı. Rahatlayana kadar ağladı.

*****

O gecenin üzerinden 3 gün geçmişti.
Sırma daha iyi hissediyordu artık.

Sabah kahvaltısını birlikte yaptılar Sırma sessizce kalkıp sirkete giderken Toprak Yeşim'e,

" Benimle gel." Diyerek bahçeye çağırdı.

Toprak önde Yeşim arkasında bahçeye çıktılar.

Toprak kızı elinden tutarak bahçedeki araca doğru yaklaştırdı. Kız yaklaştıkça karanlığındaki çizgiler değişti, değişti büyük bir araç şeklini aldı.

" Bune? "

" Karavan."

" Ne? "

" Sen otellerde kalamam
demedin mi? "

O tatile gideceğim.
Hemde seninle.
Otel olmuyorsa karavan olur her yer olur.

Sonra kızın kulağına doğru eğildi.

" Ama sadece seninle olur."

"
Şaşkın kala kaldı Yeşim
Şaşkın kala kaldı Yeşim.

Toprak kolundan tutarak aracın kapısını açarak içine yönlendirdi kızı. Bir kaç basamağı çıkan kız aracın içine baktı.

SEN DELİSİN!

Loading...
0%