Yeni Üyelik
18.
Bölüm

K.k 17 Bekle Bizi Akdeniz

@azamet_29_2

Toprak kolundan tutarak aracın kapısını açarak içine yönlendirdi kızı. Bir kaç basamağı çıkan kız aracın içine baktı.

" SEN DELİSİN!

Hemde gerçekten delisin.
Neden böyle birşey yaptın."

Dediğinde Toprak kızı belinden tutarak beyaz koltuğa getirdi ve oturttu.

" Sen otel sevmiyorsun diye."

" Sırf bu yüzden karavan mı aldın? Sana inanamıyorum."

" Henüz almadım.
Sende beğenirsen alacağım.
Şimdilik kiralık. "

Kız oturdugu yerden başını yukarıya doğru kaldırarak karşısında durmuş elleri ceplerinde kendisine bakan adama baktı.

Sonra ellerini yavaşca uzatarak iki kolunu bileklerinden tutup ceplerinden çıkardı. O bunu yaparken Toprak sadece izliyordu.
Yeşim Toprak'ı çekerek yanına oturttu.
Yönünü Toprak'a döndü.

" Toprak..." Dedi.

" Bunu yapmana gerek yok.
Benim için ne vakit harca nede para.
Ben buna değmem.
Zaten yeterince iyilik yaptın. Fazlası için kendini zorlama.

Tatile gitmek istiyorsan git.
Eminim seninle 1 saatin bile hayalini kuran kızlar vardır.
Onlardan birini al yanına."

Yeşim'in söyleriyle Toprak'ın yüzü asıldı. Söyledikleri canını sıkmıştı.

" Yeşim...

1 aydır bu eve tıkılı kaldın. Üst üste yaşadığın şeylerle kötü zamanlar geçirdin.

Ben bu tatile birlikte gidelim istiyorum. Hem senin için hem benim için güzel bir değişiklik olur biraz kafa dağıtırız diye düşündüm.

Hem ben sana benimle kağıt üzerindede olsa evli olduğumuz sürece ben nerede olursam sende orda olacaksın, dedim.

Sende kabul ettin. Unutma."

Dedi muzipçe.

" Yinede zorla değil, mecburiyetten değil, gönlünle olsun istiyorum."

Dedi Bu kez, sesi üzgündü sanki.

" Ama dersenki gitmek istemiyorum, bende vazgeçtim. Gitmeyelim.
Karavanı geri yollarım, sorun değil.

Pekiii...
Burda birşeyler yapmak istermisin? "

Dedi Toprak, kızın cam yeşili gözlerine dalarak.

Toprak kafaya takmıştı.
Yeşim ile birlikte bir şeyler yapmayı onun bir kaç günde olsa güzel vakit geçirmesini istiyordu.

Kız karşısında oturan adamın önce yüzüne sonra bedenine baktı.

Çizgilerinin içinde kalan karanlık siluetinde kırgın renkleri gördü.

" Üzüldümü,
Gerçekten mi?

Neden üzüldüki.
Benimle gitmeyi bu kadar çokmu istiyormuş. "

Dedi kız içinden.

Evet öyleydi.
Toprak'ın karanlığında gördüğü renkler öyle söylüyordu.

Ellerini kucağında birleştirdi kız.
Gülümsedi dudağının ucuyla.

" Peki gidelim.
Ama kör bir kızla tatile gitmek iyi fikir değil pişman olacaksın. "

" Hayır olmayacağım."

Dedi adam ellerini kızın ellerinin üzerine koyarken.

Sonra ellerini kızın ellerinden ayırdı. Ayağa kalkarken kollarından tutarak onunda kalkmasına yardım etti.

Birlikte kapıya gelerek önden inerken Yeşim'i koltuk altlarından kavrayarak kaldırıp, dışarıya yere bıraktı.

" Motoruda alacağım, karavanı park eder gezeriz."

" Olur." Dedi kız yine gülümseyerek.

" Nasıl istersen. "

Bir aksilik olmazsa yarın sabah çıkarız. Hazırlığını ona göre yaparsın. Nazlı' da yardım eder.

Yanlarındaki Nazlı atıldı.

" Tabi ederim abicim. Hem istersen senin kıyafetlerinide hazırlarım. "

" Olur valla."

Dedi Toprak gülümseyerek.

Nazlı Yeşim'in koluna girince yenge görümce birlikte eve doğru ilerlerken Toprak durumdan memnun elleri ceplerinde arkalarından baktı.
Eve girdiklerinde, Nazlı Yeşim'le birlikte merdivenleri çıkarken,

" Karavanla tatil, çok iyi yaa. Kankacım çok şanslısın valla. Resmen kıskandım sizi.

İstediğiniz yerde durabilir, gezebilir istediğiniz gibi tatil yapabilirsiniz.
Evde kalıp tatil yapmak gibi."

" Nasıl olur bilmiyorum, daha önce normal tatil bile yapmadım ben."

Merdivenler bittiğinde,

" Yenge."

" Efendim Nazlı."

" Şey kızmazsan bir şey sorabilirmiyim."

" Tabi sor, neden kızayım? "

" Sen 5 yaşından beri hiç bir yere gitmeden, sadece okul ve ev arasında yaşayarak, hiç tatil yapmadan..."

" Nasıl mı dayandım? "

Dedi kız olduğu yerde başı önünde durarak.

" Bende dayandığımı sanıyordum Nazlı. Meğer dayanamıyor sadece içime atıyormuşum.

Gördün.
Ne ruhum ne bedenim kaldıramaz, dayanamaz olmuş.
Sonunda kriz geçirdiğim yetmez gibi başta Toprak olmak üzere herkese de rezil oldum."

" Hayır öyle düşünme.
Biz sana o gözle bakmadık hiç.
Zor zamanlar geçirdiğin belli.

" Her neyse." Dedi kız konuyu kapatmak istercesine.

" Bundan sonra beni sevmeyen hiç kimseyi umursamayacağım. Bana değer vermeyen kimseye değer vermeyeceğim.
Kim olursa olsun!

Ben sadece hayatımı daha güzel yaşamak istiyorum ve yaşayacağım. "

" Haklısın kankacım bundan sonra sadece kendin için, mutlu olmak için uğraş. "

" Hadi gidip şu valizleri toplayalım."

Dedi Yeşim ellerinin bir birine vurarak.

" Hemen arkandayım kanka."

" İki kız önce odaya sonrada giyinme odasına geldiler. Giyinme odasındaki dolapların üzerinden bir kırmızı, bir siyah olmak üzere iki tekerlekli valiz indirdi Nazlı.

Yeşim kendi kıyafetlerini, Nazlı abisinin kıyafetlerini valize koyarken bir yandanda sohbet ettiler.

Nazlı önceden gittiği tatil yerlerinden bahsederken Yeşim bu güne kadar bir yere gitmediği için Nazlı'yı can kulağıyla dinliyordu.

Anlattığı şeyleri kafasında canlandırırken gerçekten heyecan duymuştu.
Sonunda kıyafetler valizlere girmiş el çantası dahil her şey hazırlanmıştı.

" Bir kahveyi hak ettik bence kanka. " Dedi Yeşim.

" Bencede.
Hadi Kamelyaya inelim.
Orda içeriz kahveleri. "

Yeşim,

" Tamam. "
Dedi elindeki valizi kenara sürerken.

İki valizi şifonyerin yanına bıraktıktan sonra odada çıkarak aşağıya indi kızlar.

Nazlı,

" Suna teyzeee, kamelyaya kahve alabilirmiyiz lütfeeen! "

Diye seslenirken

" Tamam kızım birazdan Fadime ile yollarım."

Dedi Suna kadın.

Kızlar bilikte evden çıkıp arka bahçeye yöneldiler.

Toprak kamelyada bacak üstüne atarak oturmuş bir elinde sigara bir elinde telefon biriyle konuşuyordu.

Yeşim ve Nazlı gelip kamelyadaki koltuklara oturdularında Toprak telefonu kapatıp kızlara döndü.

" Ne yaptınız bakalım? "

" Hallettik abi.
İkinizinde valizlerdi hazır."

" Teşekkür ederim Nazlı. "

" Rica ederim abi.

Sen kiminle konuşuyordun? "

" Sinan'la.
Senin bigisayarın özelliklerini anlatıyordum.
Akşama gelecek. "

Nazlı sevinçle ayağa kalktı.
Ellerini çırparak,

" Yaşasın! Teşekkür ederim abicim."

Diyerek Toprak'ın boynuna sarıldı.

" Biz yokken, sende yazmaya başlarsın. Böylece sıkılmazsın. "

" Sabırsızlanıyorum. "

Yeşim meraklı bakışlarla baktı.

" Hayırdır. Neler oluyor? "

Dedi gülümseyerek.

Toprak:

" Nazlı okuyacak değişik bir şeyler bulamadığından şikayet ediyordu. Bende okumaya ara verip yazmasını önerdim. "

" Bende denemelere başlayacağım kanka. "

Yeşim Nazlı'ya döndü.

" Senin adına çok sevindim.
Başaracağına eminim."

" Kahveleriniz."

Diyerek gelen Fadime ile sohbete ara verildi.

Fadime kahveleri bir bir herkesin önüne koyarken arkadan Sırma'nın sesi duyuldu.

" Fadime banada bir kahve getir. Koyu olsun.
Birde ağrı kesici."

" Peki efendim. "

Sırma da gelip kamelyanın içindeki diğer koltuğa oturarak başını geriye yasladı.
Toprak önce bir süre Sırma'ya baktı.

3 gündür eski Sırma'dan farklı davranıyordu.

Nazlı,

" Abla neyin var?
Hastamısın erkende geldin? "

" Başım ağrıyor. Halim yok.
Sıcağa dayanamıyorum.
O pislik yüzünden sinirlerim alt üst."

Dedi sinirle.
Aynı anda gözleri dolmuştu.

Toprak ablasına baktı.

Bir zamanlar Toprak'la sürekli kavga eden, soğuk davranan hatta Yeşim'in bulunması için babasına yardım eden kötü kız, şuan çok aciz göründü gözüne.

Haline üzülmeden edemedi.

" O pislik için kendini boş yere üzme."

Dediğinde Sırma başını kaldırıp Toprak'a baktı.
Karşısında gayet sakin, gamsız umursamaz şekilde oturan Toprak'ın bakışlarında, kendi için üzülen bir Toprak görünce dahada üzüldü.

Ezildiğini kendisine acındığını hissetti.

" Bana öyle bakmayı bırak Toprak.
Sinirlerim daha çok bozuluyor."

Bu sırada Fadime elinde kahve ile geldi tekrar. "

" Buyrun Sırma hanım."

Diyerek kahveyi ve ağrı kesiciyi önüne bıraktı.

Sırma kahveden bir yudum aldıktan sonra ağrı kesiciye uzandığında Yeşim aniden elini tuttu.

Hem Sırma, hem Toprak, hem Nazlı, Yeşim'e baktı.

Sırma kıza sinirle karışık sesle,

" Ne yapıyorsun? "

Derken Yeşim sadece sessiz şekilde Sırma' nın vücudunu izliyordu.

" Bırak elimi."

Dedi Sırma elini çekerek.
Ama Yeşim bırakmadı.

Toprak girdi araya.

" Yeşim...? "

Yeşim Toprak'ın sesiyle birden tıranstan çıkmış gibi elini çekerek,

" Ö-özür dilerim."

Dedi ellerini arkasına saklayarak.

" Sadece.
Ya-yani. Şey...
O ilacı içmesen. "

" Sanane, sanamı soracam."

Dedi Sırma yine sinirle.

Toprak, " Sırma." Dedi uyaran ses tonuyla.

Kız Sırma'ya aldırmadan gözlerine doğru çevirdi yeşillerini.

Boşluğa bakan gözleri sanki Sırma'nın ruhunun ötesine bakıyordu.

" Hamilesin.
İçme." Diyiverdi.

Nazlı ağzındaki kahveyi püskürterek öksürürken Toprak bir anda yerinde doğruldu. Hem Toprak hem Nazlı.

Bir Sırma'ya bir Yeşim'e bakarken,
Sırma birden ayağa fırladı.

" Ne.? " Dedi.

Donup kaldı olduğu yerde.

Kız, Sırma'ya bakarken rahmindeki küçük ışık huzmesini görmüştü. Kadının vücudunda yoğun bir dalgalanma vardı ve kaynağı rahmiydi.

" Yeşim! "

Diyen Toprak'a döndü Yeşim yüzünü.
Gülümsedi.

" Ablanın bir bebeği olacak. "

" Se. Sen nerden?

Yok öyle birşey.
Ne saçmalıyorsun nerden çıkardın bu saçmalığı. "

Yeşim Toprak'a, Toprak Yeşim'e baktı.

Kız söyleyemesede Toprak nerden bildiğini biliyordu.
Nazlı ablasına baktı.

" Abla doğrumu.? "

" Tabiki de değil."

Bu kez Toprak ablasına döndü.

" Gerçekten mi bilmiyorsun, yoksa inkârmı ediyorsun."

Kız Sırma'ya baktı yeniden.

" Bilmiyor.
Korkuyor.
Gerçek olmasından korkuyor.
Çünkü gerçek olmasını istemiyor. "

Dedi gülümseyerek.

" İyi bir anne olabileceksen korkmana gerek yok."

Sonra ayağa kalktı.
Annelerimiz gibi bir anne olacaksan."

Dedi gözleri dolarak.

" Kızını dünyaya getirme."

Dedi kamelyadan çıkıp hızlı hızlı yürüyerek eve giderken.

Kız eve girerken arkasında 3 şaşkın insan bırakmıştı geride.

Salona girip derin bir nefes alıp verdi Yeşim. Sonrada sakince mutfağa yöneldi.

" Suna teyze soğuk bir su alabilirmiyim."

Dedi mutfaktaki masaya oturarak.

Suna kadın dolaptan çıkartığı suyu bir bardağa koyarak Yeşim'in önüne bıraktı. Kız iki eli bardakta alarak kafasına dikti suyu.

" Teşekkür ederim Suna teyze."

" Afiye olsun kızım."

" Suna teyze güzel kokular geliyor burnuma. Sanki yaprak sarma gibi. Ne pişiriyorsunuz akşama."

Kadın gülerek konuştu.

" Bildin.
Yaprak sarma pişiyor şuan.
Fırındada börek. Birazını akşama birazınıda Toprak oğlumun isteği üzerine size yolluk olarak ayıracağım."

" Öylemi sevindim.
Yol boyu yiye yiye gideriz artık.

Teşekkürler Suna teyze, ellerine sağlık. "

" Afiyet olsun kızım. "

" Yeşim, burdamıydın? "

Kız duyduğu Toprak'ın sesiyle yerinden kalkarak arkasını döndü.

" Evet Suna teyzenin yaprak sarmalarının pişmesini bekliyorum biraz tırtıklamak için. "

Dedi kız gülerek.

" Biraz konuşalım mı? "

" Olur."

Diyerek salona giden Toprak'ın peşine takıldı Yeşim. Toprak koltuğun önüne gelip bekledi. Yeşim'de gelince karşılıklı oturdular.

Yeşim:

" Dışarda olanlar için kusura bakma.
Karışmadan edemedim. Ablan o ilacı içerse iyi olmaz diye geldi aklıma.

Üzgünüm."

" Nasıl anladın.? "

Kız yine güldü.

" Bunu senmi soruyorsun?
Senin yaşınıda bilmiştim...

Bak şimdi geldi aklıma yaa.
Sırma ilede bahse gitseydim keşke. "

Toprak gülümsedi.

" Sırma Nazlı' yla birlikte hastaneye gitti. "

" Neden? Demiyeceğim.
Teyit etmek için gitti değilmi? "

" Evet."

" Şimdi işi daha zor olacak. "

Dedi kız önüne bakarak.

" Babasız bebek büyütmek zor olur."

" Babasını siktir et."

Dedi Toprak.
Sesinde öfke vardı.

" Dayısı ve teyzesi yeter, birde dedesi."

" Bencede."

*****

Aradan geçen saatlerden sonra akşam olmuş Sezai bey eve gelmiş ama Sırma ve Nazlı hâlâ dışarıdaydı.

Suna kadın,

" Akşam yemeği hazır Sezai bey. "

Dediğinde herkes yemek odasına geçerken Sezai bey,

" Kızlar nerde." Diye sordu.

Toprak ve Yeşim olanları söylemek istemediler. Onun yerine Toprak bir yandan yemeğini yerken bir yandan

" İkisi birlikte bir iş için dışarı çıktılar." Dedi.

Adam başka bir şey sormadan yemeğe devam ederken kızlarda gelmişlerdi.

Salondan yemek odasına geçip oturduklarında ikisininde yüzü tuhaftı.

Sezai bey ve Toprak direk kızlara bakarken Yeşim ufaktan yemeye devam ederek baktı Sırma'ya.

Kadının aurasının nasıl tavan yaptığını ve kalp atışlarının nasıl kırmızı dalgalar yaydığını karanlığında görebiliyordu.

Kendi kendine,

" Doğru bildim." Dedi kasılarak.

Sezai bey:

" Ne bu haliniz.?
Ne oluyor.? "

Sırma önüne düşen başını kaldırarak
babasına baktı.

" Baba."

Dediğinde adam kızına cevap vermeden sadece baktı kısık gözlerle.

" Baba ben...
Ha...
Mileyim..." Dedi yutkunarak.

" Torunun olacak!
Hastaneden geliyorum..."

Adam duyduğu cümleyle kaşları havada elindeki çatalı tapağa düşürdü.

Toprak duyduğu şeyle geriye yaslanarak Sırma'ya baktı bir süre.

Sonra Yeşim'e kaydı gözleri. Kız ağzında tuttuğu çatalla gülümsüyordu.

Hâline bakıp oda gülümsedi. Yine bilmişti.
Sezai bey geriye yaslandı.

" Annen gibi bir anne olacaksan hiç olma. "

Dediğinde masanın ortasına bir yıldırım düştü sanki.

Sezai bey aklıma gelen anılar yüzünden kapanan iştahıyla masadan kalkarak arkasını dönüp odadan çıkarken, Sırma arkasından bağırdı.

" Ben öyle olmayacağım! "

Yüksek sesle verdiği cevaptan sonra adam durdu.

" Gözün aydın. "

Diyerek yürümeye devam ederken Sırma' nın gözleri doldu.
Gözleri Toprak'a döndüğünde yanaklarında aşağı kaydı gözyaşları.

Toprak gülümsedi.

" Gözün aydın. "

Nazlı araya girdi.

" 2 aylık olmuş."

Yeşim:

Sırma'ya döndü yüzünü.

" Gözün aydın Sırma."

Sırma kıza baktı bir süre.

" Nasıl anladın? " Dedi kadın kırık bir gülümsemeyle.

Yeşim'de gülümsedi.

" Ben görmedende görebiliyorum bazı şeyleri. "

" Nasıl? "

Cevap vermedi Yeşim. Sadece gülümsedi.

Gece olup herkes odasına çekildiğinde
Sırma yatağına yatarak ellerini karnına koyup gözlerini kapattı.

Bundan sonra her şey daha farklı olacaktı.

*****

Sonunda sabah olmuş Toprak ve Yeşim erkende uyanmış son hazırlıklarını yaparken Yeşim heyecandan eli ayağına dolaşıyordu.
21 yıllık hayatında ilk kez bir tatile gidiyordu ve mutluydu.

Doğu ve Sinan az önce gelmiş eşyalarını dışardaki karavana indiyorlardı.

Toprak aracı kullanırken rahat olacağı tşört, kot pantolon ve spor ayakkabı üçlüsünü giyerek güneş gözlüklerini de katlayıp yakasına taktıktan sonra aşağı indi.

Yeşim' de aynı şekilde mavi geniş paça kot pantolon, beyaz badi ve spor ayakkabı üçlüsünü giyerek arkasından indi.
Salona geldiklerinde Sırma ve Nazlı onları bekliyorlardı.

Kahvaltı yapmadan çıkacakları için uğurlamaya inmişlerdi salona.

Hep birlikte dışarı çıktılar. Suna kadın elindeki yiyecekleri karavana götürürken, Doğu ve Sinan Toprak'ın yeni motorunu karavanın arkasındaki rampalı bölüme çıkararak içeri yerleştirdiler.
Kasklarıda üzerine bırakıp kapısını kapatarak rampaydı kaldırı altına ittiler.

" Abi motor tamam."

"Tamam Doğu."

Suna kadında gelerek,

" Toprak oğlum her şeyi dolaba yerleştirdik. En az iki gün rahat edersiniz."

" Sağol Suna teyze.

O halde gidebiliriz."

Nazlı önce kankasına sonra abisine sarıldı.

" İyi tatiller. Gittiğiniz yerlerden hediye isterim tamam mı? "

" Tamam tamam. "

Dedi Yeşim gülümseyerek.
Sırma sadece,

" İyi tatiller. " Dedi.

Toprak ve Yeşim vedalaşmanın ardından karavana bindiler.

Toprak direk direksiyona geçerken Yeşim' de Toprak'ın hemen yanındaki koltuğa oturdu.

Toprak anahtarı çevirip gaz verirken motor gür bir sesle çalıştı.
Toprak direksiyonu çevirip gaza basınca karavan hareket etti. Ortadaki havuzun etrafından dolanarak bahçe çıkışına yönelen aracın arkasından Suna kadın bir tas su döktüğünde Nazlı,

" Suna teyze ne yapıyorsun?"

" Adettendir kızım su gibi gidip gelsinler diye."

" Haa anladım." Dedi kız gülerek.

Büyük karavan bahçeden çıkarken Toprak yanında oturan kıza baktı.
Heyecanı yüzünden belli oluyordu.

" Birde gelmek istemiyordun. Heyecanın yüzünden belli oluyor. "

" Sonuçta geliyorum.
Umarım dönüşte pişman olmazsın."

" Ben pişman olmayacağım ondan emin ol. "
Dedikten sonra içinden,

" Umarım sende pişman olmazsın." Dedi Toprak.

" Söyle bakalım.
Kuzeyemi, güneyemi? "

" Anlamadım benmi seçeceğim. "

" Evet."

Kız ellerini havaya kaldırarak bağırdı.

" Güneye"

Toprak getirdi devamını.

" Bekle bizi Akdeniz, biz geliyoruz."

*******************************
Evet bölüm sonu canlarım.

Sonraki bölümde görüşmek üzere.

Loading...
0%