Yeni Üyelik
19.
Bölüm

K.k 18 Süpriz Teşekkür

@azamet_29_2

" Söyle bakalım.
Kuzeyemi, güneyemi? "

" Anlamadım benmi seçeceğim. "

" Evet."

Kız ellerini havaya kaldırarak bağırdı.

" Güneye."

Toprak getirdi devamını.

" Bekle bizi Akdeniz, biz geliyoruz."

Diyip vitesi bir kez daha büyütüp trafiğe girerek ilerledi.

" İlk olarak nerden geçeceğiz."

" Belli bir yer yok. Ama aklıma Sakarya orman park geldi.
Orda karavan park alanıda var.
Biraz mola verip dinlenir yemek yeriz.
Dinlendikten sonra biraz gezer sonrada devam ederiz.

Nedersin? "

" Olur.
Rehber sensin.
Ben hayatımda başka yerlere gitmedim, söylemiştim.
Yani niyet ettim rehbere uymaya."

Dedi kız gülerek.

Toprak bir yola bir yanındaki kıza baktı. Kuruldugu koltukta halinden gayet memnundu.
Onun bu memnun hali Toprak'ı da memnun ediyordu.

Yeşim'i mutlu eden herşey Toprak'ı da memnun ediyordu son günlerde.

" Yeşim."

" Efendim."

" Bana kendinden bahsedermisin? "

" Hı?
Kendimdenmi."

" Evet.
Yani seni daha fazla tanımak istiyorum. "

Kız birden kahkaha ile gülmeye başladı.

" Zaten her halimi gördün, sana bahsedebileceğim birşey kalmadı ki."

Derken birazda utandı.
Hâlâ aklından çıkmayan reglmi oldun sorusunu hatırlayınca.

Bir anda yüzünün alev alev olduğunu farketti. Sonra devam etti.

" Yani işte..

21 yaşında, kör, 16 yıl rapunzel gibi evden çıkmamış, kendinden büyük biriyle evlenmemek için evden kaçmış, kaçtığı gün sahte bir evlilik yapmış, senin başına bela olmuş biriyim.

A! Birde anne ve babasının zerre sevmediği biriyim. Hepsi bu kadar."

Toprak yüzü asılan kıza baktı tekrar.

" Bu kadar değildir.
Hayallerin, yapmak istediklerin onlar neler."

Kız biraz düşündü.

" Aslında bir çok şey var istediğim.
Mesela atlar...
Atları çok seviyorum. Ata binmek isterdim. Küçükken okula iki at getirmişti öğretmenlerimiz. Bir tanesi küçük bir midilliydi. Biz midilli ne bilmiyorduk. Öğretmenimiz anlatmıştı midilli ne demek.

Nerdeyse kendi boyumuzda küçük bir atmış meğer. Ben diğerleri gibi doğuştan kör olmadığım için az çok aklımda canlandırınca daha iyi anlaşmıştım ne olduğunu. Sonra sırayla binip gezmiştik.

Arkasından büyük olan atın yanına gelmiştik. Küçük boyumla o at bana dev bir hayvan gibi gelmişti.
Yani o zaman bu çizgiler renkler henüz yoktu. Ellerimle ata dokunuyor nasıl birşey olduğunu hayal etmeye çalışıyordum. Ellerim küçük olunca havanda büyük gelmişti elime haliyle.
Kıyas yaptığım midillinin yanında devasa duruyordu yani.

Atlar çok asil ve duygusal hayvanlarmış. Mesela insanların duygularını hissederlermiş.

O gün o hayvan dudaklarını yanaklarıma dokunarak beni kokladığında beni öpmüş gibi hissetmiştim.

Şimdi sana komik gelebilir ama o anki çocuk pisikolojisi ile bir hayvandan bile sevgi bekleyince tabi kafa biraz karışıyor."

Toprak can kulağı ile kızı dinlemeye devam ederken İstanbul'dan çıkmış çevre yoluna girmişlerdi.

Yeşim devam etti.

" Sonra dünyayı gezmek...
Dur bu abartı oldu. Türkiye'yi gezmek isterdim diyim.
En ücra köşesine kadar gezip görmek isterdim.
Denize girmek, yüzmeyi ögrenmek isterdim.
Sudan korkmamak için."

" Sudan korkuyormusun? "

" Sudan değilde denizden veya havuzdan korkuyorum.
Yüzme öğrenebilirmiydim bilmiyorum ama bilsemde yüzemezdim heralde, çünkü göremezken derin bir suda olduğumu düşününce nefesim kesiliyor.
Birde şey isterdim..."

" Ne? "

" Neyse boş ver.
Biraz yavaşlarsan çay yapayım.
Bir şeyler atıştıralım. "

Toprak aklı yarım kalan cümlede,

" Biraz bekle az ilerde konaklama yeri var orda mola verelim.
Rahat rahat içeriz çayımızıda. "

" Olur."

Gidilen 10 dakikanın ardından görünen konaklama yerine gelerek karavanı en uzak noktaya, ağaçların altına park etti Toprak.

" Eveeet.
Şimdi rahatça dinlenip çayımızı içebiliriz."

" Tamam."
Dedi Yeşim koltuktan kalkarak.

" Çayı ben yapacağım."

Toprak koltuğundan kalkarken karavanın camlarını ve kapısını açtı.
Araç güneşin altında yol alırken içide ısınmıştı. Açılan kapı ve pencerelerle içeri biraz daha serinlerken Toprak orta bölümündeki masanın karşısındaki koltuğa oturup Yeşim'i izlemeye başladı.

Yeşim'in rahat hareketlerinden, halinden memnun olduğunu görünce karavan tercihinin iyi bir karar olduğunu anladı.

Yeşim tezgahın yanındaki dolaptan çıkardığı küçük çaycıyı musluktan dolurarak çalıştırdı.
Sen kaynaya dur.

Derken dolaptan yaprak sarmaların ve böreklerin olduğu kabı çıkarıp tezgaha bıraktı.
Üst dolaptan 2 tane tabak alt çekmemeden 2 çatal çıkararak masaya getirip bıraktı.

Sonra bir tabak daha alarak börekleri tabağa yerleştirip küçük mikro dalga fırına bırakarak,

" Toprak sen çalıştırırmısın ben anlamıyorum." Dedi.

" Tamam." Dedi Toprak yerinden kalkıp Yeşim'in arkasından geçerek mikro dalga fırının önünde durdu.

Dakikayı ve ısıyı ayarlayarak tekrar Yeşim'in arkasından geçip masaya oturdu bu kez. Yeşim çayı demleyip üst dolaptan aldığı bardakları masaya bırakırken Toprak tekrar yerinden kalkarak dolaba gidip dolaptan aldığı soğuk su şişesini iki su bardağı ile getirip masaya bıraktı. Kendine bir bardak su doldurup içti.

Bu sırada Yeşim'e dönerek izlemeye devam etti.
Yeşim ile birlikte yanlarında hiç kimse olmadan bu şekilde bir arada olmak, yolculuk yapmak, birlikte yemek hazırlamak hoşuna gitmişti.

Gerçek bir çift gibi hareket ediyor oluşları hem garip hem güzel hissettiriyordu.

" Evet çay hazır." Dedi kız elinde servis tabakları ile gelerek.

Toprak:

" Sen otur çayı ben getirim."

Dedi kalkarak.
Yeşim tabakları önlerine bırakıp kendi yerine otururken Toprak'da çaycıyı alıp geldi.
Önce bardakları doldurdu sonrada çaycıyı cama yakın yere bırakıp oturdu.

Yeşim:

" Dönüşte Suna teyzenin elini öpeceğim. Çok lezzetli olmuş bunlar. "

" Gerçektende öyle."

Dedi Toprak.
Birlikte bir saat kadar sohbet ederek çay içip börekleri ve sarmaları yedikten sonra masa toplanıp tabaklar temizlendi.
Herşey hareket halindeyken devrilmemesi için dolaplara geri konduktan sonra,

Toprak direksiyona geçmeden önce güzel bir kahve yaptı.

" Kahve istermisin? "

" Hayır teşekkürler çay yetti. "

Toprak kahvesini kapalı termos kupaya koyarak direksiyona geçerken Yeşim'de kendi koltuğuna geçti.

Toprak kupayı sol kol yerindeki bölüme yerleştirdikten sonra motoru çalıştırıp geri vitese takarak gaza bastı.

Konaklama yerinden geri geri çıkarak tekrar yola girdiğinde ileri vitese alıp yavaşça hızlanarak ilerlemeye devam etti.

" Eveet tekrar yola girdiğimize göre etrafta gördüklerini bana anlatman gerekiyor. Malûm ben görmüyorum. "

Toprak kahvesinden bir yudum alarak yerine koyduktan sonra iki eli direksiyonda konuşmaya başladı.

" Şuan ilerledigimiz yol çift gidiş çift geliş. "

" O ne demek. "

" Yani gidiş yönü ile dönüş yolu bir birinden ayrılmış bizim yönümüz sadece gidiş. Daha güvenli.

Yol kenarlarında boş alanlar ve büyüklü küçüklü ağaçlar var. Başka birşey yok.

Değişik birşeyler görürsem sanada söylerim merak etme."

" Tamam.
Şey bu karavanda müzik dinleme şansımız vardır herhalde değilmi? "

" Tabiki var."

" Açarmısın? "

Taprak aracın müzik sistemini açtığında,
*Geçemem senden.* Çalıyordu.
Toprak'ın sevdiği bir parçaydı. Yeşim'in de hoşuna gitmişti anlaşılan, çünkü müziğe ayak uydurarak yerinde kıpırdamıyordu.

Toprak gördüğü şeyle gülümsedi. Kahvesinden bir yudum daha alarak gözlerini yola çevirdi.

Bir saat kadar daha müzik eşiliğinde yol aldıktan sonra aklına gelen şeyle Yeşim'e küçük bir süpriz yapmaya karar verdi Toprak.

Yol üstünde dostu Cezmi'nin küçük bir at çiftliği vardı.
Burda yavru yetiştirip yarışlar için tay satıyordu. Hatta kendininde bir atı vardı.

Yeşim atları sevdiğini söylemişti. Ona küçük bir süpriz yaparak mutlu olduğunu görmek istedi.

Bu hevesle biraz daha gaza yüklenirken göz ucuyla kıza baktı.
Yeşim'in uyuya kaldığını görünce ayağını gazdan geri çekerek aracı yavaşlatıp kenardaki cebe girerek durdu.

Yerinden kalkarak Yeşim'in yanına geldi. Takmak için üzerine eğilerek cam tarafından emniyet kemerini çekerken burnuna gelen parfüm kokusunu çekti içine.

Kendi gibi güzel bir koku seçmişti. Yerinde doğrulup kemeri taktıktan sonra koltuğu yavaşça geriye yatırdı.

Sonrada yerine geçerek yola devam etti.

Cezmi' nin çiftliğine çok yoktu. Oraya kadar Yeşim'in uyuması için müziği kısarak devam etti yola.

Bir saat kadar sonra çiftlik ayrımına gelen araç ayrımdan içeri saptı.
O andan sonra yol ve manzara değişti.

Yolun iki tarafındaki ağaçlar, tarlalar yeşillikler, meyva ağaçları göz doldurmaya insanın ruhunu temizlemeye başlıyordu.

10 dakika kadar daha ilerledikten sonra Toprak çiftliğin önüne gelerek durdu.

Büyük karavanı otobüs sanan çalışanlar ve Cezmi hızlı adımlarla otobüsün yanına geldiklerinde Toprak'ı görünce şaşırdılar.

Toprak motoru stop edip yerinden kalkarken hâlâ uyuyan Yeşim'e kısa bir bakış atıp büyük kapıyı açtı. Yerinden kalkarak araçtan indiğinde Cezmi yanına gelirken diğer çalışanlar işlerine döndü.

" Oo Toprak Karakoç.
Hangi dağda kurt öldüde yolun buraya düştü. " Dedi gülümseyerek.

O an başını araca çevirdi Toprak. Ön koltukta uyuyan kıza baktı.

Cezmi de adamın baktığı yere baktığında kocaman gözlerle kala kaldı.

" Vay, vay, vaay! " Dedi.

" Koçuma bak sen.
Sonunda bir kız arkadaş bulmuşsun kendine."

Dedi yine gülümseyerek.

" Kız arkadaşım değil Cezmi."

" Hıımm. " Dedi adam.

"Anladım..
Zaten inanmak zor gelmişti.
Sadece arkadaş ha...
Neyse hadi gel sana.." Demiştiki,

" Karım." Dedi Toprak.

" Yani eşim."

Adam koca koca gözlerler,

" Nee?! " Dedi dahada şaşkın.

Kız arkadaş diye beklerken eşi olduğunu söylemişti Toprak.

Yılların bekarı, kız beğenmeyen Toprak evlenmişmiydi

" İnanmıyorum gerçekten mi?

Sen. Toprak Karakoç evlendinmi?

Nasıl oldu bu? "

Dediğinde Toprak kıpırdanan Yeşim'i farkedince hızlı adımlarla araca döndü.

İçeri girdiğinde,

" Yeşim uyandınmı? "

Dedi yalnız olmadığını anlaması ve korkmaması için.

" Toprak, seslendim ama yoktun."

" Dışarıdaydım."

" Dışarda mı?
Durdukmu, neredeyiz.? Ben yine salakladım. Algılamakta zorlanıyorum."

" Hadi gel."

Dedi Tolrak kızın kollarından tutup kaldırarak.
Sonrada koluna girdiği kıza yardım ederek kapının önüne getirdi. Önden kendi inip kızada inmesi için yardım ederek dışarı çıkardı.

Kız etrafa bakınarak karanlığındaki çizgileri anlamaya çalışarak,

" Nerdeyiz? "

Demiştiki kulağına gelen seslerle,

" Atlar! "

Dedi kocaman açılan gözleriyle.

" Sen uyurken sana küçük bir süpriz yapayım dedim.
Burası dostumun at çiftliği.
Atları sevdiğini söylemiştin. Burdan geçerken uğramamak olmaz diye düşündüm. "

Dediğinde Yeşim yanındaki Toprak'a dönerek aniden sarılıp,

" Yaa çok teşekkür ederim. " Dedi.

" Hoş geldin gelin hanım. "

Diyen Cezmi' nin sesiyle kız aniden irkilerek arkasını dönerken eli Toprak'ın koluna gitti korkuyla.

Uyandıktan sonra yine afallamış karanlığındaki çizgiler oturmamıştı. Bu yüzden adamıda farkedememişti.

Toprak elini kızın koluna koyarken,

" Bu arkadaş Cezmi. Benim dostum. Bu çiftlik onun.
Yarışlar için tay yetiştiriyor kendisi.
Ve binicilik egitimi veriyor.
Cezmi... Bu hanımda eşim,
Yeşim Karakoç. "

Kız boşluğa bakan gözleriyle adama dönerek,

" Memnun oldum.
Kusura bakmayın sizi farkedemedim."

Dediğinde adam şüpheli şekilde kızın gözlerine baktı. Sonrada Toprak'a.

Toprak adamın bakışlarından anladı sormak istediği şeyi.

" Yeşim göremiyor."

Dediğinde adam dahada şaşırdı, ama bir şey söyleyemedi. Yanlış birşey söyleyipte kalp kırmaktan korkuyordu çünkü.
Bocalamış şekilde ne diyeceğini bilemeden öylece beklerken Yeşim:

" Hemen atları görebilirmiyiz lütfeeeeen."

Diyerek Toprak'ın koluna daha sıkı yapışınca adamıda kurtarmış oldu.

" Tamam." Dedi Toprak.

" Cezmi, benim Poyraz ile Yeşim'e bir at eğerlermisiniz."

" Tabi hadi gelin. "

Dedi adam.

Toprak elini Yeşim'in beline yerleştirerek yönlendirince birlikte ahırlara doğru ilerlediler.

" Toprak."

" Hmm."

" Benim Poyraz dedin. Senin atında mı var? "

" Evet.
Cezmi'nin hediyesi.
Poyraz'ın annesi ikiz tayları doğururken çok zorlanmıştı.
O gece bende burdaydım sabaha kadar başında bekledik Cezmi ile.
Sabaha karşı iki yavru doğdu. Cezmi birini yani Poyraz'ı bana hediye etti.
Bende memnuniyetle kabul ettim. "

" Seni seni! Yetiştirip yarışlara sokacaktın değil mi. Sonra vazgeçtin. "

Toprak kahkaha ile güldü.

" Aslında gerçekten düşünmüştüm. Ama dediğin gibi vazgeçtim."

Ahırlara girdiklerinde ilk iş Poyraz'ın yanına geldiler.

Poyraz anında tanıdı sahibini.
Hemen bulunduğu bölümün önüne gelerek kapı üzerinden başını uzatarak kendini sevdirmeye çalıştı.

Toprak:

" Poyraz.
Sanada merhaba oğlum.
Özledin mi beni."

Derken hayvan yerinde duramıyordu. Çok özlemişti belliydi.
Yeşim öylece durmuş dinlerken Toprak Yeşim'i elinden yutup yaklaştırarak,

" Yeşim gel. Sende dokunabilirsin. Gayet uysaldır Poyraz. "

Kız çekinerek yaklaşarak ellerini öne doğru uzatırken Poyraz başını kıza yaklaştırdı.

Kız iki eliyle koca cüsseli ata dokunduğunda kalbi heyecandan pır pır ediyordu. Sol eli hayvanın çenesinde sağ eliyle atı alnından aşağı doğru sevdi bir kaç kez. Çok hoşuna gitti. Çok mutlu oldu.

Çocukluğundaki heyecanı yeniden yaşadı sanki.

" Sen çok tatlısın, çok güzelsin Poyraz." Dedi.

" Siyah büyük heybetli bir at."

Toprak duyduklarına şaşırmadı.
Kız rengini ve büyüklüğünü görmedende görebilmişti.

" Geldim işteee."

Diyen Cezmi yanında güzel bir kısrakla gelmişti.

Yeşim Poyraz'ı bırakıp arkasına döndü.
Bu kez karanlığındaki renk beyazdı.

" Beyaz bir at çoook güzeeelll. " Dedi kız.

" Toprak. Sen Akça'yı al ben Poyraz'ı eğerleyip geliyorum."

" Tamam.
Gel Yeşim biz çıkalım. "

Toprak Akça'nın yularını Yeşim'e verdiğinde birlikte yanlarında beyaz kısrakla dışarı çıktılar.
Yeşim yanındaki atı severken geçen
bir kaç dakikadan sonra Poyraz geldi eğerli şekilde.

İlk iş sahibinin yanına gelerek başıyla sahibine dokunup kendini belli etti.

Toprak:

" Kıskanma koca oğlan.
Ben seninle dolaşacağım. "

Dedi severek. Sonrada Yeşim'in yanına gelip,

" Hadi Yeşim biraz gezelim."

Diyince kız panikle,

" Ne?
Gezelim derken...
Binip gezmek mi? "

" Evet binip gezmek. "

" A.Ama. B.Ben hiç ata binmedim."

" Korkma gelin kızım."

Dedi Cezmi.

" Akça burdaki en uslu attır. Çocuklar için eğitimde bile kullanıyoruz."

" Duydun."

Dedi Toprak kızı belinden tutup yönlendirerek.
Sonrada kızın ata binmesine yardım etti. Eğere oturduğunda kız kendini havada oturuyormuş gibi hissetti.

" T. Toprak çok yüksek."

Dedi heyecanla.
Cezmi gülerek,

" İlk binen herkes öyle söyler.
Sakin ol ve dizginleri sıkıca tut. Dediğim gibi Akça usludur korkma."

Cezmi atı yularından tuttu.
Bu arada Toprak'ta Poyraz'a binince yuların diğer ucunu Toprak aldı eline.

" Biz biraz dolaşalım Cezmi."

" Tabi koçum dolaşın.
Döndüğünüzde mangal yapıyoruz ha tamam mı?! "

Poyraz ve Akça üzerlerinde Toprak ve Yeşim'le birlikte ağır ağır çiftliği dolaşırlarken Yeşim'in yüzü sürekli gülüyordu. Çok mutlu olduğu her halinden belliydi.
Toprak ise onu mutlu gördükçe mutlu oluyordu.
Düşündü Toprak.

Yeşim'le tanıştığı güne kadar hissetmediği şeyleri hissediyordu onun yanında.

Yeşim Toprak'ı değiştirmişti. Toprak'ta bunu farketmiş ve kabul etmişti artık.
Yeşim'e karşı hisleri vardı. Ondan hoşlanıyordu. Kabulde ediyordu.
Ya o...?
Acaba o da. Bir şeyler hissediyormuydu. Az bile olsa bir umut...
O an Yeşim'in sesiyle bölündü düşünceleri.

" Toprak.
Bu çok... Çok güzel bir duygu.
Çok teşekkür ederim.
Keşke dört nalada sürebilseydim.
Kim bilir nasıl güzel bir histir."

Toprak kızın atını kendi atına yaklaştırdı.
Kızı belinden yakaladığı gibi,

" Gel o zaman!"

Diyerek kızı küçük bir çığlık eşliğinde atının üzerinden aldığı gibi kendi atına, hemen önüne oturttu.

" Madem dört nala gitmek istiyorsun gidelim. "

" Poyraz'ın yelesini tut."

Kız: " Ne? " Demiştiki aniden Toprak'ın kolunun beline dolandığını hissederek hızlandı Poyraz.

Kız korkuyla atın yelelerine yapışırken Toprak Poyraz'ı ayaklarıyla vurarak hızlandırmış, at dört nala gidiyordu.

Bir süre kızın gülme sesleriyle koştu at, sonunda yavaşladığında kız hem heyecandan ve mutluluktan nefes nefese kalmıştı.

Toprak gördüğü manzaradan memnun kızı izlerken, kız aniden duruldu.
Başı öne düştü.
Toprak ne olduğunu anlayamaya çalışırken,

" Yeşim."

Dediğinde kızın önündeki eline iki damla düştü. Ağlıyordu kız.

" Yeşim." Dedi Toprak yine.

" Ağğlı..." Derken,

Kız yavaş hareketlerle sağ bacağını atın üzerinden aşırtarak diğer bacağının yanına aldı. Bunu yaparken Toprak kollarıyla destekleyerek düşmesini engelledi.

Şimdi Toprak'ın önünde yan şekilde oturuyordu kız.
Yeşim yüzünü yavaşça Toprak'a çevirdi. Çam yeşili gözlerine yine cila çekilmişti sanki.

" Toprak..."

Dedi ama devamı gelmedi. Onun yerine elleri adamın yüzüne gitti. Toprak'ın yüzü kızın avuçlarının arasındaydı.

" Teşekkür ederim." Dedi kız.

Adamı kendine doğru eğerek dudaklarını dudaklarına bastırdı.

******************************

Evet bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumları merakla bekliyorum.

Loading...
0%