Yeni Üyelik
20.
Bölüm

K.k 19 İtiraf

@azamet_29_2

" Toprak..."

Dedi ama devamı gelmedi. Onun yerine elleri adamın yüzüne gitti. Toprak'ın yüzü kızın avuçlarının arasındaydı.

" Teşekkür ederim." Dedi kız.

Adamı kendine doğru eğerek dudaklarını dudaklarına bastırdı.

Küçük bir buğseden sonra başı önüne düştü.

" Ö. Özür dilerim. "

Gözünden damlalar düşmeye devam ederken,

" Seni duydum Toprak. "

Dedi kız.

" O gün kucağında uyuya kalırken seni duydum...

" Alışmışken zor.
Değişmişken zor.
Sevmişken...Çok zor. Derken duydum."

Toprak endişe ile karışık şaşırsada, bir yanı Yeşim'in bunu duymasına sevinmişti.

" Toprak...
Gerçekten Beni..."

" Yeşim."

Dedi Toprak sözünü kesti kızın.

Elini nazikçe kızın çenesinin altına koyarken, kızı sağ kolunun üzerine doğru yasladı, yüzünü yüzüne doğru kaldırdı. Cam yeşili gözlerine baktı.

" Sana rastladığım ilk gün ikimizinde benzer sebepleri yüzünden başka bir amaçla evlendik biliyorum.
Ama seni yanımda gördükçe, seni tanıdıkça, özelliklede şu cam yeşillere bakdıkça gerçekten sana karşı duygular beslemeye başladım.

Sana tuhaf yada yalan gelebilir. Ama inanki. Ben...
Ben gerçekten seni sevdim Yeşim.

Peki sen...
Sen. Bana karşı bir şey...
Hissediyormusun? "

Kız ıslak gözlerle Toprak'a bakarken Toprak devam etti.

Yada gerçekten görebilseydin beni yine öpermiydin.
Bana rağmen, yüzüme rağmen...

Kız önüne eğdiği başını salladı.

" Evet." Dedi sadece.

Toprak gördüğü hareketle ve duyduğu kelimeyle mutlu olurken gerçek olmasını diledi.
Kızın çenesinin altına koyduğu parmağıyla nazikçe kaldırdı kızın yüzünü. Gözlerine bakarken dudaklarına doğru eğildi. Aynı anda kız gözlerini kapatırken Toprak yönünü değiştirerek kızın sol gözünün üzerine bir öpücük bıraktı.

Acele etmeyecekti.
Yeşim'in duygusal düşünmediğinden emin olacaktı. Dudaklarına bir kere daha dokunabilmek için sabırla bekleyecekti.

Geri çekilirken kız gözlerini açtı. Şaşırmıştı.

" Hadi dönelim artık."

Dedi Toprak atın başını çiftliğe doğru çevirerek. At ağır ağır ikerlerken Yeşim başını Toprak'ın göğsüne yaslamak istedi ama kararsız şekilde saniyelik yaslanıp geri çekiyordu.

Toprak bunu farkedince elini kızın başına koyarak kendine bastırdı.

" Yaslan." Dedi.

" Çekinme.
Hatta sende istersen hep orda dinlen."

Yeşim'in dolu gözleri dahada doldu.
İstenmemeye alışıkken Toprak'ın kendine gösterdiği ilgi, alaka sanki gerçek değil, hayaldi.
Elleri kucağında, başı Toprak'ın göğsünde gözlerini kapattı.
Çiftliğe kadar sessizlikle yürüdü at.

Poyraz çiftliğe girerken Cezmi yularından tuttuğu Akça ile onları karşıladı. Akça binicisi olmayınca tek başına eve dönmüştü

" Toprak, iyisiniz değilmi.?
Akça tek dönünce korktum."

" İyiyiz Cezmi."

Derken önden indi Toprak.
Sonrada koltuk altlarından tutarak Yeşim'in inmesine yardım etti.

Birlikte yürürken Poyraz'ı da yularından tutarak yanında ahıra kadar getirdiler.

Cezmi iki atıda ahırdaki seyise vererek geri döndü.

Hadi eve geçelim herşey hazır.
Bu akşam mangal partisi yapacağız.
Toprak kıza dönerek,

" Yeşim ne dersin? "

Aklı hâlâ az önce olanlarda olan kız
başını kaldırmadan sadece olur anlamında salladı. Olanlardan sonra konuşamayacak kadar utanıyordu.

Toprak'ı öptüğü ânı hatırladıkça kulaklarına kadar kızardığını hissediyordu.
Nasıl yapmıştı bunu.

Birlikte yürüyerek çiftlik evinin önüne geldiler.
Toprak kızı verendanın hemen yanındaki bahçe çeşmesinin yanına getirdi. Ellerini yıkayıp koltuğa oturdular.

" Hava güzel burda oturalım."

" Olur."
Az sonra Toprak ve Cezmi hemen verendanın önündeki taş ve tuğladan yapılmış mangalda ateş'i yakarlarken diğer yaşlı olan adamda masada etleri hazırlıyordu.
Sonunda yanan ateş ile etler pişmeye başlarken mis gibi kokular yayıldı etrafa. Toprak bahçedeki hazır masaya götürmek için kızın yanına geldi.

" Yeşim gel hadi masaya geçelim."

" Olur."

Toprak ve Yeşim birlikte hazır masaya oturdular. Gelen sıcak yeni pişmiş etler, yanında soğuk ayran salata meze ile harika bir mangal masasıydı.

Toprak uzun zamandır yemediği için özlediği etlere iştahla bakarken Yeşim daha önce hiç böyle şeyler yemediğini farketti.

" Toprak. " Dedi kız hemen yanındaki Toprak'a doğru eğilip kısık sesle.

" Efendim."

" Mangal nasıl bir yemek. Çok güzel kokuyor ama ben daha önce hiç yemedim.
Nasıl yeniyor. Seni rezil etmeyim sonra. "

Toprak şaşkın kıza baktı.

" Sen hiç mangal ateşinde pişmiş tavuk yada et yemedin mi.? "

Kız elini çenesine dayadı, biraz düşündü.

" Hayır.
Yani sanmıyorum.
Hatırlamıyorum yani. "

" Mangalda et dünyadaki bütün yemeklerden daha lezzetli bir tat.
Yiyince sende beğeneceksin bence.

Aynı anda Cezmi elinde ilk pişen etlerle gelerek masanın ortasına koydu tabağı.

" Bencede beğeneceksin gelin hanım."

" Sizi utandırırsam lütfen kusura bakmayın."

" Estağfirullah."

Dedi Cezmi.

Toprak önündeki büyük tabaktan büyük bir et parçasını alarak Yeşim'in önündeki tabağa koydu.

" Sen önden başla."

Dedi. Kız tabağın yanında çatal bıçak ararken Toprak gülümseyerek müdahale etti.
Önündeki tabaktaki etten eliyle küçük bir parça kopararak,

" Aç ağzını. "

Dediğinde kız boş bakan gözlerini yanındaki Toprak'a çevirerek baktı.

" Anlamadım."

Toprak tekrar " Hadi aç ağzını."

Diyince dudaklarını araladı kız.
Toprak elindeki bir parça eti kızın dudaklarının arasına bıraktı.
Kız ağzına bırakılan eti yerken Toprak,

" Mangal elle yiyince daha lezzetli olur. Çatal bıçak mangalın tadını bozuyor bence. "

Dediğinde kız gülümseyerek,

" Anladım." Dedi.
Sonrada onlar gibi parmakları ile tavuk etini bölerek ağzına bırakarak yemeye devam etti.

" Nasıl?
Daha lezzetli değilmi? " Dediğinde kız,

" Gerçektende tadı daha güzel sanki." Dedi.

Birlikte sohbet ederek uzun bir akşam yemeği yedikten sonra kız sonunda patlayacak gibi hissediyordu. Hayatında hiç bu kadar çok yememişti.

Sonunda kendini verendadaki koltuğa bırakıp geriye yaslandı. Sonrada günün yorgunluğu ve çok yemenin verdiği ağırlıkla gözlerini kapattı.

Bu arada hava dahada kararmış Toprak ve Cezmi hâlâ masada sigara içip sohbet ediyorlardı.

Cezmi uyuya kalan kızı izleyen Toprak'a bakarak,

" Toprak."

" Hmm." Dedi Toprak gözü hâlâ kızda.

" Nasıl oldu bu iş?
Sen evlenmeye karar verip, bu kıza evlenme teklif edip, üstüne birde bu kızı nasıl ikna ettin. Benim aklım almadı. "

Toprak başını öne eğerek kısık sesle güldü.
Sonra önündeki adama döndü.

" Ben ona teklif etmedim. O bana etti."

Dediğinde Cezmi'nin içtiği sigaranın dumanı ciğerlerine sıkıştı. Öksürük krizine giren Cezmi ile Toprak daha çok gülmeye başladı.

" Nasıl yani? "

Dedi adam hâlâ ara ara öksürerek.

" Uzun hikaye Cezmi boş ver."

" Ooo Toprak'a bak sen...

Oğlum Toprak, seni böyle bakışlarla bir kıza bakarken göreceğimi rüyamda görsem hayra yormazdım. "

" Bende yormazdım Cezmi.

Neyse Yeşim yoruldu.
Kalkalım biz.
Geceyi burda geçireceğiz. Yarında erkenden hareket ederiz."

" Kahvaltı yapalım öyle gidin."

" Sağol sabah bakarız.
Hava serinken hızlı yol alalım diyorum aslında."

" Rota nereye? "

" Akdeniz."

" Neden karavan.
Mis gibi oteliniz var. "

" Yeşim otelleri sevmiyor.
Rahat edemiyor. "

" Hımm. Anladım."

Toprak yavaşça yerinden kalkarak kızın yanına geldi.
Yorgunluktan uyuya kalan kızı yavaşça kucağına alarak,

" Sabah görüşürüz iyi geceler."

Dedi. Sonrada kucağında kızla birlikte karavana gelerek orta kapıdan içeri girip aracın kapısının yanındaki düğmeye basarak kapıyı kilitledi.

Yavaş adımlarla yürüyerek aracın arka bölümündeki yatak bölümüne gelerek kızı yavaşça yatağa yatırdıktan sonra ayakkabılarını çıkarıp kenara bıraktı.

Üzerindeki kıyafetlerle yatarsa rahatsız olacak diye düşündü.
Yatağın hemen yanındaki kapaklı dolaptan eşofman ve kısa penye çıkararak yatağa bıraktı.
Sonrada Yeşim'i uyandırmak için yanına oturarak kıza seslendi.

" Yeşim.
Yeşim uyan."

Kız sadece mırıldandı.
Toprak yine seslendi kıza.

" Yeşim uyan üzerini değiş."

Kız bu kez sadece kıpırdandı.

Evden bile çıkmayan Yeşim bugün uzun bir yolculuk yapmış, şehirden çıkmış, at binmiş geceye kadar bir çiftlik evinde bahçede mangal partisinde çatlayacak kadar yemiş, sonunda öldüren bir yorgunluğun kollarında kıpırdayacak hali kalmamış sızıp kalmıştı.

Toprak bir kez daha seslensede kız hâlâ derin uykuda, top patlasa duymayacak halde uyuyordu.

Sonunda pes edip ne yapacağını düşündü. Kızın üzerini kendi değiştirmeye karar verdi. Önce üzerindekini beyaz badiyi çıkarıp ince kısa kol penyeyi üstünü giydirdi.

Alt kısma gelince tereddüt etti. Böylede yatabilir aslında diye düşündü önce, ama yaz ayı ve sıcak olan karavanın içini düşününce vazgeçti.

Kızın pantolonuna uzandı çekinerek. Önce düğmesini açtı sonra gözlerini sıkıca kapatarak kızın bacaklarından çıkarıp aldı pantolonunu.

Yatağın üzerindeki ince eşofman altını hâlâ gözleri kapalı şekilde önce ayaklarından sonra bacaklarından geçirerek giydirip penyeyi üzerine indirdi. Gözlerini açtığında terlediğini farkedince sıcaktan mı yoksa bu durumdan mı diye düşünmeden edemedi. Kızın kıyafetlerini kenara bıraktıktan sonra kız uyumaya devam ederken banyo bölümüne geçerek hızlı bir duş alıp kurulanıp üzerine spor bir atlet ve eşofman altını giyerek döndüğünde kızı yatakta çapraz yatarken buldu yine.
Hâline gülümsemeden edemedi.

Yanına gelerek kızın başını yastığa koyarken kollarını bacaklarını bir araya getirip düzeltti.

Sonrada kızın yanına sırt üstü uzanıp bir kolunu başının altına koyarak gözlerini kapattı.
Anında gözünün önüne gelen sahne, Poyraz'ın üzerinde iken Yeşim'in kendini öpüşü oldu.

Bir süre o ânda kalmak istedi. Bugüne kadar yaşadığı en güzel ân, o ân olabilirdi.

Bir süre öylece kaldıktan sonra dengesizleşen kalp atışıyla açtı gözlerini.
Tam yanında yatan kıza bakacaktı ki karnının üzerine düşen bacakla bir inleme çıktı dudaklarından. Sonrada göğsüne düşen kol.

Şuan Yeşim'in bir kolu ve bir bacağı Toprak'ın üzerinde, yüzüde adama dönüktü.
Toprak başını yavaşça kıza çevirerek baktı.
Gülümsemesine engel olamadı.

Bu kız gerçekten deli yatıyordu. Bir kaç saniye sonra, yavaşça kıza doğru döndü yönünü.
Kızın kolu ve bacağı hâlâ üzerindeydi ama, bu onu rahatsız etmiyordu.
Kızın yüzünü izlerken sağ eli yüzündeki yara izine gitti.

Kız onu öpmüştü ama, görebilseydi yine öpermiydi. Bunu düşünmekten kendini alamadı.
Yüzündeki o çirkin ve korkutucu görünmesine sebep olan yara izini gerçekten görebilseydi, yinede Toprak'a karşı birşeyler hissedermiydi.

Belki...
Belkide seçme şansı olsaydı seçmezdi bu adamı.
Bu düşüncelerle kapattı gözlerini.

*****

Sabah ilk uyanan kız oldu.

İlk farkettiği sey kolu ve bacağı yanında uyuyan Toprak'ın üzerindeydi.
O an hissettiği utançla kolunu bacağını hızla çekerek yerinde doğruldu.

Ellerini ağzına kapatarak " Aaaaa! " Derken nerde olduğunu anlamaya çalıştı.
Aklı başına geldiğinde ise
Toprak ile birlikte tatile gittikleri karavanın içinde birlikte uyudukları dank etti kafasına.

Devamında dünkü at gezisi, akşamki yemekten sonra sızıp kalması geldi aklına. Yeniden kızardı yanakları.

Tam arkasını dönüp kalkacakken üzerinde hissettiği penye ve eşofman dikkatini çekince şaşkın ve ne yapacağını bilemez şekilde kala kaldı.

" Toprak."

Dedi kısık sesle. Üzerimi o...
Mu...
Değiştirdi. Dondu kaldı bir süre. Çünkü üzerini değiştirdiğini hatırlamıyordu.

O sırada uyanan Toprak kızın şaşkın ağlamaklı halini görünce,

" Yeşim...

" İyimisin?
Bir şeymi oldu.? "

" T-Toprak.
Yatağa n-nasıl geldim.
Kıyafetlerim...i s-sen.
Mi değiştirdin."

Toprak kıza baktı.
Gözlerinde hem utanç, hem korku, hem panik vardı.
Rahat tavırlarla yerinden kalktı.

" Koltukta uyuya kaldın. Seni kucağımda getirdim.
Sonrada uyandırıp üzerini değiştir rahat uyu dedim.
Ama uyanmadın. Bir kaç kez daha sarsarak seslenince uyanıp uykulu uykulu giyinip geri yattın."

Dedi. Evet yalan söylemişti. Ama kızın yüzüne bakınca böylesi daha iyi olur diye düşünmüştü.

" Ne?
Beni taşıdın mı?
Keşke orda uyandırsaydın.
Belin ağrıyacak."

Dedi kız rahat bir nefes alarak.

" Senmi ağrıtacaksın."

Dedi Toprak gülerek.

" Kuş kadar hafifsin. Bence daha sık mangal yapalım seninle.
Akşam gördüğüm kadarıyla çok beğendin. Hem biraz kilo alırsın.
Nazlı bile senden kalın."

" Yaa.
Akşam çokmu yedim."

Toprak kahkaha ile gülerek kaktı yataktan.

" Aslında normal yedin. Sana çok gelmiş olabilir ama. Kuş kadar yiyorsun çünkü.

Hadi bakalım sabah olduğuna göre ne yapalım. Ufak ufak yola çıkalım mı?

Uygun bir yerde iner dışarda kahvaltı yaparız ne dersin? "

" Olurda arkadaşınla vedalaşmayacak mısın? "

" Gece vedalaştık biz.
Hadi gel."

Bir süre sonra Toprak ve Yeşim üzerlerini değişip yeniden ön koltuklara oturdu. Toprak motoru çalıştırıp hareket ettirdi karavanı.
Çiftlikten ayrılıp ana yola girdi.

Şimdi nereye gidiyoruz.

" İlk olarak sakarya demiştik. Ama çiftliğe gittik. Sanada uyarsa direk Ankara yapalım. Oradanda Konya üzerinden Akdeniz'e ineriz."

" Olur."

Ankara'ya kadar durmadı iki tatilci.
4 saatin sonunda ve iyice acıktıklarında Ankara Gölbaşı'nda mola verdiler.

Mogan gölü yakınlarda güzel bir kahvaltı yaparak birazda gezerek dolaştılar. Karavana döndüklerinde öğle uykusu ile biraz dinlendikten sonra akşam üzeri tekrar yola çıktılar.

*****

Son 1 saattir Yeşim uyuya kalmış gözleri kapalı giderken Toprak'ta elinde kahvesi hâlâ direksiyondaydı.

Gölbaşı'ndan beri sadece bir kez yakıt kalmak için durmuşlardı.
Ve Antalya'ya çok az bir mesafe sonra giriş yapacaklardı.

Bir süre sonra Yeşim uyanınca Toprak kıza bakarak,

" Gece nasıl uyuyacaksın uykucu."

" Çok sıcak Toprak. Valla bu sıcakla her yerde kedi gibi uyuyabilirim."

Toprak sesli şekilde gülerken,

" İşte geldik." Dedi

" An itibarı ile Antalya'dayız.
Önce karavanı uygun bir yere park edelim. Daha sonra birlikte balık yemeye gidelim seninle ne dersin?"

" Allah derim.? " Dedi kız ellerini çırparak.
Bu çocuksu hâli Toprak'ı da mutlu ediyordu.
Keyifle baktı kızın yüzüne.

" O zaman istikamet Gizli Bahçe."

" Gizli Bahçe mi? Orası neresi."

" Karavan için uygun bir kamp alanı. Hem gezip dönebileceğimiz bir yer, hemde bir süre kalabileceğiniz bir yer. Gece orda kalır gündüzde motorla gezeriz."

" Olur."

Toprak direksiyonu yerli ve yabancı bir çok turistin beğeniyle gittiği yere çevirdi.
1 saat sonra karavan uygun yere park edilmişti.
Toprak:

" Sen hazırlan bende motoru indireyim."

" Tamam." Dedi kız hevesle.

Yeşim hızlı adımlarla karavanın arka tarafındaki yatak odası bölümüne giderek dolaptan üzerine uygun ince kısa kollu badisini giydikten sonra birde ince kollu hırka alarak aşağı indi. Toprak' da bu sırada rampadan motorunu indiriyordu.

" Ben hazırım."

Diyen kızla birlikte Toprak'da motorun ayağını açarak bırakıp rampayı yerine kaldırdı.

Karavana geri dönüp üzerine sıfır kol dar bir badi geçirip aracın ön camlarının perdelerini indirdi. Sonra inip kapıyı kilitledi.

Motorun yanına gelerek,

" Gel bakalım." Dedikten sonra kızın kaskını takıp motora yaklaştırdı.
Kendide kaskını takıldıktan motora oturup kızada binmesi için yardım etti. Sonrada motoru çalıştırıp gaz verdi.

Hareket eden motorla balık restaurantının yolunu tuttular. Bir süre sonra sahile yakın eşsiz manzarası ve havası olan çok güzel bir balık lokantasında durarak birlikte indiler.

Toprak kızın kaskını ve kendi kaskını çıkarıp motora geçirip bıraktı.

Sonra kolunu kızın beline sararak içeriye doğru yönlendirdi. Kapıda bekleyen görevli Toprak'ı gördüğü anda saygı dolu ses tonuyla,

" Toprak bey.
Hoş geldiniz.
Her zamanki yeriniz boş lütfen böyle buyrun."

Dediğinde kız durumu anladı.

" Dirseği ile dürterek sanırım devamlı muşterisin." Dediğinde Toprak kızın kulağına doğru eğildi.

" Müşterisi değilim.
Ortağıyım."

Dediğinde kız yine şaşkın bakışlar yolladı.

Garsonun eşliğinde balkon bölümüne çıkarak boş olan masaya gelip oturdular.
Efil efil esen hafif rüzgar, denizin kokusu, ve farklı lezzetler. Bu bölgenin en iyi yeri burası olmalıydı.

Garsonların hızla hazırladıkları masa. Gelen enfes balıklar ve yanında içecekler. İkisininde yorgunluğu çıkıyordu sanki.
Yeşim karanlık olmadan geldikleri restaurantta görebildiği kadarıyla yedi balığını.

Şuan karanlığındaki çizgiler ve renklerle etrafını seçebiliyordu. Ama bir süre sonra karanlık çökünce etrafındaki çizgiler kaybolacak sadece renkler kalacaktı.

" Toprak."

" Efendim."

" Karanlık olmadan dönermiyiz."

" Neden? "

" Şey biliyorsun.
Benim görüşüm farklı. Hava karardığında çizgiler kaybolacak, sadece renkler kalacak. Sana zorluk çıkarmak istemem."

" Yeşim.
Sen bana zorluk çıkarmıyorsun.
Ben senin yanımda olmandan, seninle olmaktan son derece memnunum.
Sana dün söylediklerimi aklından hiç çıkarma."

" Aaaa!!
Toprak? Senmisin gerçekten? "

Duydukları sesle Toprak hemen yanlarındaki masaya bakarken kız sadece yönünü döndü.

" Toprak, aşkım seni buralarda göreceğini bilseydim daha önce gelirdim."


 

Loading...
0%