@azamet_29_2
|
" Toprak..." Dedi ama devamı gelmedi. Onun yerine elleri adamın yüzüne gitti. Toprak'ın yüzü kızın avuçlarının arasındaydı. " Teşekkür ederim." Dedi kız. Adamı kendine doğru eğerek dudaklarını dudaklarına bastırdı. Küçük bir buğseden sonra başı önüne düştü. " Ö. Özür dilerim. " Gözünden damlalar düşmeye devam ederken, " Seni duydum Toprak. " Dedi kız. " O gün kucağında uyuya kalırken seni duydum... " Alışmışken zor. Toprak endişe ile karışık şaşırsada, bir yanı Yeşim'in bunu duymasına sevinmişti. " Toprak... " Yeşim." Dedi Toprak sözünü kesti kızın. Elini nazikçe kızın çenesinin altına koyarken, kızı sağ kolunun üzerine doğru yasladı, yüzünü yüzüne doğru kaldırdı. Cam yeşili gözlerine baktı. " Sana rastladığım ilk gün ikimizinde benzer sebepleri yüzünden başka bir amaçla evlendik biliyorum. Sana tuhaf yada yalan gelebilir. Ama inanki. Ben... Peki sen... Kız ıslak gözlerle Toprak'a bakarken Toprak devam etti. Yada gerçekten görebilseydin beni yine öpermiydin. Kız önüne eğdiği başını salladı. " Evet." Dedi sadece. Toprak gördüğü hareketle ve duyduğu kelimeyle mutlu olurken gerçek olmasını diledi. Acele etmeyecekti. Geri çekilirken kız gözlerini açtı. Şaşırmıştı. " Hadi dönelim artık." Dedi Toprak atın başını çiftliğe doğru çevirerek. At ağır ağır ikerlerken Yeşim başını Toprak'ın göğsüne yaslamak istedi ama kararsız şekilde saniyelik yaslanıp geri çekiyordu. Toprak bunu farkedince elini kızın başına koyarak kendine bastırdı. " Yaslan." Dedi. " Çekinme. Yeşim'in dolu gözleri dahada doldu. Poyraz çiftliğe girerken Cezmi yularından tuttuğu Akça ile onları karşıladı. Akça binicisi olmayınca tek başına eve dönmüştü " Toprak, iyisiniz değilmi.? " İyiyiz Cezmi." Derken önden indi Toprak. Birlikte yürürken Poyraz'ı da yularından tutarak yanında ahıra kadar getirdiler. Cezmi iki atıda ahırdaki seyise vererek geri döndü. Hadi eve geçelim herşey hazır. " Yeşim ne dersin? " Aklı hâlâ az önce olanlarda olan kız Toprak'ı öptüğü ânı hatırladıkça kulaklarına kadar kızardığını hissediyordu. Birlikte yürüyerek çiftlik evinin önüne geldiler. " Hava güzel burda oturalım." " Olur." " Yeşim gel hadi masaya geçelim." " Olur." Toprak ve Yeşim birlikte hazır masaya oturdular. Gelen sıcak yeni pişmiş etler, yanında soğuk ayran salata meze ile harika bir mangal masasıydı. Toprak uzun zamandır yemediği için özlediği etlere iştahla bakarken Yeşim daha önce hiç böyle şeyler yemediğini farketti. " Toprak. " Dedi kız hemen yanındaki Toprak'a doğru eğilip kısık sesle. " Efendim." " Mangal nasıl bir yemek. Çok güzel kokuyor ama ben daha önce hiç yemedim. Toprak şaşkın kıza baktı. " Sen hiç mangal ateşinde pişmiş tavuk yada et yemedin mi.? " Kız elini çenesine dayadı, biraz düşündü. " Hayır. " Mangalda et dünyadaki bütün yemeklerden daha lezzetli bir tat. Aynı anda Cezmi elinde ilk pişen etlerle gelerek masanın ortasına koydu tabağı. " Bencede beğeneceksin gelin hanım." " Sizi utandırırsam lütfen kusura bakmayın." " Estağfirullah." Dedi Cezmi. Toprak önündeki büyük tabaktan büyük bir et parçasını alarak Yeşim'in önündeki tabağa koydu. " Sen önden başla." Dedi. Kız tabağın yanında çatal bıçak ararken Toprak gülümseyerek müdahale etti. " Aç ağzını. " Dediğinde kız boş bakan gözlerini yanındaki Toprak'a çevirerek baktı. " Anlamadım." Toprak tekrar " Hadi aç ağzını." Diyince dudaklarını araladı kız. " Mangal elle yiyince daha lezzetli olur. Çatal bıçak mangalın tadını bozuyor bence. " Dediğinde kız gülümseyerek, " Anladım." Dedi. " Nasıl? " Gerçektende tadı daha güzel sanki." Dedi. Birlikte sohbet ederek uzun bir akşam yemeği yedikten sonra kız sonunda patlayacak gibi hissediyordu. Hayatında hiç bu kadar çok yememişti. Sonunda kendini verendadaki koltuğa bırakıp geriye yaslandı. Sonrada günün yorgunluğu ve çok yemenin verdiği ağırlıkla gözlerini kapattı. Bu arada hava dahada kararmış Toprak ve Cezmi hâlâ masada sigara içip sohbet ediyorlardı. Cezmi uyuya kalan kızı izleyen Toprak'a bakarak, " Toprak." " Hmm." Dedi Toprak gözü hâlâ kızda. " Nasıl oldu bu iş? Toprak başını öne eğerek kısık sesle güldü. " Ben ona teklif etmedim. O bana etti." Dediğinde Cezmi'nin içtiği sigaranın dumanı ciğerlerine sıkıştı. Öksürük krizine giren Cezmi ile Toprak daha çok gülmeye başladı. " Nasıl yani? " Dedi adam hâlâ ara ara öksürerek. " Uzun hikaye Cezmi boş ver." " Ooo Toprak'a bak sen... Oğlum Toprak, seni böyle bakışlarla bir kıza bakarken göreceğimi rüyamda görsem hayra yormazdım. " " Bende yormazdım Cezmi. Neyse Yeşim yoruldu. " Kahvaltı yapalım öyle gidin." " Sağol sabah bakarız. " Rota nereye? " " Akdeniz." " Neden karavan. " Yeşim otelleri sevmiyor. " Hımm. Anladım." Toprak yavaşça yerinden kalkarak kızın yanına geldi. " Sabah görüşürüz iyi geceler." Dedi. Sonrada kucağında kızla birlikte karavana gelerek orta kapıdan içeri girip aracın kapısının yanındaki düğmeye basarak kapıyı kilitledi. Yavaş adımlarla yürüyerek aracın arka bölümündeki yatak bölümüne gelerek kızı yavaşça yatağa yatırdıktan sonra ayakkabılarını çıkarıp kenara bıraktı. Üzerindeki kıyafetlerle yatarsa rahatsız olacak diye düşündü. " Yeşim. Kız sadece mırıldandı. " Yeşim uyan üzerini değiş." Kız bu kez sadece kıpırdandı. Evden bile çıkmayan Yeşim bugün uzun bir yolculuk yapmış, şehirden çıkmış, at binmiş geceye kadar bir çiftlik evinde bahçede mangal partisinde çatlayacak kadar yemiş, sonunda öldüren bir yorgunluğun kollarında kıpırdayacak hali kalmamış sızıp kalmıştı. Toprak bir kez daha seslensede kız hâlâ derin uykuda, top patlasa duymayacak halde uyuyordu. Sonunda pes edip ne yapacağını düşündü. Kızın üzerini kendi değiştirmeye karar verdi. Önce üzerindekini beyaz badiyi çıkarıp ince kısa kol penyeyi üstünü giydirdi. Alt kısma gelince tereddüt etti. Böylede yatabilir aslında diye düşündü önce, ama yaz ayı ve sıcak olan karavanın içini düşününce vazgeçti. Kızın pantolonuna uzandı çekinerek. Önce düğmesini açtı sonra gözlerini sıkıca kapatarak kızın bacaklarından çıkarıp aldı pantolonunu. Yatağın üzerindeki ince eşofman altını hâlâ gözleri kapalı şekilde önce ayaklarından sonra bacaklarından geçirerek giydirip penyeyi üzerine indirdi. Gözlerini açtığında terlediğini farkedince sıcaktan mı yoksa bu durumdan mı diye düşünmeden edemedi. Kızın kıyafetlerini kenara bıraktıktan sonra kız uyumaya devam ederken banyo bölümüne geçerek hızlı bir duş alıp kurulanıp üzerine spor bir atlet ve eşofman altını giyerek döndüğünde kızı yatakta çapraz yatarken buldu yine. Yanına gelerek kızın başını yastığa koyarken kollarını bacaklarını bir araya getirip düzeltti. Sonrada kızın yanına sırt üstü uzanıp bir kolunu başının altına koyarak gözlerini kapattı. Bir süre o ânda kalmak istedi. Bugüne kadar yaşadığı en güzel ân, o ân olabilirdi. Bir süre öylece kaldıktan sonra dengesizleşen kalp atışıyla açtı gözlerini. Şuan Yeşim'in bir kolu ve bir bacağı Toprak'ın üzerinde, yüzüde adama dönüktü. Bu kız gerçekten deli yatıyordu. Bir kaç saniye sonra, yavaşça kıza doğru döndü yönünü. Kız onu öpmüştü ama, görebilseydi yine öpermiydi. Bunu düşünmekten kendini alamadı. Belki... ***** Sabah ilk uyanan kız oldu. İlk farkettiği sey kolu ve bacağı yanında uyuyan Toprak'ın üzerindeydi. Ellerini ağzına kapatarak " Aaaaa! " Derken nerde olduğunu anlamaya çalıştı. Devamında dünkü at gezisi, akşamki yemekten sonra sızıp kalması geldi aklına. Yeniden kızardı yanakları. Tam arkasını dönüp kalkacakken üzerinde hissettiği penye ve eşofman dikkatini çekince şaşkın ve ne yapacağını bilemez şekilde kala kaldı. " Toprak." Dedi kısık sesle. Üzerimi o... O sırada uyanan Toprak kızın şaşkın ağlamaklı halini görünce, " Yeşim... " İyimisin? " T-Toprak. Toprak kıza baktı. " Koltukta uyuya kaldın. Seni kucağımda getirdim. Dedi. Evet yalan söylemişti. Ama kızın yüzüne bakınca böylesi daha iyi olur diye düşünmüştü. " Ne? Dedi kız rahat bir nefes alarak. " Senmi ağrıtacaksın." Dedi Toprak gülerek. " Kuş kadar hafifsin. Bence daha sık mangal yapalım seninle. " Yaa. Toprak kahkaha ile gülerek kaktı yataktan. " Aslında normal yedin. Sana çok gelmiş olabilir ama. Kuş kadar yiyorsun çünkü. Hadi bakalım sabah olduğuna göre ne yapalım. Ufak ufak yola çıkalım mı? Uygun bir yerde iner dışarda kahvaltı yaparız ne dersin? " " Olurda arkadaşınla vedalaşmayacak mısın? " " Gece vedalaştık biz. Bir süre sonra Toprak ve Yeşim üzerlerini değişip yeniden ön koltuklara oturdu. Toprak motoru çalıştırıp hareket ettirdi karavanı. Şimdi nereye gidiyoruz. " İlk olarak sakarya demiştik. Ama çiftliğe gittik. Sanada uyarsa direk Ankara yapalım. Oradanda Konya üzerinden Akdeniz'e ineriz." " Olur." Ankara'ya kadar durmadı iki tatilci. Mogan gölü yakınlarda güzel bir kahvaltı yaparak birazda gezerek dolaştılar. Karavana döndüklerinde öğle uykusu ile biraz dinlendikten sonra akşam üzeri tekrar yola çıktılar. ***** Son 1 saattir Yeşim uyuya kalmış gözleri kapalı giderken Toprak'ta elinde kahvesi hâlâ direksiyondaydı. Gölbaşı'ndan beri sadece bir kez yakıt kalmak için durmuşlardı. Bir süre sonra Yeşim uyanınca Toprak kıza bakarak, " Gece nasıl uyuyacaksın uykucu." " Çok sıcak Toprak. Valla bu sıcakla her yerde kedi gibi uyuyabilirim." Toprak sesli şekilde gülerken, " İşte geldik." Dedi " An itibarı ile Antalya'dayız. " Allah derim.? " Dedi kız ellerini çırparak. " O zaman istikamet Gizli Bahçe." " Gizli Bahçe mi? Orası neresi." " Karavan için uygun bir kamp alanı. Hem gezip dönebileceğimiz bir yer, hemde bir süre kalabileceğiniz bir yer. Gece orda kalır gündüzde motorla gezeriz." " Olur." Toprak direksiyonu yerli ve yabancı bir çok turistin beğeniyle gittiği yere çevirdi. " Sen hazırlan bende motoru indireyim." " Tamam." Dedi kız hevesle. Yeşim hızlı adımlarla karavanın arka tarafındaki yatak odası bölümüne giderek dolaptan üzerine uygun ince kısa kollu badisini giydikten sonra birde ince kollu hırka alarak aşağı indi. Toprak' da bu sırada rampadan motorunu indiriyordu. " Ben hazırım." Diyen kızla birlikte Toprak'da motorun ayağını açarak bırakıp rampayı yerine kaldırdı. Karavana geri dönüp üzerine sıfır kol dar bir badi geçirip aracın ön camlarının perdelerini indirdi. Sonra inip kapıyı kilitledi. Motorun yanına gelerek, " Gel bakalım." Dedikten sonra kızın kaskını takıp motora yaklaştırdı. Hareket eden motorla balık restaurantının yolunu tuttular. Bir süre sonra sahile yakın eşsiz manzarası ve havası olan çok güzel bir balık lokantasında durarak birlikte indiler. Toprak kızın kaskını ve kendi kaskını çıkarıp motora geçirip bıraktı. Sonra kolunu kızın beline sararak içeriye doğru yönlendirdi. Kapıda bekleyen görevli Toprak'ı gördüğü anda saygı dolu ses tonuyla, " Toprak bey. Dediğinde kız durumu anladı. " Dirseği ile dürterek sanırım devamlı muşterisin." Dediğinde Toprak kızın kulağına doğru eğildi. " Müşterisi değilim. Dediğinde kız yine şaşkın bakışlar yolladı. Garsonun eşliğinde balkon bölümüne çıkarak boş olan masaya gelip oturdular. Garsonların hızla hazırladıkları masa. Gelen enfes balıklar ve yanında içecekler. İkisininde yorgunluğu çıkıyordu sanki. Şuan karanlığındaki çizgiler ve renklerle etrafını seçebiliyordu. Ama bir süre sonra karanlık çökünce etrafındaki çizgiler kaybolacak sadece renkler kalacaktı. " Toprak." " Efendim." " Karanlık olmadan dönermiyiz." " Neden? " " Şey biliyorsun. " Yeşim. " Aaaa!! Duydukları sesle Toprak hemen yanlarındaki masaya bakarken kız sadece yönünü döndü. " Toprak, aşkım seni buralarda göreceğini bilseydim daha önce gelirdim."
|
0% |