Yeni Üyelik
23.
Bölüm

K.k 22 Küçük Karım

@azamet_29_2

Yeşim'den

🔞 +18 sahne içerir.
Abartmadım ama yinede hoşlanmayanlar okumasın canlar.🤭🤭🤭

Yüzüme vuran güneşin sıcaklığı ile uyandığımda ilk hissettiğim kasıklarımdaki ağrı ve arkamda uyuyan Toprak'ın tenime değen göğsü oldu. Bir kolu arkamdan belime sarılırken diğer kolu başımın altındaydı. Aklıma gelen ilk gecemiz, zihnimden sırayla geçen görüntüler ve yaşadığımız anları hatırlayınca...

Allah'ım...
Şuan alev alev olan yüzüm kıpkırmızı olmalıydı. Kocaman gözlerle geçen bir iki dakikanın ardından kırmızı yüzümüde alıp yataktan yavaşça kalkmaya çalışırken kasığıma giren ağrı ile inleyerek dizlerimi karnıma çekince, arkamda uyuyan Toprak bir anda doğruldu.

" Yeşim?
Ne oldu? "

Derken ben iki elimi kasığıma koyarak dişlerimi sıkıyordum.

" Güzelim?
Gece yüzünden ağrın mı var? "

Duyduğum şeyle dahada kızarırken çarşafı başımın üzerine kadar çekerek altına girdim.

" Lütfen bu kadar rahat konuşarak beni daha fazla utandırma."

Toprak'ın gülerken göbeğimin altında hissettiğim büyük eliyle irkilerek,

" Çok değil."

Dedim utançtan zor çıkan sesimle.
Çarşafı yavaşça başımdan çekerek beni kendine bastırdığında bütün bedenini bedenimde hissettim.
Burnunu boynuma gömerek derin bir nefes çekerken,

" Özür dilerim." Dedi.

" Çokmu acıyor canın? "

Başımı iki yana salladım sadece. Çünkü utancım artarken sesim kaybolmuştu.

Toprak'ın yanımdan kalktığını hissederken sıkıca tuttuğum çarşafı yeniden başıma kadar çektim.
Kulağıma gelen seslerden Toprak'ın banyoya geçtiğini anladım. Su sesiyle birlikte yanıma gelen Toprak'ın sesini duydum yeniden.

" Gel hadi." Dedi.
" Sıcak su iyi gelir."

Yerimden kalkmama yardım ederek üzerimdeki çarşafla birlikte beni kucağına aldı.

" Toprak na-napıyorsun? "

" Birşey yapmıyorum güzelim.
Banyoya götürüyorum seni. "

" Ben kendim giderim."

Dedim kucağından inmeye çalışarak.

" Şşiitt. Kıpırdanma canın daha çok yanacak."
Dediğinde öylece kala kaldım.

Banyoya getirip lavabo dolabının üzerindeki mermere bıraktı beni. Ellerini yanaklarıma koyarak dudaklarıma bir buğse bıraktı.

" Bekle geliyorum."

Diyerek büyük jakuzinin yanına dönüp akan sıcak suyu kapattıktan sonra tekrar yanıma gelerek hâlâ sıkı sıkı tuttuğum çarşafı yavaşça üzerinden alıp yere bıraktı. Anında ellerimi kendime sararak başımı öne eğdim. İki parmağıyla nazikçe çenemden tutarak yüzüne çevirdi yüzümü. Diğer elini bel oyuğuma koyarak dudaklarıma bastırdı dudaklarını. Hissettiğim dudaklarla gözlerim kendiliğinden kapandı.
Gecemiz gözlerimin önünden geçmeye başlayınca karnımın içinde bir sıcaklık hissettim, yanaklarımdan dışarıya taşan. Toprak uzuunn ve arzu dolu bir öpüşten sonra kulağıma doğru kavis aldı.

" Benden utanma.
Artık karımsın."

Dedi beni kucağına alırken.
Evet öyleydi. Toprak benim ilkimdi ve onun karısı olmuştum gerçekten, ama yinede bu utanmama engel değildi.

Kucağında benimle birlikte köpük ve sıcaksu ile dolu jakuzinin içine girdi. Uzandığı yerde beni kendine çekerek göğsüne yasladı sırtımı. Bir eli belime sarılı şekilde beni sabitlerken diğer eli göbeğimin altında, suyun içinde masaj yapıyordu. Yüzüm renkten renge girerken boynumda gezinen dudakları kulağıma doğru ilerledi yine. Karnımın içinde alevler dalga dalga yayılırken Toprak kulak mememe küçük bir ısırık ardındanda bir öpücük bıraktığında dudaklarımdan bir inleme firar etti istemeden.

" Daha iyimisin? "

Başım önde,

" Hıhı. " Derken nefesim çoktan sapıtmış kalbim ritmini şaşırmıştı. Görünen halimden uzak,

" Sıcak su iyi geldi."

Dedim halimi gizlemeye çalışarak.
Başımı omuzuna doğru yatırarak,

" Küçük, narin karım.
Kapat gözlerini dinlen, rahatla.
Kendini toparlayana kadar sana dokunmayacağım. Ama dudaklarından uzak duramam söyleyim."

Gözlerimi kapatarak kendimi Toprak'ın sinesine bırakırken nefesim ve kalbim hâlâ dengesizdi.

Bir süre öylece sıcak suyun tadını çıkardım.

" Toprak..."

" Hımm."

" Buraya gelirken bana yapmak istediklerimi ve hayallerimi sormuştun hatırlıyor musun? "

" Evet.
Ata binmeyi, yüzme öğrenmeyi, ve Türkiye'yi gezmek istediğini söylemiştin. Birde birşey daha söyleyecekken vazgeçmiştin. "

" Ben..."

Dedim yan dönüp yüzümü yüzüne çevirirerek.

" Ben, seni çok seviyorum.
Hem kalbine hem ruhuna aşık oldum.
Anne babamın göstermediği sevgiden fazlasını gösterdin. Beni sevdin, istedin.

Toprak....

Bir kaç dakika bile olsa seni görebilmeyi çok isterdim.
Bunun için bütün hayallerimden, arzularımdan vazgeçebilirim. Sadece 1 dakika. Bana bir ömür yeterdi.
Çizgilerle değil, renklerle değil gerçekten görebilmeyi çok isterdim.
Beni seven adamı, aşık olduğum adamı bir dakika bile olsa görmek isterdim.
Buydu söyleyemediğim."

Derken gözlerim dolmuştu.

Toprak büyük elini sol yanağıma koyarak eğilip dudaklarıma bastırdı dudaklarını. Sonra sıkıca sarılarak alnımdan öptü. Hiç bir şey söylemedi sadece sarıldı. Görmesemde zorlukla yutkunduğunu duydum. Sanırım halime üzülmüştü.

" Toprak."

" Söyle güzelim."

" Karavanımıza dönsek olurmu?
Ben burda çok stres oluyorum. "

" Gerçekten gitmek istiyormusun?
Burda daha rahat olmayacağından eminmisin? "

" Evet.
Lütfen dönelim."

" Tamam güzelim.
Bu akşam karavanımızdayız o halde."

Bir süre daha sıcak suda durduktan sonra birlikte duş alıp bornozlarla banyodan çıkarak odaya girdik.

🔞 +18 Bitti

" Toprak! " Dedi kız panikle.

" Efendim."

" Benim burda kıyafetim yok. Hepsi karavanda. Nasıl gideceğim ben."

" Merak etme.
Senin için kıyafetler geldi dün.
Ben aldırdım."

" Ne ara aldırdın? "

" Siz gelinlik bakarken ben yan mağazadan senin bedenine uygun kıyafetler sipariş verip buraya gelmesini söyledim."

" Sen mi seçtin yani. "

" Hayır.
Gelinlik mağazasındaki kızlardan birine söyledim. "

Kız şaşkın baktı.
Toprak'tan bu kadar ayrıntı şeyi halletmesini beklemiyordu.

" Teşekkür ederim."

Gördüğü çizgilerle yaklaştı Toprak'a. Ellerini kendinden daha uzun adamın omuzlarına koydu.
Ayak parmaklarının ucuna yükseldi. Toprak öne doğru eğildiğinde yüzündeki, Toprak'ın çirkin dediği yaraya bastırdı dudaklarını.

Kızın bu hareketiyle Toprak gözlerini kapattı. Yeşim'in her hali her hareketi adamı ruhuna kadar mutlu ediyordu. En zayıf ve çirkin olarak gördüğü yere kızın dudaklarının değişi sanki o yarayı bir silgi gibi silmişti.

Toprak'ın yüzünde bir gülümseme oluştu. Odanın diğer ucundaki çantaları getirip, içinden beyaz tulum ve spor ayakkabılar çıkarıp yatağa bıraktı.

" Hadi üzerini değişte gidelim. "

Kız kıyafeti eline alarak,

" Bu beyaz bir tulum mu? "

" Evet.
Bugünlerde modaymış."

" Benim için modayı mı takip ediyorsun? "

Toprak elini saçlarına götürdü.

" Maalesef hiç anlamam.
Kız söyleyince bende olur dedim o kadar."

Kız gülümsedi.

" Yinede teşekkür ederim."

Yeşim üzerini değişirken Toprak'ta değişti.

" Toprak.
Gelinliğim ne olacak onuda alalım."

" Merak etme.
Biz çıkalım eşyalarımızı akşam karavana getirmelerini söylerim gelir."

" Tamam."

Dedi kız sadece çantası alarak.

Birlikte odadan çıkarak asansöre bindiler. Lobiye inerken Toprak kızın arkasından beline sardı kolunu sıkıca. Toprak'ın bu hareketi, Yeşim'i kıskanması sahiplenmesi gerçekten çok hoşuna gidiyordu kızın.
Anne ve babasının bile göstermediği ilgi ve sevgiyi Toprak gösteriyordu Yeşim'e. Bu onun için çok değerliydi.

Lobiye indiklerinde,

" Yeşim, kahvaltıyı burda mı yapalım dışarda mı? "

Kız yüzünü Toprak'a döndü.

" Şey sakıncası yoksa dışarda yapalım.
Burdaki insanların meraklı bakışları beni tedirgin ediyor. Hele birde dün gelinlikle gelmem falan..."

Toprak başını kaldırıp etrafa bakındı.
Gerçekten insanlar kaçamak şekilde ikisine bakıyordu.
Toprak öfkeyle baktı her birine. Onları izleyenler anında önüne döndüler. Toprak Karakoç'un daha önce evlendiğini duyanlar dün onu gelinlikli bir kızla otele girerken gördüklerinde kafaları karışmıştı haliyle.

" Haklısın gidelim.
Burası gereksiz bir sürü insanla dolu."

Dedi adam kızı çıkışa doğru yönlendirerek. Birlikte yürürken arkadan gelen bir cümle ve ses Yeşim'in dikkatini çekti.

" Demek burdasın! "

Duyduğu cümle bir yana ses tanıdık gelmişti. Anında arkasını dönerek aynı sesi duymaya çalıştı. Ama devamı gelmedi sesin.

" Yeşim.
Ne oldu?
Neden durdun? "

" Hi. Hiç.
Tanıdık bir ses duydum sandım."

" Nasıl bir ses? "

" Bir erkek sesi.

Neyse boş ver, yanlış duydum heralde. "

Yeşim'in sözleri üzerine Toprak etrafa bakındı tanıdık biri varmı diye. Ama kimse tanıdık gelmedi. Arkası dönük oturanlarında tek tek önüne geçip bakmak istemedi.

Birlikte kapıdan çıkarak garaja doğru ilerlediler. Toprak'ın motoru hâlâ bıraktığı yerde duruyordu.

Toprak önden Yeşim'i bindirdikten sonra kendisi bindi.

" Dönmeden önce Çetin'i bulup arabasının anahtarını verelim, sonrada kahvaltıya gidelim."

" Tamam."

Hareket etmeden önce telefonunu çıkararak Çetin'i aradı Toprak. Telefon ilk çalışta açıldı.

" Alo Çetin."

" Alo Toprak. "

" Nerdesiniz? "

" Karımla birlikte kahvaltıya iniyorum. "

" Tamam oraya geliyoruz. Arabanın anahtarını bırakayım. Gel al."

" Arabam bende zaten."

" Ne? " Dedi Toprak etrafına bakarak Çetin'in arabasını ararken.

" Ne zaman geldin aldın lan?! "

" Gece aldım."

" Anahtar? "

" Yedek anahtarım var heralde.
Dedim ki Toprak 3 günden önce otel odasından çıkmaz. En iyisi gidip alayım arabamı. "

" Çetiiin! Gelirsem o ağzını var ya... "

" Ne dedik ya.
Seni zahmetten kurtardım işte.

Her neyse beni aradığına göre sizde dışarıdasınız. Gelin kahvaltıyı birlikte yapalım."

" Biz dışarda yapacağız.
Siz çıkın o zaman."

" Tamam nerde buluşalım.? "

" Sizin otelin önünde bekleyin işte.
Biz çıkıyoruz. "

" İyi Tamam. " Dedi ve kapattı Çetin.

Toprak:

" Yeşim birlikte yapalım kahvaltıyı dedim sakıncası varmı? "

" Tabiki yok.
Hatta güzel olur.
Bana çok yardım etti Hande. Doğru düzgün bir teşekkür bile edemedim."

" Tamam o zaman sıkı tutun. "

" Tamam."

Dedi kız.
Dokunduğu bu kaslı beden artık gerçekten ona aitti. Bu yüzden çekinmeden, utanmadan daha sıkı sarılabilirdi Toprak'a. Toprak motoru çalıştırıp gaz verirken Yeşim sıkıca sarıldı sevdiği adama. Başını huzurla koydu sırtına.

Hareket ederek garajdan çıktılar. Trafiğe girerek Hande ve Çetin'in kaldığı otele doğru yola çıktılar.

15 dakika kadar sonra geldiklerinde Çetin'in mavi aracını hemen otelin önünde görünce yanlarında durdu Toprak.

Kocasının yanında oturan Hande kafasını camdan çıkararak,

" Günaydın kumrular."

Yeşim, " Günaydın."
Derken Toprak sessiz kaldı.

" Ee kuzen.
Teklif senden geldiğine göre sen ısmarlıyorsun değilmi.? "

" Evet."

" Madem öyle güzel bir yer olsun lütfen. "

Toprak:

" Tamam hadi gidelim. "

" Tamamda kuzen, nereye? "

Toprak cebinden anahtarı çıkarıp arabanın içine doğru atarak,

" Bizim yere.
En iyi kahvaltı bizim yerimizde var."

Derken kız Çetin'e döndü.

" Duydun kocacım.
Kuzeni takip ediyoruz."

" Hay hay."

Cama doğru eğilerek Toprak'a baktı.

" Önden buyur kuzen bey."

Yeşim arkada keyifle dinliyordu konuşulanları. Bu çift çok sevimli ve eğlenceliydi. Çokta samimi.
Toprak motora gaz vererek hareket etti.

Önde Toprak'ın arkada Çetin'in iki araç yola çıktılar.
Yarım saat sonra mekana geldiklerinde parka bırakılan araçlarla inip mekana girildi. Çalışanlar yine kapıda karşıladı iki çifti.

Birlikte gölgelikli terasa çıkarak her zaman kendisine ait olan masaya geçtiler.

İki garson seri şekilde masayı donatırken Yeşim başını denize doğru çevirdi.
Yine hafif bir rüzgar ve deniz kokusu hakimdi mekana.
Bu yüzden burayı çok sevmişti. Bu koku hafızasında en güzel günlerini hatırlatacaktı ona.

Masa donatıldıktan sonra çaylar servis edildi. Garsonlar döndükten sonra kahvaltıya başladılar.

Çetin ve Hande tabaklarına aldıkları kahvaltılıklarla keyifle yemeye başlarken Toprak ve Yeşim'de tabağına her şeyden biraz bıraktı.

Yeşim'in rahat hareketleri
Hande ve Çetin'in dikkatini çekti. Şaşkın şekilde izlerken bu kez Toprak'ın dikkatini çekti halleri.

" Hande, Çetin.? "

İkiside önce Toprak'a sonra Yeşim'e baktılar.

Hande çenesiyle kızı işaret ederek.

" Şey Yeşim sanki..." Dedi ve durdu.

Nasıl söyleyeceğini düşündü Hande. Kızın kırılmasını istemiyordu.
Yeşim ilk karşılaştıklarında karanlık yüzünden nerdeyse hiç göremezken şuan gündüz olması sebebiyle masayı gördüğü çizgiler sayesinde algılayabiliyordu. Ama Hande bunu bilmiyordu tabi.

Yeşim Hande'ye dönerek gülümsedi.

" Yeşim körken nasıl bu kadar rahat hareket ediyor diye kafanız karıştı sanırım.
Evet ben körüm. 5 yaşımdan beri hemde. Ama yinede görebilirim..
Sadece farklı şekilde. "

Hande kaşları havada ağzı açık kaldı yine.

" Anlamadım..
Gerçekten görebiliyormusun? Yani.."

" Evet ama sadece çizgiler şeklinde.

Yani şöyle.
Seni, eşini, Toprak'ı yakınımda olan her şeyi görebilirim.
Sadece 5 yaşında bir çocuğun siyah bir kâğıda beyaz bir kalemle çizdiği resimler şeklinde.

Tabi karanlık olmadığında.
Bu şekilde görebilmen için aydınlık olması gerekiyor.
Sizinle ilk karşılaştığımızda karanlık olduğu için görememiştim."

Hande ellerini birbirine vurarak.

" Bu inanılmaz.
Harika.
Olağan üstü birşey.

Toprak sen bunu biliyor muydun? "

" Tabikide biliyordum. "

" Çok kötüsünüz. Neden söylemiyorsunuz.? "

" Karıma uzaylı muamelesi yapma Hande."

" Yeşim özür dilerim gerçekten öyle bir niyetim yoktu. Valla bak. "

" Önemli değil Hande. "

" Şaşırmanız bittiyse yemeye dönelim." Dedi Toprak.

Birlikte yemeye devam ederken Hande:

" Ne kadar daha burdasınız Toprak? "

" Bir kaç gün.
Sonra döneriz. "

" Bizde öyle."

Dedi Hande.
Bir süre sonra kahvaltı yapılmış kahveler gelmişti. Sohbet eşliğinde içilen kahvelerden sonra,

" Artık kalkalım mı Yeşim."

" Olur kalkalım.
Hande'leri de tutmayalım hem. Belki başka programları vardır."

" Aslında Armin davet etmişti. Ama önce otele uğrayacağız."

" İyi, o halde kalkalım."

Toprak'ın ardından herkes yavaşça kalktı.
Yeşim Toprak'ın koluna girerken Hande Çetin'e eşlik etti.

Mekandan çıktıktan sonra. Toprak önce Yeşim'e giydirdi kaskını. Sonrada kendi giydi. Motora binerken Çetin ve Hande arabaya bindiler.

Park alanından önce Çetin, ardından Toprak çıktı.
Sahil yoluna girerek otele doğru yol aldıktan bir süre sonra Toprak, hizasında yol alan siyah aracı fark etti.
Adamın sürüş şeklini beğenmediği için hızlanarak hizayı bozdu.
Ama siyah camlı araç yine hizaladı motoru.

Toprak durumdan huylansada arkasında oturan Yeşim yüzünden daha fazla hızlanmıyordu. Bu yüzden yavaşlarak aracın gerisinde kaldı.

" Siktir olup gitsene piç. "

Dedi bağırarak.

" Toprak ne oluyor? "

" Yok birşey güzelim."

Bir süre önden giden araç yeniden yavaşlayarak aynı hizaya geldi.

Toprak iyice sinirlenirlen aracın siyah camı açıldı. Toprak gördüğü yüzle şaşırarak baktı adama. Bir önüne bir araçtaki adama bakıyor, gördüğü yüzden emin olmaya çalışıyordu.

Sonunda,

" Murat." Dedi emin şekilde.

Doğum gününde dövdüğü adam peşinden Antalya' ya gelmiş Toprak'a tuzak kurmuştu.

" Seni orospu çocuğu." Dedi hırlayarak.
Murat camdan bağırarak konuştu.

" Merhaba Karakoç ve elveda."

Dediği anda direksiyonu motora doğru kırdı. Toprak aynı anda diğer şerite geçmeye çalıştı ama karşıdan gelen araç yüzünden yalpalayarak önceki şerife geçmek isteyince bu kez Murat sıkıştırdı.

Toprak motorun hakimiyeti kaybederken artık çok geçti. Bariyerlere çarpan motor üzerinde Toprak ve Yeşim'le birlikte yolun dışına savruldu.

********************************

Eveeet. Bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlar itina ile alınır.
Gelecek bölümde görüşmek üzere


 

Loading...
0%