Yeni Üyelik
24.
Bölüm

K.k 23 Kaza

@azamet_29_2

Hatalarım varsa affola.
Keyifli okumalar canlarım.

Oy ve yorumları bekliyorum.

*******************************

Toprak motorun hakimiyetir kaybederken artık çok geçti. Bariyerlere çarpan motor üzerinde Toprak ve Yeşim'le birlikte yolun dışına savruldu.

*****
Hande'den

Toprak ve Yeşim ile birlikte mekandan çıktık. Arabaya binerken Çetin'le birlikte Toprak ve Yeşim'e bakıyorduk.

Toprak bir bebekle ilgilenir gibi ilgileniyordu Yeşim'le. Ne kadar sevdiği her halinden belli oluyordu. Ama nasıl bu kadar aşık olmuştu bu kıza böyle, orasını aklımız almıyordu.

Toprak'ın aşk hayatı hiç olmamıştı. Babasının yüzünden o izle yaşamak zorunda kalınca, kızlar Toprak'a yaklaşmaz olmuştu.
Yaklaşanlar ise yanında en fazla 1-2 gün kaldırdı.

Ama Yeşim...
O çok farklı, enteresan biriydi. En başta gözleri...
İlk kez gördüğüm bir renge sahipti gözleri. Cam yeşili...
Üstelik hem kör hem görebilen biriydi ve birbirlerini tamamlayan iki insan olmuşlardı. Hallerine gülümseyerek bindim arabaya.

Biz önde onlarda arkada ayrıldık park yerinden.
Trafiğe girerek otele doğru yola çıktık.

Bir süre yol aldıktan sonra arkamızdan gelen Toprak'ın hareketleri dikkatimizi çekti.

Çetin:

" Ne yapıyor bu Toprak.
Neden bir hızlanıp bir yavaşlıyor? "

Koltukta geriye doğru dönüp arka candan baktım. Hemen yanındaki siyah araç dikkatimi çekti.

" Çetin, yanındaki araç Toprak'ı sıkıştırıyor. "

Çetin bir yola, bir aynadan Toprak'ın yanında ilerleyen araca bakıyordu.

" Sabah sabah içmiş mi derdine ne bu piçin? "

Bir anda Toprak'ın hızla diğer şerit geçtiğini sonra yeniden eski şeritine döndüğünü görmemizle o siyah araç tekrar sıkıştırdı Toprak'ı.

Toprak motorun kontrolünü kaybedince korkudan attığım çığlığımla birlikte birden bariyerlere çarparak motorla birlikte yolun dışına savruldular..

Çetin aynadan gördüğü kaza ile,

" Kahretsin." Diye bağırırken ben panikle Çetin'in koluna yapıştım.

" Çetin dur!
Kaza yaptılar dur! "

" Hande bırak kolumu birden duramam bizde kaza yaparız. Bırak.! "

Haklıydı. Biraz daha ilerleyerek yavaşlayıp sonrada durduk. Hızla arabadan inerek gelen araçların arasından koşarak karşıya geçip yanlarına geldik. Ellerim ağzımda bir çığlık atarak kala kaldım.

Toprak yerde baygın Yeşim'de ondan 6-8 metre kadar ilerde baygın yatıyordu.
Çetin koşarak Toprak'ın yanına giderken,

" Hande Yeşim'e bak."

Dedi. Kendime gelip Yeşim'in yanına koştum. Bizden sonra bir kaç kişi daha durup yanımıza gelirken ambulans çağırın diye feryad ettim.

İçlerinde bir kadın telefonuna sarılıp ararken bende yan üstü yatan Yeşim'in yanına çökerek kaskının camını açtım sadece. Dokunamadım çünkü kaskından başka koruyucusu yoktu. Kırık çıkık olabilir yada ters bir hareketim yüzünde bir zarar görebilirdi. Elimi yavaşça omuzuna koyarak yanına eğilip seslendim.

" Yeşim.
Yeşim, beni duyuyormusun.
Yeşim cevap ver! "

Ama cevap vermedi. Beyaz tulumdaki kan izlerine baktım korkuyla.

" Allahım yardım et ne olur. "

Dedikten sonra,

" Çetin, Toprak nasıl?" Dedim yanına gelerek.

Çetin'de benin gibi sadece kaskının camını açarak Toprak'a seslendi.

" Toprak!
Toprak oğlum cevap ver lan!
Toprak cevap ver!"

Yeşim'in aksine Toprak gözlerini açtı.

" Toprak...
Toprak iyimisin? " Dedim.

Toprak bize anlamaz şekilde baktı bir kaç saniye.

" Çetin...Hande...
Ne oluyor? "

Sonra olanları hatırlamış olmalıki aniden doğrulup,

" Yeşim! " Dedi.

" Yeşim, Yeşim nasıl? "

Çetin Yeşim'e bakınca Toprak hızla o yöne döndü. Yerinden kalkarken,

Çetin:

" Toprak kıpırdama ambulans çağırdık." Desede duymadı bile.

Zar zor yerinden kalkarken Çetin yardım etti. Toprak sonunda kalkarak başındaki kaskı çıkarıp öfkeyle yere fırlayarak Yeşim'in yanına koştu. Bizde peşinden.

Yeşim'in yanına çöktü Toprak.

" Yeşim." Dedi korkuyla.

Titreyen elini uzatıp kolundan tutarken nerdeyse ağlayacak gibiydi. Aynı elini sırtına koyarken yüzüne doğru eğildi.

" Yeşim." Dedi.

" Yeşim aç gözünü.
Ne olur aç.
Güzelim öldürme beni. "

Gözleri Yeşim'in bedeninde gezdi. Beyaz kıyafetinde gördüğü kan lekeleriyle elleri saçlarına gitti.

" Kahretsin!
Özür dilerim güzelim benim suçum. Çok özür dilerim."

Yeşim'in dizlerinde dirseklerinde kan lekeleri vardı. Düşerken sürtünmeden dolayı ikiside yara bere içindeydi.

O sırada ambulansı duyduk.
Yolun hemen yanında durdu araç.

Toprak Yeşim'e doğru eğildi.

" Tamam güzelim burdayım, yanındayım...
İyi olacaksın. Ambulans geldi. Hastaneye gideceğiz düzeleceksin." Dedi.

Yeşim kendinde değildi ama Toprak sanki o duyuyor gibi konuşuyordu.

Ambulansın açılan arka kapısından doktor ve hemşire inip, koşarak bariyerleri geçip yanımıza geldiler. Diğeri ise portatif sedye ile arkadan geliyordu.

Doktor olan hemen Yeşim'in yanına çökerken Toprak yanında bekliyordu. Biz ise elimiz kalbimizde izliyorduk sadece.

Hemşire damar yolu açarken doktor Yeşim'in başındaki kaskı yavaş hareketlerle çıkardı. Önce kızı muayene etti. Sonrada yavaşça boynuna bir boyunluk taktı. Yeşim hâlâ kendinde değildi. Hemşire açtığı damar yoluna serum bağlarken Toprak doktorun kolundan tuttu.

" Durumu nasıl.? "
Görünürde kötü bir şey yok gibi ama bilemeyiz. Hastanede ayrıntılı şekilde muayene edilir."

Yanımıza gelen sedye ile Yeşim'i dikkatlice sedyeye yerleştirdiler. Toprak'ta dahil 4 kişi sedyeyi 4 taraftan tutarak yola çıktılar.

Bariyerlerin üzerinden geçerek ambulansa giderken bizde koşar adım arabaya döndük. Yeşim'i ambulansa aldıklarında Toprak'ta yanına binince bizde arabaya bindik. Ambulans önden bizde hemen arkasından yola çıktık. Önümüzdeki ambulans olunca hastaneye ulaşmak daha kısa sürdü.

Birlikte acil girişine geldigimizde arabayı kenara park edip inerken Yeşim'i de sedye ile indirdiler. Hızlı adımlarla içeri götürürlerken Toprak'ta yanında koşar adım eşlik ediyordu.
Çetin ile birlikte peşlerinden girdik bizde. Yeşim'i hemen acil müdahale odasına aldıklarında biz dışarda kapının hemen önünde bekledik.

Toprak ağlamaklı gözlerle ileri geri yürüyor akla hayale gelmedik küfürler eşliğinde Murat denen birine sövüp sayıyordu.
Murat her kimse ona olan sövmeleri bitince sıra kendine geldi. Bu kez duvarı yumruklayarak kendine sövüp saymaya başladı.

" Daha dikkatli olmalıydım.
Benim yüzümden oldu.
Benim yüzünden, benim yüzümden." Dedi durdu.

" Kuzen sakin ol lütfen.
Yeşim iyi olacak."

Toprak sinirle bakarken,

" Gel sanada bir baksınlar."

Dedi Çetin Toprak'a bakarak.

Onunda kollarında ve dizlerinde sıyrıklar vardı. Ama dinlemedi bile.

" Gerek yok ben iyiyim."

Derken koltuğa oturup dirseklerini dizlerine koyarken başını ellerinin arasına aldı.

*****

Bir süre sonra kapı açıldı. Yeşim hemşirelerle birlikte odadan çıktığında Toprak anında yanına geldi.

" Nereye götürüyorsunuz?" Dedi endişeli.

O sırada doktor,

" MR ve röntgen alacak arkadaşlar.
Siz eşimiziniz. "

" Evet.
Karım nasıl? "

Dedi Toprak Yeşim'e bakarak.

" Eşiniz beyin sarsıntısı geçirmiş."

" Ne?
Ne diyorsun doktor? "

" Durum bu.
Önemli birşey varmı diye emin olmak için MR istedim. "

Hande:

" Doktor Bey beyin sarsıntısı ne demek, yani çokmu kötü birşey. "

Bu tür kazalarda yada kafaya bir cismin çarpması sonucu gelişen geçici bir durum. Umarım en hafif şekilde atlatır."

" Ne demek istiyorsun doktor? "

" Beyin sarsıntısında baş ağrısı, bilinç kaybı, yaralanma sürecinde yaşananları hatırlamama, işitme, görme, tat ve koku duyularında değişiklikler, dikkat eksikliği, kafa karışıklığı, duygusal dalgalanmalar, yorgunluk gibi belirtiler görülebilir.
Beyin sarsıntısı genelde iyileşir ama bazen bu süre uzayabiliyor. "

" Şimdi ne olacak peki. " Dedi Toprak.

" Şimdi öncelikle MR ve röntgen çekilecek. Sonrasında odaya alacak arkadaşlar. Size uzman bir doktor yönlendireceğim. Eşiniz uyandığında tekrar muayene edecek arkadaş.
Bu arada MR ve rontgende bir şey ile karşılaşırsak hemen müdahale edeceğiz.
Tekrar geçmiş olsun." Diyerek uzaklaştı doktor.

Toprak sıktığı yumruğunu öfkeli bir bağırışla duvara geçirdi. Bir daha ve bir daha. Çetin önüne geçip tutmasa elini kırana kadar vurabilirdi o duvara.

" Sakin ol Toprak.
Sen de böyle yaparsan Yeşim'e nasıl destek olacaksın.
Duydun geçici birşeymiş. Düzelecek inşallah. "

" Hande yanına gelip sarıldı. Sakin ol kuzen. Yeşim için güçlü olmalısın."

Çetin:

" Hadi Yeşim'in odasına çıkalım."

Diyince birlikte hızlı adımlarla asansöre yürüyerek bindiler. Yatan hasta katına gelerek oda numarasının 507 olduğunu öğrenip odaya ilerlediler.

Odaya geldiklerinde Yeşim yatağa alınmış üzerine hastane kıyafetleri giydirilmiş serum takılıyordu.

İşi biten hemşire geçmiş olsun diyerek çıktığında Toprak gözleri Yeşim'de yanına gelerek yatağın kenarına oturdu. İki elini kızın yanaklarına koydu. Dudaklarını alnına bastırarak bir süre orda kaldı.

Bir süre sonra geri çekilip,

" Güzelim...
Aç gözlerini...
Hasret bırakma cam yeşillerine. Sürgün etme beni uzaklarına."

Hande ve Çetin adama baktılar. Hiç görmedikleri bir Toprak vardı karşılarında. Ne yapacaklarını ne söyleyeceklerini bilemediler.

Sonunda Çetin Toprak'ın yanına gelerek,

" Toprak biz burdayız.
Sen gidip üzerini falan değiş istersen."

" Olmaz burdan ayrılamam. Onu yalnız bırakmam. Uyanıp beni bulamazsa korkar."

" Tamam kuzen o zaman anahtarı ver biz sana bir şeyler getirelim."

Dedi Hande.
Toprak anahtarı çıkarıp gözleri hâlâ Yeşim'de uzattı Hande'ye.
Hande ve Çetin anahtarı alıp karavana gitmek üzere odadan çıktılar. Toprak bir süre daha oturup sevdiğini izledi. Aklı başına gelince hemen ayağa kalkıp telefonunu çıkararak Doğu'yu aradı.

İlk çalışta açıldı telefon.

" Alo abi."

" Doğu kulağını aç beni iyi dinle. O orospu çocuğu Murat burdaydı. Onun yüzünden kaza yaptık. Yeşim hastanede yatıyor. "

" Ne diyorsun abi?
İyimisin. Yeşim iyimi?

Hemen Sinan'la yola çıkıyoruz abi."

" Hayır Doğu."

" Ama abi! "

" Doğu...
Bana o iti bulacaksınız.
O Murat piçini bulup önüme koyacaksınız. Onun bütün kemiklerini ellerimle kıracam. Arkadaşlarını tek tek bulup konuşturun.
O Murat burdan kaçmış dönüyor olabilir. Burda bir yerde de saklanıyor olabilir. Tanıdığı tanımadığı, selam verdiği selam aldığı kim varsa toplayın.

Doğu... Murat'ı bulmadan beni arama."

" Tamam abi."

Toprak telefonu kapatırken kapı tıkladı. Açılan kapı ile içeri elinde kağıtlarla yaşlı bir doktor girdi.

" Geçmiş olsun.
Ben doktor Bülent. Şuandan itibaren eşinizin doktoru benim."

" Doktor bey.
Neden hâlâ uyanmadı. Kötü birşey yok değilmi."

" Sonuçlar temiz.
Görünen kötü bir durum yok. Uyanmamasına gelince beyin bazı durumlarda mesela korku panik gibi, kendini dinlenmeye alır.
Hasta uyanmak istemez. Bırakalım kendini iyi hissedene kadar uyusun. Yarın sabaha kadar uyur diye düşünüyorum."

" Ama uyanır değilmi."

Doktor elindeki kağıtları tekrar gözden geçirdi.

" Uyanmasını engelleyecek bir durum söz konusu değil. Aslında çok şanslısınız motor kazası yapıp kırık çıkık olmadan kurtulduğunuz için.

Eşiniz uyandığında hemşirelere söylerseniz bana haber verirler hemen gelirim."

" Tamam. Teşekkürler doktor bey."

Doktor odadan çıktıktan sonra Toprak odadaki koltuğa bıraktı kendini gözleri Yeşim'de öylece izledi.

Geçen bir kaç saatten sonra Hande ve Çetin ellerinde kıyafet çantasıyla geldiler.

Hande gelir gelmez.

" Toprak. Doktor geldimi? " Diye sordu.

" Hı hı. Geldi."

" Ne dedi?
Kötü birşey yok değilmi? "

" Sonuçlar iyiymiş.
Sabaha kadar uyur diyor."

" Ay çok şükür.
Bir an gerçekten korkmuştum."

Toprak kıyafet çantasını alıp banyoya geçti. Elini yüzünü yıkayarak üstündekileri değiştirdi.
Odaya girdiğinde,

" Çocuklar sağolun.
Burda beklemenize gerek yok. Gidin dinlenin. "

" Olmaz burda kalmak istiyoruz."

" Hande burda kalmak yorulmanızdan başka bir ise yaramaz. Gidin dinlenin sabah gelirsiniz."

Çetin:

" Emin misin? "

" Gidin işte yormayın beni, sabah gelirsiniz."

" Peki öyle olsun.
Bir ihtiyaç olursa ara, hemen geliriz."

Hande ve Çetin odadan akılları onlarda kalarak çıktılar.

Onların ardından Toprak Yeşim'in yanına geldi yeniden. Yaklaştı yüzüne baktı sevgiyle. Sonra eğildi kulağına doğru kavis aldı dudakları.

" Yeşim'im, güzelim, yeşillerini özledim. Aç gözlerini bitir bu özlemi ne olur. "

Dedikten sonra biraz geri çekildi. Bu kez dudaklarına kavis aldı dudakları. Bir buğse bıraktı.

Yerinde doğruldu, sonra geriledi, kendini arkasındaki koltuğa bıraktı.
Birazda orda izledi kızı.
Sonrada yorgunluğuna yenilip uyuya kaldı koltukta.

*****

Sabah yerinden sıçrayarak kalktı Toprak. Önce Yeşim'e sonra saate baktı. Sabah 7 yi biraz geçiyordu.

Uyuya kalmıştı. O uyurken Yeşim'e birşey olur diye endişe etmişti ama uyuya kalmıştı. Hemen kalkıp kızın yanına geldi. Yeşim hâlâ uyuyordu. Arkasından kapı tıkladı, sonra açıldı. Gelen kişi elinde serum ile hemşireydi.

" Günaydın.
Serumu değişeceğim."

Dediğinde Toprak bir adım geriledi.
Hemşire biten serumu çıkarıp diğerini taktıktan sonra.

" Geçmiş olsun." Diyerek çıkarken Toprak,

" Neden uyanmıyor." Dedi.

Kız:

" Bülent hoca 1-2 saate uyanmasını bekliyor."

Dedikten sonra odadan çıktı.
Toprak cevap vermeden kıza döndü.
Yanına geldi, yatağın kenarına oturdu. Elini büyük ellerinin arasına aldı. Dudaklarına götürüp avucunun içini öptü, sonra yanağına koydu.

" Uyan güzelim."

Hâlâ uyuyordu sevdiği kadın.
Özlemişti. Gözlerini, sesini gülüşünü özlemişti bir günde. Elini yavaşça yanına bıraktı. Ayağa kalktığında odanın kapısı yine tıkladı.

Açılan kapıda Hende'yi gördü.
Yeşim'e bir bakış atıp kapıya yöneldi Toprak. Odanın dışına çıktı.

Çetin ve Hande merak ettikleri için duramamış sabahın bu saatinde gelmişlerdi.

" Nasıl odu? " Dedi Hande.

" Hâlâ uyuyor.
Doktor 1-2 saate uyanmasını bekliyor."

Çetin devam etti.

" Toprak orda ne oldu?
Nasıl oldu kaza? Bir ara hızlanıp yavaşladığını gördüm sonra birden kontrolü kaybettin."

Hande:

" Nasıl korktum anlatamam. Sizi öyle yerde görünce aklım çıktı."

" İstanbul' dan bir hasım. Buraya gelmiş şerefsiz.. Trafikte bizi sıkıştırdı."

" Ama burdan bir çıkalım ilk iş onun bütün kemiklerini kıracam. Hemde bizzat ellerimle. "

" Başını derde sokma kuzen.
Bak artık yalnız değilsin. Yeşim var. Sana ihtiyacı var. Onu bırakıp cezaevlerindemi sürüneceksin. "

" Yaptığını yanına bırakacak değilim."

Demiştiki, odadan bir gürültü koptu.

Toprak duyduğu gürültüyle hızla içeri girdi. Yeşim uyanmış ayağa kalmak isterken yere düşmüş, düşerken de serum askısınıda devirmişti.

Çünkü yaşadığı korkuyla yine tamamen karanlıkta kalmış bilmediği bir yerde uyanınca dahada korkmuştu. Yerden kalkarken serum elinden çıkmış kelebekten kan damlıyordu. Toprak hem korku hemde kızı ayakta görmenin sevinciyle,

" Yeşim. " Dedi yaklaşarak.

" Yeşim'im" Dedi kollarından tuttu sarılmak istedi.

Kız bir anda hissettiği ellerle kendini geriye çekerek,

" Dokunma bana! "

Dedi yüksek sesle.

" Kimsiniz?
Nerdeyim? "

Toprak duyduğu cümleyle beynine kurşun yemiş gibi hissetti.

" Yeşim. " Dedi.

" Yeşim benim korkma. Toprak..."

Kıza tekrar yaklaşmak istedi ama kız duyduğu ayak sesleriyle, iki eli yarım şekilde havada,

" Uzak dur benden, yaklaşma bana.! "

Diye bağırdı dahada gerilerken.

Hande gördüğü şeyle ben doktoru çağırayım diyerek fırladı gitti.

Toprak afallayıp kalmıştı. Ne söyleyeceğini ne düşüneceğini bilemiyordu.

" Yeşim güzelim sakin ol!
Farklı bir yerde uyanınca yine kafan karıştı sanırım.
Benim Toprak."

Kızın bir eli başına saplanan ağrı yüzünden alnına giderken öne doğru eğildi inleyerek.

" Başım..."

Dedi. Diğer eli hâlâ Toprak'a karşı kendini koruma içgüdüsüyle havadaydı.

Toprak dahada endişelendi. Hâli iyi değildi.

" Yeşim...
Güzelim beni dinle lütfen. Önce bi sakin ol. Kaza geçirdik.
Hastanedeyiz. Lütfen izin ver yanına geleyim. "

Kız, " Hayır. " Dedi.

" Benden uzak durun.
Babamı çağırın. Babamı getirin."

Duyduğu şeyle yaşadığı şokun dozu bir kat daha arttı Toprak'ın.
Kız elinden kaçtığı babasını istiyordu.

Öfkeyle yerinde bir tur dönerek bağırdı.

" Ne oluyor lan! "

O anda kapıdan girdi doktor arkasında Hande ile.

" Doktor." Dedi Toprak adamın yakasına yapışarak.

" Karım beni neden tanımıyor. Neden nefret ettiği babasını istiyor."

Adam Toprak'ın yakasındaki kolları tutarak konuştu.

" Hafıza kaybı." Diyebildi.

" Ne? Ne dedin? "

" Eşiniz hafıza kaybı yaşıyor."

****************************

Eveeeett bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

Loading...
0%