Yeni Üyelik
26.
Bölüm

K.k 25 Görüyorum

@azamet_29_2

" Toprak." Dedi kız.

" Gü- Güneşş... Işığı. "

Ellerini gözlerine bastırarak ovaladı kız.

" Görüyorum."

Dedi sildiği göz yaşlarının yerine yenileri dolarken.

" Güneş ışığını görüyorum Toprak! "

Toprak kızın ne dediğini sindirmeye çalışırken kız heyecanla yerinden fırlayarak gözleri tavanda yataktan kalktı. Aynı anda dönen başıyla elleri gözlerinde gerisin geri düşerek sırtını arkasındaki dolaba çarparak olduğu yere düştü.

" Yeşim! "

Toprak korkuyla anında yatağın üzerinden geçip Yeşim'in yanına gelerek diz çöktü.

" İyimisin güzelim?
Başınımı çarptın. Canın acıyor mu? "

Kız eli alnında,

" Ba- başım dönüyor.
Midem...
Midem bulanıyor. "

Yeşim'in bugüne kadar körlüğüne uyum sağlayan beyni ve dengesi bulanıkta olsa yeni görüşü yüzünden dengesini sağlayamıyordu. Buda baş dönmesi ve mide bulantısına sebep olmuştu. Toprak elini kızın gözlerinin üzerine kapattı.

" Tamam güzelim önce bi sakinleş. Derin nefes al."

Kız Toprak'ın dediğini yaparak derin, derin bir kaç nefes aldı. Baş dönmesi yavaşladı. Bulantısı geçerken, elleriyle Toprak'ın kolundan tuttu.

" Toprak."

Dedi ağlayarak.

" Gördüm.
Güneşin parlayan ışıklarını gördüm. Yemin ederim gördüm. Bana inan. "

" İnanıyorum güzelim.
Şimdi elimi çekeceğim gözlerini açma tamam mı.? "

" Tamam." Dedi kız başını sallayarak.

Toprak elini çekerek Yeşim'i yerden kaldırıp yatağın kenarına oturttu.
Hemen yanınada kendi oturup kıza döndü.

" Şimdi yavaşça gözlerini aç."

Kız yine dediğini yaparak gözlerini yavaşça açtı.

" Yine görebiliyor musun? "

Yeşim'in açılan göz kapaklarıyla ışığa kavuşan göz bebekleri karşısındaki adama bakarken Toprak'ın gözleride kızın göz bebeklerindeydi.

Dikkatle baktı cam yeşillerinin ortasındaki siyaha.
Kızın dikkatli bakışlarıyla o siyahlar büyüdü, küçüldü Toprak'ı görmeye çalışan kızın çabasına tepki verdi odaklanmaya çalışarak.

Toprak gördüğü göz bebekleriyle sevinç ve şaşkınlıkla bakarken Yeşim'in gözleri doldu doldu boşaldı.

" Toprak..."

Dedi ellerini adamın yüzüne doğru uzatarak avuçlarının arasına aldı.

" Toprak."

Dedi tekrar. Kaşlarında gözlerinde uzayan sakallarında gezdi elleri. Parmakları adamın dudaklarında gezdi. Yüzündeki yarada gezdi.

" Seni...
Seni görüyorum. "

Dediğinden gözlerinden bir dalga daha boşaldı yanaklarına doğru.

" Net değil.
Çok bulanık, ama görüyorum Toprak! Çizgi değil, renk değil Toprak. Sensin."

Derken akın akın geldi göz yaşları bu kez.

**Toprak....

Bir kaç dakika bile olsa seni görebilmeyi çok isterdim.
Bunun için bütün hayallerimden, arzularımdan vazgeçebilirim. Sadece 1 dakika. Bana bir ömür yeterdi.
Çizgilerle değil, renklerle değil gerçekten görebilmeyi çok isterdim.**

Söylediği bu sözler geldi aklına.

Sevdiği, görmeden aşık olduğu adama sarıldı. Yüzünü adamın boynuna gömerek ağlamaya devam etti. Toprak kollarının arasındanki mutluluktan ağlayan kıza sıkıca sarıldı.

" Şşiitt.
Güzelim, bir tanem bu çok, çok iyi. Senin adına çok mutlu oldum.
Bu bir mucize. Ağlama.
Mutlu olmalısın..
Eliyle saçlarını okşadı kızın.

" Hadi önce bir sakinleş güzelim."

Derken kızın kollarını boynundan indirip geriye çekildi. Yeşim'in yüzünü avuçlarının arasına alarak baş parmaklarıyla akan gözyaşlarını sildikten sonra sırayla iki gözünden, sonrada dudaklarından öptü.

" Şimdi hemen hastane gidiyoruz.
Bir göz doktoruda görsün. Bakalım ne söyleyecek tamam mı. O zamana kadar gözlerini kapalı tutmaya çalış. Başın yine dönebilir. "

" Tamam."

Dedi kız, heyecandan titreyen sesiyle.

" Toprak ben...
Ben çok heyecanlıyım. Yeniden görebilmek...
Seni...
Seni görebilmek en çok istediğim şeydi. "

Yeşim'in gözlerinden yaşlar tekrar firar ederken Toprak'ın yüzü güldü.

" Hadi kalk güzelim. Üzerimizi giyip çıkalım."

" Tamam."

Dedi kız gözlerini elleriyle silerek kapatırken.
Toprak dolaptan kıyafetlerini alırken Yeşim,

" Toprak."

" Efendim."

" Hastaneye nasıl gideceğiz. Motor kazadan sonra çalışıyormu. "

Toprak anlık durdu.
Motor çalışmak bir yana kendinde bile değildiki. Kazadan sonra emniyetin parkına çekilmişti büyük ihtimalle. Taksi içinde uzaktı park alanı. Üzerini değişirken,

" Güzelim motor bizde değil taksi çağırmakta zaman kaybettirir. "

" Peki ne yapacağız? "

" Daha iyi fikrim var.
Karavanla gideceğiz. Karavan varken neden araç arayalım. "

Kız şaşırsada doğruydu. Gerçi koca aracı trafikten geçirip hastane parkına sokmak zor olacaktı ama en iyi seçecekti yinede.

" Sonrada emniyetten motoru alırız."

Bir süre sonra Toprak ve Yeşim giyinerek ön koltuklara oturdular.
Toprak motoru çalıştırıp gaza basarken Yeşim'in gözleri hâlâ kapalıydı. Başının dönmesinden ve midesinin bulanmasından korktuğu için açamıyordu.

Toprak karavanı yavaş yavaş park alanından çıkararak çevre yolundan şehir merkezine doğru kırdı direksiyonu. 1 saat kadar sonra büyük karavan dün ayrıldıkları hastanenin önünde yol kenarına parketti.
Toprak kontağı kapattıktan sonra kalkıp Yeşim'i de kaldırarak büyük kapıdan önce kendi inip sonrada kızı indirdi.

Aracın kapılarını kilitledikden sonra Yeşim'i yanına çekerek kolunu arkasından beline sardı.
Birlikte binadan girerek göz polikliniğin olduğu bloka geçtiler.
Yarım saatin sonunda Yeşim ve Toprak yaşlı ve deneyimli göz doktorunun karşısında, Yeşim muayene koltuğundaydı.

Doktor Yeşim'in hikâyesini dinlemiş. Sonrada kızı muayeneye geçmişti. Son model cihazlarla yaptığı incelemeden sonra kızın görüşünü onayladı.

Yıllar sonra kızın görme yetisi yerine gelmiş bulanıkta olsa görmeye başlamıştı. Bu barizdi. Doktor koltuğuna oturup karşısında oturan Yeşim ve Toprak'a bakarak,

" Evet Yeşim Hanım.
Haberler iyi.
Küçükken geçirdiğiniz kaza ile kaybettiğiniz görüşünüzü yeniden kazanmaya başlamışsınız. Geçirdiğiniz sarsıntı bir şekilde görme sinirlerinizi olumlu yönde etkilemiş."

Kız çocuk gibi ellerini çırptı. Sevinçten parlarken yeşillerine yine cila çekildi. Heyecan ve sevinçten hızlanan kalbi ile yaşlar hücum etti gözlerine.

Doktor,
" Böyle vakalar duymuştum ama ilk kez denk geliyorum. "

" Doktor bey, bundan sonra ne yapmamız gerekiyor. " Dedi Toprak.

" Öncelikle gözlerinizi yormayın, birşeyleri seçebilmek veya net görebilmek için zorlamayın.
Bırakın kendiliğinden yavaş yavaş düzelsin. Kısa sürede tamamen düzeleceğini düşünüyorum. Bu arada size yardımı olacak bir damla verceğim onuda kullanın."

Derken elindeki küçük kağıda ilacın reçete şifresini yazdı.

" Tamam doktor bey. "

" Birde uzun zamandır göremediğiniz için görme bozukluğunuz varmı yokmu anlamamız lazım.
Görüşünüz tamamen oturduğunda bir bozukluk farkedersek tedavisine bakacağız. Tabi bunun içinde kontrollere gelmeniz gerekiyor. "

Toprak:

" Yalnız doktor bey biz tatil için buradaydık ve İstanbul'a döneceğiz."

" Hmm..
Anlıyorum.
O halde size İstanbul'daki doktor arkadaşımın kartvizitini vereyim. Kendisine gidebilirsiniz. Yanlış hatırlamıyorsam Yeşim hanımın durumuna benzer bir durumda hastası olmuştu."

" Olur. Teşekkürler."

Toprak ve Yeşim kartvizitide alarak doktorun yanından ayrılırlarken Yeşim'in yüzü gibi gözleride gülüyordu.

Toprak yine kolunu arkadan Yeşim'in beline dolayarak kendine bastırdı kızı.

" Senin adına çok sevindim güzelim."

Dedi şakağına güzel bir öpücük bırakırken. Yeşim kollarını Toprak'a sararken başını adama yasladı.

Toprak:

" Bunu kutlamalıyız. Bugün ne yapmak istersen onu yapalım.
Tabi önce şu motorumu kurtaralım. Sonrada güzel bir kahvaltı yapalım, ondan sonra."

" Tamam."

Dedi Yeşim ellerini çırparak. Yüzünde güller açıyordu gülerken.
Toprak biliyorduki Yeşim ne zaman ellerini çırpsa çok mutlu olduğunu belli ediyordu ve ışıl ışıl cam yeşilleri onu destekliyordu.

Birlikte binadan çıkana kadar Yeşim gördüğü herşeye bakarak, inceleyerek yürüdü. Sanki yeni doğmuş bir bebek gibi her nesneye yanından geçen her insana çocuğa ilgiyle bakıyor görmeye, sindirmeye, aklına kazımaya çalışıyordu. Bunu yaparkende gülümsüyordu.

Bu yüzdende yavaş adımlarla yürüyordu farkında olmadan. Toprak Yeşim'in halini gülümseyerek izlerken ağır adımlarla yürüyüşüne uyum sağladı. Binadan çıkarak önce eczaneden damlayı aldılar. Sonra karavanın olduğu yere geldiler. Bu süre içinde Yeşim'in gözleri sürekli kendi etrafında döndü durdu. Sanki başka bir boyuta geçmiş gibiydi hali.

Görüşü sabaha göre biraz daha netleşmiş görmeye başlamanın tadını çıkarıyordu.
Karavanın önünde durduklarında kız önünde duran büyük karavana gözlerini kısarak baktı bir süre. Sonra gülümsedi. Şuan çok net olmasada büyüklüğünü ve rengini seçebiliyordu.
Küçük evim diye geçirdi içinden.
Toprak kapıyı açtığında Yeşim Toprak'ın da yardımıyla merdivenleri çıkarak orta bölüme gelip durdu.

Görebildiği karavanın içinde gezdirdi gözlerini. Mutfak bölümü, dolaplar, masa, koltuk arkadaki yatak odası.

Herşeye tane tane göz gezdirdi. Tebessüm etti gözleri yine dolarken.

" Çok güzelmiş.. "

Bu arada Toprak'ta kapıyı kapatıp kızın yanına çıktı.
Yeşim'in gülümseyerek içeriyi izleyen haline baktı bir süre. Sonra arkasına kadar gelip göğsünü kıza yaslayarak kollarının altından belime sarıldı. Öne eğildi, burnunu kızın boynuna gömerek derin bir nefes çekti. Bir öpücük bırakarak,

" Güzelim iyimisin? "

Dedikten sonra yerinde doğruldu.
Yeşim başını salladı evet anlamında.

" Görüntü dahada netleşiyor, sabahki bulanıklık kalkıyor. "

Derken yavaşça arkasını döndü. Karşısında ilgiyle ona bakan adama doğru başını kaldırarak baktı gülümseyerek.
Baktı baktı...

" Daha uzun ve daha yakışıklılıymışsın."

Adam kızın gözlerinde gezdi bir tur.

" Yüzümdeki ize rağmen mi? "

Dedi durgun.

" Evet, ize rağmen."

Derken, kızın gözleri aşkla baktığı orman yeşillerinden yüzündeki ize doğru kaydı.
Şuan çok net olmasada yüzünüde, yarayıda görüyordu.
Ellerini adamın iki omuzuna koyarak ayakkabılarının ucuna yükselirken Toprak'ın bedeni kendiliğinden öne eğildi. Sanki ondan izinsiz Yeşim'e itaat ediyordu.

Yeşim Toprak'ın yüzündeki yara izinin üzerine bastırdı dudaklarını. Toprak'ın gözleri bu kezde kendiliğinden kapandı hissettiği sıcak dudaklarla. Yeniden açıldığında cam yeşillere saplandı bakışları.
Toprak'ın bakışları eşliğinde kızın dudakları yanağına kondu. Daha sonrada kızarmış yanaklarla birlikte Toprak'ın dudaklarıyla buluştu bir buğse şeklinde.
Çok değil birazcık uzaklaşarak,

" Bu dünyadaki en yakışıklı erkek benim kocam. Hem ben önce senin kalbine ve ruhuna aşık oldum. "

Dedi kız birazda çekingen.
Toprak'ın korkusu duyduğu cümle ile dağıldı gitti. Sıkıca sarıldığı bedeni kendine çekerek Yeşim'in dudaklarına bastırdı dudaklarını. Aynı anda kol altlarından yutup kaldırarak orta bölümdeki masaya oturtarak arzuyla, aşkla, istekle öpmeye devam etti.
Kızda boynuna sarıldığı adama aynı şekilde karşılık verdi.
Birbirlerinden zar zor ayrılırken ikiside nefes nefeseydi.

Toprak alnını kızın alnına dayarken,

" Bu evrendeki en güzel kadın ise benim karım."

Dedi. Sonrada kızın kulağına doğru kavis aldı dudakları.
Yeşim'in kulak memesine bir ısırık bıraktı. Kızın dudaklarından bir inleme firar etti. Toprak aynı yeri öptükten sonra,

" Yeşim'im bence gidelim artık. Yoksa kahvaltının yerini sen alacaksın."

Diyince kız kızararak bakışları önünde, ellerini adamın boynundan çekip arkasına alarak geri çekildi.

Toprak gülümseyerek bakarken, kol altlarında tutarak masadan indirdi.

"Hadi geç yerinede gidelim."

Kız görebilsede, ilerlerken Toprak kolundan tutarak yardım etti.

" Yakında tamamen görebileceksin."

" İnşallah." Dedi kız.

" Artık sana yük olmayacağım. Kimseye yük olmayacağım."

Toprak durdu, kaşları çatıldı.

" Sakın birdaha böyle söyleme.
Sen benim yüküm olmadın hiç. Sen benim değerlimsin.
Yüküm değil, bir parçamsın."

Kız başını kaldırıp Toprak'a bakarak sıkıca sarıldı.

" Toprak, teşekkür ederim. Hayatıma girdiğin için, beni sevdiğin ve beni bırakmadığın için çok teşekkür ederim. İyiki o gün sana çarpmışım. İyiki teklifimi kabul etmişsin."

Sessiz geçen bir kaç sahiden sonra.

" Hadi güzelim gidelim yoksa yine yeşillerine cila çekeceksin."

Kız gülümseyerek sildi gözlerini.
Ön koltuğa doğru gelerek yerlerine oturdular. Ardından Toprak motoru çalıştırdı. Hareket ederken,

" Önce motoru alalım sonra kahvaltı için bizim yere gidelim."

" Tamam."

Bir süre yol aldıktan sonra geldikleri emniyetin önünde durdular. Toprak emniyet binasına giderek işlemleri halledip motoru alırken Yeşim karavanda kaldı.
1 saat kadar sonra Toprak motoru almış karavandaki kapalı bölüme yerleştirip kilitlemişti. Sonra tekrar araca binerek direksiyona geçti.
Tekrar hareket ettiklerinde,

Yeşim, " Motor ne durumda? "

" Maalesef kullanılacak halde değil. Dönüşte servise yollarım. "

Dedi trafikte ilerlerken.

" O kazadan sağ çıktığımıza şükredelim. Boynumuzda kırılabilirdi."

Derken Toprak'ın aklına Murat geldi.
Doğu'dan hâlâ haber gelmemişti. Demekki hâlâ bulamamıştı Murat'ı.

" Toprak."

" Efendim."

" Kahvaltıya Hande ve Çetin'i de çağırsak olurmu?
Hem yardımları için teşekkür ederiz hem son kez bir arada oluruz. Malûm tatilimiz nerdeyse bitti."

Toprak kıza bir bakış atarak,

" Eminmisin o iki çatlağı görmek istediğine? "

" Evet. " Dedi kız sırıtarak.

" Ben Hande'yi çok sevdim. Keşke İstanbul'da olsalardı.

Sahi onlar nerde yaşıyordu."

" Çetin'in çalıştığı şirket Ankara'da, onlarda orada yaşıyorlar.
Bizim gibi tatil için gelmişler ve dönecekler.
İllede gelsinler diyorsan çağırırız."

" Çağıralım o halde."

Toprak bir yandan yolu izlerken bir yandan telefonunu çıkararak Hande'yi aradı.
Telefon çalarken ekrandaki saate baktı. 12 ye geliyordu saat.

Bu arada telefon 4.cü kez çaldı ve açıldı.

" Alo. Kuzen.
Hayırdır bi sıkıntı yok değilmi? "

" Yok.
Yeşim ile kahvaltıya gidiyoruz.
Sizide çağırmak için aradım dönmeden son kez görüşmek için."

" Tamaam.
Olur valla bizde yarın sabah dönüyorduk.
İyi oldu bu. Hem Yeşim'e bir hediye vermek istiyordum. İyi denk geldi. Nerdesiniz nerde buluşalım? "

" Biz yoldayız bizim restoranta gidiyoruz. Sizde oraya gelin."

Hande, " Tamam orda görüşürüz."
Dedi ve kapattı.

Hande ve Çetin mekana geldiklerinde büyük karavanı restoranın park alanında görünce şaşırdılar

Hande ve Çetin mekana geldiklerinde büyük karavanı restoranın park alanında görünce şaşırdılar.

Çetin:

" Doğruya motor pert oluşmuştu.
O yüzden koca karavanla gelmişler."

" Keşke aklımıza daha önce gelseydide onlarıda almayı teklif etseydik Çetin."

" Artık çok geç hayatım.
Hadi girelim. "

Bu arada garsonlar masayı hazırlarken Toprak ve Yeşim'de teras korkuluğun önünde denizi izliyorlardı.

Yeşim ilk kez gördüğü bu eşsiz manzaraya hayran hayran bakarak görebilmenin tadını çıkarıyordu.

" Toprak burası harika, olağan üstü bir yer. Çok çok güzel bir manzarası var."

Başını gökyüzüne çevirdi kız.

" Toprak..."

Geldikleri andan itibaren kızın hayran hayran neşeyle etrafına bakan hallerini izleyen Toprak,

" Efendim.." Dedi.

" Biliyormusun, görebilen insanlar bu nimetin kiymetini yeteri kadar bilmiyorlar.
Daha fazla şükretmeliler bence. Görebildikleri hergün için bir yetim sevindirmeliler.."

Gözlerini kocaman açarak gökyüzüne baktı.

" Şükürler olsun Allah'ım."
Dedi içinden.

" İlk fırsatta yetimleri sevindireceğim."

Toprak kıza bakarken Hande ve Çetin de içeri girmiş terasa gelmişlerdi.

" Hu huu...
Kuzeeen biz geldik."

Dedi Hande terasa gelerek masaya doğru yürürken.

" Bakıyorum manzaranın tadını çıkarıyorsunuz."

" Evet."

Dedi arkasını dönen Yeşim sevinçle.
Karşısındaki Hande ve Çetin'i inceleyerek baktı bir süre. İlk kez gerçekten görüyordu onları.

Hande gördüğü çizgilerden çok farklı ve güzeldi. Çetin'de Toprak kadar olmasada gayet yakışıklı biriydi.

" Toprak keşke önceden söyleseydiniz sizide alırdık. Koca karavanı çıkarmışsın."

" Sabah alel acele hastaneye çıkınca burayada karavanla geldik. Akşamada başka yere çekeceğim. "

" Hastanemi neden? "

Yeşim'e baktı ikili.

" Yeşim iyimisin? Bir rahatsızlığın yok değilmi? "

Kız hâlâ Hande ve Çetin'e bakıyordu.

" Yok.
Aksine çok daha iyiyim."

Dedi gülumseyerek herkesle birlikte masaya otururlarken.

" İnanılmaz bir şey oldu. Aslında bir mucize. Kazadan sonra görmeye başladım! "

Dediği anda Hende'den bir çığlık koptu. O kadarki restorandakiler korkuyla kıza baktılar.

" Ne? Ciddimisin?
Gerçekten mi? Nasıl? "

" Doktor geçirdiğim beyin sarsıntısı göz sinirlerimi olumlu şekilde etkilemiş dedi. Küçükkende geçirdiğim bir trafik kazasından sonra kör olmuştum. Şimdi ise tam tersi olmuş. "

Hande ellerini çırparak,

" Bu inanılmaz! "

Diyerek yerinden kalktığı gibi Yeşim'in yanına gelerek sıkıca sarıldı.

" Senin adına çok sevindim canım.
Gözün aydın...
Hemde tam anlamıyla gözün aydın."

Dedi kız gülerek.

Sonrada Toprak'ın yanına gelerek omuzuna bir yumruk atarak,

" Seninde gözün aydın kuzen. " Dedikten sonra sandalyesine döndü Hande.

" Sen şimdi gerçekten bizim gibi görebiliyormusun? "

" Tam değil hâlâ bulanıklık var tabi."

" Olsun yinede hediyemi görebileceksin."

" Hediyemi, ne hediyesi? "

" Sana küçük bir hediye aldım Yeşim. Benden, yani bizden hatıra olarak."

" Hiç gerek yoktu Hande. Neden zahmet ettin."

" Şey...
Ben seni çok sevdim Yeşim.
Umarım arkadaş oluruz.
Bu hediyede başlangıç olur diye umuyorum. "

Diyerek cebinden bir hediye paketi, pakettende bir bileklik çıkardı Hande.

" Gözlerinlede uyumlu
" Gözlerinlede uyumlu."

Hande elindeki bilgeliği uzanıp kızın bileğine geçirdi.

Yeşim şaşkın bakarken, biraz bulanık görsede bikekliğin güzelliğini algılayabilmişti.

" Ben...
Ben. Bunu kabul edemem.
Hem... Benim yanımda sana verebileceğim bir şeyim yok. Hediyeleşme karşılıklı olmalı bence. "

" Arkadaşlığını ver olmaz mı? "

Dedi Hande pat diye bir yandanda gülümserken.

Yeşim'in gözleri yine cilâlanırken ayağa kalkarak kıza sarıldı.

" Çok teşekkür ederim...
Arkadaşım..."

" Evet oldu, işte bu kadar.
Şimdi diğer haberde sıra."

" Ne haberi? "

" Bunuda sen söyle Çetin."

Çetin:

" Kuzen bey dönüşte İstanbul'a yerleşiyoruz. Terfi alarak İstanbul'daki şirkete geçtik. "

" Öylemi sevindim. Tebrikler."

" Teşekkürler kuzen bey."

" Artık dönüştede görüşebiliriz yeni arkadaşımla, öyle değilmi Yeşim. "

" Tabiki çok mutlu olurum. "

*****

Hayatımın en, en, en, güzel, mutlu ve heyecanlı gününü geçirmiştim bugün.
Dün akşama kadar göremezken bu sabaha görerek uyandım ve inanamaz şekilde bir şok yaşadım.

İlk şoku atlattıktan sonra Toprak ile birlikte tekrar hastaneye gittik. Göz doktoruna nasıl kör olduğumdan başlayarak bu sabah nasıl uyandığımda dahil her şeyi anlattım.
Muayeneden sonra doktor geçirdiğim sarsıntının göz sinirlerimi olumlu etkilediğini söyledi. İşte bu benim için 2.ci mucizemdi.
Zira hayatımdaki ilk mucize Toprak Karakoç'tu.

" Güzelim geldik."

Başımı kaldırıp geldiğimiz yere baktım. Merkezin dışınsa sahile yakın yüksek bir yerde deniz manzaralı bir noktada durmuştuk. Gerçi şuan nerdeyse tamamen karanlık olmuştu ama denizin kokusu açık camlardan geliyordu.

" Bu gece burda konaklayacağız."

" Olur."

Yemek yiyip çıkmıştık yola.
Üzerine bir çay güzel giderdi.

" Çay içelim mi. Ben yapacağım. " Dedim.

" Olur. " Dedi Toprak.

Koltuktan kalkarak mutfak kısmına geldik. Toprak koltuğa otururken bende dolaptan çaycıyı çıkararak su ile doldurup pirize taktım. Su ısınırken dolaptan bardakları indirdim.

" Görerek bir şeyler yapabilmek meğer ne kadarda kolay ve güzelmiş."

Söylediğim cümleyle Toprak yerinden kalkıp yanıma gelerek durdu. Kollarını bana dolayarak beni kendine çevirdi.
Gözleri yüzümde dolaştı, gözlerimde oyalandı ve dudaklarında durdu. Elini nazikçe çene altıma koyup kaldırarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Uzun bir öpüşle öperken kollarımı tutarak boynuna bıraktı. Ben ona sarılırken kol altlarımdan tuttu beni kucağına kaldırırken bacaklarımı beline sardı. Hâlâ dudaklarımda olan dudakları uzaklaştığında,

" Çaydan vazgeçtim.
Seni özledim, seni istiyorum Yeşilim."

Derken yatak odası bölümüne gelmiştik çoktan.
Beni yatağa bıraktığında dudaklarını yeniden dudaklarımda hissederken ağırlığınıda üzerimde hissettim.

Sonra dudakları tekrar dudaklarıma oradan ayrılarak önce yanaklarıma sonra boynuma oradan da yavaş yavaş aşağılara doğru ilerledi.
Her değdiği yerde bir kelime döküldü
dudaklarından.

" Yeşilim. Yeşil gözlüm. Ruhum, diğer yarım.

En güzel gecelerimin sahibi.

*********************************

Eveeet bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlar itina ile alınır.

Loading...
0%