@azamet_29_2
|
Toprak araçtan indiğinde Yeşim gördüğü adama şaşkın şekilde baka kaldı. Toprak'ın saçı başı dağılmış ellerinin üzeri kan gözleri kan çanağıydı. Açılan bagajın önüne gelerek içindeki adamı yakalarından tutup dışarı çekti. İndirdiği adamı Yeşim'in ayaklarının dibine doğru savurdu. Yeşim önündeki kan revan içindeki adamı görünce bir adım geriye kaçtı. " Karımın ayaklarına kapanacak ve af dileyeceksin." Kız gördüğü görüntüyle ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırdı. Peki yerdeki kimdi. Kız şaşkın karşısındaki adama bakarak, " T-Toprak... Toprak ağır adımlarla Yeşim'in arkasına geçerek kızın omuzunu üzerinden yerdeki Murat'a bakarak konuştu. Kız yerde sağ eli kaburgalarını tutan, yüzü gözü kan içinde, buna rağmen kendilerine kızgın ve dik dik bakan adama baktı. Toprak çenesini kızın sağ omuzuna dayayarak sol elini kızın beline doladı. Silah tutan elini yavaşça kızın sağ kolunun altından geçirip adamın yüzüne doğrulttu. " Güzelim.. Kız bir Toprak'ın elindeki silaha, bir yerdeki adamın gözlerine baktı. " Güzelim..." Toprak kızdan bir insanın hayatını almasını yada vermesini istiyordu şuan. Bu Toprak kesinlikle diğeriydi. " Yaşasın.." Dedi kız. " Toprak... Kıza baktı Murat. Yeşim cevabını yeniledi. " İzin ver yaşasın Toprak." Toprak'ın dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi. " Yaşayacaksın. Doğu! " Dedi Toprak. Doğu anladı. Sinan ile birlikte adamı karga tulumba kaldırıp tekrar bagaja soktular. " O piç herif hayatını senin merhametine borçlu. " Kız aniden arkasını dönerek Toprak'a baktı dolan gözlerle. " Lütfen! Toprak'ın gözleri yine cila çekilmiş olan gözlere kaydı. Ama Murat... Yeşim ise hâlâ bahçede ve olanları düşünüyordu. Az önce yaşadıkları bacaklarındaki dermanı kesmiş kıpırdayamaz olmuşken, sonunda hareket edecek gücü bularak oda arkasını dönüp verandaya yöneldiğinde, arkasından gelen araba sesini duyunca durdu. Geriye dönerek baktığında gelen beyaz arabayı gördü. Bir anda dağılan aklı yerine geldi yeniden. Güneşin üzerinden yansıdığı beyaz araçla artık görebildiğini yeniden hatırladı. Sevinen gözlerle inen kişilere baktı. Nazlı Yeşim'i görür görmez " Yengee. Kanka yengemle abim gelmiş." " Hoşgeldiniz. Ne zaman geldiniz, niye haber vermediniz." Yeşim dolu gözlerle karşısındaki kıza bakıyordu sadece. " Yeşim... " Kızın ağlak haline endişeli şekilde bakarak. Sonra devam etti. " Ne oldu? " Hayır yok... Elini Nazlı'nın yanaklarına koydu. " Sen ne kadarda güzelmişsin Nazlı." Bir Nazlı'ya bir Sırma'ya baktı sonra. " Birbirinize ne kadarda benziyormuşsunuz. " İki kız alık alık Yeşim'e bakıyorlardı. " Yengee. Yeşim artık durmayan göz yaşları eşliğinde gülümseyerek başını salladı evet anlamında. " Yenge! Dedi kız ellerini çırparak. " Ne oluyor. Nazlı koşarak Suna kadına sarıldı. " Daha ne olsun Suna teyze. Kadın kocaman gözlerle baktı kıza. Kadın ağır ağır Yeşim'in yanına geldi. Şaşkın gözlerle baktı Yeşim'e. Sıkıca sarıldı kıza. " Gelin kızım çok sevindim. Nazlı: " Hadi burda durmayalım. Nazlı Yeşim'in koluna girdi. " Hadi yenge, hadi anlat. Yeşim: " Nazlı'cım Toprak anlatsa daha iyi olur aslında . " Neyi ben anlatacağım? " " Abi! Hoş geldin." Geri çekildiğinde, " Sürprizle gelmişsiniz. Yengemin gözleri görüyormuş artık. Nasıl oldu? Nazlı Toprak'ı kolundan tutarak koltukların yanına doğru çekiştirdi. Toprak geldiği koltuğa Yeşim'in yanına bıraktı kendini. " Küçük bir kaza atlattık tatildeyken." Nazlı ve Sırma panikle " Kazamı ne kazası? Diyerek sırayla soru yağmuruna tutarken Toprak ve Yeşim sırayla ikisine bakıyorlardı. " Buradaki Murat'ı biliyorsunuz. Şerefsiz peşimizden Antalya'ya kadar gelmiş. Döneceğimiz gün bizi yolda aracıyla sıkıştırdı. Motora çarparak kaza yapmamıza sebep oldu. Bundan sonra Yeşim devam etti. " Sabah uyandığımda gözlerime inanamadım karavanın tavan camından güneş ışığını görüyordum. Hemen hastaneye bir göz doktoruna gittik. Doktor geçirdiğin kaza göz sinirlerimi olumlu yönde etkilemiş. Dedi. Bu tür vakaları daha öncedende duyduğunu söyledi. Yani o kaza aslında bizim için bir mucize oldu." " Ya yengeee. Dedi Nazlı yerinden kalkıp hem abisine hem yengesine sarılarak. " Kaza için çok üzüldüm. Sırma girdi söze. " Neden bize haber vermediniz. Bununla atlattığınız için şanslısınız. O motorla boynunuz kırılmadığına şükretmelisiniz." Herkes Sırma'ya baktı. Devam etti Sırma. " Kötü bir kazadan mucize ile kurtulmuşsunuz. Gerçekten geçmiş olsun. Yeşim... Toprak hemen yan tarafında oturan Sırma'nın yüzünü gözlerini inceleyerek, " Sen kimsin ve sırma'ya ne yaptın? " Dedi. " Ben değiştim." Diyerek yerinden kalktı. Ağır adımlarla merdivenlere doğru yürürken bir yandan da konuşmaya devam etti. " Belkide hormonlardandır." Sırma merdivenleri bitirip kendi odasına girince, Nazlı gözlerini hâlâ üst kata bakan abisine çevirerek, " Abi sana bir şey söyleyeyim mi? Bugün Sırma ablam beni yemeğe götürdü. Oradan da hastaneye gittik birlikte. Tahlil verdi. Dedi kız. " Nazlı yapma Sırma duyarsa ayıp olacak." " Yenge, abi bu haberi kutlamalıyız. Yıllar sonra yengem yeniden görebiliyor ve bunu bir parti ile kutlamak lazım bence." " Hayır nazlı lütfen. " Hadi ama yenge nasıl gerek yok. " Dedi Nazlı geri oturarak. Toprak: " Nazlı sonra kendi aramızda kutlarız. "Tamam ne yapalım." ***** Akşam olmuş Sezai bey geldiğinde Nazlı babasını kapıda görür görmez yanına giderek müjdeyi vermiş, Yeşim'in artık gördüğünü anlatmıştı. Salona gelen Sezai bey kendini koltuğa bıraktığında hâlâ şaşkın Yeşim'e bakıyordu. Böyle birşeyi kesinlikle beklemiyordu. Ona göre ömür boyu kör olarak yaşayacak bir kızdı Yeşim. Yeşim ve Toprak birde Sezai beye anlattılar olanları. Sezai bey olan biteni dinledikten sonra, " Bununla geçmiş olsun. Ucuz atlatmışsınız. O Murat denen piç herifi bulup bunun hesabını sormamız gerek. " Dedi sinirli şekilde. Kız bir Sezai beye birde Toprak'a baktı. Bu adamda Toprak'ın düşüncelerine sahipti. Toprak sakin şekilde, " O işi ben hallettim. Bundan sonra bu şehirde olmayacak." Sezai Toprak'a baktı. Dudağının ucuyla gülümsedi. Suna kadının, " Akşam yemeği hazır buyrun. " Diyişiyle konuşmada bitmiş oldu. " Yukarı çık Sırma'ı çağır. " Diyerek yerinden kalktı. Önden ve ağır adımlarla yemek odasına doğru yürürken, " Artık burda olduğuna göre konuşacaklarımız var. " Dedi Toprak'a bakmadan. Konuşma şeklini beğenmemişti. Nazlı ve Sırma'nın da gelişinin ardından hep birlikte akşam yemeği masasına oturuldu. Yeşim oturduğu anda gözü yemeklerde, mezelerde, salatada dolaştı. Masa sunduğu renklerle şuan bir tablo gibi görünüyordu doğrusu. Gülümserken Toprak'a baktı. Herşeyi gerçek hali ile görebilmek paha biçilmez. Toprak'ta onun gibi ama hâline gülümsedi. Sonra yemeğe geçtiler. " Kanka yengem.. Yeşim ağzında lokma önce kıza sonra masadakilere baktı. " Şey... " Yardım edebileceğim birşey varsa zevkle yaparım." Gülümsedi Yeşim. Elini kızın masadaki elinin üzerine koydu. " Teşekkür ederim Nazlı." " Baba. Bu cümle ile bakışlar Toprak ve Sezai Bey'e çevrildi. Sezai Bey. Toprak'ın " Yarından itibaren şirketteki koltuğuma sen oturacaksın." Masadaki çatal bıçak sesleri bir anda durdu. Bu cümle ile gözler Sezai Bey'e çevrildi bu kez. Sezai Bey'in birden böyle bir şey söylemesini hiç kimse beklemiyordu. Tabii Sırma hariç yine. "Anlamadım." Dedi Toprak. " Hani henüz vakti gelmemişti. Sadece seninle çalışmaya hak kazandığımı söylemiştin." " Vakti aslında uzun zamandır gelmişti. Ben sadece uygun ânı bekliyordum. " Sağlığın daha da kötüye gitti ve bana söylemedin öyle mi? Dedi Toprak geriye yaslanmış kaşları çatık babasına bakıyordu. " Biliyorum. Doktorumla konuştum. Gerekli belgeler ve tahliller halledildikten sonra bir ay boyunca hastanede kalacağım. Devamında ayakta tedavi.. Arada kontrollerim olacak. Sonrasını düşüneceğiz." Sırma: " Yani yarından itibaren birlikte çalışacağız. Sen yokken işlere bir düzen çektik babamla. Toprak buna daha çok şaşırdı. Şirkette gözü olan Sırma, bunun için her şeyi yapabilecek olan Sırma, uslu uslu Toprak'ın yardımcısı olacaktı öylemi. Nazlı ve Yeşim konuşulanları sessizce dinliyorlardı sadece. Sırma tekrar söze girdi. " Yeşim. " Dedi kıza dönerek. Bir yandan yemeğini yerken bir yandan konuştu. " Sanada işletme okumayı öneririm. Hem Toprak hemde Yeşim Sırma' ya bakarken Sırma'nın aniden yüzü değişti. Bir anda elini ağzına kapatarak hızla yerinden kalktı. Koşar adım odadan çıkarak alt kattaki banyonun yolunu tuttu. Sezai Bey: " Nazlı, ablanın yanın git." Kız sanki birinin söylemesini bekliyormuş gibi hemen ayağa kalkarak ablasının peşinden gitti. Sırma'nın hamilelik bulantıları başlamıştı. " Afiyet olsun size. Ben biraz dinlenmek istiyorum. Akşam yemeği bu şeklide bitmiş geçen 1 saatin ardından herkes kendi odasına çekilmişti. Yeşim giyinme odasında üzerini değişirken Toprak balkonda sigarasını içiyor bir yandanda babasıyla arasında geçen konuşmayı düşünüyordu. Babası karaciğerinden rahatsızdı. Bu güne kadar inatla tedavi olmak istemiyor, sadece kafasına göre alıp içtiği ilaçlarla çalışmaya devam ediyordu. Ama birden tedavi olmaya karar vermişti. Neden böyle âni bir karar almıştı? Belkide dede olacağı içindi. Bu sırada Yeşim aklına gelen şeyle giyinme odasından çıkarak nereye koyduğunu hatırlayamadığı makinasını arıyordu. Çünkü şuan dışarda çok güzel bir ay vardı ve resmini çekmek istiyordu. Ama makineyi bulamıyordu. Elini çenesine yerleştirip nerede olabileceğini düşündü. Valizde bıraktığını hatırlayınca tekrar giyinme odasına girdi. Dolabın önüne yerleştirip üzerine çıktı. Yine yetişemeyince dolabın rafına basarak biraz daha yükseldi. " Yeşim iyimisin? " Diyerek kızı kaldırırken yere saçılan şeyleri gördü. |
0% |