Yeni Üyelik
29.
Bölüm

K.k 28 Dersane Hayatı

@azamet_29_2

..2 dakika geçmeden Toprak duyduğu sesle soluğu odada aldığında kızı yerde sırt üstü yatarken buldu.

" Yeşim iyimisin? "

Diyerek kızı kaldırırken yere saçılan şeyleri gördü.

Resimler...
Yeşim'in dolabın üzerinden aşağı düşürdüğü kutu toprağın varlığını bile unuttuğu, içine bazı resimleri koyduğu ve dolabın üzerine kaldırdığı eski bir kutuydu.

Uzun zamandır da oradaydı.

Toprak kızı kaldırarak yere oturmasını sağlarken gözleri yere dağılan onlarca resimin üzerinde gezdi.

Kaşları çatıldı. Bir yandan resimleri toplarken, diğer yandan,

" İyimisin?
Başını falan çatmadın değilmi? "

" Hayır İyiyim.
Bir şeyim yok.
Dikkatsizliğim yüzünden aşağı düştüm sonunda."

Diyerek gülümsedi kız. Bu sırada toprak da yerdeki resimleri tek tek toplamaya devam ediyor, kız ise telaşını izliyordu.

" Nereden aklına geldi bu kutuyu almak? "

Diye sordu kıza.

" Şey valizi yukarıya kaldıracaktım, bu kutu dikkatimi çekti. Merak ettim. Almaya çalışırken de sonuç bu. Yerdeyim."

Toprak'ın hâline bakıp,

" Senin için özelmiydi.
Bakmamda sakınca var mıydı.? "

" Evet özel.
Yanlış anlama ama bakmanı istemiyorum.
Zaten eski resimler bende atacaktım ama unutmuşum işte."

Hızlıca topladı resimleri Toprak.
Sonra kutuya tepti hepsini. Bir eliyle Yeşim'in kalkmasına yardım ederken kutuyuda diğer eline aldı. Giyinme odasından çıkarak yatağın yanına kadar gelip Yeşim'i bırakarak ben geliyorum dedi ve odadan çıktı.

Yeşim toprak'ın bu şekilde hareket etmesine garipsedi.
Fazla tepki vermişti. Sanki o resimlerde kendisinin görmesini istemediği bir şeyler var gibi hissetti.

2 dakika sonra geri döndü Toprak. Yatağa doğru yürürken,

" Artık yatalım uzun ve yorucu bir gündü. Yarın erken kalkacağım."

Az sonra Yeşim, hemen yanında ona sıkıca sarılmış Toprak ile yatağındaydı. Ama aklı hâlâ o resimlerdeydi.

*****

Sabah ilk uyanan Yeşim olmuştu. Gözlerini hemen yanında uyuyan Toprak'a çevirdi. Uyandığı andan itibaren yanındaki adamın yüzünü izleme isteği oluşmuştu içinde. Yüzünde bir gülümseme oluştu.
Yavaşça sağ dirseğinin üzerine kalktı. Toprak'ın kalın kaşları, sık ve uzun kirpikleri, dün olduğu traştan sonra yeni yeni çıkan sakalları sağ kaşının üzerindeki yara izi..
Bir süre öylece izledi.

" Gözlerinle yedin bitirdin beni. "

Duyduğu şeyle açılan orman yeşillerini görünce şaşaladı kız. Ne diyeceğini bilemedi. Utandı.

Toprak aniden kıza sarılarak göğsünün üzerine çekince Yeşim küçük bir çığlık eşliğinde adamın üzerinde yatarken buldu yine kendini. Kız şimdi adamın geniş göğsü üzerinde yüzü hemen önündeydi.

" Benim güzel karım beni mi izliyormuş. "

Derken orman yeşiller cam yeşillere odaklandı.

" Be-ben.. Ha -hayır.
Ya-Yani evet. "

Dedi utanarak.

Topraktan bir kahkaha koptu.

Kız yüzünü adamın göğsüne bastırdı.

" Yaa gülme!
Ne olmuş izliyorsam."

" İzle güzelim. Senden esirgeyenmi var."

Kızı yan tarafina devirip üzerine eğilerek dudaklarına bastırdı dudaklarını. Kızın afallayan bakışları eşliğinde dudaklarına uzuun bir öpücük bırakıp,

" Ama benim manzaram daha güzel."

Derken kızın yanakları al al oldu.

Toprak kızın alnına bir öpücük bıraktı. Sonra burnunun ucuna. Sonra dudaklarına, ordan boynuna doğru kavis aldı. Sonra kulağına doğru ilerledi.
Toprak'ın nefesi Yeşim'in tenine değdikce kızın nefesi istemeden hızlanmaya başlarken Toprak kulak memesini dişlerinin arasına alınca, dudaklarının arasından bir inleme çıktı kızın. Toprak ısırdığı yere bir öpücük bırakarak,

" Hadi kalkalım.
Yoksa kahvaltı niyetine seni yiyeceğim."

Dediğinde kız üzerindeki adamı hızla itirerek yataktan kaçarcasına çıkıp kendini banyoya atarken Toprak yine kahkahayı patlamıştı.
Kızın bu utanan halini seviyordu.

Yarım saat sonra herkes aşağı inmiş kahvaltı masasındaydı.

Sezai bey:

Kahvaltıdan sonra şirkete gidelim. Bazı dosyaları sana gösterdikten sonra ben hastaneye gideceğim.

Sırma. Sen de diğer işlerde yardımcı olursun."

Toprak'ın bakışları ikisi arasında gidip gelirken,

Sırma: " Tamam. " Dedi.

Sezai bey bir kac lokma daha yedikten sonra yerinden kalktı.

" Hazırlanıp inerim sonrada çıkarız. "

Adam merdivenlere yöneldiğinde Nazlı,

" Kanka yengem biz ne yapalım? "

Nazlı'nın sorusuyla Yeşim gözlerini görümcesine çevirdi.

" Bugün 2 kankam ile kamelya keyfi mi yapsak diyorum.

Nazlı da ellerini çırparak,

" Evet, evet, evet! "
Yapalım. Dediğinde Sırma ve Toprak iki kıza baktı.

Toprak:

" Biri küçük bir kız çocuğu, diğeri evli bir kız çocuğu gibisiniz."

İki kız karşılıklı gülüştüler.

" Size iyi eğlenceler bizde çıkalım abla. "

Toprak ve Sırma masadan kalkarken Sezai beyde aşağı indi. Birlikte şirkete gitmek üzere evden çıktılar.

" Nazlı sen ne yaptın? "

" Hangi konuda? "

" Yanılmıyorsam biz tatile giderken bir kitap yazmaktan bahsediyordun."

" Aa evet, evet. Ufaktan başladım yazmaya. Sanada göstermek fikrini almak isterim. "

" Tabiki.
Hadi kalkalım.
Sen laptopunu al, bende telefonumu bahçeye çıkalım.
Şeyma'yı da çağırayım. Hem süpriz yapmış olurum. Hemde görmüş."

Son cümle ile yüzü asıldı.

" Çok uzun zamandır görmüyordum. Yüzünü görmek çok güzel olacak. "

Sonra ayağa kalktı.

" Hadi gidelim sabırsızlanıyorum. Hemen gelsin oda. Hem sizi de tanıştıracaktım. Oda seni merak ediyordu. "

" Beni mi? "

" Evet bir ara ona senden bahsetmiştim. Oda tanışmak istiyordu."

" Tamam hadi kalkalım."

İki kız 15 dakika sonra arka bahçede kamelyada oturuyordu.

Nazlı laptopunu açarken Yeşim'de eski model telefonuyla kankasını aradı.

Telefon çalarken içten içe heyecanlı, kalbinize yerinden çıkacak gibi atıyordu. Geldiğinde nasıl tepki vereceğini çok merak ediyordu.

Telefon 4. Çalışta açıldı.

" Aloo." Sesi uykuluydu.

" Alo Şeyma."

" Yeşim!"

Dedi kız. Bir anda kendine geldi sesi.

" Arkadaşım nihayet beni hatırladı."

O sırada gözlerini deviriyordu.

" Nasılsın bakalım?
Tatil nasıl gidiyor.
Eminim çok eğleniyorsun. "

Yeşim gülümseyerek Nazlı'ya bakarken konuşmaya devam etti.

" Tatil bitti arkadaşım. Evdeyim.
Görümcemle bahçede seni bekliyoruz. Hadi kalk hemen buraya gel sana bir sürprizim var. "

" Vallaha mı?
Hemen kalktım. Geliyorum."

Diyerek kapattı telefonu kız.
Yeşim elindeki telefona baka kaldı önce. Sonra sesli şekilde güldü.

" Bu kız gerçekten alem.

Eveeettt! Şemay'ı beklerken sende bana hikayeni anlat görümceciğim."

Kız hevesle kurdu bilgisayarı masaya.
Önce hikayesini buldu ekranda sonrada başladı anlatmaya.

Önce nasıl bir kitap olduğundan başladı. Fantastik bir kitap dedi.
Sonra karakterlerden bahsetti. Ardından kurgusundan. Ve tabi takıldığı yada karar veremediği sahnelerden.

Bazı bölümlerden kesitler okuyarak fikir aldı Yeşim'den.

" Sen bu işte baya baya iyisin Nazlı'cım.
Tebrik ediyorum seni."

" Gerçekten mi? Beğendin mi? "

" Yani, çok anlamam ama benim ilgimi çekti. İlerde tamamlar ve basmaya karar verirsen banada imzalı bir kitap ayırırsın heralde."

" Tabiki yenğecim.
Kanka yengeme sevgilerle diye kocaman yazarım üzerine.

Şööyyle afillisindende bir imza atarım sadece sana özel. "

" Yaşa." Dedi Yeşim.

" Hey! O herneyse bende istiyorum ondan."

Yeşim ve Nazlı 1 saatir konuşuyorlardı anlaşılan.
Bahçeye giren Şeyma ile Yeşim özlemle, hasretle baktı kıza.
Son gördüğünde 5 yaşında olan Şeyma ile yıllar sonra tekrar karşılaştığındaki heyecanından on kat daha heyecanlıydı şuanda kız.

Yerinden kalkarken kalbi kulaklarında atıyordu. Zaman yavaşlamış Şeyma ağır ağır adımlıyordu arada kalan son 10 adımı.

Sonunda kamelyaya geldiginde artık dayanamadı Yeşim. Kamelyadan çıkıp ağlayarak sımsıkı sarıldı en iyi dostuna.
Şeyma öylece kala kaldı.
Yeşim yüzünü kızın boynuna gömerek ağlarken,

" Şeyma... Seni görmeyi çok özlemişim. "

Dedi. Şeyma birşey anlamasada ellerini arkadaşının sırtına koyarak sıvazladı.

" Canım ya..
Bu kadarmı çok özledin. Bende seni özledim.
Hadi ağlama gel otur."

Dedi kendinden ayırıp koluna girerek.

Yeşim kızı durdurup gülümsedi.
Gerek yok arkadaşım.

" Doğru çizgilerini unuttum anlık. "

Yeşim başını salladı iki yana.

" Şeyma...
Ben seni görüyorum."

" Biliyorum görüyorsun ama farklı şekilde. Unuttum dedim ya kız."

" Şeyma...
Ben seni, Nazlı'yı, herşeyi herkesi görebiliyorum.
Tıpkı senin gibi. Nazlı gibi. Herkes gibi. "

Şeyma'nın gözleri anında kocaman oldu. Önce Nazlı'ya sonra Yeşim'e çevirdi gözlerini.
Nazlı başıyla onaylayınca, ellerini ağzına götürerek uzun bir çığlık attı.

" Süppriiizzz." Dedi Yeşim sırıtarak.

Şeyma Yeşim'i kollarından tutarak,

" Buna inanamıyorum!!
Gerçekten mi?
Gerçekten görüyormusun?
Beni görebiliyormusun?

Üzerimdeki kıyafetlerimi yüzümü gözlerimi. "

Dediğinde gözleri dolmuş çoktan yanakların doğru akmaya başlamıştı.
İnanılmasi güç bir şeydi bu.
Yeşim başını salladı.

" Gözünün altındaki küçük kırmızı beni bile görüyorum."

Dediğinde ancak ikna oldu Şeyma.

" Ama.
Ama nasıl?
Nasıl oldu bu?

Çabuk! Çabuk otur anlat hemen."

Dedi. Kızı kolundan tutup kamelyaya sokarak.

"Çabuk otur ve anlat hemen yoksa çatlayacağım meraktan."

" Önce seni sevgili görümcemle tanıştırayım."

Nazlı gülümseyerek,

" Merhaba ben Nazlı.
Hoşgeldin. "

Dedi elini uzatarak.

" Bende Şeyma. Hoşbuldum.
Kusura bakma. Bu kız bana öyle bir süpriz yaptı ki. Tanışma faslını falan unuttum. "

" Hiç önemli değil."

Dün öğrendiğimizde bizde aynı tepkileri verdik."

Dedi kız kıkırdayarak.

Şeyma Yeşim'e döndü.

" Hemen başla anlatmaya yoksa ölecem şuracıkta "

Yeşim en başından başlayarak bütün yolculuğu ve yaşadıkları her şeyi anlattı. Sadece nikah ve balayı kısmını atladı. Ve dönüş günü nasıl kaza yaptıklarını, hastanede uyanışını, hafızasını kaybedişini. Hafızasıyla birlikte geri gelen görme tetisini, her şeyi...

Son olarakta ayrıntıya girmeden Toprak'ın Murat'ı nasıl yakalayıp getirdiğini. Yeşim'in sözleri bittiğinde Şeyma kocaman gözlerle kalmıştı.

" Arkadaşım sizin kurban kesmeniz lazım. Gerçekten ucuz atlatmışsınız.
Ama yinede sonu çok güzel bitmiş.
Senin adına çok mutlu oldum gerçekten."

" Yengem partiye izin vermedi bari kahve ile kutlayalım değilmi. Ben Suna teyzeye söyleyim kahve getirsinler. "

Diyerek kalkıp evin yolunu tuttu.

" Yeşim..
Peki bu çizgiler, renkler auralar...
Onlara ne oldu?
Yine görüyormusun? "

" Çizgiler ve renk dalgaları görmüyorum artık.
Auralar çok çok zayıf olsada biraz var. Ama güvenilecek düzeyde değil."

Yeşim, Şeyma' ya doğru eğildi.

" Bir şey daha diyeyecem sana."

Şeyma meraklı şekilde baktı kıza.

" Biz. Yani...
Şey, Toprak ile evlendik. "

" Anlamadım. "

Dedi kız tek kaşı havada.

" Zaten evlisin. Yani kağıt üzerinde. Biliyorum demiştin."

Kız kaşlarını havaya kaldırdı. Kısık sesiyle.

" Gerçekten evlendik.
Yani biz tatilde balayındaydık. "

Kız önce boş boş baktı.

" Yaanii.
Ay inanmıyoruuumm!
Siz şimdi gerçekten mi! "

Dedi bağırarak.

" Şşşiitt!
Bağırma bi duyan olacak.
Toprak bana evlenme teklif etti. Yeniden evlendik. Gelinlik bile giydim. Nikah salonunda oldu nikâhımız. Resimlerimiz bile var."

" Kızım ne diyosuuun? Ve ben ikinci nikahıda kaçırdım öylemi. "

" Üzgünüm maaalesef öyle. Tesadüfen Toprak'ın kuzeni Hande ve eşi Çetin ile karşılaştık orda.
Her konuda bize yardımcı oldular. Resimler Hande'de gelince sanada gösteririm. "

Şeyma kısık sesle devam etti.

" Ay gerçekten de inanamıyorum.
Siz şimdi gerçekten karı kocamı?
Yani sen onun gerçekten..."

Dahada kıstı sesini.

" Karısı mı oldun?
Yani gerçek balayı mı, hani şu bildiğimiz."

Yeşim kıpkırmızı yanaklarla başını aşağı yukarı doğru sallayınca.
Şeyma hızla yerinden kalkarak kıza yeniden sarıldı.

" Canım yaa...Çoook sevindim!
Çok sevindim!
Mutluluklar dilerim. Hayatımdaki en sürprizli gün oldu yemin ederim.

Allah'ı var şimdi.
Suratsız olup yakışıklı olan tek insan olmalı. E sanada değer veriyordu. Mutlu son olmuş valla."

Şeyma sırıtırken gelen Nazlı ikisinin haline bakarak,

" Bir seymi kaçırdım." Diyince,

" Yok canım ya.
Ben yeniden sevinince bir daha sarıldım Yeşim'e.
Hayatımın en süprizli günüydü. "

Şeyma ve Nazlı yerlerine otururken arkadan Suna kadın kahvelerle geliyordu.

" Ee bundan sonra ne yapacaksın."

Suna kadın kahveleri kızların önüne bıraktı.

" Afiyet olsun kızlarım."

Dedi ve geri döndü.

Yeşim:

" Benim için yeni bir dönem başlıyor.
Şuandan sonra karar verdim.
Öncelikle normal şekilde okuma ve yazma öğreneceğim.
Sonra önümüzdeki 1 yılda sınavlara hazırlanacağım ve bu sırada da yapamadığım her şeyi yapacağım.
Araba kullanmayı, yüzmeyi de öğreneceğim tabi.

Ha birde hobim oldu."

" Hobimi? Neymiş." Dedi Şeyma kahvesini yudumlarken.

" Fotoğraf çekmek.
Toprak bir makine aldı bana. Gördüğüm, görmediğim her şeyin resmini çekmek istiyorum. "

" Şuan seni böyle gördüm ya ölsemde gam yemem arkadaşım. "

Şeyma da en az Yeşim kadar mutlu ve heyecanlıydı.

" Artık birlikte daha fazla zaman geçirebiliriz. Tabi isterse Nazlı da gelir. Ne dersin Nazlı."

Nazlı sevinçle baktı Şeyma'ya.

" Tabiki.
Çok isterim kankalarım."

Kızlar aynı anda gülmeye başladılar.

*****

Yeşim sırt üstü yatmış tam üzerindeki meşe ağacına odaklanmış, yıllardır görmediği manzaranın resmini en muntazam şekilde çekmeye çalışıyordu. 2 ayda kendini baya baya geliştirmişti fotoğrafçılık konusunda.

Hatta resimlerinden birini bir yarışmaya yollamış. 2.lik almıştı.
Bu yarışmanın sonunda bir sergi açma fikri kafasının içinde flaş gibi patlamış, Toprak'ın da verdiği destekle cesaret kazanmıştı. Belki çok kişi gelmeyecekti ama istediği bir şeyi yapmanın mutluluğunu yaşayacaktı kız. Sonbahar fotoğrafları ile bir sergi açacaktı.
2 aydır neredeyse hiç durmamış, oturmamıştı.

Yapmayı istediği her şeyi sırayla yapıyordu. Artık herkes gibi normal şekilde okuyor yazıyor, bilgisayar ve telefon kullanıyordu.
Şeyma ve Nazlı sayesinde yüzme işinide kapmıştı. Ehliyet kursunda yazılmış çalışıyordu. Yakında direksiyon eğitimleri başlayacaktı.

Okullar açılınca Şeyma ve Nazlı okullarına dönmüş Yeşim'de kış boyunca dersane desteği ile sınavlara çalışıyordu. Seneye üniversite sınavlarına girip iyi bir puan alarak işletme okumaya karar vermişti çünkü.

Evet büyük görümcesinin tavsiyesini tutuyordu. Çünkü Sezai bey 2 ay hastanede yattıktan sonra işlerden elini eteğini çekmiş ve şuan ayakta tedavi görüyor, çoğu zamanını evde yada dışarda küçük gezilerde geçiriyordu. Toprak ise resmen babasının yerini almış, kocaman bir şirketin başına geçmişti. 5 aylık hamile Sırma'da oturduğu yerden ona yardımcı oluyordu.

Yeşim dersane bahçesinde gözüne kestirdiği meşe ağacı ile yattığı yerde iyice odaklanmış tam deklanşöre basacakken üzerine düşen gölge herşeyi mahvetmiş zaten zor yakaladığı güneşin açısını bozmuştu.
Bir gözü makinede yerinden kıpırdamadan sol elini kaldırıp sallayarak.

" Çekil. Açıyı bozuyorsun."

Desede gölge hareket etmedi.

" Çekil dedim ya. Çekil! "

Bu kez hareket eden gölge ile nihayet tam istediği gibi olmasada fotoğrafı çekmeyi başarmıştı.

Çekim bitince yattığı yerden hemen yanında duran kişiye baktı.
Güneş tam arkasında olduğu için karanlıkta kalan yüzü görünmeyen kişi genç bir çocuktu. Elini uzatarak,

" Dur sana yardım edeyim."

" Gölge etme başka ihsan istemez. "

Diyerek kendi doğruldu yerde. Sonrada ayağa kalktı Yeşim.

Çocuk kıkırdayarak gülerken,

" Senin yüzünüzden nerdeyse kaçıyordu canım görüntü."

" Kusura bakma."

" Önemli değil zorda olsa çekmeyi başardım."

" Seni böyle yaprakların arasında elinde makine ağacı çekmeye çalışırken görünce, kuru yaprakların arasında fotoğrafcı değilde nedide bir fotoğraf gibi görünüyordun. "

Yeşim bir kaşı havada bakarken,

" Öğrenci misin sende? "

Dedi çocuk bir kıza bir dersane binasına bakarak.

" Hazırlanıyorum. "

Derken makineyi boynuna takıp yerdeki çantasını omuzuna aldı kız.

" O halde aynı sınıfta olma ihtimalimiz var."

" Sizdemi ögrencisiniz. "

" Evet.
Geçen yıl istediğim yer olmadı.
Bu yıl yeniden hazırlanıp tekrar sınava gireceğim. "

" Anladım ne diyim, kolay gelsin. Benim gitmem lazım. "

" Tamam.
A. Bu arada.
Adım Ünal.
Tanışalım... "

Dedi genç çocuk elini uzatarak.

" Senin adın neydi."

Yeşim önce yukardan aşağı dikkatli şekilde süzdü genci.
Bulanık aurasını beğenmedi.
Görmeye başladığından beri iç güdüleri çok güven veremesede yinede uyarıcı oluyordu insanların aurasını görebilmek.

Elini uzatmadı.

" Yeşim." Demekle yetindi.

" Hmm... Yeşim...
Gözlerinle uyumlu bir ismin var Yeşim. "

Dedi Ünal boşta kalan elini geri çekip cebine sokarak.
Kız dudağının ucuyla zoraki gülümsedi sadece.
Sonrada hızlı adımlarla içeriye doğru yürüdü.

Ünal arkasından bakarken bu kız çok tatlı dedi içinden.

Sonrada hangi sınıfta olduğunu anlamak için hızlı adımlarla arkasından yürüdü. Önden Yeşim arkadan Ünal girdi içeri.

" Yeşim! "

Ünal arkadan gelen sese döndü.
Kızın biri arkasından sesleniyordu Yeşim'e.

Yeşim arkasına baktığında,

" İlayda." Dedi.
Dersanenin ilk günü tanışmışlardı. İyi kızdı İlayda.

" Hani bugün gelemiyordun."

" Hastane işimiz dün bitti. Erken bitirince de geldim işte."

" Baban nasıl oldu? "

" Daha iyi.
Kan değerleri yükselmiş. İyi şimdi. İlaçları değişti.
Çıkışta eczaneye uğrayıp alacağım. Sende gelmek istermisin. Hem bi kahve içeriz karşıda."

" Olur."

Ünal kızın arkasından girdiği sınıfa kadar geldi.

" B." Dedi. Kapının üzerini okuyarak.

Hemen cebinden çıkardığı kayıt kağıdına baktı. " B. "

" Oğlum Ünal ne ballısın lan!
Bu seferde dört ayak üzerine düştün."

Ünal'da arkalarından girdi sınıfa. En arkaya doğru geçerken Yeşim ile göz göze geldiler. Ünal gülümserken Yeşim gözlerini devirdi.

Arkaya doğru ilerledi Ünal.

" Bundan sonra en sevdiğim renk cam yeşili, güzel kız."

******************************

Bölüm sonu canlarım.
Yeni bölümlerde görüşmek üzere. Hepinizi seviyorum.
Sizide hayaletlerim. 🤗🤗🤗

Loading...
0%