@azamet_29_2
|
Selam canlarım. Okuduğu halde yorum yapmayan canlarım. Siz okuyor yada bakıyorsunuz ama başka okurlar görme ve yorum arasındaki farkı görünce direk kötü olarak yorumluyorlar. Bunu göz önünde bulundurun lütfen. Gözlerimi arkamdan beni mengene gibi sarmış olan kolların arasında açtığımda çoktan sabah olmuştu. " Koludamı uyuşmuyor bu adamın? " Dedim kısık olduğunu sandığım sesimle. Ama arkamdan gelen Toprak'ın sesi ile sesimin kısık olmadığını çabuk anladım. " Kolumun uyuşması için ağır biri olman lazım. Kuş gibisin be gülüm. Seni hissetmek için iki kat sarılmam gerekiyor." Duyduğum şeyle yanaklarımın kızardığını hissetmem ayrı, kızmam ayrıydı. Kollarının arasında arkama doğru döndüm. " Ne yani sen şişko kızları dahamı çekici buluyorsun." " Tabiki hayır. Derken büyük elini kalçamda hissettim. " Hiç kusura bakma. Diyerek arkamı dönerek yataktan aşağı sarkıttım ayaklarımı. Sonrada üzerime doladığım örtüyle birlikte yataktan kalkarak saçlarımı geriye atıp, " Hıh! " Dedikten sonra banyonun yolunu tuttuğumda Toprak yine arkamdan gülüyordu. Banyo kapısından girdiğimde, " Yardım istermisin kıskanç karıcığım? " Demezmi birde. " İstemez." Diye çemkirdim. Sonrada üzerimdeki örtüden kurtulup işlerimi hallederek duşun altına girdim. " Ben onu tamamen unuttum. Tamam yarım yok, yok 1 saat sonra çıkarım evden gelirse oyala biraz." Diyerek telefonu kapatıp banyoya yürürken, sormamı beklemedi. " Şule'ydi. Saat 9:30 da çok önemli biri ile toplantım vardı. Ben unutmuşum kızda son dakikada hatırlatıyor. Diyerek kendini banyoya attı. O banyoya girerken bende giyinme odasına girerek önce güzelce bir kurulandım. Çıkardığım bornozumu kenara bırakıp üzerime önce çamaşırlarımı sonrada eve uygun şekilde siyah kalın bir tayt, dizlerimin üzerine gelecek şekilde yarasa kol yeşil uzun bir kazak giyindim. Saçlarımı kurutma makinesiyle kurulayarak arkadan bağlayıp dağınık topuz yaptım. Odaya geri dönerek tuvalet aynamın önündeki organizerden yeşil küpelerimi alarak odaya döndüm. Önce çoraplarımı, sonra ev ayakkabılarımı giyindim. Sonrada küpelerimi dolabın aynasına bakarak takmaya başladım. Sağ tarafı takmıştım ama sol tarafı yakarken küpenin klipsini yere düşürünce önce pufladım, sonra yere diz üstü çökerek klipsi aramaya başladım. Bulamayınca resmen dört ayak olup dolabın altına kadar eğilip baktım. Ordaydı demir klips. " Yeşim ne yapıyorsun yerde güzelim." " Küpemin klipsi düştü." Dedim sadece. Alıp ayağa kalkarak kulağıma taktım. " Hayırdır ev kıyafetlerini giymişsin. Senin bugün dersanen yokmu? " " Bugün asıyorum dersaneyi. " Kızlar derken." Toprak hem giyiniyor hem konuşuyordu. " Kızlar işte." Parmaklarımı bir bir tutarak saymaya başladım. " Sırma, Nazlı, Hande, Şeyma, İlayda ve ben." " Oooo. " Çok komiksin Toprak. Hadi ben önden iniyorum sende oyalanmada gel balık sever." Diyerek gıcık atıp odadan çıktım. Toprak gülerek, " Sen hâlâ ordamısın? " " Yoo." Dedim alaycı. Sonrada gülümseyerek odadan çıkarak merdivenlere yönelip aşağı indim. Suna Teyze mis gibi menemen yapmış bütün evi koku sarmıştı. Hızlı adımlarla mutfağa girdiğimde Sırma, Sezai Bey ve Nazlı masadaydılar. " Günaydın, afiyet olsun." Dedikten sonra masadaki yerime geçip oturdum. Sezai Bey: " Toprak nerde? " " Üzerini giyiyordu iner şimdi. " " Bugün babamla gidecek Toprak. " Diyen Sırma' ya baktım. " Toprak'ın yokluğunda yapılacak işlere bakacak." " Anladım. " O sırada Toprak'ta gelince birlikte güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Toprak ve Sezai Bey birlikte çıkarak şirkete gittiler. Nazlı ayağa kalkarak, " Kahveleri kış bahçesinde içelim mi?" Sırma zorlanarak yerinden kalkarken, " Siz için benim 2 saat sonra doktor randevum var." Dedi. O an ilk kez, " Sırma istersen bizde gelelim. Ordanda birlikte geçeriz yemeğe. " Dedim. Sırma sözlerimden sonra bana şaşırarak baktı önce. " Olur." Dedi hafiften gülümseyerek. Hepimiz kendi odamıza çıkarak dışarı çıkmak üzere hazırlandıktan sonra tekrar salonda buluştuk. Kısa bir süre sonunda odadan çıkan hemşire, " Sırma Karakoç buyrun lütfen." Diyince ayağa kalkarak üçümüz birlikte girdik odaya. Bayan doktor birkaç soru sorduktan sonra bebeğe ultrasonda bakmak için yatağa aldı Sırma'yı. Sırma'nın kontrolü bittikten sonra doktor karnındaki jeli temizledi. " Küçük hanım gayet sağlıklı. Boyu kilosu gayet güzel gelişiyor hiç bir sorun yok. Son ayına kadarda sıkıntı çıkmayacağını düşünüyorum. Vitaminlerinizi almaya devam edin ve sonraki ay yine kontrole gelin hepsi bu." Dedi. Sırma'nın yataktan kalkmasına yardım ettim. Kıyafetlerini düzelttikten sonra doktora teşekkür ederek çıktık odadan. " Senin adına sevindim Sırma. Umarım sağlıklıca kucağına alırsın kızını." " Teşekkür ederim Yeşim. Nazlı: " Alış veriş mi? " Evet. " Dedi Sırma. " Bir kaç kıyafet bakmıştım onları alacağım. Yavaş yavaş birşeyler hazırlamalıyım. " Beşikte bakalım mı? " Diyen Nazlı ile Sırma yerinde durdu. Başını önüne eğerek eli karnında dolanırken gözlerinin dolduğunu gördük. " Bu alış verişi kızımın babasıyla yapmalıydım. Ama. Ama babası..." Dediğinde gözlerinden sicim gibi yaşlar dökülmeye başlamıştı. Nazlı söylediğine pişman, " Özür dilerim abla ağlama ne olur." " Senin hatan değil Nazlı. O pisliği asla affetmeyeceğim asla." Derken elleriyle gözlerini sildi. Sonrada bir nefes alarak " Hadi gidelim." Dedi. Birlikte hastaneden çıkarak bizi bekleyen arabamıza gittik. Sinan'ın açtığı arka kapıdan ben ve Sırma binerken Nazlı öne binerek koltuğa yayıldı. " Sinan önce alış veriş merkezine gideceğiz." Sinan başını tamam anlamında sallayarak motoru çalıştırdı. Sonra AVM doğru hareket ettik. Nihayet yemeğe gidiyorduk. Acıkmıştım doğrusu. " Sırma Karakoç. " Sırma Karakoç sen hamilemisin kız. Nasıl anladın halbuki hiç belli etmiyordum." Dedi Sırma gözlerini devirerek. " Çok komiksin kuzen. Hep birlikte yerlimize geçip otururken' bu kez Sırma' nın ayaklarının altına Nazlı çekti sandalyeyi. Sırma: " Artık enişte yok. Dediğinde Hande şaşkın bakışlarla kalırken, elimi Sırma'nın elinin üzerine koydum. " Yalnız değilsin Sırma. Biz varız." " Ne desem bilemedim." Dedi Hande tedirgin. Sırma: " Karısını aldatan adi biri için bir şey demesende olur." Diyince Hande konuyu anlayıp daha fazla uzatmadı. Şeyma: " Merhaba kızlar. Umarım gecikmedik. " " Hayır. Aksine tam vaktinde geldiniz." Diyerek ayağa kalktım ve tanıştırma olayına geçtim. " Hande bu Şeyma, çocukluktan beri arkadaşım. Bu da İlayda dersaneden arkadaşım. Kızlar karşılıklı memnun olduk diyerek yerlerine oturduktan sonra iştahla önümüzdeki menülerden yemekleri sipariş ettik. Yemekleri beklerken Hande'de nihayet yanında getirdiği siyah poşetin içiden kurdelalı bir paket çıkararak önüme bıraktı. " Bu ne? " " İstediğin düğün fotoğraflarınız. Özel bir albüm yaptırdım. " Kaşlarım havada, " Teşekkür ederim Hande. Dedim heyecanla. " Ne oldu Yeşim. " Herkes bana, ben ise Hande'ye baktım. " Açıkçası bakmak istediğimden emin değilim." " Ne? Neden.?" " O... Hande: " Saçmalama Yeşim. Şeyma: " Hadi Yeşim aç şu kapağı da bizde görelim şu resimleri." Handenin verdiği cesaretle kapağı yavaşça açtım. En başta Toprak ile yüz yüze bakan bir resmimiz vardı. Kızlar övgülerle resimleri incelerken ben bana gülümseyerek bakan Hande'ye döndüm dolu gözlerle. " Ne oldu. Albümü Şeyma'nın eline bırakıp yerimden kalkarak Hande'nin yanına geldim. Sıkıca sarıldım boynuna arkadaşımın. "Çok teşekkür ederim. " Canım benim ya hiç önemli değil. Ne yaptım ki. " Tekrar yerine geçtim. Gözlerimi silip burnumu çekerken İlayda: " Yeşim çok güzel ve çok mutlu çıkmışsın. Ömür boyu hep böyle mutlu olursunuz inşallah." Dediğinde. " Teşekkür ederim. Ben bi lavaboya gidip elimi yüzümü toparlayım. Gözlerim pandaya benzetmiştir kesin." " Evet bencede bi toparlan gel canım. Şeyma ile birlikte arka tarafa giderek lavaboya geldik. İçeriye girerek önce boş kabinlerden birine girdim. Sabah beri dolaşacağız diye lavaboya girmemiştim. Ben girince Şeyma da girdi. Oda sıkışmıştı anlaşılan ve beni bahane etmişti. Bu sırada konuşarak içeri giren birileri daha oldu. " Söylediklerine hiç inanasım gelmiyor Sedef. " Neden abartayım İrem. İki kız kendi aralarında konuşuyorlardı. " Nasıl emin olabiliyorsun." " Geçen gün şirketten erken çıktı benim için. Birlikte yemeğe gittik." " Aaa, ne diyorsun? " " Yemekten sonrada bil bakalım ne oldu." " Ne? " " Birlikte otele gittik. " Vay be. Nereye gidiyorsunuz.? " " Bodrum'a." Kızlar konuşurken içimden ne aptal diye geçirdim. Kız arkadaşına erkek arkadaşını övmek nedir. Bir de yataktaki..." Tövbe tövbe.." Diyerek çıktım kabinden. Benim ardımdan da Şeyma çıktı. Bizim orda olduğumuzu anlamamış olacaklarki biz çıkınca anlık korkuyla bize baktılar. Biz musluklara yönelirken kızda önüne dönerek sessizce rujunu sürmeye devam etti. Biz Şeyma ile elimizi yıkarken çıkan iki kadının arkasından baktım. Bu kadını daha önce bir yerlerde gördüğümü hatırladım. Şeyma: " Bunlar ne biçim kadın ya. Salak salak Şeyma'ya bakarken Toprak'ın ofisine giderken asansörde burun buruna geldiğim kadındı bu. Ne işi vardı onun burda. " O iz onu daha da yakışıklı gösteriyor." " İz.. mi? Toprak..." Dedim mırıltıyla. Bütün bedenimin titrediğini dizlerimdeki dermanın kesildiğini hisettim. " Yeşim..." Koluma giren Şeyma'ya baktım. " Canım iyimisin? Betin benzin attı." " İyiyim bir şeyim yok." Diyebildim. Oysa vardı. Çok şeyim vardı. |
0% |