Yeni Üyelik
35.
Bölüm

K.k 34 İstemiyorum.

@azamet_29_2

..Ne diyorsun sen Yeşim.
Toprak seni aldatmış olamaz. Onun gözü senden başkasını görmüyordu hani. Nasıl olur? Nasıl yapar? "

Şeyma arkadaşının yanına yaklaştı iyice. Sıkıca sarıldı.

Yeşim başını Şeyma'nın omuzuna yaslarken, Şeyma kızın hıçkıra hıçkıra ağlayışını gördükçe gözleri doldu.

" Ağlama canım."

Demesi kolaydı da, olmuyordu.
Gördüğü resimler Yeşim'in gözünün önünden gitmiyordu.

Bir süre hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti Yeşim. Şeyma ise sabırla bekledi. Ağlasın içini döksün rahatlasın diye düşündü.
Biraz sonra yavaşladı kız ve sustu. Gücü takati kesilmişti. Artık ağlayacak bile hâli kalmamıştı.

Şeyma oturduğu yerde arkadaşının gözlerini ve yanaklarından akan yaşları elleriyle sildi.

" Bi dakka bekle."

Diyerek hızlıca kalkarak odaya gidip bir yastık ve kendi eşofmanlarından bir takım alıp döndü.

" Önce şu ıslak şeyleri bi çıkarılım. Hasta olacaksın yoksa."

Diyerek üzerindekileri kazağın iki yanından tutup çıkarmasına yardım ettikten sonra pantolonuna yardım etti, ayak bileğindeki sargıya dikkat ederek. Eşofmanları da giydirdikten sonra getirdiği yastığı başının altına koydu. Uzandı kız. Zaten çok yorgundu.

Orta sehbayı biraz çekerek üzerine oturdu Şeyma.
Arkadaşının elini tutarak şişmiş, kızarmış ve solgun bakan yeşil gözlerine baktı.

" Yeşim önce bi sakinleş. Derin bir nefes al ve her şeyi en baştan anlat. "

Kız derin bir nefes alırken gözleri tavana takıldı.

" Hadi anlat ne oluyor."

Yeşim cansız çıkan sesiyle anlatmaya başladı.

" Toprak...
Gittiği Bodrum'da beni eski kız arkadaşıyla aldatıyormuş. Kızlarla yemeğe gittiğimiz gün varya."

" Evet.."

" O gün tuvalette öve öve bitirilemeyen erkek Toprak'mış."

Şeyma kaşlarını çattı.

" Neeeh! "

" O kızda Sedef...
Toprak'ın eski kız arkadaşıymış. Önce şirkette rastladım. Ofisten çıkıyordu. Ben o zaman bilmiyordum.
Sonra o gün yemekte gördüm."

Şeyma, Toprak'ı tanıdığı ilk andan şuana kadar olan zamanda arkadaşını ve yaşadıklarını ve dahi anlattıklarını düşündü. İnanası gelmedi.

O değilmiydi Yeşim'e görmediği zamanlarda aşık olan. O değilmiydi karavanla tatile götüren. O değilmiydi bir yaz akşamı sahilde ateş başında dans ederken evlenme teklif eden. İçinde uhde kalmasın diye yeniden evlenen, gelinlik giydiren.
O değilmiydi geçirdikleri kazadan sonra uykusuz geceler geçiren.

" Yeşim canım.
Emin misin. Bir yanlışlık var bence. Tamam suratsız aksi sinirli bir tip ama. Sana yapamaz bunu inanmam. "

" Dünden beri resimler gönderiyor biri Şeyma..
Toprak'ın Sedef'le olan resimlerini..
Sedef kucağında oturuyorken, yüz yüze göz gözeyken.
Kucağında taşırken...O Kız işte. Sedef... Evde eski bir resim buldum.
Toprak'la birlikte sahilde çekinmişler.

Ölüyorum sandım Şeyma..
O resimleri gördüğümde ölüyorum sandım. Kalbim ikiye yarıldı sandım.

Yinede inanmadım, inanmak istemedim.
Toprak'a güvendim. Bir açıklaması vardır dedim. Onu aradım. "

Derken kızın gözleri yeniden doldu. Yeniden ağlamaya başladı.

" Telefonu...

Telefonu...

O...

O açtı..."

Hıçkırıkları karıştı gözyaşlarına.

" Sedef...
Utanmadan bana Toprak duşta çıkınca aradığını söylerim dedi."

Yeşim ellerini yüzüne kapattı dahada arttı ağlaması.

" Keşke kör kalsaydım.
O resimleri göreceğime kör olarak ölseydim."

Şeyma dolan gözleriyle ayağa fırladı.

" Vay! Adi pislik herif.
Nasıl? Nasıl yapar bunu sana? "

" Yaptı işte.
Herşeyi bırakıp.."

Gözlerini sildi kız.

" Her şeyi bırakıp dersaneye gider gibi çıktım evden. Sinan beni dersaneye bırakıp gidince bir süre bahçede oturdum. İlayda geldiğinde halimi görüp yanıma geldi. Onada anlattım her şeyi. Bize gidelim. Dedi ama ben buraya gelmek istedim."

" Tabi ki buraya geleceksin. "

" Yolda gelirken Ünal çıktı karşıma."

" Ünal...
Ünal kim ya! "

" Dersaneden biri.
Beni İlayda ile konuşurken duymuş.
Öncedende rahatsız ediyordu zaten."

" Ne? Neden daha önce söylemedin? "

" Ben evliyim diyince geri basmıştı. Ama İlayda ile konuştuklarımızı duyduktan sonra yeniden kendince umutlanmış. Peşime takılıp beni takip etmiş. Yolda karşıma çıktı.

İlayda ile konuştuklarımızı duyduğunu, kıymet bilmeyen bir adam için üzülmememi söyledi. Kolumdan tuttu, ısrarla benimle gel yurt dışına gidelim seni ondan daha fazla mutlu ederim gibi bir şeyler saçmalamaya başladı.

Kabul etmedim. Ama zorlamaya başladı. Bende tekmeyi basıp koşarak uzaklaştım. Kaçarken ara sokaklardan birine girdiğimde kayıp düştüm. O an fark ettim çıkmaz sokağa girdiğimi. Ünal'da peşimden geldi üzerime yürüdü sonra beni sıkıştırmaya başladı.

O sırada Murat yetişti, bana yardım etti. O pisliğin elinden kurtardı.
Yoksa ne olurdu bilmiyorum."

" Murat?
Hangi Murat?
Şu Antalya'da..ki.."

" Evet aynen.
Kaza yapmamıza sebep olan Murat. Tatilden geldiğimizde toprağın öldürmek istediği, yaşasın mı ölsün mü diye bana sorduğu Murat..

Bugün beni Ünal'ın elinden o kurtardı. O korku ve panik ile bayılmışım. Gözümü acil serviste açtım. Kolumda serum karşımda Murat vardı. Doktor tansiyonun düşmüş, ayağında burulmuş dedi. Üzerine basma dedi."

" Bu kadar ama değilmi? Başka bir rahatsızlığın falan yok? "

" Onu düşünmedim.
Sormadım bile. Tahlil falanda istemedim. Tek derdim bir an önce ordan çıkmaktı. Sinan yada başka adamlar beni ararda bulur diye korkudan serum biter bitmez kaçar gibi çıktık. Murat ayağım yüzünden kucağında taşıdı beni. Hem hastaneden çıkarken hem buraya gelirken. "

" Peki Murat?
O nereden anlamış yardıma ihtiyacın olduğunu, nasıl bulmuş, nasıl bilmiş?"

" Tesadüfen görmüş.
Biz yolda Ünal'la tartışırken meğer o da caddenin karşısındaymış ve bizi izliyormuş. Ben koşarak kaçmaya başlayınca o da peşimize takılmış.

Murat'a neden yaptığını sordum. Neden yardım ettin dedim.
Sana bir borcum vardı, ödedim dedi.

Kocam dediğim adam Bodrum'da bana ihanet ederken düşmanım sandığım adam bana yardım ediyor. Bu nasıl bir şey."

Şeyma elleriyle arkadaşının gözlerindeki ve yüzündeki göz yaşlarını sildi, yanağından öptü.

" Söylemek kolay, yapmak zor biliyorum canım. Ama ne olur artık ağlama, üzülme.
O Ünal piçinin söylediği tek doğru şey gibi kıymet bilmeyen biri için bu kadar üzülmene değmez. Mademki senin yerine başkasını koymuş bundan sonra seni unutsun."

Yeşim'in başı önüne düşerken,

" Sen şimdi burda dinlen. Sana sıcak bir çorba yapayım. Bir şeyler yiyip kendine gel. Sonradaa...
Sonrasını sonra düşünürüz."

" Düşünecek bir şey yok Şeyma."

Dedi Yeşim ağlamaktan kısılan sesiyle.

" Herşey bitti."

Şeyma kıza baktı. Bir şey diyemedi. Ne diyebilirdiki. Yerinden kalkıp mutfağa yöneldi.
Malzemeleri hızlı hızlı çıkarıp çorbayı hazırlamaya başladı. 15 dakika sonra çorba ocakta kaynamaya başladığında duyduğu öksürük sesiyle salona döndü kız tekrar.
Yeşim koltukta iki büklüm olmuş kollarını kendine sarmıştı.

" Yeşim, canım.
Neyin var? Olamaz titriyorsun sen."

Elini kızın alnına koydu.

" Ateşin de var.
Tabi olur, o yağmurda üşütmüş olmalısın."

Şeyma yerinden kalkıp koridordaki ecza dolabından dereceyi alıp geldi.
Bu sırada Yeşim yine öksürüyordu.
Dereceyi Yeşim'in koltuk altına koyarak ateşini ölçtü kızın.

" 38.5 " Dedi.

"Üşütmüşsün sen.
Çorba birazdan hazır olur.
Hemen iç. Ardındanda ateş düşürücü veririm. Birde nane limon yaparım sana . Rahatlatır. "

Yeşim sadece başını salladı. Daha halsiz, daha üzgün, daha aciz hissediyordu.

Bir süre sonra Yeşim Şeyma'nın getirdiği bol limonlu çorbayı önüne aldı. Ama ilk hissettiği şey mide bulantısıydı.

" Şeyma galiba yiyemicem Midem..
Midem kötü. "

" Canım ilaç için bir kaç kaşık olsun yemelisin. Biraz zorla kendini lütfen."

Yeşim önündeki çorbaya bir kez daha baktıktan sonra zar zor 3 kaşık yiyebildi. Ardındanda Şeyma'nın verdiği ateş düşürücü ilacı içti.

Başını yastığa bıraktı tekrar.

" Hiç halim yok uyumak...
Sonsuza kadar uyumak istiyorum.
Kusura bakma Şeyma.
Sizede yük oldum. "

" Saçmalama Yeşim.
Anne babam memlekete gittiler zaten. Banada hiç bir zaman yük olamazsın. Rahat ol ve dinlen sadece. O pisliği düşümemeye çalış diyecem ama..."

O sırada diğer koltuğun üzerindeki telefon çalmaya başladı.
Şeyma eline aldığı telefonun ekranına bakınca panikle Yeşim'e döndü.

" Doğu arıyor.
Seninle ilgili haber varmı diye sormuştum. "

" Şeyma sakın burda olduğumu söyleme.
Beni hâlâ bulamadın.
Kimseyi görmek, konuşmak istemiyorum. "

Şeyma telefonu açtığında Doğu'nun yüksek çıkan sesini duydu.

" Neden açmıyorsun? "

" 1 saat öncede ben seni aradım. Sen neden açmadın."

" Önemli bir işim vardı.
Yeşim'den bir haber varmı.? "

" Hayır yok. Sizde...?"

Dedi Şeyma numaradan.

" Toprak abi şuan uçakta.
Dönüyor. Adamlara her yeri aramalarını söyledi. Ama hâlâ bir haber yok. Yeşim hepimizin ölüm fermanını yazıyor. Toprak abi onu bulamazsa hepimizi gebertir. "

" Önce kendini."

Dedi sinirle ama hemen toparladı lafı.

" Bir haber alırsanız beni ara."

Dedi ve kapattı.
Yeşim'e döndü.

" Döndüğünde biz söylemesek bile buraya gelecektir."

" Onunla dönmem."

*****

Toprak hava alanına iniş yapan uçaktan hızlı adımlarla indi. Ditekt olarak Sinan'ın kendisini beklediği çıkış kapısına yöneldi.
10 dakika sonra çıkışta onun bekleyen araba ve Sinan'ı gördü.
Adam koşarak Toprak'ın yanına gelerek elindeki tek çantayı alıp koşarak geri arabaya dönüp aracın kapısını açtı.

Toprak arka koltuğa oturunca Sinan'da direksiyona geçip elindeki çantayı yanındaki koltuğa bırakarak gaza bastı.

" Haber varmı? "

" Maalesef yok abi.
Çocuklar emrin üzere şehirdeki her yere bakıyorlar."

Toprak cebinden çıkardığı telefon ile Doğu'yu aradı. Anında açıldı telefon.

" Ne yaptın? "

" Abi dediğin gibi kulübe geldim.
Kayıtları istedim."

" Görüntüleri hemen bana yolla."

" Maalesef abi.
Görüntü yok."

" Ne? Ne demek yok?
Nasıl yok lan? "

" Abi daha önce biri gelip senin görüntüleri istediğini söyleyip görüntüleri almış."

" Ne yapmış, ne yapmış?
Kim, kimmiş gelen?
Kim almış lan!?
Ne oluyor?
Ne iş dönüyor? "

" Kim bilmiyoruz abi."

" Kahretsin tamam.
Sikeyim görüntüleri.
Diğer iş. Sedef...
Sedef ile dönün hemen. "

" Abi, Sedef'te ayrılmış otelden. Bulamıyorum. Telefonuna ulaşılamıyor. Yanındaki kız..
İrem. Oda ayrılmış ikiside yok.."

" Ayrılmış mı?"

Toprak'ın kaşları çatılırken gözleri kızardı. Olanları düşündü.

" Sedef...
Sedef bu işin içinden sen çıkarsan yakarım seni.
Diri diri yakarım. "

Diye hırladı Toprak.

" Doğu!
Sedef'i bul!
Bulmadan gelme! "

Toprak Doğu ile konuştuktan sonra bir süre daha yol aldılar.
Nihayet gece 01:15 eve gelebilmişlerdi.

Toprak Sinan'ın açmasını beklemeden açtığı arka kapıdan fırladı. Koşar adım girdi kapıdan. Salonda oturan babası, Sırma ve Nazlı Toprak'ı gördüklerinde, Sırma ve Nazlı ayağa fırlarken Sezai bey sadece yüzüne baktı.
Bekliyordu. Bir açıklama bekliyordu.
Ama Sırma açıklamayı falan beklemeden 3 adımda Toprak'ın yanına gelip yakasından tuttu.

" Nasıl yaparsın?
Ne farkın kaldı Toprak?
Burhan'dan ne farkın kaldı ha! "

Toprak'ın gözlerine öfke yürürken yakasındaki eli bileğinden tutarak sıktı. Çekerken,

" Kendine gel.
Çek ellerini."

Diyerek yakasında uzaklaştırdı kızın elini. Sonrada hiç beklemeden merdivenlere yöneldi.
İkişer ikişer çıktı basamakları.
Üst kata gelip kendi odasına girdiğinde ilk iş etrafa bakındı. Nedense bir an Yeşim'i göreceğini sanmıştı. Yatağın üzerindeki telefonunu gördü sonra. Hızlı adımlarla yatağın yanına gelerek telefonu eline aldı. Ekranı açarak içindeki resimleri tekrar gözleriyle gördükten sonra kırarcasına sıktığı telefonu bütün sinirle bağırarak yere fırlattı.

Telefon parçalara ayrılırken yatağın üzerindeki yüzüğü gördü. Yeşim'e alıp parmağına elleriyle taktığı yüzüğü. Durum gerçekten ciddiydi.

Yeşim gördüğü resimlerden sonra Toprak'ın verdiği yüzüğüde bırakarak evi terk etmişti. Toprak uzanarak yüzüğü eline alırken defteri ve üzerin de yazan kelimeyi gördü.

Yanılmışım.

Barındırdığı duygular ve anlamlar sayfalara sığmayacak olan bu tek kelime Toprak'ı sarsmaya yetmişti.

Koca dünya üzerine yıkılmış oda altında kalmış gibi hissediyordu. Yeşim karşısına geçse kafasına bir kurşun sıksa bu kadar acımazdı canı. Son olarak o eski resmi gördü. Kendini ve Sedef'i.

Haklıydı kız.
Bu eski resim, telefondaki mesajlar Sedef ile aynı karedeki o resimleri...
Kucağındaki Sedef ile olan resmî kim görse çeker giderdi.
Elindeki resmide parçaladıktan sonra yere fırlatıp telefonunu çıkardı.
Bir arama yaptı.
Çalan telefonu açıldığı anda,

" Hâlâ bulamadınmı lan! "

Diye bağırdı Doğu'ya

" Buldum abi.
2 saat önce İstanbul uçağına binmişler.
Ancak sabah orda olurlar.
Bende en yakın uçağa bineceğim birazdan. "

" Şeyma' dan bir haber varmı.? "

" Konuştuk.
Yok Dedi. Ama..."

" Ama ne? "

" Abi bence yengenin nerde olduğunu biliyor.
Toprak abi onu bulamazsa hepimizi gebertir. Dedim.
Önce kendini. Dedi sinirle.
Sonra lafı çevirdi. Bir haber alırsanız beni ara. Dedi ve kapattı.
Bir dahada aramadı. Yerini bilmese ilk andaki kadar panik şekilde beni aramaya devam ederdi. "

Toprak duyduklarıyla Doğu' ya hak verdi. Telefonu kapatıp hızla harekete geçerek koşar adım odasından fırladı.
Merdivenleri koşarak inerken Nazlı:

" Abi ne oluyor kötü bir şey mi var? "

" Sonra Nazlı sonra! "

" Seni koca aptal."

Diye bağırdı Sırma.

" Sakın onu bulmadan geleyim deme!"

" Sinan. "

Diye bağırdı Toprak evden çıkarken. Hemen kapının dışındaki Sinan,

" Emret abi."

Diyerek yanına geldiğinde,

" Gidiyoruz çabuk arabaya.

Bindikleri araba hızla kalktı yerinden.

" Nereye gidiyoruz abi.
O geveze avukatın evine gidiyoruz hemen, çabuk ol.
Doğu haklı. Kesin orda. "

Bu sırada Şeyma Yeşim'i kendi odasına geçirmiş o uyurken alnına ıslak bir bez koymuştu. Ateşi artmasada düşmüyordu.
İçtigi nane limon biraz yaramış olsada ateşi hâlâ 38.6 idi. O sırada Yeşim gözlerini aralayıp Şeyma'ya baktı.

" Canım nasılsın nasıl hissediyorsun?"

Yeşim arkadaşına yük olduğunu düşünerek,

" Özür dilerim Şeyma. Benim yüzümden uykusuz kaldın. " Dedi.

" Bırak şunu söylemeyi. Sen olsan sende aynını yapmazmıydın."

" Yapardım."

" O halde artık aynı şeyi söyleyipte üzme beni.
Nasıl hissediyorsun?
Hala ateşin var. Hastaneye gidelim bence."

" Hayır.
Gerek yok. Beni arıyorlardır.
Saat kaç. "

Derken yerinden doğrulmaya çalıştı.

" 3 e geliyor. "

Dedi kıza yardım eden Şeyma.

" Nereye? "

" Bi duş alırsam daha iyi hissedeceğim. Bana yardım edermisin? "

" Tamam hadi gel."

Yeşim sol kolunu Şeyma'nın omuzuna koyarak destek aldıktan sonra burktugu bileğine yüklenmeden ayağa kalmaya çalıştı.
Tam kalmıştı ki aynı anda başı dönünce boştaki elini gözlerine kapatarak,

" Dur Şeyma! Başım...
Başım dönüyor."

Geri oturdu yatağa kız.

" Yeşim böyle olmayacak. Hadi hastaneye gidelim."

Kız bir süre bekleyip tekrar ayağa kalkarken,

" Ne olur Şeyma yorma beni.
İyiyim geçti bak.
Ateş yüzünden oldu.
Yağmurda çok ıslanmışım. Kötü üşütmüşüm. Sabaha bir şeyim kalmaz."

" Yeşim..."

" Lütfen Şeyma. "

" Tamam ama bir daha olursa dinlemem."

Yeşim Şeyma'nın da yardımıyla aksaya aksaya odadan çıktı. Koridora gelmişti ki duydukları ses iki kızı yerinde sıçrarttı.

1 saat süren yolu küfür ederek gelen Toprak, geldikleri apartmanın önünde iner inmez koşarak bina önüne gelmiş zile basıyordu. Bir kerede değil üstelik, arka arkaya sinir bozacak şekilde basıyordu.

İki kız birbirine baktı.

" Bu kesin O." Dedi Şeyma.

Yeşim'in gözleri doldu bir anda.
Toprak'ın burda olduğunu bilmek kalbini bir anda ikiye böldü.

Bir yanı ondan nefret ederken diğer yanı kokusunu, sevgisini, sinerek uyuduğu sinesini istiyordu.
Bedeni aklından, mantığından bağımsız olarak Toprak'ı istiyordu.

Bu sırada Şeyma kıza bakıyor, kapı ise sürekli çalıyordu.

" Açma! "

Dedi Yeşim.
Bunu söylerken yüreği kanadı.
Dili kanadı. Gözündeki pınarlar kanadı, kan aktı yanaklarına sanki.
Kahroldu. Aşık olduğu adamı görmek istememek nasıl bir sınavdı.

İki kız oldukları yerde hareketsiz bekliyor, Şeyma bir Yeşim'e bir diyafona bakıyordu.

Uzun, uzun bir kaç kez daha çaldı kapı. Sonra kesildi, durdu ses. Zil ile birlikte Yeşim'in gözleride durdu.

Saniyeler durdu, dakikalar durdu, zaman durdu. Donuk gözlerinden yaşlar akarken, sessiz fırtınalar koptu içinde.

" Gitti." Dedi.

" Gitti ve bitti..."

Yönünü banyoya dönerek bir adım atmıştıki birden dairenin çelik kapısına inen tekmeler duyulunca iki kız yine korkuyla yerlerinde sıçradı.

Tekmeler inmeye devam ederken ardından da kapı zili çalmaya başladı. Hem zil çalıyor hep kapı tekmeleniyordu ve sonunda onun sesi duyuldu. Toprak'ın..

" Yeşim!
Şeyma!
Açın kapıyı! Açın diyorum!!
Salak mıyım lan ben. Evdesiniz biliyorum. Açın! "

Kapı tekrar tekmelemeye başladı.
Apartman kapısını Sinan'a hırsız maharetindeki elleriyle açtıran ve direk asansörle kata çıkan Toprak hâlâ kapıya tekme ve yumruk atıyor, bir yandan da zile basıyordu.
Gürültü o kadar fazlaydıki karşı komşu uyanıp kapıya çıkmıştı sonunda.

Toprak'ı ve Sinan'ı karşı dairenin kapısını tekmelerken görünce sinirli bir şekilde,

" Ne bağırıyorsunuz gece gece.
Ne bu gürültü. Bu ne saygısızlık. "

Diye bağırınca Toprak önce durdu. Sonra öfkeli bakışlarla arkasını döndüğü gibi bir adımda adamın yanına gelip yakasından tuttu. Yüzünü yüzüne doğru uzatarak,resmen hırladı.

" Defol gir lan içeri.
Elimde kalırsın, gebertirim seni."

Adam bir Toprak'ın uzun boyuna bir de yaralı yüzüne baktı. Korkudan sessizce içeri girdi.

Bu arada içerde ve olanları duyan Yeşim,

" Aç kapıyı Şeyma.
Apartmana rezil olacağız. "

Diyince Şeyma Yeşim'in kolunun atından çıkıp kapıya yöneldi.
Yeşim duvardan destek alarak Şeyma'nın kapıyı açmasına ve onu görmeye hazırladı kendini.

Hiç öyle olmasada güçlü durmalıydı. Geri adım atmayacak onunla geri dönmeyecek, onu affetmeyecekti.

Toprak'ın sesi yeniden duyuldu.

" Aç kapıyı Yeşim!

İyi...Keyfiniz bilir."

Diyerek Sinan'ın silahını belinden çıkarıp kapıya çevirdi Toprak.

Tam tetiğe basacakken kapının kilidi açılıp Şeyma göründü.

" Ne var be!
Ne diye kapının önünde dana gibi böğürüyorsun."

Toprak kıza baktı sinirle.
Dana değilde şuan tam bir boğa'yı andırıyordu Toprak.
Beyazına kadar kızarmış gözleri ve burnundan soluması tam bir boğa gibiydi.

" Çekil kenara."

" Hayır.
Evime zorla giremezsin."

Toprak duymazdan gelip kapıyı omuzladığı gibi içeri girdi. Kapı bir yana Şeyma bir yana gitti.

Toprak koridorun ortasında duvardan tutunarak kendine bakan kızı baktı.
İnanamadı. Bu Yeşim'miydi.

Kızın cam yeşilleri sislenmiş, gözleri kan çanağı olmuş, altları kararmış, beti benzi solmuş yanakları kızarmıştı. Bu o, neşe dolu kız değildi.
Silik bir resime benziyordu hali, cansız bakışları.

Toprak sarsılan bedeniyle ağır iki adım atmıştıki Şeyma önüne geçti. Kolları iki yana açarak öfkeli sesiyle,

" Uzak dur ondan.
Daha fazla üzme onu."

Desede Toprak'ın gözü sadece Yeşim'deydi. Soluk yüzü yorgun ve tükenmiş bedenini duvardan destek almaya çalışarak ayakta tutması ciğerini yaktı. Bu kadar mı üzülmüştü. Bu kadar mı çökmüştü ruhu ve bedeni. Bu kadar mı çok seviyordu onu.

" Kimin koynundan çıktıysan onun yanına dön."

Bir anda öfkeyle baktı Toprak..
Şeyma'nın ağzından duyduğu bu sözler tanıdık gelmişti. Aynı sözleri Toprak Sırma' nın kocasına sarfetmişti.
Sinirle Şeyma'yı yana doğru ittiginde kız bir anda kendini yerde bulurken Yeşim,

" Şeyma! "

Dedi bağırdığını sandığı ama yorgun çıkan sesiyle.

Toprak adım adım Yeşim'e doğru yürürken, kız elini havaya kaldırarak adamı durdurdu. O sevdiği kokusunu duyarsa dayanamam diye korktu.

" Git burdan..! İstemiyorum."

Toprak kıza baktı bir kaç saniye.

" Benimle gel Yeşim.
Senin yerin benim yanım."

Kızın kaşları çatıldı. İçindeki Yeşim karşısındaki adamın kollarına atılmak için ölsede, yapamazdı. O kadarda küçülemezdi.

" Git burdan.."

Dedi yine aksayarak gerilerken.
Toprak dikkatini çeken hareketle anında ayağına çevirdi bakışlarını.

" Ne oldu?
Bileğine ne oldu?
Kazamı geçirdin? "

" Git burdan!
Bundan sonra benimle ilgili hiç bir şey seni ilgilendirmez! "

Bu sözler Toprak'ı ateşlemeye yetmişti. Bir adımda Yeşim'in yanına gelip kollarından tuttu kızı.

" Eğer burdan çıkarken benimle gelmezsen and olsun yakarım bu evi.
Bu evi, bu apartmanı, bu mahalleyi ve içindekileri yakarım. "

Kızın gözleri kocaman oldu.
Bu kadarına cesaret edemezdi.

" Bunu yapamazsın.
Sen kendini ne sanıyorsun ya! "

Desede aklına diğer Toprak geldi anlık. Bir anda delirebilen Toprak'ın neler yaptığını gözleriyle görmüştü.

Toprak tam ağzını açmış bütün siniriyle konuşacakken kızın yüzüne gözlerine baktı yeniden. Bütün öfkesi söndü kayboldu. Bir şeyler tersti anlamıştı. Elini kızın alnına koydu.

" Senin ateşin var.
Neyin var hasta mısın?
Ne oluyor lan! "

Diyerek bir Şeyma'ya bir Yeşim'e baktı. Yeşim kollarını adamın kollarında kurtarıp yine gerilerken,

" Toprak!
Git!
Hemen çık git burdan ve hayatımdan.
Sedef'e dön benden uzak dur artık."

Toprak duymadı bile.

" Yeter artık! "

Derken kızaran gözleriyle kızın kollarından tuttu yine. Tıslayarak konuştu.

" Kulağını aç, beni dinle Yeşim Karakoç. Ne söyleyeceksen benim yanımda söyleyeceksin. Ne yaşayacaksan benim yanımda yaşayacaksın.
İster ağla, ister gül.
İster yaşa, ister öl...

Ama hepsi...
Hepsi benim yanımda, benim kollarımın arasında olacak.
Benden uzakta, ben can çekişirken değil...
Anladım mı beni?
Şimdi hemen hastaneye gidiyoruz. "

Dediği anda Yeşim kendini tek hamle ile Toprak'ın kucağında buldu. İstemiyordu. Olanlardan sonra onunla gitmeyecekti.
Debelenerek bağırmaya başladı.

" Bırak!
Bırak Toprak istemiyorum gelmek, bırak. Ne seninle gelmek nede bir daha seni görmek istemiyorum.
Senden nefret ed..i..."

Bir anda sesi kesildi kızın. Hareketleri durdu. İki elini aniden ağzına kapattı. Bulanan midesiyle öğürmeye başlayınca Toprak korkuyla baktı kucağındaki kıza.
Zaten sararan teni bem beyaz olmuştu bu kez.

" Yeşim!? "

Dedi korkuyla.

" Yeşim iyimisin? "

Yeşim bir kez daha öğürdüğünde kucağındaki kızla hemen banyoya koştu Toprak. Yeşim yere iner inmez kedini klozetin önüne bıraktı.

Toprak hemen yanına bir dizinin üzerine çöktü.

" Yeşim, güzelim neyin var? "

Yeşim duymuyor sadece midesinde ne varsa öğüre öğüre çıkıyor bir yandanda ağlıyordu. Toprak elini sırtına koyduğunda Yeşim eliyle itmek istesede yapamadı. Hiç hali kalmamıştı.

Sonunda midesindekileri tamamen çıkardığında yavaşça ayağa kalkarken Şeyma elinde bir bardak su ile kapıda belirdi.

" Biraz şu iç canım."

Diyeret uzattı. Ama Yeşim yeniden bulanan midesi ile tekrar öğürmeye başlayınca dizlerinin üstüne geri bıraktı kendini. Boş midesinde bir şey kalmamış sadece safra çıkarıyordu artık. Bittiğinde ise artık hali kalmamış, olduğu yerde titriyordu.

Toprak kızın haline bakıp Şeyma'ya döndü.

" Ne oluyor.
Neden bu kadar hasta."

Derken belinden tutarak ayağa kaldırdı kızı. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya geçecekken,

" Toprak..."

Dedi kız.

Top - rak...

Sonrada kararan gözleriyle Toprak'ın kollarının arasına yığıldı kaldı.

" Yeşim?
Yeşim!! "

*******************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Beğeni ve yorumları bekler yazar.
Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın. Hepinizi seviyorum.
Sizleride inatçı hayaletlerim. 🤗🤗🤗

Loading...
0%