Yeni Üyelik
37.
Bölüm

K.k 36 Delirmek

@azamet_29_2

Keyifli okumalar diliyorum.

Toprak odadan çıkmış, Nazlı'yı ve sorduğu soruyu umursamadan asansöre doğru geliyordu.
Bu sırada telefonunun çaldığını duyunca durdu. Şeyma kenarda durup Toprak'ı izlemeye başladı.

Toprak telefonu çıkarıp ekrana baktığında yüzünde bir gülümseme belirdi. Açıp kulağına götürdü telefonu.

" Alo Sedef...
Nerdesin, özledim.
Buluşalım.
Tamam. Hazırlan seni almaya geliyorum.

Bu gece seninle çok eğleneceğiz."

Şeyma duyduğu şeyle deliye döndü.
Bu adam nasıl bu kadar iğrenç olabiliyordu. Arkadaşının odasına döndü yönünü Nazlı hâlâ abisinin arkasından bakarken, Şeyma koşarak geçti koridoru ve Yeşim'in odasına daldı.

Arkadaşı yatağında arkasını dönük kıpırdamadan öylece yatıyordu.
Hızlı adımlarla yatağa yaklaşıp diğer tarafına geçerek Yeşim'e baktı.

Kızın elleri karnına sarılı, gözleri kapalı ama gözyaşları kirpiklerinden sızıyordu.
Yanına, yatağın kenarına oturdu. Saçlarını okşadı arkadaşının, sessizce.
Bu arada Nazlı'da gelerek yatağın ayak ucuna oturdu. Gözünden akan yaşlarla,

" Özür dilerim yenge.
Abim adına çok özür dilerim."

Desede, Yeşim sessiz kaldı.
Tek istediği uyumak ve her şeyi unutmaktı. Bir süre sonra da uyuya kaldı zaten. Tabi bunda aldığı ilaçlarda etkili oluyordu.
O sırada odanın kapısında Sırma göründü. Nazlı abisinin yengesini bulduğunu öğrendiği anda ablasına haber vermiş ama Sırma ancak bu saatte gelebilmişti. Çünkü Toprak yoktu ve babası ile birlikte şirkette olması gerekiyordu.

Odaya girer girmez Yeşim'in yanına geldi kadın. Uyuyan kızı gördüğünde,

" Neler oluyor hemen anlatın?! "

Dedi alçak sesle, yüzleri asık iki kıza sırayla bakarak.

" Yeşim uyuyor dışarda konuşalım." Dedi Şeyma. Üçü birlikte kapının dışına çıkıp koridordaki koltuğa oturdular.

Sırma'nın tek bildiği şey Yeşim'in bulunduğu ve hastanede olduğuydu.
Peki sebebi neydi?

" Anlatın neler oldu?"

Nazlı,
" Abla hiç birşey yolunda gitmiyor."

Derken, Şeyma'nın daha fazla sabrı kalmamıştı. Ayağa kalkarak Sırma'ya döndü yönünü.

" Kardeşin olacak o deve, arkadaşımı aldattı daha ne olsun."

Sırma önce kısa bir şok geçirdi.

" Ne? Nasıl okur? "

" Kardeşin olacak deveye sor."

Başı utanarak önüne eğildi Sırma'nın.
Devam etti Şeyma.

" Zavallı.
Perişan halde bana geldi. Saatlerce yağmurda yürümüş. Yolda fenalaşmış. Acillik olmus, ordan da bana gelmiş. Sonra Toprak efendi yediği naneyi unutmuş kapıma dayandı.
Gece gece apartmanı ayağa kaldırdı.
Yeşim'i zorla hastaneye getirmek istedi. Tabi kız istemedi Toprak'ın yardımını. Neden istesin ki.
Tartışırken yine fenalaştı.
Artık dönmem Toprak'a derken..."

Durdu kız. Zorlukla devam etti sonra.

" Meğer kaderinde senin gibi olmak varmış."

Sırma öylece Şeyma'ya bakıyordu.

" Bu ne demek şimdi."

" Yeşim hamile.
Yanında onu aldatan bir koca, karnında üçüz bebekleri var."

" Neehh!
Ya yani Yeşim hamilemi?
Gercektenmi? Üçüz mü.? İnanamıyorum."

" Keşke Yeşim'de sevinebilseydi. Zavallınının iki gözü iki çeşme."

Sırma' nın yüzü anında değişti.
Burhan'ın kendine yaptığı ihaneti hatırladı. Aynı şeyi Toprak'ta Yeşim'e yapmış olamazdı.

" Dahası."

Dedi Şeyma. Yumruklarını sıktı.

" Az önce ağzı kulaklarında ayrıldı burdan. Telefondaki sevgilisine hazırlan seni almaya geliyorum dedi."

" Toprak Seni aptal." Dedi Sırma dişlerinin arasından.

*****

Yeşim'in yanından ayılıp hastaneden çıktım. Dışarda beni bekleyen Sinan ve Doğu'nun yanına geldim.

" Sinan burdan ayrılma."

" Tamam abi."

Doğu'nun açtığı kapıdan arka koltuğa geçip,

" Eve gidiyoruz."

1 saat kadar sonra evdeydim. İçeri girip odaya çıktığımda kırdığım telefon ve yırttığım resim hâlâ yerlerdeydi. Bir süre parça parça olan resme baktım. Sonra banyoya girerek hızlıca sıcak bir duş aldım.

Üzerimde bornozumla çıkıp giyinme odasına yürüdüm. Siyah şık bir takım seçip içinede siyah bir gömlek ayarladım. Hızlıca giyinip siyah rugan ayakkabılarımı da giyip saçlarımıda tarayıp odadan çıktım.
Hızlı adımlarla aşağı inerek evden çıkıp arabaya yürüdüm.

" Doğu sen diğer arabayla takip et ama uzaktan."

" Tamam abi."

Doğu diğer aracı garajdan çıkardığında ben önde oda arkada çıktık bahçeden.

Sedef'in evine doğru gidiyordum.
Bu akşam Sedef'le randevum vardı.

Şehir dışına yakın olan villasından almak 1- 2 saatlik bir yol demekti. Ama değerdi. Bir yandan trafikte ilerlerken bir yandanda şehrin en iyi restoranlarından bitinde akşam yemeği için yer ayırttım. Sonrada Sedef'i tekrar arayarak ona göre hazırlanmasını söyledim.
Sedef bunu duyduğunda keyiften havalara uçtu.

Sinir olduğum akşam trafiğinde bir süre daha yol aldıktan sonra nihayet Sedef' in evinin önündeydim.
Geldiğimi haber vermem gerekmedi çünkü cama yapışık sekilde beni beklediğini görebiliyordum.

Arabam durduğu anda sevinçle yanında gördüğüm İrem'e sarıldıktan sonra hızlıca camdan uzaklaştı.
Heyecanla dışarı geliyordu.

Arabadan inip ön taraftan yan tarafa geçerek beklemeye başladım.

Sedef kapıda göründüğünde yukardan aşağı süzdüm kızı.

Üzerinde kırmızı mini etekli dekolte elbise, yine kırmızı sivri topuklu ayakkabıları, omuzlarında siyah kürk şal vardı. Saçları dağınık topuz, yüzünde koyu ağır bir makyaj elinde küçük siyah deri bir çanta.

Bu kırmızı renk erkeklerin değil kadınların zaafıydı bence.
Ama akşam yemeği için uygun bir kombindi doğrusu.

Kendinden emin kırıta kırıta yürüyerek yanıma kadar geldi.

" İyi akşamlar Sedef."

" İyi akşamlar Toprak."

" Gözlerim kamaştı. "

Kıkırdayarak yaklaşıp, tam önümde durdu. Parmak uçlarına yükselip ellerini omuzlarıma koyarak gözlerime baktı. Göz bebeklerindeki arzuyu belli etmekten çekinmiyordu.

" Teşekkür ederim.
Sende çok yakışıklısın."

Diyerek yanağıma uzandığında biraz geriye çekildim.

" Gecikmeyelim. "

Ellerini omuzumdan çektiğinde bulunduğu taraftaki kapıyı açarak arabaya binmesine yardım ettim.

" Teşekkür ederim."

Diyerek binip koltuğa oturdu.
Kapıyı yavaşça kapatarak ön taraftan
geçip direksiyona oturdum.

Motoru çalıştırmadan önce Sedef'e döndüm. Gözleri hâlâ üzerimdeydi.

İki parmağımla çenesinden tutarak hafiften kaldırıp kendime yaklaştırdım. Gözlerimi gözlerine sabitledim.
Sana hayatın boyunca unutamayacağın bir gece yaşatacağım Sedef. Söz veriyorum her anını aklına kazıyacağım.

" Toprak..."

Dedi. Sesi heyecanla titriyordu.

" Bu bakışları görmek için neleri göze aldım bilemezsin. "

Hafiften gülümsedim.
Önüme döndüm.

" Biliyorum." Diyerek gülümserken motoru çalıştırıp gaza bastım.

" Bu arada nerden aklına geldi bu yemek."

" Neden?
Hoşuna gitmedi mi.?"

" Tabiki gitti."

" O halde tadını çıkar."

Keyifle önüne döndü Sedef. Yolu izlerken yüzü gülüyordu.

O sırada telefonumun sesini duydum.
Sol elimle cebimden çıkararak ekrana baktım. Doğu'ydu arayan, kulağıma görürdüm.

" Söyle.
Hımm.
Tamam.
Sen devam et benim işim var."

Dedim Sedef'e bakarak.

" Ne oldu.
Önemli birşey değildir umarım."

" Değil.. Bu geceki tek önemli şey sensin Sedef."

Duyduğu cümle ile ışıldayan gözlerini karanlıkta bile görebiliyordum.
Bir süre yol aldıktan şık mekânın olduğu yere geldik. Girişin önünde durduğunuzda valenin açtığı kapıyla önden indi Sedef. Arkasından da ben inip anahtarı valeye doğru atarak Seref'in olduğu tarafa geçtim.

Yanına gelir gelmez koluma girdi.
Birlikte içeri girdiğimizde görevli garson bize eşlik ederek masamızı gösterdi. Birlikte yerlerimize oturduktan sonra siparişlerimizi verdik.

" İçecek ne alırsınız."

Sorusuna Sedef,

" Şarap." Dedi.
Bende başımla onayladım.

Bu gece onun gecesi olacaktı. Omuzundaki şalı üzerinden alıp yanındaki sandalyeye bıraktı.
Bir süre sonra yemeğimiz gelmiş Sedef yine keyifle başlamıştı yemeğe.
O yerken ben onu izliyordum.

" Sen neden başlamıyorsun? "

" Ben seni hak edecek ne yapmış olabilirim diye düşünüyorum."

"Anlamadım.?"

" Anlatayım.
Yıllar sonra yeniden çıktın karşıma.
Ortak çalıştığım şirketin genel sekteri olarak hemde.
Aklımı karıştırmak için her şeyi yaptın. Hâlâ bana aşıksın. Zeki ve benimle olmak için her şeyi yapabilecek bir kadınsın. Evli olsamda benden vazgeçmiyorsun.

Bu yüzden dedim."

" Ben istediğim şeyi almak için doğmuşum. Şimdiye kadar hiç kaybetmedim."

" Pekii Sedef...
Madem bana bu kadar âşıktın
neden evlenmeden önce tekrar çıkmadın karşıma.
Daha öncede tanışıyorduk arkadaştık. Neden benden hoşlandığını o zamanlar söylemedin. Neden şimdi ve evliyken.? "

" Toprak boş versek bunları..
Sadece bu geceyi yaşasak. "

" Haklısın.
Geçmişin bir önemi yok artık."

Diyerek önüme döndüm.
Tabağımdaki yemekten bir kaç lokma yedikten sonra kadehi tepeme dikip içerken o sırada barda oturan kişiye baktım. Tanıdım hemen.

" Sedef..." Dedim kadehi masaya bırakırken.

" Efendim."

" Şu barda oturan adam, senin kuzenin Harun değilmi? "

Sedef şaşkın etrafına bakınarak.

" Harun mu?
Nerde."

Dedi.

" Barın sol tarafında selfi çeken işte. O. Harun değilmi? "

Sedef genzini temizledi,

" Bilmem.
Omu? "

" Evet o.
Onuda uzun zamandır görmemiştim. Tesadüfe bak. "

" Ya. Tesadüf işte.
Yine kız arkadaşına hava atmak için resimler yolluyordur."

Dedi Sedef.
Sonra önüne döndü.
Ama çatalı sıkan elinini saklayamadı benden.

1 saat kadar masada yemek yiyerek havadan sudan konuştuk.
Sonunda biten yemekle birlikte hesabı ödedim ve masadan kalktık.

" Yemek için teşekkür ederim Toprak."

Masadaki şalı alarak omuzlarına bırakırken kulağına doğru eğildim.
Kısık sesle,

" Gece henüz başlıyor ve ben henüz sözümü tutmadım Sedef.
En unutulmaz geceni yaşatacağım sana."

Nefesinin hızlandığına şahit olurken devam ettim.

" Aaah... Sedef...
Bence hızlanan nefesini sonraya saklamalısın.
Çok ihtiyacın olacak...
Hayatının en ateşli gecesini yaşayacaksın.

Hadi çıkalım sabırsızlanıyorum."

Sedef'in yutkunduğunu duydum.

Koluma girdi tekrar.
Çıkışa doğru ilerledik. Şuan kimbilir aklından neler geçiyordu.

Dışarıya çıktığımızda kapının önündeki vale, arabamı getirmeye gidecekken durdurup anahtarı elinden aldım. Elinede güzel bir bahşiş verdim.
Vale uzaklaşırken arkamızdan çıkan Harun'u gördüm yeniden.

Geriye dönerek,

" Harun."

" Oo.. Toprak Karakoç.
Bu ne tesadüf.
İçerde farketmedim sizi."

Gülümsedim.

" Ya ne tesadüf değilmi.
Araban varmı? "

" Hayır taksiyle geldim."

" O halde senide bırakayım."

" Gerek yok, ben taksiyle giderim. "

Diyince,

" Israr ediyorum." Dedim.

Bir bana bir Sedef'e baktı.

" Madem o kadar ısrar ediyorsun. Tamam. Benide bırakın. "

Birlikte mekânın arkasındaki açık park alanına doğru yürüyorduk.

" Ee Harun uzun zamandır görmüyordum seni.
Son günlerde neler yapıyorsun? "

" Pek bir şey yaptığım söylenemez.
Şurda burda takılıyorum.
Yeni döndüm tatilden..
Haftaya da yurt dışı yapacağım."

" Neden gelmiştin ki.
Sadece tatil için mi? "

" Hem tatil hem arkadaşları ziyaret."

Dedi göz ucuyla Sedef'e bakarak.

" Anladım.
Tatilin nasıl geçti.
Eğlendin mi? "

" Evet çok eğlenceliydi."

Konuşa konuşa yürüyerek arabamın yanına kadar geldik sonunda.

Ben ön kapıyı açarak Sedef'i elimle buyur ederken Harun'da diğer tarafa geçiyordu.
Sedef gülümseyerek ön koltuğa oturduğunda kapıyı kaptarak cebimdeki anahtarla Harun daha binmeden kilitledim aracı. Artık içerden ve dışardan acılamayacaktı.

Önce Harun sonra Sedef şaşırarak bakarken ben ellerim cebimde gülümseyerek baktım ikisine.

Ağır adımlarla Harun'a doğru yürürken Harun hâlâ anlamaz şekilde bana bakıyordu.

" Toprak.
Ne oluyor?
Neden kilitledin kapıyı."

Ağır ağır yürüyerek yanına kadar geldim. Elimi cebimden çıkarıp Harun'a uzattım.

" Telefonu ver! "

" Ne anlamadım?
Neden telefonumu istiyorsun? "

" Telefonu ver Harun."

" Toprak...
Ne oluyor ne saçmalıyorsun?
Neden verecekmişim telefonumu? Öyle birşey yapmayacağım."

Sinirle baktım yüzüne.

" İçerde kimin resimlerini çekiyordun Harun? "

Dediğim anda panikleyen Harun'u yakasından tuttum.

" Neden bizim resimlerimizi çekiyordun."

" Ne? Hayır. Sizin resminizi falan çekmiyordum. Ben selfi..."

Demiştiki yakasından tuttuğum gibi yüzünün ortasına kafayı gömdüm.
Sedef arabanın içinden çığlık atarken Harun aldığı darbeyle geriye doğru sendeleyip arkasındaki arabama çarparak zor durdu ayakta.

Öfkeyle baktım yüzüne.
Eli burnunda doğrulup,

" Sen kimsinde bana vuruyorsun lan!
Pust! "

Diyip öne çıkarak attığı yumruk çenemde patladı. Yüzüm yana savrulsada acı yerine zevk duydum. Söyledikleri ve attığı yumruk içimdeki deliyi ortaya çıkarmıştı çünkü.

Dudağımın kenarındaki kanı dilimle yalayarak temizleyip Harun'u yakasından tuttuğum gibi sağ yumruğunu çenesine geçirdim. Ardından sol yumruğumu. Sonrada karnına sıkı bir yumruk daha gömdüm.

Harun acıyla öne doğru eğildiğinde saçlarından turarak dizimi suratının ortasına geçirdim üst üste.

Sırt üstü yere düştüğünde yüzü kan içindeydi Harun'un.
Ama bu hâli hoşuma gitmişti.
Yerde yan tarafına dönerek kalkmaya çalışırken bu kez arka arkaya tekmelemeye başladım piçi.

Yaptıkları yüzünden bir kaç kaburgasını kırmazsam rahat edemeyecektim.

Sedef arabanın içinde cama vura vura,

" Toprak!
Toprak ne yapıyorsun. Bırak.
Öldüreceksin bırak. Bıraaak! "

Diye bağırıyordu.
Ama bu Harun'u elimden kurtaramayacaktı.

Yerdeki Harun'un üzerine çökerek bacaklarımın arasına alıp üzerine oturarak yumruklamaya devam ettim.

Yeşim'in dökülen her damla gözyaşını ağzından burnundan kan akıtarak vura vura ödettim.

Sonra yakalarından tutarak doğrulttum yerinde.

" Demek çok eğlendin.
Sikerim lan senin eğlenceni!
Sikerim lan sizin keyfinizi!

Senin çektiğin resimler yüzünden benim sevdiğim kadın ağlarken siz çok eğlendiniz öylemi."

Diye bağırdım. Sinirle solurken,

" Şimdi eğlenme sırası bende."

Diyerek cebinden telefonunu çekip aldım. Harun yerde öksüre öksüre nefes almaya çalışırken ben telefonu açarak galeriye girdim.

Ayağa kalkatak çektiği resimlere baktım. Tam tahmin ettiğim gibi içerde Sedef ve benim resimlerimizi çekiyordu bu piç.
Tıpkı Bodrum'da o gece kulübündeki gibi. Niyetleri bu resimleri de kullanmaktı tabiki.

O resimleri kimin çektiğini Doğu otelde kalma gafletinde bulunan Harun'un adının müşteri defterinde olduğunu görüp, bana söylediği anda anlamıştım.
İşin başında Sedef ve İrem varken yardım eden kişide bu piçti.

Ve kamera kayıtları. O kayıtları alanda Harun'du. Benim istediğimi söyleyip benden önce davranarak almışlardı. Amaçları beni dahada zor durumda bırakmaktı.

Doğu oteldeki kamera görüntülerinden aldığı resmi kulüpteki adama gösterince hemen tanımışlardı adamlar.

Bugün hastaneye bunları anlatmak için gelmişti Doğu. Biz konuşurken Nazlı ve Şeyma cadısı gelince konuşmamız yarım kalmış, ardındanda Yeşim odadan çıkınca birde bayılınca devam edememiştik.

Bugün buraya gelmek, Sedef'i ve Harun'u itiraf ettirme ve o CD yi onlardan alma planımın bir parçasıydı.

Sedef'i arayıp nasıl çağırsam hesabı yaparken Yeşim'in yanından çıktığımda onun beni araması tam bir şanstı.
Ve bende bu şansı kullanmış Sedef'i ağa düşürmüştüm.

O kadar aptaldıki söylediğim her cümlede kendinden geçecek hâle geliyordu. Hiç şüphelenmemişti. Onun bu fırsatı kullanıp Harun'a yine iş verceğini tahmin etmiş ve yine tutturmuştum.

Bir Sedef'e bir Harun'a baktıktan sonra cebimdeki anahtarı çıkarıp arka kapıyı açtım.

Harun'u tutup yaka paça kaldırarak arka kapıdan içeriye attım. Bir eli burnunda bir eli kaburgalarında öylece yatarken kapıyı kapatıp kilitledim.

" Doğu."

Diye bağırdım.
Doğu burda ve benim çağırmamı bekliyordu. Arabaların arasından çıkan Doğu elinde bir bidon benzin ile yanıma doğru gelirken bende Sedef'in olduğu tarafa geçip kapıyı açarak Sedef'i tutup dışarıya çektim.

Sözde yumruklarıyla göğsüme vururken,

" Bırak beni bırak!
Ne yaptığını sanıyorsun sen? "

Az önceki aşık Sedef artık yoktu.
Sol kolumla belinden sarıp kendime bastırırken diğer elimle çenesinden kavrayarak yüzümü yüzüne doğru yaklaştırdım.
Dişlerimin arasından konuştum.

" Sana bir söz vermiştim Sedef.
Sana hayatın boyunca unutamayacağın bir gece yaşatacağımı söylemiştim.
Bu geceyi senin aklına kazıyacağımı söylemiştim. Unuttun mu? "

" Bırak beni bırak! Ben sana ne yaptım!"

Dedi aptala yatarak.
Yermiyim bu numarayı.

" Nemi yaptın?
Ne mi yaptın !? "

Diye bağırırken çenesini dahada sıktım.

" Canımı yakıyorsun pislik herif."

Dedi Bu kez.
Aşk adamından pisliğe terfi etmiştim anlaşılan.

" Sizin yüzünüzden sevdiğim, aşık olduğum, öldüğüm o cam yeşillerin nasıl solduğunu gördüm lan!

Yanınıza bırakır mıyım lan!
Hesabını sormazmıyım lan!

Sizin yalanlarınız yüzünden sevdiğimin canı yanmışken ben sizi cayır cayır yakmazmıyım lan!

Doğu! " Dedim yine.

Doğu elindeki benzin bidonunu açarak geldiğinde
Sedef'in gözleri kocaman oldu.
Korkuyla bakarken,

" Kulüpten aldığınız o kayıtı hemen buraya, bana getirecek İrem."

" Ne?
Ne kayıtı? Ne diyorsun anlamıyorum." Hâlâ aptala yatıyordu.

" Bal gibide anladın Sedef.
Hemde çok iyi anladın!
Hemen İrem'i arayacaksın ve o CD yi buraya getirmesini söyleyeceksin.
Yoksa..."

Sedef'in bakışları değişti.
Bir kaç saniye bana baktıktan sonra hırsla çıktı kollarımın arasından.

" Hayır." Dedi.

" İşte böyle gerçek Sedef.

Ne demişler olduğun gibi görün.
Ama yanlış cevap verdin."

Bidonu hırsla Doğu'dan aldığım gibi Sedef'in başından aşağı boşalttım.

Tiz bir çığlık attıktan sonra elleriyle yüzünden akan benzini temizlemeye çalışırken,

" Napıyorsun?
Delirdin mi? Manyak! "

Bidonu ve kalan benzini Doğu'ya uzatıp Sedef'i kolundan tuttuğum gibi sürüklerken,

" Delirdim!
Evet delirdim! "

Diyerek arabanın içine teptikten sonra kapıyı kapatıp kilitledim.

Bidonu tekrar Doğu'dan alıp benzini kaputun üzerine döktüm.
Önce arka koltuktaki Harun, sonra hâlâ yüzünü temizlemeye çalışan Sedef kapı kollarını zorlayarak açmaya çalışıyorlardı. Ama akıllı kilit sistemi ile imkânı yoktu.

Elimdeki bidonu kenara atıp bir ayağımı kaldırıp lastiğin üzerine koydum.
Yüzü gözü benzin, yanan gözleriyle ve alamadığı nefesiyle bana bakan Sedef'e bakarken dirseğimi dizime dayayarak konuştum.

" Bir bir sözlerimi tutuyorum bak.
Sana nefesini sonraya sakla ihtiyacın olacak demiştim.

A bu arada seni hak edecek ne yaptığımıda buldum.

Bir gün çevre yolunda bir köpeğe çarpmıştım.
Sanırım sen onun cezasısın.

Şimdi o CD yi hemen buraya getirteceksiniz.

Yoksa sıradaki şey, hayatının en ateşli gecesi olacak Sedef."

Doğu'nun uzattığı sigarayı alıp dudağıma bıraktım.
Sonrada cebimden çakmağımı çıkararak sigaramı yaktım.

Derin bir nefes çektikten sonra cama doğru üfledim.

" Son kez söylüyorum Sedef.
Ara getirsin. Yoksa bu arabayla birlikte cayır cayır yakarım sizi."

İnatla kıpırdamadan bana bakarken devam ettim.

" Ben Yeşim'i kaybettikten sonra bu dünyadaki hiç birşeyi kaybetmekten, yok etmekten, can almaktan yada can vermekten korkmam Sedef.
Bunu bil.
Delirmekse benden delisini bulamazsın. "

Dedikten sonra cebimdeki çakmağı çıkarıp yaktım. Yerimde doğrularak biraz gerileyip çakmağı kaputa doğru uzatırken,

Harun'un,

" Sedef! "

Diye bağırmasını ve Sedef'in,

" Tamam! "

Diyişini duyunca çakmağı kapatıp cebime koyarken sigaramdan bir nefes daha çektim.

" Yarım saatin var."

Elini hemen çantasına attı ama benzine bulanan telefon çalışacak halde değildi.

" Çalışmıyor." Dedi.

" Numarayı söyle. Dedim.

İrem'in numarasını söyledi, ben aradım. Açarak araladığım ön kapıdan konuşarak telefondaki İrem'e, CD nin yerini ve alıp hemen getirmesini söyledi.

İrem huylanıp soru yağmuruna tutacak olsada sadece acele et diyerek restoranın yerini tarif etti.
Birde yarım saati olduğunu ekledi.

Telefon kapandığında arabadan inmek istesede izin vermedim.
Kapıyı kaptarak tekrar kilitledim.

Yarım saat bile olmadan gelen taksi ve İrem park yerinde göründü. Kız hızla inip koşar adım olduğumuz yere gelerek soluk soluğa bana uzattı Cd yi.

Öfkeyle baktım yüzüne.

" Ne oluyor burda."

Dediğinde gırtlağına yapışmamak için kendimi zor tuttum.
CD yi elinden çekip alıp Doğu' ya uzattım,

" Arabadaki ekranda kontrol et."

" Tamam abi."

Doğu elindeki CD ile koşar adım arabaya giderken ben bir sigara daha alıp dudaklarıma bıraktım.

Sedef içerden bağırmaya başladı.

" Söylediğini yaptım işte aç kapıyı bırak bizi."

Hiç umursamadan yüzünü izledim.
Acınacak bir mahluktu gözümde.

Doğu koşarak yanıma döndü.

" Doğru abi."

" Aferim size."

Dedikten sonra elimi cebime atarak çakmağımı çıkardım.

Dudağımda bekleyen sigarayı yakarak derin bir nefes çekerken Sedef ve Harun'un bakışları eşliğinde yanan çakmağı arabanın üzerine attım.

Alev alan araçla birlikte dışarda İrem içerde Sedef çığlık çığlığa bağırmaya başlarken ben sadece izliyordum.

Ön kaput tamamen alevler içinde kaldığında cebimdeki anahtara basarak kapıları açmamla Sedef ve Harun araçtan can havliyle kaçtılar.

Attıkları bir kaç adımdan sonra yere düştüklerinde yanlarına gelip tepelerinden bakarak konuştum.

" Sizi bir daha etrafımda görürsem, and olsunki benzine bular, zincirle bağlar, gece feneri diye yakar, köprüden aşağı sallandırım. Anladınızmı.?

Doğu! Gidelim."

********************************

Eveeet bölüm sonu.
Umarım beğendiniz. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın canlarım.

Loading...
0%