@azamet_29_2
|
Keyifli okumalar diliyorum. Toprak odadan çıkmış, Nazlı'yı ve sorduğu soruyu umursamadan asansöre doğru geliyordu. Toprak telefonu çıkarıp ekrana baktığında yüzünde bir gülümseme belirdi. Açıp kulağına götürdü telefonu. " Alo Sedef... Bu gece seninle çok eğleneceğiz." Şeyma duyduğu şeyle deliye döndü. Arkadaşı yatağında arkasını dönük kıpırdamadan öylece yatıyordu. Kızın elleri karnına sarılı, gözleri kapalı ama gözyaşları kirpiklerinden sızıyordu. " Özür dilerim yenge. Desede, Yeşim sessiz kaldı. Odaya girer girmez Yeşim'in yanına geldi kadın. Uyuyan kızı gördüğünde, " Neler oluyor hemen anlatın?! " Dedi alçak sesle, yüzleri asık iki kıza sırayla bakarak. " Yeşim uyuyor dışarda konuşalım." Dedi Şeyma. Üçü birlikte kapının dışına çıkıp koridordaki koltuğa oturdular. Sırma'nın tek bildiği şey Yeşim'in bulunduğu ve hastanede olduğuydu. " Anlatın neler oldu?" Nazlı, Derken, Şeyma'nın daha fazla sabrı kalmamıştı. Ayağa kalkarak Sırma'ya döndü yönünü. " Kardeşin olacak o deve, arkadaşımı aldattı daha ne olsun." Sırma önce kısa bir şok geçirdi. " Ne? Nasıl okur? " " Kardeşin olacak deveye sor." Başı utanarak önüne eğildi Sırma'nın. " Zavallı. Durdu kız. Zorlukla devam etti sonra. " Meğer kaderinde senin gibi olmak varmış." Sırma öylece Şeyma'ya bakıyordu. " Bu ne demek şimdi." " Yeşim hamile. " Neehh! " Keşke Yeşim'de sevinebilseydi. Zavallınının iki gözü iki çeşme." Sırma' nın yüzü anında değişti. " Dahası." Dedi Şeyma. Yumruklarını sıktı. " Az önce ağzı kulaklarında ayrıldı burdan. Telefondaki sevgilisine hazırlan seni almaya geliyorum dedi." " Toprak Seni aptal." Dedi Sırma dişlerinin arasından. ***** Yeşim'in yanından ayılıp hastaneden çıktım. Dışarda beni bekleyen Sinan ve Doğu'nun yanına geldim. " Sinan burdan ayrılma." " Tamam abi." Doğu'nun açtığı kapıdan arka koltuğa geçip, " Eve gidiyoruz." 1 saat kadar sonra evdeydim. İçeri girip odaya çıktığımda kırdığım telefon ve yırttığım resim hâlâ yerlerdeydi. Bir süre parça parça olan resme baktım. Sonra banyoya girerek hızlıca sıcak bir duş aldım. Üzerimde bornozumla çıkıp giyinme odasına yürüdüm. Siyah şık bir takım seçip içinede siyah bir gömlek ayarladım. Hızlıca giyinip siyah rugan ayakkabılarımı da giyip saçlarımıda tarayıp odadan çıktım. " Doğu sen diğer arabayla takip et ama uzaktan." " Tamam abi." Doğu diğer aracı garajdan çıkardığında ben önde oda arkada çıktık bahçeden. Sedef'in evine doğru gidiyordum. Şehir dışına yakın olan villasından almak 1- 2 saatlik bir yol demekti. Ama değerdi. Bir yandan trafikte ilerlerken bir yandanda şehrin en iyi restoranlarından bitinde akşam yemeği için yer ayırttım. Sonrada Sedef'i tekrar arayarak ona göre hazırlanmasını söyledim. Sinir olduğum akşam trafiğinde bir süre daha yol aldıktan sonra nihayet Sedef' in evinin önündeydim. Arabam durduğu anda sevinçle yanında gördüğüm İrem'e sarıldıktan sonra hızlıca camdan uzaklaştı. Arabadan inip ön taraftan yan tarafa geçerek beklemeye başladım. Sedef kapıda göründüğünde yukardan aşağı süzdüm kızı. Üzerinde kırmızı mini etekli dekolte elbise, yine kırmızı sivri topuklu ayakkabıları, omuzlarında siyah kürk şal vardı. Saçları dağınık topuz, yüzünde koyu ağır bir makyaj elinde küçük siyah deri bir çanta. Bu kırmızı renk erkeklerin değil kadınların zaafıydı bence. Kendinden emin kırıta kırıta yürüyerek yanıma kadar geldi. " İyi akşamlar Sedef." " İyi akşamlar Toprak." " Gözlerim kamaştı. " Kıkırdayarak yaklaşıp, tam önümde durdu. Parmak uçlarına yükselip ellerini omuzlarıma koyarak gözlerime baktı. Göz bebeklerindeki arzuyu belli etmekten çekinmiyordu. " Teşekkür ederim. Diyerek yanağıma uzandığında biraz geriye çekildim. " Gecikmeyelim. " Ellerini omuzumdan çektiğinde bulunduğu taraftaki kapıyı açarak arabaya binmesine yardım ettim. " Teşekkür ederim." Diyerek binip koltuğa oturdu. Motoru çalıştırmadan önce Sedef'e döndüm. Gözleri hâlâ üzerimdeydi. İki parmağımla çenesinden tutarak hafiften kaldırıp kendime yaklaştırdım. Gözlerimi gözlerine sabitledim. " Toprak..." Dedi. Sesi heyecanla titriyordu. " Bu bakışları görmek için neleri göze aldım bilemezsin. " Hafiften gülümsedim. " Biliyorum." Diyerek gülümserken motoru çalıştırıp gaza bastım. " Bu arada nerden aklına geldi bu yemek." " Neden? " Tabiki gitti." " O halde tadını çıkar." Keyifle önüne döndü Sedef. Yolu izlerken yüzü gülüyordu. O sırada telefonumun sesini duydum. " Söyle. Dedim Sedef'e bakarak. " Ne oldu. " Değil.. Bu geceki tek önemli şey sensin Sedef." Duyduğu cümle ile ışıldayan gözlerini karanlıkta bile görebiliyordum. Yanına gelir gelmez koluma girdi. " İçecek ne alırsınız." Sorusuna Sedef, " Şarap." Dedi. Bu gece onun gecesi olacaktı. Omuzundaki şalı üzerinden alıp yanındaki sandalyeye bıraktı. " Sen neden başlamıyorsun? " " Ben seni hak edecek ne yapmış olabilirim diye düşünüyorum." "Anlamadım.?" " Anlatayım. Bu yüzden dedim." " Ben istediğim şeyi almak için doğmuşum. Şimdiye kadar hiç kaybetmedim." " Pekii Sedef... " Toprak boş versek bunları.. " Haklısın. Diyerek önüme döndüm. " Sedef..." Dedim kadehi masaya bırakırken. " Efendim." " Şu barda oturan adam, senin kuzenin Harun değilmi? " Sedef şaşkın etrafına bakınarak. " Harun mu? Dedi. " Barın sol tarafında selfi çeken işte. O. Harun değilmi? " Sedef genzini temizledi, " Bilmem. " Evet o. " Ya. Tesadüf işte. Dedi Sedef. 1 saat kadar masada yemek yiyerek havadan sudan konuştuk. " Yemek için teşekkür ederim Toprak." Masadaki şalı alarak omuzlarına bırakırken kulağına doğru eğildim. " Gece henüz başlıyor ve ben henüz sözümü tutmadım Sedef. Nefesinin hızlandığına şahit olurken devam ettim. " Aaah... Sedef... Hadi çıkalım sabırsızlanıyorum." Sedef'in yutkunduğunu duydum. Koluma girdi tekrar. Dışarıya çıktığımızda kapının önündeki vale, arabamı getirmeye gidecekken durdurup anahtarı elinden aldım. Elinede güzel bir bahşiş verdim. Geriye dönerek, " Harun." " Oo.. Toprak Karakoç. Gülümsedim. " Ya ne tesadüf değilmi. " Hayır taksiyle geldim." " O halde senide bırakayım." " Gerek yok, ben taksiyle giderim. " Diyince, " Israr ediyorum." Dedim. Bir bana bir Sedef'e baktı. " Madem o kadar ısrar ediyorsun. Tamam. Benide bırakın. " Birlikte mekânın arkasındaki açık park alanına doğru yürüyorduk. " Ee Harun uzun zamandır görmüyordum seni. " Pek bir şey yaptığım söylenemez. " Neden gelmiştin ki. " Hem tatil hem arkadaşları ziyaret." Dedi göz ucuyla Sedef'e bakarak. " Anladım. " Evet çok eğlenceliydi." Konuşa konuşa yürüyerek arabamın yanına kadar geldik sonunda. Ben ön kapıyı açarak Sedef'i elimle buyur ederken Harun'da diğer tarafa geçiyordu. Önce Harun sonra Sedef şaşırarak bakarken ben ellerim cebimde gülümseyerek baktım ikisine. Ağır adımlarla Harun'a doğru yürürken Harun hâlâ anlamaz şekilde bana bakıyordu. " Toprak. Ağır ağır yürüyerek yanına kadar geldim. Elimi cebimden çıkarıp Harun'a uzattım. " Telefonu ver! " " Ne anlamadım? " Telefonu ver Harun." " Toprak... Sinirle baktım yüzüne. " İçerde kimin resimlerini çekiyordun Harun? " Dediğim anda panikleyen Harun'u yakasından tuttum. " Neden bizim resimlerimizi çekiyordun." " Ne? Hayır. Sizin resminizi falan çekmiyordum. Ben selfi..." Demiştiki yakasından tuttuğum gibi yüzünün ortasına kafayı gömdüm. Öfkeyle baktım yüzüne. " Sen kimsinde bana vuruyorsun lan! Diyip öne çıkarak attığı yumruk çenemde patladı. Yüzüm yana savrulsada acı yerine zevk duydum. Söyledikleri ve attığı yumruk içimdeki deliyi ortaya çıkarmıştı çünkü. Dudağımın kenarındaki kanı dilimle yalayarak temizleyip Harun'u yakasından tuttuğum gibi sağ yumruğunu çenesine geçirdim. Ardından sol yumruğumu. Sonrada karnına sıkı bir yumruk daha gömdüm. Harun acıyla öne doğru eğildiğinde saçlarından turarak dizimi suratının ortasına geçirdim üst üste. Sırt üstü yere düştüğünde yüzü kan içindeydi Harun'un. Yaptıkları yüzünden bir kaç kaburgasını kırmazsam rahat edemeyecektim. Sedef arabanın içinde cama vura vura, " Toprak! Diye bağırıyordu. Yerdeki Harun'un üzerine çökerek bacaklarımın arasına alıp üzerine oturarak yumruklamaya devam ettim. Yeşim'in dökülen her damla gözyaşını ağzından burnundan kan akıtarak vura vura ödettim. Sonra yakalarından tutarak doğrulttum yerinde. " Demek çok eğlendin. Senin çektiğin resimler yüzünden benim sevdiğim kadın ağlarken siz çok eğlendiniz öylemi." Diye bağırdım. Sinirle solurken, " Şimdi eğlenme sırası bende." Diyerek cebinden telefonunu çekip aldım. Harun yerde öksüre öksüre nefes almaya çalışırken ben telefonu açarak galeriye girdim. Ayağa kalkatak çektiği resimlere baktım. Tam tahmin ettiğim gibi içerde Sedef ve benim resimlerimizi çekiyordu bu piç. O resimleri kimin çektiğini Doğu otelde kalma gafletinde bulunan Harun'un adının müşteri defterinde olduğunu görüp, bana söylediği anda anlamıştım. Ve kamera kayıtları. O kayıtları alanda Harun'du. Benim istediğimi söyleyip benden önce davranarak almışlardı. Amaçları beni dahada zor durumda bırakmaktı. Doğu oteldeki kamera görüntülerinden aldığı resmi kulüpteki adama gösterince hemen tanımışlardı adamlar. Bugün hastaneye bunları anlatmak için gelmişti Doğu. Biz konuşurken Nazlı ve Şeyma cadısı gelince konuşmamız yarım kalmış, ardındanda Yeşim odadan çıkınca birde bayılınca devam edememiştik. Bugün buraya gelmek, Sedef'i ve Harun'u itiraf ettirme ve o CD yi onlardan alma planımın bir parçasıydı. Sedef'i arayıp nasıl çağırsam hesabı yaparken Yeşim'in yanından çıktığımda onun beni araması tam bir şanstı. O kadar aptaldıki söylediğim her cümlede kendinden geçecek hâle geliyordu. Hiç şüphelenmemişti. Onun bu fırsatı kullanıp Harun'a yine iş verceğini tahmin etmiş ve yine tutturmuştum. Bir Sedef'e bir Harun'a baktıktan sonra cebimdeki anahtarı çıkarıp arka kapıyı açtım. Harun'u tutup yaka paça kaldırarak arka kapıdan içeriye attım. Bir eli burnunda bir eli kaburgalarında öylece yatarken kapıyı kapatıp kilitledim. " Doğu." Diye bağırdım. Sözde yumruklarıyla göğsüme vururken, " Bırak beni bırak! Az önceki aşık Sedef artık yoktu. " Sana bir söz vermiştim Sedef. " Bırak beni bırak! Ben sana ne yaptım!" Dedi aptala yatarak. " Nemi yaptın? Diye bağırırken çenesini dahada sıktım. " Canımı yakıyorsun pislik herif." Dedi Bu kez. " Sizin yüzünüzden sevdiğim, aşık olduğum, öldüğüm o cam yeşillerin nasıl solduğunu gördüm lan! Yanınıza bırakır mıyım lan! Sizin yalanlarınız yüzünden sevdiğimin canı yanmışken ben sizi cayır cayır yakmazmıyım lan! Doğu! " Dedim yine. Doğu elindeki benzin bidonunu açarak geldiğinde " Kulüpten aldığınız o kayıtı hemen buraya, bana getirecek İrem." " Ne? " Bal gibide anladın Sedef. Sedef'in bakışları değişti. " Hayır." Dedi. " İşte böyle gerçek Sedef. Ne demişler olduğun gibi görün. Bidonu hırsla Doğu'dan aldığım gibi Sedef'in başından aşağı boşalttım. Tiz bir çığlık attıktan sonra elleriyle yüzünden akan benzini temizlemeye çalışırken, " Napıyorsun? Bidonu ve kalan benzini Doğu'ya uzatıp Sedef'i kolundan tuttuğum gibi sürüklerken, " Delirdim! Diyerek arabanın içine teptikten sonra kapıyı kapatıp kilitledim. Bidonu tekrar Doğu'dan alıp benzini kaputun üzerine döktüm. Elimdeki bidonu kenara atıp bir ayağımı kaldırıp lastiğin üzerine koydum. " Bir bir sözlerimi tutuyorum bak. A bu arada seni hak edecek ne yaptığımıda buldum. Bir gün çevre yolunda bir köpeğe çarpmıştım. Şimdi o CD yi hemen buraya getirteceksiniz. Yoksa sıradaki şey, hayatının en ateşli gecesi olacak Sedef." Doğu'nun uzattığı sigarayı alıp dudağıma bıraktım. Derin bir nefes çektikten sonra cama doğru üfledim. " Son kez söylüyorum Sedef. İnatla kıpırdamadan bana bakarken devam ettim. " Ben Yeşim'i kaybettikten sonra bu dünyadaki hiç birşeyi kaybetmekten, yok etmekten, can almaktan yada can vermekten korkmam Sedef. Dedikten sonra cebimdeki çakmağı çıkarıp yaktım. Yerimde doğrularak biraz gerileyip çakmağı kaputa doğru uzatırken, Harun'un, " Sedef! " Diye bağırmasını ve Sedef'in, " Tamam! " Diyişini duyunca çakmağı kapatıp cebime koyarken sigaramdan bir nefes daha çektim. " Yarım saatin var." Elini hemen çantasına attı ama benzine bulanan telefon çalışacak halde değildi. " Çalışmıyor." Dedi. " Numarayı söyle. Dedim. İrem'in numarasını söyledi, ben aradım. Açarak araladığım ön kapıdan konuşarak telefondaki İrem'e, CD nin yerini ve alıp hemen getirmesini söyledi. İrem huylanıp soru yağmuruna tutacak olsada sadece acele et diyerek restoranın yerini tarif etti. Telefon kapandığında arabadan inmek istesede izin vermedim. Yarım saat bile olmadan gelen taksi ve İrem park yerinde göründü. Kız hızla inip koşar adım olduğumuz yere gelerek soluk soluğa bana uzattı Cd yi. Öfkeyle baktım yüzüne. " Ne oluyor burda." Dediğinde gırtlağına yapışmamak için kendimi zor tuttum. " Arabadaki ekranda kontrol et." " Tamam abi." Doğu elindeki CD ile koşar adım arabaya giderken ben bir sigara daha alıp dudaklarıma bıraktım. Sedef içerden bağırmaya başladı. " Söylediğini yaptım işte aç kapıyı bırak bizi." Hiç umursamadan yüzünü izledim. Doğu koşarak yanıma döndü. " Doğru abi." " Aferim size." Dedikten sonra elimi cebime atarak çakmağımı çıkardım. Dudağımda bekleyen sigarayı yakarak derin bir nefes çekerken Sedef ve Harun'un bakışları eşliğinde yanan çakmağı arabanın üzerine attım. Alev alan araçla birlikte dışarda İrem içerde Sedef çığlık çığlığa bağırmaya başlarken ben sadece izliyordum. Ön kaput tamamen alevler içinde kaldığında cebimdeki anahtara basarak kapıları açmamla Sedef ve Harun araçtan can havliyle kaçtılar. Attıkları bir kaç adımdan sonra yere düştüklerinde yanlarına gelip tepelerinden bakarak konuştum. " Sizi bir daha etrafımda görürsem, and olsunki benzine bular, zincirle bağlar, gece feneri diye yakar, köprüden aşağı sallandırım. Anladınızmı.? Doğu! Gidelim." ******************************** Eveeet bölüm sonu. |
0% |