Yeni Üyelik
38.
Bölüm

K.k 37 Beraat

@azamet_29_2

Sedef, Harun, İrem.

Hepsini o park yerinde öylece bırakarak Doğu ile birlikte hastaneye doğru yola çıktık.

Hasteneye yaklaştığımızda Sinan'ı aradım. Arabayı bıraktığım yerden alması ve servise vermesi için gitmesini istedim.
5 dakika sonrada biz hastaneye gelmiştik.

Ana girişte duran araçtan inerken, torpido gözünden silahımıda aldım. Doğu'ya CD yi ve laptopu getir diyerek hiç oyalanmadan içeriye doğru koşar adım ilerleyerek hızlı adımlarla asansöre yöneldim. Önünde durduğum asansörlerin düğmelerine arka arkaya basmaya başladım.
4 asansörden birinin gelmesini beklerken Doğu da bana yetişmişti.

Açılan ilk kapıyla hemen bindik. İkimizde sessizdik.
Hiç bir suçum yokken o adi kız Sedef, ve yanındakiler yüzünden üzerime bir çamur atılmıştı.
Şuan bu umrumda bile değildi ama sevdiğim kadın hastanelik olmuştu. Yeşilli'min yanına dönüp, yanından ayrılırken söz verdiğim gibi delilimi gösterecektim.

Burdan çıkarken son konuşmamızda, Yeşim:

" Bu kadar şeyden sonra ne bekliyordun benden. Hiç bir şey yokmuş gibi mi davranmalıydım. Sevdiğim adamı o ahlâksızlamı paylaşmalıydım."

Dediğinde bir süre hem üzgün hem kızgın yüzüne ve gözlerine bakmış,

" Yapamaz mısın?" Demiştim.

" Beni Sedef ile paylaşamazmısın? Olmaz mı? "

Demiştim.

Asla o Sedef denen kızla birlikte olmazdım tabiki. O kadar midesiz ve şerefsiz değildim.
Hayatımın sonuna kadar, ölene kadar seveceğim, birlikte olacağım tek kadın Yeşim'di.

Ama Yeşim'in beni kıskanması, bana değer verdiğini gösteriyor ve ben bundan çok mutlu oluyordum.

Bir kadın olan annesinin bile gözünde değeri olmayan biriydim ben.
Hiç bir kızın bir günden fazla yanında kalmak istemedigi biriydim. Ama Yeşim öyle değildi. Beni seviyordu değer veriyor, hatta kıskanıyor ve bunu yeni, yeni belli ediyordu.

Buda ister istemez hoşuma gidiyordu.
Kıskanmak birtek ona bu kadar yakışıyordu.

" Ben değer verdiğimi kimseyle paylaşamam. Madem onu istiyorsun ona git. Çık benim hayatımdan."

Derken donuk gözlerinden yaşlar boşalıyordu.
Oturduğum yerden kalkıp Yeşim'e daha çok yaklaşıp, üzerine doğru eğilip yüzünü avuçlarımın arasına alarak gözlerine baktım.

" Bana sabaha kadar süre ver Yeşillim.
Sabah olduğunda sana suçsuz olduğumu ispat edeceğim."

Diyerek odadan çıkmıştım.

Yeşim'in olduğu kata çıkar çıkmaz asansörden inerek odasına doğru yürürken dışarda kimseyi göremedim. Kızlar yoktu.

Özel odanın kapısını açarak içeri girdiğimde Sırma, Nazlı ve Şeyma içerde Yeşim ise uyuyordu.

Beni kapıda görür görmez hırsla yerinden kalkan Şeyma, yanıma gelerek tıslayan ses tonuyla ve işaret parmağını burnuma uzatarak,

" Ne yüzle hâlâ buraya gelebiliyorsun?
O sürtüğün yanına git! "

Dediğinde biten sabrımla elimi ağzına kapattığım gibi arkasından beline sardım kolumu.
Yerden kesilen ayaklarıyla tepinmeye başlayan Şeyma'yı hızla odadan çıkararak koridorun ortasına doğru götürürken Sırma ve Nazlı da panikle peşimizden çıktılar.

Şeyma'yı yere bırakıp arkasındaki duvara yasladım. Elimi ağzından çekmeden önce kulağına doğru eğilip,

" Bana bak geveze avukat.
Tek bildiğin cırlamak.
Avukat dediğin çok konuşur ama dinlemeyide bilir.

Şimdi burda durup karımla beni rahat bırakacaksın. Tamam mı?
Elimi çektiğimde seni duymak falan istemiyorum. Yoksa bantlarım o ağzını."

Şeyma'yı bıraktığımda şaşkın ve sinirle bana bakarken arkamdakiler döndüm.

" Sırma sen neden bu saate bu halde burdasın? Siz ikiniz hemen eve gidiyorsunuz."

Sonra Doğu'ya döndüm. Elindeki laptopu ve CD yi alarak,

" Doğu bu üçüyle uğraşacak halim yok. Paketle eve bırak."

Diyerek hızlı adımlarla odaya yöneldim. Kapıyı yavaşça açarak içeriye girerken hâlâ uyuyan sevdiğim kadına baktım.

Sessiz adımlarla yanına gelip elimdekileri yanındaki sandelyeye bırakarak yüzüne çevirdim bakışlarımı.

Yüzü yorgundu. Bitkindi. Sol yanımın sızladığını hissederek dahada yaklaştım. Serum takılı olan sol kolunu uzatarak o yöne dönmüştü. Eli göbeğinin üzerindeydi.

Sedef'in yüzünden boş yere üzülmüş acı çekmişti.

" Özür dilerim güzelim."

Dedim çok kısık sesle.
Sonra örtünün dışında kalan sarılı ayak bileğine baktım. Nasıl olmuştu?
Canı hâlâ yanıyormuydu?

Arkasındaki boşluğa oturup yavaşça uzandım. Derin uyuyordu. İlaçlardan olmalı diye düşündüm.
Sağ elimle başını biraz kaldırıp sol kolumu altından geçirdim. Sağ kolumu beline sardım. Kokusunu içime çekerken,

" Uyu güzelim."

Diyerek gözlerimi kapattım.
Sabah anlatacaktım her şeyi.

*****

Sabah ilk uyanan Yeşim oldu. Sırtında hissettiği beden, belindeki kol ve aldığı koku Toprak'a aitti.
Her sabah hevesle beklediği bu görüntüye rağmen ses çıkaramadı, sevinemedi, kıpırdayamadı.
Olanlardan sonra, akşam konuştuklarından sonra, ne yapacağını bilemedi.
Arkasını dönüp delil getirdinmi diyemedi.

Sorması gerekmiyordu ki.
Toprak'ın uyanıp getirdim işte demesi gerekmiyormuydu.

Doğru olsun istiyordu Yeşim.
Toprak'ın anlattığı herşey doğru olsun, Toprak masum olsun, Sedef'in oyunu olsun istiyordu içten içe.

Toprak'tan, sevdiği adamdan uzakta kalmak çok kötü hissettiriyordu.
Ölecek gibi hissettiriyordu.
Bunları düşünürken,

" Güzelim, uyandım mı? "

Boş bulunup yerinde sıçradı kız.

" Şşiiştt korkma, benim..."

Yeşim arkasını dönmeden,

" Toprak.." Dedi.

" Benim.
Uyanmanı bekliyordum.
Nasılsın?
Daha iyimisin.? "

Kız sessiz başını salladı sadece. Hâlâ başı önüne eğik yönü diğer tarafa dönüktü. Toprak'ın arkasından kalktığını hissettiğinde duyduğu ayak sesleriyle Toprak diğer tarafa Yeşim'in onu rahatça görebileceği yere geçti.

Yatağın kenarına oturdu adam.
Bir süre sessizlik oldu. Toprak Yeşim'e bakarken Yeşim boşluğa bakıyordu.

" Sormayacak mısın?"

Diyen Toprak bozdu sessizliği.

" Hani nerde delilin demeyecekmisin? Gece boyunca nerdeydin demeyecek misin?"

Kız gözleri önünde sessizliğini korurken, kapı tıklayarak açıldı.

Toprak sinirle baktı gelenlere.
Şeyma ve Nazlı.

" Ulan ben size eve gidin demedim mi? Ne halt etmeye hâlâ burdasınız lan! "

Şeyma:

" Ben Doğu değilim, senden emir almıyorum."

" Bende sana hâlâ kızgınım abi."

" Velede bak sen."

Dedi Toprak sinirle.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra,

" Ben artık sıkıldım bu durundan. Madem burdasınız.
Oturun bakalım, sizde dinleyin."

Şeyma ve Nazlı koltuğun önünde ayakta dururken Toprak önce Yeşim'in yatağını dikleştirdi.
Sonrada yerinden kalkıp yanında getirdiği laptopu sandalyeden alarak yatağın üzerine bıraktı.
Düğmeye bastı açılması için.
O açılırken ceket cebinden çıkardığı CD yi iki parmağının arasında tutarak Yeşim'e sonrada kızlara gösterdi.
Yeşim gözleriyle Toprak'ı izliyordu.

" Bu delilim."

Dedi laptopa takarken.
Ardından belinden çıkardığı silahını yatağın üzerine koydu.

" Bu da kefilim."
Herkes bir silaha bir Toprak'a baktı.
Adamın yüzündeki ifade çok ciddiydi.

" Buraya gelin."

Dedi kızlara.
İki kız yatağın diğer tarafına geçerken,

" Gözünüzü açıp izleyin.
Gördüğünüz resimlerin aslı bu CD de."

Açılan ekranla Yeşim ve kızlar birlikte ekrana döndüler.

Toprak kaydı sararak kendisinin mekana girdiği yere kadar getirip durdurdu. Sonrada kollarını göğsünde birleştirerek konuşmaya başladı.

" Burası kaldığımız otelin yeni açtığı bir mekan. Gece kulübü yada bar ne sayarsanız. Biz oradayken açıldı.
Tabi bizde davet edildik. Benimle birlikte olan bütün şirket çalışanları ve başkanları o gece ordaydı. Sedef'te tabi. Nazlı da tanıyor Sedef'i.
Sedef eski bir tanıdıktan öte birşey değil benim için. 2-3 sene oldu görmeyeli. Sen şirkette gördüğünde. "

Dedi Yeşim'e dönerek.

" Çalıştığı şirketin genel sekreteri olarak gelmişti. Çalıştığımız şirketle ilgili görüşmemizin dışında bir şey konuşmadık.

Bodrum'a giderken onun geleceğinden haberim yoktu. Zaten olsada bir şey farketmezdi.

Her neyse gündüz bir araya gelip yaptığımız toplantıdan sonra, herkes gidelim kafa dağıtalım diyince bende gittim. Kafamı sikeyim nerden de gittim.

Akşam 9 civarı."

Derken tuşa basarak kaydı çalıştırıp akışına bıraktı.

" Birlikte mekana girdik. "

Kızlar Toprak'ı dinlerken gözleri ekrandaydı.

" Başkanlarla birlikte köşedeki koltuğa geçtik. Garsonun getirdiği içkilerden alıp içerek oturuyorduk.

Bir saat kadar sonra hareketli müziği duyan herkes bir bir piste kalktı. Sadece ben oturmaya devam ettim. Ben daha ikinci kadehi içmeden gördüğüm Sedef zil zurna sarhoş olmuştu.

Pistin ortasında deli gibi dans ediyordu. Elbise diye giydiği o bez parçası kıçına kadar çıkınca, itin biride rahatsız etmeye başlamıştı."

Toprak'ın ekrana bakmadan anlattıkları görüntülerle bire bir uyuşuyordu.

Önce karışmayacaktım ama o ite gıcık oldum. Yerimden kalkıp piste daldım. O piçi yakasından tutup kenara attıktan sonra Sedef'i de kolundan tutup pistten çıkarıp yanıma getirip koltuğa bıraktım.

Elbisesinden tut içmesine kadar bir sürü laf saydım. En son.
Ya edebinle otur yada otele dön. Dedim ve yerime oturdum.

Ama o geri zekalı yerinden kalkıp kucağıma oturdu. İyice saçmalamaya başlamıştı. Tuttuğum gibi kucağımdan yan tarafa aldım.

Baktım bela olacak ben gidiyorum diyerek yerimden kalktım. Niyetim otele dönmekti.
Ama bu kezde peşimden gelmek için hızla kalkınca salak dengesini kaybedip yere düştü. Başını öndeki sehpaya çarpınca yerde kaldı.

Orda bıraksaydım daha iyiymiş, ama salak gibi kaldırıp mekandan çıkarıp dışarda bir taksiye bindirip otele yolladım.

Bütün bunlar olurken piç kuzeni de mekândaymış ve resimlerimizi çekmiş. Resimleri sana yollayan da Sedef'in arkadaşı İrem..

Sinan arayıp seni bulamadığını söyledikten, Nazlı'da senin telefonundaki o siktiğim resimleri bana yolladıktan sonra Doğu'yu mekana geri yollayıp kayıtları almasını istedim. Kendimde uçağa bindim.

Doğu mekana gittiğinde adamlar benim bir adamımın gelip kayıtları aldığını söylemişler. Doğu araştırıp bulmuş. Harun'un ta kendisiymiş giden.

Senin beni araman ve Sedef'in telefonumu açmasına gelince.

Telefonumda öyle bir kayıt yok. Yinede araştırdım.
Temizlikçi kadınlardan birine kapıyı açtırıp girmiş o gün. Ama ben görmeden çıkmış. Amacı neydi bilmiyorum ama senin araman umduğundan daha iyi birşey olmalı ki arama kaydını silip bana görünmeden çıkmış. İnanmazsan o kaydıda getirir gösteririm.

Dün seninle konuşup, çıktığımda beni aradı. Niye aradı bilmiyorum. Sormadımda. Ama aramasını kendi plânınım için kullandım.

Buluşalım özledim diye yalan söyledim. Restorana akşam yemeğine davet ettim. Ben onu almaya giderken Doğu'da başka bir arabayla arkamdan geldi. Sedef süslenip püslenip çıktı evden. Birlikte arabaya binip hareket ettiğimizde Harun piçide arkamızdan çıkmış. Doğu'da onun arkasındaydı.

Yolda arayıp Harun'un arkamızdan taksiyle geldiğini söyledi. Sedef'e çaktırmadım tabi. Mekana gelip yemeğe başladığımızda Harun'da mekânda bar kısmındaydı.
Güya kendini çekme ayağına yine bizi çekiyordu.

Mekandan çıktığınızda senide bırakayım diye kandırıp bizimle gelen Hatun'u önce adam akıllı benzettim.
Burnunu ve kaburgasını kırdım."

Dedi Toprak keyifle.
Sonrada telefonunu aldım. Gerçekten bizim resimlerimiz vardı. Yine sana yolacaklardı eminim.

" CD Harun' da değilmiydi, nasıl aldın? "

Soru Yeşim'den geldi.

Toprak'ın yüzünde pis bir gülümseme belirdi.

" Sedef'i benzine bulayıp Harun'la birlikte arabaya teptim."

" Ne?
Ne yaptın? "

" Sonrada arabayı benzine buladım.
Yarım saat için de İrem CD ile gelmezse hayatının en ateşli gecesini geçireceğini söyledim.

Sedef korkuyla İrem'i aradıktan sonra 20 dakikada geldi CD.
CD yi aldıktan sonrada arabayı ateşe verdim."

" Ne!? " Dedi kızlar aynı anda.

" O..
Onları öldürdün mü? "

Toprak dolu gözlerle kendine bakan Yeşim'e döndü. Sessiz bir kaç saniyeden sonra,

" Ölümü çoktan hakketmişlerdi.
Hiç bir suçum yokken kendi duygularına beni ve seni kurban etmeye kalktılar. "

" Ya yani öldüler...Mi?
Sen. O..? "

" Hayır." Dedi Toprak.

" Ölmediler.
Ölmeliydiler ama ölmediler.
O şerefsizler senin hatırına yaşıyorlar. Bebeklerimizin hatırına yaşıyorlar.
Yeşim.."

Dedi Toprak laptopu kapatıp kenara çekerek.

" Ben senden başka kimseye ne baktım ne birşey hissettim.
Nede sandığınız gibi seni aldattım.

Sana daha öncede söyledim.
Senden başka birine bakarsam kendi silahımla vur beni dedim.

Yatağın yanındaki silahı alıp kızın eline tutuşturdu Toprak.
Yeşim'in şaşkın bakışları arasında namnuyu kalbine dayadı.

Nazlı panikle, " Abi! " Derken,

" Sözüme canım kefil.
Eğerki bana inanmıyorsan, benden uzak dur, hayatımdan çık, bebeklerimizden uzak ol diyorsan bas tetiğe. Kılım kıpırdamaz. Ölüm bile senden ve bebeklerimden uzak kalmak kadar acıtmaz."

Derken gözlerini kapattı.

Yeşim elinde silah gözleri Toprak'ın kapalı gözlerinde bekledi bir kaç saniye. İnandı.
Sözleri kanıtıyla uyuşuyor, canını kefil ediyordu. Yalan değildi. Ne sözleri ne sevgisi.
Yeşim'in eli kucağına düştü.
Ellerini silahtan çekip sıkıca sarıldı Toprak'a.

Dolan gözlerideki yaşlar yanaklarına akarken Toprak' ta sarıldı sevdiği kadına.

" Ağlama Yeşillim.
Ağlama senin suçun değildi. Yerinde kim olsa bu adice oyuna gelirdi."

Ama Yeşim'in ağlaması kesilmiyordu. Bir süre daha devam etti hıçkırıkları.
Sonunda sakinleştiğinde Toprak'ın yardımıyla geriye yaslanırken,
Şeyma araya girerek,

" Neden dün söylemedin. CD olmasa bile söyleyebilirdin. Senin yüzün..de..."

Demişti ki..

Toprak sinirle,

" Şeyma bir kelime daha edersen Doğu'nun bütün izinleri iptal eder Bodrum'a yollarım."

Bu cümleyle herkes bir Şeyma'ya bir Toprak'a baktı. Ne alakaydı.
Şeyma afallamış ve sinirle bakarken Yeşim gözlerini silerek, gekrar bir Toprak'a bir Şeyma'ya bakıyordu.

" Doğu ne alaka? "

Toprak yüzünde sinsi bir gülümseme ile kollarını göğsünde birleştirerek,

" Geveze avukatına sor."

Dediginde, Şeyma'nın sinirli bakışları utanmaya dönüştü. Yeşim,

" Şeyma ne oluyor? "

Şimdi herkes sadece Şeyma'ya bakıyor ama Toprak alay ve keyifle bakıyordu.

" Ben..
Ben anlamadım.
N,ne bileyim.
Saçmalıyor işte. "

Dedi burnuyla Toprak'ı işaret ederek.

Toprak Şeyma'ya bakmaya devam ederken,

" Bu geveze arkadaşınla Doğu resmen çıkıyorlar."

Şeyma'nın gözleri kocaman okurken,

" Nee! "

Dedi Nazlı ile Yeşim aynı anda.
Şeyma kıpkırmızı bir surat, çatık kaşlar ve burnundan solur şekilde Toprak'a bakıyordu.

" İnkarmı edeceksin geveze. "

Şeyma duyduklarını nerden öğrendiğine şaşırırken bir yandan Yeşim ve Nazlı ya baktı göz ucuyla.

" Evet." Dedi Toprak.

" Bu ikisi çıkıyorlar.
Akıllarıncada bana çaktırmıyorlar."

Şeyma hızlı adımlarla yatağın diğer tarafında geçerek kapıya yönelmişti ki kapı yeniden tıkladı.

Gelenler bu kez Barış ve Neslihan'dı.

" Günaydın."

" Günaydın." Dedi herkes.

" Yeşim hanım.
Nasılsınız bu sabah. Daha iyimisiniz?"

" Evet. " Dedi kız başını öne eğerek.

" O halde bebeklerinizi görelim mi? "

Kız başını kaldırıp Toprak'a baktı. Dün görmek istemiyorum diye bağırdığı bebeklerini şimdi görmek istiyordu.

Toprak'ın şevkat yüklü bakışlarıyla karşılaşırken, yeniden ısrarla dolan gözlerini silerek başını aşağı yukarı salladı.

" Görelim." Dedi Toprak aynı heyecan ve sevinçle.

Toprak Yeşim'in yanından kallarken Neslihan ve Barış kızın yanına yürüdüler. Bu sırada kapıya yönelen Şeyma'yı farkeden Toprak hızlı adımlarla yürüyüp Şeyma'yı kolundan tutarak engel oldu.

Şeyma tutulan koluyla geriye dönüp sinsi, aynı zamanda kızgın bakan orman yeşillere baktı kaşlarını çatarak.

" Nereye? "

" Gidiyorum."

" Daha değil sinsi geveze.
Daha karpuz kesecektik..

Yada adam mı desek."

" Şeyma'yı kolundan tutarak Yeşim'in diğer tarafına getirip kulağına doğru,

" Burdan bir çık karışmam."

Diyerek bıraktı kızı.

Bu sırada Yeşim'de merakla Neslihan'ın hareketlerini izleyordu.

Neslihan ultrason cihazını hazırlarken Barış kızın yatağının arka kısmını aşağı indirerek Yeşim'e rahat bir pozisyon verdi. Böylelikle daha rahat bakabileceklerdi.

Yeşim heyecanla karnını açınca Neslihan'da yavaşça jeli sürmeye başladı.
Sonrada elindeki aleti yavaş hareketlerle karnının üzerinde gezdirmeye başladı. Odadaki herkes bebekleri görmek için ekrana dikkat kesinmişlerdi.

Neslihan oturduğu sandalyede ekrana bakarak,

" Eveeet annesi.
İşte bebekleriniz. 3 küçük mucize."

Yeşim'in kalbi heyecandan yerinden çıkacak gibi atıyordu.
Bu gerçekten mucize olmalıydı.
Yeşim heyecanla yanında dikilen Toprak'ın kolundan tuttu.

" Toprak üçüz." Dedi duydun değilmi.

" Evet güzelim 3 üz dedi."

Derken Toprak'ta en az Yeşim kadar heyecanlıydı.

Neslihan,

" Tüp bebek yöntemi ile hamile kalan annelerin dışında 3 üz bebekler sık rastladığımız bir şey değil.
Yani gerçekten mucize diyebiliriz."

Derken ister istemez gülümsedi.

" Yeşim hanım eşinize söylemiştim ama bir kez daha söylemek isterim.
Bebeklerden 2 si bir kesede diğeri ayrı bir kesede. Şuanki durumlarıda gayet iyi. Yalnız...
Yeşim hanım.
Kan değerleriniz çok düşük.
Bünyenizde zayıf.
Bu bebeklerin rahminizde tututunup sağlıklı şekilde gelişebilmeleri için iyi bir bakım, dinlenme ve sakin huzurlu bir ortam şart.

Hem ruhan hem bedenen sağlıklı olmanız lazım. Minyon bir vücudunuz var. Hamileliğiniz zor geçebilir. Bebeklerin gelişimleri geriden gelebilir. Erken doğum ve sezeryan ihtimali her zaman var.
Bu bilgiler ışığında sizi ve üçüzleri sıkı takip edeceğiz.

Umarım açık şekilde anlatabildim."

Yeşim dikkatle dinledikten sonra tam ağzını açacakken,

Toprak, " Anladık doktor hanım merak etmeyin ne gerekiyorsa fazlasıyla yapacağız."

Dedi.

" Güzel. O halde bu kadar."

Barış girdi söze.

" Biraz daha misafirimizsiniz.
Yeşim'e sıvı ve vitamin takviyesi yapacağız. Ayrıca üşüttüğü için ateşini de kontrol ediyoruz. "

" Tamam." Dedi Toprak.

Barış, " Ayağın nasıl acıyormu hâlâ? "

" Biraz." Dedi kız.

Birazdan bir hemşire gelip ayağına yeniden krem sürüp bandaj yapacak."

Toprak'ın bakışları soğurken iki doktor musade isteyerek çıktılar.
Toprak ayağa kalktı.

" Nazlı sende daha fazla oyalanmadan okuluna git hadi. Sinan seni bırakır."

Nazlı.
Önce Yeşim'in yanına gelip sarıldı.

" Gözün aydın yenğecim.
Tekrar geçmiş olsun. "

Sonra abisinin yanına gelip sarılmayı düşündü ama yüzündeki soğuk bakıştan çekindi istemeden.

Sadece, " Görüşürüz abicim."

Diyerek kaçar adım çıktı.

Geriye Yeşim ve Şeyma kalmıştı odada.

Toprak ayakta kollarını göğsünde birleştirerek, iki kıza baktı sırayla.

" Eveet.
Ben her şeyi anlatıp beraat ettim.

Şimdi sıra sizde.
Hemen anlatın bakalım.
Hangi düşmanım karımı kimden kurtarmış.
Kimmiş kendini bana öldürtmek isteyen piç.

Loading...
0%