Yeni Üyelik
39.
Bölüm

K.k 38 İyikiler

@azamet_29_2

" Eveet.
Ben her şeyi anlatıp beraat ettim.

Şimdi sıra sizde.
Hemen anlatın bakalım.
Hangi düşmanım karımı kimden kurtarmış.
Kimmiş kendini bana öldürtmek isteyen piç.

Yeşim duyduklarından sonra anında
sen mi söyledin bakışıyla Şeyma'ya bakarken, Toprak Yeşim'in yanına yatağın ucuna oturup kollarını göğsünde birleştirdi. Kızlara baktı sırayla.

" Hemen konuşmaya başlayın."

Şeyma Toprak'ın son cümlesinden sonra keşke söylemeseydim pişmanlığı yaşarken, Toprak,

" Bekliyorum."

Dediğinde ikiside panikledi.
Sonunda Yeşim cesaretini biraz olsun toplayıp,

" Toprak bu konuya hiç girmesek."

Dediğinde, Toprak'ın gözleri Yeşim'in yüzünde ve gözlerinde dolaştı. Sonra devam etti.

" Ne demek girmesek.
Şerefsiz piçin biri benim karımı rahatsız edecek, bende konuya girmeyeceğim. Konuyu geç piçe bile girerim..

Anlat Yeşim..
Ben sakin sakin sorarken anlat. Yoksa kendimi tutamam. İçimdeki deliyi zapdedemem."

Yeşim başını öne eğdi.
Bu hareketiyle Toprak'ın aklına gelenler sınırları geçmeye başlayınca alnının ortasındaki damar iyice çıkmaya başlarken gözlerinin akı karası birbirine karışmaya başladı.

" Yeşim." Dedi Toprak.

" Güzelim, korkutma beni.
Sana kötü birşey.m.."

Sıktığı yumruklarındaki eklem yerleri beyazlamaya başlamıştı.
Yeşim'in baktığı gözlerindeki yakıcı öfke yüzüne aksediyordu. Korktu kız.

" Ha-hayır.
Yok...
Yok kötü bir şey olmadı.
Ya-yani. O yardım edince.

Yani.. Murat beni kurtarınca...
Ünal'ı dövünce."

" Murat!? "

Toprak yerinden fırladı.

" Ne Murat'ı?
Hangi Murat.
Ünal kim?
Yeşim! "

Dedi Toprak eli alnında.
Zor sabrediyordu.

" Güzelim Allah aşkına.
Anlamıyorum.
Şunu en baştan anlatır mısın lütfen."

Yeşim'in gözleri doldu yeniden.
Sonra Toprak'a bakarak

" Önce söz ver Toprak."

Toprak kaşlarını çattı.

" Sözmü? "

Yeşim'in cam yeşillerine baktı orman yeşilleri.

" Bana söz ver Toprak.
Kimseyi öldürmeye kalkmayacaksın. "

Toprak'ın kaşları dahada çatılırken, bana ne anlatacak ki bu sözü istiyor diye düşünmeden edemedi.

Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştıktan sonra Yeşim'in elini tutarak elinin içine aldı.

" Sana söz veriyorum kimseyi öldürmeyeceğim.
Şimdi anlat."

Yeşim Şeyma'ya baktı önce, sonra da başını önüne eğerek anlatmaya başladı.

" İlk mesajlar ben dersanedeyken gelmeye başladı.
Önce anlamadım tabi.
Yanlış olduğunu söyleyip numarayıda engelledim. Ama başka numaralardan yine mesajlar geldi.
Eve geldikten sonrada o resimler."

Kısa bir sessizlik oldu.

" O resimleri gördüğüm an..
Ölüyorum sandım Toprak.
Gerçekten ölüyorum sandım. İnanamadım yıkıldım. Ne yapacağımı bilemedim. "

Toprak Yeşim'i ağlarken görünce, yaklaşarak kollarının arasına doğru kaldırıp sımsıkı sarılırken Yeşim daha çok ağladı.

" Özür dilerim güzelim.
Çok özür dilerim.
Bir daha böyle bir şeyi yaşamana, gözünden bir damla yaşın daha akmasına izin vermeyeceğim.
Yemin ederim."

Yeşim geri çekilirken Toprak yüzünü avuçlarının arasına alarak, gözlerinden akan yaşları baş parmaklarıyla sildi. Yanağını okşadı. Yeşim elleri Toprak'ın ellerinde,

" Her şeyi bırakıp evden ve senden uzaklaşmak istedim. Kaçmak istedim. Dönmemek üzere hemde.

Evden kimseye belli etmeden ayrılmak için eşyalarımı çantama koyarak önce dersaneye ordanda Şeyma'ya gidecektim."

Toprak kaşları çatık Şeyma'ya bakarken Şeyma'da kaşlarını çatarak başını yana ve yukarı kaldırdı.

" Sinan beni bıraktıktan sonra bir süre bahçede oturdum.
İyi değildim.
İstesemde, istemesemde ağlama krizine girmiştim. "

Burnunu çekerek devam etti Yeşim.

" Sonra İlayda girdi bahçeye. Beni görünce hemen yanıma geldi.
Halimi görünce oda endişelendi.
Konuştuk. Olanları anlattım.
Halime acıyıp bize gidelim Dedi.
Kabul etmedim. Şeyma'ya gideceğimi söyledim. Biraz daha oturduktan sonra ayrıldım dersaneden.

Şeyma'nın evine yürüyerek gitmek istedim. Hem yürür hem aklımı toparlarım diye düşündüm. Bir süre caddede yürüdükten sonra karşıya geçmek için ışıklarda durdum. Ben beklerken Ünal geldi yanıma.
Elindeki şemsiyeyi üzerime tutuyordu.
İlayda ile konuştuklarımızı duymuş."

" Hhaah!
Şimdi dur!
Sanırım aradığım şerefsiz bu.
Kim bu Ünal piçi."

Kız Toprak'ın gözlerine baktı önce. Koyu yeşiller siyahları andırıyordu.

" Bizim dersanede.
Bizim sınıfta.
Sonradan geldi."

Derken bir kucağındaki birbirine geçirdiği ellerine, bir Toprak'a bakıyordu hâlâ. Tedirgindi.
Birazdan deprem olacak hissi vardı içinde.

" Eveet..." Dedi Toprak.

" İlk zamanlar beni bekar bir kız sanıyormuş."

Dediğinde Toprak'ın yüzündeki sakin maskesi çatlamaya başlamıştı.

" O zamanlar baktım kafasından başka başka şeyler geçiyor evli olduğumu, Toprak Karakoç"un karısı olduğunu söylemiştim.

Önce inanmamıştı. Araştır bak demiştim. Dediğimi yapıp araştırmış. Molada yanıma gelmiş evli olduğunu bilmiyordum falan demişti.

İki normal arkadaş olmak istiyorum bundan sonra, zaten Toprak Karakoç'un eşine başka gözle bakmaya cesaret edemem. Demişti.

Ama red etmiştim. Benim bir tane arkadaşım var zaten. Oda bana yetiyor. İlayda.
Başka arkadaşa ihtiyacım yok. Demiştim.

O günde İlayda ile bizi konuşurken duyup peşime takılmış."

Toprak'ın yüzündeki sakin maskesinde çatlaklar gittikçe artıyordu.

" Tam karşıya geçecekken yanımda bitti. Elindeki şemsiyeyi üzerime tutuyordu. İstemedim. Yanımdan gitmesini isteyerek caddeden geçmekten vazgeçip ondan uzaklaşmak için yürümeye devam ettim.

Ama gelmeye devam etti.
Hâlâ şemsiyeyi üzerime tutuyordu.
Beni rahat bırakmasını söyledim.

" Sizi duydum."
Dedi.

" Şu haline bak. Kıymet bilmeyen biri için bu kadar ağlama. Dedi."

Toprak'ın yüzü değişmeye ve sinirinde kızarmaya başlamıştı.

" Seni bu kadar üzen o adamı bırak, benimle gel. Dedi "

Dediğinde Toprak'ın sıktığı dişlerinden gıcırtılar geliyordu artık.

" Ben.."

Diyerek yutkundu Yeşim.
Gözlerini yukarıya Toprak'a çevirdi korkarak. Çaresiz devam etti.

" Sana aşık oldumm..." De..

" Neh!"

Diye bir gürleme koptu odada.
Toprak ayağa fırlayarak,

" Sikik piç!
Orospu çocuğu yavşak!
Konuğumun itine bak!

Ne demek lan aşık olmak!
Sikerim lan onuda, aşkınıda!

Başka! " Dedi öfkeyle.

" Başka ne dedi o piç ? "

Kız susa kaldı. Devam etsemi bilemedi.

" Yeşiimm.."

Sesi kısılarak devam etti kız.

" O..
O, sana layık değil...
Benimle gel, Amerika'ya , yada Fransa, Paris. Ondan boşan. Dedi."

Yeşim cümleleri kırparak söylesede Toprak'ın sinirini gitgide artıyordu.

" Duyduklarımdan sonra ısrarları artınca tekme atıp elinden kurtulup son hız koşmaya başladım. "

" Bekle! "

Dedi Toprak.
Öfkeyle bakıyordu gözleri.

" Yani sana dokundu mu? "

" Kolum- dan tuttu.
O nu dinle- mediğim için."

" Ayak bileğin, o zaman mı oldu.
Kaçarken mi? "

" Hı hı. " Dedi kız.

" Yağmur yüzünden ayağım kayınca düştüm."

Kendi kendine küfürlere devam ederek oturduğu yerden yeniden kalktı Toprak.
Burnundan soluyordu.

" Koşarken çıkmaz sokağa girmişim.
Ünal hâlâ peşimdeydi.
Köşeye sinip tam çığlık atacakken elini ağzıma bastırınca korkuyla kala kaldım.
Ellerimle koluna yapışarak çekmeye çalıştım ama yapamadım."

Yeşim anlatırken Toprak sinirle ileri geri yürümeye başlamıştı.

" Korktum, hemde çok korktum.

O sırada birden Ünal'ın bedeni önümden yana doğru kayıp düştü.

Ben ne oluyor anlamadan Murat'ı gördüm. Ünal'ın üstünde hem küfürler ediyor hem arka arkaya yumruk atıyordu."

" Murat?

Hangi Murat. Yoksaa.."

Toprak'ın tansiyonu çıkmıştı artık.
Başını aşağı yukarı salladı kız.

" Antalya'da kaza yapmamıza sebep olan Murat."

" Ne?
Nasıl?
Neden gelip sana yardım etti? "

" Önce bende şaşırdım.
Murat Ünal'ı kıpırdayamaz hale getirdikten sonra,

" İyimisin, gel seni hastaneye götüreyim dedi. İstemedim ben kendim giderim dedim, ama...En son başımın döndüğünü hatırlıyorum. Bayılmışım gerisini hatırlamıyorum.
Gözümü hastane acilinde açtım.

Yanımda Murat vardı.
Beni beklemişti.

" Neden bana yardım ettin." Dedim.

" Sana bir borcum vardı onu ödedim. Dedi.
O gün o kurşunu beynime yemekten kurtardın beni. Dedi.
Senin onu evin önünde tehdit ettiğin günden bahsetti."

Toprak duyduğu şeye iyice şaşırmış, yumruklarını sıkarak dinlemeye devam etti.
Bu hikâye gittikçe daha çok sinirini bozuyordu.

" Ben ona teşekkür ettim.
O bana kızdı. "

Toprak kaşlarını çattı.
Ne demekti kızmak. O kim oluyorduda kızıyordu sevdiği kadına.

" Neden Toprak'ı arayıp yardım istemedin. Seni görüp takip etmeseydim başına daha kötü birşey gelebilirdi. Dedi."

Yine şaşırdı Toprak.

" Benimi takip ettin diye sordum.
Meğer ben caddeden karşıya geçecekken oda karşıdaymış.

Beni Ünal'la tartışırken görmüş takip etmiş. Ben tekmeyi basıp kaçarken, Ünal'da peşimden gelince, Murat'ta takılmış peşimize."

Kız elini alnına bastırarak ovaladı. Başına giren ağrı damarlarını zorlamaya başlıyordu.

" O yardım etmese...
Ne olurdu bilmiyorum.

Eve bırakmak istedi.
Eve gitmiyorum arkadaşıma gideceğim, kendim gidebilirim. Diyince yine kızdı.

Olmaz nereye gidiyorsan ben bırakayım. Dedi.

Şeyma'nın evine beni o getirdi.
Artık borcum kalmadı. Dedi ve gitti.
Bir dahada görmedim."

Toprak elleri saçlarında yürümeye devam ederek,

" Hay sikeyim ben böyle işi."

Ellerini yüzüne indirip sıvazladı. Mantığı almıyor yada kabul etmek istemiyordu. Murat ikisini Antalya'da öldürmeye çalışmamışmıydı.
Toprak onun ağzını burnunu dağıtıp öldürmek istememişmiydi.
Peki neden gelip karısına yardım ediyordu.
Gerçekten sadece Yeşim istedi diye bıraktığı içinmiydi.
Hayatını bağışladığı içinmi.
Neler oluyordu anlamakta zorlandığını hissetti Toprak.

Derin bir nefes çekerken Yeşim,

" Toprak, bana olan sözünü
unutma lütfen."

Toprak kıza çevirdi bakışlarını.
Hamile oluşu ve hassas bir durumda oluşunu hatırladı.
Sakinleşmeye çalışarak yanına gelip yatağın ucuna oturdu.
Yüzünü büyük avuçlarının arasına aldı tekrar. Önce burnundan sonra alnından öptü.

" Unutmadım.
O piç heriften zerre hoşlanmasamda sana yardım etmiş.
Bu yüzden ona dokunmayacağım. Diğerine gelince ölmeyecek merak etme. Sen sadece kendini ve bebeklerimizi düşün. Bunlara kafanı takıp kendini üzme. Sana söz veriyorum bundan sonra herşey daha güzel olacak.
Kimsenin seni üzmesine izin vermeyeceğim. "

Diyerek bağrına bastı kızı.
Şeyma araya girmek zorunda kalarak.

" Sizi bölmek istemem ama sanırım fazlalığım. Bu yüzdende gitsem iyi olacak."

Toprak,

" Kesinlikle fazlalıksın."

Dedi ağzının içinde. Şeyma duymasada Yeşim duymuş, eliyle Toprak'ı dürterek uyarmıştı.

Tabi Toprak'ın umru olmadı.
Şeyma arkadaşının yanına gelip Toprak'ın bakışlarına aldırmadan sarılıp,

" Canım tekrar gözün aydın ve bununla geçmiş olsun.
Umarım bu olanlar tekrarlanmaz. "

Derken göz ucuyla Toprak'a baktı.

" Yine gelirim.
Benden bir isteğin varmı? "

Toprak Yeşim'den önce davrandı.

" Yok. Çünkü ben burdayım ne gerekirse ben alırım.
Hadi güle güle geveze. "

Diyerek kızı kolundan tutarak kapıya kadar eşlik etti.

" Gıcıksın Karakoç."

" Sende geveze.
Allah Doğu'ya sabır versin."

" Yyyaaaahhh! Gıcık sırık."

" Hadi güle güle.
Güle güle."

Diyerek bağıran Şeyma'nın yüzüne kapıyı örttü Toprak.

" Toprak.
Ne yaptın resmen kovdun kızı."

" O arsız umursamaz.
Bak gör yarın sabah yine burda olacak."

Toprak yatağın yanına gelip oturduğunda kapı yeniden açıldı. Toprak eli alnında,

" Sabahı bile bek..."

Demişti ki kapıdan giren hemşireyi görerek sustu.

" Yeşim hanım. Ayağınız için krem ve yeni bandaj zamanı."

" Hemşire hanım siz bırakın ben yaparım."

" Siz mi? "

" Sadece krem sürüp sarmayacak mısınız? "

" E.Evet."

" Tamam işte ben yaparım."

Yeşim sırayla ikisine bakarken kız bir elindekilere bir Toprak'a baktı.
Sonuçta sadece krem ve sargıydı.

" Peki olur.
Eğer sıkıntı olursa beni çağırmanız yeterli. "

Diyip elindekiler Toprak'a vererek çıktı.

Toprak malzemeleri alıp yatağa bıraktı önce. Sonra ceketini çıkarıp koltuğa bırakarak kol düğmeleri açıp geriye doğru bir kez katladı.
Yatağa gelip yönü kıza dönük oturarak kızın ayağını yatağın üzerine koyduğu dizinin üzerine aldı. Yeşim Toprak'ın hareketlerini izlerken Toprak yavaş hareketlerle bandajı açmaya başladı.

" Çok acıyormu? "

" Hayır sadece birazcık." Dedi kız.

Toprak bandajı tamamen çıkararak küçük şişliğe baktı. İçi sızladı.
Kızın bileğini yavaşça yukarı kaldırırken kendide yavaşça eğildi.

Şiş olan yeri nazikçe öptüğünde kızın gözleri kocaman olurken karnının içinde kelebekler uçmaya başlamıştı.

" T-Toprak.
Yapma."

" Şişştt. Acıttım mı? Özür dilerim meleğim. "

" Hayır acımadı, ama yani.."

" Seni bana getiren bu ayaklar öpülmeyi hak ediyor."

Derken dalgındı bakışları.

" O gün iyiki koşa koşa gelip bana çarptın Yeşim.
İyiki sana rastladım.
İyiki seni sevdim.
İyiki seninle evlendim."

Diyerek kızın ayağını dizinin üzerine bırakıp kremi eline aldı.
Kapağını yavaşça açarak aldığı kremi yavaşça sürdü. Parmak uçlarıyla daireler çizerek masaj yaparak yedirdikten sonra güzelce tekrar bandaj yaptı.

" Oldu işte." kırık bir gülümseme ile.

Ya düştüğünde hem Yeşim'e hem bebeklerimize birşey olsaydı düşüncesi aklına gelince tüyleri ürperdi. İçini bir korku sardı.
Bundan sonra karısı 4 canlıydı. Çok dikkatli olacaktı.
Başını kaldırdığında Yeşim'i dolu gözlerle kendine bakarken buldu.

" Yeşim, çokmu acıttım.
Özür dilerim güzelim. "

" Toprak..."

Toprak kızın ayağını yatağa bırakarak yerinden kalkıp biraz daha yaklaşarak oturdu kızın yanına.

" Söyle güzelim.
Söyle bir tanem."

" O gün iyiki sana rastlamışım.
İyiki seni sevmişim.
İyiki seninle evlenmişim."

Yeşim elleriyle gözlerini sildikten sonra kollarını Toprak'ın boynuna doğru kaldırıp sarılarak ensesinden kendine doğru bastırdı. Kendine yaklaşan dudaklara bastırdı dudaklarını."

" Iıımm..." Dedi Toprak kıza sarılarak.

Geri çekildi kız.

" Özlemişim gülüm."

" Uzunca bir süre sadece dudaklarımla yetineceksin babalık."

Dedi kız gülümseyerek.
Bunu söylerken bile rüyada gibi hissediyordu. Üçüz bebekleri olacaktı.
Sevinci ve korkusu birbirine karışıyordu.

" Ne yapalım kokun ve dudaklarınla idare ederim bende. Yeterki sen ve bebeklerim iyi olun.
Sağlıklıca gelsinler kucağımıza."

" Toprak.."

" Hımm."

" Benim lavaboya gitmem lazım."

" Tamam güzelim gideriz."

" Gideriz?
A, yok. Ben kendim giderim."

Kendisi kalkmak istedi Yeşim ama Toprak musade etmedi.
Yanından kalkarak kızı yavaşça kucağına aldı odadaki banyoya ilerleyerek kapıyı açıp kızı içeriye klozetin önüne bıraktı.

" Yardım istermisin."

" Hayır."

" Tamam. İşin bitince seslen. "

" Tamam." Dedi kız.

Toprak kapıyı örterek yatağın yanına doğru gelip kapıdan uzaklaştı.
Hızlıca cebinde telefonunu çıkarıp Doğu'yu aradı.

İlk çalışta açıldı telefon.

Kısık sesiyle konuştu Toprak.

" Alo Doğu. "

" Emret abi."

" Doğu aç kulağını beni dinle.
Yeşim'in dershanesinde onunla aynı sınıfta Ünal diye bir piç varmış. Hakkındaki herşeyi bul bana.

Birde Murat.
Murat'ın da nerde olduğunu bulun."

" Tamam abi. "

Duyduğu kapı sesiyle Toprak telefonu kapatarak banyonun önüne geri geldi.

Yeşim aksayarak kapıya kadar gelmişti.

" Güzelim neden çağırmadım? "

" O kadarına da gerek yoktu."

" Hadi gel bakalım küçük anne ve bir dahakine çağır mutlaka. "

Toprak Yeşim'i yavaşça kucağına alarak yatağa kadar getirip yine yavaşça bıraktı.

" Teşekkür ederim."

Yeşim yatakta geriye yaslanırken kapı tıkladı yine.

" Gell." Dedi Toprak.

Gelen kişi doktor Neslihan'dı.

" Merhaba nasılsın bakalım."

" İyi."

" Sabahki karışıklıkta kahvaltıyı atladın. Bu yüzden kahvaltı getirmelerini istedim.

Tam üçüz annesine uygun bir kahvaltı.

Yiyebildiğin kadar yemelisin."

Derken görevli kişi getirdiği tepsiyi portatif masaya bıraktı.

" Şuana kadar sadece serum aldığın için bilmiyorum o yüzden soracağım.
Bulantı ve kusmaların oldumu?"

" Buraya getirirken kusmuştu."

Dedi Toprak.

" Daha önce hiç olmamıştı.
Ama Şeyma'nın evinde çorbadan midem bulanmıştı."

" Anladım.
Mide bulantıları ve kusmalar her hamilelikte görülen şeylerdi. Şuana kadar sende olmaması nadir bir durum. Ama bundan sonra olacaktır.
Biraz zorlasada kısa sürede geçer diye bekliyorum.
Ama olaki mide bulantıların ve kusmaların yüzünden yemek yiyemez hale gelirseniz haberim olmalı. Vücudunun zayıf düşmemesi için gerekeni yaparız. "

Dedikten sonra masayı kızın önüne çekti Neslihan.
Kahvaltı gayet güzel görünüyordu.
Yeşim teşekkür ederek önündekilerden azar azar yemeye başladığında,

Neslihan,

" Akşam tekrar uğrayacağım. "

Diyerek çıktı.

*****

Akşam olmuş ve gün içinde Toprak ve Yeşim'in arasındaki yanlış anlama ve sorunlar nerdeyse tamamen hallolmuştu.

Yeşim akşam yemeğinde fazla yiyemeden sadece atıştırmış sonrada dinlenmek için uzanmıştı. Toprak'ta hemen yanına uzanarak kızı kollarının arasına aldı.
Hastane olması önemli değildi.
Sevdiği adamın kollarının arasında uyumak istiyordu Yeşim.
Kokusunu içine çekerek uykuya dalarken, geçirdiği 2 günü hiç yaşamasaydık keşke diye dua ederken buldu kendini.

Hem kendi çok üzülmüştü hem Toprak. Ama iyi tarafida vardı elbette.
Anne olacağını öğrenmişti.

" Anne olacağım.
Annemden daha iyi bir anne olacağım. "

Diye mırıldanan kıza baktı Toprak.
Uykusunda konuştuğunu anlayınca gülümseyerek ellerine baktı.
İki avuç içi göbeğinde başı Toprak'ın göğsünde uyuyordu.

O uyurken Toprak kızı izliyordu sadece.

" Uyu güzelim.
Uyu meleğim. Bebeklerimin güzel annesi, uyu."

Diyerek kapattı gözlerini.
Aradan geçen uzun bir süreden sonra Toprak'ın telefonu cebinde titreşince Toprak yavaşça ayağa kalkarak. Odadan çıktı. Koridorda açtığı Telefonun karşı tarafındaki doğuydu.

Konuşmadı sadece dinledi.
Bir süre sonra,

" Tamam bahçeye gel iniyorum."

Diyerek tekrar odaya döndü.
Uyuyan Yeşim'in yanına gelip alnından öperek.

" Küçük bir işim var meleğim. Sonra hemen yanındayım."

Dedikten sonra tekrar odadan çıktı. Asansöre ilerlerken kendi kendine hırlırıyordu.

" Demek aşık oldun...
Sana nasıl aşık olunur gösteririm ben sikik piç.
Bekle beni biraz sonra yanında olacam Ünal efendi."

Yarım saat sonra merkezde lüks bir Net Cafe'de aldılar soluğu.

Önden Toprak girdi içeri.
Bilgisayarların başındaki gençleri bir bir inceledi ve sonunda köşede oturan Ünal'da durdu.

Elini arkasındaki Doğu'ya uzattı.
Doğu'dan aldığı resimle baktığı Ünal'ı kıyasladı. Yüzündeki bir kaç morluk Murat'ın işiydi belliki. Resimden emin olduktan sonra elindeki resmi tek eliyle buruşturup yere fırlatarak Ünal'ın masasına doğru yürüdü.

Yanına kadar gelip arkasında durarak,

" Selam Ünal Bilir." Dedi öne doğru eğilip kulağına fısıldarken.

" Senn." Dedi tıslayarak.

" Karıma dokunmanın cezasını çekeceksin. "

Loading...
0%