Yeni Üyelik
40.
Bölüm

K.k 39 Ceza

@azamet_29_2

Bu bölümde 🔞 +18 şiddet içerik var. Abartmadım ama ona göre okuyunuz.
Keyifli okumalar.

********************************

Önden Toprak girdi içeri.
Bilgisayarların başındaki gençleri bir bir inceledi ve sonunda köşede oturan Ünal'da durdu.

Elini arkasındaki Doğu'ya uzattı.
Doğu'dan aldığı resimle baktığı Ünal'ı kıyasladı. Yüzündeki bir kaç morluk Murat'ın işiydi belliki. Resimden emin olduktan sonra elindeki resmi tek eliyle buruşturup yere fırlatarak Ünal'ın masasına doğru yürüdü.

Yanına kadar gelip arkasında durarak,

" Selam Ünal Bilir." Dedi öne doğru eğilip kulağına fısıldarken.

" Senn." Dedi tıslayarak.

" Karıma dokunmanın cezasını çekeceksin. "

Ünal'ın Toprak'ın fısıltılı sesini duyduğu anda donan bedeni kendine gelip çözüldüğünde, yerinden fırladığı gibi ayağa kalkarak sırtını duvara yasladı ve arkasındaki adama baktı.

Uzun boyu, yaralı yüzü, öfkeli bakışlarıyla elleri ceplerinde kendine korkunç bir yüzle bakan kişi Toprak Karakoç'un ta kendiydi.
Korkuyla baktığı bir kaç saniyeden sonra hızlı 1 adım attı kapıya doğru hayatını kurtarmak için. Ama yeteri kadar hızlı değildi.

Toprak anında boğazına geçirdiği eliyle gerisin geri getirip duvara geçirdi bedenini.

Kafedeki gençler korkuyla mekanı boşaltırken, Toprak sol kolunu duvara dayayarak kafasını duvara yasladığı Ünal'ın boğazını sıkarken yüzünü iyice yaklaştırarak,

" Seni beyinsiz.
Elimden kaçabileceğini mi sanıyorsun.. Ha! "

Dediği anda yumruğu Ünal'ın midesinde patladı.

Ünal nefessiz duvarın dibine yere yığılıp kaldı. Adam ayağının dibindeki Ünal'a baktı.

" Daha yeni başlıyoruz. "

Diyerek kafeden çıkarken arkasındaki Doğu Ünal'ı kaldırıp kollarını arkasına kıvırarak çıkardı mekandan.

Dışarda bekleyen araca geldiklerinde
bagajı açıp Ünal'ı bagaja teperken Toprak arka kapıyı açıp arabaya bindi.

" Daha yeni başlıyoruz Ünal.
Yeşim'ime dokunan bütün parmaklarını kırmazsam adam değilim."

Doğu bagajı kapatıp direksiyona geçtiğinde Ünal çoktan bagajı tekmelemeye başlamış çıkmaya çalışıyordu. Bilmediği şey hayatının en kötü gecesini geçireceğiydi.

Hareket eden araç karanlık caddede yol alarak yarım saat kadar son hız ilerledi. Sonunda karanlık izbe bir yerde yeni yapılan inşaatların arasındaki malzeme deposuna girerek durdu.

Durur durmaz zaten zor sabreden Toprak hızla arabadan indi. Üzerindeki ceketi çıkarıp arka koltuğa attıktan sonra hızlı adımlarla arabanın arkasına geçip bagajı açarak hâlâ bagajı tekmeleyen Ünal'ı tuttuğu gibi çıkarıp yere savurdu.

Adam yuvarlandığı yerden ayağa kalkarken bu arada Doğu'da arabadan inmiş sadece izliyordu.

Toprak yerde yatan Ünal'a en sertinden bir tekme geçirdi önce, hedefinde kaburgaları vardı. Daha doğrulamadan kendini yeniden yerde buldu Ünal.

" Ünal Bilir."

Derken bir tekme daha attı Toprak yerdeki Ünal'a.

" Metehan Bilir'in beş para etmeyen şerefsiz serseri oğlu Ünal."

Derken yerden kaldırıp en sertinden bir yumruk attı çenesine.
Ünal yeniden yerdeydi.
Toprak yakasından tutup kaldırdı Ünal'ı, aynı anda,

" Adam olsun diye babasının zorla okula yolladığı Ünal."

Bir yumruk daha geldi. Ardından burnundan akan kan.
Ünal iyice sersemleyip gerilerken eli burnunda ayakta zor duruyordu.

" Adam olmak için uğraşacağına benim sevdiğim kadına asılan,
çocuklarımın annesine asılan piç Ünal."

Dediğinde saniyelik şekilde şaşkın Toprak'a bakan Ünal, bu kez yüzünün ortasına yediği kafayla kendini yeniden yerde buldu.

+18 ŞİDDET, ARGO 🔞

Ne demişti o.
Yeşim hamilemiydi. Yediği dayağı değil duyduğu cümleyi düşünüyordu arsızca.

Toprak'ın ipleri kopmuştu artık.
Yerdeki Ünal'ın üzerine çöküp, arka arkaya yumruklamaya başladı.

" Birde aşık olmuş muş.
Sikerim lan senide."

Bir yumruk daha attı.

" Aşkınıda."

Bir yumruk daha.

" Belânıda."

Bir yumruk daha geldi.
Son yumrukla kırılan kemik sesi duyuldu burnundan Ünal'ın.
Toprak arka arkaya attığı yumruklardan sonra ayağa kalktı.
Nefeslenirken tekrar konuştu.

"Hiç kimse ona dokunamaz. Hiç kimse benim sevdiğimin kılına zarar veremez."

Ünal yattığı yerde bir kahkaha attı.
İnadına yapıyordu sanki.

" Seni duyanda Yeşim'in aşkından öldüğünü sanır Toprak Karakoç.
Karını hamile bırakıp başka kadınları altına almak içinmi gittin Bodrum'a.
Ne o hamile karınla yatamadınmı? "

Derken dizlerinin ve ellerinin üzerine kalkıp gülmeye devam etti.

Toprak'ın gözleri kızardı duyduğu cümleyle. Damarlarındaki kan öfkeden alev aldı sanki.

" Sen orda karılarla gezerken onun burdaki halini görünce acıdım kıza valla."

Dedi yetmez gibi.

" Gel benimle dedim.
Boşan kurtul ondan dedim. Seni ondan daha fazla mutlu ederim dedim. "

Ünal resmen gel beni öldür dediğinin farkında değildi. Toprak öfkeyle gürledi.

" Laaannn!"
Diye haykırarak Ünal'ın sol ayak bileğine bütün gücüyle bastı.
Adamın bileğinden kırılma sesi geldiğinde Ünal tuttuğu ayağıyla can acısıyla öyle bir bağırdığı depo inledi.

Ünal o acıyla yerde kıvranmaya başlarken Toprak adamın yakasına yapıştı.

" Bu senin yüzünden burkulan bileği içindi."

Dedikten sonra kolunu tutarak yere koyup bir ayağı ile koluna basarken diğer ayağı ile elinin üzerine ayağının tabanıyla arka arkaya bütün gücüyle vurmaya başladı.

Kırılan eli ve parmakları ile canı kesildi Ünal'ın. Ama yetmedi.
Hırsını alamadı Toprak. Geçmeyen öfkesiyle diğer kolunu yere yatırıp üzerine basarak diğer elinin parmaklarınıda aynı şekilde kırdı.

Sinirinden gözü dönmüştü bir kere. Adama yaptıklarına zerre acımadı.
Ünal arka arkaya aldığı darbelerle acıyla olduğu yere yığılıp kalırken araladığı gözleriyle Toprak'a baktı.

" Yeşim'e acıyorum. Senin gibi bir piçin çocuğunu taşıyor yazık. "

Dediğinde Toprak'ın sabrıda bitmişti. Hızla arabaya dönerken Doğu gözleriyle izledi Toprak'ı.

Toprak torpidodan aldığı silahla geri dönüp Ünal'a çevirdiğinde koşarak gelip önüne geçerek kolun sarıldı.

" Abi dur."

" Çekil lan, çekil!
Sikecem onun dilini."

" Abi bilerek yapıyor."

" Çekil Doğu!
Çekil senide gebertirim! "

" Abi yapma kurban olayım yapma."

+18 BİTTİ

Dedikten sonra kısık sesle,

" Baba olacakken bu piçin kanına bulama elini. Buldu belasını zaten. Kolay kolay kalkamaz.
Yeşim'e söz verdim demedin mi abi?
Ona söz verdin."

Öyleydi.
Hastaneden çıkıp Ünal'ı bulmaya giderken Toprak kendini bildiği için Doğu'ya,

" Doğu kendimi kaybeder o iti öldürmeye kalkarsan bana engel ol. Yeşim'e söz verdim. Kimseyi gebertmeyecem diye söz verdim."

Demişti.

Derin bir nefes aldı. Yerdeki Ünal'a iğrenerek baktı. Elindeki silahı yere fırlatıp saçlarına yapıştı. Son ses haykırdı.

" Ulaan!"

Geri döndü.
İşaret parmağını Ünal'a çevirerek,

" Ulan, dua et verilmiş sözüm var."

Geri geri yürüyerek arabanın yanına kadar geldi. Bütün hırsını arabayı tekmeleyerek çıkardı.

" Doğu! Al şunu tık baraja."

Doğu yerden sürüyerek kaldırdı Ünal'ı. Açık bagaja kadar getirip içine atıp kapağı kapattı. Yerdeki silahıda aldıktan sonra direksiyona geçti.
Toprak arkaya geçip oturduğunda motoru çalıştırıp gaza bastı. Depodan çıkarak ara yol üzerinden ana caddeye çıktılar. Bir süre yol aldıktan sonra arkada oturan Toprak'a baktı Doğu.

Toprak bir yandan koltuktaki ceketinden paketini çıkarırken,

" Metehan'ın evine çek." Dedi.

Paketinden bir sigara alıp dudaklarına bıraktı. Yaktığı sigarasından derin bir nefes çekti. Sonra bir tane ve bir tane daha.

Sigarası bitti bir tane daha yaktı. Oda bitti bir tane daha. Nihayet Metehan Bilir'in evinin bahçesinin önünde duran araçtan indi Toprak.

Kapı önündeki adamın yanına gelip durdu. Adam karşısındaki eli yüzü kan lekeleriyle bezeli ağzında sigara bekleyen adama bakarak,

" Kimsiniz ne istiyorsunuz? "

Toprak ağzındaki sigaradan derin bir nefes çekerek eline alırken havaya doğru üfledi dumanını.

" Sahibini çağır.
Gelip oğlunu alsın."

Adam şaşırdı.
İnanmadığı için kıpırdamadı.

Toprak bagajı açıp içindeki Ünal'ı görmesini sağlayınca adam korkuyla Metehan'ı aradı.

Bir kaç dakika sonra Metehan üzerinde pijamaları dışarı fırlamış koşarak geliyordu. Bahçe kapısından dışarı çıkıp Toprak'la karşı karşıya geldi. Önce bagajda hareketsiz yatan oğluna baktı. Şok oldu. Adamlarını çağırdı.

" Ne bakıyorsunuz. Çabuk gelin çıkarın Ünal'ı. Ambulans çağırın hemen."

Adamlar hemen gelip Ünal'ı bagajdan alıp yere bırakırken, Metehan Toprak'ın yakasından tuttu.

" Seni adi pislik herif.
Sen kim oluyorsunda benim oğluma dokunuyorsun!
Şikayet edeceğim seni. Sürüm sürüm süründüreceğim. "

Toprak yakasından tutan adama baktı umursamaz şekilde.
Elindeki sigarayı dudağına getirip bırakarak sabitledi. Adamın yakasındaki ellerini bileklerinden kavrayarak öyle bir sıktıki adamın elleri uyuşarak gevşedi. Ardından hırlayarak konuştu.

" Bana bak ihtiyar Metehan.
Oğlun olacak iti öldürmediğime dua et. Senin o piç oğlun hamile karıma askıntı olmuş.
Karım oğlundan kaçarken düşüp yaralanmış."

Aniden adamın gırtlağına sarıldı Toprak. Bu hareketiyle bir anda adamları silahları çekince Doğu'da çekti silahını. Toprak adamlara şöyle bir baktı göz ucuyla. Aldırmadı bile. Gırtlağını dahada sıkarken yüzünü dahada yaklaştırdı adama. O kadarki ağzındaki sigara Metehan'ın burnunun ucuna değdi.

Tıslayarak konuşmaya devam etti.

" Oğlun olacak sikik verdiğim sözün hatrına yaşıyor. Karıma can almayacağına dair söz verdim. Yoksa oğlunu lime lime doğrar poşetle bırakırdım kapına.

Kulağını aç iyi dinle ihtiyar. Ne oğlunu ne de seni bir kere bile etrafımda görürsem and olsunki ondan önce seni gebertirim, sonrada oğlunun kollarını bacaklarını kökünden keserim.. "

Dedikten sonra adam bir kafa attı.
Metehan sendeleyerek gerilerken,

" Anlatabildim mi." Dedi.

Sakince geriye dönüp arabaya yürüdü.

" Ha. Eğer benden şikayetçi olmak istersen olabilirsin.
İşime gelir. Karısını her fırsatta boynuzlayan Metehan'ın şerefsiz oğlunu duymayan kalmaz bu şekilde bu âlemde."

Diyerek arabaya bindikten sonra Doğu'da silahını beline takıp direksiyona geçti.

Metehan'ı ve oğlunu gecenin karanlığında bırakıp yol aldı araç.

" Doğu. Murat nerde.?"

" Ersin'in barında abi."

" Bara çek. "

" Tamam abi."

Toprak bir sigara daha aldı paketten.
Dudaklarına bırakıp yaktı. Bu gece kaçıncı daldı bilmiyordu. Derin nefesler çekti arka arkaya ve açık camdan dışarıya üfledi dışarıya doğru. Sol elini alnına bastırarak başındaki ağrıyı geçirmeye çalıştı, olmadı. Eliyle alnını ovuşturduğu sırada cep telefonu çalınca aklına gelen Yeşim'le hemen telefonu alıp ekrana baktı.
Barış arıyordu. İçine düşen korkuyla açtı telefonu.

" Alo Barış?
Sorun mu var?
Yeşim... Yeşim nasıl? "

" Sakin ol lan.. Bir şey yok.
Kız mışıl mışıl uyuyor.
Sen nerdesin? "

Toprak rahatlayarak derin bir nefes aldı.

" Dışardayım işim var.
Yeşim'i yalnız bırakma ben gelene kadar. "

" Nerdesin ne işin var?
Bak karında hamile, başına bela açma Toprak."

" Sen dediğimi yap.
1 saate gelirim." Dedi ve kapattı Toprak.

Bir süre daha yol aldılar karanlık caddede. Sonunda en işlek yerdeki mekana gelip durdular. Arabadan ilk inen Doğu oldu. İner inmezde arka kapıyı açtı. Toprak araçtan inerken Murat ve arkadaşlarıda mekandan çıkıyorlardı.
Ellerini ceplerine sokarak yürürken
Murat ve tayfası motorlarına doğru gidiyorlardı. Arkalarından seslendi.

" Murat! "

Murat duydugu sesle olduğu yerde arkası dönük beklerken yanındakiler eli yüzü kan olan adama bakarak irkildiler.
Murat arkadaşlarının yüzündeki ifadeden arkasındaki görüntüyü tahmin edebiliyordu.

Duydugu ayakkabı sesine rağmen istifini bozmadan bekledi. Tam arkasına kadar geldi ve durdu Toprak.

" Uzayın."

Duydukları cümleyle adamlar ve Murat'ın kız arkadaşı Pelin motorlarını almadan hızlı adımlarla uzaklaşırlarken Murat sakin şekilde motoruna oturarak yönünü Toprak'a döndü.
Mekânın parlak ışıklarının yardımıyla görebildiği kanlı suret daha korkunç görünüyordu.

" Toprak Karakoç...
Anlaşılan ceza kesmekten geliyorsun."

" Öyle.
Karıma yaklaşan bedene, uzanan ele acımam."

Adam sessiz motorun kolundaki kaskını alırken devam etti Toprak.

" Yapılan iyiliğide unutmam."

Adam sinirli bir gülümseme ile,

" Sana bir iyilik yapmadım. Öldüğünü görsem kılım kıpırdamaz.
Karına bir can borcum vardı onu ödedim sadece. Seninle aramdaki mesele hâlâ duruyor."

Toprak sakin şekilde gözlerine baktı Murat'ın. Devam etti.

" Karıma ve çocuklarıma yapılan iyilik bana yapılmıştır."

Murat şaşkın şekilde başını kaldırıp Toprak'a baktı.
Beklemediği bir cümleydi duyduğu.
Devam etti Toprak.

" Karım...
Hamile.
Üçüz bebeklere..."

Murat daha çok şaşırdı. Ama tepki vermedi.

" Senin yardımın olmasa belkide daha kötü şeyler olacaktı. Bana rağmen yardım ettiğin için minnettarım. Sana can borçluyum artık."

Murat önüne döndü tekrar.

" Dediğim gibi seninle aramızdaki mesele duruyor. Sadece karına borcumu ödedim hepsi bu."

" Benim artık seninle bir meselem yok. Seninde benimle olmasın...

2 yıl önceki yaptığımız yarışta motorunu sabote eden ben değildim..."

" Buna inanmamı mı bekliyorsun."

Dedi Murat sinirle.

" Beklemiyorum.
O zamanda beklemiyordum.
O yüzden ağzımı açıp kendimi savunma gereği duymadım.

Yanındaki piçler Toprak yaptı dedi sende hemen inandın. Başka biri, en yakınındaki biri olabileceği aklına bile gelmedi. Oysa kız arkadaşın olacak Pelin'e sormalıydın nasıl oldu bu diye."

Murat'ın kaşları çatıldı.

" Sorsaydın belkide eski erkek arkadaşıyla birlikte kurduğu kumpası sana söyleyebilirdi."

Murat bir arkadaki kız arkadaşı Pelin'e bir Toprak'a baktı.

" Yalan söylüyorsun. Biz Pelin'le 3 yıldan fazladır birlikteyiz. "

" Çağır.
İspatlarım."

Murat kıpırdamazken Toprak sessiz kaldı bir süre .

" Sen bilirsin." Dedi.

Arkasını dönerken Murat'ın ıslığını duydu. Murat uzaktaki kızın dikkatini çektikten sonra eliyle gel işareti yaptı.
Kız temkinli adımlarla Murat'ın yanına gelerek bir Murat'a bir Toprak'a baktı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Toprak elleri ceplerinde,

" Pelin.
Sana birinden selam getirdim.
2 yıl önceki o geceden sonra görmediğin Ertan'dan. Yardımlarını unutmadığı söyledi."

Kız panikle Murat'a bakarak,

" Murat yemin ederim o sabotajla benim alakam yok. Herşeyi yapan Ertan'dı."

Toprak sinsi bir gülümseme yollayarak,

" Gerisi sende."

Dedikten sonra arkasını dönüp kendi aracına doğru yürüdü.
Şimdi omuzlarından bir yük inmişti.
Araca biner binmez,

" Doğu eve çek."

" Tamam abi."

Doğu direksiyona eve çevirdi. Yarım saat sonra eve geldiler.

" Moturu kapatma hemen geliyorum."

Diyerek eve doğru yürürken, Doğu arabayı çıkışa doğru çevirdi.
Toprak hızla eve girip üst kata, odasına çıktı. Girdiği boş odaya baktı önce. Bu oda Yeşim olmadan ne kadarda soğuktu.
Sevdiği kadın olmadan ne odası ısınırdı ne yatağı ne kalbi. Gözlerini kapatarak derin bir nefes çekerken Yeşim'e olan özleminin dahada arttığını hissetti..

Banyoya girip elini yüzünü yıkayıp kanları temizledikten sonra üzerindeki kan sıçramış kıyafetlerini hızlıca çıkarıp sepete atarak giyinme odasına girdi.

Yeşim'in yanına kan kokan kıyafetlerle gitmek istemiyordu.

Üzerine siyah kot pantolon beyaz gömlek ve lâcivert kot ceketini giyindi.
Telefonunu ve cüzdanını cebine alıp hızlı adımlarla merdivenlerden inerek evden çıktı.
Hazır bekleyen arabaya binerek,

" Hastaneye çek Doğu."

Dediğinde Doğu gazı kökleyerek hastanenin yolunu tuttu. Hızla ilerleyen araç gecenin karanlığında ilerleyerek hastaneye geldiğinde Toprak arabadan inerek hızlı adımlarla binaya girdikten sonra asansöre yöneldi.
Gelen asansöre binip yatan hasta katına çıkmak için tuşa bastı. 1 dakika kadar sonra durdu asansör. Toprak asansörden çıkıp Yeşim'in olduğu odaya giderken koridorda Barış'ı gördü. Yeşim'in yanından çıkıyordu arkadaşı. Hızlandı. Barışın yanına gelip kolundan tutarak,

" Yeşim..."

" Merak etme iyi. Uyuyor.
Sen nerdeydin? "

" Ufak bir işim vardı."

" Gece gecemi? "

Toprak cevap verme gereği duymadan odaya yöneldi.

Barış, " Manyak herif."

Diyerek koridorda yürüyerek kaybolurken Toprak odaya girmişti bile.

Olduğu yerde durup kıza baktı önce bir süre. Derin uykudaydı, belliki vucudu çok yorgundu. Sessiz adımlarla ağır ağır yaklaştı uyuyan Yeşim'e doğru. Yatağın yanına gelip kızın yanındaki boşluğa oturdu. Ardından uzandı yanına doğru.

" Geldim güzelim."

Dedi. Yavaşça bir kolunu başının altından geçirip diğer kolunu beline sararak kızı kendine çevirirken Yeşim gözlerini araladı.
Toprak'a gerek kalmadan yönünü sevdigi adamın sinesine çevirdi. Yüzünü geniş göğsüne dayayarak derin bir nefes çekerken,

"Toprak." Dedi uykuyla uyanıklık arası.

" Söyle güzelim.
Söyle sevdiğim."

" Gitme, bizi bırakma."

Derken iç çekti kız.
Rüya görmüştü. Kötü bir rüya.
Kolunu sevdiği adama sarıp dahada yaklaşarak sıcaklığına sığındı.

" Asla.
Asla bırakmam sizi."

Derken sinesine bastırdı adam sevdiği kadını. Saçlarından öptü sonra, kokusunu taa ciğerlerine çekti.

Yarından sonra yeni bir gün yeni bir hayat bizi bekliyor güzelim.

********************************
Eveet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzereeee.
Sağlıcakla kalın.
Hepinizi seviyorum.
Sizleride hayaletlerim ve yeni takipçilerim.


 

Loading...
0%