Yeni Üyelik
41.
Bölüm

K.k 40 2💙 1💖

@azamet_29_2

Hatalarım varsa affola canlarım.
Keyifli okumalar.

" Asla.
Asla bırakmam sizi."

Derken sinesine bastırdı adam sevdiği kadını. Saçlarından öptü, sonra kokusunu taa ciğerlerine çekti.

Yarından sonra yeni bir gün yeni bir hayat bizi bekliyor güzelim.

*****

Sabahın erken saatinde bindiği otobüsten hastane önünde indi Şeyma. Okula gitmeden önce arkadaşını tekrar görmek ve nasıl olduğunu öğrenmek isyiyordu. Bu yüzden erkenden uyanıp hızlıca hazırlanıp bulduğu ilk otobüse atlayıp buraya gelmişti.

Otobüsten iner inmez hızlı adımlarla girişe doğru yürüdü. Tam giriş kapısının önüne gelmiştiki duyduğu kendi adıyla arkasına döndü.

Doğu hemen arkasından koşarak geliyordu. Şeyma olduğu yerde kalıp çocuk gibi gülümseyerek gelen Doğu'nun yetişmesini bekledi.
Adam nihayet yetişip kızı kollarının arasına çekerek,

" Günaydın." Dedi. Yanağına bir tanede öpücük bıraktı hafif ama sıcak.

" Günaydın."

" Neden bu kadar erken geldin."

Gözlerini devirdi kız.

" Arkadaşımı görmek için tabiki.
Sonrada okula gideceğim.
Bütün gün okulda olacağım için görmeden gidemedim."

" Hmm.
Beni her gün görmeye geleceksen kendimi vurabilirim."

" Saçmalama beh!
Hem ben sana kızgınım!"

Dedi kız sinirle bakarak.

" Neden sevdiğim.?
Neden kızgınsın? "

" Çıktığımızı Toprak efendiye neden söyledin. Dün Yeşim'in yanında rezil etti beni."

" Ne?
Ben söylemedim güzelim."

Adam elini bir kaç günlük sakalına götürdü.

" Tamam söyleyecektim ama zamanını bekliyordum."

" Nasıl sen söylemedin.
Adam bal gibide biliyor her şeyi. İki laf fazla söyledim diye beni seni Bodrum'a yollamakla tehdit etti."

" İki laf fazla soktum desene sen şuna.

Ne zaman nasıl farketti acaba.
Her neyse."

Dedi Doğu omuz silerek.

" Aslında bir yandan iyi olmuş. Ailenden isterken Toprak abi ile Yeşim gelecek çünkü."

" Ne?
Ne istemesi?
Daha erken.
Daha okulum bitecek, stajım var. Yok öyle yağma bekleyeceksiniz Doğu Bey."

" Hımm.
Olur.
Okulu 1 yıl daha beklerim. Ama stajda benim yanımda olacaksın ben anlamam."

" A.A.A. Delinin zoruna bak.
Zorlamı? "

" Kahvaltı yaptın mı sen?
Gel sana çay ısmarlayayım. Yanınada simit, krem peynir. Üstünede bi kahve.
Zihnin açılsın. Dersleri daha iyi anlarsın güzelim."

Doğu kolunu kızın arkasından beline sararak az ilerdeki simit evine doğru yürürken dahada bastırdı kendine.

Birlikte simit evinde çay ve simit yedikten sonra üzerine birer kahve söylediler.

" Bugünlük simit çay oldu kusura bakma."

" Sorun değil. Çay simit ve peynir üçlüsünü severim...

Uykusuz görünüyorsun.."

" Gece seni düşünmekten pek uyuyamadım sevdiğim."

" Hadi ordan yalancı.
Toprak efendiyle ne iş karışırdınız kimbilir."

Adam gülümseyerek geriye yaslanırken koyu kahvesinden bir yudum alarak kıza baktı.

" Ben bir şey yapmadım aslında. Sadece izledim.
Oldukçada keyif aldım."

Kız şüpheli gözlerle Doğu'yu süzdü.

" O ne demek."

" Toprak abi gece işe çıktı.
Bende yanındaydım."

" Ne işi? Yoksa..? "

Doğu'nun kaşları çatıldı.

" Ünal itinin hesabını kesti.
O kırıklardan 1 yılda bile kurtulamaz o. "

Şeyma şaşkın bakıyordu.

" Hemen gidip adamın kemiklerini mi kırdınız? Kânun var adalet var. Gidip şikayet edebilirdi."

" Ne diyecekti.
Memur bey bu piç karıma asılmış. Mı diyecekti. Eminim o da kabul ederdi suçunu. Ne ceza verirseniz razıyım derdi."

Kız asılan yüzüyle Doğu'yu izlerken adam hiç istifini bozmadı.
Oturup onunla bu konuyu tartışmayacaktı. Yerinden kalkan Şeyma.

" Gidip Yeşim'i görelim.
Sonrada okula gideceğim." Dedi.

" Tamam."

Diyen Doğu, hesabı masaya bırakıp kalkarak kızın yanında çıktılar.

*****

Sabah midesindeki bulantıyla uyandı Yeşim. Gözlerini panikle sonuna kadar açarken bir eli midesinde bir eli dudaklarındaydı. Bir kez daha öğürdüğünde bu kez Toprak uyandı panikle.

" Yeşim?
Güzelim.. "

Yeşim yerinden kalkacakken Toprak hızla kalkıp yatağın diğer tarafına geçip kızı kucağına aldığı gibi banyoya götürdü. Yere bıraktığı anda kız klozetin önüne eğilip midesinde az çok ne varsa çıkarmaya başladı.

Yanındaki Toprak'ın varlığından rahatsız olarak bir eli midesinin üzerinde diğer eliyle adama çık işareti yaptı. Kendini bu halde görmesini istemiyordu.

" Toprak git..
Çık lütfen."

" Hayır."
Dedi Toprak.
Kızın sırtına koydu elini. Sıvazlayarak hafiften darbeler vurdu.

Kızın midesindekiler bittiğinde Toprak kağıt havludan iki parça alıp kızın dudaklarını silerken Yeşim ağlayan gözlerini Toprak'ın gözlerine çevirdi. Küçük bir kedi gibi bakıyordu.

" Bi daha ben kusarken yanımda durma."

Toprak kızı yavaşça kaldırarak lavaboya getirirken,

" Nedenmiş o?
Gerektiği kadar dururum. "

" Benden tiksinmeni istemiyorum. "

Toprak belinden tuttuğu kızın yüzünü eliyle yıkarken.

" Bebeklerimin annesinden asla tiksinmem."
Diyerek dudaklarına bir buğse bıraktı.

Sonrada kızı yavaşça kucağına alırken
Yeşim kollarını Toprak'ın boynuna doladı. Bu şekilde kokusunu çekerek gitti yatağa kadar. Toprak Yeşim'i yatağına getirerek bırakıp yatağın başlığını biraz yukarı kaldırdı. Sonrada bir bardak su doldurup getirerek kızın dudaklarına uzattı.

Kız eline aldığı sudan bir iki yudum içtikten sonra teşekkür ederken,

" Daha iyimisin? " Dedi adam.

" İyiyim.
Galiba bir süre böyle gidecek...

Toprak..."

" Söyle güzelim."

" Ben bu 3 bebeği nasıl taşıyacağım. "

Sanki aklı başına yeni gelmiş gibiydi.

" Ya karnıma sığmazlarsa. Ya zarar görürlerse. Ya bir terslik olursa."

Toprak bir anda gülmeye başladı.
Büyük avuçlarının arasına aldı kızın yüzünü.

" Merak etme güzel karım.
Hiç bir sıkıntı olmayacak."

Yüzü değişti Toprak'ın. Üzgün baktı sevdiği kadına.

" Biliyorum zor olacak.
Keşke yüküne yardım edebilsem ama yapamıyorum.
Fakat onun dışında 7 ay emrine amadeyim güzelim. Sırtında taşı de taşımazsam şerefsizim. Yeterki senin yüzün hep gülsün.

"Toprak."

" Hmm."

" Özür dilerim."

" Ne için? "

" Senin hakkında yanıldığımı sandım. Sana haksızlık..."

" Hişştt.
Artık kapandı o konu.

Bugünden sonra her şey daha güzel olacak bizim ve çocuklarımız için."

Kız yerinde doğrularak Toprak'ın kollarının altından geçirdiği kollarıyla sarılıp yüzünü adamın göğsüne bastırdı. Tam bu sırada kapı çalındı ve elinde kahvaltı ile gelen personel içeri girdi.

" Günaydın."

Dedikten sonra kahvaltı tepsisini masaya bırakarak,

"Geçmiş olsun." Diyip çıktı.

" Eveet kahvaltı saati güzelim."

Toprak Yerinden kalkacakken Yeşim kolundan tuttu.

" Şuan yiyemem.
Midem iyi değil."

" Güzelim aç duramazsın. Güçten düşersin bir kaç lokma olsun yemelisin."

" Sonra Toprak, gerçekten yiyemem."

" Tamam bu seferlik zorlamıyorum ama sonra yemeye çalış."

" Hıhı." Dedi kız başını sallayarak.

Kapı yeniden tıkladı. Bu kez gelen kişi Şeyma idi.

Toprak:

" Ben sana demedim mi yarın sabah gelir diye."

Yeşim işaret parmağını adama dürtü uyarmak için. Arkasından Doğu girince,

" Haa.. Belki de senin için gelmemiştir."

Dedi sinsi bir gülümsemeyle. Şeyma duyduğu şeye aldırmadı bile.

Doğu uzaktan,

" Geçmiş olsun yenge. Gözün aydın."

Dedi. Bütün olanlardan sonra ilk kez fırsat bulabilmişti bunu söylemek için.

" Teşekkür ederim Doğu."

Araya giren Şeyma,

" Günaydın arkadaşım."

Diyerek yanında oturan Toprak'a aldırmadan arkadaşına sarıldı.
Toprak gözlerini devirerek yerinden kalkarken Şeyma'da kızın yanına oturarak elini elinin üzerine götürerek tuttu.

" Bugün nasılsın? "

" Sağol canım. Sabah bulantısını saymazsak iyiyim. Hayırdır.
Neden bu kadar erkenden burdasın. Uyuyup dinlenseydin, benim yüzünden çok uykusuz kaldın."

" Ben iyiyim.
Okula giderken bir göreyim dedim."

Bu arada arkada Toprak ve Doğu'da fısır fısır birşeyler konuşuyorlardı.

O sırada kapı yeniden tıkladı. Bu kez gelenler Hande, Çetin ve Nazlı'ydı.

Hande kapıdan girer girmez Toprak'ın boynuna sarıldı.

" Kuzeenn!
Gözün aydın.
Baba oluyormuşsun."

Boynuna doladığı kollarını çektikten sonra dirseğini adamın karnına geçirerek,

" Hemde üçüz."

Dedi imali şekilde.

Toprak sıkkın elini alnına dayarken, Hande adamı bırakıp kıza koştu.
Ardından Çetin uzattı elini.

" Tebrikler Kuzen Bey."

Toprak'a doğru dahada yaklaştı.

" Demek üçüz.
Kraaalll..
Sağlıklıca kucağınıza aldırsın Allah."

Bu sırada Şeyma,

" Bana musade canım okula gitmem lazım."

Diyerek sarıldıktan sonra görüşürüz diyerek odadan çıktı.
Tabi Doğu'da,

" Abi ben dışardayım."

Diyerek arkasından çıktı. Onların ardından Hande Yeşim'e sarılarak ,

" Canım...
Gözün aydın.
Bebişleriniz olacakmış...

Nazlı söylediğinde yeminle çığlık attım."

Yeşim kızın mutluluğuna şaşırsada gülümsedi.

" Teşekkür ederim canım.
Darısı başına. "

Dedi gülümseyerek.

" A. Yok benim daha dünyayı gezme planlarım var."

Dedi Hande gülerek. Toprak Nazlı'ya baktı,

" Senmi haber verdin bu çatlağa."

" Eee..
Hande yengemi aramış, ulaşamamış. Bende rahatsız hastanede dedim. Oda sebebini sorunca anne olacak hemde 3üz Dedim. Oda öğrenmiş oldu."

" Tabi dururmu soluğu burda aldı oda."

" Aynen kuzi.
Gözünüz aydına geldik."

" Evde gelseydiniz kızım. Taa buraya kadar niye zahmet ediyorsunuz."

Dedi alaylı.

" Ev ziyareti ayrı kuzi.
Ne zaman çıkıyorsunuz."

" Bilmiyoruz.
Barış ve Neslihan gelsin öğreniriz. Sabah vizitesi başlamadı daha."

" Başladı başladı."

Diyerek kapıdan girdi Barış. Arkasında Neslihan vardı elindeki kağıtları inceliyordu.

Başını kaldırıp odaya bakınca gülümsedi.

" Ooo.
Maşallah ziyaretçilerimiz var."

Odadaki herkes Barış ve Neslihan'ın gelişiyle kenara geçti.

Neslihan Yeşim'in yanına geldiğinde Toprak'ta hemen yanlarında bitti.

" Neslihan ne zaman çıkarız.
Bugün de lütfen."

Yeşim doktorun gözlerine bakıyordu.

Neslihan gülümseyerek,

" Tahlil sonuçların iyi.
Kan değerlirin yükselmiş. Bugün çıkabilirsiniz."

Toprak:

" Neslihan sabah kustu."

" Normal olan tepkiler. Zamanı, miktarı ve süresi değişik olmakla bitlikte hamile olan her kadında olabilen birşey. Biraz dişini sıkacak. 1 ay da azalıp kaybolacaklar.
Ve Yeşim'in bünyesi zayıf.
Bol bol dinlenmesi, iyi beslenmesi şart."

" Anladım ne gerekiyorsa yapacağız."

" Sıkıntılı bir durum olursa her zaman bana ulaşabilirsiniz."

Derken kızın kolundaki serum kelebeğini çıkarıp küçük bir bant yapıştırdı.

" Teşekkür ederiz."

" Tekrar geçmiş olsun 15 gün sonra kontrole bekliyorum. "

Neslihan çıkarken sıra Barış'a gelmişti.

" Ayağın nasıl Yeşim."

" İyi. Ağrımıyor artık. "

Barış ayağındaki bandajı çıkararak bileğini tekrar kontrol etti.

" Bileğinde iyi görünüyor.
Sende iyi hissediyorsan çıkabilirsiniz."

" Teşekkürler.
İyiyim.
Gidelim Toprak lütfen."

" Tamam güzelim nasıl istersen...

Evet millet boşaltın odayı. Yeşim hazırlansın çıkıyoruz."

Bu cümleyle birlikte oda boşaldı.
Yeşim üzerini değiştikten sonra Toprak'ın kucağında odadan çıktı.

Yanlarında Hande, Çetin Nazlı ve Doğu ile birlikte hastaneden çıkıp, arabalara binerek evlerinin yolunu tuttular.

1 saate yakın sürdü yol. Doğu her ihtimale karşı yavaş ve dikkatli
kullanıyordu aracı.

Nihayet saat 10 gibi eve gelmişlerdi. Arabalar ortadaki havuzun etrafında dönerek durduğundan herkes araçlardan inerken Yeşim yine Toprak'ın kucağındaydı.

" Toprak indir, kendim yürürüm herkes bize bakıyor."

Diye fısıldayınca Toprak başını yana çevirdi.

" Baksınlar. Karımı kucağıma aldım ne var bunda?
Hande.!
Kıskandıysan Çetin'de seni alsın kucağına."

Diyince Nazlı kahkaha ile gülmeye başlarken,

Çetin:

" Alırım ne var...
Gel hayatım."

Diyerek kızı kucağına kaldırıverince hem Toprak hem Yeşim kocaman gözlerle baka kaldılar.

" Lan yemin ediyorum siz manyaksınız. İki tane çatlak birbirinizi nasıl buldunuz hayret ediyorum.

Allah'ım niye etrafıma bir tane numuneden de olsa akıllı birini vermedin. "

Diye diye içeri yönelirken Çetin'de kucağında kızla arkadan girdiğinde Nazlı hâlâ kahkahalar atıyordu.

" Allah'ım banada beni deli gibi sevecek birini yaz ne oluuurrr.
Çok çok âmin."

" Nazlı! "

" Geliyorum abi."

Salona doğru geldiler Toprak Yeşim'i Çetin Hande'yi koltuğa bıraktı.

Gelenleri gören Suna Kadın koşar adım gelerek,

" Hoşgeldiniz
Yeşim..
Güzel kızım geçmiş olsun.
Korkutun beni teyzem."

Yeşim başını önüne eğdi. Bu evden çıktığından beri yeni görüyordu kadını."

" Kusura bakma Suna teyze. Kafam çok karışıktı."

" Üzülme kızım geçti gitti. Bundan sonrasına bakın artık. "

" Suna teyze bize kahvaltı hazırlayın."

" Hemen Toprak oğlum."

Diyen kadın hızlı hızlı mutfağa döndü.

" Ben üzerimi değiştirip geliyorum."

Toprak arkasını dönmüştü ki Yeşim:

" Toprak.
Beklermisin bende geliyorum."

Toprak geri geldi kızın yanına. Yeşim ayağa kalkıp kulağına doğru birşeyler söyleyince Toprak kızı yeniden kucağına aldı.

Hande ve Çetin'e dönerek,

" Siz oturun.
Biz geliriz birazdan. "

Toprak ve Yeşim üst kata kendi odalarına çıktılar. Toprak Yeşim'i yatağın üzerine bıraktıktan sonra banyoya yöneldi.

" Bekle suyu ayarlayıp geliyorum."

" Gerek yok Toprak ben hallederim."

" Olmaz bundan sonra her duş aldığında bende yanında olacağım."

Yeşim az önce aşağıdayken Toprak'ın kulağına duş almak istediğini söylemişti. Kaç gündür duş almamışken birde hastane ve ilaç kokuları sinmişti üzerine ve mide bulantısı yapıyordu artık.

Toprak suyu ayarlayıp geldikten sonra Yeşim'i alıp banyoya götürdü.

Kızın üzerindeki kıyafetlerini elleriyle çıkardı. Duşa girdiğinde saçlarını ve vücudunu özenle yıkadı. Duştan çıktığında bornozunu giydirdi.
Saçlarını ve vucudunu yine elleriyle kuruladıktan sonra yardım ederek çamaşırlarını giydirdi. En sonunda önünde diz çökerek büyük ellerini kızın beline dayayarak dudaklarını kızın fındık göbeğine bastırdı nazikçe. Sonra ayağa kalktı.

Kızı kollarının arasına çekerek,

" Hazinelerimi saklayan en değerli hazinemsin sen."

Derken dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Aşkla sevgiyle öptü.
Geri çekildikten sonra,

" Hadi seni girdirelimde inelim küçük anne. Acıktın. Güçten düşeceksin."

" Tamam." Dedi kız sevdiği adamın gözlerine bakarak.
Yatağın üzerindeki eşofman altını eline aldı Toprak. Bir dizinin üzerine çöktü tekrar. Bacaklarından geçirdiği eşofmanı çekecekken Yeşim elini Toprak'ın omuzuna koyarak kalkmasına engel oldu.

Kızın cam yeşili gözleri kocaman olmuş göbeğine bakıyordu. Korkutan bakışları Toprak'ı hareketlendirdi.

"Güzelim neyin var."

" Toprak." Derken bu kez gözleri doldu kızın.

" Güzelim korkutma beni.
Kötümüsün? Hadi hemen hastaneye gidiyoruz."

Kız Toprak'ı omuzundan tutarak durdurdu yine.

" Toprak." Dedi elini karnına koyarak.

Gülümsedi, hemde en içten şekilde.

" İki mavi bir pembe.
Toprak auralarını görebiliyorum."

Toprak hem şaşkın, hem mutlu, hem inanamaz şekilde dizlerinin üzerine bıraktı kendini. Kıza baka kaldı. Yeşim Sırma'nın bebeğinin kız olacağını bildiği gibi kendi bebeklerinide bilmişti. İki oğlu bir kızı olacaktı.

Toprak ellerini yeniden kızın beline koydu. Yüzünü kızın göbeğine dayadı.
Dolan gözlerinden süzülen iki damla yaş kızın teniyle buluştu.
Yeşim'in hamilelik haberinin somutlaşmış hali gibiydi oğullarını ve kızını duymak. Bir an bebeklerini kucağında görür gibi olmuştu adam.

Tekrar bastırdı dudaklarını kızın göbeğine. Sonra alnını nazikçe dayayarak konuştu.

" Teşekkür ederim güzel gözlüm. Teşekkür ederim...
Bana bu duyguyu yaşattınya alın canım sizin olsun."

Yeşim ellerini sevdiği adamın yüzüne koyarak cam yeşili gözlerini koyu orman yeşillerine sabitledi.

" Toprak...
Canın sende dursun.
Ömrün uzun olsun.
Bizi, bebeklerimizi hiç bırakma Toprak."

Toprak ayağa kalktı. Kızı kendine çekerek sinesine bastırdı.

" Ölsemde bırakmam, ruhumla bile gelir yanınızda olurum güzelim."

15 dakika sonra Toprak ve Yeşim aşağı indiklerinde herkes masada onları bekliyordu. Kimseye benzetmediler iki mavi bir pembeden. Kendi aralarında kaldı güzel sırları.
Toprak ve Yeşim'de masaya geçince birlikte güzel bir kahvaltıya başladılar.

*****

YEŞİM'DEN

HIZLA AKAN ZAMAN.

Kocaman göbeğimin üzerinde gezdirdim ellerimi. Bugün odamın penceresinin önünde Toprak'ın özel olarak benim için yaptırdığı sallanan sandalyede oturmuş büyük pencereden dışarıyı seyrediyor, dışarda yağan Ocak karını izliyordum göbeğimi okşayarak.

Artık 5 aylık hamileydim ama 9 aylık gibi geliyordu bana. O kadar zorlanıyordum yani.

Neyseki bu aya gelmeden yapmak istediklerimi yapabilmiştim.

Kasım ayında istediğim sergimi açmış geliriylede yetimhanedeki çocukları sevindirmiş, sözümü yerine getirmiştim. Bu yüzden rahatlamış hissediyordum. Gözlerimi karnıma çevirerek,

" Sevgililerim bugün hava daha soğuk. Şu an dışarda kar yağıyor. O yüzden bugün evdeyiz. İsterseniz Sırma halaya gidebiliriz ama."

Diyerek yerimden kalkacakken,

" Gerek yok Sırma hala geldi."

Diyen Sırma ile yerime oturdum. Oda kocaman göbeği ile zorlukla yürüyordu. Sırma ile aramızda 4 ay vardı ve şuan bebeği her an doğacak bir anne adayıydı.
Uzun zamandır şirkete gitmiyordu. Bu yüzden daha hızlı kilo almıştı.
Artık Toprak ve emeklilikten vaz geçen Sezai bey full çalışıyorlardı.

Bazen gözleri dalgın ve dolu görüyordum Sırma'yı. İster istemez üzülüyordum haline. Kocasız, babasız bir bebek büyütmek zorunda kalacak olmak onu üzüyordu. Ama gururu yüzünden kimselere söyleyemiyordu. Acısını üzüntüsünü içinde yaşıyordu.

Sırma'nın arkasından Nazlı girdi içeri.

" Abla, yenge..
Şuan ikinizde 9 aylık gibi duruyorsunuz. " Dedi gülümseyerek.

" Abla ne zaman doğacak bu kız. Valla heyecanla bekliyorum diye inatla doğmuyor yaa. "

" Ne bileyim Nazlı.
Zaten canım burnumda sende bunaltma be kızım."

" Yenge büyük yiğenimin adını ben koyacağım. Ablam izin verdi."

Dedi yine gülümseyerek.
Yatakta elleri arkaya dayalı oturan Sırma'ya baktım.

" Çok ısrar etti." Dedi omuz silkerek.

" E ne isim düşündün? "

" Bence Gülce olsun abla.
Yüzü güller gibi güzel olsun ve hep gülsün."

" Olsun." Dedi hemen Sırma.

Gözleri doldu.

" Kızımın adı Gülce olsun yüzü hep gülsün."

Sonra yavaşça yerinden kalkarken Nazlı yardım etti.

" Ben biraz uzanacağım akşam yemeğine kadar."

Diyerek çıktı odadan. Saklamak istesede görmüştük. Ağlıyordu.
Rahatlamaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden müdahale etmedik.

Akşama kadar Nazlı ile odamda oturtarak geçirdik vakti. Günler artık oldukça kısalmıştı. Akşamlar daha hızlı oluyordu.

Biz otururken Suna teyze meyve tabağı hazırlayıp yanımıza getirmiş hem bebeklerin odasından hem 4 yeğenle nasıl baş edeceğinden konuşup sohbet etmiş, hem meyvalardan yemiştik. Nazlı bir ara,

" Arkadaşlarıma 4 ay arayla 4 yeğenim olacak dediğimde beni kıskandılar."

Dediğinde birlikte güldük. 4 bebek iki anne bir hâlâ bir dede. Bir anda kalabalık bir aile olacaktık. Bu çok güzel bir duyguydu.

" Yenge çok eğlenceli olacak."

" Bilemiyorum Nazlı. Ayakta uyuyarak geceleceğiz galiba. Ne kadar eğlenceli olur bilmiyorum. Dahası 2 göğsüm olduğu halde üç bebeğim olacak. Nasıl yetecek sütüm. "

" Yetmediği yerde Sırma'ya gider bir biberon süt ödünç alırız. Malûm onda iki göğüs bir bebek olacak."

Diyince kahkahayı patlattık.
Bu kız alemdi valla.
Nasıl, nerden geliyordu aklına bunlar.

" Ooo.
Hanımlar sizi böyle kahkaha atarken görmek ne güzel."

" Gel Toprak, bizde 3 üzler ve süt meselesini tartışıyorduk."

Toprak yanıma gelerek alnımdan öptüğünde Nazlı ayağa kalkarak tabaklarıda alıp,

" Ben ablama bakayım sonra yemeye ineriz."

Diyerek çıkarken hâlâ gülüyordu.
Toprak elini karnımda gezdirirken dudaklarıma bastırdı dudaklarını.
Anlaşılan Nazlı var diye öpememişti.

" Bugün nasılsınız güzelim."

" İyiyiz babası. Yada babaları.
Dışarı çıkmayıp camdan izledik karı. Sırma geldi sonra. Biraz konuştuk. Bebeğin adını Nazlı koyacakmış."

" Öylemi ne isim bulmuş küçük teyze ve hala."

" Gülce."

" Gülce mi?
Güzel isim.
Yakışır yeğenime. "

" Biz daha düşünmedik. Bizde isimlerini düşünsek artık."

" Olur." Derken üzerindeki ceketi çıkarıyordu.

" Oğullarımızın isimleri güçlü isimler olsun. Kızımızın adı en az Gülce kadar güzel olmalı."

Evet öyle olmalıydı. Ağzımı açmış
tam fikrimi söyleyecekken Nazlı panikle girdi kapıdan.

" Abi yetiş.
Ablam doğuruyor."

*******************************

Eveet camlar. Bölüm sonu.
Beğeni ve yorumlar itina ile alınır.

Loading...
0%