Yeni Üyelik
42.
Bölüm

K.k 41 Hoşgeldin Gülce Bebek

@azamet_29_2

Hatalarım varsa affola.

*****

" Biz daha düşünmedik. Bizde isimlerini düşünsek artık."

" Olur." Derken üzerindeki ceketi çıkarıyordu.

" Oğullarımızın isimleri güçlü isimler olsun. Kızımızın adı en az Gülce kadar güzel olmalı."

Evet öyle olmalıydı. Ağzımı açmış
tam fikrimi söyleyecekken Nazlı panikle girdi kapıdan.

" Abi yetiş.
Ablam doğuruyor."

Duyduğunuz şeyle anlık baka kaldıktan sonra, Toprak hızlı adımlarla odadan çıkarken yerimden zorlukla kalkarak arkasından yürüdüm.

Ellerim belimde olabildiğince hızlı şekilde odadan çıktığımda Nazlı elinde bebek çantasıyla ok gibi geçti önümden.

Arkasından Toprak'ı gördüm koridorda. Kucağında eli karnında gözleri yaşlı dişlerini sıkan Sırma ile yürüyordu.

Yanımdan geçerken anlık dururken gözleri bana takıldı. Aklı bende kalacaktı.

Yardımcı olmak adına,

" Ben iyiyim.
Sırma'yı yetiştirin." Dedim.

İnce bir gülümseme ile devam etti yürümeye. Merdivenlere kadar arkalarından gelip arkasından bağırdım.

" Dikkatli olun."

Salondan çıkarken Sezai Beye,

" Baba evden ayrılma. Yeşim tek."

Diyerek çıktı.

Sezai Bey endişeli bakışlarla bir onlara bir bana baktı. Heyecanı ve korkusu yüzüne vuruyordu. Dede olacaktı.

Toprak, Sırma ve Nazlı Doğu ile birlikte evden ayrıldığında bende salona doğru iniyordum yavaş yavaş.
Beni gören Suna teyze hızla yanıma geldi.

" Kızım ne yapıyorsun?
Neden çağırmadın.
Sana inerken beni çağır demedim mi? "

" Yavaş yavaş indim işte Suna teyze."

" Bir daha çağır kızım.
3 can taşıyorsun. Ya düşersen."

Dediğinde arkamdaki Sezai Bey devam etti.

" Suna Kadın haklı.
Allah Korusun kızım.
Ya düşersen. "

" Tamam tamam.
Birdahakine çağıracağım söz."

Dedim çaresiz.

*****

Doğu'nun dikkatle ama hızlı sürdüğü araç hastane yolunda ilerlerken Toprak'ta bu arada Yeşim'in dokturu olan Neslihan'ı arayıp Sırma'nın sancılarının başladığını haber verdi.

Yeşim'den sonra, Sırma'da doktorunu değiştirmiş Neslihan'ın takipli hastası olmuştu.
Son ayında olduğu için Neslihan Sırma'nın her an gelmesini bekliyordu zaten.

Arka koltuktaki Sırma gelen sancılarla derin nefesler almaya çalışıyor, gözündeki yaşlarla dişlerini sıkıyordu kız. Halini gören acırdı Sırma'ya, Ki...
Öndeki koltukta onun bu hâlini izleyen Nazlı'da ister istemez acıyordu.

Eskiden güçlü karakterli, gururlu, inat, sinirli, aksi, dik kafalı olan Sırma'dan çocuk gibi ağlayan bir Sırma kalmıştı geriye.

Yaşadığı olaylar, kocası Burhan'ın ihaneti, kocasından ayrıldıktan sonra öğrendiği hamileliği anne olacak oluşu kızı deyim yerindeyse törpülemişti.

Sırma yumruklarını ve dişlerini sıkarak derin nefesler almaya çalışıyordu oturduğu koltukta.

" Sırma sakin ol ve derin nefesler. Bağırmak istiyorsan bağır, ama kendini tutma. "

Sırma kasıklarına giren sancıyla öne doğru eğilirken,

" Senden nefret ediyorum Toprak! "

Diye bağırdı. Söylediği şeyle öndeki Doğu'nun ve Nazlı'nın şaşkın bakışları Sırma'yı bulurken,

" Biliyorum."

Dedi Toprak sakin şekilde.

" Yeşim'den de nefret ediyorum."

" Evet onuda biliyorum."

" İkinizdende nefret ediyorum. "

Nazlı ablasının her cümlesinde dahada şaşırırken Toprak umursamaz şekilde gülümsedi hâline. Tekrar gelen sancıyla daha çok ağlamaya başladı Sırma. Ağlayışları sancılarından ziyade duygusallığıdandı.

" Bu kadar iyi olmamızdan nefret ediyorum, nefret!
Neden...?"

Derken Toprak sol kolunu kaldırarak kızı kolunun altına aldı. Biraz kendine çekerek,

" Çünkü biz bir aileyiz. Sende benim ablamsın."

Kendinden yaşca küçük olsada daha uzun ve daha kalıplı duran Toprak'ın gözlerine baktı Sırma. Sevgi vardı, şevkat vardı. Bu güne kadar ona nasıl davranmış olursa olsun şuan Sırma'yı hiç bir şey için sorgulamıyordu. Kendinden daha olğundu Toprak.
Sonra geniş göğsüne yasladı başını.
Kolundan kavradı eliyle.

" Özür dilerim Toprak...
Çok...
Çok özür dilerim. Size söylediğim, yaptığım..."

Demiştiki bu kez daha şiddetli geldi sancı. Bir, " Aaaııh!" Çıktı dudaklarından.

Nazlı, panikle " Abla! " Dedi.
Ablasının bu hâline dayanamıyordu.

" Tamam yorma kendini. Önce yeğenimi doğur sonra özür dilersin."

" Abi."
Dedi öndeki Doğu.

" Çok az kaldı 5 dakikaya ordayız. "

Sırma:

" O kadar bekleyebilirmiyim bilemiyorum."

Derken korkulu gözlerle dişlerini sıkarak kendine baktı. Suyu gelmişti.
Panikle Toprak'ın kolundan tuttu.

" Toprak... Yetişemeyeceğiz."

" Merak etme, her şey yolunda gidecek. Sadece sakin ol. "

Dedi Toprak ablasını sakinleştirmeye çalışarak. Ama haklıydı korkusunda.
Sırma biraz daha geriye yaslanarak nefes almalara devam ederken nihayet acil girişine girmişlerdi.

" Bak geldik korkma."

"Artık çok geç.
Toprak! Bebeğim geliyor! "

" Ne.?"

Nazlı'ydı panikle bağıran.
Toprak duyduğu şeyle,

" Tamam hemen içeriye alacaklar seni korkma."

" Çok geç! "

Derken bir çığlık koptu kızın dudaklarından.

Toprak hızla arabadan inip

" Neslihan yetiş!"

Diye bağırdıktan sonra ablasını arka koltuğa yatırdı. Neslihan hızlı adımlarla yanında tekerlekli sandalye ve bir hemşire ile gelirken şimdi koşarak geliyordu.
Toprak kenara çekilirken,

" Doğum başladı." Diyebildi.

Neslihan Sırma'ya baktı önce. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Gördüğü doğum suyuyla olamaz dediğinde. Doğu arabadan inmiş Nazlı oturduğu koltukta dizlerinin üzerinde arkaya dönmüş kocaman gözlerle olanları izliyordu.
Sırma gelen sancılarla hem ağlıyor hem inliyordu. Neslihan kızın alt kıyafetlerini çıkardığında Toprak Nazlı'nın olduğu tarafa geçti.

" Nazlı kabanının ver."

Kız hemen üzerindeki uzun kabanı çıkarak abisine verdi. Toprak hızla arkaya geçip kapıyı açarak kabanı ablasının üzerine örterek bir dizini üzerine çökerek ablasını biraz doğrultup kollarının arasına aldı.

Vakit yok, bebek yola çıkmış doğmak üzereydi. Neslihan üzerindeki doktor önlüğünü çıkarıp arka camın önüne bırakarak kollarını sıvadı. Anlaşılan Gülce bebek ocak ortasında hastane bahçesinde bir arabada dünyaya gelmeye karar vermişti.

" Sırma beni dinle.
Önce sakin ol canım. Her şey yolunda tamam mı?
Aceleci bebeğin yola çıkmış doğum kanalında ve her an doğabilir. Sen sakin ol ve üstüne düşeni yap yeter."

" Korkuyorum ya ters birşey olursa."

Dedi Sırma acı dolu sesiyle.

" Hiç birşey olmayacak güven bana. Şuan normal bir doğum yapıyorsun hatta bir çok anne adayına göre daha hızlı ve kolay olacak, sadece doğumhaneye yetişemedin o kadar.
Gelen sancılarla birlikte derin bir nefes alıp tutarak sonuna kadar it yeter. Bebeğin nerdeyse doğacak durumda."

Toprak:

" Hadi Sırma sen güçlü bir annesin."

Dediğinde Sırma Toprak'tan da aldığı güvenle Neslihan'ın dediğini yaparak gelen sancılarla birlikte ıkınmaya başladı.

" Çok güzel Sırma..
Böyle devam et.
Hadi çok az kaldı. Bir kez daha."

Nazlı iki koltuğun arasından ablasının elini tutarak,

" Hadi abla. Az kaldı."

Dediğinde dank etti Sırma'ya.

" Nazlı sen neden burdasın çık."

" Olmaz seni bırakmam."

Dedi kardeşi inat ederek.
Sırma Nazlı'ya laf anlatacak durumda olmadığı için pes etti. Arka arkaya gelen sancılarla bir kaç kez daha ıkındı.

" Olmuyor.
Yapamacağım."

" Olacak Sırma hadi biraz daha gayret et."

Son bir sancı ve Sırma'nın sesiyle Gülce bebek Neslihan'ın ellerine geldiginde Sırma yorgun, Toprak'ın kollarına yığılıp kalırken , Gülce bebeğin ağlama sesi geldi kulaklara.

Küçük kız bütün gücüyle son ses bağırıyordu. Bütün gözler Gülce bebekteyken Sırma ellerini yüzüne kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

" İşte bu kadar Sırma anne."

Dedi Toprak.
Sırma elleriyle gözlerindeki yaşları sildi. Toprak'ın yardımıyla yerinde doğrulurken Neslihan yeni doğan bebeği camin onune bıraktığı doktor önlüğüne sararak hemen üzerindeki kabanı kaldırıp annesinin kucağına verdi.

Sırma bebeğine sıkı sıkı sarılırken,
Tekrar akan göz yaşlarıyla birlikte,

" Hoş geldin Gülce'm.
Hoş geldin güzel kızım. "

Dedi. Neslihan kabanı yeniden örttü. Bu sırada gelen sedye ve bataniye ile

" Hadi hemen içeri alıyoruz!
Hadi, hadi!"

Sırma Toprak'ın ve personelin yardımıyla hemen sedyeye alınarak hızlı adımlarla içeriye götürüldü. Yeni anne asansörle doğum katına çıkarıldığında Gülce bebek kısa süreliğine annesinden ayrılıp kuvöze götürüldü. Hem anneye hem bebeğe ilk müdahale yapılırken Toprak Doğu ve Nazlı koridorda bekliyorlardı.

Aradan geçen 40 dakika kadar sonra anne ve bebek aynı odaya getirildiler.
Neslihan yeni anneye bebeğini nasıl besleyeceğini göstererek nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatırken daha fazla dayanamayan Nazlı da arkasından odaya girmiş, yatağa çıkmış Gülce bebeğin annesinin nasıl emdiğini kocaman gözler ve sırıtan bir suratla izliyordu.

Neslihan'ın Sırma ile olan konuşması bittiğinde Nazlı:

" Bu bir mucize olmalı.
Gülce daha sabah ortalıkta yokken şimdi annesini emiyor. Sizede garip gelmiyor mu? "

Neslihan gülerken Sırma gözlerini devirerek baktı.

" Hergün kaç mucize görüyorum bir bilseniz...
Hadi artık dayıyıda alalım mı içeri."

Dedi Neslihan.
Sonrada odanın kapısına doğru ilerleyerek odadan çıktı.

Bu sırada Toprak telefonda Yeşim'le konuşuyordu. Bahçede olanları evde anlatmak üzere pas geçmiş bebeğin ve Sırma'nın iyi olduğundan bahsediyordu.

Yeşim merakla bebeğin resmini istedi.
Toprak tamam diyerek telefonu kapatırken Neslihan'la göz göze geldi.

" Eveet.. Toprak dayı.
Artık sende görebilirsin yeğenini."

" Her şey için teşekkürler Neslihan.
Sen olmasan Sırma daha çok panik olurdu."

" Teşekkür için henüz erken dayı bey.
Daha sırada üçüzler var."

Toprak gülümsedi.

" Doğru. "

" Hem senin içinde bir alıştırma oldu değilmi? " Dedi gülerek.

" Sırma bu gece burda kalacak. Yarın her hangi bir sıkıntı olmazsa, ki sanmıyorum. Yarın öğleden sonra eve çıkabilirler. "

" Tekrar teşekkürler."

Diyen Toprak odaya doğru ilerledi. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğinde Sırma yatakta, bebek Nazlı'nın kucağında yatakta oturuyordu.

" Abi gel.
Gelde şunun güzelliğine bak."

Toprak ağır adımlarla yatağa yaklaştı.
Önce Sırma'ya sarılıp alnından öptü.

" Geçmiş olsun güçlü Sırma Karakoç."

Sırma kardeşine sarıldı sımsıkı. Durmuş olan göz yaşları yine gözlerini yürürken,

" Teşekkür ederim Toprak. Yanımda olduğun için... Yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim."

" Dayılar böyle zamanlar için var değilmi? "

Diyerek yatağın üzerinde oturmakta olan Nazlı'nın kucağındaki kundağa, minik Gülce'ye baktı duygulu gözlerle.
Çok küçüktü, kedi yavrularını anımsatıyordu küçüklüğü.

" Kucağına almayacak mısın? "

" Çok küçük, zarar vermek istemiyorum."

Dedi Toprak çekinerek.

Sırma Nazlı'ya uzattı ellerini. Aldığı kızını Toprak'a doğru uzattı.

" Asla zarar vermezsin biliyorum."

Toprak'ın gözlerine bakarak konuşmaya devam etti.

" Kızım çok şanslı.
Aslanlar gibi bir dayısı var. "

Toprak ablasının gözlerindeki gözlerini küçük bebeğe çevirdi. Çekinerek ellerine aldı küçük yeğenini. Büyük ellerinin arasında dahada küçülmüştü sanki Gülce. Sonra kolunun üzerine yatırdı. Göğsüne yaslayarak daha sıkı tuttu. Minik yüzüne baktı, baktı.

" Ailemize hoşgeldin küçük Gülce Karakoç. "

Dedi şevkatle.
Alnına bir öpücük bıraktıktan sonra annesine uzattı küçük kızı.

" Yeşim resim bekliyor."

Nazlı anında atladı arkadan.

" Evet ya unuttuk.
Abi ablamın yanına gel, önce üçünüzü birlikte çekeyim. Sonra annesiyle Gülce'yi çekerim.
Sonrada Gülce'yi tek çekerim. Sonra da sen bizi çek."

Nazlı arka arkaya çektiği resimleri Yeşim'e yollamaya başladığında Yeşim evde Sezai bey ve Suna kadınla salonda oturuyordu.
Gördüğü resimlere heyecanla bakarken Sezai Beyde aynı heyecanla baktı torununa.
Gördüğü resimle gözlerinin içinin güldüğünü farketti Yeşim.
Resmen dede olmuştu artık Sezai Bey.

Sırma'nın yanında 1 saat daha kalan Toprak aklı karısında kaldığı ve refakatçi olarak Nazlı kalacağı için eve dönmeye karar verdi.

" Sırma Neslihan bir aksilik olmazsa yarın taburcu olur dedi. Yarın öğleden sonra gelirim kontrollerden sonra çıkarız."

" Tamam."

Toprak ablasına sarıldıktan sonra kapıya doğru yürürken Sırma,

" Toprak..."

" Hımm..."

" Teşekkür ederim.."

Dedi tekrar.
Toprak gülümseyerek odadan çıktıktan sonra koridorda bekleyen Doğu'ya bakarak,

" Gidelim yarın öğlen geri geleceğiz."

" Tamam abi...

Abi! "

" Sırma hanımla bebek nasıl? "

" İyiler.."

" Bir an aşağıda korktum doğrusu."

" Ne yalan söyleyim belli etmemeye çalışsamda bende korktum."

İki adam konuşarak çıktılar hastaneden.
Park alanına gelince Toprak,

Araba nerde diye bakınırken Doğu,

" Abi Sinan'dan diğer arabayı istedim.
Şu karşıdaki beyaz bizim.
Geldiğimiz arabayı Sinan'la kuaföre yolladım."

Toprak anlık düşünerek kendi kendine gülmeye başladı.

" Küçük yaramaz 5 dakika daha bekleyemedi. Dayısının arabasında geldi dünyaya."

İki adam gülerek araca binerek evin yolunu tuttular.

1 saat olmadan eve geldiklerinde babası ve Yeşim salonda oturuyorlar hâlâ resimlere bakarak Gülce bebek kime daha çok benziyor kritiği yapıyorlardı.

Kapıdan giren Toprak'ı gördüklerinde gülümseyerek karşıladı kız kocasını.

" İşte geldi müstakbel dayı bey.
Hoşgeldin.."

Dedi kız gülümseyerek.

Toprak gülümsedi.

" Hoşbulduk.
Yenge hanım ve dede bey."

Sezai beyin bakışları eskisi kadar sert görünmüyordu. Yüzünde kırık bir gülümsemeden sonra yerinde doğruldu.

" Sen karının yanına geldiğine göre bende odama çıkıp dinleneyim. İyi geceler. "

Adam ağır adımlarla üst kata çıkarken Toprak karısını kollarıyla sararak bir eli karnında gezinirken dudaklarına bir bugse bıraktı.

" Nasılsın iyimisin bir sıkıntı yaşamadın değilmi?"

" Hayır iyiyim..

Hadi anlat ne yaptınız? Nasıl gittiniz? Gider gitmez hemen doğumamı aldılar. Normal doğum oldu değilmi?"

Kız merakla arka arkaya sorular sorarken, Toprak bir elini saçlarında gezdirdi.

" Benim için tatbikat gibi oldu.
Ama sonu farklı bir tatbikat."

" O ne demek? "

" Sırma hastaneye girmeyi bekleyemedi. Aceleci kızı dayısının arabasında dünya ya geldi."

Derken gülüyordu.

" Ne!?
Ciddimisin?
İnanmıyoruum!
Peki nasıl oldu iyiler mi?
Ya bebek?
Bebek iyimi? "

" İkisi de iyi merak etme.
Neslihan bizi girişte bekliyordu. Doğum başlayınca hemen gelerek müdahale etti."

" Şükürler olsun."

Kızın elleri karnına gitti. İki eliyle karnını okşarken,

" Ben ne yapacağım? "

" Merak etme güzelim. Herşey yolunda gidecek.
O güne kadar yükün biraz daha ağırlaşacak biliyorum. Keşke yardım edebilsem ama yapamıyorum. "

Kızın elleri sevdiği adamın yüzünde gezdi.

" Yanımda ol yeter."

Dedikten sonra,

" Hadi yardım et de odamıza gidelim. Ayaklarım şişmeye başladı."

" Tamam güzelim hemen."

Toprak ayağa kalkarak kızıda yavaşça kucağına kaldırdıktan sonra yavaş ve dikkatli adımlarla merdivenlere yöneldi. Adim adım çıkarken Yeşim,

" Toprak.."

" Söyle Yeşillim."

" Aklıma bebeklerimiz için çok güzel isimler geldi."

" Hımm..
Merak ettim bak.
Söylesene ne geldi."

Merdivenler bitip odaya yürürken,

" Oğullarımız için Yiğit ve Yalçın. Kızımız içinde Yeliz."

Toprak kucağındaki kızın yüzüne baktı. Gülümsedi.

" Bence çok güzel ve uygun isimler.
Ben beğendim. "

Odaya girdiler. Toprak kızı kucağından yatağına bıraktı.

" Gerçekten mi?"

" Evet gerçekten beğendim."

Sevdiği kızı yatağına yatırarak yanına uzandı. Kolunu beline sardı.

" İsimleri Yiğit, Yalçın ve Yeliz olsun."

" Oğullarımız babaları gibi olsun."

Dedi Yeşim.

" Kızımız annesi gibi olsun."

Dedi Toprak.

*****

Ertesi gün diğer günlerden daha farklıydı. Bugün yeni anne Sırma ve ailenin yeni üyesi Gülce geleceklerdi.

Toprak ablası ve yeğenini almaya gitmiş, onlar yokken evde hummalı bir hazırlık vardı.

Salon ve ve Sırma'nın odası süslerle donatılmış, ikramlıklar hazırlanmış Hande, Çetin ve Şeyma'da aldıkları doğum haberiyle soluğu burda almışlardı.
Hande yine yapacağını yapmış kendi boyunda kocaman pembe bir ayıcıkla gelmiş Sırma'nın odasının baş köşesine koydurmuştu. Sırma görünce şok olacak diyede kahkaha ile gülmüştü.

Aradan geçen 1 saatin sonunda dışardan gelen araç sesiyle herkes elindeki konfetilerle gelenlere odaklandı. Kapıdan giren Sırma ve bebeği ile konfetiler patlatılıp,

" Hoşgeldiniz!!!"

Diye hep bir ağızdan bağırdıklarında arkadaki Toprak , Doğu ve Nazlı gülümserken Sırma beklemediği bu durumla kocaman gözlerle şaşkın kala kaldı.

Kimsenin böyle birşey yapacağı aklına bile gelmemişti.

Yanına koşarak gelen Hande kızın kucağından bebeği aldığında Yeşim'de yeni gelebilmişti koca göbeğiyle.

Hande:

" Aman Allah'ım, şunun güzelliğine bakın! Evine hoşgeldin güzel bebek!
Çetiiin gelde şunun güzelliğine baaak."

Yeşim:

" Kız Maşallah desene nazarın değecek. "

" Değmez değmez. Benim nazarım falan yok. Ama gönlünüz olsun. Maşallah maşallah! "

Kızlar bebeği uzaylıymışcasına incelerken Sırma Nazlı'nın kolunda ağır adımlarla koltuğa kadar gelip oturdu.

Hande kocasına dönüp,

" Çetiiin bizde yapalım..."

Dediğinde Herkes şok şekilde Hande'ye baka kaldı.

Çetin:

" Olur hayatım.
Bencede artık zamanı geldi değilmi güzelim."

Diyerek karısını herkesin önünde dudaklarından öptüğünde,

Şeyma,

" Çüşş be kızım.
Milletin içinde bari yapmayın..
Çocuğunda terbiyesini bozacaksınız. Ver bana.."

Diyerek bebeği Hande'nin kucağından aldı.

" Ne var."

Dedi Hande kocasının kolları arasında.

" Kıskandıysan sende Doğu'yla evlenip yap."

Bir kaç ayda duymayan kalmamıştı Doğu ve Şeyma'nın arsındaki ilişkiyi.
Şeyma ve salondaki Doğu alık alık kırmızı balık modunda kaldıklarında
Yeşim elleri karnında gülme kirizine girmişti.

Toprak girdi araya.

" Yok ya.
Valla bunlar delirmiş.
Kızım siz çocuk falan yapmayın.
İki deliden bir zırdeli çıkar falan."

Yeşim gülmesi geçip gözünden akan yaşları sildikten sonra Şeyma'nın kucağındaki bebeği alarak önce süt kokusunu içine çekti.

" Sen bakma bunlara.
Hoşgeldin ailemize. "

Dedikten sonra Sırma'nın yanına gelerek annesine verdi bebeği.

" Gözün aydın Sırma.
Allah sağlık ve uzun ömürler versin. Kaderide ismi gibi, yüzü gibi güzel olsun."

En güzel sözler Yeşim'in dudaklarından çıkmıştı.

Soğuk kış ayında karlar altındaki topraktan, soğuğa inat, ayaza inat bütün gücü ve güzelliğiyle baharın habercisi olarak açan kardelenler gibi gelmişti Gülce bebek Sırma'nın hayatına.

Zorlu hayatının en güzel parçası olmuştu, yüreği ihanetten yaralı kadının. Hem ruhunu hem benliğini süslemişti. Anne olmanın, bir hayata canından can, kanından kan katmanın tadına varmıştı. Bundan sonraki hayatı çok daha farklı çok daha güzel olacaktı.

********************************

Eveet canlar bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.


K.K 42 Erkenciler


Selam canlarım güzellerim.
Yeni bölüme hoş geldiniz. Umarım keyifle okursunuz.
Bu arada Kör Kütük hikayemiz adım adım finale doğru gidiyor.

Umarım her bölümden keyif alarak okunmuştur.
Hepinizi seviyorum canlarım.
Sizleride hayaletlerim.

*****************************

Kesilen nefesleriyle zorlanan kızın sesiyle uyandı Toprak.
Korkuyla doğruldu yerinde.

" Güzelim iyimisin neyin var? "

Kızın ağlamaya başlamasıyla Toprak panikle kalkıp kızın olduğu yöne geçerek yatağın yanına bir dizinin üzerine çöktü. Elini kızın yanağına koyarak,

" Yeşim.
Neyin var yoksa ağrın mı var."

" Toprak."

Dedi kız iç çekerek.

" Belim ağrıyor, yatamıyorum, oturamıyorum. Uyuyamıyorum. Nefes alamıyorum. Ben iyi bir anne olamayacağım."

" Böyle düşünme güzelim.
Sen çok iyi bir anne olacaksın.
3 bebeği küçücük karnında taşımak kolaymı."

" Onlara birşey olacak diye korkuyorum Toprak."

" Korkun çok yersiz güzelim.
3 gün önce kontrol etti Neslihan. Herşey yolunda. Sende onlarda iyisiniz.
Senin hormonların yine zirve yapmış güzelim. O yüzden böyle hissediyorsun."

Yerinden kalkarak kızın yanına oturdu.

" Gel, yan dön."

Diyerek yardım etti kocaman göbeğini çevirmesine. Bir elini kızın yanağına koyarken diğer elini pijamasının arkasından içeriye doğru sokarak yay gibi eğilmiş beline dayadı.

Hafiften bastırarak bel çukuruna ve omuriliğine masaj yaparken Yeşim yanağındaki sıcak elde gezdirdi yüzünü. Toprak'ın avcunun sıcaklığı huzur veriyordu.

" Sende duydun.
8. aydan gün aldık.
Erken doğuma hazırlıklı olun dedi."

" Evet öyle söyledi.
Ama bunun çoklu gebeliklerde normal olduğunuda söyledi.."

" Ya sezeryan...
Büyük ihtimalle sezeryan olacak dedi."

" Olsun."

" Karnımda kocaman bir yara izi ve göbek yığını olacak. Ya o zaman beni sevmezsen."

Dedi kız dudaklarını büzerek nazlıca.

" Ne?
Bu ne saçmalık.
Sen aylarca bebeklerimizi karnında taşıyacaksın, bu yüzden kilo alacaksın, göbeğin sarkacak, yara izin olacak, bende seni sevmeyeceğim öylemi?

Öyle bir şey yaparsam gençliğimin hayrını görmeyim. Allah beni taştan heykel yapsın."

Kız duyduğu şeylerle şaşkın bakarken,

" Güzelim ben seni her zaman, yaşlandığında, kırış kırış olduğunda bile, ölene kadar, hatta öldükten sonra bile ilk günkü gibi seveceğim.

....

Hem sezeryan senin için daha iyi.
Bir bebeği dünyaya getirmek ne kadar zor gördüm Sırma'da. O acının 3 katını çekmeni nasıl beklerim senden. Varsın sezeryanla doğsun bebeklerimiz.
Yeterki sen iyi ol, bebeklerimiz iyi olsun. "

Kız gülümserken belindeki ağrıda biraz olsun hafiflemişti.

" Daha iyimisin? "

Dedi Toprak devam ederken.

Başını salladı kız.

" Bir daha gece ağrın olduğunda hemen söyleyeceksin tamam mı? "

Derken kızın gözlerinden yanaklarına akan iki damlayı parmaklarıyla silerek yanağından öptü.

" Özür dilerim hazinem.
Daha fazlası gelmiyor elimden."

Yerinden kalktı.
Dolaptan ince bir battaniye alıp kızın üzerine sararak kucağına aldı kızı.

" Gel biraz temiz hava alalım."

Diyerek balkona doğru yürüdü. Kapıyı açıp yavaş adımlarla ilerleyerek kenara kadar gelip durdu. Kucağındaki kıza bakarak alnından öptü.

" İlkbahar havası iyi gelir küçük anneye."

Yeşim kucağında durduğu adamın orman yeşillerine baktı bir süre.
Sonra derin nefesler çekerek balkondan gözünün alabildiği heryeri izledi. Nisan ayıyla birlikte ağaçlar çiçeklerini açmış yapraklar tomurcuk tomurcuk yeşermeye başlamıştı.

Gece yağan yağmur ağaçların çiçeklerinde ve yapraklarında damla damla göz kırpıyordu yeni doğmuş olan güneşe.
Tabiat ana canlanıyordu işte yine.
Karı koca sesizce manzaranın tadını çıkardılar bir süre.

Hem temiz hava hem bu can alıcı manzara iyi hissettirmişti gerçekten kıza kendini..

" Teşekkür ederim Toprak. "

Dedi kız başını sevdiği adamın omuzuna yaslarken.
Toprak'ın ne kadar üzüldüğünün farkındaydı oda. Yeşim'in hâline bakıp üzülüyor ama elinden bir şey gelmiyordu buda onu daha çok üzüyordu. Bunu farkedebiliyordu kız.

Bu kezde o Toprak'ın bu hâline üzülmeden edemiyordu. Ama 3 bebeğin annesinin çekeceği zorluklar ayrı, babalarının çekeceği zorluklar ayrıydı. İkiside kendi paylarına düşen sıkıntıyla beklemek zorundaydılar mutlu sonu.

Toprak kucağındaki kıza çevirdi duygulu bakışlarını.

" Ben teşekkür ederim yeşillim.
Hakkını ödeyemem. 3 hazinemin annesisisin. Canınla, kanınla evlâtlarımızı besliyor, koruyor, karnında taşıyor, büyütüyorsun. Bense sadece izliyorum. "

" Seninde sıran gelecek babacık."

Dedi kız gülümseyerek.
Doğduklarında benimle birlikte uykusuz gecelerin olacak.

" Bir kere bile şikayet eğmeyeceğim.
Yeterki kucağıma ver onları."

Toprak kucağındaki kızı hafifçe kaldırarak dudaklarını bal dudaklara bastırdı. Uzun bir öpüşle öptükten sonra,

" Hadi içeri girelim.
Daha fazla durursak üşüyeceksin."

" Tamam."

Dedi kız gülümseyerek.
Birlikte içeri gidiklerinde daha iyi hissediyordu kendini.

Toprak Yeşim'i yavaşça yatağına bırakacakken,

" Toprak." Dedi kız.

" Söyle güzelim."

" Beni banyoya bıraksan daha iyi olacak. "

" Tamam güzelim , emrin olur."

Toprak kızı banyoya getirip ayaklarının üzerine bırakarak üzerindeki battaniyeyi alırken,

" Yardım edeyim mi? "

Diye sordu.

" Hayır teşekkürler. "

" Tamam burda bekliyorum.
İşin bitince haber ver."

Diyerek çıktı.

" Tamam." Dedi kız kapıyı örterek.

Kısa bir süre sonra kapı yeniden açıldığında Toprak hemen kapı önündeydi.
Kızın koluna girerek,

" Gel güzelim. "

Demiştiki Yeşim dişlerinin arasından inleyerek öne doğru eğildi aniden.
Toprak yine korkuyla,

" Yeşim." Dedi.

Son günlerde daha tedirgin ve korkar olmuştu Toprak. Çünkü zor da olsa son aylara gelmişlerdi.

" Korkma.
Bebekler biribirleriyle kavga ediyorlar sanırım. Ama arada tekmeyi bana atıyorlar. "

Derken acıyla gülümsüyordu.

" Kesin oğlanlar yapıyor."

Toprak'ta Yeşim gibi gülümsedi.

" Nerden biliyorsun belkide yaramaz bir kızımız var. Oğlanları dövüyor."

" Benim kızım uslu bi defa."

Dedi Yeşim yerinde doğrularak..
Derin bir nefes alıp verdi.
Toprak'ın yardımıyla yatağına doğru yürüyerek oturdu ve bir oh çekti.

Toprak kızın yüzünü avuçlarının arasına alarak yumuşacık öptü dudaklarından.

" Bebeklerimiz açıktı.
Bebeklerimizi doyurmak için önce annemizi doyurmamız lazım. Biraz dinlen kahvaltıya inelim gülüm."

" Tamam. Hem sende geç kalma. "

" Ben bugün şirkete gitmiyorum evdeyim ve emrine âmâdeyim güzelim. İstersen buraya getireyim kahvaltıyı."

" Nerdeyse hergün odamda yedim. Bu kez aşağıya inelim lütfen. Hem birazda hareket etmiş olurum. Yoksa yemin ederim çatlayacak gibiyim Toprak. "

" Tamam güzelim nasıl istersen öyle olsun, aşağıda yapalım kahvaltıyı."

" İnerken kızlarıda alalım mı? "

" Olur alalım."

*****

Kucağındaki süt kokulu kızının uyuyarak nasıl emdigini izliyordu kadın yarı açık uykulu gözleriyle.
Uykusuzluğu geceden kalıktı.

Minik kızı saat başı uyanıyor annesini emmek istiyordu. Her ağladığında Sırma yataktan ok gibi fırlıyor bebeğini beşiğinden alıyor, emziriyor gazını çıkarıyor sonrada yatağına bırakıyordu.
Bazı geceler Nazlı da Sırma ile kalıyor Gülce ağladığında Sırma'dan önce kalkıp Gülce'yi alarak yatakta yatan annesine veriyor, karnı doyunca tekrar alıp gazını çıkarırken,

" Sen uyu ben gazını çıkarır, altını değiştiririm."

Diyerek ablasını yarım kalan uykusuna yolluyordu.

Gülce bebek 3 Ay boyunca 20 dakikada 30 dakikada bir kalkarken sonunda uykuları düzene gitmiş, Sırma biraz olsun daha fazla uyuyabilir hale gelmişti.

Allah dağına göre kış verirmiş ya, işte Gülce bebekte Sırma'nın zor hayatını daha zor hale getirmeyen bir bebek olmuştu. Bazen sık sık uyansada artık gaz sancıları uykusu daha rahattı. Öyleki bazen emmek yerine uyumayı tercih eden Gülce'yi annesi Sırma zorla uyandırıyor, sütten dolan göğüslerinin acısını dindirsin diye zorla emziriyordu. Gülce'ye kalsa daha uyanmazdı.

Sırma bu sabahta zorla al yanaklarından dürte dürte uyandırmıştı kızını. Göğsünü zorla vermişti ağzına. Uykucu kızı biraz emdikten sora diğer göğsüne almıştı.
Yanında onu izleyen Nazlı,

" Valla maşallah sana abla. Sende de ne potansiyel varmış ha. Entegre süt tesisi gibisin. Gülce emiyor 1 bardak süt, sen üretiyorsun 10 bardak süt. Boşa gidiyor valla."

" Boşa gitmiyor, sağıp dondurucuya koyuyorum şapşal."

" Haa!
Ciddimisin, öyle oluyor mu ki? "

Sırma Nazlı'nın kafasına yalandan bir fiske vurdu.

" Bilmiyorsun bari konuşma."

Kız eliyle kafası ovalayarak,

" Neyse ilerde çocuğum olunca deneyimli bir ablam ve yengem var derim artık."

İki kardeş konuşurken kapı tıkladı.
Sonrada açılan kapıdan Yeşim ve Toprak girdi içeriye.

" Yeşim.
Neden bu halde kalktın."

" Yatmaktan yatağa yapışacağım Sırma. Bari bir kaç adım yürüyeyim dedim."

Dedi Toprak'a bakarak.

Toprak:

" Kahvaltıya inerken sizide alalım dedik. Gelmiyormusunuz?

" Tamam siz önden inin arkanızdayız."

Dedi Sırma karnı doyan Gülce'yi göğsünden ayırıp omuzuna yatırarak. Toprak ve Yeşim ağır ağır odadan çıkarken Nazlı'da puseti kaptı.

Birlikte merdivenleri inerken Sırma bir yandanda bebeğinin sırtına hafif hafif vururak gazını çıkarmaya çalışıyordu.

Merdivenler bittiğinde mutfaktan Suna kadın çıktı.

" Bende sizi çağırmaya geliyordum.
Kahvaltı hazır buyrun masaya."

Hep birlikte mutfağa geçtiler.
Yeşim ve Toprak yan yana iki sandalyeye otururken Nazlı elindeki puseti sırma ile arasındaki sandalyeye bıraktı.
Sırma rahatlayan bebeğini pusete bırakıp küçük battaniyesini üzerine çektikten sonra önüne dönerek kahvaltıya geçti.

Fadime çayları doldurdu Suna kadın servisi yaptı.

" Yenge sen nasılsın? "

Kız derince bir nefes aldı.

" Zorlanıyorum artık Nazlı'cım. Karnımın içinde altı tane ayak var. Sırayla tekme atıyorlar bugün. "

Dedi gülerek.
Araya giren Sırma

" Toprak...
Yeşim..."

Derken başı önde söylemek istediği şeyde kararsızdı.
Ne tepki vereceklerini bilmiyordu çünkü. Belkide kızabilirlerdi.

" Efendim."

Dedi Yeşim.
Sırma'nın yüzündeki tedirginliği farketmişti.

Toprak:

" Ters bir şey mi var Sırma?

" Ha-hayır yok.
Sadece birşey söyleyecektim."

" E söyle, neden çekiniyorsun? "

Diyen Toprak'a baktı Sırma.
Derin bir nefes aldı.

" Toprak..."

" Hmm.."

" Bebekler doğduğunda Yeşim'in sütü bebeklere yetmeyecek.
Hangi anneni sütü 3 bebeğe yetebilirki."

" Evet bunun farkındayım."

Dedi Yeşim. Üzgündü.
Toprak devam etti.

" Bu yüzden mecburen mamayla takviye yapacağız."

" İsterseniz bebeklere süt annelik yapabilirim."

Dedi Sırma pat diye.
Duydukları cümleyle karı koca şaşkın baka kaldı. Böyle bir şeyi Sırma'dan beklemiyorlardı.

Nazlı hemen atladı.

" Evet çok iyi fikir.
Zaten boşa gidiyor."

Sırma kıza bir fiske daha vurdu.

" Pardon...
Dondurucuya koyuyordun değilmi? "

Dedi ve sustu Nazlı.
Toprak hâlâ şaşkın,

" Bebeklere süt annemi olmak istiyorsun."

" Eğer sizde isterseniz olurum.
Benim sütüm Gülce'nin ihtiyacı olandan fazla."

Bunu derken başı önündeydi. Gereksizce utanmıştı.
Çünkü bu sözleri söylerken hâlâ vicdan azabı duyuyordu Yeşim'e ve Toprak'a yaptıklarından.

Toprak memnun gülümserken, Yeşim masadan destek alarak zorlukla kalktı yerinden. Gözleri dolu dolu olmuş ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Toprak'ın arkasından geçip Sırma'nın yanına gelerek kadının şaşkın bakışları arasında boynuna sarıldı.

" Teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim.
Bebeklerime süt anne olmanı çok isterim. Sırma halaların sütü mamadan çok daha iyidir."

İki kadın gülümserken Toprak ve Nazlı duygulu şekilde bakıyorlardı ikisine. Sadece onlar değil mutfaktaki Suna kadın ve Fadime bile duygulanmışlardı. Hatta Suna kadının gözleri dolmuştu. Kim derdiki Sırma Karakoç bir gün bu kadar yumuşar.

Yeşim yerinde doğrulup sandalyesine geçerken Toprak'a baktı Sırma.
Onay bekliyordu sanki Toprak'tan.

" Bebeklerimize süt anne olman bizi çok memnun eder, teşekkür ederim."

Dedi Toprak en içten şekilde.
Nazlı:

" Benimde yapabileceğim birşey olursa söyle kanka yengem.."

" Sağol canım bugünlük yok.
Abin yardım edecek bugün bana."

Dedi Toprak'a bakarak.
Devamında sırıtarak,

" Bugün bütün gün evde ve emrime amadeymiş öyle dedi."

" Aynen öyle güzelim."

Öyle de yaptı. Kahvaltıdan sonra bütün gününü karısının yanından ayrılmadan geçirdi.
Ne isterse yaptı. Canı ne çekerse elleriyle hazırla yedirdi.

Sık sık sırtına ve şişen bacaklarına masaj yaptı. Duş almak istediğinde elleriyle yıkadı sevdiği kadını ve bebeklerinin annesini. Saçlarını elleriyle kuruladı, taradı, ördü.
Saç örmede çok iyi değildi ama yinede iş görürdü.
Üzerini kendi giydirdi.

Yeşim öğleden sonra şekerleme yapacakken önce bir yastık alıp kızın bacakları arasına koydu. Bu kızı gerçekten rahatlatıyordu.
Sonra arkasına uzandı. Bir kolunu kızın başının altından geçirirken diğerini büyük karnının altından sararak göğsüne yasladı küçük anne dediği karısını.

Yeşim aldığı duş yüzünden mayışıp kalırken Toprak onu izliyordu. Arada anne karnındaki bebeklerini elini Yeşim'in karnında gezdirerek dışardan da olsa sevdi. Onlarda anlar gibi karşılık verdiler.

Bir süre sonra burnunu Yeşim'in saçlarına dayadı. Kokusunu içine çekerek kapattı ağırlaşan gözlerini.

" Uyu güzelim.
Hazinem uyu."

Aradan 1 saat geçti.
ilk uyanan Yeşim oldu. Sessizce yerinden doğrulmaya çalıştı ama olmayınca el mecbur Toprak'a seslendi. Toprak dediği anda,

" Yeşim! " Diyerek uyandı Toprak.

Yine paniklemişti.

" Korkma bir şey yok.
Sadece banyoya gideceğim.
Ama kalkamıyorum. Bi el at ters dönmüş kaplumbağaya benzeyen karına. "

Toprak gülümsedi. Önce kolunu kızın başının altından çekti sonrada hızla kalkıp yatağın ayak ucundan dolaşarak yanına geldi. Omuz ve sırtından destek olarak yavaşça kaldırıp oturttu kızı. Sonrada koktuk altlarından destek olarak ayağa kaldırdı.
Ama Yeşim hissettiği acıyla bir anda kasılıp kalınca korkuyla eli karnına gitti.

" Yeşim? "

" Tamam iyiyim.
Sadece bir tekme daha."

Dedi gülümsemeye çalışarak.

" Geçti." Dedi.
Doğruldu.
Toprak'ın kolunda banyoya girip çıktı.

Yatağa doğru yürürken odanın kapısı tıkladı.

" Gell.."

Nazlı girdi içeri.

Abicim sizin özel yapım üçüz beşiği geldi.

Müsaitseniz kuralım mı diyor ustalar."

Yeşim sevinçle ellerini çırptı.
Geldi nihayet.

Yeşim ve Toprak 1 ay önce üçüzler için oda hazırlamışlardı ama bir süre bebekler kendi odalarında kalacaktı.
Ve 3 bebek için büyük bir beşik gerektiğinden geçen hafta bir beşik beğenmiş üçüzlere uygun şekilde büyük bir tane yaptırmak için sipariş vermişlerdi.

" Gelsinler."

Dedi Toprak. 5 dakika sonra 2 adam mobilya parçaları getirmiş, yarım saat içinde odaya ve yatağa yakın yere kurmuştu. Adamlar bahşişlerini alıp gittikten sonra Nazlı hevesle elinde yine üçüzler için özel dikilmiş beşik takımıyla geldi.

" Yenge hadi içini hazırlayalım."

" Tamam."

Dedi Yeşim. Hevesi Nazlı'dan aşağı kalmazdı.

Yeşim ve Nazlı hevesle beşiği hazırlarken Toprak kendini balkona atarak bir sigara yaktı.

Balkon kapısının camından kızları izleyerek içti sigarasını.
Kızın mutluluğuna baktıkça yüzü güldü adamın.
Gözleri karnına gitti sonra. Küçücük canıyla 3 bebeği taşırken karnı kocaman olmuş çok zorlanıyordu sevdiği karısı. Toprak bu hâline bir kez daha üzülürken, bebeklerinin doğacağı günün bir an önce gelmesini Yeşim'in de bir an önce rahatlamasını istiyordu.

Elindeki sigarası bitince söndürüp tekrar içeriye girerken Yeşim,

" Gel Toprak sende bak."

Toprak kızın yanına kadar gelip beşiğe baktı.

" Çok güzel görünüyor. Hadi biraz uzan bacakların şişecek. "

Kız gülümseyerek yatağın beşiğe bakan tarafına uzanırken bir anda kasığında bir sancı hissetti. Korkulu gözlerle bakarken kasılıp kaldı.

Toprak kızın halini görünce yine korkuyla,

" Yeşim.
İyimisin güzelim? " Dedi.

" Yenge iyimisin? "

" Geçti iyiyim.
Ayakta fazla kaldım ondan oldu sanırım."

Dedi. Ama geçmemişti. Hâlâ hissettiriyordu kendini.
Yeşim geçeceğini düşünüyordu sadece.

" Eminmisin güzelim."

" Eminim Toprak. "

" Tamam hemen uzan dinlen."

Toprak kızın uzanmasına yardım ettikten sonra yedek yastığı alıp ayaklarının altına koyarak yükseltti.

" Şimdi sadece üçüzleri beklemek kaldı."

Dedi Nazlı.

" Evet, şimdi sadece onları bekleyeceğiz. "

Yeşim'in elleri karnında gözleri yan taraftaki beşikteydi.

" Bu kadar ayakta kalmak yeter güzelim. Daha fazla yorulma akşam yemeğini burda yiyeceğiz."

" Tamam."

Toprak odadan çıkarken Nazlı,

" Bende Gülce'ye bakıp derse gidecem yenge. Var mı bir isteğin."

" Yok canım sağol."

Abi kardeş odadan çıkarken Yeşim aynı acıyı yine hissetti.
Neydi bu ağrılar...
Bir kaç saniye bekledi kız, kendini dinledi.

" Olamaz." Dedi.

" Yoksa..
Neslihan erken doğum derken bu kadar erkenimi kastetmişti."

Derken kalbi korkuyla atmaya, gözleri dolmaya başladı.
Zorlukla yana doğru döndü.
Yeni kurulan beşiğin kenarından tutunarak kalkmaya çalışırken bir anda beline bir ağrı saplandı bu kez.
Bu ağrıyla dahada korku sardı bedenini. Beşikten tuttuğu elleri titredi.

" Bunlar ağrı yada tekme değil. Bunlar sancılar."
Dedi kendi kendine.

Elleriyle karnını alttan kavradı. Kapıya doğru yürürken yanılmış olmayı diliyordu, yanılmadığını bile bile. Toprak'ı çağıracaktı.
Şuan ihtiyaç duyduğu sadece kocasıydı.
Kapıya kadar geldiğinde sancılar kademe kademe artmaya başlamış devamında bacakları titremeye başlamıştı. Bebeklere birşey olursa korkusu bütün bedenini sarsmaya yetiyordu.

Sol elinin karnının altında tutarak sağ eliyle kapıyı açıp yürümeye devam ederken duvardan destek alıyordu.

Bir iki adım atmıştıki merdivenlerde elinde yemek tepsisi Toprak'ı gördü. Toprak'ta Yeşim'i.
Ama gördüğü görüntü hiç normal değildi.

" Yeşim? "

" Toprak.
Şimdi korkabilirsin.
Sancım var.
Galiba bebekler yola çıktı."

Derken gelen şiddetli sancıyla dişlerinin arasından inledi."

*****************************

Evet canlarım bölüm sonu.

Loading...
0%