Yeni Üyelik
43.
Bölüm

K.k 43 Üç Melek Geldi

@azamet_29_2


..." Yeşim? "

" Toprak.
Şimdi korkabilirsin.
Sancım var.
Galiba bebekler yola çıktı."

Derken gelen şiddetli sancıyla dişlerinin arasından inledi.

Yeşim bir eli hâlâ duvardan destek alarak kendini dizlerinin üzerine bırakırken Toprak'ın elindeki yemek tepsisi önce boşlukta sonra merdivenlerde buldu kendini.
Yemekler etrafa saçılırken adam kalan basamakları 3 er 5 er çıkıp kızın yanında aldı soluğu.
Tepsinin çıkardığı gürültüyle Nazlı ve sırma mutfaktan salona gelirken Toprak'ın sesi duyuldu.

" Nazlı!
Koş Doğu'ya haber ver.
Arabayı kapıya getirsin! "

Nazlı elindeki yemek yediği kaşığı mutfağa doğru attığı gibi kapıya koşarken Toprak kızın yanına çöktü.

" Tamam güzelim sakin ol.
Korkma herşey
yolunda. Zaten erken gelmelerini bekliyorduk."

Kız adamın kolundan sıkıca tuttu. Yaş dolu gözleriyle koyu yeşillere baktı.

" Toprak...
Korkuyorum! Çok erken değilmi?
Ya onlara bir şey olursa. Kendimi affetmem."

Derken gözlerine dolan yaşlar yanaklarından aşağı yol buldu.

" Olmayacak güzelim.
Hiç birşey olmayacak. Ne sana ne bebeklerimize.

Hadi kollarını boynuna sar gidiyoruz."

Derken alnından öptü kızı.
Yeşim Toprak'ın dediğini yaparak kollarını boynuna dolarken Toprakta kızı yavaşça kucağına kaldırdı. Aynı anda Nazlı yine yanlarından ok gibi geçerken,

" Doğu abi geldi, ben bebeklerin çantasını kapıp geliyorum."

Devam ederken,

" Oley geliyor üçüzler."

Demeyide eksik etmedi.
Nazlı koşarak bebek odasına dalarken Toprak merdivenleri iniyor Yeşim tıpkı Sırma gibi eli karnında dişlerini sıkıyordu. Sırma'nın endişeli bakışları eşliğinde salona indiklerinde açılan kapıyla Sezai bey ile burun buruna gelen Toprak'ı görünce hızla kenara çekildi adam.

" Ne oluyor."

Derken Telaşlı Toprak çoktan arabaya doğru ilerlemişti. Bu yüzden kapıdan koşarak çıkan Nazlı verdi cevabı.

" Üçüzler geliyor Dede bey."

Adam anlık korku duydu. Daha erkendi.

" Nazlı! "

" Geldim abii! "

Toprak kucağındaki kızı Doğu'nun açtığı kapıdan arka koltuğa bırakıp koşarak diğer tarafa geçip kızın yanına binerken Nazlı ve Doğu bitlikte ön koltuklara attılar kendilerini.

Doğu gaza basıp çıkışa doğru ilerlerken bir yandanda aynadan arka koltuğa bakarak,

" Abi erken değilmi. "

Yeşim'in korkusu Doğu'yla dahada artınca acıdan dolan gözleri Toprak'ı buldu. Toprak tekmeyi Doğu'nun koltuğa geçirirken,

" Sus Doğu! "

Dedi hırlayarak. Ardından,

" Sen ona aldırma güzelim." Diye ekledi.

" Pardon yenge.
Sen bana aldırma.
Telaştan saçmaladım."

Toprak kızı kolunun altına alarak,

" Güzelim şimdi sakin oluyoruz ve derin nefesler alıyoruz.
Herşey yolunda.

Hadi derin nefesler al.
Bende Neslihan'ı arayacağım."

Kız tamam derken Toprak titreyen elini kıza göstermemeye çalışarak cebinden telefonunu çıkarıp hemen Neslihan'ı aradı.
İlk çalışta açıldı telefon.
Kadın ağzını açamadan Toprak,

" Alo Neslihan Yeşim'in sancısı var sana beliyoruz."

" Tamam."

Dedi kadın.

" Acil girişinde bekliyoruz."

Telefon kapandıktan sonra Toprak tekrar kıza döndü. Gözlerini kapatmış dişlerini sıkarak nefesler alıyordu Yeşim.

Sancılar dahada sıklaştığında kızın inlemeleri, Aahh! lara dönüşmeye başladı.

Yeşim o acıyla elini Toprak'ın elinin üzerine koydu. Alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Canı yandıkça Toprak'ın elini sıktı farkında olmadan. Adam eline giren tırnaklara aldırış etmeden sevdiğine baktı.
Canının acısı geçecekse etlerinin kopmasına razıydı.

Yeşim alnını kocasının göğsüne yaslarken bir Aah! daha çıktı dudaklarından Toprak'ın yüreğini dağlayan.
Toprak kızın saçlarını okşadı öptü.

" Az kaldı güzelim nerdeyse geldik."

Karısı acı çekerken elinden birşey gelmiyor, hâlini gördükçe dayanamıyordu. Doğum sancıları tuttugunda Sırma'da aynı şekilde sancılar çekmişti. Onun yanındayken bu kadar etkilenmemişti.

Oysa şimdi karısıyla birlikte o da sancı çekiyordu sanki. Bumuydu baba olmak... Galiba buydu.

" Abi geldik."

Doğu'nun sesiyle az da olsa rahatladığını hissetti adam. Nihayet hastaneye gelmişlerdi. Hızla arabadan inerek arkadan dolaşıp kızın olduğu kapıyı açtıktan sonra,

" Gel annelerin en güzeli." Dedi.

Kızı yavaşça kucağına alırken, Neslihan yetişti yanında tekerlekli sandalye ile.

Yeşim'i yavaşça sandalyeye bıraktı Toprak. Sonra da kimseye bırakmadı kendi sürdü. Arkalarında Nazlı ile birlikte hızlı adımlarla içeriye girdiler.

Doğu yine dışarda bekliyordu. Gelen ilk asansöre binip doğum katının düğmesine bastılar. Yeşim'in sancıları şiddetlenerek devam ederken Toprak'ın endişeside git gide artıyordu. Neslihan Yeşim'in önünde bir dizinin üzerine çöktü önce.

" Yeşim, Toprak...
Beni dinleyin.
Bu sancılar doğum sancıları.
Lakin korkmayın bebekleriniz gayet sağlıklı. Şimdi önce Yeşim'i muayene edeceğim sonrada sezeryana alacağım. Epidural sezeryan yapacağız. Böylelikle daha hızlı toparlanıp bebeklerinle daha kolay ilgilebileceksin. "

" Epidural ne demek." Dedi kız.

Yani sezeryan sırasında karın bölgesi ve belden altın uyuşuk olacak.
Ama sen uyanık olacak bebeklerini doğdukları anda görebileceksin.

Ama istemezsen tamamen de uyutabilirim."

" Hayır, bebeklerimi görmek istiyorum."

Gülümsedi kadın.

" Anlaştık o zaman. "

Kapı açıldığında Toprak sandalyeyi asansörden çıkarıp Neslihan'la birlikte ilk müdahale odasına geldiler.

" Toprak Yeşim'i yatağa alalım."

Dedi Neslihan.

Toprak kızı yavaşça kucaklayıp yatağa alırken yanındaki hemşireye,

" Nilay hemen ameliyathaneye haber ver hazırlık yapılsın. 10 dakikaya sezeryan için aşağıda olacağız."

" Tamam doktor hanım."

Neslihan hemen yatağın üzerinde yatan kızın penyesini yukarı sıyırarak karnına jel sürdükten sonra elindeki aletle hızlıca bebekleri kontrol ederken Nazlı kocaman gözlerle onları izliyor, Toprak ise arkada elleri yüzünde ve saçlarında gezerek kendi etrafinda dönüyordu.

Neyseki Yeşim onun bu halini görmüyordu. Yoksa zaten olan korkusu dahada artacaktı.

" Evet Karakoç'lar bebekler doğum pozisyonu almışlar.
Doğum başlamış. Küçük hanım önden gelmek istiyor. Doğum kanalına girmeden önce seni sezeryana almalıyız."

" Erken doğdukları için bir sorun olurmu? "

Dedi kız ağlayarak.

" Hayır. Kilolarıda, gelişimleride iyi.
Şimdi daha fazla beklemeden inelim.

" Nilay Hemşire."

" Buyrun."

" Ameliyathane.? "

" Haber verdim bizi bekliyorlar."

" Tamam. "

Dedikten sonra Toprak ve Nazlı'ya bakarak

" Geliyor musunuz."

" Tabiki."

Dedi iki kardeş aynı anda.

Neslihan:

" O halde hadi bakalım güzel anne, gidiyoruz."

Derken kapıdan tekerlekli yatak girdi odaya. Toprak'ın ve personelin yardımıyla Yeşim yatağa alındı üzeri örtüldü.
Hızlı adımlarla asansöre gidilirken Toprak bir an bile bırakmadı karısının elini.

Asansöre bindiklerinde kızın kulağına doğru eğildi.

" Sen hem çok güzel hem çok güçlü bir annesin güzelim.
Sakın korkma."

Ameliyathane katına inen asansörden çıkıp ilerlerken Neslihan,

" Toprak içeri gelecekmisin."

" Tabiki evet."

Yeşim acıyla dişlerini sıkarak,

" Hayır." Dedi.

Toprak şaşkın baktı kıza.

" Toprak lütfen burda bekle ve bebeklerimizi karşıla.
Sen içerde olursan canım daha fazla yanar. Üzüldüğünü bilir daha çok üzülürüm."

" Ama..." Dedi adam itiraz edercesine.

" Lütfen..."

Dedi Yeşim yine acılı sesiyle. Sevdiği adamın gözlerinde hüzün görmek istemiyordu. Yanında olursa üzülecekti haline biliyordu.

" Tamam güzelim.."

Dedi Toprak çaresiz.
Oda onun gibi sevdiğinin gözlerinde hüzün görmek istemiyordu.

" Tamam burda bekleyeceğim."

Derken eğildi öptü dudaklarından.
Kız içeri alınırken arkasından baktı üzgün.

Yeşim'in yanında olmak istiyordu ama Yeşim böyle daha rahat olacaksa bekleyecekti.

Kapı kapandığında olduğu yerde öylece kaldı. Sanki Yeşim'i uzun bir yolculuğa çıkmış gibi hissetti anlık. Oysa en fazla 1-2 saat sürecekti sevdiği kadından ayrılığı ve dönüşte ona 3 hediye ile gelecekti.

Orda, ayakta gözleri kapıda kaç saniye yada kaç dakika bilmeden beklerken kıpırdayamıyordu. Sanki hareket ederse birşeyler ters gidecek gibi geliyordu. Nazlı'nın sesiyle kendine geldi.

" Abi.
Abii!! "

" Hı! "

" Abi iyimisin? "

" İyiyim."

" Kaçtır sana sesleniyorum.
Niye cevap vermiyor, korkutuyorsun beni yah! "

" Duymadım."

Dedi adam sadece.
Gözleri hâlâ kapıda hipnoz olmuşçasına durgundu sesi.
Kız başını yukarı kaldırıp,

" Allah'ım ne aşklar yaratıyorsun yarabbim. Bana da böyle aşık koca ver ne olur. Çok amin. "

Demiştiki kafasına bir şaplak yedi.

" Sen önce okuda adam ol ayaklarının üzerinde dur. Sonra koca kovala.
Her erkek adam olmuyor! "

Kız eli başının arkasında bir Ah! Derken arkasına baktı şaşkın.

" Abla? " Dedi Nazlı.

" Sırma.? " Dedi Toprak.

" Ne!? İlk kez mi görüyorsunuz ablanızı."

" Senin ne işin var burda."

" Süt bebeklerimi görmeye geldim."

" Ya Gülce? "

" Gülce dedesiyle birlikte yukarda uyuyor. Uyanırsa beni arayacak babam. Durum ne?"

" Doğum başlamış.
İçeri aldılar. Sezeryan doğum olacak."

" Ee...
Sen neden burdasın niye karının yanında değilsin? "

" Ben istedim ama...
Yeşim burda bekleyip bebeklerimizi karşılamamı istedi.
İçerde olursan rahat edememem üzülürüm dedi.
Kötü hissetmesin diye kabul ettim bende."

" Anladım.
Ne kadar oldu gireli."

" Yarım saat falan."

Sırma Toprak'ın yanına geldi.

Elini kardeşinin koluna koyarak,

" Endişelenme.
Her şey yolunda gidecek."

" Biliyorum."

Desede Toprak, endişesi yüzünden okunuyordu. Sırma bunu farkederek söylemişti sözlerini.

*****

Sırma ve Nazlı koltukta otururken Toprak tam bir saattir kapı önünde ileri geri yürüyordu.
Sonunda isyan edercesine,

" Neden hâlâ çıkmadılar.
Neden bitmiyor. Yoksa bir terslik mi oldu? "

" Sabırlı ol.
Kolay değil."

Dedi Sırma.
Toprak üzgün omuzları düştü. Merak ve endişeyle ileri geri yürümeye devam etti. Uzun koridorda bilmem kaçıncı turu atarken kapı sesiyle birlikte durdu.

Ve nihayet kapı açıldı. Toprak ve kardeşleri koşarak kapının önüne geldiler.

2 hemşire kapıda kucaklarında üç güzel melekle göründüler.
Toprak bebeklerini gördüğü anda şaşkın kala kaldı. Nihayet dünyaya gelen bebeklerinin her biri ayrı bir mucizeydi sanki.
Duyduğu sevinç, heyecan ve şaşkınlıkla öylece bakarken her birine aşık oldu adeta.

Hemşirelerden biri kucağındaki iki bebeği göstererek,

" Bu iki yakışıklı oğullarınız
Toprak Bey."

Diğer hemşire,

" Bu güzellikte kızınız, Toprak bey."

Toprak'ın gözleri doldu taştı mutluluktan. Sırma ve Nazlı erkekleri kucaklarına alırken Nazlı,

" Allah'ım bunlar çok küçük. Çok tatlı ve çok güzeller.
Hoşgeldiniz Yiğit ve Yalçın bebekler."

Derken Toprak titreyen eliyle kızını aldı kucağına. Büyük ellerinin arasında Gülce'den daha küçük görünen bebeğe bakarak, yüzüne yaklaştırdı. Mis kokusunu içine çekti bebeğinin. Küçücüktü Yeliz bebek.

" Hoşgeldin güzel kızım Yeliz'im, annesi kokulum.."

Dedikten sonra gözlerini kapatıp derin bir nefes daha çekti süt kokusunda. Sonra alnından öptü.
Sonra kızların kucağındaki oğlanlara baktı. Yaklaştı eğilerek,

" Hoşgeldiniz yiğitlerim." Dedi.

Bir bir alınlarından öptü yine kokularını içine çekerek.
Anneniz gibi kokuyorsunuz. Dedi yine ama içinden. Sonra arkasına dönüp hemşirelere baktı.

" Karım, Yeşim nasıl? "

" Yeşim hanımda iyi, sadece yorgun. Biraz daha burda kalacak, biraz ısınması lazım, sonrada odaya alacağız. O zamana kadar bebekleri bir süre kuvöze alacağız."

" Tamam." Dedi Toprak Yeliz bebeği hemşireye uzatarak. Bebekler hemşire ablalarla kuvöze giderken Toprak,

" Sırma sen de onlarla git lütfen."

" Tamam." Dedi kız.

Hızlı adımlarla hemşirelerin peşlerine takıldı. Aradan geçen 20 dakika kadar sonra Yeşim çıktı kapıdan.

Toprak koşar adım karısının yanına geldi. Elini tuttu iki eliyle. Yorgun gözleri, solgun teniyle bitkin ama mutlu görünüyordu.

" Güzelim.
Hazinem, bi tanem nasılsın? "

" Anne oldum Toprak.
Ne kadar güzeller gördün mü? "

Dedi Yeşim heyecan ve sevinci göklerde.

" Gördüm güzelim.
Çok güzeller. Senin gibi."

Biryandan ilerlerken,

" Nerdeler? "

Dedi etrafına bakarak. Neslihan,

" Anneleri odaya çıkana kadar birazcık küvözde kalacaklar.
Sonrada yanına gelecekler."

" Geçmiş olsun yenge. Nasıl hissediyordun. "

" Anne oldum Nazlı'cım."

Derken hâlâ duygusal, gözleri dolu doluydu.

" Sen süper anne oldun yenge.
3 bebek doğurdun.
Gözünüz aydın."

" Sende hala oldun."

Dedi kız gülerek.

" Aa! Doğru valla, hala oldum.
Önce teyze sonra hala. Süper yaa! "

Birlikte asansöre binerek doğum katına çıktılar. Bu süre boyunca Toprak'ın eli hep Yeşim'in elinin üzerindeydi.
Bir an bile bırakmadı.

Aradan yarım saat geçmiş.
Yeşim Toprak ve üçüzler özel odalarına gelmişlerdi.

Nazlı Gülce bebeği tutarken Sırma ve Neslihan üçüzleri giydirdiler ve kundakladılar. Sonra da annelerinin kucağına verdiler. Yeşim iki kolunda üç bebek hem şaşkın hem mutlu hem ağlak şekilde bakıyordu.

Her şey bir anda olmuş çektiği sancılar ve ameliyattan sonra Yeşim bir anda kendini 3 bebek annesi olarak bulmuştu. Yinede hem şaşkın hem mutluydu.

Neslihan:

Şimdi abladan başlayarak bebekleri doyurmaya başlayacağız. Dediğinde şaşırdı Yeşim.

" Abla.? "

" Evet.
Yeliz hanım ilk doğan bebek olarak abla. Ondan 1 dakika sonra sol gözünün altında beni olan yakışıklı sonrada diğer yakışıklı geldi."

" Adını nasıl bildiniz."

Diyen Toprak'a,

" Ameliyathanenin önünde severken sen söylemişsin. Hemşire kız duymuş. Bende ondan duydum. "

Dedi Neslihan.

" Abi.
Oğlanların adı.
Hangisi Yiğit hangisi Yalçın."

Toprak Yeşim'e baktı.

Kız gülümseyerek,

" Sen koy isimlerini." Dedi.

Toprak sol gözünün altında beni olan 2. Bebek olarak doğan oğlunu kucağına aldı.

" Bu yiğidimin adı Yiğit olsun. "

Diyince,

"Bu yiğidin adıda Yalçın o zaman."

Dedi Yeşim kucağındaki oğluna bakarak.

" Allah isimleriyle yaşatsın.
Kaderleri de isimleri gibi, yüzleri gibi güzel olsun.."

Dedi Sırma.
Tıpkı Yeşim'in ona ve bebeğine söylediği gibi söylemişti.

" Artık bebekler anne sütü alsın."

Neslihan'ın yardımı ile Yeliz'le başlayarak bebekleri bir bir emzirmeye başladı Yeşim.

Neslihan:

İlk seferde sütün çok gelmez. Bebekler emdikçe süt kanalları uyarılıp artacak. Sevginlede çoğalacak. Çünkü annesinin bebeğe olan sevgisi sütünü arttırır.

Çok çok mecbur kalmadıkça mama önermiyorum. Sonuna kadar anne sütü en iyi besindir."

" Merak etmeyin.
Bizim süt annemiz var."

Dedi Yeşim Sırma'ya bakarak.

Sırma gülümseyerek başını salladı.

İlk olarak annelerinin sütünü tattı bebekler. Bundan sonra yetmedigi yerde halaları da emzirecekti onları. Artık büyük bir aile olmuşlardı çünkü. Büyük, birbirine sımsıkı bağlı bir aile.

Bebekleri doyurduktan sonra beşiğe koydular üç kardeşi.

" Artık bana musade."

Diyerek aileyi başbaşa bırakan Neslihan dinlenmek için çıkarken kapıdan dede Sezai bey girdi.

Ağır adımlarla yürüyerek Yeşim'in yanına kadar gelip,

" Geçmiş olsun kızım.
Gözünüz aydın."

Dedikten sonra beşikte yatan bebeklere baktı gülümseyerek.

" Ölmeden önce bugünleride gördüm." Dedi.

Önce Gülce bebeğe sonra beşikte yatan üçüzler baktı. Mutluydu.

Bu sırada kapı tıkladı ve içeriye Nefes nefese Şeyma girdi.

Toprak Yeşim'in kulağına doğru eğildi.

" Ahaa!
Geldi senin geveze avukat."

Yeşim gülümserken,

" Toprak duyacak ayıp."

Şeyma Yeşim'i yatakta koca karnı kaybolmuş yanındaki beşikte 3 bebekle görünce hızla arkasına dönüp Doğu'nun dizine tekmeyi geçirdiğinde adamın eli dizinde sekerek inledi.

" Neden gelir gelmez söylemedin. Bebekler doğarken burda olacaktım ben."

Doğu kendine bakan Sezai bey yüzünden sessiz, kızarıp bozarırken,
Sezai bey umursamaz şekilde odadan çıkarak,

" Nazlı." Diye bağırdı.

Nazlı'da babasının peşine takılırken Şeyma koşar adım arkadaşının yanına gelip boynuna sarıldı gözleri yaşlı.

" Yeşim canım benim, geçmiş olsun, gözün aydın. Kusura bakma haber veren olmayınca..."

Derken dişlerinin arasından hırlayarak Doğu' ya baktı yine.

" Gelip yanında olamadım."

" Önemli değil canım. Her şey bir anda oldu.
Nerden bilirdik bebeklerin beşiğini kurduğumuz gece gelecekler."

Şeyma beşiğe döndü, üçüzleri yanyana görünce kocaman gözlerle aşkla baktı.

" Yeşiiim...
Maşallah Maşallah.
Bunlar çok güzel çok tatlı yaa!
Aynı annelerine benziyorlar. Annelerine çekmişler."

Derken göz ucuyla Toprak'a baktı.

Toprak gözlerini kısarak,

" İlla laf istiyorsun değilmi geveze avukat."

" Yalan mı? "

Dedi Şeyma gülümseyerek.

Toprak sakin, " Doğru."

Dedi beklenmedik şekilde.

" Tıpkı annelerine benziyorlar."

Derken Yeşim'e sarılıp alnına aşk kokan bir öpücük kondurdu.

Şeyma kızın yanına oturup olan biteni Yeşim'den dinlerken bir gözü hâlâ Doğu'ya bakıyordu sinirle.

Olan her şeyi kaçırmış en son gelmişti.

Doğu'nun yanında onları izleyen Toprak,

" Doğu senin bu gevezeyle işin zor.
Bu kız seni 1 yıl da yer bitirir çenesiyle."

" Olsun abi.
Yerse o yesin. "

" Vaaay...
Demek öyle.
E o zaman sana Allah'tan rahmet diliyorum ölü Doğu."

İki adam gülerken, Sırma ayağa kalkarak,

" Hadi biz gidelim artık.
Yeşim yorgun dinlensin."

Yarın sabah yine geliriz."

Şeyma istemeye, istemeye Sırma'ya uydu. Haklıydı çünkü.
Zor bir akşam geçirmişti Yeşim.
Uyumalı dinlenmeliydi.

*****

Geceyi nerdeyse hiç uyumadan geçirmişti toprak.
Yeşim uyuyarak dinlenirken o bebeklerini izlemişti saatlerde gözünü kırpmadan. Uyanan bebeklerini sırayla annesine verdi. Emdikten sonra yerlerine koydu yeniden.

Sonra Yeşim'in yanına uzanıp kızı kollarının arasına alırken şükürler etti.

Ağırlaşan gözlerini kapanırken

" Allah'ım sevdiğimin ve evlatlarımın acısını bana gösterme.
Benim ömrümden al olara ver."

Dedi. Sevdiği kadınının kokusunu içine çekerek uykuya dalarken.

******************************

Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın canlarım.


 

Loading...
0%