Yeni Üyelik
5.
Bölüm

K.k 5 Bir Yıl, Ilk Gün

@azamet_29_2

" Acıkmış olman güzel. " Diyen Toprak'la,

" Yemekleri sen mi yaptın?"

" Evet.
Karıma ilk yemeği ben yaptım."

Gülümsedi kız.

" Dalga geçme benimle lütfen.
Gerçeği ikimizde biliyoruz. "

Toprak, kızın yanına geldi. Kolundan tutup yüzünü izleyerek masaya kadar getirerek sandalyeye oturttu.

" Makarna ve tavuk sevmeyen yoktur tezinden yola çıkarak tavuklu makarna yaptım. Umarım sevenlerdensindir. "

" Gerçekten sen mi yaptın? "

"Neden şaşırdın."

Dedi Toprak elindeki servis tabağını ve su bardağını kızın önüne bırakarak.

" Hadi başla.
Sabahtan bu yana birşey yemedin. "

" Yemek yapan bir erkek düşünemiyorum. "

Kız el yordamı ile bulup aldığı çatalı tabağa daldırarak aldığı makarnayı ağzına attı.

" Hmm. Sen bu konuda baya iyisin sanırım. "

" Uzun zamandır yalnız yaşıyorum. Haliyle bir şeyleri yapmayı öğreniyor insan."

Kız aklına gelen şeyle ağzındaki lokmayı zorlukla yuttu.

Nerden geldiyse aklına hastanede o adama ateş ve tehdit edişi gelmişti.

Bir şey soramadı.
Belkide Toprak'ın içinde kötü biri vardı. Belkide kötü biri ve katildi.
Ama şuan oardan kurtuluşu kötüde olsa katilde olsa Toprak'ın sayesinde olmuştu.
Yoksa babası hiç acımadan onu kendinden 24 yaş büyük o adamla yollayacaktı. Aklına hücum eden düşünceler yüzünde ağzındaki 2. lokma biraz daha ve biraz daha büyüdü sanki. Yutmak istedi yutamadı. Yumru oldu boğazına dayandı.

Elini bardağa uzattığında Toprak bardağı eline verdi.
Kız dudaklarına götürdüğü bardaktaki sudan zorlukla iki yudum içerek boğazındaki taş gibi lokmayı yuttugunda gözleri dolmaya başladı.

Ama izin vermedi Yeşim akmalarına.
Gözlerini kırpıştırarak ruhuna doğru geri yolladı o yaşları.

" Ellerine sağlık. " Dedi.

" O tabak bitecek.
Sonrada pansumanın var. "

Kız sessizce yemeye devam ederken Toprak kızı izliyordu. Az önceki halini farketmişti.

Gözlerine hücum eden yaşlar yüzünden cam yeşiller cila çekilmiş gibi parlamıştı bir kaç saniye. Sonra çırpınan kirpilerle cilalar kazınmış yeşil yeniden normale dönmüştü.

Toprak hızlı hızlı yediği lokmalardan sonra bir bardak suyu tepesine dikti. Masaya bıraktığı paketinden yine bir sigara alarak dudaklarına bıraktı. Yine masadaki çakmak ile yakıp derin bir nefes çekti.
Arkasına yaslanarak bacak bacak üstüne atarken sol kolunu sandalyeden geriye sarkıttı.

Sigarasını içerek kızı izlemeye başladı.
Kız yemeği yavaş ve küçük küçük lokmalar halinde yerken kendi sıkılmıştı.
Bir süre sonra kız elindeki çatalı bırakarak suyundan 2 yudum içti.

" Eline sağlık. "

Toprak son bir nefes çekti sigarasından ve boş tabağına basıp yerinden kalkarak,

" Gel hadi." Dedi.

Kız sese döndü boş bakan gözlerle,

" Nereye? "

" Pansuman zamanı."

" Gerek yok. İyiyim. "

Toprak kızın kolundan tutarak,

" Gerek var." Dedi kaldırarak.

"Gerçekten gerek yok."

" Uzatma Yeşim."

Dedi. Kızı yönlendirerek salona getirdi Toprak.
Arkasındaki koltuğa yavaşça oturttu.

" Bekle geliyorum."

Koridordaki vestiyerin üst bölümünden ilk yardım kutusunu alıp getirdi. Kızın önündeki mermer sehbaya oturarak kutuyu açıp yanına koydu. Yönünü kıza doğru tam dönerek,

" Önce dikişten başlayalım.
Şimdi bandajı yavaşça açacağım.
Sonra da temizleyip yeniden bandaj. Acırsa söyle."

" Tamam." Dedi kız ellerini kucağında birleştirip gülümsemeye çalışarak.

Toprak önce bandaji açtı yavaşca. Sonra eline aldığı pamuktan bir parça koparıp baticon döktü üzerine. Yavaş hareketlerle dikişlerin üzerinden geçerken gözü kızın kendine bakan gözlerine kaydı.
Sanki görüyor gibi bakıyordu gözlerinin merkezine.
Cam yeşili. Dedi içinden.
Yeşilin bu tonunu ilk kez görüyordu.

Elini kızın gözünün önünden geçirerek tepkisini ölçtü.
Kızda, yeşillerde tepki vermedi.

Kendine gelerek,

" Hâlâ karanlıkmı?" Dedi.

Kızın gözleri kapandı. Bir kaç saniye sonra,

" Hıhı." Dedi kız üzgün başını aşağı yukarı sallayarak.

Toprak alnındaki bandaja son bandıda yapıştırıp,

"Tamam. Yan dönde sırtınada pansuman yapalım."

Dediğinde kız hızla ellerini sırtına görürdü.

" Gerek yok sırtım iyi. "

" Yeşim...
Sırtın iyi falan değil ve benden başka yardım edebilecek kimse yok.
Benden korkmana yada çekinmenede gerek yok.
Hem sen söylemedinmi o renk zımbırtılarına güvendim diye. "

Kız sessiz durdu bir kaç saniye.
Evet haklıydı. Gördüğü renklere güvenmiş, işi bu adamla evlenmeye kadar götürmüştü.
Ve bugün yaşadıklarıyla güvenmekteki haklılığını ispatlanmıştı.

Kız yavaşça ellerinin sırtından çekerek yan döndü.
Toprak tşortü ucundan tutarak yukarı kaldırarak,

" Tut." Dedi.
Kız tişörtü omuzunun üzerinden tutarken Toprak eline aldığı baticonlu pamukla sırtındaki sıyrık izlerinin üzerinden geçti yavaşça. Bu sırada kızın sol kürek kemiğindeki dövme şeklindeki yazı dikkatini çekti.

*Vasiyetimdir. Babamın evine ölüm bile girmesin.*

" Bu ne?
Sırtına vasiyetinimi yazdırdın gerçekten."

Kız güldü.

" Evet Şeyma' nın fikriydi.
İyi olmuş değilmi."

Dediğinde adam şaşkın baktı sadece.

" Tamam bitti." Dediğinde kız hemen kapattı sırtını.

" Teşekkür ederim."

" Bir şey değil."

Kız kendini düzeltip daha rahat oturarak ellerini kucağında birleştirdi.

" Toprak."

" Hmm."

" Bugün için.
Yani yaptıkların için çok teşekkür ederim. Yarından sonra yanında kalıp sana zorluk çıkarmayacağım."

" Anlamadım.
Zorluk çıkarmayacağım derken."

" Benimle bir yıllığına evlendin.
Yani babanın şartı yüzünden.
Bende kendi babamın yüzünden.

Baban benimle tanıştıktan sonra ben Şeyma' lara giderim.
Baban bize ya- yâni senin evine gelmek istediģinde şüphelenmesin diye sadece o günlük gelirim sonra geri dönerim.
Zaten babanda kör bir gelini sık sık görmek istemez sanırım.
Böylelikle seninde rahatın bozulmaz."

Toprak kızın söyledikleri yüzü asık kaşları çatık dinledi.

" Hayır!
Kesinlikle öyle bir şey olmayacak."

Dedi Toprak.
Ayağa kalkarak malzemeleri alıp bara bıraktı.

" Ama! " Dedi kız tereddütle.

Toprak karşı koltuğa oturup bacak bacak üzerine attıktan sonra kollarını göğsünde birleştirdi.

" Aramızda bir anlaşma yaptık.
1 yıl boyunca kağıt üzerinde olsada evli kalacağız. Yani kağıt üzerinde olsada benim karımsın.
Bu süre içinde ben nerde kalıyorsam sende karım olarak orada kalacaksın.
Başka birinin evinde kalmak yok.
Bu arkadaşın bile olsa."

" Toprak.
Ben sana bunu teklif ederken bir şekilde kendimi kurtarabilecek kadar görmeden de görebiliyordum. Ama şuan tamamen zifiri karanlık. "

"Olabilir.
Benim için sorun değil.
Derdin buysa, ben zaten sen ilk sorduğunda kabul etmiştim.
Sen sonradan söyledin farklı şekildede olsa görebildiğini."

" Toprak bence kendini boş yere zora sokma."

" Hayır dedim, konu kapandı Yeşim.
1 yıl boyunca sen Yeşim KARAKOÇ olarak benim yanımda ve benim gözümün önünde olacaksın nokta."

Kız bir kez daha itiraza yeltenecekken çantadaki telefonu çaldı.
Duyduğu sesle elini çantasının en dibine itti.
Bulduğu tuşlu telefonu eline alıp açma tuşuna dokundu.

Toprak kulak kesilirken,

" Alo Yeşim.
Kızım nerdesin?
Sabahtan beri seni arıyorum. Aramalarıma bakmıyorsun, geri dönmüyorsun. Ne oluyor?"

" Şeyma!"

Dedi kız, ağlamaklı.

" Yeşim!
Yeşim ne oldu?
Sesin neden kötü?
Bir şey olmuş. Ne oldu anlat hemen?
Yada dur oraya geliyorum. Orda anlatırsın."

" Hayır." Dedi kız.
Gözünden akan iki damlayı silerek.

" Hayır. Evde değilim Şeyma.
Artık o eve dönmeyeceğim. "

" Yeşim sakın kaçtım sokaklardayım deme! "

" Hayır başka bir yerdeyim...
Şeyma. Bir saniye."

Dedi kız kulağındaki telefonu kenara çekerek.

" Toprak.
Şeyma'nın bura..."

" Gelmesinde sakınca yok."

Dedi adam anında.
" Şeyma sana bir adres atacağım sabah bu adrese gelir misin? "

" Kızım sabaha kadar güvendemisin?"

Kız Toprak'ın olduğu yöne kaldırdı bakışlarını.
Küçük bir tebessüm belirdi yüzünde.

" Güvendeyim. " Dedi gönül rahatlığıyla.

" Kapatıyorum yarın görüşürüz."

Telefonu Toprak'a uzatarak, " Adresi yazarmısın? " Dedi kız.

Toprak telefonu alarak konuşulan numaraya adresi atarak geri verdi.

" Geç oldu.
Yatıp dinlenmelisin. "

Kız uslu uslu başını salladı.

"Misafir odasında kalabilirsin."

Toprak kızın koluna girip çantasını da alarak misafir odasına götürdü kızı.
Yatağı açarak oturttu.

" Bir şey olursa seslen."

" Tamam. "

Toprak kapıdan çıkacakken,

" Toprak! "

" Efendim."

" Teşekkür ederim."

" Hadi yatta dinlen."

Diyerek çıktı ve odasına geçti adam.

Üzerini değişip eşofman altını ve spor atletini giyerek sıcak olacağı şimdiden belli olan gecenin gölgesinde günün yoğunluğuyla kendini yatağa bıraktı.

Bir süre gün içinde yaşadıkları şeyler sahne sahne ve tekrar tekrar geçti aklından. Sonra kendiliğinden kapanan gözleriyle uykuya dalıp gitti.

Gecenin ilerleyen saatlerinde kapısının tıklama sesiyle uyandı.
Afallayarak kalktı yerinden. Önce ne olduğunu anlayamadı sonra Yeşim geldi aklına hemen ayağa kalkarak kapıya koştu.

Kapıyı açtığında kucağındaki yastığa sarılmış kanter içinde kalmış kıza baktı.

" Yeşim?
İyimisin? Ağrın mı var?"

" Kâbus gördüm."

Dedi kız ağlamaklı.

" Biraz burda kalabilirmiyim."

" Tamam.
Gel..."

Dedi Toprak kolundan tutup yatağa getirerek oturttu. Sonra mutfağa girerek bir bardak su ile döndü.

" Su iç. " Dedi kızın yastıktan çektiği eline bardağı vererek.

Kız bir kaç yudum su içtikten sonra bardağı alıp komodinin üzerine bıraktı.

" Daha iyimisin. "

"Özür dilerim Toprak. "

" Ne için. "

" Ben. Ben bu işin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmedim."

" Bu konuyu konuştuk sanıyordum.
Tekrar açma.

Eğer kabus görmekten korkarsan burda uyuyabilirsin.
Ben diğer odada uyurum."

" Şey...
Kızmazsan sende burda kalsan olur mu? Kör insanların kabusları sizinkilerden daha korkunç oluyor.
Çünkü şekiller slüetler bize daha kötü görünüyor."

Toprak kıza baktı bir süre.
Eliyle saçını kaşıdı.
Derin bir nefes aldı.

Kızın oturduğu tarafın diğer tarafına geçerek sırt üstü yattı.

" Burdayım. Sende yat ve uyu."

Dediğinde kız da kendini olduğu yere yan üstü bıraktı.

*****

Sabah diyafon sesiyle yerinden sıçradı adam. Kolundaki saate baktı.

" 8 Sabahın 8 inde kim lan bu gelen. "
Dedi tıslayarak.
Hızla yerinden kalkıp kapıya geldi.
Diyafonu açarak,

" Ne var lan! "

" Toprak bey ben güvenlikten Şamil. Şeyma isimli bir ziyaretçiniz var."

" Şeyma mı? A. Tamam."

Toprak yeni hatırlamıştı akşam Yeşim'le konuştuklarını.

" Tamam izin verin gelsin."

Dedikten sonra banyoya girip işlerini halledip çıktığında kapı kırılacak gibi dövülüyordu.

Elindeki havluyu boynuna takarak hızlı adımlarla kapıya gelip açtığında karşısındaki kıza bakarak,

" Kırmak zorundamısın? " Dedi. Sinirle.

Kız karşısında yüzünde yara izi olan adamı görünce, önce bir irkilerek geriledi.

Sonra uzun boylu, altında siyah eşofman, üstünde kaslarını örtsede saklayamayan spor atleti olan yeşil gözlü, yarasına rağmen yakışıklı görünen adamı görünce ağzı açık baka kaldı.

" Sen Şeyma mısın? "
Kız kendine gelince önce kata sonra kapı numarasına baktı.

" Yo doğru. "
Dediğinde adamın arkasından gelen tanıdık sesi duydu kız.

" Şeyma mı geldi? "

Adam kızı yukardan aşağı süzerek,

" Evet." Diyerek içeri girerken,

" Gir." Dedi kıza.

Şeyma hâlâ ağzı açık, bir koridorda dikilen Yeşim'e bir adama bakıyordu girerken.

Toprak mutfağa geçerken,

" Kapıyı ört." Dedi.

Kız kapıyı örterek Yeşim'e doğru gidip boynuna sarıldı.
Yeşim'de Şeyma'ya sarıldı sıkı sıkı. Gözleri doldu.

" Yeşim.
Canım nasılsın?
Neler oluyor.
Sen neden burdasın? "

Kulağına yaklaşarak kısık sesle,

" Bu meteor kim.?
Neden onun yanındasın."

Dedi arka arkaya sorarak.

" Salona geçelim herşeyi anlatacağım."

İki kız salona geçti.
Yeşim dün sabahtan başlayarak herşeyi anlattı gözleri yaşlı.
Sonunda Toprak'la yıldırım nikâhı ile evlendiğini söylediğinde Şeyma'nın ağzından kocaman bir,

" Nnöeey " Çıktı.

" Sen ciddi misin?
Yani şuan mutfakta olan o adamla evli misin?"

Kız kendini koltuğa bırakarak.

" Böyle şansı siksinler.
Kızım sendeki kör talih bile bendekinden iyi."

" Saçmalama Şeyma.
Kâğıt üstünde evlilik bizimkisi.
1 yıl sonra herkes yoluna. "

" Valla orasını bilmem.
Ama sana kardeş tavsiyesi Yeşim."

Dedi kız. Sonra sesini biraz daha alçaltarak,

" Bence bu meteoru bırakma.
Acayip yakışıklı.
Hem birbirinize de yakışmışsınız. "

Yeşim histerik bir şekilde gülümsedi.

" Dünyanın en yakışıklı erkeği bile olsa görme şansım yok. Dünki kazadan sonra, hiç yok. "

"Seni üzdüysem özür dilerim
Yeşim."

"Takma. Alıştım artık."

" Şey şimdi ne olacak.
Yani 1 yıl aynı evde mi yaşayacaksınız.

Bak istersen bizimle kalabilirsin. Biliyorsun babam çoğunlukla yurt dışında. Annem zaten seni yüksünmez."

" Hayır. "

Sesin sahibi salon kapının önündeki Toprak'tı.

" Yeşim ben neredeysem orda olacak."

Şeyma kapının önünde siyah takım elbisesi ile dikilen adama sonrada arkadaşına sonra yine adama baktı.
Bu adam ne ara gidip giyinmiş dedi kız içinden.

Az önce kapıda yakışıklı bulduğu adam şuan yaralı yüzüyle bakarken ürkütücü geliyordu.

" Yeşim'e sordum sana değil."

Dedi yinede.

" Yeşim? "

" Burda kalacağım Şeyma. Yani Toprak kabul ettiği sürece."

" Bize gelip kalma yolun her zaman açık unutma arkadaşım.
Ve ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa ben hep yanındayım."

" Sağol Şeyma."

Toprak:

" Yeşim.
Benim 1-2 saat çıkmam lazım. Kapının şifresi değişti. Kimse gelemez giremez. İşim biter bitmez döneceğim. "

" Nereye gidiyorsun? "

" Babamla konuşmam lazım."

" Tamam." Dedi kız içinde bir korku duydu.

" Mutfakta herşey var.

Sende burdayken Yeşim'e yardım edersin."

Dedi Toprak Şeyma'ya bakarak.

Sonrada kapıya doğru yürüyerek kapıdan çıktı.
Asansöre binerken Doğu'yu aradı.

" Doğu nerdesin?

" Bahçedeyim abi. "

" Tamam geliyorum."

Toprak binadan çıkıp bahçede kendini bekleyen arabaya binerek direksiyondaki Doğu'ya,

" Şirkete gidiyoruz. " Dedi.

40 dakika sonra büyük şirket binasındaki ofisin kapısındaydı iki adam.

Doğu dışarda beklerken Toprak içeri girdi.
Karşısındaki masada babası kaşları çatık kendisini izliyordu.
Ağır adımlarla yürüyüp masanın önündeki koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturdu.

Adam geriye yaslanarak,

" Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Dünden beri aklınımı kaçırdın.
Gidip Hisarlı'nın kızını kaçırıp evlenmek ne demek."

" Ben kimsenin kızını kaçırmadım.
Kız reşit. Kendi isteğiyle benimle evlendi."

O sırada kapı açıldı içeri Caner Hisarlı ve yanında o adam vardı. Kendini hâlâ Yeşim'in nişanlısı gören adam.
Yanında da polisler.

Toprak ve Sezai bey ayağa kalktılar.

" Ne oluyor beyler."

Polis memuru:

" Hakkınızda şikâyet var. Görme özürlü bir kızı zorla alı koyduğunuz hakkında."

Sezai oğluna baktı sinirle.

Toprak ayağa kalktı. Polislerin yanına gelerek.

" Asılsız bir şikayet memur bey.
Ben kimseyi zorla alıkoymuyorum.
Yeşim Karakoç eşimdir.
Yaşı reşit ve kendi isteği ile evlendi benimle."

Cebinden kızın kimliğini ve evlilik cüzdanını çıkarıp memura uzattı.

Caner'in damat gördüğü adam,

" Bunlar sahte olmalı."

Dediğinde.
Toprak ağır adımlarla adama yaklaştı.
Ne kimlik ne cüzdan sahte.
Yeşim benimle evli.

Ve dün Gece'yi benim evimde, benim odamda, ve benim yatağımda geçirdi şişko.
O artık benim kadınım.

****************************

Evet bölüm sonu canlar.
Beğeni ve yorumlar itina ile alınır.

Loading...
0%