Yeni Üyelik
7.
Bölüm

K.k 7 Tanışma

@azamet_29_2

Gözlerini açtığında ilk olarak kolundaki saate baktı kız.

" 07:35 " Dedi.
Sonra sağ elinin parmakları sol elindeki yüzüğe kaydı.
Kocaman bir tek taş gereksiz yere parmağında duruyordu. Bu kadar abartmasını beklemiyordu kız.

Numaradan bir evlilik için gereksiz bir masraftı.

" Her neyse zaten sonunda geri vereceğim."

Diyerek yavaşça yerinden kalkarak sessiz adımlarla odadan çıktı.

Banyonun olduğu kapıyı bulup tıkladı. Ses gelmediğinde boş olduğundan emin olunca içeri girerek işini halledip elini yüzünü yıkadı.
Lavabonun yanındaki havlu ile kurulanıp çıktı.
Evin içi sessizdi.

" Toprak uyanmamış.
Uyansa seslenirdi." Dedi mırıltıyla.

El yordamı ile mutfak kapısını bulup mutfağa girdi.
Buzdolabının yanındaki tezgahın önüne gelerek Şeyma ile yaptığı şeyi hatırladı.
Dün Şeyma ile birlikte tam lavabonun önünde durarak dolapları 1. Kapak 2. Kapak diyerek içindekileri, tezgah üzerindeki çaycıdan tutup baharat çekmecesine kadar herşeyin yerini öğrenmişti.
Uzun zamandır görmediği için ezberleme konusunda iyiydi.

Önce çaycıya su koyarak başladı işe.
O kaynarken buzdolabından kahvaltılıkları alarak masaya hazırladı. Tabak, bardak, çatal derken masa hazırdı.
Çaydıdaki kaynayan su ile çayıda demleyerek tekrar buzdolabına dönerken bir anda çarptığı bedenle küçük bir çığlık atarak geriledi.

Toprak sendeleyen kızı kolundan tutarak,

" Benim.
Kusura bakma korkuttum sanırım."

" Yok...
Şey... Ben boş bulundum."

Adam bir kıza bir yaptığı şeye baktı. Kız çay yapıp masa kuruyordu.

" Ne yapıyorsun? "

" Kahvaltı hazırlamak istedim.
Kaç gündür hazıra konuyorum."

" İyide nasıl?
Yoksa..."

Kızın yüzü asıldı.

" Maalesef hâlâ karanlık.
Sadece dün siz yokken Şeyma ile herşeyin yerini ezberledim.
Ya-yani uzun süre burda kalacağım sanınca..."

" Tamam anladım yorma kendini." Dedi adam gülümseyerek. Sesi yumuşak gelmişti.

" E madem hazırlamışsın kahvaltı yapıp çıkarız."

" Nereye?
Yani erkenmi gideceğiz."

" Erken çıkıp dışarda bir kaç yere uğrayacağız. Akşama doğruda eve geçeceğiz.

Ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum. Sen otur, gelince omleti ben yaparım."

Diyerek çıktı Toprak mutfaktan.

Bir kaç dakika sonra tekrar dolaptan aldığı yumurtalarla ocağa geldi.
Omleti hazırlarken sessizdi. Kız hareketlerini dinledi sadece.
Bir kaç dakika sonra elinde sıcak tava ile gelerek masadaki servis tabaklarına böldü omleti.
Tavayı tezgaha bırakıp masaya oturdu.

Masadaki kahvaltılıklardan hem kızın tabağına hem kendi tabağına bir kaç parça koydu.
Çaylarıda doldurup,

"Başla." Dedi.

Kız eline aldığı çatalla kahvaltıya başlarken,

" Hadi anlat." Dedi.

" Ben mi."

Dedi Toprak.
Birden bu cümle ile şaşırmıştı.

Kız gülerek,

" Evde ikimizden başka kimse olmadığına göre...Sen.

Bana kendinden bahset.
Toprak Karakoç kim.

Sana ilk çarptığımda ilk gördüğüm renk siyah ve karanlıktı. Renkler sonradan karıştı karanlığına.
Anladığım kadarıyla o koca bedenin içinde iki ayrı Toprak var."

Dedi kız ağzına koyduğu lokmayla.

" Gerçi hastanede de anlamıştım bunu.
O domuzu sen vurdun değilmi.
Sonra da adamla alay ettin. Yok kim vurmuş. Yok Sinan vurmuş. Falan.
O değilde keşke o an yüzünü görebilseydim keşke."

Dedi kız gülerek.

"Gerçi gülecek halde değildim. Canımın yanmasına mı yoksa yakalanmama mı üzülsem bilememiştim."

Toprak gülümsedi.

" Gerçekten sinirimi bozmuştu.

Ve evet, iki farklı Toprak var.

Senin yanındaki halime çok aldanma.
Diğer tarafımla umarım hiç bir zaman karşılaşmak zorunda kalmazsın. Çünkü diğer tarafım kontrol edilemeyen bir Toprak.

Ailemin dışında. Ki... Buna sevmediğim ablam ve kocası da dahil kimseye karşı kibar veya sakin davranmam.
Buna akrabalarım da dâhil.
Onlarda benim sınırımı zorlamazlar. Çünkü sınırımı zorlayan hiç kimse yanımdan canı yanmadan ayrılamaz."

" Birde Doğu." Dedi kız.

" Dur bakayım ne demiştin onun için. Hah! Hatırladım.

Babam seni benim yanıma sabrı öğreneyim diyemi verdi ne! Demiştin."

Toprak hafiften güldü.

" Doğu ve Sinan beni bilir bende onları.
O ikisinin dışında kimseye güvenmem. Babama ve adamlarına hiç güvenmem.
Bakma babamın senin babamdan tırsmış gibi durduğuna.

Beni sıkıştırmak için öyle davranıyor.
Baban yanında 2- 3 adamla gelip bağırıp çağırmış.
Sezai Karakoç istese adamın iliğini söker."

"Anladım.
Babana güvenmiyorsun.
Babanın adamlarına güvenmiyorsun.
Ablana ve eniştenede güvenmiyorsun.
İki farklı insan var içinde.
Biri görmemen gereken teklikeli bir Toprak. Diğeri sakin iyi kalpli.
Peki sen hangisi olmayı seviyorsun. "

Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra,

" Yemeğini yede pansumanını yapalım. Sonrada çıkarız. "

" Hmm...Anladım konuşmak istemiyorsun.
Peki. "

Dedi kız çayının sonunu tepesine dikerek.

" Bitti.
Masayı toplayım geliyorum. "

" Gerek yok.
Bizden sonra temizlik için bir bayan gelecek, o halleder.
Zaten uzun süre kullanılmayacak ev."

Toprak kızla birlikte salona geçerek kızı koltuğun önüne getirdi.

" Otur ve bekle. "

Dedikten sonra vestiyere giderek ilkyardım kutusuyla döndü.
Yine sehbaya oturarak önce kızın alnını pansumana başladı.
Gözleri yine istemeden cam yeşili gözlere kaydı. Kızdaki bakışlar adamı görmesede sanki ruhuna bakıyor gibi geliyordu.

Birden kızın dün yaptığı şey geldi aklına. Avucunu adamın avucuna dayamış içinde gezdirmişti.

Ellerin yüreğin gibi büyük demişti.
Sonra iki elini adamın yüzünde gezdirerek.
Yüzünde en az kalbin kadar güzel...

Toprak başını hızlıca iki yana sallayarak yeşil girdaplardan çıktıktan sonra dikişin üzerine sadece küçük bir bant yapıştırdı.

Sonra da kızın sırtına pansuman yaptı.

" Sırtın nerdeyse düzelmiş."

Derken gözü yine sol kürek kemiğindeki vasiyete takıldı. Bir kaç saniye yazıya baktı. İşi bitince,

" Tamam.
Bitti. Hadi hazırlan çıkalım."

Toprak mazemeleri toplayarak kenara bırakırken, kız yerinden kalkarak salon kapısını yöneldi.
Toprak nazik şekilde kolundan tutarak odasına yönlendirdi.
Kız kendi odasına geçerken Toprak kendi odasına girdi.
15 dakika sonra Toprak üzerinde gri kumaş pantolon, siyah rugan ayakkabı, bedenine tam oturmuş beyaz gömlek ve saçları şekillendirilmiş şekilde koridordaydı.

Kız ise üzerinde siyah dar kot pantolon, beyaz spor ayakkkabı, üzerinde beyaz ince askılı badi ile çıktı. Bileğindeki siyah saç bağını atkuyruğu şekline getirdiği saçlarına geçirdi.

" Tamam ben hazırım.

Nereye gittiğimizi söyleyecekmisin?"

Toprak kızın üzerindeki kiyafete göz gezdirdikten sonra askılı badiye takılı kaldı. Kaşları çatık.

" Bundan başka kıyafetin yokmu.? "

" Var."

" O zaman değiştir."

" Neden."

Adam düşündü.

" Açık yakandan her yerin belli oluyor." Diyemedi.

" Yakışmamış.
Bununla çıkma." Dedi.

Kız,
" Cididimisin?" Dedi panikle.

" Tamam değişirim.
Babanın beni böyle görmesini istemeyiz.
Sonra zoraki gelinini beğenmeyebilir."

Diyerek geri girdi odaya.
Bu arada Toprak cebindeki paketten bir dal sigarayı alarak dudağına bıraktı.

Tam yakacakken kız üzerinde tek omuz askılı bir omuzu tamamen açık olan açık mavi badi ile geri döndü.

" Bu daha güzel."

Toprak ağzını açtığına pişman oldu.
Kızın giydiği kıyafet öncekinden daha açıktı.

" Kesinlikle önce kıyafet alacağız."

Dedi Toprak dudağına bıraktığı sigarayı yakarken.

"O kadar zenginlikle hâlâmı kıyafete ihtiyacın var. "

" Bana değil, sana."

" Banamı?
Bi dakka neden bana kıyafet alıyoruz."

" Çantanda sadece bir kaç parça kıyafetin var. Bir yılı bunlarla geçirecek halin yok.

Zaten bir bokada benzemiyor."

Dedi dişlerinin arasından tıslayarak.

" Öyle niyetim yok zaten.
Babamın evindeki kıyafetlerimi almaya gidecektim. "

" Hayır.
Ne o eve, ne de o adamlara yaklaşmayacaksın.
Neye ihtiyacın varsa hepsi yeniden alınacak. "

" Neee...Saçmalama.
Aldığın yüzüğü sana geri vererek ödeyeceğim ama aldığın kıyafetleri ödeyemem.
O yüzden daha fazla para harcamaya gerek yok."

" Senden öyle bir şey isteyenmi oldu."

Dedi kızı kolundan tutarak çıkışa doğru yönlendirerek.
Bir yandanda elindeki sigaradan sinirle derin bir nefes çekti.

Kızla bu kıyafet işini konuşacaktı. Toprak KARAKOÇ'un karısı olduğun sürece daha derli toplu giyin diyecekti kıza. Yoksa bir kaç kişiyi dövmeden yürüyemezdi yolda.

Kapıyı açtığında karşısında Doğu'yu gördü.
Tam saatinde kapının önündeydi adam.

" Gidelim."

Dedi kapıyı çekerek.
Birlikte asansöre binerek aşağı indiler. Garajdaki arabaya kadar eşlik etti Toprak Yeşim'e. Arka koltuğa oturtup kendide Doğu'nun açtığı diğer kapıdan girip oturdu kızın yanına.

Doğu direksiyona geçtiğinde.

" Doğu, kıyafet alacağız her zamanki mağazaya gidiyoruz."

" Tamam abi."

" Ya birşey soracam.
Kıyafetleri görmeyi bırak hatlarını bile seçemeyeceğim. Nasıl beğeneceğim söyler misin?
Bari Şeyma'yı da alalım."

" Tamam."
Dedi Toprak. Kız haklıydı zira.

" Doğu sen bıraktın kızı, nerde evi."

" 10 dakikalık mesafede abi. "

" Tamam, avukat kızı da alalım, öyle gidelim."

*****

Yeşim yolda Şeyma'yı arayıp durumu anlattı.
Şeyma'da onlar gelene kadar hazırlanıp yola indi. Gördüğü lüks arabayla ön koltuğa atladı hızla.
Hareket ederken arka koltuğa dönerek,

"Yeşim nasılsın canım.,"

" Sağol Şeyma iyiyim. Senide rahatsız ettim kusura bakma."

" Yok canım ne rahatsızlığı. Bende sıkılmıştım. İyi oldu."

" Siz nasılsınız Toprak bey.?"
Dedi adama bakarak.

" İyi."

Kız adamın asık suratıyla birşeyler homurdanarak önüne döndü.
Bir süre sonra lüks mağaza önüne gelerek indiler.

Şeyma önden inip Yeşim'in olduğu yöne geçti. Kapıdan çıkan Yeşim'in koluna girerek içeriye doğru yürüdüler.
Arkalarındanda Toprak ve Doğu.
Kapıdan giren Toprak'ı gören görevli kızlar anında soluğu yanlarında aldılar.

Toprak:

" Kızlara yardımcı olun, A dan Z ye ne ihtiyaç varsa alacak."

Söylediği şeyle kızlar, Yeşim'in yanına gidecekken, Toprak görevli kızın kolundan tutarak durdurdu, kaşları çatık,

" Üzerindeki gibi soytarı kıyafetler olmayacak, derli toplu şık. Anladınızmı? "

" Anladım efendim."

Kızlar Yeşim ve şeyma ile ilgilenirken Toprak camın önündeki koltuğa geçerek bir sigara daha yaktı.
Bir süre orda oturarak kızları izledi.
Sonunda bilmem kaçıncı sigaradan sonra kızlar ellerine sığmayacak kadar çanta ile geldiler.

" Arabaya bırakın." Dedi Toprak.

Yeşim kıza,

" Bekleyin üzerimdeki kaldı."

Dediğinde Toprak kızın kıyafetine bakarak,

" Bu kalsın üzerinde, yakışmış." Dedi.

Şeyma arkadan atıldı
Şeyma arkadan atıldı.

" Bencede."

" Tamam." Dedi kız öyle diyorsanız öyle olsun.
Birlikte tekrar arabaya döndüklerinde
Yeşim:

" Toprak.
Şunu bilki birgün hepsini ödeyeceğim."

" Senden öyle birşey isteyen yok. Sen 3 ay dedin, ben 1 yıl.
Bu yüzden 1 yıl boyunca bütün ihtiyaçlarını karşılaması gerekende benim.
Artık kapat bu konuyu. "

Kız puflayarak sustu.

" Abi nereye gidiyoruz."

" Öğle yemeğine."

" Her zamanki yeremi abi? "

" Evet."

Yeşim,Şeyma ve Toprak öğle yemeğindeyken
Doğu' da Toprak'ın takımlarını kuru temizlemeden aldı.

Öyle yemeğinin ardından,

Şeyma musade istedi arkadaşından.

" Canım benim dönmem lazım."

" Tamam Şeyma.
Geldiğin için çok teşekkür ederim."

" Ne zaman ihtiyaç duyarsan ara arkadaşım. Anında yanındayım."

Dedi Toprak'a hain bir bakış atarak.

" Doğu!

Şeyma hanımı evine at.
Sonrada bizi burdan al."

Dedi Toprak tek kaşı havada Şeyma'ya bakarak.

Şeyma " At! " kelimesiyle sinirlensede çaktırmadı. Çünkü oda az önce bir imada bulunmuştu.

" Buyrun Şeyma hanım."

Şeyma ve Doğu çıkarken Yeşim ve Toprak oturmaya devam etti.
Bir ara Toprak telefonla bir arama yapmak için bir kaç dakika masadan kalkarak uzaklaştı. Görüşmeden sonra dönünce,

" Yeşim. "

" Efendim."

" Evi arayıp bizim için büyük odayı hazırlamalarını istedim."

" Güzel...
İyi olmuş.
Büyük oda her zaman iyidir."

Toprak kıza baktı kısık gözlerle.
Beklediği tepki bu değildi.
Derken,

" Bir dakika.

Büyük oda?

Bizim için.?

Bizim...

İçin...????

Neeeee? "

Dedi yüksek sesle, yerinden kalkarken.

" İşte beklediğim tepki. " Dedi Toprak içinden.

" Ama, ama.
YA-ya nii? "

" Otur Yeşim."

Kız oturup devam etti.

" Be-ben, bizz...
Biz bunu nasıl düşünemedik.

Yani aynı odada mı kalacağız? "

Dedi kız, kısık sesi ve kızarmış yanaklarıyla.

" Bunu burda söyledimki evde şaşırma diye."

" Sağol ya. Gerçekten iyi yaptın."

Dedi kız gözlerini devirerek.

" Merak etme odada büyük bir koltuk var. Ben koltuğu kullanırım."

" Eminim sığarsın o bacaklarla.
Koltuk benim.
Sen yerinde yat."

" Onun kavgasını evde yaparız.

Doğu geldi artık gidelim. "

Kız yerinden kalkarken Toprak kızın kolunu kendi kolundan geçirdi.

" Bundan sonra dışarda bu şekilde yürüyeceğiz.
Senin için de rahat olur. "

Kız dudaklarını büzdü.

" Tamam. " Derken aklı hâlâ aynı odada kalmaya takılıydı.

Birlikte arabaya binerek bir saat süren yoldan sonra nihayet büyük evin büyük bahçesine girdiler.

Toprak:

" Geldik, bahçeye giriyoruz."

Dediğinde Yeşim derin bir nefes alıp verdi.

"Ne oldu. İyimisin? "

" Şimdiii, seninle konuşmak başka Sezai beyle konuşmak başka.

Haliyle biraz heyecan ve korku var.
Hatta ne birazı baya baya korkuyorum.

Adam yakama yapışıp, ne işin var oğlumun yanında. Düş oğlumun yakasından derse. Diye düşünüyor insan haliyle."

" Merak etme öyle birşey olmayacak.
Babam o hakkını yıllar önce kaybetti. Hadi in. Geldik."

Kız yavaşça indi Doğu'nun açtığı kapıdan.
Toprak yanına gelerek dirseği ile kıza dokundugunda kız anladı yapması gerekeni. Sol koluyla Toprak'ın koluna girdi ve yavaş adımlarla yürüdüler.

Ev, veranda hariç düz ataktı. Verandanın iki basamağını çıkarak kapıya geldiklerinde genç bir kız açtı kapıyı.

" Hoş geldiniz Toprak bey. "

Toprak cevap vermeden içeri girerken
arkadan gelen ikinci ses yaşlı bir kadın sesiydi.

" Tamam Feride, sen işine bak."

Kız mutfağa doğru giderken,

" Hoş geldin oğlum."

" Hoş gördüm Suna teyze. "

" Sende hoşgeldin güzel kızım."

"Hoşbulduk Suna hanım. " Dedi kız Toprak'a uyarak.

" Hanım değil kızım.
Suna teyze."

" Suna hanım bu evin emektarıdır.
Her konuda yardımcı olur sana."

" Teşekkür ederim." Dedi kız içeri girerken.

" Şuan evde kimse yok.
Herkes 7 de evde olur. 8 de akşam yemeğine oturulur.
Saat şuan 5

Akşam yemeğine kadar dinlenip eşyalarını yerleştirirsin.
Suna teyze sana yardım eder.
Bu evdeki diğer çalışanlarla fazla muhatap olmana gerek yok.
Suna teyze her konuda sana yardım eder."

" Tamam." Dedi kız.

" Hadi odaya çıkalım.
Salonun ortasında üst kata 25 basamak var. Bu ev 2 katlı ve geniş bir ev. Merdivenlerden çıkarak sağa döndüğüm de 2. Oda bizim. "

Kız aynı odada kalma konusunu hatırlayınca yine rahatsız olmuştu.

Odaya geldiklerinde arkasından alış veriş çantalarıda gelmişti.
Çantalar yatağın üzerine bırakıldı.
Ardından Suna kadın geldi.
Toprak çıkarken, yaşlı kadınla birlikte herşeyi yerleştirmeye başladılar giyinme odasına. Odada karşılıklı iki dolap vardı. Sağ kısım Toprağın sol kısım Yeşim'in kıyafetlerine ayrılmıştı.
Kıyafetler, çantalar, ayakkabılar.
Her şeyin yerini bulması bir saat aldı.

Suna:

" Oda kapısının arkasındaki kapı banyo."
Dedi kızı koluna girip banyoya götürerek.
Kıza ellerini kullanarak herşeyin yerini ve nasıl aklında tutacağını anlattı."

Suna teyze.

" Bir kör nasıl algılar biliyorsun. Nasıl? "

" Gençliğimde göremeyen yaşlı bir kadına bakıcılık yapmıştım."

" Anladım, teşekkür ederim Suna teyze. Siz çok iyisiniz."

" Yol yorğunusun bir duş alıp dinlen.
Ne zaman ihtiyacın olursada seslen.

Yemek saati sana haber veririm." Diyerek çıktı kadın.

Kız düşündü.
3 gündür duş almamıştı. Burnunu omuzuna doğru götürerek kendini kokladı.

" Iyy... Gercekten kötü kokuyorum."
Diyerek banyoya yürüdü.
İçeri girip kapıyı kilitledi. Üzerindeki kıyafetleri çıkarıp kenara bıraktı.
Suyu açarak duşa attı kendini. Sıcak su çok iyi gelmişti.
Olduğu yerde akan suyun altında uzun süre kaldı.
Sonrada yıkanıp üzerinde bornoz saçlarında küçük havlu ile banyodan çıktı.

" Oh be." Derken aniden durdu.

" Toprak."

" Nerden bildin." Dedi Toprak şaşırarak.

Şuan tam kızın karşısında elleri ceplerinde onu izliyordu.
Kız bornozun yakalarını birbiri üzerine kapatarak,

" Sigara kokuyor oda." Dedi.

" Duşa gireceksen oda kapısını kilitlemelisin."

" Doğru. Bir an başka bir evde olduğumuzu unuttum."

Kız giyinme odasına girerek kapıyı örterken Toprak büyük yatağın kenarında oturarak geriye doğru uzandı.

" Birazdan herkes evde olacak.
Babam, ablam, Burhan ve Nazlı."

" Nazlı?

Nazlı kim? "

" Kız kardeşim."

" Senin kız kardeşindemi var."

Dedi kız şaşkın.

" Evet.
Yeşim.
Birazdan yemeğe ineceğiz.
Senden ricam ben seni almaya gelene kadar aşağı inme."

Kilitli kapı açıldı. Kız giyinik şekilde giyinme odasından çıktı.

" Neden seni bekliyorum?

" Benimi onlara hazırlayacaksın ,onları mı bana hazırlayacaksın."

" Sen sadece dediğini yap."

" Madem öyle istiyorsun. Bunada peki. Ama şunu söyleyeyim içimde bir
his buraya gelmekten memnun kalmayacağız diyor."

Toprak odadan çıkıp aşağı indi. İlk gören kardeşi Nazlı oldu.
Koşarak gelip sarıldı.

" Abii.
Nihayet geri döndün. Seni çok özledim." Dedi kız.

" Bende seni.
Hatta sadece seni özledim." Dedi Toprak.

Herkes salonda onları bekliyordu. Hatta bir kişi fazlaydı.

Cansu.
Onun ne işi vardı burda.
Uzaktan akrabası olan kızı uzun zamandır görmüyordu. Ne hikmetse evlendiği ve eve döndüğü akşam oda burdaydı.
Sinirle ablasına baktı.

Sırma sadece gülümsedi. Kesin o çağırmıştı.
Cansu ayağa kalkarak Toprak'a yaklaşıp sarıldı.

" Merhaba Toprak."

Dediğinde Toprak kızı kibarca uzaklaştırdı.

"Senin ne işin var burda."

" Evlendiğini duydum ve tebrik etmek için geldim."

" Taa Almanya'dan tebrik için geldin. Hemde bir günde. Öylemi."

" Aynen. "

" Yemezler Cansu."

Dedi adam. Sonrada ailesine dönerek,

Ellerini ceplerine sokarak konuştu.
Bugün bu eve yeniden dönme sebebim sadece babamın saçma şartı yüzünden."

Dedi babasına bakarak.
O yüzden biz bu evde durduğumuz sürece karıma tek bir kötü söz, ima ,yada zarar vercek bir harekette bulunan olursa karışmam.

" Ne o, bizi tehdit mi ediyorsun."

Dedi ablası.
Toprak hızla elini cebinden çıkararak ablasına doğrulttu işaret parmağını.

" Sen! "

Dedi hırlayarak.

" Şansını daha fazla zorlama bence abla."

Dediğinde, kadın ne ima ettiğini anladı. Caner Hisarlı'ya yardım edişini babası bilmiyordu. Duyması onun için iyi olmayacaktı.
Sustu sadece.
Babası Sezai bey sessizce dinledi herşeyi.

Sonra,

"Karınla tanıştırmayacak mısın bizi? "

" Toprak."

Diyen kızın sesi geldi merdivenlerin üstünden.
Toprak hızlı adımlarla merdiveni çıkıp kızın yanına geldi.

Yeşim kolunu Toprak'ın kolundan geçirdiğinde birlikte indiler merdivenleri.
Salona geçerek Sezai beyin yanına geldi ikili.

Toprak:

" Babam Sezai Karakoç.
Ablam Sırma ve kocası Burhan."

Cansu'yu bilerek es geçmiş tanıştırmamıştı.
Cansu kollarını göğsünde birleştirerek sinirle baktı görmeyen kıza.

" Memnun oldum." Dedi Yeşim.

Sonra babasının solunda duran Cansu'ya döndü Yeşim.
Kızın yüzüne dikti gözlerini.

" Peki bu hanım kim
tanıştırmayacak mısın? "

*********************************

Evet canlarım bölüm sonu.
Beğeni ve yorumlar itina ile alınır.


 

Loading...
0%