Yeni Üyelik
8.
Bölüm

K.k 8 Kocam

@azamet_29_2

Yeşim kolunu Toprak'ın kolundan geçirdiğinde birlikte indiler merdivenleri.
Salona geçerek Sezai beyin yanına geldi ikili.

Toprak:

" Babam Sezai Karakoç.
Ablam Sırma ve kocası Burhan."

Cansu'yu bilerek es geçmiş, tanıştırmamıştı. Cansu kollarını göğsünde birleştirerek sinirle baktı görmeyen kıza.

" Memnun oldum." Dedi Yeşim.

Sonra babasının solunda duran Cansu'ya döndü. Kızın yüzüne dikti gözlerini.

" Peki bu hanım kim
tanıştırmayacak mısın?"

Kızın sözleriyle bir rüzgar geçti sanki salondan. Kız bir Yeşim'e bir Toprak'a baktı. Toprak ise şaşkın Yeşim'e bakıyordu. Bir an onunla ilk tanıştığı zamanki gibi gördüğünü sandı.

" Toprak'a bakmanıza gerek yok.
Gerçekten körüm..." Dedi kız.

" Kullandığınız o meşhur marka parfümünüzden anladım."

Arkadan gelen, " Gooool. 1-0 "

Diyen Nazlı hızla Yeşim' in yanına gelerek,

" Merhaba, bende Nazlı yengecim. Küçük görümcen. Bu da Cansu. Uzaktan akrabamız."

Dedi Cansu'ya bakarak. Zira kız hâlâ alık alık Yeşim'e bakıyordu.

" Merhaba Nazlı.
Bende Yeşim. "

Dedi kız gülümseyerek. Bu sırada Suna hanım mutfaktan çıkarak, elleri önünde,

" Sezai bey masa hazır yemek odasına geçebiliriz."

Diyince Toprak,

" Tanışma faslı bitti. Ben söyleyeceklerimi söyledim.
Anlaşıldığını umuyorum. "

Dedikten sonra,

" Gel Yeşim.
Masaya geçelim. "

" Tamam. "

Toprak elini Yeşim'in belinin arkasına dolayarak yemek odasına doğru yönlendirirken Nazlı, Sezai bey dahil arkalarından baka kalan ailesine dönerek,

" Keşke elinizde ayna olsada kendinize bir bakabilseniz. "

Dedi kahkaha atarak. Sırma ve Cansu sinirle Nazlı'ya bakarken, Toprak ve Yeşim yemek odasındaki masaya geçmişlerdi.

Masanın baş köşesine Yeşim'i oturtan Toprak,

" Bugünden sonra hep bu sandalyeye oturacaksın."

" Neden ki? "

" Sen dediğimi yap."

Bu sırada Nazlı hızlı adımlarla gelerek abisinin beline sarılarak,

" İyiki geldin abi. Yoksa bende kaçıp senin yanına gelecektim.
Son zamanlarda bu ev durulmaz hâle geldi. "

Toprak büyük elini kardeşinin saçlarında gezdirdi.

" Bundan sonra burdayım.
Hadi otur." Dedi gülümseyerek.

" Ben yengemin yanına oturacağım."

Dedi kız hevesle. Yeşim'i şimdiden sevmişti 16 yaşındaki görümce.

Şimdi, Toprak Yeşim'in sağında, Nazlı ise solunda oturuyordu. Ve uzun süre bu şekilde kalacak gibiydi.

Masanın diğer sandalyelerinede oturulduğunda Suna hanım ve Feride servisi yaptı.

Toprak,

" Başlayabilirsin. "

Dedi Yeşim'in kulağıma doğru eğilerek. Yeşim elleriyle yoklayarak önüne konan tabağı ve kaşık çatalı buldu. Sonrada sakin kalmaya çalışarak önündeki çorbadan yemeye başladı.

Biliyorduki şuan masadaki herkes onu izliyordu. Bu da onu belli etmemeye çalışsada geriyordu.

Kulağına gelen kaşık sesleri ile herkesin yemeğe başladığını anlayınca gözlerin üzerinden çekildiğine hükmederek rahatladı. Yemeğini yemeye daha rahat devam etti. Sessiz geçen bir kaç dakika sonra
Cansu,

" Ee anlatın. Toprak, Yeşim...
Nasıl tanıştınız. "

Toprak başını kaldırıp Cansu'ya baktı.

" Seni ilgilendirmez Cansu. "

" Lütfen sinirlenme Toprak.
Herkes gibi bende merak ettim.
Sosyal medya kullanan herkes yılların bekarı Toprak Karakoç neden birden...."

Dedi ve durdu. Durmak zorunda kaldı daha doğrusu. Toprak Cansu'ya öldürecek gibi bakarken elindeki çatal çoktan V şeklini almıştı. Yeşim araya girdi.

" Neden birden kör bir kızla evlendi diye merak ediyorlar değil mi? "

Dedi gülümseyerek. Cansu' nun ne demeye çalıştığını anlamıştı. Cansu alay etmek için söylemeye çalışıpta söyleyemediği şeyi, yinede anlayan Yeşim'le amacına ulaşmış hissetti.

Yeşim, başını sağında oturan Toprak'a çevirdi. Bir süre varlığını hissettiği yüze bakındı.

" Şuana kadar daha güzel bir kıza rastlamamış olmalı."

Dediğinde Cansu'nun yüzü asılırken Nazlı,

" 2-0 "

Dedi bir kahkaha daha atarak.

Toprak gülümserken, Sezai beyin bile dudaklarında bir gülümseme kırıntısı belirdi. Cansu'ya iyi laf sokmuştu.

Sezai tam karşısında oturan kıza baktı inceleyen gözlerle. Bu kızın konuşması hareketleri çok farklıydı.
Sonra gözlerini, karşısındaki kıza hayran bakan oğluna çevirdi.

Toprak'ın evlendiğini öğrendiğinde, aklına ilk gelen şey oğlunun sadece şartını yerine getirmek için evlendiği olmuştu. Oysa şuan ki bakışları o âsi Toprak'tan uzaktı sanki.

" Belkide doğrudur.
Belkide beni kandırmak için evlenmemiştir bu kızla."
Dedi içinden umutla.

Oğlunun şirketin başına geçmek istediğini ve şirketi ablası ve eniştesine bırakmak istemediğini biliyordu.
Bu yüzden evlenip aile kurmasını şart koşmuştu Sezai Bey. Bu şekilde hayatını düzene sokmasını istiyordu.
Oğlunun belkide iyi bir seçim yapmış olabileceğini düşünürken anlık Yeşim sözlerine devam etti.

" Bense, yüzü ve kalbi daha güzel birine rastlamadım."

Dediğinde Cansu dahil masadaki herkes gereken cevabı almıştı. Sırma ve Burhan durumdan rahatsız olsalarda sesleri çıkmıyordu.
Toprak gözlerini kızdan çekip masaya dikti. Kaşlarını çattı.

" Bu konuyu bir daha açmayacaksınız."

Dedikten sonra yemeğin geri kalanı yine sessiz geçti. Biten yemekle birlikte masadan kalktıklarında herkes tekrar salona geçti.

Toprak Yeşim'i koltuğa oturtup hemen yanına otururken diğer yanınada Nazlı oturdu. Suna hanım elinde kahvelerle geldiğinde Toprak,

" Suna teyze Yeşim'in kahvesi sütlü olacak. Sütlü seviyor. "

Yeşim atıldı.

" Önemli degil Toprak, bu sefer size uyardım. Yorulmasın Suna teyze. "

" Yorulmam gelin kızım yaparım şimdi."

" Sağol Suna teyze zahmet olacak."

" Ne zahmeti gelin kızım."

Dedi kadın elindeki kahveleri servis ederken. 5-6 dakika sonrada Yeşim'in kahveside geldi.

Diğerlerinin arkasından kahvesini içerken yine gözlerin üzerinde olduğunu hissetti ama umursamadı.

Bir süre sonra Sezai bey ayağa kalkarak odasına gitmek için üst katın merdivenlerini çıkarken omuzunun üzerinden geriye baktı.

" Toprak sana bir hafta izin.
Balayı için Antalya' daki otelde size yer ayrıldı."

Dediğinde Yeşim'in boğazına takılan son yudum zorlukla indi aşağı. Nerdeyse dudaklarından dışarı püskürecekti kahve.

Toprak duyduğu şeye tepki vermezken Cansu Toprak'ın yüzüne bakıyordu. Toprak'ı uzun zamandır tanıyordu kız. Hatta ondan hoşlanıyordu. Boyu, posu, duruşu, fiziğiyle her kızın beğeneceği ve aşık olabileceği bir erkekti.
Bir çok gece kendini Toprak'ın kollarında hayal etmişti.
Ama yüzündeki yara yüzünden insanların kendisiyle alay edeceğini düşünerek ne Toprak'a açılmış ne de Toprak'ın gözüne görünmüştü.
2 yıl önce Toprak Cansu için az da olsa bir şeyler hissederken, Cansu bunu sezdiği anda Almanya'ya geri dönmüş ve 2 yıldır da Almanya'daydı.

Buraya Sırma arayıp, Toprak kör bir kızla bir gün içinde evlendi. Elinden kaçırdın kardeşimi.

Diyince yaptığına pişman, söylenenler doğrumu, gözleri ile görmek için gelmişti. Şimdi ise onu tamamen kaybetmişliğin sızısı vardı içinde.

Sırma Cansu' nun Toprak'a olan duygularını biliyordu. Bir şekilde yeniden Toprak'ın hayatına girmesini ve Toprak'ın bu evcilik oyununu bırakmasını istiyordu.
Bu sekilde şart bozulacak ve zamanla babasının koltuğuna kendi geçecekti.
Bunun hesabını yapıyordu.
Kocası ve kendisinin geleceği için o koltuğa geçmeliydi Sırma. Bunu takıntı haline getirmişti.

Babası zaten yaşlı ve hastaydı. Bir şekilde Toprak'tan önce o koltuğa oturmalıydı. Toprak yerinde kalkarken,

" Yeşim hadi.
Yorgunsun bizde çıkalım. "

Yeşim hâlâ az önceki cümleye takılmış halde,

" Tamam." Diyebildi.

Birlikte merdivenleri çıkarken,

" İyi geceler Nazlı."

" İyi geceler abi.
İyi geceler yengecim."

" İyi geceler Nazlı'cım." Dedi kız Toprak'ın kolunda merdiveni çıkarken.

Birlikte odaya girdiler. Toprak Yeşim'i getirip yatağa oturduğunda kız kendini geriye atarak.

" Oh be..." Dedi.

" Stresten ölecektim. "

Toprak gülerek,

" Sen mi.? " Dediğinde Yeşim ilk kez Toprak'ın sesini bu kadar neşeli duymuştu. Gülüyordu adam ilk kez.

" Cansu' nun yüzünü görmeliydin.
Renkten renge girdi."

" Kusura bakma eski kız arkadaşını biraz kıztırdım.
Ama kendi kaşındı."

" Eski kız arkadaşım mı? "

" Aranızda bir şeyler geçmiş olmalı yoksa bu kadar üstümüze gelmezdi.

Bu arada."

Dedi kız hızla yerinden kalkıp Toprak'ın sesine dönerek.
Yüzünde allı, morlu renkler dalgalandı. Sezai beyin söylediği cümleyi hatırlarken yutkundu. Sezai bey kadar kolay dile getirmek zordu.

Toprak al yanaklarla kıvranan kıza baktı. Yüzünün halinden söyleyeceği şeyi tahmin etmek zor değildi.

" Babamın söylediği şeye takılma.
Yarın konuşup balayı istemediğimizi söyleyeceğim. "

Toprakta en az babası kadar kolay telaffuz ederken kız dahada kızarmıştı.
Toprak, yeşil gözlerine tezat kızarmış yanaklarıyla soğukta kalmış bir kız çocuğuna benzeyen kıza baktı.

Şuan ki hali çok şirin gelmişti gözüne.

Kız sadece başını sallayarak tek kelime, " Tamam. " Dedi.

Sonra etrafı işaret ederek,

" Toprak koltuk nerde? "

" Koltuk? " Dedi adam etrafa bakarak.

Yeni farketmişti. Odada koltuk yoktuki. Önceden koltuğun olduğu yerde kocaman bir tuvalet aynası ve geniş bir puf vardı. Yeni evli bir çift için hazırlanan odada gereksiz görünen koltuk çıkarılmıştı.

Toprak'ın ağzından bir hassiktir çıktı

" Ne oldu? "

Adam sol elini saçlarına daldırırken sağ elini beline dayadı.

" Odayı yeniden düzenlerlerken koltuğu çıkarmışlar. Yatak ve ayna büyük olunca sığmamış olmalı. "

" Şaka yapıyorsun değilmi? "

" Maalesef yapmıyorum."

" Şi-şimdi ne olacak."

Adam iki eli belinde,

" Imm... Bu gece aynı yatağı kullanacağız. Yarında yeni bir koltuk getirmelerini isterim. "

" Yeni bir koltuk istemek şüphe uyandırmazmı? "

" Uyandırır ama kimseye açıklama yapmak zorunda değiliz.
Sen kafanı yorma üzerini değiş yat.
Ben balkonda biraz oturacağım."

Kız sessiz giyinme odasına doğru ilerlerken,Toprak,

" Kıyafetlerini bulabilecekmisin? Yardım edeyimmi? "

" Teşekkürler.
Suna teyze benim kolay bulabileceğim şekilde yerleştirdi.
Bir kör nasıl hareket eder biliyormuş kadın. Gençliğinde görme özürlü birine bakmış. "

" Suna teyze her işten anlar. "

Dedi Toprak balkon kapısını açarken.

" Sana çok yardımı olur. Ve dediğim gibi onun dışındakilerle fazla muhatap olma.
Doğu,Sinan ve Suna teyzenin dışındakilere çok güvenme. "

" Anlaşıldı." Dedi kız odadan yüksek sesle.

Bu sırada Toprak'ta balkona çıkmıştı. Akşamdan beri sigara içmemişti ve başı tutmuştu. Cebinden çıkardığı paketten bir dal alarak dudaklarına bıraktı.
Cebinden çıkardığı çakmakla sigarasını yakarak derin bir nefes çekti. Balkonun kenarına kadar gelerek ellerini korkuluklara dayayarak önce etrafındaki küçük koruyu sonra bahçeyi dolaştı gözleri.
Hava güzeldi ılık bir rüzgar vardı. Çiçek bahcesinden dağılan kokular etrafa yayılmış hem bedene hem ruha hitap ediyordu.
Yaz geceleri burası çok güzel oluyor diye geçirdi içinden.
Sigarasından bir nefes daha çekti ve başını geriye atıp gökyüzüne bakarak göğe doğru üfledi gri dumanı.

" 6 yıl." Dedi.
Bu evden çıkıp gittiğinden bu yana 6 yıl olmuştu. Bu 6 yılda bu eve 6 kere ancak gelmişti. Biride babasının hasta olduğu zamandı.
Babası o günden sonra hasta olduğu için yerine ya Sırma yada Toprak'ın geçeceğini söyleyip duruyordu.

Sırma sevdiği adamla alkolik olmasına rağmen evlenmiş şirketin geleceğini riske sokmuştu.
Bu yüzden Sezai bey Sırma ve kocasını kullanarak Toprak'a olan baskılarını artırmıştı.

" Aileni kur koltuğa otur. "

Bu yüzden kızgındı Toprak babasına.
Yüzüne silinmesi imkansız bir iz bırakmış buna rağmen evlen aile kur diyede diretiyordu.
Toprak biten sigarasını korkulukta söndürüp bir sigara daha yakarak geniş balkondaki ikili koltuğa bıraktı kendini.
Gözlerimi kapattı.
Yarından sonra her gün babası ile şirkete gidecekti. Yeşim ise evde tek kalacaktı. Neyseki okullar kapanmış ve Nazlı evdeydi.
Sıkılırsa Nazlı ile zaman geçirebilirdi.
Yeşim'e 1 yıl diye dayatan kendiydi. Ve bu süreyi rahat geçirmesini istiyordu.
2. Sigarasınıda bitirdikten sonra yerinden kalkıp içeri girdi. Kapıyı örterken Yeşim'i arayan gözleri kızı yatakta uyurken buldu.

Yeşim yedek yastıkları yatağın ortasına koymuştu ve yatağın en ucuna kıvrılmış uyuyordu.
Hareketine gülümsemeden edemedi.
Oysa kendi evindeyken kabus gördüğünde öylece yatmıştı Toprak'ın yanına. Kızı izledi bir süre, yorgun olduğu halinden beliydi.
Sabahdan beri ayaktaydı çünkü. Örtüyü yavaşça kızın üzerine örterek banyoya yöneldi.
İşlerini halledip ellerini ve dişlerinide yıkadıktan sonra kapıyı açıp odaya geldi tekrar. Yatağın yanından geçerek giyinme odasına girdi. Üzerine eşofman altı ve bir spor atlet giyerek döndü. Kız hâlâ uyuyordu. Ama bir farkla. Bir kolu ve bir bacağı ortaya koyduğu yastıkların üzerindeydi.

Yatağın kendine bırakılan boş kısmına uzanıp kolları göğsünde birleşik sırt üstü yattı.
Yavaşça kapanan gözleriyle kendini uykunun kollarına bıraktı.

*****

Sabah ilk uyanan üzerinde hissettiği ağırlık yüzünden Toprak oldu. Gözlerini açıp sebebine baktığında sırt üstü yatan Yeşim'in bir bacağı karnının üzerindeydi. Bu kız böylemi yatıyordu diye geçti aklından.
Toprak hiç kıpırdamadan yatarken Yeşim yatakta bir tur atmıştı sanki.
Ortadaki yastıklar bile ayak ucundan aşağı düşmüştü.

Toprak önce üzerindeki bacağa sonra yanındaki kıza baktı. Sonrada üzerindeki bacağı pijamadan tutarak yerine koydu. Yerinden yavaşça kalkarak banyoya yürüdü. Kapıdan girmeden önce arkasına dönüp tekrar kıza baktı. Hâline gülümsedikten sonra içeri girdi.
Kapıyı kilitleyip üzerindekileri çıkarıp kendini ılık suyun altına bıraktı. Bir süre hareketsiz şekilde öylece bekledi. Sonrada hızlı bir duş alıp çıktı duştan. Siyah banyo havlusunu beline sardıktan sonra küçük siyah havluyu alıp saçlarına örterek kurulamaya başladı.
Saçlarından çektiği havlu ile aynaya yaklaşarak kendine baktı.
Eli her sabah görmeye mahkum olduğu yüzündeki o yaraya gitti.
Kaşının üzerinde başlayan yara gözünün yanından geçerek elmacık kemiğinde bitiyordu. Sinirle baktı aynadaki haline.

" Şu haline bak Toprak karışmayacaktın. "

Sinirle dolabın kapağını açarak deodorantını aldı. Boynuna ve koktuk altlarına sıkarken odadan gelen gürültüyle durdu.

" Yeşim! "
Dedi korkuyla. Elindekini lavaboya atıp hızla kapı kilidini açarak odaya daldı.

" Yeşim." Dedi tekrar.

Yeşim acıyla kapattığı gözleriyle yatağın yanında yerde eli başında yatıyordu. Belliki başını komodine çarpmıştı.

" İyimisin.? " Dedi Toprak, hemen yanına gelip yerden doğrulmasına yardım ederken.

"İyiyim." Dedi kız dişlerini sıkarak.

" Yabancı bir yerde uyanınca afallıyorum."

" Gel hadi."

Yeşim yerden doğrulurken elleriyle Toprak'ın omuzlarından destek almak isteyince hissettiği şeyle birden ateşe dokunmuş gibi geri çekti, ellerini ve bedenini.

" Se- sen ıslak... "

Toprak anlamadı.

" Duştamıydın? "

" Evet. Neden? "

" Çıplakmısın? "

Toprak gözlerini devirerek,

" Evet, sapığım ben. Evde çıplak gezmeyi severim.
Sen nasıl olsa görmüyorsun diye öyle geziyorum."

" Nööeeeeyyy."

Toprak kaşları çatık.

" Saçmalama Yeşim.
Ne sapığım ne çıplak.
Kalk yerden. Sen gör yada görme öyle huylarım yok."

Kız yinede Toprak'a dokunmadan kalktı yerden. Kendini yatağa bıraktığımda Toprak yanına gelip,

" Kıpırdamada başına bakayım. "

Dedi eliyle başının arkasını yoklayarak.

Kız kıpırdamadan beklerken önündeki Toprak'ı hissediyordu. Sonra burnuna gelen erkeksi koku ile,

" Tamam, tamam.!
İyiyim.! "

Dedi eliyle Toprak'ı ittirerek.
Ama dokunduğu yer yine kaslı beden olunca elini bir kez daha ateşten çekercesine çekti.

" İyi birşey yok."

Dedi Toprak geriden.

" Hadi sende temizlen giyin, kahvaltıyı kaçıracağız."

Diyerek giyinme odasına geçerken kız eli kalbinde derin bir nefes aldı.

Yerinde yavaşça kalkarak dikkatli adımlarla banyonun yönünü tuttu. Açık kapıyla içeri girerek kapıyı kapatıp kilitledi. İşini görüp lavaboya yöneldi. Ellerini yüzünü yıkadıktan sonra aynanın yanındaki havlu ile kurulanıp çıktı.

Yatağa kadar gelip tekrar yatağa oturdu. Çünkü şu an giyinme odasında Toprak vardı onun çıkmasını bekliyorudu. 5 dakika kadar sonra Toprak üzerinde
Siyah pantolon beyaz gömlek rugan ayakkabılarla, elinde ceketi çıktı odadan.
Yeşim ayağa kalktı,

" İşin bittiyse üzerimi giyineyim." Dedi kız.

" Bitti.
Seni beklememi istermisin? "

Gerek yok.
Odadan sola dön 25 basamak merdiven in sonra sola dönünce yemek odası. "

" Aferin. O zaman ben iniyorum."

" Tamam."

Toprak önden indi aşağı.
Yemek odasına girdiğinde babası ve ablası hariç diğerleri masadaydı.

Nazlı:

" Günaydın abi."

" Günaydın Nazlı."

" Babam ve Sırma gittiler mi? "

" Evet. Sabah yapacak işleri varmış."

" Burhan bey neden burda o zaman."

Dedi adama bakarak.

Adam sakin sekilde geriye yaslanarak,

" Benim dışarda yapmam gereken işler var."

Bu sırada kapıda Yeşim göründü.

" Herkese günaydın." Dedi

Toprak'tan önce Nazlı ayaklandı.
Yeşim'in koluna girerek,

" Günaydın yenge gel. " Dedi sandalyesine yönlendirerek.

" Teşekkür ederim Nazlı. "

Yeşim'de oturunca kahvaltıya başladılar.
Bu sırada Burhanda kalkıp çıktı odadan.
Toprak ve Nazlı masadaki herşeyden biraz biraz Yeşim'in tabağına koydular. Ve bir fincanda çay.

Masadaki Cansu sadece izliyordu.
Gördükleriyle olmayan keyfi dahada kaçmıştı. Üstüne üstlük kendisini görmezden gelmelerine sinir olmuştu.

Toprak hızlı hızlı yaptığı kahvaltıdan sonra Yeşim'e dönerek.

" Yeşim benim çıkmam gerekiyor. Benden istediğin birşey varmı?"

" Acil değil ama var."

" Ne istiyorsun söyle."

" Senin için bir sıkıntı olmayacaksa kitap. Benim okuyabileceğim çalışma kitapları. Hazırlık için. Ve romanlarda fena olmaz."

" Tamam. Bugünlük sıkılmamaya çalış. Akşam elinde olur hepsi."

" Merak etme abi.
Yengemle ben ilgilenirim. Birlikte güzel vakit geçiririz. "

" Bundan kuşkum yok Nazlı.
Hadi görüşürüz."

" İyi çalışmalar. "

Dedi Yeşim. Arkasındanda Nazlı.

Toprak'ın gidişiyle Nazlı,

" Yengecim bahçeye çıkalım mı?
Suna teyzeyede söyleriz bize kahve getirir. Hem istersen sana roman okuyabilirim."

" Olur çıkalım.
Hem belki Cansu da katılır bize."

Dedi kız. Cansu'ya bakarak.

Cansu kollarını göğsünde birleştirerek,

"Nihayet burda olduğumu fark ettiniz. Bir an görünmez olduğumu falan sanmıştım."

" Kör birinden çok şey bekleme." Dedi kız gülümseyerek.

Nazlı önce Cansu'ya baktı. Sonra,

" Yengecim.
Sen biraz bekle ben bir kaç kitap alıp geliyorum. "

" Tamam Nazlı."

Nazlı odadan çıkarken,

" Suna teyzeee.
Biz kamelyaya geçeceğiz. Bize kahve getirirmisin. Yengeminki sütlü olacak unutmaaa! "

" Tamam Nazlı'cım. "

Cansu yerinden kalkarak Toprak'ın kalktığı sandalyeye geçip oturdu.

" Nazlı' da dünden hazırmış bir yengeye. Baksana seni çok sevdi.
Emrine amade gezmeye başladı. "

" Bende onu çok sevdim. Ama kimseden emrime amade olmasını istemiyorum da beklemiyorumda.
Bence Nazlı iyi kalpli bir kız.
Toprak başka bir kızla evleseydi onunlada iyi anlaşırlardı."

" Sanmıyorum.
Toprak'la evlenseydim benimle bu kadar alakadar olmazdı."

" Anlamıştım.
Sen Toprak'ın eski sevgilisinin değilmi. Yada en azından bir zamanlar ona karşı boş değilmişsin.
Bu yüzden bu kadar tepki gösteriyorsun."

Yeşim'in sözleriyle Cansu'nun yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu.

" Toprak böyle söylediyse beni hâlâ unutamamış olmalı. "

" Toprak söylemedi.
Saçma sapan hareketlerinle ve trip dolu sözlerinle kendin belli ediyorsun.

Aranızda ne geçti ne geçmedi bilmem. Ama her neyse geride kalmış."

Cansu'nun kaşları çatıldı. Yeşim'in söylediği şey iğne gibi battı.
Karşılık vermeliydi.

" O belli olmaz Yeşim'cim.

Toprak gibi bir erkeğe sen yetemezsin. Toprak doyumsuz bir erkek. Ve ben bunu çok iyi biliyorum.
Senin ona yetmediğini anladığında..."

Demiştiki Yeşim devam etti.

" Ben ona yetmediğimde sana geri dönmez Cansu.
Çünkü sen ona yetebilseydin bu gece Toprak'ın yatağında sen olurdun ben değil."

Yeşim.
Toprak'la gerçekten evli değildi. Hiç bir zamanda gerçek anlamda karı koca olamayacaklardı, 1 yıl.
Sadece 1 yıl sonra Yeşim Amerika'ya gidecek, Toprak'ta eski hayatına dönecekti.
Bunun farkındaydı, ama yinede Cansu'nun ağzının payını vermek istemişti.

" Başka bir kadının kocasına bakmak ahlaksızlıktır."

Cansu sinirle kalktı ayağa.

" Sen...
Sen ne hakla benimle böyle konuşursun... "

Cansu kaldırdığı elini hızla indirirken Yeşim birden bileğinden yakaladı.

Cansu anlık şaşkın kala kaldı.
Görme özürlü kız elini havada yakalamış bileğini kanını kesecek kadar fazla sıkıyordu.

"Bunu bir daha deneme.
Ve gözlerini kocamdan uzak tut."

*********************************

Evet canlarım bölüm sonu.
Oylarınızı ve satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin. Daha fazla okura ulaşalım. 🤗🤗🤗🤗❤❤❤❤

Loading...
0%