Yeni Üyelik
9.
Bölüm

K.k 9 Güven

@azamet_29_2

" Başka bir kadının kocasına bakmak ahlaksızlıktır."

Cansu sinirle kalktı ayağa.

" Sen...
Sen ne hakla benimle böyle konuşursun... "

Cansu kaldırdığı elini hızla indirirken Yeşim birden bileğinden yakaladı.

Cansu anlık şaşkın kala kaldı.
Görme özürlü kız elini havada yakalamış bileğini kanını kesecek kadar fazla sıkıyordu.

"Bunu bir daha deneme.
Ve gözlerini kocamdan uzak tut."

Cansu hızla elini Yeşim'in elinden kurtarırken gözlerine baktı dikkatle.

" Seni yalancı.
Kör falan değilsin değilmi ?
Akşam anlamıştım zaten.
Neymiş parfümümden anlamışmış.
Hadi onu kokudan anladın.
Şimdi nasıl engelledin beni. Göremezken nasıl tuttun bileğimden.

Yada nasıl kaçtın Toprak'ın evinden. Hemde yangın merdivenlerini kullanarak."

Yeşim kahkaha ile güldü.

" Sırmamı söyledi nasıl kaçtığımı.
Keşke söylediğin gibi yalancı biri olsaydım. Kör numarası yapsaydım. Ama maalsef 5 yaşımdan beri körüm."

Dedi Yeşim, hâlâ gülüyordu çünkü az önce bir kaç saniyede olsa Cansu'nun elini havada görebilmişti.

Gördüğü görüntü Toprak'ı ilk tanıdığı günkü gibi çizgiseldi. Yani gözleri Toprak'ın evinden kaçarken geçirdiği kazadan öncekine dönüyordu. Ama anlaşılan yavaş yavaş.

" Yenge?
Cansu?
Ne oluyor? Bir sorun mu var? "

Yeşim başını sesin geldiği yöne çevirdi.

" Hayır...

Cansu bizimle bahçeye çıkmaktan
vazgeçmişte. "

Yeşim Cansu'nun tavrına sinir olsada Nazlı'ya belli etmemeye çalışıyordu.

" Biz gidebiliriz Nazlı. "

O sırada Cansu Yeşim'i kolundan tuttu.

" Bu evde çok kalamayacaksın.
Yalanını herkese ispatlayacağım. "

" Hayal görmeye devam et Cansu." Dedi Yeşim kolunu hızla çekip Cansu'dan kurtararak.

Nazlı hızlı adımlarla Yeşim'in yanına gelerek koluna girdi.

" Gidelim o zaman. " Dedi göz ucuyla Cansu'ya bakarak.

Yeşim, Nazlı ile birlikte yemek odasından çıkarak önce salona, sonrada dış kapıdan çıkarak bahçeye geçtiler.

Nazlı:

" Yenge Cansu seni üzecek birşeymi söyledi."

" Yo. Hayır. Öylesine konuştuk.
Nazlı.
Bana bahçeyi anlatırmısın? Hafızamda kalsın."

" Bahçeyimi?
Olur. Anlatayım.

Şimdi biz evden çıktıkya şuan verandadayız. İki basamakla indiğimizde durduğumuz yer arabalar için olan yol. Evin önünde ortada küçük fıskiyeli bir havuz var ve bahçeye giren araçlar etrafında daire çizerek giriş çıkış yapıyorlar.

Şuan bizim gideceğiniz kamelya, evin sağından yine verandadan inerek gideceğimiz arkada.
Bahçenin tamamı çimen ve ağaçlardan oluşuyor. Yani oldukça yeşillik. Bakımı için 2 bahçıvan amca çalışıyor."

Diyerek arka tarafa yönlendirdi Yeşim'i. Arka tarafa geldiklerinde, mis gibi çiçek kokuları geldi Yeşim'in burnuna.

" Imm! Çok güzel kokuyor bu taraf."

" Evet bu taraf ayrı güzel. "

Burda küçük bir kamelyamız var
Burda küçük bir kamelyamız var. Direklerinde asma ağaçları sarılı. Etrafında çiçek saksıları ve güller var."

" Çok güzel olmalı."

Dedi Yeşim, boş bakışlarla.
Nazlı üzülerek baktı yengesine.

"Keşke oda görebilseydi bu güzel kamelyayı."

Diye geçirdi içinden. Sonra devam etti. Biraz sağa doğru yürüdüğünüzde de büyük bir havuz var.
Şuan kullanılmadığı için üzeri kapalı. Ama sen yinede bu tarafa tek başına geçme yenge...

Hadi gel."

Diyerek kamelyaya kadar gelip içine girerek kırmızı koltuklara oturdular.

Yeşim burnundan derin bir nefes çekerek gölgenin verdiği serin melteme eşlik eden çiçek kokusunun yanı sıra, yeni sulanmış bahçeden buram buram fışkıran toprak kokusuyla mest oldu.

" Immm. Çok çok güzel kokuyor.
Neden böyle bir evi varken Toprak beton bir daireye taşınmak istemişki.
İnsanın bu bahçede ömrü uzar be!"

Nazlı güldü.

" Evet ev güzel, bahçe güzel ama babanla aran güzel değilse bu güzellikler işe yaramıyor.

Abim 6 yıl önce babam yüzünden evden gitti. Şimdide yine babam yüzünden gelmek zorunda kaldı.
Ama ben memnunum, iyikide geldi. Hemde yanında yengemle."

Dedi kız kıkırdayarak.

" Kızlar kahveleriniz. "

Diyen Feride' ydi.

" Teşekkürler. "

"Afiyet olsun. "

Feride kahveleri ortadaki büyük yuvarlak sehbaya koyduktan sonra yanına buzdolabında bekletilmiş çikolatalardan bıraktı bir tabak.

Yeşim tam önündeki kahve fincanını tabağı ile bilikte eline alarak fincanı kulbundan tutup büyük bir yudum aldı kahvesinden.

" Imm. Yapanın eline sağlık."

" Suna teyze yapmıştır."

" O zaman Suna teyzenin ellerine sağlık. "

Dedi Yeşim gülümseyerek.
Nazlı sesizce izledi sadece.

" Nazlı.
Kendinden bahsedermisin bana.
Yani merak ettim küçük görümcem nasıl biri. Ama anlatmak istemezsen..."

" Ben mi?" Dedi kız bir yudum kahve içerek.

Adım Nazlı Karakoç. 16 yaşımdaydım. Evin en küçüğüyüm. Ablamın katlanmak zorunda olduğu, ama abimin sevdiği kardeşiyim.
Boyum 1,65 kilomda 60. Siyah belime kadar saçlarım, mavi gözlerim var. Lise 3 e geçtim. İlerde doktor olmak istiyorum.
Kitap okumayı, gezmeyi, yüzmeyi birde tatlıyı çok seviyorum..."

Derken,

" Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim. " Diyede ekledi kız gülerek.

" Ve çok espirilisin. Dün akşamda farkettim."

" Peki seni tanıyabilirmiyiz. Yengecim."

" Bende, Yeşim Hisarlı.
A! Pardon! Karakoç.

Kimlikte 19 gerçekte 21 yaşındayım."

" Neden öyle? "

" Caner Hisarlı'nın saçma işleri.

Lise bitti. Bu yıl hazırlık. Seneye Üni sınavına gireceğim. Kararsız olmakla beraber avukatlık düşünüyorum.
Şimdi sende merak ediyorsundur.
Sormadan söyleyim o yüzden."

Dedi kız gülümseyerek.

5 yaşında geçirdiğim kaza sonucu görme yetimi kaybettim.
Kocasından boşanan annem hem çalışıp hemde kör kızına bakamadı ve babasına bıraktı. Duyduğuma göre sonradan yeniden evlenmiş. Her neyse...

Babam beni yanına aldıktan sonra oda yeniden evlendi.
2. Eşi ve bir kızı daha var.
Bu yaşa kadar okul ve evin dışında pek bir yere gitmedim.
Arada bir kankam Şeyma' ya gidip kalmak dışında fazla bir aktivitem olmadı. "

" Ne güzel.
Bir kankan var."

" Seninde vardır bir kankan. "

" Şey...
Yok.
Yani arkadaşlarım var ama kankam yok. "

"Hmm..
Üzülme istersen seninlede kanka oluruz."

" Ciddi misin?"

" Tabi.
Hem genç yengeler bu işede yarar değilmi? "

Dedi Yeşim kahvesinin sonunu yudumlayarak.

" Yaşa yenge!
İyiki abimle evlenmişsiniz.
Hem biliyormusun birbirinize çok yakışıyorsunuz. "

" Öyle mi? Sanmıyorum. Deve ile cüce gibiyiz bence." Dedi Yeşim gülerek.

" Abimin gözleri de yeşil mesela. Uyumlusunuz yani."

" Gerçekten mi? "

" Nasıl.?
Sen bilmiyormuydun.? "

Yeşim kahkaha ile gülmeye başladı.

" İnanırmısın hiç sormadım.
Ne aptalım."

Diyerek gülmeye devam etti kız.
Nazlı'da başladığında karşılıklı gülüştüler.

" Eveet kanka yenge.
Sana hangi kitabı okumamı istersin?"

" Imm. Seçeneklerimiz varmı? "

" Vadideki Zambak veya Simyacı."

" Simyacı lütfen. "

" Daha önce okudunmu."

" Evet. Yarıya kadar gelmiştim. Sonra okulda kaybettim. "

" O halde birde benden dinleyerek okumuş olursun."

" Zevkle kanka."

Nazlı gülen gözlerle baktı karşısındaki kıza. Gerçekten çok sevmişti onu.

Eline aldığı kitabı okumaya başladığında Yeşim'de geriye yaslanıp hayal gücünü kullanarak görmeye çalıştı kitabın kahramanlarını. Nazlı sıkılmadan nerdeyse kitabın yarısını okumuştu.

Yeşim:

" Birazda yarına kalsın kitap kurdu. "

Diyerek okumasını durdurunca iki kız öğlene kadar kamelyada oturup sohbet ederek geçirdiler zamanı.

Öğle güneşiyle hava dahada ısınınca,

" İçeri girelimmi? " Sorusu Yeşim'den geldi.
Nazlı' da onaylayınca birlikte kalkarak bahçede kısa bir yürüyüşten sonra tekrar verandaya çıkıp eve girdiler.

Yeşim:

" Nazlı sıcaktan uykum geldi benim. Ben biraz uzanacağım. "

" Tamam yengecim. Çıkmana yardım edeyim mi."

Dedi Nazlı merdivenlerin önüne geldiklerinde.

" Sağol canım, kendim çıkarım."

" Tamam o zaman akşam görüşürüz."

Yeşim yavaş adımlarla merdivenleri çıkarak sağa dönüp ikinci kapıyı bularak odalarına girdi.

Girer girmez ilk farkettiği şey o koku oldu. Çok hafif olsada almıştı kokuyu.
Cansu'nun kullandığı kokuydu.
Cansu bu odaya girmişti anlaşılan.

" Hızını alamayıp bu odayada girdin demek. Kesin Toprak'ın kıyafetlerinede dokunmuşsundur. "

Dedi gülerek giyinme odasına girerken.
Aynı koku giyinme odasındada vardı.

" Demiştim." Dedi gülerek.
Dışarda sıcaktan terlediği için üzerindeki badiyi temiz salaş ve uzun bir tişört ile değiştirip altınada diz altı tayt giyip tekrar odaya girerek kendini yatağa bıraktı.
Kollarını ayrı bacaklarını ayrı yerlere atarak çarpı şeklinde yatarak gözlerini kapattı. Sıcak yormuştu sanki. Ağır ağır kapanan gözleriyle az sonra uykuya daldı.

*****

Gözlerini açtığında daha iyi hissediyordu.
Yattığı yerde esneyerek kollarını bacaklarını dört bir yana uzattı. Sonrada yavaşça yerinden kalkarak banyoya yöneldi.
İşini halledip elini yüzünü yıkadı. Kolundaki saate dokunarak kaç olduğuna baktı. 3 buçuğa geliyor.
Tekrar yatağına gelip oturdu.

" Nerdeyse 2 saat uyumuşum yahu.
Ee.. Kalktım ama yapacak birşey de yok nasıl vakit geçecek böyle yaa! "

Demiştiki midesinden gelen gurultuyla,

" İşte kendime yapacak iş.
Gidip birşeyler atıştırayım."

Diyerek odasından çıkarak merdivenlere yöneldi kız.
Bu sırada aşağıdan gelen seslerle dikkat kesildi.
Salondan gelen sesler yabancıydı. Anlaşılan misafir vardı. İçlerinden sadece Cansu'nun sesi tanıdık gelmişti.

Şuan aşağı inmek iyi fikir olmayabilirdi. O yüzden aşağı inmekten vazgeçti. Tam geri dönecekken,

" Yeşim."

Diye seslenen Cansu ile olduğu yerde kaldı. Odaya dönmek için geç kalmıştı.

Tekrar merdivene döndü
yönünü.

" Aşağı gelsene.
Misafirlerin var.
Toprak'ın arkadaşları evlendiğini duyunca süpriz yapıp tebriğe gelmişler.

Düğün pastası bile almışlar. "

Yeşim bir süre sessizce düşünürken,

" Eşinin arkadaşlarını
ağırlamayacak mısın? " Dedi Cansu bilerek.

Yeşim artık mecbur kalmıştı.
Cansu bilerek bu şekilde konuşarak onu aşağıya inmeye mecbur bırakmıştı. Bu şekilde onu küçük düşürerek eğlenmeyi düşünüyordu.

Yeşim yavaş adımlarla aşağı indiğinde kolunda hissettiği elle irkildi.

" Gel yenge."

Nazlı koltuğundan kalkıp Yeşim'in yanına gelmişti.
Yanına gelen Nazlı'ydı. Rahatladı kız.

" Teşekkür ederim. "

Birlikte koltukların olduğu yere kadar geldiler.

Cansu:

" Çocuklar tanışın.
Arkadaşımız Toprak'ın eşi Yeşim."

Cansu çok kısık sesle devam etti.

" Yalnız dediğim gibi görme engelli. Ona göre yani."

" Görmüyor olabilirim ama sağır değilim Cansu.
O yüzden fısır fısır konuşma."

Gülme sesinin arkasından, yanına ilk yaklaşan Ersin oldu.

Kızın sağ kolundan tutup kaldırdığı elini eliyle tutarak,

" Merhaba Yeşim ben Ersin.
Memnun oldum. "

" Bende." Dedi kız.

Arkasından gelen kişi,

" Bende Betül.
Ersin'in kız arkadaşı. "

Dedi kızın elini Ersin' den kurtarıp kendi tutarak.

Sonrada diğer adam geldi.

" Bende Yalçın."

Dedi kızın elinin üzerine bir bugse kondurarak.
Yeşim hissettigi şeyle anında elini çekerek arkasına gizledi.

Ersin' den geldi uyarı.

" Yalçın adam gibi dur. "

" Ne var oğlum. Kibar olmaya çalışıyorum."

" Yalçın denen adamın sesi garip çıkarken dili dolaşıyordu.
Alkol almıştı belliki. Hemde bu saatte."

Nazlı ile birlikte koltuğa geçip oturdu Yeşim.

" Hoş geldiniz."

Karşısına oturanların merakla kendisine baktığını hissediyordu.

" Hepiniz Toprak'ın arkadaşı, aynı zamanda birbirinizle arkadaşsınız sanırım."

" Aynen." Dedi Betül.

" Toprak'ın evlendiğini duyunca şok olduk. Hem tebrik edelim hemde seninle tanışalım istedik."

" Teşekkürler."

" Toprak evdedir diye düşünmüştük ama şirketteymiş. Boş yere erken saatte rahatsız ettik."

" Estağfirullah.
Oda gelir birazdan heralde. "

" Gelir yengecim. Ben arayıp haber verdim az önce."

Dedi kız, Cansu'nun gözlerine bakarak.
Biliyorduki abisinin arkadaşlarını o çağırmıştı.
Gelsinler alaycı hareketleriyle hem abisini hem yengesini rahatsız etsinler. Cansu' da keyiften dört köşe olsun.

Yalçın:

" Şu Toprak ammada ballı adammış kuşu vurmuş. "

" Lafını bil lan! "

Diyen sesle herkes dışarıya açılan kapıya baktı.
Toprak kapının önünde kaşları çatık Yalçın'a bakıyordu.
Arkasında da Doğu elinde bir kaç poşet bekliyordu.

" Gevşek gevşek konuşma karışmam."

" Kızma Toprağam. "

" Adam gibi konuş sende.

Doğu, elindekileri odaya bırak. "

" Tamam abi."

Toprak Yeşim'in önüne kadar gelerek tam yanına oturdu.
Kolunu kızın arkasından koltuğun üzerine, sonrada bacak bacak üstüne atarak gelen arkadaşlarını süzdü.
Yeşim yanına oturan Toprak ile kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı. O an farketti aslında ne kadar gerildiğini. Ama gelen Toprak'la birden rahatlamıştı.

Toprak konuşmasına devam ederken elini kaydırarak Yeşim'in omuzuna koydu.

O anda Yeşim şaşkın kala kaldı.
Gözünün önünde yine çizgiler hatlar oluştu. Karşısında oturanları çizgiler şeklinde olsada görebiliyordu şuan.

Anında Toprak'a çevirdi başını.
Evet ilk gördüğü şekilde onuda görüyordu. Nasıl olduğunu anlayamadan sadece baktı.

" Neden geldiniz. " Diyen Toprak'la,

" Neden mi geldik.?
Neden olacak, evlendiğini öğrenince tebrik etmeye geldik."

Diyen Ersin'e ters ters baktı Toprak.

" Bu gevşeği niye getirdiniz lan! "

" İllede gelmek istedi."

" Misafir ağırlayacak havamda değilim. " Dedi Toprak kızın omuzundan çektiği elini diğer eliyle kucağına alarak.

O anda Yeşim tekrar karanlığa geçti.
Şimdi dahada şaşkın şekilde kala kalmıştı.

Toprak:

"Gördük görüştük.
Hadi güle güle."

Ersin:

" Tamam, tamam. Mesajı aldık.
Hadi çocuklar gidelim. "

Dedi gülümseyerek.

" Bir daha da bu gevşekle buraya gelmeyin."

" Bir dahakine sıra sende.
Yeşim'le birlikte mekana gel misafirim ol."

" Hadi güle güle. "

Toprak arkadaşlarını kapıdan kovar gibi uğurlarından sonra geri dönüp Nazlı ve Yeşim'in önünden hırsla geçip Cansu'nun yanına gelerek,

" Bir daha benden habersiz bu eve birini çağırmayacaksın."

" Duymuşlar gelmek istediler. Bende gelin dedim. Hatta pasta bile getirmişler. "

Toprak mutfağa doğru dönmeden bağırdı.

" Suna teyze gelen pastayı atın! "

Sonrada Yeşim'in yanına geldi.

" Yeşim..."

Yeşim dalgın cevap vermedi.

" Yeşim!"

" Ha! Ne! Da, dalmışım." Dedi kız.

Aklı hâlâ az önce yaşadığı şeydeydi.

" Canını sıkacak bir şeymi söylediler."

" Ha- hayır."

" Gel gidiyoruz."

" Ne? Nereye? "

" Yukarı." Dedi kızı kollarından tutup kaldırarak. Sonrada yukarı çıkmasına yardım etmek için koluna girdi.

Ve yine aynı şey. Yeşim'in karanlığı Toprak'ın dokunuşuyla değişiyordu.

Odaya geldiklerinde kızı getirip yatağa oturttu.

Toprak elini çektiğinde karanlık geri geldi. Yeşim hiç bir şey anlayamıyordu. Bu olan şeye sebep
Toprak'mıydı yoksa o dokunduğunda duyduğu güven hissimiydi.

Korkuyla kaybettiği şeyi, duydugu güvenle yavaş yavaş geri kazanıyordu belkide.

" Yalçın yavşağı sana karşı terbiyesiz bişey yaptı mı?"

" Hah, yok.
Yok bişey yapmadı. "

" O nun ne yapacağı belli olmaz. İyidir hoşturda biraz cıvıktır. Gerçi hepsi birbirinden cıvık ya.
Ben asıl o Cansu'ya kızıyorum. Onun halt yemesi..."

" Toprak!"

Dedi kız aniden.

Toprak sustu.

" Hmm."

" Sana sarılabilirmiyim? "

Toprak kaşları havada şaşırırken kız aniden sımsıkı sarıldı kapattığı gözleriyle.

Göğsüne koyduğu başına beline sarılan kolları eşlik etti.

*******************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.

Loading...
0%